resim
Johannes Hendrikus Olde Riekerink
Görev:Teknik Direktör
Takım:Dewa United
Yaş:62
Uyruk:Hollanda
  • 2676
    ya allah aşkına bütün ofsaytları göze alarak yazıyorum; kendisine fatih terim'e ve daha nicelerine verilen kadro revizyonu şansı verilmeden, kendisinden olağanüstü oyun beklemek gerçekten aymazlıktır.

    mustafa denizli ile artık illallah ettiğimiz kadroyla neredeyse aynı bu kadro farkında mısınız? serdar aziz müzmin sakat, kolbeinn desen tyler durden'dan hallice, tolga ciğerci haftalardır yok, de jong uzun süre sakattı şimdi de selçuk'la oynuyor. adamın sezon başından beri değerlendirebildiği tek yeni oyuncusu eren derdiyok oldu, onu da iyi değerlendirdi bir kaç hafta ama rekabetsizlikten dolayı o da savsakladı.

    yani o kadar garip davranışlar içerisindesiniz ki, 2011-2012'de iskeleti oluşturulan ve artık suyunun suyunu çıkardığımız kadroya anlamlı hiçbir değişiklik yapmadan bu adamdan harikulade bir oyun bekliyorsunuz. daha önce de söyledim tekrar söylüyorum, bu kadro değişmeden ister mourinho'yu, ister guardiola'yı, ister favori teknik direktörünüz kimse onu getirin yine aynı oyunu izleyeceksiniz.

    ha benim yazdıklarımdan kendisini çok iyi bir teknik direktör gördüğüm anlaşılmasın. belki de çok kötüdür gerçekten. ama siz batık durumda olan şirketinize yeni bir ceo getirip, ona hiçbir imkan vermeyip şirketi yine de eski şaşaalı günlerine çevirmesini bekleyemezsiniz. bu imkanı verin, yapamazsa hep beraber sayıp sövüp, kıçına teneke bağlayıp gönderelim adamı. ama şu halde gidip tek sorun oymuş da yerine başkası gelince her şey düzelecekmiş gibi yazmayın.
  • 3371
    kötü bir hoca olduğunu asla kabul etmiyorum. dursun özbek'in fiyasko yönetiminin günah keçisi olmuştur. yerli çetesinden, hadsiz futbolculardan, beceriksiz yönetimden, satılmış spor medyasından ve iktidarın federasyonundan nasibini almıştır. bu kadar olayın üstüne de bir daha bence bu ülkeye adımını bile atmasın. tertemiz bi adamsın, nolur git burdan yazık etme kendine. bir de kendisini beden eğitimi hocası diye aşağılamaya çalışan ahlaksızlar var. ahımız var diye buralarda ağlarsınız ama bu ahını aldığınız kaçıncı insan bilmezsiniz bile.
  • 1421
    hakkında hem türk futbol camiasında hem türk basınında hemde bizim bu sözlükte galatasaray takımının başına hasbelkader geçtiği şeklinde yorumlar yapılan teknik direktör.

    futbolcularda talihsiz sakatlıklar, muazzam form düşüklükleri, aptal saptal kart cezaları vs. şeyler olmadığı sürece bu adamı sezon içerisinde bu takımdan gönderebilecek bir güç yok. kimse boşuna heveslenmesin hevesi kursağında kalır.

    neden mi ? ulan takım futbol oynuyor ya ! futbol ! evet belki muhteşem derecede seri, organize veya eksiksiz oynamıyor ama belirli bir sistem içerisinde oynuyor, oynamaya çalışıyor. bu adamın a takım tecrübesi olmamasına gönderme yapanlar çıksında galatasaray'ın son 2 senede 1 tane adam akıllı sistem ile oynadığı maç göstersin ya !

    bu adam bu sene bu takımın başında kardeşim.

    neden mi ? sezon başında takımın eksiklerini ve fazlalıklarını gördü ona göre transfer yaptı bu adam. sakatlar iyileştiği zaman her bölgede en az iki oyuncunun olduğu alternatifli bir kadro olacak linnes'in performansını beğenmezse tak diye ilk yarıdan oyundan alıp yerine adam koyabilecek herkes forma için savaşacak.

    24 eylül 2016 beşiktaş galatasaray maçında bence de oyuna geç müdahale etti ve çok olası bir 3 puandan etti bizi ama çok değil şu son 5 seneye bakalım kaç tane daha maç bulacağız oyuna geç müdahale edildiği veya yanlış müdahale edildiği için puan kaybı yaşadığımız. o yüzden yaptığı bir hatadır ve bence hoca kendi içinde hatasını çoktan kabul etmiştir. hatasını kabul etmeyecek bir karakter olmadığı çok bariz çünkü. maçı oturmuş 5 kere daha izlemiştir. tam ne zaman müdahale etmeliydim ve kim ile müdahale etmeliydim diye.

    çünkü bu adam işini seviyor. çünkü bu adam galatasaray'ı seviyor. çünkü bu adam işinin hakkını vermeye çalışıyor. çünkü bu adam hakkı olana forma vermeye çalışıyor. o yüzden hiç kimselerin dolduruşuna gelmeden bu sezon desteğimiz her hafta artarak sürmeli takıma. çünkü artık tünelin ucundaki ışık belli olmaya başladı !
  • 2576
    takımı gayet güzel toparlamıştır, geçen sezonun sonunda bu takımdan bu sezon için kimsenin umudu kalmamıştı artık; muslera hariç bir revizyona gidilmesi konusunda neredeyse herkes hemfikirdi.(u: bu fikirde tartışılan tek husus da sneijderin de kalması ya da onun da gitmesiydi hani);

    yazın takıma yeni sezon için hoca arandı ve yine fatih terime de teklif götürüldüğü herkes tarafından biliniyor. yine aynı şekilde teklif götürülen hiç bir hocanın bu mali yapı ve oyuncu grubuyla devam etmek istemediği de biliniyor, evet fatih terim de istemedi.

    peki neden istemediler bu oyuncu grubuyla devam etmeyi? çünkü kağıt üstünde yetenekli, kariyerli isimler de olsa çoğu ben oldum havasında ve doymuş futbolculardan oluşan bir grup olduğu için. e bu durumda önceki sezonda takımın iyi kötü bir tane kupa almasını sağlamış ve bu kupa ile de ffp cezasını bir yıl daha az çekmemizi sağlamış olan alt yapı koordinatörümüzle yola devam kararı alındı, e alt yapı koordinatörümüz de bunu kendi kariyeri için altın tepside sunulmuş bir fırsat olarak gördüğü için kabul etti.

    peki neydi bu alt yapı koordinatörünün artıları?

    öncelikle en önemli artısı, takımdaki oyunculardan hiç memnun olmasa bile takımı beğenmemezlik edemiyor, takımda yapabileceği maksimum revizyonu yapıp elinde kalan çöplerden de faydalanmaya çalışıyor ve bunu da yaparken fikirlerini açıkça ifade ediyordu, yani hamza hamza oğlu gibiydi ama umut ve burak için onlar gibi yıldızlarımız varken fotvete gerek yok da demiyordu. selçuk iyi bir oyuncui ondan faydalanmalıyız diyordu, aynı zamanda orta sahaya transfer istiyordu. hala da öyle yapmaya çalışıyor zaten, takımdaki oyuncuların eksiklerinin farkında, ancak elinde olan kadro ile oynatabileceği en garanti oyunu oynatmaya çalışıyor ve bunu da elindeki oyuncularının tamamını kullanarak yapıyor. örneğin sabri'den biz hepimiz bıktık ve takımdan gitsin istiyoruz ama kendisinin sabri'ye karşı bir ön yargısı ya da geçmişi yok, dolayısıyla sabri ve diğer sağ bekler için kendisi gözünde takıma verilen katkıdan başka bir fark yok, eğer linnes sabri'yi kesecek bir performans göstermezse sabri'yi oynatmak istemesi gayet normal.

    başka? gençlerle çalışma tecrübesi bir hayli yüksekti, genç ve potansiyelli oyuncu transfer edince onun elinde büyüyebilirdi bu isimler. nitekim mancini dönemi yaşadığı sakatlık sonrası özgüvenini bir hayli kaybeden ve geçen sene la liga'da yokları oynayan bruma bu sezon takımın ana hücum planı olmuş durumda. üstelik bruma eğer yaz kampında biraz parlamasa kendisini satacak bir yönetim varken, riekerink tarafından hücumun merkezine yerleştirildi. sinan gümüş? önceki sezonu güzel bitirdikten sonra ben oldum tavırlarına girince haliyle kesik yedi, bir oyuncuyu genç diye oynatabilirsiniz ancak bu o genç oyuncunun bunu suistimal edebileceği anlamına gelmiyor. sinan'ı kesip yasini oynatıığında da çılgınlar gibi eleştirildi kendisi ama sinan daha sonra cidden hiç bir varlık gösteremedi.

    direkt olarak alt yapıda oyuncu çıkartma? öncelikle alt yapıdaki genç oyuncuya güvenip forma vermek alt yapıdan oyuncu çıkartmakla aynı şey değil; alt yapıdaki genç çocuğa forma vermek potansiyelli genç bir futbolcuyu transfer etmeye daha çok benziyor, altyapıda oyuncu çıkartmak ise başlı başına altyapıda bir sistem kurmak anlamında bence. ve riekerink alt yapı ile gayet ilgileniyor. alt yapıdan oyunculara da arada moral olsun diye forma vermeye çalışıyordu ancak muhtemelen fikstürümüzün bu sezonki en zor virajına girdiğimiz şu 4-5 haftalık dönemde bunu yapmaması gayet makul karşılanmalı, napacak 17 yaşında çocukla fenerbahçe deplasmanına çıkmasını kimsenin isteyeceğini sanmıyorum zaten de, çok fazla rotasyon yapıp zaten geniş olan fiksturde oyuncuların ritimlerinin kaybetmesine mi sebep olacak böyle bir dönemde; üstelik milli takım teknik direktörü sezon başı performansından sonra takımda hala işin bitmemiş olduğunu farkedip salyaları akarak ellerini sıvazlarken tüm medya gücüyle kendisiyle uğraşırken genç oyuncuyu sahasa sürmek genç oyuncunun da kariyerini bitirebilir.

    başka ne artısı var bu adamın? ucuz. yahu ligde bu adam fiyatına teknik direktörlük yapan kaç kişi var allah aşkına? geçen sene ortasında kurtarıcı olarak gelen dedemizin aldığı maaş ortada, kendisinin koltuğunda gözü olan milli takım teknik direktörümüzün milli takımdan aldığı maaş ortada, kendisinin rakibi olan hocaların aldığı maaşlar ortada. adam resmen bedavaya teknik direktörlük yapıyor.

    başka artısı? efendi olması, ama bu özelliği nedense tek özelliğiymiş gibi o kadar çok lanse edildi ki adama futbol bilmiyor dediler yahu. bu adamın futbol bilmemesi mümkün değil, çoğunluk kitlenin futbol takımından beklentilerini tatmin etmiyordur belki ancak pro lisansı var olan bir kişi gayet futbolu biliyordur merak etmeyin, bilmese o lisansı alamaz zaten ki kendisin eleştiren futbol yorumcusu olmuş aynı zamanda da dönem dönem teknik kadrolarda tanıdıkları aracılığıyla yer bulup ekmeğine bakan bir kesim var, onların çoğunda pro lisans yok mesela, ama riekerink için futbolu bilmiyor diyorlar. ve bu adam efendi kere efendi, öyle beşiktaşın sezonluk tişört satmak için bulunan bir slogan gibi değil adam karakter olarak naif bir insan işte başyapı bayağı ve bu yönüyle de hem herkese örnek olabilecek bir kişi hem de kulübümüzün imajı için de harika bir karakter.

    toplayacak olursak eğer; kendisi takıma gelirken kendisi bu takım için tek seçenekti, ancak takımın da kendisi için büyük bir şans olduğunu bilinciyle geldi. kendisinin eline un şeker yağ verildi, helva yapmaya çalışıyor; şeker kalitesiz biraz helva biraz tadı garip olacak belki ama adam elindekilerle yapabileceği en güzel şeyi yapmaya çalışıyor. sezon başında mutfakta bi şey yok diye başka aşçı gelmedi bu takıma bir de böyle yazayım. bu durumun da herkes farkındaydı. ama kendisi helva yaparken acıkan insanların burnuna güzel kokular gelip de açlıklarını fark edince kendisinde un şeker ve yağ ile kebap yapmasını falan bekler oldular. adam yahu et yok dediği zaman et var sen dolapta saklıyorsun diye komplo kasmaya başladılar.* adam mutfakta tarihi geçmeye yakın bir yağ buldu*(u: hani göbekli falan ya ondan yağ dedim :(), hani normalde kullanılmaz ama elindekinden daha iyi işte bunu kullanayım dedi vay efendim o yağı niye atmıyorsun diye adama kızar oldular.

    bi de şaka maka ilk 10'da bulunan takımlardan içeride bi başakşehire içeride anlamsızca puan kaybetti*, beşiktaş elinden kaçtı, fener deplasmanından zaten terim de ilk dönemindeki galibiyeti hariç galibiyeti yok, bursayı yendi konya osmanlıyla maç yapmadı, antalyayı içerde gençleri dışarıda yendi trabzon da çok güzel bir oyun oynamamıza rağmen elimizden kaçtı. şurdaki fener ve beşiktaş derbileri içeride olsa muhtemelen 6 puan alsa bu adam lider olarak ilk yarıyı kapatıyordu yahu. ve bu ligde derbilerde de %75 ev sahibi kazanıyor zaten.

    bunun yanında ayrıca oyuncu değiştirmiyor şamatası aldı başını gidiyor, kendisi değiştirecek oyuncusu varken ilk fırsatta oyuncu değiştiren bir teknik direktör zaten ancak yedek kulübende oturan kişi sahadaki adamdan fazlasını yapamayacaksa oyuncu değiştirmemesi gayet normal. yahu şu takıma sonradan girip de etkişi olan bi sabri var. eren aşırı formsuz ve oyun sistemine çok aykırı tipte bir santrafor. josue ihtiyaç anında varlık gösteremedi henüz, sinan laubali, hamiten medet umuyosanız izlemeyin zaten futbol falan. sırf oyuncu değiştirmek için oyuncu değiştirmemesini takdir ediyorum.

    kısacası, şahsi fikrimce, kendisi iyi bir teknik direktördür, takıma oyuncu profiline bakınca oynatması gereken bir futbol oynatmaktadır, takıma faydalı olacağını düşünmediği futbolcuyu mecbur kalmadıkça sahaya sürmüyordur, sezon sonu şampiyonluğu konuşmak için henüz çok erken olmakla birlikte fikstürünün en zor kısmını geride bırakmıştır. dolayısıyla kendisi kendisinden beklenilenden fazlasını yapmaya devam etmekte. umarım geri zekalı yönetimimiz taraftarın gazına gelip kendisi ile yollarını sezon ortasında falan ayırmaz.

    izninizle ben hala riekerink bey diyeceğim.

    edit: ücret konusunda andrei taganov isimli yazar arkadaşımızdan "maasi bakimindan bir ufak duzeltmede bulunayim musadenizle; jor son yillarda galatasaray'da en az kazanan teknik direktor olmakla beraber 900 bin euro maas aliyor. gecen sezon bizim haricimizdeki 17 takimin teknik patronlari icinde yalniz senol gunes ve vitor pereira kendisinden daha fazla maas almaktaydi. bu sezon ersun yanal ve fener'in yeni teknik direktoru de bu kervana katilmistir. yani "ligde bu adam fiyatına teknik direktörlük yapan kaç kişi var allah aşkına?" sorunuzun cevabi 14." seklinde bir düzeltme aldım; ancak kendisine de belirttiğim gibi ücret kısmında bahsederken söylemek istediğim konu galatasaray olunca hiçbir teknik direktörün bu maaşla görev almak istememesi; bunun altında senelik ücret alan hatırladığım bir hamza hamzaoğlu var benim zaten o da sezon ortasında gelmişti yani kısmen yarım sezonluk ücretti. aynı yorumda bulunacak arkadaşlar olursa diye buraya da belirteyim, o kısımda anlatmak istediklerim için daha açıklayıcı olur hem dedim.
  • 1034
    aslında şimdi yazacaklarımı kendisinin başlığı altına mı yazmak daha doğru olur yoksa fatih terim başlığı altına mı yazmak daha doğru olur diye uzun uzun düşündüm; sonra buraya yazmaya karar verdim.

    taraftarın istediği, daha doğrusu futbolun gerektirdiği bir takım kurulmasına öncülük etmiştir. ben bu sene yapılan serdar ve sabri transferlerinin fatih terim transferi olduğunu düşünüyorum ki aşağıda bu konuya değineceğim.

    onun dışında takımda kalan çöp olarak hamit ve salih dursun göze çarpmakta ama bunlardan hamit tamamen geçen sene alacaklarının yapılandırılması için takımda kaldı diye düşünüyorum. salih galatasaray kalibresinde olmamasına rağmen çok dert ettiğim bir adam değil zira devre arasında bile bir takıma gitmesi kolay bir adam maaşı bakımından.

    donk konusunda anladığım temel plan kendisini devre arasında çin'e satmaktı; ama hiç oynatmadığınız bir adamı itelemek de kolay değildir. belki betis'te tıpkı kasımpaşa'daki gibi tutar ve o zaman sene sonu parlatılabilir veya doğrudan betis tarafından opsiyon kullanılarak satın alınabilir. bana makul geldi. tarık ise her sene artan sözleşme bedeli ile elden çıkarabileceğimiz bir adam değil. kimse kendisine bu paraları vermeyeceğinden 400k euro 400k eurodur diyorum. zira futbol için önemli bir para olmasa da kulüp bazında diğer şubeler açısından ekonomi yapmaya değer bir rakam. galatasaray bir çok kulvarda başarı hedefleyen bir spor kulübü olduğundan, tarık'tan elde edilecek zarardan karın başka bir yere kanalize edileceği inancıyla bu tasarrufun da "zararın neresinden dönülse kardır" mantığı ile değerlendirilmesi taraftarıyım.

    gelelim ft konusuna. riekerink bey ve yönetim, iyi bir kadro kurdu. ft ise milli takımdan (quakerboy da söylemişti) euro 2016 sonrası istifa etmiş bir adam. kariyerinin sekte döneminde takımın başına gelecek, muhtemelen de başarılı olacaktı. şimdilik bu yol taraftarın da riekerink bey'e olan desteği nedeniyle kapanmış görünüyor. kimse kusura bakmasın, milli takım arasında dahi olsa 14-15 yaşındaki çocukları a takım ile çalıştıran bir adam güzel adamdır, ben ve galatasaray taraftarı bu işleri takdir eder. bu, aynı zamanda senelerdir istediğimiz, beklediğimiz gelecek vizyonunun da minimal bir projeksiyonudur ve çok, çok önemlidir. buna rağmen nasıl ki basında topçusundan hocasına her türk insanın bir lobisi vardır, ft'nin de bir lobisi vardır ve kuvvetlidir. dolayısıyla ben, ft'nin egosunu törpüleyemen bir milli takımın başından avrupa'yı titreten, her daim gündemde olacağı, lig standartlarına göre genç, aç ve alternatifli bir takımın başına geçme isteğinin azaldığını sanmıyorum. olur da hırvatlar bize kayarlarsa (ki muhtemeldir), kendisinin euro 2016 sonrası yaptığı ama araya girenler sayesinde geri döndüğü yola çıkacağına inanıyorum ki ft bu yola çıkarsa her olumsuz sonuçtan sonra riekerink bey'i yerden yere vuran manşetler gün yüzüne çıkacaktır.

    işte tam bu noktada taraftar olarak en büyük görev bizde. ya gelecek vizyonu ile hareket edip değişimin sancılı olabileceğini kabul ederek riekerink bey'in arkasında kapı gibi durarak geleceği düşüneceğiz, ya da 15 yıldır yaptığımız gibi günlük başarılar peşinde koşacağız.

    başka bir ifade ile biz mevcut "düzeni" desteklemezsek 2. lucescu vakası yaşayacağız. ben artık galatasaray taraftarının günlük başarılar ile tatmin olmadığını düşünüyorum. olması gereken de budur zaten. dolayısıyla geleceğe yönelik bu projenin ve kendisinin arkasında durulması ve desteklenmesi gerekir.
  • 1294
    geçen seneden takımımızın bir farklı olmadığını söyleyen arkadaşlarımız var, bu durum normal, zira takımımızın geçen seneki durumunun müsebbibi futbolculardan çok yönetsel kaos ve teknik kadro boşluğuydu.

    yani özetle, aslında geçen sene, bu seneki yönetsel yapıdaki düzelme - ki ben adına şimdilik nazifoğlu etkisi diyorum - olsaydı ve teknik kadro hamzalı, denizlili saçma sapan kurguyla zaman kaybetmeseydi, geçen sene de belli yerlere gelebilirdik ki - takviye yapılmamış kadronun iyi kötü fenerbahçe ve beşiktaş'tan kupa alması bunun göstergesi...

    hiçbirimiz sanırım riekerink'in fundamental bir deha olduğu iddiasında değiliz, olmamalıyız da, işin aslı öyle bir dehanın da mevcut galatasaray'da yapabileceği şeyler kısıtlı olurdu... yani bir bielsa, bir guardiola, bir mourinho da gelse elimizdeki malzemeyle çıkacak yemek aşağı yukarı belliydi.

    bize lazım olan şeyler belliydi ve bunlar da riekerink'te mevcut:

    - egosundan arınmış bir kişilik,
    - futbolcularla iletişimi kuvvetli bir önderlik,
    - futbolun en temel doğrularını futbolcularımıza tekrardan anlatabilecek bir birikim,
    - öz güveni yükseltecek bireysel terapi anlayışı,
    - takıma aidiyet hissedilmesinin sağlanması,
    - gençlere, takımın geleceğini kurtaracak isimlere şans verilmesi

    şimdi; geçen seneye göre bir fark göremiyorum diyen arkadaşlarıma - katılmakla birlikte - bir hususu örnek vererek fikirlerine danışmak isterim:

    - galatasaray'ın geçen seneye başlayan ve 3 kulvarda şampiyon olmuş kadrosu, yeni sezona başlarken, bruma denen oyuncumuzu bakmadan, denemeden, hazırlık kampına dahi almadan ispanya'ya yollayan hamza hamzaoğlu'na göre riekerink aynı kalem midir?

    bruma'yı ispanya geliştirdi demek bence hayalcilik olur biraz. ben bruma'yı sociedad'da da takip ettim, real madrid'e attığı bir gol haricinde bruma yine aynı bruma'ydı. işin ilginci, bruma'da "öz güven" harici değişen bir şey de yok. hazırlık döneminde bruma parladı, ancak sezon başlayınca yine "son kararları hatalı, aceleci, telaşe" eleştirileri gelmeye başladı,

    değişen bruma değil arkadaşlar, bruma gibi gencecik bir dünya çapı yeteneğe oynama fırsatı verilmesi.
    riekerink ne olursa olsun bruma'dan vazgeçmiyor,
    hamzaoğlu'nun hazırlık kampında dahi denemeye lüzum görmediği bir gençten dünya yıldızı yaratabilmek telaşında hoca,
    tüm hazırlık maçlarında oynatıp öz güvenini tavan yaptırdı, ve şimdi de sezon içinde fayda almaya çalışıyor.

    bu sebeple, riekerink'in bir deha göstermesine gerek yok, fanteziye kaçmadan "futbolun doğrularıyla" devam etmesi yeterli.
    hayallere rüyalara dalmayalım hemen, bu sene hazırlık dönemi ve sezon başlangıcı bizi "şampiyonluk" havasına sokmuş olabilir,
    ancak geçen sezon sonunda kimse "bu sene şampiyonluğa oynayacağız" kafasında değildi,

    hocanın üstüne bu yükü bindirmeden, bu sezonu beklentileri düşük tutarak, ancak hedeften de sapmadan, iyi yerlerde bitirirsek, riekerink, kalıcı ve uzun soluklu bir projenin mimarı olabilir.

    ben kendisine güveniyorum...

    (bkz: i love you riekerink hojam)
  • 1553
    dünkü maçta * tribünlerde 41.000 seyirci olmasının en önemli sebebi kanımca.

    takımımızın iyi oynadığı, iyi başladığı başka sezonlar da oldu ancak bu sezon riekerink'in sempatikliği, takıma kendini adamışlığı, egosuzluğu, saygısı öyle bir etki yaratmış ki antalyaspor maçında bir "derbi" seyircisi vardı, bu maça gidenler benim gibi kendilerini çok şanslı hissediyor olmalılar.

    riekerink kendini o kadar sevdirmiş ki taraftara - maçın başlamasından 10 dakika önce kale arkası ultraslan'ın bulunduğu tribün 3 kere kendisini yumruk şova çağırdı. yanımda olan arkadaşlarıma şunu dediğim hatırlıyorum:

    - abi uzun zamandır bu kadar sevilen bir teknik direktör geldiğini hatırlamıyorum, fatih terim'e bile yaklaşım buna olan gibi değildi

    fatih terim'e "imparator" dedik yıllarca, ancak içimizde çok zaman burukluk yaratmışlığı vardır, sebebi muhtemeldir ki kendisinin yüksek egosu ve bunun getirdiği iticilikti. sonrasında zaten galatasaray - fatih terim aşkına zarar veren olaylar yaşandı.

    ama riekerink'te durum biraz farklı. taraftarın ona olan sevgisi başarı ya da korku - ego endeksli değil. ona olan sevgi daha çok bir "babacan"a duyulan sevgi kıvamında. adamın her halinden sevimlilik akıyor. her hali mütevazi, her hali saygılı, hep gülüyor, hep umut veren bir gülüş var.

    dahası, yardımcı antrenörlükten - altyapı sorumluluğundan galatasaray teknik direktörlüğüne uzanan bir serüveni 6 ay gibi kısa bir sürede yaşamasına rağmen öyle götü başı ayrı oynayan bir kimliğe bürünmedi. rakip takım - hatta ezeli rakip takım taraftarları bile riekerink'e hayranlıkla bakıyorlar, adamı seviyorlar.

    en büyük korkum, allah korusun kendisinin alacağı birkaç kötü sonuç sonrası kendi aramızdan agresif - kompleksli - adam yiyici bir tayfanın hocayı gömmesi.

    - riekerink'i çok seviyorum, ve bu başarı tandanslı bir sevgi değil. onun gibi futbolu "iş ve bilim" olarak gören bir hocaya sabredilirse galatasaray'ın geleceğinin kurtulacağına inanıyorum. bu adam bu sene, önümüzdeki sene şampiyon olamasa bile sonrasında 3-4 seneler şampiyonluklara ambargo koyacak sistemler oturtabilir.

    - kendisine saygı ve sevgi kadar sabır göstermeliyiz, geldiğinden beri takımımızın yüzünün yere düşmesine izin vermedi. dursun özbek yönetiminin basiretsizliğini bahane etmeden, geçen sene yetersiz ve motive olmayan ekiple geldiği günden sonrasında takımı toparladı, sonrasında türkiye kupasını ve süper kupa'yı kazandı,

    - gençlere çok önem veriyor, elimizde patladı denen bruma'dan yine bir dünya starı yaratmak üzere, takıma küsen, takımdan ümidini kesen, ya da bizim ümidi kestiğimiz adamlardan bir "takım" oluşturdu. "transfer transfer" diye bağırıp durmuyor, elindekinden en iyiyi elde etmeye çalışıyor, taraftarla arasında müthiş bir bağ kurdu, kendisini sevdirdi,

    - altyapıyla birebir ilgileniyor, genç çocuklardan her hafta antrenmana 3-4 tane çocuk çağırıyor, takımdaki tüm oyunculara ismiyle hitap edecek kadar yakın, sneijder'e wesley, podolski'ye lukas diyor,

    - takım gol attığında sevinçleri o kadar samimi ki belgesel yapsan izlenir, eren derdiyok rövaşata ile gol atınca riekerink kenarda sevdiği çocuktan çıkma teklifi almış kız kıvamına geliyor, resmen zevkten 4 köşe oluyor,

    - basın üstüne geliyor, ancak basının moral bozucu tavrına bile insani cevaplar verip efendiliğini bozmuyor, tam bir salon beyefendisi.

    - takım ligin en'lerini yapıyor bu haliyle, yeni oturan bir kurguda bile ligin topa en çok sahip olan, en çok şut atan, en çok mücadele eden istatistikleri bizde. eleştirilen transferlerimiz olan tolga'dan bir vieira, eren derdiyok'tan bir hakan şükür yaratma çabasında, şimdiye kadar da gayet başarılı

    ben burada bir manifesto gibi kendi düşüncemi yazmak istiyor, altına imza atıyor ve söz veriyorum!!!

    * hocam, nacizane bir taraftar ve galatasaray sevdalısı olarak ben; caki101 senin buradaki varlığından son derece mutluyum ve sonuna kadar arkandayım, şampiyon olmasan da olur, arka arkaya mağlubiyet alsan da olur, oyuna geç müdahale etsen de olur...

    senin gibi bir adamla başarının "er ya da geç" geleceğine inancım sonsuz. senin gibi adamlar galatasaray'ın imajını göklere çıkaracak. senin gibi hem başarılı olup hem de rakiplerin bile nefret edemeyeceği kadar "efendilik dersi veren" bireyler galatasaray'ı onurlandıracak.

    olur da sen başarılı olursan gençler seni rol model alacak. senin gibi efendi - metin oktay ruhu taşıyan yeni bireyler yetiştireceksin eminim. ve geçmişte yarattığınız ajax efsanesi benzeri, kulüp bünyesinden doğan başarılara ulaştığımızda da efsanemiz olacaksın...

    sen buna layıksın...

    ve sen bunları yaparken de ben senin yanında, arkanda, çevrende olmaktan hep onur duyacağım inşallah.
    iyi ki varsın ve hep var olasın...
  • 1572
    --- alıntı ---

    riekerink’e durmak yok... hollandalı hoca, 3-1’lik antalyaspor galibiyetinin ardından takımına 2 gün izin verirken, kendisi çalışmaya devam ediyor. tecrübeli teknik adam, devam eden altyapı görevini de yerine getirerek florya’da genç oyuncularla ilgileniyor.

    riekerink bir yandan altyapı takımlarında sistem oturtmaya çabalarken, diğer taraftan sakat futbolcuların iyileşme sürecini kontrol etmek için özel programlar hazırlıyor. sağlık ekibi ve yardımcı antrenör kadrosu da riekerink’e bu konuda yardımcı oluyor. galatasaray’a son 7 sezonun en iyi 6 haftalık başlangıcını yaşatan 53 yaşındaki çalıştırıcının bu tavrı, yönetimi de memnun ediyor.

    --- alıntı ---

    metin karabaş - fanatik gazetesi

    oğlum oturup ağlıyacam lan. adam gençlerle çalışıyormuş. bence galatasaray yönetimi sözleşmesini acilen uzatmalı. artık adama yerin garanti, üzerinde fatih terim gölgesi yok mesajı net şekilde verilmeli. bu mesajı fatih terim de almalı. hatta fatih hoca'nın milli takımdan kovulması yakındır. kovulacağı günlere denk getirirlerse her şey çok açık olur.
  • 1376
    kendisine yapılan eleştiri şekilleri ülke insanının temel problemlerinin, düşünce yapısının yanlışlığının falan pek çok yansımasından biri. daha net ifade edilmesi gerekirse bizden neden bir sik olmayacağının yanıtı.

    biz büyük resme bakmayı hiçbir zaman bilmeyiz, sadece anlık olaylara göre tepkilerimizi veririz.
    futbolun 100 tane aspecti varsa bir tanesine kafayı takıp oradan vurup dururuz. diğerlerini iyi yapması bir şey ifade etmez çünkü.

    bu zehirli düşünce yapısıyla bu topraklardan bir şeyler çıkarsa ancak tesadüfen çıkar.

    bu takımın mühendisliğini kim yaptı, inönü deplasmanında taş gibi futbolla 2-0 öne kim geçirdi konuşan yok. sanki her şey kendiliğinden oldu, gökten indi de bu adam araya girip hamle yapmadığı için maçı verdi amına koyayim. şu maça kadar oyuncu değişiklikleri yüzünden ben de eleştirdim ama beşiktaş maçında eleştiren laf olsun diye eleştirir. 70 dakika rakibe doğru düzgün fırsat vermedi takım, belki çok gömüldü sonradan ama bireysel hata olmadıkça siksen gol yemeyecektik ki oldu ve maç döndü. e peki kulübede maçın kaderini değiştirecek adam vardı da o mu almadı yahu? yasin'den nefret etsem de savunmaya desteği josue'den de, sinan'dan da çok daha iyi. orta saha alayim dese bir tek hamit var. eren yoruldu forvet alayim dese iki forvetin de sakat. bir tek daha 1 dakika oynamamış cavanda alınabilirdi ki onu da 2. golü yemeden kenara getirdi zaten amk.

    hakkını verip, hatalarını dile getirmek zaten olması gereken ama bu adama amatör diyenden, eleştirmek için pusuda bekleyenden kimseye hayır gelmez. yolda görsem yolumu değiştiririm, öyle boş insanlar.
  • 3372
    hemen hemen hepimiz kendisini destekledik, geldikten sonra ilk bir iki hafta icinde takim oyununda gozle gorulur degisiklikler de oldu. sistemi olmayan bir takimdik, kafasi kopmus tavuk gibi kosturuyordu oyuncularimiz.

    riekerink bey derdimizin tamamina care olamasa da yaramizin onemli bir kismina derman oldu. kendisini hala seviyor ve basarili olmasini cani gonulden istiyorum. digerleriyle karsilastirinca * * * kendisine karsi hissettigim tek duygum vefadir ve huzundur. bir sarki armagan edecek olsam, olmasaydi sonumuz boyle nakaratli sarkiyi armagan ederdim kendisine.

    lig kupasinin ellerinde kalktigini gormekten mutluluk duyardim, ama pek mumkun gorunmuyordu.

    iyi ki riekerink bey demisiz kendisine.

    kendisini destekleyip, sonradan "beden egitimi hocasi" diye asagilayanlar ise asagilik insanlardir. halen hatirliyorum sezon basinda takimin basinda kimi gormek istersiniz anketlerinde %80 jor cikan sonuclari. gitmesi gerekiyordu gitti fakat hakaret, asagilamak ne bize yakisiyor ne de boyle bir beyefendi hak ediyor.
  • 999
    sneijder'e butun duran toplari kullandirip, bol sut atma gorevini vererek kendisini takima kazandirmistir. wesley ne kadar topa dokunursa o kadar maca motive oluyor nitekim. boyle ince detaylari cok iyi gorup cozuyor ki duran toplari da daha organize ve etkili kullaniyoruz kendisi takimin basina gectiginden beri. takimdan copleri ayikladi ve alternatifli bir kadro olusturdu. bugun kendisini begenmeyenlere ileride daha cok gulecegiz anlasilan.
  • 1584
    yemin ediyorum şans kapımızı çaldı. şu adam gibi güzel birisi belki şans belki de şanssızlık nedeniyle bir şekilde hocamız oldu ve resmen galatasaray devrimi başladı. önce 1 yıllık cezanın çekilebilmesi için 2016 türkiye kupası finali'nde fenerbahçe'ye pozisyon vermeyerek kupayı kazandı. sonra da henüz hiç ama hiç hazır olmayan oyuncularla, doğru taktikle sistemi oturmuş beşiktaş'tan 2016 süper kupayı aldı.

    yetmezmiş gibi o arada takımdaki tüm çöplerden kurtulurken, yönetime de baskı yaparak her mevki için alternatifli bir kadro kurulmasını sağladı.

    bir önceki sezon 100-105 km koşan takım, sezon başında 110 km.leri gördü ve dahası top ortalama %65-70 bizdeyken bunu yaptı.

    oynatmaya çalıştığı oyunla göze hoş gelen, galatasaray dinamiklerine uygun, baskılı, topu kaybedince hemen kazanmaya çalışan ve topa hakim olan bir takım ortaya çıkarmaya başladı.

    üstelik de o alternatifli oluşturduğu kadronun çoğu bu süreçte yoktu. (serdar, de jong, cavanda, podolski, kolbeinn, koray)

    takımın omurgası olan wesley, podolski, selçuk, hakan gibi isimler 16-17 sezonunda daha istekli, beklentimizin çok yüksek olduğu bruma ise galatasaray'daki altın çağını yaşıyor. zannedildiği gibi ispanya'da da her hafta düzenli ilk 11 oynayıp, asist yapan, gol atan bir oyuncu olarak dönmedi. öyle olsa 7,5 m euroluk bonservis opsiyonunu kullanmaz mıydı r.sociedad?

    o gelişimde de büyük katkısı var.

    ayrıca tüm bu asli ve en önemli görevini yaparken kendisini galatasaray'a getiren alt yapıyı da unutmadı ve ek iş gibi orayla da sürekli ve fazlasıyla ilgileniyor.

    ne diyelim allah bozmasın ve utandırmasın.

    çalışkan, disiplinli ve gelişime açık, cesur ve efendi bir adam. tam bir galata sarayı efendisi.

    genel imajı ile de bu kulübe çok yakışıyor.

    2016-2017 sezonunda avrupa'da olmayışımız kendisini ispatlama ve ligi kazanma adına bir fırsata dönüşebilir. dilerim başarılı olur ve uzun yıllar bizimle olur ama ilk kötü sonuçta, puan kaybında kendisini gömmeye hazır bir grup var. vereceği sınav kolay değil...

    16-17 sezonunun başından bazı spor muhabiri ve yorumcularının rezil sorularına ve yorumlarına maruz kalmışken son günlerde alığı sonuçlar ve oynattığı güzel futbolla esen rüzgarı tersine çevirdi ve hakkında yapılan haberler 180 derece tersine döndü. galatasaray taraftarının genelinin de güvenini kazandı.

    son zamanlarda fatih terim'e yapılan operasyona rağmen milli takımı bırakıp galatasaray'ın başına gelme dedikodularının da artık pek konuşulmaması güzel oluyor. dilerim terim hiç oradan ayrılmaz ve adamın üzerinde baskı oluşturmaz.

    keşke kendisi uzun yıllar görevine devam edip sonra da bayrağı sneijder'e teslim etse...

    ayrıca hepinize öğreteceğiz ve sezon sonunda söyleteceğiz. riekerink bey diyeceksiniz!
  • 2857
    ortada bir şampiyonluk ihtimali varsa, bunun gerçekleşmesi kendisinin gitmesiyle değil kalmasıyla gerçekleşir.

    yeni gelecek teknik direktör sistemini ve antrenmanlarını oturtana kadar lig biter. geçmişten hiç ders almıyoruz... ne olacak sanıyorsunuz? kariyerli bir yabancı teknik direktör getirip şampiyon yapmasını mı isteyeceksiniz? yabancı hoca gelince ne olacak söyleyeyim:

    - en az 1.5 +1 yıllık sözleşme isteyecek
    - yeni sezonda (2017-2018) düzgün bir transfer bütçesi isteyecek
    - kadroda altyapıdan yetişmiş oyuncu olması gerektiği için semih, sabri gibi oyuncuları tutup yaşlarına bakmadan savunma yapmayı, pozisyon almayı öğretmeye çalışacak, bu oyuncular da "antrenmanda biz pozisyon almayı öğretiyor" diye hayıflanacak, oynamayacak, mücadele etmeyecek.

    teknik direktör yeni sezonun 4. - 10. haftası aralığında gönderilecek.

    bu mudur istenilen?
    riekerink sezon sonuna kadar bu takımın başında kalmalı. yanlışları olduğu kadar doğruları da var. sezon başında ümit verse de şu an iyi top oynamayan bir takımımız olduğu gerçek. ancak sakatlıkları, yetersiz kulübeyi ve yerli çetesini de unutmamak lazım...
  • 3687
    galatasaray'ın başında 2 tane kupa kazanan hatta bunlardan bir tanesi de avrupa'dan men cezasını çekmemizi sağlayan tr kupası olan, alt yapıdan a takıma geçen eski antrenörümüz.

    iyi doğdunuz riekerink bey.

    https://www.transfermarkt.com.tr/.../profil/trainer/1281

    şaka maka bu kulübün winnerlığı için kendisinin görev aldığı dönem kazanılan 2 kupa örneklerden birisi olarak gösterilebilir.
  • 1643
    türkiye sınırları içerisinde futbol direktörü gibi davranan bir insan varsa o da ta kendisidir. galatasaray futbol direktörlüğü diye bir mevki olsa sonuna kadar hakediyor. esas işi a takım. ancak genç takımlarla da ilgileniyor. kulübün a'dan z'ye her şeyiyle üzerine vazife olmamasına rağmen uğraşıyor. görüldüğü gibi bir mevki yaratmakla o mevki dolmuyor. o mevkiye, o mevkinin adamını da koymak lazım. futbol direktörü, başkomutan, başkan... riekerink kağıt üzerinde olmasa bile galatasaray futbol direktörlüğü statüsünü yarattı ve içini aslanlar gibi dolduruyor. ama sorsan, riekerink galatasaray'a yakışmıyor "yeaaa". istediğiniz kadar yeaaa'layın, galatasaray taraftarı hocayı benimsedi. aramızda gittikçe kuvvetlenen bir bağ var. emek başarıya dönüşükçe kedi kurnazlığı ile çıkardığınız "yeaaa" sesi motor takılmış egsoz sesine dönüşecek.
  • 3568
    kendisi leş kadro ile çalışmak zorunda kalıp beşiktaş'a ve fener'e koyup kupa kazanmıştır. adını bile anmak istemediğim bir önceki teknik direktör mr. seyis gibi kendisine 40 milyon euro'luk transfer bütçesi ayrılmamış, kadroyu baştan aşağı yenileme şansı verilmemiştir. ayrıca 2016-2017 sezonunda liderden 4 puan gerideyken görevinden alınmış, yerine gelen td bozuntusu ligi liderden 13 puan geride bitirmiştir. kendi kurduğu kadro bile kendisine 2-3 ay içinde düşman olan, insan iletişimi 0 olan, her büyük maçta şamaroğlanına dönen, 8 derbide 1 gol atabilen mr. seyisten çok daha iyi bir hocadır. kendisi türkiye için fazla yumuşaktı, ama iyi adamdı. yolu açık olsun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın