• 26
    ''bu entrydeki kişiler ve kurumlar tamamen hayal üründür.''

    haklı mı, haksız mı karar veremediğim, derin düşüncelere sürükleyen adamdır.

    öncelikle bilet aldığı koltuğa oturabilmesi gerektiğini düşünüyorum, hayatın içinden herhangi başka bir değişkeni katmadan.

    maça gitmeden aşağıdaki diyaloğu yapabilmelidir;

    - hanım ben maça mı gitsem.
    - git hayatım, internetten alalım bileti. ben gelmem, soğuk, hafif kırıklığım var.

    biraz zaman geçer,

    - bileti aldım kale arkasından.
    - arabayla gitme lütfen içersin falan.

    maça gittiğinde, heyecanla baktığı biletindeki sıra ve numarayı arayamaya koyulmalıdır.

    derken;

    kendi kendine,

    -müdür sen manyak mısın, bağırıyor o adamlar orada ertesi gün iş var bağırıp tepinme şimdi zaten havalar bir acayip, kırıklığın da (hanımdan bulaşmış olabilir) var.

    diye düşünüp, ''stret, şuralar daha sakin, orada izleyeyim'' nidalarıyla titreyebilir.

    *
  • 27
    aynı zamanda çök çökçü tayfa bunlar. üç kuruşa kiraladıkları bir gayrı menkulü ısrarla sahiplenmelerinin nedeni kıçlarını o koltuğa serip rahat rahat maç seyretmek istemeleri. bu yüzden başka çareleri yok zaten. sen ayakta seyrederken maçı seyredebilmek için mecburen seni "çök çök" diye uyarmak zorunda.

    aslında zengin keyfi yaşamaya çalışan fakir fukara insanlar. tam bir "küçük burjuva" anlayacağın. yeterli paraları olsa maçı daha net seyredebilecekleri doğu ve batı taraflarından alırlar. yani ceplerindeki üç kuruş para ile on kuruşluk keyfin peşine düşmüşler. bu arada fakir insanlar olduklarını çaktırmamak için binbir numara yapıyorlar. efenim medeni insanlarmış ta, arada sırada kalkıp hörrr diye bağırıp ıslıklamak yetermiş te falan filan.

    önceden yazmıştım, tribünlere koltuk koyma meselesi uefa'nın televizyon başındaki seyircinin bir kısmını stadyumlara çekmek için ürettiği bir dümen. mecidiyeköy gibi bir yerde 16.400 ortalamaya oynarken allahın dağına 30.000 kişi geliyorsa, bu olay iyi bir olaydır. kısacası stadyuma koltuk konmasına karşı değilim. gerçi taze boka çok sinek konar, bir çoğu yeni stadyumu merak ettikleri ve sağda solda galatasarayın yeni stadyumu muhabbetlerine meze hazırlamak için geliyorlar. hevesleri geçtikten sonra görücez asıl, orada kaç kişiye oynayacağımızı. şimdiden başladılar bile yok üst katlar soğuk, yok gidip gelmek zor diye zırlamaya. kar boranda görürüz maçalarını.

    ben bu arkadaşları anlıyorum. fakir fukara insanlar ama televizyon başında yaşadıkları keyfi stadyumda canlı olarak yaşamak istiyorlar. bu arada haklarıymış ve parası ile keyif satın almak gibi çok meşru bir şeyin peşindeymişler gibi göstermeye çalışıyorlar.

    haklı değilsin kardeşim;
    her sorunu karşındakini zorlayarak kavga-dövüş çözmek yerine hak ve adalet duygularını kullanıp olayı her yanı ile anlamaya çalışsan ve her şeyin kendi içerisinde bir hukuku olduğunu kavrayabilsen dünya ne güzel bir yer olacak.

    bizler futbolun içindeki hayatın peşine düşmüş insanlarız. kendimiz gibi insanlarla omuz omuza o maçı seyretmek için on beş günde bir gidiyoruz oraya. eğer sen ve senin gibiler sağda solda hava atmak için bugün o stadyuma gelip maç seyretme arzusu duyuyor ise bu bizim gibi insanların çooookkkk uzun yıllardır tepemizde güneş veya ensemizden içeri yağmur ile kar taneleri dolarken o stadyumlarda ayakta ve omuz omuza yarattığımız coşku sayesindedir.
    senin ataların yıllarca bizim gibi insanlara "tuhaf" gözü ile baktılar. bizim gibi insanların yarattığı coşku sayesinde günümüzde futbol popüler olunca kıçınızı stadyumlara taşımaya başladınız. eyvallah hoş geldiniz de ev halinizi stadyuma taşımanız acaip. oldu olacak bir de pijama-terlik gelinde tam olsun. bu da yetmezmiş gibi bu "ev kültürü"nü baz alıp bizlere akıllar fikirler öğretmeye çalışmanız tam oluyor.

    yok öyle bir dünya.
    ben seni nasıl anlayıp sana hakkını teslim etmeye çalışıyorsam, sen de beni anla ve git iki adım ötede seyret maçını. orada kendine oturacak yer bulurmusun, yoksa ayakta mı seyredersin o beni ilgilendirmez. koltuk aşkın çok fazla ise maçayı sıkıp biraz daha çalışıp daha fazla para kazan ve doğu veya batı tribününden al biletini. yayıl rahat rahat maçını seyret orada. bizi rahatsız etme vız vız vız.

    ayrıca;
    bugün galatasaray taraftarının içinde bulunduğu kaos ortamına dua et. geçmişteki taraftar dayanışması ve coşkusu olsaydı o stadyumun kale arkalarında bugün bir tane sağlam koltuk bulamazdın ve pintinin kedisi gibi en dipte sinmiş oturuyor olacaktın.

    elbet geçecek bu günler. taraftar, şu an azınlıkta kalmış yönetim uşağı gruptan kurtulup yeniden galatasaray taraftarlığını yakalayarak reorganize olabilirse bambaşka bir stadyum olacak orası.

    sen de ya o coşkuya ayak uyduracaksın, ya da paşa paşa kapalıya veya numaralıya transfer olacaksın. onun için çok çalışıp para biriktirmeye bak.

    hadi hayırlı işler.
  • 28
    cok ilginc seyleri okumamizi saglayan adamdir bu ayni zamanda. ayrica kendi koltuguna oturmak isteyen kisilerin takimi desteklemedigi kanisina varan insanlarin da varligini gormus oluyoruz. cok merak eden arkadaslar varsa bir mac gelirler beraber izleriz, kendi koltugunu isteyen insanlarin da ne kadar takimlarini destekleyebilecegini gorurler kendi gozleriyle, boyle insanlara 'siktir' cekipte git o zaman pahali tribunde otur demek yerine.

    edit: unutmadan tribunde cok ariza adamlarin da oldugunu, 5 dakikalik bir kareografi de bile dir-dir edenlerin oldugunu kabul ediyorum. ama bunlara bakipta genelleme yapmak dogru mudur?
  • 29
    dünyanın en basit mantığı aslında, adam kombine almış, o koltuğu kulüp ona vermiş ya da kendi beğenmiş bir şekilde, yani o koltuk onun. o maç için ya da kombine kartının süresi dolana kadar onun. en temel hakkı, senin gibi, aynen senin gibi parasını ödediği o koltuğa oturmak istemesi. ve sen bunu binbir bahaneyle gasp etmeyi kendine hak olarak görmeyi legalleştirebiliyorsun hiç düşünmeden.

    ister fakir olsun ister zengin. ister baba parasıyla alsın, ister hayvan gibi çalışıp alnının teriyle kazandığı üç kuruşu oraya yatırsın, hiç fark etmez maalesef. o koltuk ona aittir. senin tribünlerde harcadığın yılların nasıl önemi yok bu konuda anlatamam. zaten anlayamadığın da çok açık. ya da tribüne emek harcaman. bu tamamen gönül işidir ve sen bunu yaparken bu tür tepkileri de göz önüne alarak yapmalısın zaten. kimse sana destek vermek zorunda bile değil.

    bu başlıkta yazılan bazı entryler gösterdi ki, faşistliği iliklerine kadar benimsemiş ve her fırsatta bunu öne sürmeyi marifet sanan, çapulcu dolu ve ses çıkarılamayan, bu ortamda da bu yönleriyle sık sık eleştirdiğimiz ultraslandan yok aslında farkımız. ne kadar rahat biz emek verdik yıllarımızı verdik siktirsin gitsin başka yere diyebiliyoruz.

    kimin yerinden kimi kovuyorsun. bu ukalalıkla sen benim gözümde ultraslandan farksızsın. kaldı ki zaten insan gibi rica etsen gidecek belki başka yere o adam, yapması için hiç bir gerekçe yokken. ama nerde?
  • 30
    kulüp kendilerine koltuk ve oturma hakkı vermiştir. o koltuğu satın almıştır ve yerinde oturmak/dikilmek isteyebilir.

    önündeki 100 kişi ayakta ise zaten oturmak gibi bir talebi olmaz ama herkes oturuyorken tutup ayakta olan 1-2 kişi yüzünden göremiyorsa pekala da der.

    daha önce de bir yerlerde demiştim, doğu'dan ya da batı'dan kombine alamayanların da, kale arkalarında çoluk çocuk ya da eşleri ile maç seyretmek isteyen ve biraz daha rahat etmek isteyen insanların buna hakkı olmadığını söylemek gerçekten büyük acımasızlık benim gözümde.

    bu laflarımdan, maçlarda sürekli oturmak istediğim, yerim de yerim diye tutturduğum sanılmasın, senelerdir ayakta, kombinemin yerini dahi bilmeden maçımı izlerim. bu statta da pegasus'tan yerimi bilmediğim için değil, ultraslan ile birlikte koltuk tepesinde zıplamak istemediğim için kaçtım geldim güneye.

    özetle yerime geçerim, yerim boş değilse eğer, ordaki arkadaşlara kibarca söylerim, eğer eşi dostu ile maç seyretmek ise amacı, başka alternatifi yok ise en uygun yere de geçiveririm, sorun etmem. ama kale arkası diye, "paran varsa daha çoğunu al, zengin edebiyatı yapma" laflarını da sindirmem sindiremem.

    kale arkasındaki kombinelerin de öğrenci değilseniz hiç ucuz olmadığını, ortalama olarak bir maaş (bazen daha fazlası) ettiğini unutmamak lazım.
  • 31
    "çök çök" çü tayfa ile alakalandırmak doğru değildir. her konuda olduğu gibi at izi it izine karıştırılmaktadır. konu çok basittir bu kadar karmaşıklaştırmak ta saçmadır. adam yerine oturmak istiyor; haklıdır. adam arkadaşları ile birlikte seyretmek istiyor ve iki koltuk öteye kaymasını rica ediyor; haklıdır. renkdaşlar karşılıklı anlayış ile çözüme varırlar zaten.
  • 32
    uzun süre merdivenlerde maç izlemiş birisi olarak aslantepe'nin açılış maçında yaparak bende bu adamlar arasına dahil oldum. ama haklıydım a.q. ulan ali sami yen'de hep merdivendeyim, aslantepe'de bari merdivende olmayayım. hem yerimizi özel olarak seçmişiz görüş açısı da iyi. daha niye başka yere geçeyim ya da merdivende durayım. kulağım çınlayınca yazma gereği duydum ehehe.
  • 33
    eskişehir maçında pegasus 4 tribününde o kadar insan arasında gelip beni bulan adamdır. güvenlik görevlisi eşliğinde yanımda bitip bulunduğum koltuğun kendisine ait olduğunu söylemiştir. kendisine gayet kibar bir dille dikkat edilirse kimsenin kendi koltuğunda olmadığını, benim yerimin de 3 sıra aşağıda olduğunu ancak 3 maçtır boş bulduğum yere geçip maçımı izlediğimi izah ettim; ancak pek faydası olmadı.maçın başlamasına 5 dk kalmış, ben diğer maçlarda çok geride kalmışım ve bu maçı önden izleyebileyim diye normalinden 1 saat erken gelip kendime yer bulmuşum.birisi gelip "kalk burası benim yerim" diyor.yerinden kaldırmaya çalışıtığı kişi benden başka birisi olsa daha farklı tepkilerle de karşılaşabilirdi neyseki konuşarak problemi çözme eğilimindeyiz. neticede ne ben yerimi bıraktım ne adam döndü inadından, 52.650 kapasiteli statta sıkışarak maç izledik.
  • 34
    eğri oturup doğru konuşmak lazım, maçlara seyirci olarak gelen çoğu insan tribüncülük müessesesinden gram haberi olmayan kişilerdir genelinde * ve bu insanların kale arkası tribün olayını bilmesi ve öğrenmesinin çok çabuk olmayacağını kabullenmek gerekmektedir... 3 dakikalık bir olay için bile "çök çök" moduna girebilirler, bu zamanla değişecek oturacak bir olay olacak malesefki...

    stad daha yeni, kim nerde ne yapıyor çoğu insan bilmiyor, herkes kesesine göre alıyor biletini/kombinesini ve kendince * yerine oturmak en doğal hakkıdır, ama en fazla 1 sene içerisinde tribünlere dağılım ve yerleşim yerine oturacaktır... misal ben şu an için kombine almak niyetinde değilim çünkü tek başıma maça gitmeyi keyifli bulmuyorum, biletli seyirci olarak kardeşimi ve arkadaşlarını ya da arkadaşlarımı yanıma alıp doğu tribünde 416-417 bloklar arasında ikamet etmeyi daha doğru buluyorum kendimce... hele bir kale arkaları otursun ondan sonra düşünürüz kombineyi diyerek beklemedeyim... ama herkes aynı mentalite ile yaklaşmıyor ne yazıkki yurdumda, sen gidip pegasus alt kattan bilet/kombine alıyorsan göze alıyor olman gerek yerne oturamamayı, sürekli "bağırsana lan" diye taciz edilmeyi... aynı şeyler diğer kale arkası tribün için de yerleşecek ama zamanla... daha nasıl stad tam olarak hizmete giremediyse ve bir sürü eksikleri varsa tribünler de daha tam anlamıyla oturmadı... herşeyin ilacı biraz zaman ve sabır...
  • 35
    ingiltere'de de öyle diyerek kestirip atılmaması gereken durum. taraftar profiline göre değişen bir durumdur. misal craven cottage'a gittiğinizde genellikle biletinizin olduğu koltuk boştur. dolu olsa bile hemen yakınlarında yer bulursunuz. goodison park ve old trafford'da da hemen hemen aynı şekildedir. fakat bir upton park'ta, özellikle de bobby moore tribününde böyle bir durumun yaşanması mümkün değildir. zaten herkes ayaktadır. sürekli yer değiştirilir.
  • 36
    türk insanı için orta karar yoktur, hep uçlarda yaşarız, her örneğimiz en uç örnek olur.
    - " sıcağı severim" diyen adama " siktir git arabistan' da yaşa o zaman" deriz,
    - " soğuk havaları seviyorum" diyen adama ise " siktir git sibirya' da yaşa amk" deriz.
    yani ortamız yok.

    bu konuda ise yine türk insanı kadraja * giriyor.
    1- yerine oturmak isteyen adam kibardır ama yanlış yere oturan bebeler galaksinin en mendebur, dallama, en ciğeri beş para etmez bebeleridir.
    kibarlıkla yerini söyleyen adam " arkadaşlar benim yerime oturmuşsunuz lütfen yer değiştirebilir miyiz? " der ama diğer bebeler kesinlikle " siktir git lan sikik" derler, " kafayı kodummuydu allana kavuştururuz" derler, koltukları kırarlar, taşkınlık yaparlar vs. [ hep uç örnekler]

    2- yerine oturmak isteyen adam galaksinin en mendebur adamıdır ama yanlış yere oturan bebeler tam bir istanbul beyefendisidir.
    yerine oturmak isteyen galaksinin en mendebur adamı "galkın lan burası benim, alayınızı enişteme siktittirecem" der ama bizim kibar bebeler " öyle hakaretamiz konuşma abi gel buraya otur, biz burada kaynatıyoruz sen de bize katıl, gel sana bi çay ısmarlıyalım, uçan kuşlar ağaçlar" derler. [hep uç örnekler]

    yani sonuç olarak;
    - kibarca sorununu dile getiren adama aynı kibarlıkla yol yordam anlatılır. [istisnalar sayılmaz]
    - kabalıkla işi çözmeye kalkan yanlış yer bebeleri ya da doğru yere oturmak isteyen adam, aynı şekilde cevabını alır.

    (bkz: körün dolmaya dürttüğü gibi dürtmemeli)
  • 38
    tt arena sayesinde nihayet yapabildiğim eylemin benzerini yapmış adam. gitmişim aylar öncesinden sıraya girip yok bonus kart yok bilmem ne arayıp pegasus tribününden koltuğumu seçip kombinemi almışım büyük bi heyecanla. ama kendini bilmezin biri gelip "benim de kombinem var ben boş buldum oturdum sen de git başka yere otur" diyor. yok ya! gidip yerine otursaydın arkadaşım o zaman. benim para verip satın aldığım hizmeti bi nevi gasp ederek suç işlemiş olduğunun farkında değil misin? kapalı'da yerinde oturabilirmişsin ama kale arkası olunca değişiyormuş. ne alaka?

    eskiden sinema için de koltuk numaraları söz konusu değilmiş. açık havada görevlinin gösterdiği boş sandelyeye kurulup izliyormuşsun. ama artık kalmadı o devir. salona girersin numaranı gösterirler oturursun. ali sami yen'de de açık tribün karmaşası vardı eskiden, yeni açık'ın en boktan yerleri son gelenlere kalırdı mesela ama yavaş yavaş o devir de kapanacak. bundan sonraki ilk iç saha maçında da yapacağım şey aynen başlıktaki adamın yaptığıdır. sonrası kalkmasını rica etmek, kalkmıyorsa en yakındaki görevliyi ikaz etmek. bu.

    o kadar da modernleşmeyecekmişiz gerek yokmuş. zihniyetini yediğim...
  • 39
    burada çoğu arkadaşın kavram kargaşası yaşadığını ve belli genellemelere gittiğini gördüğüm konu bu. otomatikmen kendi yerine oturan adam ayrıca çökçökçüdür gibi bir mantık var. nasıl bir mantık sinsilesidir bu ben daha çözemedim.

    tekrar ediyorum. ben kendi payıma her maç kendi kombineli yerime oturuyorum. birilerinin benim hakkımı gaspedemeyeceği gibi bende birilerinin hakkını gaspedemem. böyle bir mantıkmı var yahu? güçse güç pislikse alayına pislik, köküne kadar pislik yapacak gücümde var iradem de. iyi o zaman oturayım istediğim yere eşkiya gibi e yokmudur aranızda bir tane empati kuran eleman? böyle gelmiş böyle gider diye mantıkmı var? tribüncülükle ne alakası var insanın kendi kombinesinin/biletinin olduğu yere oturmasının? ayda yılda bir maça gel neymiş yanına 3 tanede şebelek almışsın burda biz oturacağız aga diyecen ha? tekrar diyorum. ben aslantepe de hep kendi yerimde oturuyorum. inşallah nasip olmaz benim yerime birinin oturduğu oturursa ben güvenlik çağırmam ama yerime oturan adam "keşke güvenlik çağırsalar" der.

    ha şimdi gelelim çök çök işine. ne alakası var çökçökçülükle yerine oturmanın? asıl size söyliyeyim bu mantık aslında sümsüklükten kaynaklanıyor. adam sümsük. bağırmayan bir tayfa varsa onların arasında bağırmaz utanır sıkılır tek başına bağıramaz. ama bağıran tayfada olursa 90 dakika bağırırsa burada sorun adamın kendisindedir. çıkacak bağıracaksın takımına destek vereceksin kardeşim. illa kıçına birinin kaba eti değdiğindemi sesin çıkıyor? illa yanındaki kulağına ses verdimi mi bağırabiliyorsun? pegasus 4. kattayım. son maç değil ama ilk iki maçta çevremde bağıran pek yoktu ama ben rahat rahat bağırdım eşlik ettim tezahuratlara. neden utanayım? neden bağırmayayım? ben bu takımı desteklemek için geliyorum o stada. asıl bağırmayanların utanması lazım. eğer "tribüncü" insanlarda benim gibi düşünse tribünün farklı bölgelerine dağılır hem bağırır hem bağırttırırdı. çökçökçü zaten değilim. ki yerine oturan bir çok adam tanıyorum maçı full time ayakta seyrederler. futbol maçını geçtim, ben abdi ipekçi'de bench arkasında en önde oturuyorum. geçen sene oradakilerin tiyatro seyreder gibi oturduğunu gördüğüm için bu sene oraya geçtim. ve benchin arkasında bir tribün yarattık takıma gaz veren. yani salonda oturmayan adam (ki salondada illaki kendi koltuğuma otururum) stadda neden otursun. neden çök çök desin. eğer ortada bir sorun varsa sorun yerine oturma mücadelesi veren adam değil. ali sami yen spor komplexine ayda yılda bir gelip bana tribüncülüğü öğreten ne şanssa hepsinin de kapıyı 10 seneden açıp (ben 10 senedir 20 senedir bu tribündeyim bla bla bla) ders verdiği ama maça geldilermi fotograf çektirmek dışında atraksiyonu olmayan maç öncesi ve maç sonrası bağırmayı daha çok seven, maçta hep ayakta durup ama sadece kendi takımının futbolcusuna ıslık yada küfür hediye eden adamları konuşun. umarım herkes yerine oturur

    not: yerine oturdun diye adam, oturmadın diye apaçi olduğunuz yok. böyle garip garip genelleme yapma alışkanlığını bu ülkeye kim kazandırdı çok merak ediyorum. umarım herkes biletinin/kombinesinin olduğu yerde oturur ve oradan utanmadan çekinmeden sıkılmadan gücenmeden takımına destek verir.
  • 41
    kendisi haksiz bulanlari herhangi bir kuyrukta onune bir gecen oldugunda, calistigi yerde kendinin yukselmesi gerektigi pozisyona patronun yigeni atandiginda, sinavla kazandigi kuruma girmek istediginde o sinavda kopya cekenler onun onune gecip issiz kaldiginda, herhangi bir tasima aracinda kendi biletinin oldugu yere baskasi oturdugunda sukunete davet ediyorum. cunku bu kafayapisi ile af buyurun ama kendisine bok yemek duser.
  • 42
    önce medeniyetsizlik, kroluk suçlamasıyla sonra da aşırı agresiflik ile savunulan adamdır. kendisi 10 numara haklıdır, türkiye'de yaşar, her türlü haksızlığın adalet ile verildiği yerde. bu adamı savunan adamlar da hayatta böyle bir şeye maruz kalmamış, kimseyi bu duruma maruz bırakmamış, hayat boyunca torpilden hiç tatmamış adamlardır. bu adamı haksız bulanları eleştirenler, sesleri yüksek bir şekilde, kelimeleri aşağılarcasına seçerek savunurlar. genelde savunmaları kro, şebelek, kendisine bok yemek düşen adam olarak karşısındakini nitelendirirler. normaldir, olur öyle.

    ayrıca; kale arkasında benim koltuğuma oturuyorsun diyen adam neden deplasman tribününden kafasına madde yağınca orayı terkeder? hani çatır çatır oturuyorduk ağabey ne oldu? hani sayende güvenliği çağırsa biri keşke diyorduk?

    bırakın. sözde herkes 10 numara kafa yapısına sahip ve çok adil, çok medeni insanlar. bu adamı savunanlarla sokakta yanyana yürüsek kaç tane kadına salça olur, kaç kere yere tükürür, kaç kere kırmızı ışıkta koştura koştura geçer ben sayamam. her kuşu siktiniz bir leylek kaldı. buyrun oturun koltuğunuza. ben bir koltuk önünde hayvan gibi bağırıp, tepineceğim. sen yabancı madde gelince kuyruğunu kıstırıp kaçacaksın.

    iki hafta sonra o maça karınla gelirsin, her zamanki koltuğuna oturacaksın ama karının bileti başka yerde??

    ya sen yer değişeceksin ya da karını yanına getireceksin, e o zaman ne olacak? herkes yazılı kurallara bayılıyor ya ona ölüyorum. bir siz akıllısınız. inşallah başınıza gelir de ondan sonra anlarsınız. burada yazmayla her şey çok kolay...

    *
  • 44
    başının üzerinde deplasman tribününden gelen çakmakların trafiğine rağmen koltuğunu bırakmayanı da vardır. belki statta kendine ait bir yerinin olması kendisini daha da bi mutlu ediyordur. gittiğinde yerini boş görünce '' buyurun, bu koltuğu size ayırdık" hissi kendisini daha iyi hissettiriyordur.

    maçı ayakta izlemeyi isteyenlere karışamayacağı gibi, maçı ayakta izlemek istemeyenler de kendisine karışmamalıdır. kendi koltuğunda maç seyretmek istemesi en doğal hakkıdır bence. kendi koltuğunda izlemek istiyor diye tezahüratlara katılmaz, müşteridir, çökçökçüdür, çekirdekçidir, fakirdir de zengin ayakları yapar şeklinde etiketlenmesi de tüm genellemelerin yanlış olması gibi yanlıştır. kimse kimseye tahammül edemez bu ülkede, her şeye hakkı olduğunu sanar ya, ukaladır böyle. e bu da bizim milletin karakteri, ona da yapacak bir şey yok. birini ezip geçersen, yanına kardır. ne vardı bir de? "adaletin bittiği yerde anarşi başlar" mı?
  • 45
    deplasman tribününden başına madde yağadığı zaman kendini korumak için yerini değiştiriyor diye eleştirilen adam.. nasıl bir tribün anlayışıdır bu biri bana açıklasın allah aşkına.. adamın koltuğuna oturup oturmama isteğini tartışabiliriz, kimimiz "biz daha hazır değiliz der bu kadar medeniyete", kimimiz de "adamın en doğal hakkı" der.. ama bu adama, "ee üzerimize çakmak yağarken nerdeydin, hadi sıkıyorsa o zaman da dursana koltuğunda" ne demektir yahu?? adamın ya da kadının kafasına madde yağıyor, doğal olarak kaçacak oradan bir zarar görmemek için.. ne yani, orda duranlar gerçek taraftar da o adam mı sahtekar oluyor böyle yapınca.. ya da o adamın koltuğunu hak etmesi için, kafasına madde yağarken kahramanca orda durması mı gerekiyor? kafasının yarılması mıdır o koltuğun bedeli?
  • 46
    tribünde boş yerlerin olduğu değil de tribünün hınca hınç dolu olduğu önemli lig maçlarında, derbi yada avrupa kupası maçlarında asıl sorunu çıkartacak adamdır. türk telekom arena'ya henüz gitmedim o yüzden tribün düzenlerini ve görüş açılarını bilmiyorum ama genel olarak tribünlerin en sağ ve en sol taraflarında görüş pek de iyi değil. mesela bir fener derbisinde üstünde koltuk numarası yazan bilet veya kombinesiyle maça gelen bir kişi kendi yerinde başka birinin oturduğunu görürse ve uyarılarına rağmen o kişiyi oradan kaldıramazsa haliyle en boş gördüğü yere gitmeye çalışacak. o kalabalık ortamda da en boş yer en sikko yer olacağından maçı orda izlemek zorunda kalırsa bu kişini hakkın yenmiş olur, yazık olur bu arkadaşa ve ne kadar çirkeflik yapsa hakkı.

    ama tribünlerin daha boş olduğu normal maçlarda bu kişiye insanca derseniz ki "kardeşim burda benim arkadaşlarım var, onlardan koparma beni, bak her yer boş zaten hadi sen git başka tarafta izle" adam çok ters biri değilse kabul etme ihtimali var. ki etmesi de normal olanı zaten. karşısındakini de düşünsün. o zavalli kişi maçı arkadaşlarından ayrı, yabancıların arasında mı izlesin?

    yani demek istediğim duruma göre her iki taraf açısından da esnetilebilecek diyaloglara neden olan adamdır bu. o anki şartlar altında hangi tarafın durumu oradan ayrılmaya daha makul ise o kişi gitmeli bence. hemen atarlanıp da tribünün ortasında kavga çıkarmaya gerek yok.
  • 50
    dümdüz mantıkla aldığı koltukta oturmak hakkıdır tamam. tamam da biz o herifin koltuğuna oha amk burdan ne güzel görünüyo saha, stadın en iyi yeri burası lan bence çökelim amk deyip de oturmuyoruz ki. 20 30 kişi gidip orada gırtlağımızı yırtana kadar bağırıyoruz. sonuçta bir tribün grubu değiliz, adımız yok kimse bilmez tanımaz bizi ama orada hep beraber bağırdığımız zaman o ses katlanıyor. farklı yerlerde olsak ne biz bağırabiliriz ne de başkalarını etkileyebiliriz. tribünde yanında biri bağırdı mı sen de bağırırsın çünkü. ayrıca kale arkası lan bura dünya üzerindeki neredeyse bütün stadların kalbi yani. bir şekilde bağırmalı orası ama yerinde oturan taraftarla olamaz maalesef.
    müşteri mevzusuna gelince, ben kendimi stadta müşteri olarak görmüyorum. endüstriyel futbola karşı bi duruş demek değil bu ama en azından tribünde ben sadece taraftar olduğumu hissediyorum. müşteri dediğin verdiği paranın verdiği şeye değip değmediğinin hesabını yapar. ben yenildiğimizde de verdiğim bilet parasının hesabını yapmadım, 2 yıkamada çıkan forma yazısının da. bunların hesabını yapıyorsan sen zaten ara koltuğunu da bize bulaşma, stadta ses çıkmıyor yaa diye de ağlama. ha bir de senin kombinen varken gün olur da kombinesi olmadığı için sevgiline, kardeşine, anana, babana bilmemneyine maç bileti alırsan, bi yer belirleyin merdivende falan gollerde oraya koşup sarılın birbirinize.
App Store'dan indirin Google Play'den alın