25
başlığa bakıyorum;
kale arkasında benim koltuğuma oturuyorsun diyen adam. yani batı-doğu-vip değil. kale arkası.
dünyada, ingiltere'de böyle bir şey yok diyenlere, onlar çok medeni diyenlere tavsiyelerim aşağıda;
-kop tribünü
hadi gerçeği geçtim biraz fanteziye kaçın ve green street holigans filmine bakın yine taraftar ayakta. filmde gerçekler yansıtılıyor. gerçeğin bizzati kendisi de kop tribünü.
şimdi tribünde seyirci olmak ile taraftar olmak arasında büyük bir fark var. aman sakın yanlış anlamayın bu galatasaraylılık ölçer değil, sadece arada bir fark var ve o fark seyirci ile taraftar farkı. anlatılan da taraftar ile seyircinin bir arada olduğu tribünün düzensiz, karmaşık ve zevksiz bir yer olacağı. anlatılmak istenen bu ama işin bağlandığı nokta ''medeniyetsizler, krolar'' olunca insan çığrından çıkıyor. aslında ''evet lan kroyum ben, buraya da oturuyorum kaldır hadi bakalım'' denebilir, olaylar nahoş bir hal alabilir ama medeniyetsizlik söz konusu değil.
söz konusu galatasaray, söz konusu taraftarlık, söz konusu tribünde ahengi yakalamak, söz konusu takıma maksimum katkıyı vermek. sizi bilmem ama ben maç biletine 30 lirayı maçı seyretmekten ziyade takıma destek vermek için veriyorum. tabi ki kendi keyfi için 30 lira verene saygı duyarım ama o ahenk için kale arkası gibi bir yerde ısrarla 20-30 kişilik bir grubun arasında ''burası benim koltuğum'' diye girip oturmak isterse, işler kendisi için daha çekilmez hale gelir. zira kendisi maçı oturarak izlemeyi aklından çıkarsın, 1 öndeki koltuk benimse hayatta kıçımı koymam oraya ayakta izlerim. ben de onun kadar özgürüm. bürokrasi ise bürokrasi anasını satayım. hak ve özgürlükler sadece onun için mi var? ben de onun kadar para verdiysem ben de koltuğumu istediğim şekilde kullanırım. kırmam - zarar vermem ama otumayıp, önünde ayakta da dikilirim.
o koltuğa ısrarla benim koltuğum diyen adamın tek amacı başka bir yerde izlemeye çalışınca oradan kaldıralacağı korkusu. yani çok da sikinde değil o adamın orada maç izlemek. önemli olan kurallara riayet edeyim mantığı. kurallara istediği kadar riayet edebilir, peki. ama yazılı olmayan kurallar da vardır; kale arkası zaten görüş açısı, tribün kültürü bakımından tribüncülüğün en çok yapıldığı yerdir.
ısrarla o koltuğa benim diyen adamın diğer bir hakkı da; bir maç öncesi koreografi yapıldığı zaman ''ben o kartonları 5 dakika boyunca elimde tutmak zorunda mıyım?'' olayıdır. e tutmasın o zaman asıl şimdi anlaştık mı? statta takımı desteklemek, organize görüntü oluşturmak adına hiçbir şey yapmasın o eleman. 30 lira verdi ya koltuğa hemen zıplayacak ve burası benim naraları atacak. sonra seyirci ile taraftar arasındaki farkı söyleyince vay efendim galatasaraylılık ölçer. bırakın allahaşkına.
birkaç maç önce benzer bir olay benim de başıma geldi, söyle tezahür etti;
fikri hür vicdanı hür galatasaray taraftarı pankartını istiklal marşından 5 dakika önce açıp, istiklal marşı bittikten 30 saniye sonra kaldıracaktık. pankart çok büyük olduğu için açmak 1-2 dakika sürdü, dalgalandırmaya başladık ve alttaki locadan rica ettik ucundan tutsunlar diye. istiklal marşı başlamadan 1-2 dakika önce arkamızdaki arkadaş ''kardeşim çekilsenize maç izleyeceğiz'' dedi. arkamı dönüp;
- istiklal marşından 30 saniye sonra toparlayacağız kardeş merak etme, biraz müsade et, dedim. cevap çok ilgi çekiciydi; ''her maç bunu mu çekeceğiz''. sahada göremediği tek şey ''hazırolda istiklar marşı okuyan 22 tane futbolcu'' ve kendisi bunun için bile arıza çıkartabilecek potansiyelde. böyleleri de var doğrusu.
işin özeti ''kale arkasında benim koltuğuma oturuyorsun diyen adam'' haklı olmayan adamdır. haklılığı göreceli bile değildir, tartışılamaz. vip, batı, doğu hatta ve hatta güney ve kuzeyin ikinci ve dördüncü katları için haklı olabilir ama tribünün tansiyonunun en yüksek yer olduğu kale arkası için konuştuğunda haksızdır.
gitsin boş bulduğu yerde maçı izlesin.
ha unutmadan; 6 şubat 2011 galatasaray eskişehirspor maçında önümüzde 5-10 kişi vardı beyaz bonus kafalar, o bonus kafalar hoş bir görüntüydü. şimdi o arkadaş gitsin de onların arasına girip ahengi bozsun.
bir de barfly ve benim sinirimi bozan o koltuk meraklısı iki arkadaş, deplasman tribününden yabancı madde yağmaya başlayınca hemen ortadan kayboldular. demek ki neymiş gayet güzel başka bir yere gidilebiliyormuş.
o değil de işin medeniyete bağlanması çok komik. gören de bizi apaçi tayfa sanacak.
kale arkasında benim koltuğuma oturuyorsun diyen adam. yani batı-doğu-vip değil. kale arkası.
dünyada, ingiltere'de böyle bir şey yok diyenlere, onlar çok medeni diyenlere tavsiyelerim aşağıda;
-kop tribünü
hadi gerçeği geçtim biraz fanteziye kaçın ve green street holigans filmine bakın yine taraftar ayakta. filmde gerçekler yansıtılıyor. gerçeğin bizzati kendisi de kop tribünü.
şimdi tribünde seyirci olmak ile taraftar olmak arasında büyük bir fark var. aman sakın yanlış anlamayın bu galatasaraylılık ölçer değil, sadece arada bir fark var ve o fark seyirci ile taraftar farkı. anlatılan da taraftar ile seyircinin bir arada olduğu tribünün düzensiz, karmaşık ve zevksiz bir yer olacağı. anlatılmak istenen bu ama işin bağlandığı nokta ''medeniyetsizler, krolar'' olunca insan çığrından çıkıyor. aslında ''evet lan kroyum ben, buraya da oturuyorum kaldır hadi bakalım'' denebilir, olaylar nahoş bir hal alabilir ama medeniyetsizlik söz konusu değil.
söz konusu galatasaray, söz konusu taraftarlık, söz konusu tribünde ahengi yakalamak, söz konusu takıma maksimum katkıyı vermek. sizi bilmem ama ben maç biletine 30 lirayı maçı seyretmekten ziyade takıma destek vermek için veriyorum. tabi ki kendi keyfi için 30 lira verene saygı duyarım ama o ahenk için kale arkası gibi bir yerde ısrarla 20-30 kişilik bir grubun arasında ''burası benim koltuğum'' diye girip oturmak isterse, işler kendisi için daha çekilmez hale gelir. zira kendisi maçı oturarak izlemeyi aklından çıkarsın, 1 öndeki koltuk benimse hayatta kıçımı koymam oraya ayakta izlerim. ben de onun kadar özgürüm. bürokrasi ise bürokrasi anasını satayım. hak ve özgürlükler sadece onun için mi var? ben de onun kadar para verdiysem ben de koltuğumu istediğim şekilde kullanırım. kırmam - zarar vermem ama otumayıp, önünde ayakta da dikilirim.
o koltuğa ısrarla benim koltuğum diyen adamın tek amacı başka bir yerde izlemeye çalışınca oradan kaldıralacağı korkusu. yani çok da sikinde değil o adamın orada maç izlemek. önemli olan kurallara riayet edeyim mantığı. kurallara istediği kadar riayet edebilir, peki. ama yazılı olmayan kurallar da vardır; kale arkası zaten görüş açısı, tribün kültürü bakımından tribüncülüğün en çok yapıldığı yerdir.
ısrarla o koltuğa benim diyen adamın diğer bir hakkı da; bir maç öncesi koreografi yapıldığı zaman ''ben o kartonları 5 dakika boyunca elimde tutmak zorunda mıyım?'' olayıdır. e tutmasın o zaman asıl şimdi anlaştık mı? statta takımı desteklemek, organize görüntü oluşturmak adına hiçbir şey yapmasın o eleman. 30 lira verdi ya koltuğa hemen zıplayacak ve burası benim naraları atacak. sonra seyirci ile taraftar arasındaki farkı söyleyince vay efendim galatasaraylılık ölçer. bırakın allahaşkına.
birkaç maç önce benzer bir olay benim de başıma geldi, söyle tezahür etti;
fikri hür vicdanı hür galatasaray taraftarı pankartını istiklal marşından 5 dakika önce açıp, istiklal marşı bittikten 30 saniye sonra kaldıracaktık. pankart çok büyük olduğu için açmak 1-2 dakika sürdü, dalgalandırmaya başladık ve alttaki locadan rica ettik ucundan tutsunlar diye. istiklal marşı başlamadan 1-2 dakika önce arkamızdaki arkadaş ''kardeşim çekilsenize maç izleyeceğiz'' dedi. arkamı dönüp;
- istiklal marşından 30 saniye sonra toparlayacağız kardeş merak etme, biraz müsade et, dedim. cevap çok ilgi çekiciydi; ''her maç bunu mu çekeceğiz''. sahada göremediği tek şey ''hazırolda istiklar marşı okuyan 22 tane futbolcu'' ve kendisi bunun için bile arıza çıkartabilecek potansiyelde. böyleleri de var doğrusu.
işin özeti ''kale arkasında benim koltuğuma oturuyorsun diyen adam'' haklı olmayan adamdır. haklılığı göreceli bile değildir, tartışılamaz. vip, batı, doğu hatta ve hatta güney ve kuzeyin ikinci ve dördüncü katları için haklı olabilir ama tribünün tansiyonunun en yüksek yer olduğu kale arkası için konuştuğunda haksızdır.
gitsin boş bulduğu yerde maçı izlesin.
ha unutmadan; 6 şubat 2011 galatasaray eskişehirspor maçında önümüzde 5-10 kişi vardı beyaz bonus kafalar, o bonus kafalar hoş bir görüntüydü. şimdi o arkadaş gitsin de onların arasına girip ahengi bozsun.
bir de barfly ve benim sinirimi bozan o koltuk meraklısı iki arkadaş, deplasman tribününden yabancı madde yağmaya başlayınca hemen ortadan kayboldular. demek ki neymiş gayet güzel başka bir yere gidilebiliyormuş.
o değil de işin medeniyete bağlanması çok komik. gören de bizi apaçi tayfa sanacak.