• 51
    türkiye cumhuriyeti’nin sorunlarını alt alta yazsak listenin en sonlarında yer alacak mevzudur.

    başlığın genel manada açıldığının farkındayım ve benim de belli görüşlerim var elbette ancak rahatsız olduğum şey, ülkede çözülmesi ve üstünde durulması gereken onlarca kritik mesele varken lgbti meselesinin bu kadar gündemi meşgul etmesi. kimin kimle ne yaptığıyla zerre ilgilenmeyen biri olarak söyleyeyim, sporda veya başka alanlarda, mutlaka cinsel tercihlere baskılar vardır. fakat bırakın bu meseleleri batı avrupa konuşsun. dertsiz toplumlara dert olsun. kaldı ki dört beş batı ülkesi dışında onlar bile bu meselenin içinden çıkmış değiller. lgbti bayrağı bile sermayenin mezesi haline gelmiş değil mi? giyim kuşamdan teknolojik ürünlere kadar tüm firmalar bu meseleyi karlılık oluşturmak için sömürmüyor mu? nihayetinde kutsal saydıkları o renkli bayrak bile metalaştırıldı, tüketim nesnesi oldu.

    şahsen ülkede ensemizde ayı bağırırken lgbti hakları için dertlenecek kadar tatlı su liberali değilim maalesef. üstelik her onur yürüyüşü adlı gösterilerde malum örgütlere göz kırpan sloganlar atan, marksist radikal oluşumlarla kucak kucağa takılan ve sözlükte adını geçirmek istemediğim örgütlere ılımlı yaklaşanların mücadelelerine asla omuz vermem. söz meclisten dışarı elbet. kast ettiğim kitle yürüyüşleri politize eden, radikal kitlelerdir. burada hiçbir yazar arkadaşa cevaben bunları yazmıyorum tabii ki.
  • 52
    kimin kimle yattığı zerre umrumda değil. aynı şekilde birilerinin birileriyle yatma isteğinin de destekçisi olmak zorunda değilim, bu durum zorla benim umrumda olsun istenmeyiversin. bu beni homofobik yapmaz. gerçi yapıyorsa da o da umrumda değil. ayrıca homofobiklerin de saygı duyulmaya ihtiyacı var gibi son günlerde. yazık adamların fobisini zorla yıkmaya çalışıyorlar.

    sporculara da çalıştıkları kurumlar son zamanlarda korkunç bir mecburiyet uyguluyorlar, özellikle takım sporlarında. bireysel sporlar da insanlar istediklerini giyerler onu anlarım ama takım sporlarında sözleşmeli oyuncusu olduğunuz kulüp zorla bir şeyi desteklettirememeli.
  • 54
    yadsınamaz bir gerçek. inandığı dini gerekçe göstererek açıkça nefret söyleminde bulunanlara zaten söyleyecek söz yok. bir de kimin kimle yattığından bana ne vs gibi bel altı vurmalar var. lgbt bireyler cinsel yönelimleri sebebiyle ișlerini kaybediyorlar, kariyerleri sekteye uğruyor, sosyal hayatta dıșlanıyorlar. hatta kimi zaman șiddete uğruyor, öldürülüyorlar. bir sürü lgbt sporcu da var fakat bunu gizlemek zorunda hissediyorlar kendilerini. hayatın bir çok alanında da böyle. bir kadın ve bir erkek arasında bir romantik ilișki varsa bu insanlar bunu açıkca yașayabiliyor, evlenebiliyor. fakat lgbt bireyler ilișkilerini genellikle kamuoyuna açık halde yașayamıyor, evlenemiyor. kimsenin ilișkisi bașkasından üstün değil, her ilișki eșit haklara ve sosyal statüye sahip olabilmeli. kim kimle yatarsa yatsın bunu gözümüze sokmasınlar gibi aptalca bir șey söylenemez, bir kadınla bir erkek arasında bir ilișkinin açıkça ve rahatça kanunen ve sosyal olarak hiçbir engele takılmadan yașanma hakkı varsa lgbt bireyler arasındaki ilișkinin de aynı șekilde yașanma hakkı vardır.
  • 55
    spor artık iyice küresel reklam alanına döndü. ben bir spor müsabakası izlediğimde sadece o spora dair şeyler görmek istiyorum. lgbt konusuna gelince de, ben de saygı duyuyorum ama desteklemiyorum. bu iş iyice uzamaya başladı. artık saygı duyuyorum ama desteklemiyorum diyince bile suçlayanlar var. bu iş de feminizm gibi amacındaki saparsa yandık. feminizm kadınların eşitliğini savunur sözde ama şu an feministlerin büyük bir çoğunluğu kadınların üstün olmasını istiyor bazı konularda. lgbt de bu işlere girerse insanoğlunun soyunun yok olacağını düşünüyorum. çünkü insan soyunun devam etmesi için erkeğin kadına, kadının da erkeğe ihtiyacı vardır. insan buna göre evrimleşmiştir. zaten eşcinsellik yeni çıkan bir şey değil ki, milattan önce de vardı günümüzde de var. ama şu anda çok ciddi bir propaganda aracına dönmüş durumda. lgbt ilerde dünyada azınlıktan çoğunluğa geçerse, insanlık tarihinin sonuna geliyoruz demektir şahsımca. ya da sadece kadınlar kalır dünyada bir ara bilimsel çalışma yapıyorlardı, kadınların üremede erkeklere ihtiyacı kalmayacak, ama bu yöntemle erkek doğmayacak deniyordu. zaten bir tanrı varsa eğer, dünya bu noktaya gelmeden dünyanın fişini çekeceğini düşünüyorum. tabii ki de bu insanlar istediği gibi evlenebilmeli, hayatlarında bu bir kusur olarak görülmemeli.
  • 56
    hayatta olduğu gibi spordada olan saçmalık.

