• 1627
    ben pazarlamacıyım. marka yönetirken hedef kitle belirlerken "acceptor" ve "rejector" tabirleri kullanırız. mesela kola kategorisinin rejectorları, yani reddedenleri vardır. bu insanlara kola içirmek istiyorsanız, ciddi bir değişikliğe ihtiyacınız vardır. şekersiz kola nitekim böyle bir inovasyondur.

    muhalefet bu seçimde reddedenlerini yeterince yakından dinlemedi, bariyerlerini anlamadı veya anlamak istemedi. bir insan, bir kategoriyi veya insan profilini baştan reddediyorsa ikna etmek imkansıza yakındır. "sünepe", "liderlik vasfı yok", "teröristlerle aynı masaya oturuyor" gibi kalıplar bir kere oturdu mu zor değişiyor; bunu çok pahalı şekilde tekrar öğrendik ama hepimize yazık oldu.

    ben dahil hepimiz bir yanılgıya katılıp ortak olduk ama bu bizim suçumuz değil. elinin altında araştırma şirketleri var, saha örgütleri var. gidip objektif şekilde en geniş kitlelere adayları sordunuz mu? taşrayı, göçmenleri vs eklediniz mi? 2023 yılında çok mu zor bunları yapmak?

    yazık, çok yazık. büyük işbilmezlik.
  • 1628
    14 mayıs 2023 seçimleri'nin sonuçlarını hala aday üzerinden yorumluyorsanız çok yanılıyorsunuz, kemal kılıçdaroğlu yerine ekrem imamoğlu veya mansur yavaş gelseydi de bundan fazlasını alamazdı, hatta bu kadarını bile alacağı meçhuldü. sorun ülkenin cehaleti ve ben dahil birçoğumuz bu cehaleti maalesef küçümsüyoruz. mevcut iktidar yıllardır cahil, sorgulamayan bir kesime hitap etmekte ve her geçen gün bu kesimi arttırmak üzere plan yapmakta. açlıktan ağzın kokarken, sığınacak bir ev bulamazken bunların sebebini sorgulayamıyorsan her şey müstahaktır.

    hep diyoruz ya güzel ülkemiz bunları hak etmiyor diye evet haklısınız bu cehalet ile çok daha fazlasını hak ediyoruz.
  • 1630
    sandık görevlisi idim. hiçbir soru işareti bırakmayacak şekilde yürüttük. sonuçlar bende hayal kırlıklığı yaratsa da beklediğimden iyi geldi. ben açıkçası ilk turda biter diye düşünüyordum. neyse artık 2 hafta daha umutlarınız sonra yine aynı finali izleriz gibi. sağcı muhafazakar kesimin önüne kimi getirirsen getir sonuç değişmez. x olsaydı, y olmasaydı, z ile itiifak yapılsaydı, recspzxvd ile arasına mesafe koysaydı, filanca kesim ile ortak olsaydı. vs. hepsi teferruat. sonuç değişmezdi. çünkü daha önce mevcut iktidar ortağı, iktidara karşı mahalefetle ortaklık kurmuş ve sonuç benzer olmuştu. ülkem adına daha güzel yarınları yaşamak dileğiyle...
  • 1631
    iyiye gitme ve düzelme süreci değişik, fakat mutlaka işleyen ülkemiz.

    galatasaray kulübü, en baskıcı ve zor iktidarlardan biri olan 45 yıllık abdülhamit iktidarında
    baskıya rağmen kuruldu.
    atatürk, doğduğundan itibaren 38 yaşına kadar
    abdülhamit rejiminden başka bir rejim görmedi.

    enseyi karartmayın. türkiye ve dünya tarihi okuyun, matematik ve istatistik ile inceleyin.

    değişim loading..
  • 1632
    adaydan bağımsız bu ülkede artık azınlık bir muhalefet oyu olduğunu kabul etmemiz lazım. kk bence mükemmel bir kampanya yürüttü ama medyanın ve ülkenin %99 u bir partinin elinde ve ne yaparsa yapsın bu eşiği aşmak için oy verecek insan bu kadar. düşünün gökhan zan’ın meclise giremediği ama 80 yaşına gelmiş hans, herkel diyen bir adamın % 10 oy aldığı bir seçimden bahsediyoruz. ülkede erdoğanizm diye bir gerçek var ve 21 yıldır bu ülkeyi yönetiyor. partisi ciddi kan kaybetmiş % 35 lere düşmüş ama kendi oyu maalesef düşmüyor.
  • 1634
    taşralı cahilin eğitimli kesimi yendiği ülke. her seçim sonucu bize bunu kanıtlıyor, kanıtlamaya devam edecek. tek adam sevgisi yüzünden cebindeki paranın pul olmasını bile göremiyorlar, ülkeye doldurulan mültecileri göremiyorlar, hizbullahın siyası ayağını göremiyorlar yeter ki tek adamları başta olsun hiçbir şey umurlarında değil. bir de muhalif kesimin hatası var ki o da daha deprem felaketi olmadan enflasyon iyice fırlamadan anketlerde 51 alan milliyetçi aday mansur yavaş'ı aday yapmamak. işin içine demirtaş'ı hdp'yi sokarsan taşradaki muhafazakar milliyetçi seçmen gider ekmeği 5 lira yapana oy verir.
  • 1635
    https://youtube.com/...MHZRBc?feature=share

    yersen demokratik bir ülkedir. insanlar; işine geldiği gibi demokrasi, egemenlik ve özgürlük kavramlarını bu ülke insanına dikte eder. seçime gelecek olursak; her şeyi anlarım ama deprem bölgelerinde iktidarın bu kadar fark atmasını anlayamam. bu ciddi manada tuhaf bir durum. yahu orda canınızla sınandınız daha ötesi var mı? bir insanın canından daha kıymetli neyi var ki? iki gün sonra yine canınla sınanmak için taraf oluyorsun. çünkü canının bir kıymeti yok bu insanlar için, belli ki senin için de yok o canın kıymeti.
  • 1636
    suçlu aramanın yanlış ve gereksiz olduğu ülkemiz. demokrasi böyle bir şey beğenilmiyorsa beğenmeyenlere aristokrasi ve ya meritokrasi öneririm tabi bu grupların da kimlerden oluşacağını sabaha kadar tartışırsınız.

    kırsal kesimden baskın oranda oy almak başka cehaletle bunu bağdaştırmak bakşa , ayrıca cehalet ile ile ilgili düşüncelere, cehaleti mevcut eğitim sistemine bağlayanlara gülüyorum, bu insanın yapısının ve doğasının muhafazakarlığa yakın olmasıyla ilgilidir, en muhafazakarlar da kendi halinde yaşayanlardır, sadece ekonomi ile isyan edilmemesi de bu yüzden normaldir. dinler bile ilk ortaya çıktıkları zaman ve ilgili yerlerde o dönemin muhafazakarları tarafından büyük tepki almışlardır. yani muhafazakarlığın da sadece dinle ilgisi de yoktur.

    ülkeden eğitime gelirsek, bu ülkede mevcut iktidarın kazandığı ilk üç seçim artan oranda olacak şekilde 5 sene içinde oldu ve ne ara eğitim sistemini bozup bahsettiğiniz şekilde cahil nesil yetiştirip oy aldılar anlatacak olursa sevinirim. 0'dan bu iktidar döneminde yetişmiş olan nesil 2000 ve sonrası doğanlardır ki bu neslin ağırlıklı olarak oy verdiği partinin iktidar ve ittifakı olduğunu düşünmüyorum. ayrıca eğitim sistemini bozan kişiyi arıyorsanız 28 şubat sonrası asker talimatıyla hareket etmiş, anadolu liselerinin orta bölümlerini kapatan, diğer rizeli başbakandan hesap sormak gerekir diye düşünüyorum.

    bu durum 50 seçimlerinden beri aynıdır, özellikle 90larda ayrışmasının sebebi merkez sağın 2 parça halinde hareket etmesidir. mevcut iktidarın partisi de catch-all parti olmaktan uzaklaştıkça gördüğünüz üzere oy oranını kaybedecektir. bu seçim değil ama önümüzdeki genel seçimde değişiklik görebiliriz.
  • 1637
    halkı arasında en sık kullanılan cahil, cehalet, hırsız, soysuz, terörist, şunun adamı, bunun maşası vb. ötekileştirici ifadeler olunca ne bugünden ne de yarından demokrasiye ilişkin bir ışık verebilen ülkedir. bu nedenle, hiçbir zaman demokratik bir ülke olabileceğimizi zannetmiyorum. dolaysıyla ülkedeki en elit tartışma da ‘sen abdulhamiti savundun’ minvalinde. senin görüşünden olmayan adam ne terörist ne de cahil. belki öncelikleri farklı belki düşünceleri farklı. oturup anlamaya çalışmak ve saf değiştirmesini sağlamak yerine fil dişi kulelerinde rahatını bozmayanlar ve kişisel hırslarını dayatmak isteyenler nedeniyle, evet belki de 5 yıl daha mevcut hükümetle devam edilecek. ‘köylü milletin efendisidir’ düşüncesinden ‘taşralı cahiller’e nasıl gelindi diye herkes oturup düşünmeli.
  • 1638
    yarısının diğer yarısını cahil olarak suçladığı, cehaletle suçlanan yarının da diğer yarıyı vatan haini olarak suçladığı bir garip ülke.

    güya herkes demokrasi istiyor ama kimse demokrasiye saygı duymayı bilmiyor.

    alp,hdp, chp, zafer partisi ve diğerleri neredeyse her partiye her adaya oy veren arkadaşım yakınım var. hepsine de ayrı ayrı saygı duyuyorum.
  • 1639
    celladına aşık olmuş, hiç düşünmeyen insanlara sahip olan ülkedir.
    mültecilere, hırsızlıklara, ekonominin, işsizliğin, eğitimin , adaletin kötü durumu vatandaşların hiç umrunda değil ya o insanı sinir ediyor. insan bile bile ateşe elini basar mı vallahi basıyormuş.
    kümesi tilkilere emanet etmeyi seçmiştir. doğum günümde çok güzel bir hediye vermiştir. bu milletin ferasetine de aklına da ahlakına da inanmıyorum.
    ahlaki açıdan gelenek öncesi dönem olan saf çıkarçı eğilimli milyonlar yaşıyor bu ülkede. ahlaklı olmak kar etmiyor.
  • 1640
    bir seçimi daha geride bırakan güzel ülkem, cennet vatanım.

    hayırlısı olsun diliyorum öncelikle. 21 senedir iktidar başımızdaydı zaten, 5 sene daha devam kararı alındı. bunun, getirileri kadar götürüleri de olacak elbette. her seçim, bir vazgeçiştir aslında. umarım getirileri, götürülerinden fazla olur, ülkenin hali belli sonuçta. 89 iq’ya sahip biri bile ülkedeki sorunları biliyor şu an.

    hepimizin bir siyasi görüşü var, ya da bazılarımızın hiç yok, apolitik olan var, küskün olan var, hatta sandık nedir bilmeyen bile vardır aq. bu süreçte, sizin gibi düşünmeyenlere saygı göstermenizi öneririm. belki haksızlığa uğradınızı ya da hakettiğiniz gibi yönetilmediğinizi düşünüyorsunuz (ki bence de öyle) ama sonuçta demokrasiye inanıyorsak, bu verilen karara saygı duymak gerekir.

    oran olarak baktığımızda, siz vermeseniz bile kardeşiniz karşı tarafı seçti. anneniz a tarafı seçtiyse, babanız b tarafına oy verdi. o yüzden, duruma üzülüp ağzınızdan, yakınlarınızı üzebilecek şeyler çıkmasın. özellikle depremzedelere yönelik çirkin ifadelerde bulunmayın hiç. aklımızdan bile geçmeyecek kadar kötü bir felaket yaşayan, yakınlarını kaybeden, kalacak yerleri bile olmayan insanlara laf söylemek tek kelimeyle akıl noksanlığıdır. lütfen böyle şeyler yapmayın. yarın bir gün onlardan biriyle yüz yüze bakmak zorunda kalınca utanacak durumda bırakmayın kendinizi.

    sözlükte böylesine aşırı tipler görmedim hiç ama ben genel olarak söylüyorum zaten bunları. gerçekten değmez.

    son olarak; hükümetler geçici, galatasaray sonsuz.
  • 1641
    son bir haftada iki buçuk yaşındaki bebek tecavüz dolayısı ile öldü. 12 yaşındaki kız çocuğu bir işyerinde ses geçirmez odasında istismar edildi. bir markette küçük bir kız çocuğu taciz edildi. bu ülkede çocuk olmak, kadın olmak çok daha zor. her şeye rağmen umudumuzu kaybetmek yok. merve dizdar'ın aldığı ödül ve konuşma bize umut olsun.
  • 1642
    onlarca seçim kaybetmiş kişinin hala koltuk davasına kazanabilecek adayların önünü tıkadığı, liyakatsizliğin her alana kanser gibi yayıldığı ülke. kemal dede seçimi kazansın diye eşi dostu memleketten getirdik, yol paralarını karşıladık, olmadı, olmuyor, olmayacak.
    biz üzerimize düşeni yaptık, sıra sende.

    aday olma demiştik. hayatımızdan bi 5 yıl daha gitti.
  • 1643
    ekonomik krizden dolayı intihar edenlerin
    mültecilerin yol açtığı şiddet kurbanlarının
    adalet terazinde altta kalan mazlumların
    .
    .
    bütün sorumluları bugün malum partiye oy veren vatandaşlarımızdır. çok büyük vebal alıyorlar ama işte stockholm sendromu yaşadıkları için farkında değiller.

    artık sözün bittiği yerdeyiz. emeği geçenlere hakkım haram zehir zıkkım olsun.

    bu arada kendime de bir not bırakmak istiyorum. eğer 1 yıl içerisinde yurtdışına çıkamazsam allah beni de kahretsin! bir hedef, bir söz olsun da gaza gele gele çalışayım.

    son olarak, kutlamaları bile silahla yapan güruha oy verdiniz ya daha ne diyeyim olm size?
  • 1646
    desteklediğiniz takımın şampiyonlar ligi final maçında olduğunu ve kadrosunda messi ile ronaldo olduğunu ama takımın başındaki teknik direktörün rakibi yenmek için en yetersiz oyuncuyla maçı kazanmaya çalıştığını hayal edin. işte böyle teknik direktör gibi bir ana muhalefet liderine sahip bi ülkedir, 21 yıllık tiranı yıkmak için ayağına kadar gelmiş fırsatı tepen bi muhalefetten de ülkenin en kötü niyetl ve rejim düşmanı iktidarından da bi cacık olmaz umarım elinde fırsat olan bu ülkeyi terk eder.
  • 1648
    muhalif seçmenin iki turda da elinden geleni yaptığı güzel ülkem. iktidarın eskilerine 0,00001 oya karşılık 40 vekil verilmesine, haysiyetsiz fetöcülerin listelerde kupon sıralara konmasına rağmen yaptılar bunu üstelik. ancak bu kadar aptalca muhalefet daha fazla oy alamazdı.

    cumhurbaşkanı bir süre sonra “gelin kardeşlerim, bitsin bu küslük, din kardeşlerinin küs olması caiz değildir” dediği ve elinin altında bulunan milyonlarca mevki ve makamdan bir kaç yüz tanesini ikram ettiği an anayasayı halk oylamasına sunacak çoğunluğa ulaşmış olacak. bu eser tabi ki kılıçdaroğlu’na ait. istifa eder mi bilmem ama etse de bu saatten sonra bir işe yaramaz.

    erdoğan da yarından tezi yok 29 ekim pazar gününe halkın önüne referandum sandığını koymak için elinden geleni yapmaya başlar. o tarihte o sandığı koymak şu an itibari ile tek gayesidir adım kadar eminim. mecliste bulunan 350’den fazla siyasal islamcı milletvekili ile bu hiç de zor görünmüyor. tekrardan tebrikler piro dedem, erdoğan bile bu kadarını tek başına başaramazdı! artık torunlarına anlatacak bir hikayen daha oldu.
  • 1649
    gün itibaiyle bitmiştir... geri dönüşü olmayan yola girmiştir...

    yarından itibaren şahlanmaya başlayacak döviz ve buna paralel olarak hızla ivmelenecek hayat pahalılığı ile birlikte daha mutsuz ve daha umutsuz bir dönem maalesef bizi bekliyor. iktidarı kendisine oy vermeyen seçmenin yarısı umurunda bile olmadan birinci dakikadan ağzından hakaret saçmaya başladı bile. muhalefeti ise kolaylıkla kazanılabilecek bir seçimi şahsi çıkarlar, inatlar uğruna beceriksizce kaybetmesine rağmen zurnasındaki iki delikten üfürmeye devam etmekte ve gerekeni yapmayacağını ilk dakikadan belli etmektedir.

    gelelim seçmenineeee yani ülkemin vatandaşına. kazananının dünya yansa umurunda değil. sorsan ülkücü milliyetçi ama ne idüğü belirsiz arap apaçilerinin oyları ile kazandığından bile haberi yok. haberi olsa bile duymazdan geliyor çünkü avantası kesilecek. kaybedende işler daha da acayip. altın tepside sunulmuş bir seçimi kaybettikleri halde hesap soracaklarına onlar da önümüzdeki yerel seçimlerde koltuk kapma avanta kapma derdinde olduğundan hesap soracakları yerde liderlerine yanlamaya başladılar bile... iki tarafta da ortak olan kavram neydi? "avanta" eee havadan para kazanmak alışılması kolay ama vazgeçmesi zor olandır.

    bu satırları okuyan renkdaşım. sen gittin görevini yaptın, oyunu verdin, sandığın başında durdun. şu an belki seviniyorsun belki üzülüyorsun. benim samimi hisleri ile oy kullanan hiçbir vatandaşa diyecek tek lafım yok. sevineni tebrik ediyorum üzülene ise üzülme kardeş diyebiliyorum sadece.

    ama şunu biliyorum ki artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacak. bir umut vardı onu da çöpe attık bu gün. insanların mutlu, alım gücünün yüksek olduğu, insanların sadece maaşları ile ev araba sahibi olabildiği, biraz kemer sıkarak istediği tatili yapabildiği, bir öğrencinin bile harçlıkları ile sinemaya tiyatroya gidebildiği, yaz aylarında festivallerin düzenlendiği türkiyeye bugün geri dönmemek üzere elveda dedik...

    artık arapların cirit attığı, kimin karısına kızına kardeşine ne zaman ne yapacagının belli olmadığı, küçük zevklerimize bile elveda dediğimiz, hayat pahalılığının canımızı daha çok yakacağı bir dönemin ilk günü yarın. herkesin allah yardımcısı olsun.

    türkiye mi? doğumunun 100. yılında zaten deprem gecesi selâsı verilmişti... cenaze namazı ne zaman kılınır bilemem...
  • 1650
    şu saatten sonra başına ne gelirse gelsin hakettiğini düşündüğüm ülke.

    galatasaray'a takınılan tavra bakıyorum; her alanda ötekileştirilmiş türkiye'nin en büyük kulübü. diğer tarafta tüm kurumlarda liyakatsizlik, torpil almış başını gitmiş, hak ve hukuk gibi kavramlar ayaklar altına alınmış, medyası tekel olmuş ve kokuşmuş, her yerde kavga gürültü, şiddet dili her yere sirayet etmiş. valla bu ülke insanı her şeyi hakediyor. bu saatten sonra da kimsenin ağlamaya hakkı yok.

    bize kalan yine galatasaray oldu. zaten o ve sevdiklerimiz olmasa buraların bir ehemmiyeti kalmıyor. neyse artık konsantrasyon diyelim ve devam edelim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın