• 10902
    galatasaray, benim için bir takım olmakla sınırlı değil. hayatımın tüm planlarını, ona endeksli şekilde yapıyorum. beyoğlu'nda yürürken anlamsız bir anda aklıma gelmesiyle yüzümü güldürüyor, vapurda bir "senden başka" dinlemenin anlamı bambaşka, bir gece yolculuğunda ansızın aklıma gelip gözlerimi doldurması saçma ve de emsalsiz, her anımda bu kulübe aidiyet hissediyorum.

    ancak sırf galatasaray forması var diye selam verdiğim tanımadığım insanların vefasız olma ihtimalleri çok üzücü. ki bu taraftarın büyük bölümü vefa duygusunu kaybetti. bizi var eden, bizi güçlü kılan "aile" olma kültürü, yerini eleştiri kültürü isimli safsataya bıraktı.

    ahkam kesmek haddime değil ama benim için galatasaray, geçen sezonki kadıköy deplasmanında gol atan torreira'nın mauro icardi'ye koşarak sarılmasıdır. kendisinden çok kardeşi gibi sevdiği adam için o gol atmış olmasıdır.

    galatasaray; fatih terim, gheorghe hagi, fernando muslera, hasan şaş, wesley sneijder, okan buruk, mauro icardi ve niceleridir.

    fatih terim'e son sezonunda neler söylendi, "takım niye oynamıyor hoca" diye tempolar tutuldu tribünde, hasan şaş ıslıklandı, wesley sneijder bir bavulla memleketine döndü, fernando muslera ıslıklandı yahu. muslera ıslıklamak ne demek mesela? o an yaşadığım hayal kırıklığını kelimelere dökemem, ki ben çok muslera'cı birisi de değilim ama aklım almıyor bu durumu hala. adamın yaşadığını tahayyül dahi edemiyorum. bu sezon nando kalede olsa kötü mü olurdu mesela? o ıslıklayanlar, ne kattılar bu kulübe, hiç. peki muslera?

    şimdi sıra icardi'ye geldi. sebep ne peki? yok. gençlerbirliği ve alanyaspor maçlarında gol atmasa liderin 4 puan gerisindeydin. ama zor zamanında yanında olana el uzatmak gibi bir durum kalmadı. etkileşimin kaynağı başka çünkü. icardi'nin bugün açıklama yapmasına sebep olanlar, ileride icardi editleri yapıp etkileşimlerini yine alacaklar. bunların lafıyla hareket edenlere ise diyecek söz yok. yazık.
  • 10904
    2023-2024-2025 yıllarını bir kenara yazmak lazım. galatasaray taraftarı kulübüne maddi-manevi muazzam bir destek verdi; karşılığını da üç sene üst üste şampiyonlukla ve kimsenin rüyasında bile göremeyeceği yıldızları sahada izleyerek aldı. bu süreçte yönetimin ve futbolcuların katkısı elbette büyük, ancak en büyük katkıyı veren galatasaray taraftarıdır. üç yıldır hem ligde hem de avrupa’da takım kapalı gişe oynuyor. bu, ne 99-2000 döneminde böyleydi, ne 11-12’de, ne de 14-15’te.

    galatasaray taraftarı olmak zordur. psikolojik olarak insanı yıpratan birçok faktör vardır. durmadan mental ve fiziksel saldırıya maruz kalmak, sosyal hayatında sevdiği takım hakkında zerre alakası olmayan konularla suçlanmak gerçek bir sinir harbidir.

    galatasaray taraftarının artık şunu anlaması gerekiyor: galatasaray’a yapılan saldırılara, galatasaray’a karşı kurulan haksız suçlamalara ve galatasaray’ın hakkının bariz yenmesine karşılık verecek bir galatasaray yönetimi maalesef yoktur. sadece mevcut yönetimi suçlamak da yanlıştır. yazılı basına, mafya ağzıyla konuşan bir federasyon başkanına, suç işlemesine rağmen ceza almayan belli başlı isimlere karşı 77 yaşındaki dursun özbek’in tek başına mücadele etmesi mümkün değildir. ünal aysal dışında son 25-30 yılda galatasaray’ın hakkını somut anlamda koruma cesareti gösteren tek bir kişi çıkmıştır: o da erden timur’dur. erden timur, galatasaray’ın hakkını koruyor diye şirketi hakkında inceleme başlattıranları bilmeyen de yoktur.

    dursun özbek 77 yaşındadır ve tek başına bu mücadeleyi verme ihtimali zayıf bile değildir; yoktur. bu dakikadan sonra galatasaray taraftarının toplumsal bir mücadeleye girmesi gerekiyor. “galatasaraylılığıyla bilinen ve kulüp içinde söz sahibi olunca galatasaray’a karşı saldırılara göğüs gerecek isimler var” diye düşünenler rüya görmesin. galatasaraylı olan, galatasaray’da imza yetkisi olmadan da galatasaray’a yapılan saldırılara “dur” demesini bilmelidir. galatasaraylı, galatasaray’ı severken karşılık beklemez; yumruğunu masaya vurur, ortalığı dağıtır. galatasaray’ın şerefi de, namusu da, ismi de galatasaray taraftarına emanettir ve galatasaray’a karşı başlatılan bu savaşa artık galatasaray taraftarı cevap verecektir. ben şahsım adına bu savaşta bir adım bile geri atmayacağım.

    son söz: galatasaray taraftarı artık galatasaray’a açılan savaşı kişisel algılamalıdır. tükürüğümüzde boğacağımız adamların ağzını toplumsal mücadeleyle kapatmalıyız. koca galatasaray kulübünde kavganın ortasına tek başına giren kişi 77 yaşındaki dursun özbek’tir. hakkını aramaya gittiği yerde küçük düşürüldü. demek ki artık sıra galatasaray taraftarındadır. hatta ve hatta, 80 yaşına merdiven dayamış bir galatasaraylıyı bile galatasaray taraftarı korumalıdır. eleştirip köşede sinir harbi geçirmek yerine, mücadelenin içinde olmalıyız.
  • 10905
    (bkz: 13 aralık 2025 antalyaspor galatasaray maçı)

    öyle kırılgan yapısı var ki, o kadar histerik bir durumda ki ufak bir kısmımızı ayırıyorum gerisinin durumu hiç iyi değil. bu kadar histerikli olmak iyi bir şey değil, manyak olursunuz diyeyim.

    fenerliler 11 senedir şampiyon yaklaşık 70 haftadır lider olamıyor, bu kadar kırılgan değiller. beyler bayanlar biraz kendinize gelmeye ne dersiniz? üç senedir şampiyon olan takıma ve hocaya biraz güvenseniz mi?

    dünya üzerinde 3-0 iken 3-1 oldu diye evhamlanan kaç taraftar grubu vardır? ilgili maçta skor 3-3 olsa 6-3 kazanırdık, o kadar rahat izledim ki.
  • 10907
    maçların ikinci yarılarında oyunları gereğinden fazla rakiplere bırakan bir takım izlediği için haklı olarak sinirlenebilen taraftardır. bugün şansımıza rakip antalyaspor'du da sorun yaşanmadı. son oynanan samsun, monaco, hatta birkaç hafta önceki 10 kişi kalmış gençlerbirliği'ne karşı dahi 2. yarılarda sizce de oyunu fazlasıyla bırakmıyor muyuz rakiplere, takımca gerekli direnci neden gösteremiyoruz da rakipler elini kolunu sallaya sallaya kalemizde bitebiliyor? bunlar önemli ve düzeltilmesi gereken zaaflar bence...
    (bkz: 13 aralık 2025 antalyaspor galatasaray maçı)
  • 10908
    ya yatıp kalkıp şöyle bir takıma sahip olduğu için dua etmeli, tadını çıkarmayı bilmesi gereken taraftar.

    yine bir video izledim pamuk gibi oldum. dünyanın en iyi forveti bizde, hayır 1 de değil 2 tane standart üstü forvetimiz var. takımda takımdaşlık desen on numara, dünyanın en iyi santraforu, takımın zor günler geçiren kaptanını şereflendirip taraftarın önüne gönderiyor, üçlü çektiriyor moral veriyor.

    amk hani forvetler bencil olurdu. bak ikisine de usta çırak gibi nasıl saygılılar birbirine. adam 100m luk futbolcu, nasıl egosuz gidip diğer forvetin egosunu okşuyor, elinden tutup kaldırıyor.

    evet biraz romantik olmuş olabilir yazdıklarım ama cidden işte böyle de bir his takımı bu galatasaray. bana ne kadar da rasyonel davranmaya çalışsam bi yerden sonra böyle hissettiriyor.

    işin kötüsü şu güzel tabloyu bozmak için yapılmayan kalmadı. he tabi taraftar da biraz haklı icardi de kendine çok bakmadı, ben ki delicesine seven adam bile yeri geldi dedim ki bize bari seni savunacak done ver dedim ama ne günün sonunda 90dk it gibi koşan basan, son damlasına kadar ter döktüğü maçta bile ego yapmayıp diğer forvetine saygı duyan bir adam saha içerisinde problem etmeyip destek olurken, benim burda eleştirmem bile yersiz kalıyor.

    bizim takım bildiğimizden bile daha iyi bir takım, ekip. helal olsun hepsine teker teker.

    zaten camiaca başımızda karabulutlar var. çok fazla şey üst üste geliyor. sakatlıklar, tüm takımların düşmanca tavırları, basiretsiz yönetim, alenen düşmanlık yapan ülke futbol federasyonu falan filan.

    ama gün sonunda beni hiçbir şey şu takımın mutlu olması, mutlu görünmesi kadar sevindirmiyor.

    herkes herşeyiyle galatasaraya saldırıyorken, biz de taraftar olarak iyice stres oluşturuyoruz sanki takım üzerinde. biraz desteklesek fena olmayacak gibi.

    tamam rasyonel olalım, bazı şeyleri sineye çekmeyelim tabiki ama biraz da haddimizi bilsek mi?

    adamlar zaten öyle bir algı ile işlediler ki, 75m a osimheni aldık diye bize real madrid misyonu yüklediler. neymiş efendim son 24e kalmazsak dünyanın sonu olurmuş gibi ödeyemezmişiz gibi. son 24e kalamamak başarısızlığın da ötesinde dünyanın sonuymuş gibi.

    hele bir de süper lig önemsiz dediler, avrupada başarılı olmak boynumuzun borcuymuş gibi öylesine baskıya aldılar ki, şu an herhangi bir avrupa maçından sonra sıkıntılı bir durumda tüm taraftar olarak günah keçisi arar olduk.

    tabiki galatasarayın hedefi hep avrupa olmalı, ama bu diğer yavşak ekiplerin bize biçtiği rolle değil, bizi soktuğu kalıpla değil kendi vizyonumuz neticesinde olmalı. böyle olmalı ki haddimizi bilerek oynamalıyız.

    ne zaman ki bizi haddimiz dışına iten, kibire sürükleyen durumlara tavırlara girersek o zaman sıçıyoruz bu çok net. geçen sene young boyslara yenilmemiz bu yüzdendi hep. bu sene de hangi maçı alırız dediysek rahat geçer dediysek puan bırakmamız da bu yüzden.

    bu diğer takımların bize yaptığı en büyük kötülük zaten bu haddimizi bilmemizden kopartıp, bak galatasaray lig üstü takım avrupada başarılı olmak mecburiyetinde yaklaşımıyla bizi strese, darboğaza sokup yenilince de bak gördün mü avrupa orası tabi türk ligi değil diye birbirimize kırdırmak.

    taraftar da tabi moralsiz başlıyor kimi yiyeyim diye.

    bizim başkalarının ağzıyla algısıyla yiyecek tek bir topçumuz yok. umarım taraftarca biraz sakinleşir ve sağlıklı düşünebiliriz. yoksa bugün galatasaray avrupa takımı algısının mimarlarını, temellerini sarsacak büyüyü bozacak hareketleri daha da fazla yapacağız gibi bu gidişle.

    https://x.com/...924043940778324?s=46
App Store'dan indirin Google Play'den alın