    insanları yönelimlerinden ötürü dışlamak ve nefret etmek akıl tutulması.

    hele hele ne yaparsanız yapın ama gizli saklı yapın demek iyice saçma. göz görmeyince gönül katlanıyor demek ki swh

    sevmeyebilirsin çok normal. sana göre değildir çok normal. herkes insan.

    ama bu insanların tek istediği senin eşinle, sevgilinle sokakta el ele özgürce dolaşabildiğin gibi dolaşmak. şovun her türlüsüne karşıyız. tem otoyolunda namaz kılan da şovcu jartiyerli protesto yapan da..

    ama..

    gece geç saatlerde trans bireyler ile ilişkiye giren, lezbiyen bireylerin cinsel videolarından haz duyan kişilerin söze gelince tiksinmesi çok ilginç bir durumdur.
  • 57
    altında açıkça nefret suçu işlenen başlık.

    hedef göstermek istemiyorum- ilgili girdiyi-girdileri benden önce birkaç yazar arkadaş ihbar etmiş. hassas bir konu, herkesin kendi hayatında kendince düşünceleri olabilecek bir konu. fakat insan gruplarına karşı oldukları gibi yaşayabilme mücadelesi verdikleri için nefret suçu işleyecekseniz bunu umuma açık yerlerde çirkin dilinizle yapmayınız, kirli beyninizde karanlık dünyanızda yapınız.

    spor, dünyada her dalda birleştirici bir güç. kulüpler, ligler, organizasyonlar ırkçılığa karşı mücadelede olduğu gibi homofobi karşısında mücadelede de en ön safta yer alıyorlar. ırkçılık bitmedi fakat bugün televizyonlarda siyahi futbolculara alenen siyahlıkla sözde bağdaşlaşmış kötü sıfatlar artık yüklenemiyorsa bunda sporun ve paydaşlarının aldıkları aksiyon çok büyük etken.

    homofobi karşıtlığı için de bu paydaşlar mücadelelerine destek olmaktan kaçınmıyorsa insanlık adına ne mutlu. gueye'nin gökkuşağı olan formayı giymek istememesi şahsi tercihidir, nefret söylemiyle bağdaşlaştırmadığı müddetçe de kimseyi ilgilendirmez. real madrid'in olayı da aynı böyledir. fakat bir sporcuya veya genel olarak bir topluluğa karşı alenen bu suçu işleyemezsiniz. suçtur, insan haklarına da aykırıdır, insan onuruna da.

    ırkçılık, homofobi, cinsiyetçilik vb. düşünceler kesinlikle rahatsızlıktır.

    heteroseksüel bir erkeğim, hayatımda eşcinsel bir insanla samimiyetim olmadı, yürüyüşlerine veyahut eylemlerine hiç katılmadım, dizi/film olarak dahi izlemem. bunlar benim tamamen şahsi ve hiç kimseyi ilgilendirmeyen tercih, yönelim ve fikirlerimin ürünüdür. tıpkı mevzubahis insanların hak arayışının olduğu gibi.

    insan ve insanlık farklı olduğu için ve farklı olabildiği müddetçe güzel. farklılıkları daha çok kabul edebildiğimiz; ırk, din, düşünce, cinsiyet vb. üzerinden insan ayırmadığımız, insani konularda çok keskin düşüncelere sahip olmadığımız bir dünya dileğiyle...
  • 58
    adı üzerinde fobidir. fobisi olan, doğası gereği, lgbt dostlarımızdan uzak bir hayat yaşar. lgbt dostlarımız da doğaları gereği istedikleri hayatı özgürce istedikleri gibi yaşarlar. bana ‘nasıl böyle bir fobi olur’ sorusu ile lgbt dostlarımızın toplum tarafından kabullenilmeyişi aynı saçmalıkta geliyor. klostrofobisi olanı da eleştir o zaman :)

    sevgi, ihtiyacımız olan tek şey.
  • 59
    herhangi birinin cinsel tercihleriyle ilgilenmiyorum.
    birisi lgbt diye ondan soğumuyorum uzak durmuyorum.
    herhangi bir şekilde yargılamıyorum.
    lgbt gruplarını da faliyetlerini de desteklemiyorum. mecbur muyum? sokaktaki hayvanları yolda durup sevmiyorum diye hayvan düşmanı olur muyum? zarar vermemek, yargılamamak, ayrımcılık yapmamak zorundayım, ama hiçbir görüşü hiçbir topluluğu desteklemek ya da uğradığı ayrımcılığın karşısında durmak zorunda değilim. hiç kimse de değil. desteklemeyenleri düşman, yobaz, gerici görmek, homofobizm kadar hastalıklı bir düşünce bence. insanlar bu dünyada doğdukları ülkeye, yaratıldıkları ten rengine göre neler neler çektiler. kaç tanesi için ne yaptın da benim eşcinsel kardeşimi desteklemek için forma giymeyenlere gerici deniyor? isteyen ırkçılığa karşı isteyen lgbtye destek verir. isteyen hayvan sever olur isteyen küçük çocukların evlendirilmesine karşı çalışır isteyen kadın cinayetleriyle ilgili emek verir. ama hiç kimseyi bunları yapmıyor diye yargılayamazsınız. bakın dalganıza.
  • 61
    iki kişinin birbiriyle ilişkisinden iyi veya kötü bütün dünyanın kendine pay çıkarmaya çalışması garip. bunu toplumsal bir sorun olarak görmek doğru, ama vay efendim birbirlerini s*kiyorlar yav kafasıyla değil de, cinayete, darpa, baskıya ve daha birsürü işkenceye kurban giden insanlarımız olarak görmek gerek.

    dolayısıyla bu noktada kendilerini desteklemiyorum diyen insanların ya homofobilerini yenemediklerini düşünüyorum ya da hayatın lgbt'ler için ne kadar yaşanması zor bir yer olduğunu fark etmediğini düşünüyorum. sempati duymak farklı bir konu, bu tamamen kişiye bağlıdır. fakat bir insanın diğerinden sahip olduğu hiçbir özellik sebebiyle fazlalığı ve eksikliği yoktur, olamaz. mesele tam da herkes için eşitliği koruyabilmekte. kadın, erkek veya kendini ne olarak tanımlıyorsa her insan eşittir.
  • 62
    bir futbolcu, escinsel haklarını bireysel olarak destekliyor olsa bile o camianin formasini giymek istemeyebilir. bunun farkli ve bizim düşünemediğimiz onlarca sebebi olabilir; ailesi, kökenleri, sevgilisi, gerçekten eşcinsel olup bunu paylasmak istememesi ve benzeri...
    ayrıca lgbt forması giymek istememiş beyaz oyuncularla siyahi oyuncuların uğradığı sosyal medya linci ayni mi? sanmiyorum. burada da üzeri örtülü bir ırkçılık devam ediyor gibi.
    bir sporcu, diğer sporcuların o formayı giymesine karışmıyor ve bu kampanyada kendince varolmak istemiyorsa buna da saygı duymamız gerekir. ha ben futbolcu olsam giyerim lgbt formasıni gayet de eğlenceli bir sosyal medya içeriği hazırlarım orası ayrı. ama çekimser kalan oyunculara da saygi duyuyorum. aksi durum, lgbt'nin şikayetçi olduğu ayrımcılığı kendilerinin yapma hali çünkü.
    yıl 2022 hala kim kimle el ele, kim kime aşık onu mu tartisiyoruz anlamiyorum?
    herkes ama herkes kendi işine baksa ve kendi doğrularının sadece kendi öz sınırlarında geçerli olduğunu (hukuk kuralları nezdinde tabi ki) idrak etse ve biraz az konuşulsa, gezegen cok daha yasanir hale gelecek.
  • 63
    cinsel yönelim anlamında toplumun kabul ettiği ve etmediği iki arkadaşımı örnek göstereceğim. soyal statü olarak ikisi de eşit. fakat günlük hayatları çok farklı olmak zorunda.

