• 10051
    fenerbahçe yenilgisinden dolayı takımına küsen, kızan, laf söyleyen, söyleten galatasaray taraftarı değildir. futboldur bu, herşey olabilir. bu takım 10 kişilik fenerbahçe'den 6 gol bile yedi. 10 kişiyle 3-2 de yendi. konsantrasyon olamazsan, kafanda maçı oynamazsan, rakibe saygı duymazdan değil fenerbahçe, değil konyaspor, çemişgezeksporu'a da yenilirsin. takımınıza sahip çıkın. rakibimizin ne kadar namert olduğunu görüyorsunuz işte. bu kalitesizlerin ekmeğine yağ sürmeyin.
  • 10052
    sakin kafaya yazıyorum, 17-18 maç galibiyet serilerinin sonunda hayatın normal akışına dönmesi gereken taraftardır. haftaya kupayı müzeye koyup 25. şampiyonluğu bekleyecektir. bizi saha dışına çekip karıştırmaktan başka çareleri olmayan insanların beklentileri yıllardır var. aziz yıldırım kaç defa şanpiyonluğumuzdan sonra çıkıp konuşma yaptı*. 1 maç yüzünden enseyi karartmayın her zaman kupa önemlidir. biz 4-0’lık fener yenilgisinden sonra, baba hindi tezahüratları sonrası şampiyon olduk. hoca yoktu olduk, futbolcu azdı olduk. kaybedenler ağlamaya devam edebilirler gerçek şampiyon biziz, ligin sportif gerçekliği yok diye. oynamasınlar o zaman. biz galatasaray’ız.
    edit: ekleme olarak aziz yıldırım yine konuşmaya başladı. hapçı başkan hakaretler yağdırıyor. bunların ve taraftarının mizacı hep buydu. bize yakışan müzemize 1 kupa daha kazandırmaktır.
  • 10053
    üzgünüm ama kimin adına her ne kötü gidiyorsa daha beterini göreceği taraftar grubu. bunun sebebi kitleselleşme mi, müşterileşen kaymak taraftar mı, herkesin her şeyi dile getirebildiği sosyal medya mı, futbol takımının ülke çapındaki en başarılı takımı ve çekim merkezi olması mı yoksa bunların hepsinin kompozisyonu mu bilemeyeceğim. aslında biliyorum ama dile getirmek kolay değil.

    bazen diyorum ki şöyle bir kaç sezon dibe vursak da bu aşırı ilgi yok olsa. az olsa, öz olsa, güçlü olsa. arada bir alt lig takımlarının maçına gittiğimde kemik taraftarın birlikteliğini, sahaya etkisini ve mizahını daha net görme fırsatım oluyor. çok daha öncesinde de gittiğim maçlara baktığımda en eğlendiğim sezonlar en kötü sezonlarımızdı. böyle bir şey olmasını dilemek mümkün değil ama kötü giden her ne varsa ancak bu şekilde düzeleceğini hatta bu boşlukta yeni grupların da oluşabileceğini düşünüyorum.
  • 10055
    kendim de dahil olmak üzere çok kolay sinen taraftardır.

    neden böyle olduğunu cidden anlamıyorum ama gerek maç* içerisinde gerek maçtan sonra yenilginin verdiği üzüntüyle, suçu hep önce kendinde veya kendi takımında bulan, herkesten önce kendini döven, sorunu sürekli kendinde arayan ve kendini cezalandıran bir ekip olduk iyice.

    tamam güzel baskılı oynamadık, kazanacak futbolu da ortaya koyamadık ama maç içerisinde bir sürü kartlık pozisyon es geçildi, oyunu provoke etmeye çalışan adama hakem bozuntusu kart göstermedi diye coştukça coştu, taraftarı çileden çıkarmaya çalıştı.

    onu geçtim maç bitiminde oosterwolde denen şeref haysiyet yoksunu taraftara dalgasını avuçladı, yöneticimizi sahanın ortasında karşı teknik direktörün oğlu yumrukladı ama biz o ara ergenler gibi yenilmenin şokunu atlatamayıp ortalığı yangın yerine çevirmemiz gerekirken es geçtik. çünkü yine kendimizi herkesten önce dövüyorduk. yok icardiye sallıyorduk, okan hocaya ona buna herkese sallıyorduk galatasaraya dair.

    bu bi de sadece fenere karşı olan maç özelinde de değil ha. hep böyle gidiyor. taraftar profili olarak daha eğitimli daha aklıselim olabiliriz evet ama bu kafamıza vurup ekmeğimizi alacakları anlamına gelmemeli. objektif bi şekilde ve doğru olanı yapma içgüdüsüyle hep nezaket veya alttan alıyoruz ama iş artık çığrından çıktı. evet eksiklerimizi görüp tabiki bunları düzeltmek için uğraşacağız ama bunu ulu orta yaparken adamlar medeniyetten bi haber oldukları için bunu zayıflık olarak görüp her hakkı kendilerinde görebiliyolar.

    sonra işte stadını açtırıp içinde kutlama yapmaya da çalışıyorlar, sahanın ortasında yöneticini dövme cüreti gösteriyorlar falan filan.

    hala ortalığı yangın yerine çeviremedik ki tutuklanmadı bile suçlular. adam trabzon maçında taraftarın kafasına tekme attı üstüne geldi bizim maçta taraftara dalgasını salladı. bu yavşağın hollandadan gelip ekmek yediği ülkenin vatandaşına yaptığa hareketlere bak. omurgasız takımı da sahip çıkıyor buna. icardi olmayan eylemden ceza aldı. arda turanın 2 maç ceza aldığı tezahürat olayının daha fecisini kendileri yaptı ama ortalık sus pus. adam takımımızın yöneticisini dövdü hala ses yok.

    hani kusura bakmayın da biz eşek olursak semer vuran çok olur!
  • 10056
    ne zamandan beri şampiyon olmayı ve kupa kazanmayı fenerbahçe'ye kazanıp kaybetmemenin gerisine koydu bilemediğim topluluktur.

    ayın 19'undan beri her gün her yerde aynı şeyleri dinlemekten okumaktan yoruldum. hadi "fenerbahçe'ye yenilip şampiyon olamadık" diye isyan edenleri anlıyorum da "fenerbahçe'yi yenemedik" diye isyan edenleri anlayamıyorum. hayra alamet değil bu değişim.
  • 10057
    10 yıldır şampiyon olamayan fenerbahçelilerin haklı fakat çaresiz hırçınlığını, ezikliğini ve aşağılık kompleksini; ayrıca vasat anadolu takımlarının türkiye'nin en başarılı futbol takımı olan bize karşı oynarken ekstra motivasyonunu (çünkü hayatlarının maçı, bu kadar basit), asla ama asla anlayamaycak olan taraftardır. şurada başarısız bir sezonda bile ortalığı yangın yerine çeviren, anında reaksiyon alan bir camiayız, nice ulusal ve uluslararası başarı tatmışız, doymuşuz, belli bir mental ve ruhsal olgunluğa ulaşmışız, anlayamayız kardeşim bu kadar basit. "beni sev" edin dzeko olayı bile en basit örneğidir, daha ne diyeyim, ama yine de kızamıyorum, çünkü bize hakikaten çok uzak ve çok zavallı bir kafadalar şu anda. 10 sene nedir yahu, 80'lerde falan da değiliz ki, sosyal medya çağında, 21. yüzyılda cidden kabir azabıdır bu. işte bu nedenle aklı başında hareket etmesi ve bildiği yoldan şaşmaması gereken taraftardır galatasaray taraftarı...
  • 10059
    içinde bulunmaktan gurur duyduğum topluluktur. ilkokula başladığım yıllarda 14 yıl aradan sonra ilk defa şampiyon olmuştuk. yine ilkokul yıllarımda xamax maçları oynanmıştı, hatta prekazi’nin meşhur monaco maçı golünü ilk defa renkli televizyondan izlemiştim. galatasaray’a dair ilk hayal kırıklığım yine monaco maçından 2 ay sonra olmuştu, 3-0 dan fenerbahçe’ye 4-3 yenilmiştik. aradan geçen yıllarda derbi kazandık kaybettik. şampiyon olduk, olamadık yıllar geçti. sonra orta okul yıllarım başladı manu’yu eledik şampiyonlar ligine kaldık yine derbiler kazandık, kaybettik. bir gün hagi diye bir adam geldi, onun oynadığı yıllarda çok şampiyonluklar gördük, avrupa başarıları gördük kupalar aldık. hagi gitti biz fetret devrine girdik. fenerbahçe’ye 6-0 kaybettik bu benim galatasaray’a ikinci hayal kırıklığımdı. sonrasında yine şampiyon olduk yine derbiler kazandık, kaybettik. bunlar olağan şeylerdi. biz galatasaray’ı karşılıksız seviyorduk. gün aydınlanmadan stadyum gişelerinde bilet sırasına giriyorduk, biletix gişelerinde dönüşümlü yer tutuyorduk. yıllar geçti yıl 2006 oldu, fenerbahçe kadro olarak çok üstündü ilk defa bizden açık ara iyi bir kadroya sahiplerdi, meşhur samsun maçları vardı nobre kendini attı kaleci atıldı, fener öne geçti. defans oyuncuları luciano vardı eli ile top çıkartmıştı, sonra anelka eliyle gol atmıştı. o üstün kadro ite kaka ilerliyordu, ama bizim ile oynadıkları maçta bizi ezdiler 4-0. emin olun benim için o maç tam bir travmaydı o maç 10-0 bitebilirdi. bu benim üçüncü büyük hayal kırıklığımdı. biz hemen ardından yine maça gittik. ipler elimizde olmadığı halde, şampiyon olacağımıza inanarak gittik. sonunda şampiyon olduk meşhur 16 dakika. maçta 14 sene şampiyonluğu görmemiş bir amca, bu 16 dakika bana 14 seneden uzun geldi demişti. yaşıyorsa allah sağlık versin. öldüyse allah rahmet eylesin. yıllar yine geçti süper final oynadık, kadıköyde kupa aldık. biz drogba izledik, şino izledik. juve’yi devirdik. bir sezonda 3 kupa aldık. kadıköyde 20 yıl aradan sonra kazandık ardından bir daha kazandık. sonra sosyal medya akımları başladı taraftar profilleri değişti, hiç bir şeye kıymet vermeyen tek mağlubiyette takımını asan kesenler, oyuncularına demediğini bırakmayan bir kitle türedi. ben bu arkadaşlara taraftar demiyorum. taraftarlık bu değil biz taraftarlığı böyle öğrenmedik. takıma kızdık, oyunculara söylendik, yeri geldi küfürde ettik ama galatasaray’ı bırakmadık. son oynadığımız maç beni çok üzdü çok kızdırdı ama geçti gitti. bu hafta şampiyon oluruz yada olamayız. olursak bir mutluluk daha yaşarım. olamazsak bir hayal kırıklığı daha yaşarım. kızarım sayar söverim ama takımıma küsmem çünkü yıllar bana şunu öğretti ne olursa olsun aslolan galatasaray‘dır.
  • 10060
    şu üzerindeki panik havasını atması gerekir artık. hangi takım taraftarı olduğunu unuttu millet tek maç kaybıyla. nerelerden döndük geldik, en kötü dönemlerimizde ne maçlar çıkarttık. konyaspor galatasaray ile oynayacak. bırakın tek tek futbolcularımızın büyüklüğünü, giydikleri forma üzerindeki arma bile adamlara korku veriyorken, onlardan daha çok gergin olmak şu taraftara yakışmıyor. bu panik yakışmıyor.

    herkes kendine gelsin. rehavet değil ama özgüven çok önemli.
  • 10062
    geçen hafta fener'e yenildikten sonra bir goygoydur çıktı. şöyle ki "eğer konya'ya yenilirseniz sizde travma yaratır." deniliyor. şahsen benim için travma geçtiğimiz maçta bir kısım seyircinin bir itin gazına gelerek sahaya bir şeyler atması oldu.

    sözlüğü bir akıl defteri olarak kullanarak gençlere geçmişteki bazı olayları anlatmak biz daha az gençlerin (bir anda yaşlı diyemedim) görevi.

    gençler: bir zamanlar biz fener'e karşı hem deplasman hem de evimizde bir türlü bir hakimiyet kuramıyor, adamlar bizi yenip gidiyordu. biz de hırsımızı sahaya bir şeyler atarak alıyor, bununla rahatlıyorduk. adamlar deplasmanda yapmadıkları pislik ve itliği bırakmıyorlardı. seyircimize torpada sidik bile attı bu adamlar. işin ilginci biz de bu olayları doğaüstü şeylere, şanssızlığımıza ya da kendi eksikliğimize bağlıyorduk. bilmiyorduk ki adamlar şike için bildiğin bir network oluşturmuş maç sonuçlarını belirliyorlar, atılacak golleri ve golcüleri ayarlıyorlar, bizim kadroları maçtan saatler önce öğreniyorlarmış. 2011 şike süreci buna bildiğin fener tuttu. siz bakmayın onların kuyruğu dik tutma çabalarına. biliyorlar ki kanları bir kere akarsa paramparça olacaklar, bu nedenler inkar ediyorlar.

    baştaki travma meselesine gelince maçlarda her türlü skorlar olur: zamanında göteborg'a 20'ye yakın korner atıp bir tane bile gol atamamıştık. rotariu sıfırdan topu kaleye (çarmurdan dolayı) atamamıştı. sene 2000'de samuel johnson bize dakika 82'de serbest vuruştan gol attığında o gün fb kalesine girmemeye yemin eden top bizim adamlara çarpıp taffarel'i yanıltıp girdi. hulesa anlatmayla bitmez, sonuçta futol bu.

    dediğim gibi benim için asıl travma seyircinin saçmalaması oldu. bundan bir süre önceye kadar ekonomik olarak gerçekten batmıştık. yok uefa cezası, fifa cezası, stadsızlık vb derken fb'ye yenilince saçmalıyorduk tamam ama bugün geldiğimiz noktada adamlardan 6 puan öndeyken ce kendi sahamızda, onlardan kat kat iyi yönetilirken neden bir anda saçmalıyoruz bunu anlamadım, anlamıyorum. demek ki seyirci cimbom'un geçirdiği evrime ayak uyduramamış.
  • 10070
    bir şeyi anlaması gerekiyor. fenerbahçe taraftarı şu anda çetelerin elinde olan bir topluluk. ciddi ciddi suç örgütleriyle iç içeler. bu yaptıkları vandallık da bu yüzden. mahallelerde gruplar halinde takılıp "ne bakıyon lan" diye insanlara saldıran tipler var ya heh işte fenerbahçe tribünlerinde bu adamlar var. nerde müptezel nerde hapçı.

    karşımızdaki topluluk bu. derseniz ki bunlarla savaşalım ancak onlar gibi olarak savaşırsınız. ülke çok karışır.
  • 10071
    anlık duygularla yaşayıp bir çuval inciri berbat etmede bir numaralı taraftardır. her gün 100 lira versen, bir gün 1 lira vermedin diye olay çıkarıp küsen insanlardan kuruludur.

    buna ben, sen, o, herkes dahil. ister kızın, ister küsün ama doğrusu bu.

    örnek vereyim;
    icardi, geldiğinden beri ligde 58 maça çıkmış ve bu maçlarda 47 gol atıp 16 da asist yapmış. yani 58 maçta 63 skor katkısı yapmış.
    ligde üst üste 17 galibiyet alıp, her hafta puan rekoru kırdığımız haftalardan farklı olarak 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçına çıktık ve kötü bir mağlubiyet alarak serimizi bozduk. bu maçtan sonra icardi deli gibi eleştirildi. işte mücadele etmedi de, çok yüz verdik de, şöyle de böyle de bir sürü laflar edildi. sadece icardi de değil ha, okan buruk da deli gibi eleştirildi.
    2022-2023 sezonu= maç başı puan ortalaması 2.41
    2023-2024 sezonu= maç başı puan ortalaması 2.68
    bu iki sezonda da takım rekorlar kıra kıra şampiyon oldu ama 17 hafta sonra ilk tökezlemede çok fena eleştirildi. hatta ne eleştirilmesi ya, yerine teknik direktör önerileri bile sunuldu!
    bir diğer isim kerem aktürkoğlu,
    son 3 sezonda 108 maça çıkmış, 59 skor katkısı vermiş ve bu sezonların birinde bizi küme düşmekten kurtaran, öbüründe şampiyon yapan oyuncuların başında gelen ve bu sezon ise yine katkı sunan ama eski performansına oranla düşük seviyede giden bir kerem'i hemen eleştirmeye başladık. baktık eleştirinin tadı tuzu yok, o zaman yuhalayalım dedik. baktık o da zevk vermiyor, orada burada küfredelim dedik ve işin ucunu kaçırmaya devam ettik.

    sadece futbolcu ve teknik ekip de değil, erden timur'a da yanlışlar yapıldı.
    misal icardi, mertens, torreira, davinson, zaha, ziyech gibi onlarca müthiş transfer yaptı ama en ufak bir mağlubiyette, sakatlıkta veya aksi bir durumda ndombele konuşuluyor, tete'nin maliyeti sorgulanıyor, rashica neden alınmadı diye küfrediliyor...

    bu entry'nin ana konusu eleştiri yapılması değil, doğru zamanda yapılmadığıdır.
    bak mesela 15 şubat 2024 galatasaray sparta prag maçını hatırlayın. icardi gol attıktan sonra sevinmedi çünkü öncesinde çok büyük eleştiriler almıştı. yahu onu da geç, geçen sene 1-2 maç gol atamadı diye şu an taraftarın en çok izlediği kanallardan birinde "o bayrağın bir de sopası var" şeklinde iğrenç bir tavır sergilenmişti. neyse ki icardi çabuk toparlanan birisi de pek dert etmeyip topuna devam etti fakat kerem aktürkoğlu bunu yapamadı. ilk 22 haftada 9 gol, 6 asistle toplamda 15 skor katkısı veren adam, sonraki 16 haftada sadece 3 skor katkısı yapabildi. nedeni first touch değil, top kayıpları değil; nedeni adamı mutsuzluğa itip pert eden taraftardı. e toparlanamadığı için de doğal olarak yedek kaldı. şampiyonluklardaki katkıları, manchester deplasmanında ve rams park da attığı kritik goller, şunlar bunlar neydi ki?

    en uç örneği, 2012 ve 2013'te gelen üst üste 2 şampiyonluğun mimarlarından biri olan muslera için 2014 yılında "muslera'yı satıp onur'u alalım" entryleri girilmesiydi.

    üstüne basa basa tekrarlamalıyım ki,
    eleştirmeyelim, fener gibi her futbolcuya tapalım falan demiyorum. sadece doğru zamanda yapalım ki katkısı olsun. azıcık da değer bilelim, değer vermesini bilelim.
    kısacası, anlık duygulara kapılmayıp yakın geçmişi unutmamasını öğrenelim.
  • 10072
    (bkz: #3817856)

    devre arası döneminde galatasaray taraftarının 2023-2024 sezonu yarı yıl karnesini vermiştik. gelelim sezon sonu karnesine. bölüm iki başlıyor.

    galatasaray taraftarı özellikle hepimiz için kötü olan 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçından sonra ilk dönem yaptığımız tespitlerin ne kadar doğru olduğunu ne yazık ki görmüş olduk. tüm sezonu domine eden, rekorlar kıran teknik direktör ve futbolcuların ne kadar kötü olduğunu bir hafta boyunca her yerde okuduk.

    aynı oyuncu grubu bir hafta sonra *büyük bir iştahla konyaspor'a nefes alma imkanı dahi vermeyerek en iyi cevabı fenerbahçe'den önce kendi taraftarına vermiş oldu.

    gelelim hiç sevmediğim yaz transfer dönemine. herkes biliyor ki haziran - ağustos ayları her zaman fenerbahçe için kutsal üç aylardır. 1999 yazında gs brezilya'dan ucuz topçu arayıp, ülke içinde ise saffet akyüz, mehmet yozgatlı gibi isimler alırken fenerbahçe milli takımın banko üç ismi alpay özalan, abdullah ercan ve ogün temizkanoğlu'na imza attırıyordu. tarihsel dipnottan günümüze gelecek isek zaten jose mourinho hamlesiyle başladılar yaza. hareketli bir yaz geçirecekleri muhakkak.

    peki gs taraftarı bu süreçte ne yapacak? zannımca geçen iki sezondan ders almadan iki sezonun şampiyonu takımı, hocayı, yönetimi tabiri caizse zımparalamaya devam edecek ya da sakin kalıp olayları izleyecek. yerinde ve zamanında eleştiri yapacak. muhtemeldir ki birincisi gerçekleşecek.

    mesela okan buruk'un başında olduğu gs'nin son iki sezonda lige yavaş girip sonra tempo arttırdığını görmelerine rağmen daha ilk resmi maçtan ciddi yangın yapmaya başlayacaktır.

    dilerim bunlar olmaz. yönetim yazın gerekenleri yapar, biz de sakin sakin izleriz. sonuçta sakin kalması gereken kesim bizleriz. umarım "eleştiri kültürü" adı altında yaz dönemini "yangın" bir şekilde geçirmeyiz.
  • 10074
    galatasaray her kaybettiğinde erden timur ve okan buruk'u yemek için sıraya girenlerin şimdi erden timur ayrılığı için "niye öyle oldu ki ehi, herkes destek verdi ehi" diye ortalığa salındığı topluluk.

    sen her puan kaybında ndombele, tete, zaha zort zurt diye saldırırsan gün gelir bu duruma düşersin. gerçi bu tiplerin mutluluğu yüzlerinden okunuyordur. mourinho geldi diye baya ümitlenmişlerdir ama zaten adam bırakıyormuş.

    dilerim okan hoca konusunda akıllı davranır taraftar. iki gün sonra "niye böyle oldu ki ehi" dememek için. eleştiri adı altında yaptığınız değersizleştirmeler galatasaray'a zarar veriyor. kerem konusunda, erden timur konusunda, berkan konusunda bu sezon daha belirgin oldu. seneye icardi, okan buruk, abdülkerim hedefleri olabilir.
  • 10075
    biraz sakin olması gerektiğini düşündüğüm taraftar grubu. çok zor geçen bir sezonun ardından 102 puanla şampiyon olduğumuzu hatırlatmak isterim. yönetimlerin süresi zaten 2 sene, başlarında demokles'in kılıcı en keskin haliyle bekliyor, başarı olmazsa olmaz bir durumda. o sebeple elbette ki takımı daha iyi hale getirmeyi istiyor herkes. ancak anın ve başarının da tadı çıkarılmalı. 1 hafta geçmedi şampiyonluğumuzun üstünden değerli yazarlar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın