*

  • 1
    bu adam tribünden kültüründen,ultras felsefesinden, curva kavramından zerre nasibini almamış adamdır. bunun ali sami yen de kapalı versiyonları da vardı. kapalı göbekten güzel gözüküyor diye kombine alır, sonra bir bakar tayfa orda. ilk maç konuşmaya çalışır ikinci maç nerde olduğunu ne yaptığını anlar.

    aslantepe de de aynı şey geçerli. pratikte kale arkası tribünlerinde yer falan olmaz insanlar bulduğu yere geçer. blok sıra numarası koltuk aranmaz. ama çok bilmiş sivri zekalılar, tıpkı çök çökçü tayfa gibi arkadaşım izin verir misin burası benim yerim diye kafa sikerler.

    en son eskişehir maçında sözlük tayfasının arasında 2 kişi vardı. adamlara kibarca rica ettik "biz burda çok kalabalığız 2 yan koltuğa geçin de rahat edin bizim gürültümüzden şamatamızdan" diye.

    adamın verdiği cevap burası bizim koltuğumuz. kardeşim senin koltuğun değil orası, senin bulunduğun tribün. sen istersen göbekte istersen solda istersen en arkada istersen önde kalecinin arkasında izlersin maçını.

    neyse oturacak bütün bu alışkanlıklar, insanlar kale arkasında burası benim yerim kardeşim kalk git burdan diyemeyecekler.

    demesinler de zaten. boş buldukları yere otursunlar. tribün kardeşim burası, o kadar da modernleşmeyin.

    zaten doğu ve batı tribünlerde istediğiniz kadar yerinize oturuyorsunuz. eğer beğenmiyorsanız da güney tribün ikinci kat var oturmalı. oraya geçin. ama güney1 ve güney 4te benim yerim burası deyip sonra çekirdek çitleyip bir de üzerine ahkam kesiyorsanız bu tribün çok kötü diye , ne yazikki tribünün kötü olmasının sebebi sizsiniz.
  • 5
    bu tartışmada söyleyeceğim son laf şudur. sözlükte orda burda "ah yürüyedur , canım yürüyedur, gelselerde böyle mi olurdu " diye romantik serseri takılmayı biliyorsunuz. ama iş tribün de organize olmaya gelince "yok baba ben yerimde otururum bağırmam da, yukarda eskişehirliler başıma taş atsın " diye zırvalıyorsunuz.

    ondan sonra da deal with it.

    yapma ya.
  • 9
    (bkz: tribünlerdeki yazılı olmayan kurallar)
    (bkz: kuralcı zihniyetten nefret etmek)

    eğer bu kuralların bilincindeysen fazla dert etmez, bir arkaya/ öne vs. geçersin.
    ama " arkadaş ben onun bunu anlamam ben yerime geçecem" dersen, diğer bebeler tarafından "sinema mı lan burası bir arkaya otur n' oolur yani " diye cevap alırsın, küfür yiyebilirsin, hatta tartaklanabilirsin. sonra kendi kendine " don kişotluğa ne gerek vardı amk" dersin.
    (bkz: yaşasın kale arkasındaki statükocu zihniyet)

    bildiğim kadarıyla ingiltere' de ayakta maç seyretmek yasak, herkes oturarak maç izlemek zorunda.
    oturmak dayatılmadığı için ve bundan dolayı daha fazla sinerji * * oluşturulabildiği için, bildiğim kadarıyla en ateşli ligler, italya, yunanistan vs. [aslında ben bi sik bilmiyorum o ayrı konu. ]

    (bkz: devrim ilk önce kendi evlatlarını yer)
  • 11
    türk telekom arena'da 2 yan koltuğa geçince oranın sahibi tarafından kalk burası benim diye kaldırılması mümkün olan taraftar. ha ankara'daki maçlarda bunu diyen taraftara kim yerinde oturuyor ki yapma allaşkına deyince haklı çıkıyoruz ama ankara'nın dökülen 19 mayıs stadı yani sonuçta maç izlenilen stad. türkiye'nin en modern stadı olarak anılan yerde haklı olan taraftardır.
  • 13
    iki ucu boklu değnek deyiminin başladığı varsayılan konu bence bu dur. adam parasını vermiş gidip oturacak, ama kale arkası dediğin yer de uyuz uyuz oturulacak yer değil. sırf daha ucuz diye gidip ordaki ahengi bozacağına 20 lira daha fazla verip hem paşa gibi maçını seyret hem tirbündeki ateşe destek verecek adama engel olma derim. yıllardır gelen gelenek parayla bozulmasın. stadda maç seyretmenin zevki tirbün aktiviteleridir yoksa oturur zaten evinde izlersin.
  • 14
    a$agiya türkürsen sakal, yukariya türküsen biyik hatta iki ucu boklu degnek. kaldirdigin ki$i mal ise, ariza cikarir, sinemami lan burasi falan türü hakarete varan söylemlerde bulunur. ama efendi ise, tatli bir dil ile, ya karde$ / abi, bak haklisin, burasi senin yerin ama biz burda tribün olu$turduk, tezahürat yapicaz, gel $öyle iki koltuk arkaya otur der, sen de büyük bir ihtimal ikna olursun.

    fransizca da $öyle bir kavram vardir. c'est le ton, qui fait la musique. yani, kimin nasil söyledigi, nasil rica ettigi ne vurgu yapilir.

    kimse kimseye, hele hele bir galatasarayli bir galatasarayliya artistlik yapmasin. terbiyesizligin lüzumu yok. efendi olundugunda cözümlenmeyecek sorun yoktur.

    maç izlemek istiyorsan dogu veya bati trübünlerinde oturacaksin. ister cekirdek citlersin, ister sevgilinle elele tutu$ursun, ister kankanla geyik yaparsin.

    ama maçi ya$amak istiyorsan kale arkasina gideceksin.

    futbol un ya$amin bir parçasinin oldugu heryerde bu böyledir..
  • 15
    sonuna kadar hakli adamdir. neymis efendim kale arkasi tribunmus herkes istedigi yere otururmus. yok efendim burasi sinema miymis? biri de kalkmis oradan iett ornegi veriyor ki kel alaka. ne iciyorsunuz birader bu kafaya ulasmak icin? ben kombine almisim, koltugumu saha gorusune gore bilgisayardan secmisim, dahasi bu secme hakki bana kulup tarafindan verilmis. sen kimsin ki benim koltugumu gasp ediyorsun, bir de ustune ahkam kesiyorsun?

    bir de su mac izlemek isteyen dogu ya da bati tribune gitsin muhabbeti cikti. siz mi karar veriyorsun hangi tribune gidecegime yahu? dahasi siz mi vereceksin guney ile bati arasindaki fiyat farkini?

    insanlarin dogal hakkini elinden alip, ustune ahkam kesip, uzerine onlari birseylere sebep gosteriyorsaniz kusura bakmayin bi tribundeki mafyacilik zihniyetinin hala hukum surmesinin, insanlara kufur edilip dovulmesinin sebebi sizlersiniz.

    edit: soz konusu tutumum kuzey alt kat icin degildir .maalesef onlarin oldugu tribunde oyle birsey olamayacagini bilecek kadar gittim maclara. ki sirf bu yuzden ters tribunden kombine almis biriyim.
  • 20
    bana ve sözlük tayfasından kimseye söylememiştir. (u: sözlük tayfası derken maçları birlikte izleyen en az 20 kişilik gruptan bahsediyorum, daha az sayıdaki sözlük yazarlarından değil.)*. çünkü biz zaten oturmuyoruz, kimse de oturun, çök çök demedi çok şükür.

    olabilir, biletinde yazan koltukta oturmak isteyebilir. hakkı mıdır? en doğal hakkıdır.
    ama bu işler pratikte böyle olmuyor işte. birbirinin yanından kombine alan en az 20 kişilik bir grup olarak kombineler dağıtılırken bir de baktık ki bloklarımız bile farklı. aynı koltuk numarasına hem kombine verilmiş hem bilet satılmış. nasıl olacak peki bu iş.

    doğrusu sivas maçında ayrıydık ama eskişehir maçında beraberdik. kimse de burası benim yerim demedi. biri bana 2 sıra yana veya aşağıya kaydığında görüş açısının ne kadar değişeceğini bir anlatsın, çok merak ettim.

    ayrıca, bir zaman sonra tam bizim ortamızda kalanlar sıkılacaktır. maçları ayakta izleyen, ıslık-yuh-tezahürat hepsinde kendini yırtan 20-30 adamın arasında olmak hoşlarına gitmeyebilir, "lan ben nereye geldim" diyerek başka yer bulur kendine. o arkadaşın gidip başkasının yerine oturmasına bir şey denemez. 1,5 sene bizi çekmek zorunda mı?
    yok eğer rahatsız olmazsa, buyursun bizimle birlikte takılsın, bizim için asla sorun olmaz, hatta seviniriz bile.

    bu işin en güzel çözümü elbette kale arkalarını, en azından bir bölümünü koltuksuz yapmaktı. mesela güney 2 değil ama güney 1 ve tabii ki pegasus koltuksuz olabilirdi. güzel de olurdu. herkes nereye gideceğini bilir orada otururdu. ama ilk 1,5 sezon bu sorunlarla uğraşıcaz anlaşılan. ama çok şükür sözlükte birlikte maç izleyen adamlar içinde "bağırın lancılar" , hırt tipler, bitirimler olmadığı için kolayca bu sorunların üzerinden geliriz, rica ile.

    ya da barfly'ın bahsettiği kale arkası kültürü kendiliğinden zaman içinde oturur ya da herkes kendi yerine oturur, zaman gösterecek.

    bana kalsa herkes istediği yerde izlesin maçları, senelerce kapalının ortasında l'nin altında koltuk no bakmadan, eski açıkta merdivende maç izlemiş adamım, daha çok severim.
  • 21
    evet böyle insanlar vardır, bana denk gelmedi şu ana kadar.

    farklı durumlar var tabi ki haklı olduğu kadar haksız olduğu durumlar da vardır. ağırlık haksız olduğunu gösteriyor. ben yerime oturmayıp 10-15 arkadaşımla maçı izleyip, bağırıp çağırıyorsam o kişinin bunu anlayışla karşılamasını beklerim, ha olur da illa da oturmak istiyorsa gelir seçer yerini oturur tabi oturabilirse rahat rahat, önünde arkasında sağında solunda herkes ayaktayken o kişi de oturamayacağını bilmelidir.

    diyelim ki benim koltuğum x numaralı koltuk gittim oturdum, etrafımdaki herkes de oturuyor maç izliyor *, ama ben takımımı desteklemek istiyorum, ıslıklamak tezahürat yapmak istiyorum. isterseniz etrafınızda kimse bağırmazken bir deneyin bakalım tezahürat yapmayı, ne kadar da hoş değil mi?

    kale arkasında oturarak maç izlemek isteyen köşelerde isteğini gerçekleştirebilir ama ortalarda ve önlerde mümkün değildir. zaten önünüzdeki kişi ayağa kalksa * siz de sahanın tamamını görebilmek için kalkmak zorundasınız.

    bu olayın medeniyetle alakası yoktur. tribün kültürü, kale arkası kültürüyle alakası vardır. bu kişiler gelip eski açıkta da otursalardı ya yerine.

    ben bu numarayı seçtim buraya oturacağım diye ısrar eden varsa buyursun gelsin her maç beklerim.

    not: bana kimse gelip "benim koltuğuma oturuyorsun" diyemez, çünkü hep ayaktayım *
  • 22
    aslantepe de her maç kendi yerime oturuyorum. daha net anlatabilirmiyim bilmiyorum. aymazlığın serseriliğin kasidesini yazmaya epik takılmaya gerek yok. herkesin oturacağı bir yer var ne de olsa. ali samiyen ile bir tutmayın. orada fazladan basılan biletler, sahte biletler, polisin yandan içeri alması gibi bir çok süreçten dolayı bir koltuğa 3 kişi düşüyordu. aslantepe de böyle bir sıkıntı yok. ajax sivas es-es maçlarında ısrarla gittim yerime oturdum. bundan sonra da oturmaya devam edeceğim. yerine oturmaya çalışan taraftarları ilk kez maça gelen, sadece oturmaya gelen diye tanımlıyorsanız bir gün benimle maç seyretmeye davet ediyorum sizleri. görelim bakalım yerine oturmayan arkadaşların temposunu.
  • 25
    başlığa bakıyorum;

    kale arkasında benim koltuğuma oturuyorsun diyen adam. yani batı-doğu-vip değil. kale arkası.

    dünyada, ingiltere'de böyle bir şey yok diyenlere, onlar çok medeni diyenlere tavsiyelerim aşağıda;

    -kop tribünü

    hadi gerçeği geçtim biraz fanteziye kaçın ve green street holigans filmine bakın yine taraftar ayakta. filmde gerçekler yansıtılıyor. gerçeğin bizzati kendisi de kop tribünü.

    şimdi tribünde seyirci olmak ile taraftar olmak arasında büyük bir fark var. aman sakın yanlış anlamayın bu galatasaraylılık ölçer değil, sadece arada bir fark var ve o fark seyirci ile taraftar farkı. anlatılan da taraftar ile seyircinin bir arada olduğu tribünün düzensiz, karmaşık ve zevksiz bir yer olacağı. anlatılmak istenen bu ama işin bağlandığı nokta ''medeniyetsizler, krolar'' olunca insan çığrından çıkıyor. aslında ''evet lan kroyum ben, buraya da oturuyorum kaldır hadi bakalım'' denebilir, olaylar nahoş bir hal alabilir ama medeniyetsizlik söz konusu değil.

    söz konusu galatasaray, söz konusu taraftarlık, söz konusu tribünde ahengi yakalamak, söz konusu takıma maksimum katkıyı vermek. sizi bilmem ama ben maç biletine 30 lirayı maçı seyretmekten ziyade takıma destek vermek için veriyorum. tabi ki kendi keyfi için 30 lira verene saygı duyarım ama o ahenk için kale arkası gibi bir yerde ısrarla 20-30 kişilik bir grubun arasında ''burası benim koltuğum'' diye girip oturmak isterse, işler kendisi için daha çekilmez hale gelir. zira kendisi maçı oturarak izlemeyi aklından çıkarsın, 1 öndeki koltuk benimse hayatta kıçımı koymam oraya ayakta izlerim. ben de onun kadar özgürüm. bürokrasi ise bürokrasi anasını satayım. hak ve özgürlükler sadece onun için mi var? ben de onun kadar para verdiysem ben de koltuğumu istediğim şekilde kullanırım. kırmam - zarar vermem ama otumayıp, önünde ayakta da dikilirim.

    o koltuğa ısrarla benim koltuğum diyen adamın tek amacı başka bir yerde izlemeye çalışınca oradan kaldıralacağı korkusu. yani çok da sikinde değil o adamın orada maç izlemek. önemli olan kurallara riayet edeyim mantığı. kurallara istediği kadar riayet edebilir, peki. ama yazılı olmayan kurallar da vardır; kale arkası zaten görüş açısı, tribün kültürü bakımından tribüncülüğün en çok yapıldığı yerdir.

    ısrarla o koltuğa benim diyen adamın diğer bir hakkı da; bir maç öncesi koreografi yapıldığı zaman ''ben o kartonları 5 dakika boyunca elimde tutmak zorunda mıyım?'' olayıdır. e tutmasın o zaman asıl şimdi anlaştık mı? statta takımı desteklemek, organize görüntü oluşturmak adına hiçbir şey yapmasın o eleman. 30 lira verdi ya koltuğa hemen zıplayacak ve burası benim naraları atacak. sonra seyirci ile taraftar arasındaki farkı söyleyince vay efendim galatasaraylılık ölçer. bırakın allahaşkına.

    birkaç maç önce benzer bir olay benim de başıma geldi, söyle tezahür etti;

    fikri hür vicdanı hür galatasaray taraftarı pankartını istiklal marşından 5 dakika önce açıp, istiklal marşı bittikten 30 saniye sonra kaldıracaktık. pankart çok büyük olduğu için açmak 1-2 dakika sürdü, dalgalandırmaya başladık ve alttaki locadan rica ettik ucundan tutsunlar diye. istiklal marşı başlamadan 1-2 dakika önce arkamızdaki arkadaş ''kardeşim çekilsenize maç izleyeceğiz'' dedi. arkamı dönüp;

    - istiklal marşından 30 saniye sonra toparlayacağız kardeş merak etme, biraz müsade et, dedim. cevap çok ilgi çekiciydi; ''her maç bunu mu çekeceğiz''. sahada göremediği tek şey ''hazırolda istiklar marşı okuyan 22 tane futbolcu'' ve kendisi bunun için bile arıza çıkartabilecek potansiyelde. böyleleri de var doğrusu.

    işin özeti ''kale arkasında benim koltuğuma oturuyorsun diyen adam'' haklı olmayan adamdır. haklılığı göreceli bile değildir, tartışılamaz. vip, batı, doğu hatta ve hatta güney ve kuzeyin ikinci ve dördüncü katları için haklı olabilir ama tribünün tansiyonunun en yüksek yer olduğu kale arkası için konuştuğunda haksızdır.

    gitsin boş bulduğu yerde maçı izlesin.

    ha unutmadan; 6 şubat 2011 galatasaray eskişehirspor maçında önümüzde 5-10 kişi vardı beyaz bonus kafalar, o bonus kafalar hoş bir görüntüydü. şimdi o arkadaş gitsin de onların arasına girip ahengi bozsun.

    bir de barfly ve benim sinirimi bozan o koltuk meraklısı iki arkadaş, deplasman tribününden yabancı madde yağmaya başlayınca hemen ortadan kayboldular. demek ki neymiş gayet güzel başka bir yere gidilebiliyormuş.

    o değil de işin medeniyete bağlanması çok komik. gören de bizi apaçi tayfa sanacak.
App Store'dan indirin Google Play'den alın