    zorunda kelimesini kullanıyorum çünkü bu onun tercihi değil. muhattap olduğu komşusu, bakkalı, taksicisi ya da iş arkadaşı. her kimse onu onaylamak durumunda. diğer arkadaşımın böyle dertleri yok. çok acayip bir şey yapmadığı sürece bu muhattaplarından hakaret duymuyor. toplum tarafından kabul edilmeyen arkadaşım ise genellikle hakarete uğruyor.

    empati yapmak zor ama günlük hayatta etkileşime girmeyi seçemediğin insanların %95'inden hakaret duymak çok ağır olmalı. bir insanın bakışları ve tavrı hakaretten öte olabilir. hergün bu sessiz hakaretlere maruz kalmak sizi sosyal olarak bitirir.

    iki adet sosyal statüsü eşit insanın sadece cinsel yönelimi yüzünden başka hayatlar yaşamak zorunda olması tüm dünyanın problemidir. hemcinsleriyle birlikte olmayı arzulayan birey, bu ülkede sana zarar verecek son kişidir.

    bu artık tüm insanlık için yaşam becerisidir. insanlık tarihinde eşcinsellik yeni asla değil. senin onları dışlayabilmen için seslerini yükseltmiyorlar, yukarıda belirttiğim eşit sosyal yaşam için direniyorlar. insanlıkta aşırılıklar hep var, fakat bu eşitlik için malesef senin yaşam becerilerine ihtiyaçları var. toplumda beraber yaşadığın insanlara yardımcı olmayacaksan git doğada yaşa, oradaki sosyal hayat hiç değişmiyor. bu sadece eşcinsellik üzerinden de yorumlanmamalı. toplumda geri planda olan herkesin sana ihtiyacı var.
  • 64
    okuduğum bazı entrylerin beni maalesef çok üzdüğü bir başlık ve hem dünyada hem sporda büyük bir sorun. üzülme sebebim de maalesef insanların olayın ne olduğunun farkında olmadan yaptıkları yorumlar.

    özellikle "saygı duyarım ama desteklemem", "saygı duyuyorum ama benden uzak olsun, hoşuma gitmiyor" tarzı olayın özünü anlamadan, sorunun ne olduğununun farkında olmadan yapılan yorumlar maalesef üzücü ve bir miktar geleceğe dair umut kırıcı (yine de ümitsizlik yok).

    olay bir insanın kimliğine, özlüğüne yapılan dayatmalara, kısıtlamalara karşı bilinç oluşturmak, sadece ne oldukları yüzünden hayatları boyunca ayrımcılığa uğramış, hor görülmüş, bazen dövülmüş hatta öldürülmüş "azınlık" diyebileceğimiz bir kesimin aslında toplumun sadece bir parçası olduğu ve kimliklerinden dolayı hiçbir şekilde bir ayrımcılığa uğramaması için yürütülen bir mücadele.

    olaya hoşa gidip gitmeyecek bir şey olarak bakmak zaten tamamıyla bir sorun. ne hoşuna gidiyor, ne hoşuna gitmiyor? bir insanın cinsel yönelimi (kimseye herhangi bir zararı olmayacak şekilde) niye birilerinin hoşuna gider veya gitmez?
    kimse insanların sokaklarda sevişmesini, orada burada seks yapmasını savunmuyor. bu tarz şeyleri savunan da olayın özünü yanlış kavramış kişiler ve onlar da aynı şekilde eleştirilmeli.

    lgbt bireylere destek için üzerinde gökkuşağı olan bir şeyi giymemenin, üzerinde "no to racism" yazan bir tişörtü giymeyi reddetmekten ne farkı var?

    umuyorum moderasyon bu başlıktaki yorumlar hakkında gereğini yapar çünkü tahammülsüz ve hoşgörüsüzlük içeren bazı entryler mevcut.

    dediğim gibi, olay desteklenecek, sevilip veya sevilmeyecek bir şey değil. bir insanı cinsel eğiliminden dolayı sevmemek, "desteklememek" tahammülsüzlüktür.
  • 65
    umarim homoseksuelligin baskın olduğu bir toplumda yaşarsınız da kendi kimliğinizi ifade edemezsiniz. o taşınan gök kuşağı homoseksuelligi yaygınlaştırmak için değil her kimliği ifade etmek için taşınıyor. o gökkuşağının bir rengi de toplumun cogunlugunu ifade eder. bu nedenle kimlik dayatması yapmadan herkese hoşgörü ile yaklaşilmasi gerektiğini soyleyen bir simgeyi taşımamak, taşımayı reddetmek faşizmdir.
  • 66
    dert edilmesi abesle iştigal konu başlığıdır. “manchester ibn*si kolla kendini!” diye tezahürat var bu sporun içinde, beyni twitter’da 140 karakterlik yazılara yeten liberalleri dinleyerek futbolu kimse değiştiremez rahat olun. futbol taraftarı ibn* de der, or*spu da der. bu işin doğasında bu vardır, keyifli hali budur. eski köye yeni adet getiren de manchester’dır.
  • 68
    kimse bir futbolcunun ya da sporcunun aşağıdaki konularda tutum ve düşüncelerini bilmek zorunda değil, futbolcuları bu konuda konuşmaya sevk etmek bana saçma geliyor;

    1. etnik kökeninin nereden geldiği
    2. dini inanışı/mezhebi
    3. kültürel inanışları/ritüelleri
    4. cinsel eğilimleri, düşünceleri

    futbolcu fikir adamı değildir. onları bu kalıba sokmak toplumda önyargı ve ayrılıklara sebep olur. ben kaliteli spor izlemek istiyorum. banane yahudi mi müslüman mı, alevi mi sünni mi,ramazanda oruç mu tutar, bayramda kurban keser mi ailesiyle mangala mı gider, homo mu hetero mu? bundan kime ne?

    federasyon ve kulüplerin de futbolculara bu konularda serbest alan açması gerekli. uefa'nın lgbt hakkındaki uygulamaları da saçma.
  • 69
    nasıl ki homoseksüel ya da lgbti+'ın herhangi bir harfine dahil olan kişilerin bunu açıkça söyleyebilme ve herkes gibi yaşayabilme hürriyeti varsa herkesin de bu tercihlere sahip olan insanları sevmeme hürriyeti vardır. genel olarak "sevmemek" "hoşlanmamak" bence temel insan hürriyetlerinden biridir. kendiniz dışında kalan ve "sevmediğiniz" bir zümrenin haklarına tecavüz etmiyor ama aynı zamanda bir arada olmamayı tercih ediyorsanız bunu söyleyebilmek en doğal hürriyetinizdir. insanlar da sizden ve dünyaya bakış açınızdan hoşnut olmayıp bunu söyleyebilirler bunu saygıyla karşılayabilmek evriminizi tamamladığınız göstergesidir.
  • 70
    politik doğruculuk son yıllarda en tehlikeli düşünsel öge konumuna geldi bence. bu politik doğruculuk bir de post truth denen duyguları mantığın önüne koyarak kitleleri yönetmeyi amaçlayan hareketle birleşince ortaya linç kültürü çıkıyor.

    ben kendi adıma lgbt hareketini destekliyorum, paylaşım da yaparım, yürüyüşüne de katılabilirim. ancak bu yönelimler bir insanın inancına ters ise onu sen de destekleyeceksin diye zorlamak bana mantıklı gelmiyor. nasıl ki evlilik öncesi seksin günah olduğunu düşünen birini, evlenmeden seks yapanları engellemeye kalkmadığı sürece, bir şeye zorlayamazsak eşcinsel ilişkinin günah olduğunu düşünen birini de eşcinsel ilişkiyi savunmaya zorlayamayız bence.

    bunlar insanların düşünce yapılarıdır, kişisel tercihleridir. ben kendim bekar ve seks yapan biri olarak birisinin çıkıp da seks günahtır demesinden rahatsız olmuyorum, bu bence fikir özgürlüğüdür, kimse seks yapmasın dediğinde fikir özgürlüğü olmaktan çıkar çünkü orada benim tercihime müdahale başlamıştır.

    şöyle düşünelim; bugün pek çok ülkede ermeni soykırımının varlığı kabul ediliyor. benim üzerine vardır ya da yoktur diyebileceğim bir konu değil bu, üzerine çok fazla şey okuyup araştırmak gerek ama güvendiğim tarihçiler olmadığını söylüyorlar. her neyse, şimdi soykırım da eşcinselliğe karşı olmak kadar büyük bir ahlaki problem bence, hatta ötesine zaten suç uluslararası hukukta da. peki ermenileri anmak için siyah forma giyilmesine karar verilse ve bir futbolcu bunu reddetse o zaman biz türkler olarak o futbolcuyu özgürlük penceresinden savunmayacak mıyız dünyaya karşı? hal buyken bir futbolcunun lgbt oluşumuna destek vermek istememesini de ben bu özgürlük penceresinden savunabilirim. çünkü onun inancına ters olabilir bu. mesela bunu yasaklamaya kalkması ya da yasaklamayı savunanların yanında bulunmasıdır.
  • 71
    inançları ya da ırkları yüzünden öldürdüğün insanlardan kalan barut ve ateş kokan elinle, aynadaki aksinde görüp böbürlendiğin açık renk teninle, yüzlerce soykırım gerçekleşirken çaldığın ıslığınla, bazı ülkelerdeki ortalama yaşam süresinin üç katına varan yaşınla, tecavüz edilmesine göz yumduğun kadınlar ve bir avuç toprak için öldürülen çocukların ahıyla, sırtındaki gerçek hayvan derisi kürkünle, boynundaki altından yayılan siyanür kokunla, parmağındaki kanlı elmasınla, uyuşturucunla, silah sanayinle, kumarhanelerinle ve bitmek tükenmek bilmez hırsınla karşıma geçmişsin bana diyorsun ki; lgbt bireylerin maruz bırakıldığı ayrımcılığa son vermek için el ele verelim. biz bunu yapalım ama sen deme bunu. istiyorsun ki sen puronu tüttürüp, viskini yudumlarken ana sermayen olan insanlar detaylarda boğulsun ve her zaman olduğu gibi senin politik ya da capit çıkarına hizmet etsin.

    ayrımcılığa, inançların siyasallaştırılmasına, ırkçılığa ve adaletsizliğe takık, bireysel hak ve özgürlüklere düşkün bir insanım. ama her seferinde büyük resme odaklanıyor ve herkes konuşan kuklayı izlerken benim o kuklayı konuşturan vantroloğu kıstırasım geliyor. sonra bakıyorum ki sahne büyük, kukla çok ve benim tek başıma kitlelere etki edebileceğim bir yol yok. sistemin gösterdiği yolun sonu hep iyi niyetlilerin hüsranı ve yol gösterenlerin kazanımıyla sonlanıyor. bizim daha iyi bir dünya için farklı alternatifler bulmamız gerekiyor.
    dünya garip ve mucizevi bir yer. mucizevi oluşuna dair çeşitli inanışlar olsa da garipliğinin insandan geldiği kesin.

    bu konularda beynimin içi lunapark. ama lunaparkın çıkışı olan ağzım hep kapalı. anlatamıyorum, anlaşılamıyorum; tecrübeyle sabit. lunaparktaki kamikaze galatasaray'da. geçen cumartesi herkes baş aşağıyken elektrikler gitti.*
  • 73
    yeni akit gazetesinin ebrar karakurt'a karşı nefret söyleminde yeniden gündeme gelmiş olgu. bir şeyi belirtmek lazım, olayın temeli belirli yaşın üzerinde bir kısım muhafazakar insanların genç, kentli, renkli ve serbest bireylere olan tahammülsüzlüğü. aynı toplum tarafından bülent ersoy'un kabul görmesi, ebrar karakurt'un görmemesi bununla ilgili. olayı sadece homofobi'yle yorumlamak sosyolojiyi anlamamaktır. homofobi meselenin sadece bir kısmı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın