• 176
    http://i1204.photobucket.com/...dem/261120111154.jpg
    http://i1204.photobucket.com/...dem/261120111153.jpg
    http://i1204.photobucket.com/...dem/261120111152.jpg
    açıkcası beklediğimden daha kötü oynadığımız maç olmuştur. ligin başında herşey daha bir farklıydı gözümde ama artık giderek tükeniyor umutlarım. her hafta biraz daha üzerine koyacak bir takım olduk beklentisiyle kasım ayınında sonunu gördük. 3 puanı aldık sonuçta ama kimse doğru düzgün tatmin olmadı; ne stadyumda ne de forum ve sözlükteki girdilerde gördüm bunu. baros ve elmander ile başlamamız büyük sürpriz oldu benim için. herkesin istediği fakat terim'in nedense geri düştükten sonra uyguladığı bu sistem bana göre kesinlikle uygulamamız gereken sistemdir. ha bu 4-4-2 olur, 3-5-2 olur yada 5-3-2 olur orasını bilmem ama derbiler dışında her takıma çift forvet oynamalıyız. oyuncuları tek tek ele alırsak çok kötü oynadı diyebileceğim birisi yok ama takım olarak hala bir bütün olamamışız. top bizdeyken kendi yarı sahamızda güzel güzel top çevirirken, rakip sahaya geçtiğimizde sanki herkes iskambilde dost kazığı oynar gibi topu birbirine atıyor. ilk yarı tam bir hayalkırıklığıydı. gol bir nebze sevindirdiyse bile kimsenin içi rahat değildi en başta tabiki benim. sivasspor biraz daha presli oynasaydı, bir gaziantep kazası daha yaşayabilirdik. herşey olumsuzmu, tabiki hayır. birden başlayalım... muslera yediği golde hatasızdı. artık kalemize gelen her atakta kalp krizi geçirme riskimi biraz daha azalttı sağolsun... eboue sahadaki en beğendiğim oyuncuydu. sağ kanat artık daha fazla güven veriyor. 20 kasım 2011 beşiktaş galatasaray maçı'nda yaşanan kötü olaylardan sonra bugün kendisine yapılan tezahüratlar ve açılan pankartlar eminimki pozitif futboluna çok katkı sağladı... semih içinse iyiki varsın dedim yine. her ne kadar golde hatası olsa ve bir iki saçma top kaptırsa da hala kendisini kazandığımız için şanslı olduğumuzu düşünüyorum. zira böyle oyuncular kolay yetişmiyor ya da kolay kolay böyle genç yetenekleri transfer edemiyorsunuz. servet gibi oyuncularla yıllarca oynayabilirsiniz, hatta bugün ve geçen hafta 90 dakika oynasaydı eminim maç sonlarında topu vermişlerdi koltuk altımıza... ujfalusi hem defansı toparlıyor hem de semih'e eğitim veriyor sanki. bazen çok sık paslaşıyorlar. yan yana gelip muhabbet edecekler zor tutuyorlar kendilerini. melo'nun olmamasıyla birlikte selçuk dışındaki oyunculara top atmakta biraz sıkıntı yaşadı. melo'nun yokluğu çok belliydi fakat geçen hafta noluyo yav dedirtti ki neyse oralar derin mevzular. oldu bitti kapandı. melo eskisi gibi devam edecek umarım... hakan balta defansta gözüme çok batmadı ama eski beşiktaşlı oyuncu takoz recepi çok anımsattı bugün bana. o orta saha çizgisini geçtimi zaten zayıf olduğunu düşündüğüm oyun bilgisi bir kaç kat daha azalıyor resmen... selçuk ise ofansif orta saha olarak oynasa daha iyi olacak gibi. ilk yarı sezonu bittiğinde gerçekten yetenekli bir orta saha gelmezse bunu kendisini kullanarak kapatmamız lazım. lincoln adam olmuyorsa, mevcut bir adamı lincoln yaparız olur biter. en başta abdullah ercan gelmedi diye hakan ünsal'a kafasını kaldırmasını nasıl öğrettiysek o da öğrenir. sahi bu hakan ünsal çimleri sayarak koşardı, ne adamdı yav... engin baytar kırmızı kartı görene kadar tek kelimeyle harikaydı. ama o hareketi yapmayacaktı. milyon eurolar alıp, milyonlarca kişi tarafından sevilerek takip ediliyorsa kendisine çeki düzen vermek zorunda. umarım kısa zamanda bu konu hallolur. zira melo,baros,ayhan ve kendisi kırmızı kart görmeye çok müsaitler. son üç maçın ikisinde 4 kırmızı kart gördük. artık herkesin daha dikkatli olması gerekiyor... riera belkide geldiğinden beri en iyi topunu oynadı. geçen bir maçta daha bunu demiştik. sanırım üstüne koyan birisini buldum sonunda. biraz daha konsantre olup fiziksel açıdan kendisini tekmelerse belki de herşey değişecek sol kanatta. kazım geçen seneki formundan çok uzak. adam geçemiyor, düzgün orta kesemiyor. bence maçın en kötüsüydü. elmander kırmızı kart gördüğü pozisyonda kesinlikle kasıtlı davranmadı. yinede hangi hakem olsa kırmızı kartı verirdi. bunun dışında çok iyiydi. tek eksiği ise gol atamamasıydı. azmi, toplu ve topsuz koşuları ve defansa yardımı gerçekten çok başarılıydı... baros bu hafta çok silikti. gerçi sık sık sakatlanan ya da yedek tutulan bir oyuncudan bahsediyorum. hangi oyucuyu böyle oynatsanız bu kadar olur... fatih hocanın ise oyuncu değişiklik kavramını anlayamıyorum. gerçi oyuncuların ruh ve fiziksel halini ve rakibin oyun anlayışını en iyi o görüyor ama bugün sanki biraz saçmaladı gibi... hakem çaldığı penaltı sonrası kaleciye kırmızı kart göstermeliydi. bir de maç sonuna doğru biraz eyyamcılık sezdim. diğer kritik noktları izleyemedim, sahadan gördüklerimle eleştirmem biraz yanlış olabilir... stadın yine beşte üçü dolmuştu. seri galibiyetler gelmeden derbiler haricinde dolmayacağını anlamış bulunuyorum. stada gidiş için tepeüstünde belediye otobüsünü kullanayım dedim. 17:15 de kalkan otobüsü sigara içmek için es geçtim. bir sonraki için 18:00 dediler, bende riske girmeyip levent otobüsüne atladım. gidişte nedense şoför bey boğaz köprüsünü kullandı, dönüşte ise bizi trafiğin içine sokan başka bir şoför beye denk geldim. kendileri ve iett hakkında içerde besteler falan söylendi ama tam hatırlamıyorum...
  • 177
    galatasaray – sivasspor : 2-1 .. flaş flaş flaş !!! uğursuz pantolon kadro dışı

    iki hafta arka arkaya şike soruşturmasından yöneticileri cezaevinde olan takımlarla oynadık, 2 hafta sonra da bir diğeriyle oynayacağız. iki maçtan bir galibiyet bir de deplasmanda beraberlik aldık. kafası karışanlar için açıklama: beşiktaş’la geçen hafta oynadık, sivas’la bugün, 2 hafta sonra fenerbahçe ile oynayacağız.

    ne oldu, şaşırtıcı mı geldi. madem tarafsız olması gereken en azından tarafsız yorum yapması gerekirken amigo gibi davranan yorumcular varken ki kıvırmaya gerek yok, rıdvan dilmen diye bir adam varken, beşiktaş-galatasaray maçının yorumuna fenerbahçe kazandı diye başlıyorsa ve tepkilere rağmen kimse bir şey yapmıyorsa, köküne kadar taraflı captano internet sitesinde böyle girişlere alıştırmak gerek.
    bunu okuyan fenerbahçeliler içinde kalkıp “abi ne gerek var” demek isteyenler varsa, vaz geçsinler. tabii rıdvan efendinin söylediklerinde kulaklarının üstüne yatmadılarsa, seslerini çıkardılarsa yorum yapma hakları var.

    neyse efendim, sinirli bir şekilde uzattım girişi.

    baştan söyleyeyim sonra hatlar karışmasın. maçı tribünde izledim, özetini izlemedim. o yüzden kritik pozisyonlarda hakemin kararları doğru mudur, değil midir bir şey söyleyemem. ama hakem hakkında söyleyeceklerim var.

    galatasaray sezon başından son 3 maça kadar sürekli bir ilerleme göstermişti. ama son üç maçta bir yenilik, bir ilerleme görülmüyor. fatih terim hala arayışta. takımla oynuyor.
    bu hafta melo yoktu, fatih hocanın ayhan ya da ceyhun’u oynatmasını bekliyordum ama hoca elmander-baros’u çift forvet oynatıp engin’i daha içe çekti. olmaz mı, olur tabii. ama, daha takım tam oynanmak istenen şekle alışmamışken çift forvete geçmenin pek mantığı yok. ve acelesi de yok. hoca adım gibi eminim ki zayıf sivasspor’un üstüne gitmeyi, rakibi sahasında boğmayı planladı. olmadı. olması da öyle zordu ki bu forvet hattıyla. rakibi boğmak istiyorsanız duvar olabilen, topa basan(yani topun direkt üstüne basan, pres anlamında değil) santraforunuz olmalı.

    ayrıca, baytar ile selçuk göbekte oynadıklarında geride kalan hep selçuk olmak zorunda. nitekim selçuk bütün maç boyu ayhan gibi sürekli savunmadan topu alıp, yana oynayan adam durumunda kaldı. elbette selçuk’la ayhan’ın özellikle son zamanlarındaki kalitesini kıyaslamıyorum, karışmasın. örnek olarak verdim, daha iyi anlaşılsın diye. forveti ikilerken aslında hücum gücünü arttırmış olmadık. öyle ki 45+’daki gole kadar pozisyonumuz yok.

    ikinci devre yine benzer şekilde oynandı. hücum etmeye mecali olmayan sivas yine kapandı biz yine bastırdık. penaltıdan 2-0 yaptık rahatladık sandık ama nerdeeee. sonra baytar’a kırmızı kart, sonra 2-1, sonra elmander’e kırmızı kart. dediğim gibi pozisyonları yakından görmediğim için yorum yapamam, yapmak da istemiyorum zaten.
    hakem bülent yıldırım galatasaraylıların sevmediği hakemlerden biri. sahada kendine çok güvenli görünüp, otoriter görünüp büyük eyyamlar yapan, futboldan zerre kadar anlamayan bir hakem. kırmızları gösterdi, tribünlerden büyük tepki aldı başladı eyyama. olmayan pozisyonlarda sivas aleyhine düdükler çalmaya başladı. ne oldu bülent hoca, nerede kaldı senin fit ve kendine güvenli duruşun. maşallah manken gibi vücut yapmışsın, yakında kıvanç tatlıtuğ’dan sonra senin baklavalar da meşhur olur. ama keşke biraz da futbol çalışsaydın, bu işi bilen birileriyle maç falan izleseydin, yorumlatsaydın. hikmet karaman falan yardımcı olurdu, valla bak.
    kırmızı kartları geçelim, bir pozisyon anlatayım size. ortalık karışmış, iki kırmızı kart, bir penaltı, üç gol var ve tribünlerden büyük tepki. faul oldu daha doğrusu ayhan kendini yere attı bülent efendi faul çaldı. maçın uzatmaları mıydı, neydi. muslera topu aldı eline, hop bülent efendi muslera’nın yanına kadar geldi ve çabuk oynamasını söyledi, biz tribündeki ve salaklar da anlasın diye eliyle de işaretini yaptı. tvdekiler de anlasın diye tabii.
    e bülent efendi, rakip kaleci 0-0’ken oyunu yavaş yavaş başlatırken neredeydin? bizim içerideki hiçbir maçımızda hakemin rakip kalecinin yanına kadar gidip çabuk oyna dediğini görmedim. zaten bunu her maçta yapsanız antalya maçlarını ömer çatkıç’ın yanında geçirmeniz lazım.

    nedense hakemlerin kuralları uygulama niyetleri galatasaray maçlarında ortaya çıkıyor. bunu, hakemler galatasaray’a kıyak yapsın, kuralları boş versinler diye anlayacaklara bir şey demiyorum. desem ne olacak, sanki onu anlayacaklar mı?

    son sözümü baytar’a söyleyecektim, vazgeçtim, fatih terim’e söyleyeceğim. hocam, servet’i de oyuna alarak 3 stoper, bir sağ bek, bir sol bek ile ne yapmak istediğinizi anlayamadım. göbekteki 3 stoperin birbirine gireceğini benden iyi bilmeniz lazım, nitekim oldu da. başka sorum yok hatta zaten soru sormadım. cevap verme ihtimalinizi düşündüm de, yemedi !

    bir de, errea’nın basketbol formaları şahane olmuş, benchte giydiklerinden aldım. armanın altında basketbol yazıyor, artık ben de basketbol maçı yazabilirim.

    *
  • 178
    gol pozisyonuna girmek konusunda sıkıntımıza devam ettiğimiz ancak 3 puan aldığımız bir maç olmuştur.

    taraftar arena'ya küstü mü?
    seyircimiz bu sezonun en az seyirci rekorunu kırmıştır (kendi maçlarımız içinde). ucuz yerler veya pahalı yerler hepsi boştu. seyircimiz yıldız manyağı mı oldu? soğuktan kıçımız donar diyede düşünenler olabilir. ancak bu durumu anlayabilmiş değilim. sorun çözemeyen yönetim sorunumuz dışında destek vermeyen taraftar sorunumuz da vardır.

    maçın yıldızı kim?
    engin baytar'dır. evet bu adam ligi domine edecek özelliklerini göstermiş, arzulu ve istekli oyununu, kendi yarattığı bir pozisyonla gol ile süslemiş, penaltı öncesi asist yapmıştır. sercan'a defanstan çıkarıp attığı bir ara pasını gördüğümde aklıma gene çingene arif'i getirdi bu topçu.

    engin baytar'ın kırmızı kartı konusu;
    sivas'ın kalecisi; engin baytar'ı ceza sahasında faulün kralını yaparak itti. net faül +sarı kart + penaltı idi pozisyon. ancak yan hakem ve orta hakem es geçince engin baytar olmadık bir hareket yaptı. çingene arif'te zaman zaman yapardı. ama topun kralını oynardı. engin baytar'ın sürekli ve kararlı bir biçimde uzman bir öfke kontrol hocası'na ihtiyacı var bu sağlanırsa yılın yıldızı olacaktır. (bkz: sorun çözen yönetim)

    sonuç;
    galatasaray yönetiminin acilen takımın kadrosundaki sorunları görüp, çözüp fatih hoca'ya katkı sağlaması gerekir.
    takımın sorunu gol pozisyonuna girmekde kısırlıktır. bu devam eden bir hastalıktır ve giderek büyür, herkesi hasta eder.
  • 179
    eldeki malzemeye baktığımızda, çıkabilecek en iyi onbiri sahaya sürdü fatih terim. beşiktaş maçında bir kez daha göze çarpan gol sıkıntısını, baros ile çözmek istedi. melo’nun olmayışı bu anlamda hocayı rahatlattı.

    ilginç bir şekilde, galatasaray iç sahada rakipleri üzerinde baskı kuramıyor. bilhassa, son oynanan mersin ve sivas maçları bunu net bir şekilde gösterdi. taraftar, hem ulaşım sorunu nedeniyle hem de ayak alışkanlığını daha kazanamadığı için, arena’yı henüz benimsemiş değil. takım maç kazandıkça, arena’da gerçek bir aslan’a dönüştükçe, taraftarda stadyumu benimseyip orayı bir cehenneme çevirecektir diye ümit ediyorum.

    maç öncesi sivasspor’u analiz ettiğimizde, sivasspor’un en etkili adamının grosicki olduğunu görüyoruz. eboue, ilk yarıda sakatlanmasına rağmen, grosicki’yi gerçekten çok iyi durdurdu. beşiktaş maçında da rakibin en önemli iki adamını, kayserispor maçında da amrabat’ı tutmayı başarmıştı. bu anlamda tam bir görev adamı olduğunu söyleyebiliriz fildişili oyuncunun.

    galatasaray’ın yaratıcı oyuncu eksikliğini içeriden kapatabilmesi için, engin baytar’ın üstün performansına ihtiyacı vardı. beşiktaş maçında sahada farklılık yaratamayan engin, sivas maçında gol ve asist ile oynadı. esasında selçuk’un yapmasını beklediğimiz ara paslarını bugün engin’den gördük.

    galatasaray’ın içinde bulunduğu kadro zafiyeti ve yaratıcı oyuncu eksikliğini düşündüğümüzde, engin’in kırmızısı ve alacağı iki maçlık ceza galatasaray’ın başını ağrıtabilir. engin’in cezasıyla beraber, selçuk’un üstüne bir kat daha fazla yük binecek. engin’in üstlendiği rolü o üstlenecek.

    galatasaray’ın son haftalarda etkisiz futbol sergilemesinin temel nedeni, tekrardan temposuz oyuna dönmesi. halbuki sene başında hızlı oynayarak, göze hoş gelen bir futbol sergiliyordu sarı-kırmızılılar. lakin, yaklaşık 4 ya da 5 maçtır, galatasaray’ın oyun temposunda ciddi bir düşüş var ve bu, hem seyir zevki açısından hem de skor bazında galatasaray’a ve galatasaraylılara zarar veriyor. tabi üst üste gelen sakatlıkların ve kadro zafiyetinin de bunda etkisi çok ama çok büyük. bu sebepten ötürü, bu sezon galatasaray’ın alacağı yarım sıfırlık galibiyetler dahi çok önemli. hem takımın kendine güveninin gelmesi açısından hem de eleştiri oklarının bir hafta daha florya’da uzak durması bakımından.

    aradaki puan farkları vs. play off ile beraber önemini yitirdi. önemli olan play-off’a hazır girmek. bu dönem, play-off öncesi eksikleri görme açısından bir hazırlık dönemi gibi. asıl yarış ocak ayından sonra başlayacak. sivasspor maçı, ocak ayına bizi bir maç daha yaklaştıran bir karşılaşma oldu. galatasaray’ın kötü oynarken kazanması, son senelerdeki ölü toprağını üzerinden atabilmesi için de çok önemli. galibiyete bu şekilde bakmanın daha doğru olacağı kanaatindeyim.
  • 180
    3 puanı kurtarmak yine de iyi, olumsuzluklardan hiç biri tahmin edemeyeceğim şeyler değildi.

    muslera; check! sıradaki...

    ujfalusi - semih ikilsi, şimdiye kadar oynadıkları dört maçın en kötüsünü oynadılar ama paniğe gerek yok. semih'te maçın ilk dakikalarından itibaren ufak bir heyecan görünüyordu. sakınan göze çöp batar misali, kendisi de dahil herkes vasat bir başlangıcın ardından ufak ufak düzelmesini beklerken, gayet iyi oynayarak başlaması, üzerindeki baskıyı katlamış olabilir. bu maçla birlikte "inceldiği yerden kopmuş" oldu; psikolojik olarak rahatladı, fark etti ki o da, herkes gibi hata yapabilecek bir futbolcu ve bu dünyanın sonu değil. kafasında sürekli "ilk hatamı ne zaman yapacağım acaba?" sorusu varken konsantre olmak kolay bir şey değildir herhalde; önümüzdeki hafta en iyi maçını çıkaracağını tahmin ediyorum.

    ujfalusi'nin gördüğü sarı kartın kasıtlı olduğunu tahmin ediyorum. galatasaray taraftarı olarak, topla oynayan stoperlerin canlandırdığı popescu hatıraları sebebiyle onlara ayrı bir sempatimiz var. fakat bu maçta semih'in de, ujfalusi'nin de rakip yarı alana topla girme denemelerini lüzumsuz buldum; belki takım arkadaşları baskı altındaydı ama rakip yarı alanda ekstra adama falan ihtiyacımız yoktu. risk almamız gereken zamanlar haricinde, şu geriden riskli oyun kurma denemelerini biraz kıssak diyorum. semih'in diğer maçlardan farklı olarak, 2-3 başarısız oyun kurma girişimi oldu. istatistiklerine sadece "hatalı pas" olarak yansımış olabilir, fakat her biri kılpayı olarak rakipte kaldı ve düşünce olarak çok iyiydi. daha önce bahsettiğim o heyecan artık üstünden atılmış olduğuna göre, muhtemelen düşüncelerini başarılı olarak uygulamaya daha çok yaklaşacaktır. üç denemesinden üçü de başarısız olmuş olabilir, ama oyunu nasıl kuracağını biliyor olması önemli bir şey ve hatayla sonuçlanması halinde bile telafi etmek için ne yapması gerektiğini biliyor olması, tedbirini önceden almış olduğunu gösteriyor. olacak, paniğe gerek yok...

    eboue'nin dikiş tutturmuş olması, birkaç hafta sonra eboue - sabri şeklinde bir sağ kanat izleyeceğimizi gösteriyor. hangisi bek, hangisi açık oynar bilemem, ama zaten pek güvenmediğim colin-kazım'ın top oynamaya pek niyeti yok. mertan beni de heyecanlandırdı, kumaşına lafım yok; ama bir hazırlık maçının 20 dakikasında ne kadar iyi oynamış olursa olsun, sezon boyunca istikrar sağlayabileceğini söylemeye yetmez. tabi ki o hale gelmesi için şans bulması gerekli, ama ilk onbirin sağ kanadı yine de eboue - sabri şeklinde oluşmalı.

    kanatlardan bahsetmişken; son ik üç maçtır riera'da bir yükseliş olduğu doğru, ama bu maçın ardından sözlüğün kendisine dizdiği övgü biraz gözüme battı, hala yeterli değil. belli ki teknik bir adam, forvet arkasında da oynadığını duydum; sürat eksikliğinin sebebi belli oldu. tipik bir 4-3-3 oyuncusu; teknik, pası-şutu olan, fırsatçı ama süratsiz. tam formda hali nedir bilmiyorum, zira dediğim gibi, bu futbolcuyu hiç tanımıyorum; ama form tutunca sürati artmayacak. 4-4-2 oynatmak, formdayken bile riera'nın performansını düşürür; tıpkı colin-kazım gibi...

    orta saha kafamı allak bullak etti. sezon başından beri ayrı bir dikkatle izliyorum, zira üç senedir kontrataktak gol yememizden şikayetçiyim. baktım, felipe melo diye bir eleman getirmişler; presin allahını yapıyor. "ulan" diyorum, "ön liberonun da kralını getirdik, hala yer tutma hataları, hala kontratak yemeler, hala boş bırakılan alanlar.". bu sefer melo da yok, bakalım nice olacak halimiz dedim; selçuk ve engin, sezonun en etkili presini yaptılar ve yarı alanımızı kontratağa kapadılar; ayrıca rakip yarı alandan uzaklaştırılan topların tamamı da bizde kaldı. zaten önceki maçlardan kıllanıyordum; top çalma istatistiği bu kadar yüksek olan felipe melo gibi bir adamın varken, niye bu kadar açık verirsin diye. görünen o ki sorun, felipe melo'nun maç içinde sürekli yerini kaybetmesiymiş.

    göbekte ya üçlü blok(ön libero + ikili tandem) ya da ikili tandem oynuyoruz; bu futbolcuların nerede duracağını birbirine bakarak belirlemesi ve bağlantı halinde olması gerekiyor. haliyle bunlardan birinin yerini kaybetmesi, diğerlerinin de pozisyonunu bozuyor. göbekteki oyuncuların tek tek pres gücü yüksek olsa da, uyum yoksa verim alınamıyor. şu an itibarı ile, mecut kadroda galatasaray'ın ideal orta sahası; ön liberoda felipe melo, orta saha tandeminde selçuk inan ve engin baytar'dır. fakat melo'nun cezası bittikten sonra 4-4-2'nin çift orta saha tandemine monte edilirse, sadece tek bir partnerle oynayacak ve o partnerinin yerini kaybetmesine sebep olursa eğer, diziliş itibarı ile o açığı kapatacak bir üçüncü orta saha oyuncusu da bulunmadığından, her maç gol yemeye kaldığımız yerden devam ederiz.

    engin'e kızgınım, ama şaşırmış değilim. bu adamı tanıyordum ben, bu ilk de değil, son da. belki söylemem gereken, ilk geldiğinde futbolunu da hafife alarak kendisine haksızlık etmiş olabilirim, görmeyeli çok gelişmiş. ben engin'i yetenekli ve sorunlu bir kanat oyuncusu olarak hatırlıyorum sadece; şu an oyun görüşü olan, atak başlatabilen ve muhteşem pres yapan kuvvetli bir orta saha oyuncusu olmuş. geçtiğimiz haftalarda yaşadığı sakatlıklar, kendine yeterince bakıp bakmadığından da şüphe etmeme sebep olmuştu; şu an fiziksel olarak düzelmiş görünüyor. ama galatasaray'a geldiğinden beri daha şapkayı önüne koyup düşünmemiş belli ki; bu akşam gördüğü kartın en ufak bir açıklaması olamaz. futbola karşı işlediği bir suç var; federasyon ceza verecek, itiraz edilmemeli. bu aynı zamanda kulübe karşı işlediği bir suç, bizim de cezalandırmamız gerekiyor. ama kendine karşı işlediği suçu kim cezalandıracak, bilemiyorum. zaten olgunluk çağına yaklaşan bir futbolcusun; bunu da harcarsan, bundan sonra daha kaç şans bulabileceğini zannediyorsun engin? ama eldekinin en iyisi yine de; transfer yapılıncaya kadar, sakat ya da cezalı olmadıkça, selçuk'un partneri olarak yazılacak ilk adamdır. ulan hatırladıkça sinirim tepeme zıplıyor ya...

    ama hakkını vereyim, dört tane uzun pasını saydım engin'in bu maçta. her biri inanılmaz düşünülmüş, dahiyane paslardı ama şiddetini iyi ayarlayamadığı için boşa gitti; kısfmet. "iyi oyununu golle süsledi" tabiri, rakibin salakça bir hatasının da yardımıyla engin için kullanılmış oldu bu maçta. ama taraftara ağız tadıyla "engin de güzel oynadı be abi." geyiği çevirmeyi çok gördü...

    kadronun 4-4-2'yi uygulamak için uygun olmaması sebebiyle çok itiraz ediyorum ama, elmander - baros ikilisi de çok iyiydi be arkadaş. ikisi de alan daraltmayı biliyor, yıpratıyor, hava topu alabiliyor; elmander topu nereye atacağını, baros nereye koşacağını biliyor. bu ikiliyi beslemek için selçuk - engin ikilisi yeterliydi bence; elmander zaten top rakipteyken defansif forvet, top bizdeyken gölge santrafor gibi oynayarak gizli bir oyun kurucu oldu zaten. hepimiz biliyoruz ki bu maçta eksikliğini çektiğimiz şey, kanat organizasyonlarıydı. zaten kanatlarda sürat eksikliği çekiyoruz; sercan yerine riera çıkamaz mıydı oyundan? sercan trip yapmadı en azından; bir de onunla uğraşmak zorunda kalmadık...

    hakemle ilgili çok şey söylenmiş, ekleyebileceğim pek bir şey yok. kısaca:

    -baros'un ilk pozisyonu bana göre penaltıydı, penaltının verildiği pozisyon için sarı mı yoksa kırmızı mı vermesi gerektiği tartışılabilir. savunmanın yerini hatırlamıyorum, belki bariz gol şansı kayboldu falan diye düşünmüş olabilir.

    -semih'in pozisyonuyla ilgili: %100 futbol'da maç sonu röportajları izliyordum, o pozisyonda yerde kalan sivasspor forveti penaltı yoktu demiş; rıza çalımbay maç sonunda o pozisyona penaltı diyerek fena epic fail oldu.

    -elmander'in kartı çok talihsiz, itiraz etmeye falan pek yüzüm yok. tamam, kasıt yok da; basılan yer de çok sakat be abi. iki maç ceza alması ağır olur, fakat sarı kart yetmezdi o müdahale için.

    -maçın henüz 5. dakikasında faty'nin topu ıskalayıp, bileğine vurarak topla giden baros'u ceza sahası önünde düşürdüğü pozisyon faty'e sarı kart gerektiriyordu; faul bile verilmedi. faul yoksa(ki var), baros'a hakemi aldatmaya yönelik hareketten sarı kart nerede? sözlükte tartışılmayı bırak, ligtv'de tekrarı bile oynatılmadı pozisyonun.

    -ayhan'ın kendini yere bıraktığı pozisyonda rakibe sarı kart çıkması tam bir eyyam örneği.

    -engin baytar'ın golünde sivasspor'lular, kendileri de neye itiraz ettiklerini bilmeden yan hakeme el kol kaldırınca, spikerler de pozisyonla ilgili bir tartışma uydurmak zorunda kaldılar. ofsaytla uzaktan yakından ilgisi yok zaten. elle oynama da değil. tehlikleli hareket değil, çünkü faty engin'i öyle kötü kaçırdı ki, engin'in ayağı topa kalktığı esnada, faty'nin sözümona topa kalkan kafası, engin'in sırtının hizasındaydı. yani tehlikeli hareket kuralının uygulanmasını gerektirecek kadar yakınında kimse yoktu engin'in; temiz...

    ---

    haftaya gençlerbirliği maçı var, ujfalusi yok.

    -bursaspor'da oynarken rigobert song'u 30 dakika zorladığı maçtan beri, şu herve tum'un kafayla top indirip arkadaşlarına dağıtmalarından tırsarım. herve tum, semih kaya için iyi bir sınav olacak; umarım geçer.

    -aykut demir'i ailecek beğenerek izliyoruz. yer tutmasını ve müdahalelerini ilk izlediğim maçtan beri beğeniyorum, bu sezon kafa toplarında da fena değil. elmander'in yokluğunda baros aykut'la boğuşmak durumunda kalacak; bakalım nasıl olacak.

    -erdal kılıçarslan ve oktay delibalta kalburüstü sayılabilecek kanat oyuncuları.

    -cem can bu sezon istikrar abidesi resmen.

    -----

    edit: ulan yazmayayım dedim ama; hadi içimde kalmasın. maçın en güzel anı, attığımız ikinci golden sonra sivasspor santrayı yapar yapmaz prese başlayıp topu geri kazanmamız ve hemen devamında rakip kaleyi iyi-kötü tedirgin edip ufak bir pas hatasıyla top kaybetmemizdi. o iştahı özlemişiz be...

    -----
  • 182
    sivasspor gibi salt savunma oynayan takımlara karşı oynadığımız maçlar ** berabere bitti bu sezon. bu maçın da benzer skorlarla biteceğini düşünüyordum. öyle de oldu... gel gelelim maçı 9 kişi bitireceğimizi düşünmemiştim. çok ucuz görülen iki kırmızı kart sonrası, takımın en iyi diyebileceğimiz 3-4 oyuncusundan ikisini, sezonun en önemli virajlarından birinde kaybettik. aynı hafta içinde gençlerbirliği*, fenerbahçe** ve trabzon* maçlarının oynanacağı düşünülürse, kartların ne kadar ucuz ve amatörce olduğunu bir kez daha fark edebiliriz sanırım.

    takımda hala yerine oturmamış, tadında gitmeyen bir şeyler var. ne olduğunu düşünüyorum, düşünüyorum bir türlü bulamıyorum. ama istek, arzu, hırs şahane devam ediyor. zaten maç kazanabiliyorsak, bu hırs yüzünden kazanıyoruz. dün geceki olumsuzluklara rağmen 3 puanı almak iyi oldu. iyi oynamadan da kazanabilmeye alışmak, bu periyotta oynanan oyunu görmemezlikten gelmek gerek bazen. özetle; engin baytar ve milan baros'un attığı gollerle 2-1 kazandığımız maçtır.
  • 184
    galatasaray bundan sonra devre arası alınacak en az 5 transfere kadar ne kadar az puan kaybederse o kadar iyi olacaktır. o sebeple o zamana kadar iyi futbol falan beklemiyorum. iyi futbolu 2.devre oynanacak olan maçlarda görmeyi bekleyeceğim.
    o sebeple bu maçta da yok futbol kötü, yok ujfa vs. gelecek maçta oynamayacak, çok da önemi yok bunların. her maçı tek tek düşünüp üç puana koşmalıyız. bu maçta 2.yarının belli kıssımları hariç kötü oynadık, 9 kişi kalmamız hem oyuncularımızın hem terimin hem de hakemin suçuydu. umarım bu eksik kalmalar fener maçını etkilemez.
  • 185
    2 haftalık galibiyet özlemini dindirmek için çıktı galatasaray sahaya.

    sabri'siz ve melo'suz bir ilk 11 gördük. herkes melo'nun yerine ceyhun veya ayhan'ı beklerken, imparator sahaya çift forvet sürdü ve rakibine gözdağı verdi.

    çift forvet olunca, bu iki forvet de yerinde durmayan, pres yapan, koşular yapan forvetler olunca fizik gücü yükselen bir galatasaray gördük hücumda. defansta ise selçuk'un yalnız kalması sorun yaratabilir mi diye düşünürken sivasspor'un dirençsiz hücumuyla bu düşünce de yok olmuştu.

    ilk yarının sonlarına doğru tam beraberliğe alışmışken, elmander'in bitmek bilmeyen inadıyla kazandırdığı topu, hakan aslında baros'u düşündü ama engin girdi devreye aldı topu gördü kaleyi, 1-0.

    ikinci yarı baros aldı topu yine kaleciyi avladı aldı penaltıyı, penaltının sonucu zaten belliydi ve olması gereken oldu, 2-0.

    sivasspor bir anlık atakla golü buldu ve durumu 2-1'e getirdi. devamında maç boyunca sürekli bir kazık yemişlik düşüncesinde bulunan kaleci milan borjan yine bir çakallıkla engin'in bileğine bastı engin'i attırdı, engin de bu oyuna kolay geldi ve alışılagelmiş hareketlerinden biriyle bıraktı takımını...

    devamında bir kırmızı kart da elmander'e geldi. hareket kırmızı karttı evet ama bir kişi bile elmander'in bunu kasti olarak yaptığını söyleyemez.

    galatasaray maçı kazandı, hak etti. zor değildi, olmadı da zaten. takımın eksik kalması dışında bir eksiklik yoktu.

    haftaya gençlerbirliği deplasmanı...

    http://ask-ifutbol.blogspot.com/...-kirmizi-koyduk.html
  • 186
    elmander'in atılmasından sonra sakatlanan oyuncuyu getirip önümüze koydular. polis amcalar da durumdan vazife çıkarmak için kendilerini oraya attılar hemen. yanımda kendini paralayan, hatta sahaya bozuk para sallayan adamlar vardı. sonra o kendisini paralayan sahaya girecek gibi hissettim ve tuttum adamı. en önde olduğum için bir polis amiri gelip parmağıyla göğsüme bastırıp geri gitmemi istedi, halbuki tribündeydim ben sahaya falan çıkmamıştım. artık bu polisleri sahanın içine sokmamak lazım hangi maç olursa olsun. çok mu zor allah aşkına spor müsabakaları için eğitilmiş özel güvenlik şirketleri ile bu işi halletmek. siyasi eylemlerde güç orantısını kaçıran polis eline fırsat geçince tribünde de basıyor köteği. stadyumların polislerden acilen arındırılması lazım.
  • 187
    bence de galatasaray bu senenin en kötü futbolunu oynamıştır. hatta daha sert bir eleştiri yapmak gerekirse, futbol bile oynamamıştır. iki tane pas yapmayı bırakın uzun toplarla bile doğru düzgün çıkamamıştır. galatasaray adının olduğu her yerde umut vardır diye diye bugünlere geldik ama artık her puan kaybı daha büyük şeylere yol açacaktır. eğer bugün herkes sakin kalıyorsa bu dünkü maçta alınan 3 puan yüzündendir. futbolculara gelecek olursak;
    muslera: kaleye iyice ısındı. sabır dedik, bir iki maç iyi oynasın yeter dedik, öyle de oldu. yine hata yapacaktır fakat en azından artık kalede güvenle maça başlıyoruz. ayrıca çok iyi oyun kuruyor.
    eboue: o da muslera gibi takıma ısındı. birkaç arkadaşımın dediğine katılıyorum, önünde iyi bir sağ açıkla çok daha iyi oynayacaktır.
    semih: 3 tane büyük hata yaptı. birinde sarı kart gördü topu ayağından açıp, birinde gol yedik, birinde penaltı olabilirdi. ama olsun galatasaray iyi bir defans kazanmıştır.
    ujfalusi: fazla söze gerek yok. gerçekten iyi. semihle de anlaşıyorlar.
    hakan: hala yeterli performansta değil. ama geçen seneden iyi.
    engin: mücadelesi iyi, sahanın her yerinde, iyi pas atıyor ama çok çok yaratıcı değil. çok iyi bir ortasaha gelirse yedek olacaktır ve galatasaray çok iyi bir yedek kazanmış olacaktır.
    selçuk: kiminle paslaşsın, kime arapası atsın zira elmander ve baroş araya kaçan forvetler değil gelip top alan ve ortasahayla beraber ileriye koşan forvetler. şimdilik vasat ve vasatın biraz üstü oynuyor ve yine şimdilik yeterli ama artık biraz daha sorumluluk almalı.
    kazım: derhal,acilen, hemen ilk 11den kesilmeli,böyle gamsız,böyle kötü oynayamazsın arkadaş! dün kazım'a 75 dk dayanan fatih hoca'ya da buradan selamlarımı gönderiyorum.
    riera: galatasaray'ın yerlileri durgunlaşmaya başlarken yabancılar takıma alışıp daha iyi oynamaya başlıyor. tıpkı riera gibi. yavaş yavaş kendine geliyor ve hangi takımda oynadığının farkına varıyor. bence bol bol orta açtırmalıyız kendisine.
    elmander: tam hocanın ve bizim istediğimiz gibi bir forvet. mücadeleci,sırtı dönükken de iş yapabilen ve bitiriciliği gayet yeterli olan forvet.
    baroş: ne olursa olsun o bir kral. çok iyi oynamadı ama kendisi ligde en iyi penaltı aldıran futbolcu. forma girmesi için daha çok oynamalı ve gol atmalıdır. ister penaltıdan ister 40 metreden.
    ayhan: bu sene çok oynamadı zaten ama sadece mersin idmanyurdu maçında sonradan girerek olumlu şeyler yaptı. yaşı ve zaten ancak yeterli olan futbol kabiliyetiyle bu kadar olur diyorum. son dakikalarda kendi kale önümüzde kendini yere atarak aldırdığı faul çok akıllıcaydı ve önemliydi.
    sercan: kontratak futbolcusu. önde olduğumuz ve rakibin bastırdığı maçlarda, özellikle ağır savunmalara karşı fark yaratabilir ama bence gerçek yıldız bir futbolcu olamaz.
    servet. falan filan işte. yazmaya gerek duymuyorum.

    sonuç olarak bence dün rezil bir futbol oynadık ve iyi kapanan takımlara karşı iyi oynayamıyoruz. bunun da en büyük nedeni bence kanatlarımızın kötü değil çok kötü olması. ve selçuk'un çok geriye yaslanması. tabi dün akşam için melo'nun olmaması selçuk için iyi bir bahane. toparlanır mıyız? neden olmasın, devre arasına kadar lider olursak ya da en azından liderle en fazla 3 puan farkı korursak, playoff saçmalığına rahat gireriz. fakat acilen bu takıma sağ açık, yaratıcı ve aynı anda mücadeleci bir ortasaha ve iyi bir defans yedeği ile sadece bitiriciliği olan forvet lazım bence.
  • 189
    galibiyet geldi gelmesine, hatta "fenerbahçe puan kaybedince galatasaray'ın da puan kaybetme" alışkanlığı da bu maçta etkili olamadı fakat bu 3 puandan ziyade şu kırmızı kartlar baya can sıktı. tribünlerde, galibiyete sevinenden çok kırmızı kartlara üzülenler vardı haliyle. akıllar fener maçında..

    maçtan önce, tribünlere ilk çağrılan isim, 'aslan parçası' semih bugün yine fena değildi. golde hatası var. az kalsın bir pozisyonda penaltı yaptırıyordu derken 3 puana mani olacak bir hata yapmadan bitirdi maçı. daha genç, önünde ciddi anlamda uzun bir yol var. şöyle de bir şey var ki, hata yapacaksa da semih yapsın. gayet de iyi gidiyor genel olarak. nazar değmesin, aman.

    stada giderken bomboş metroları görünce, "acaba maç yarın mıydı ki?!" diye düşündüm ciddi ciddi. ilk defa bu kadar boş gördüm maç günü metroyu. kimsecikler yoktu, baya baya tek başıma indim koskoca taksim metrosu'ndan. keza stada girdiğimde de maça 1 saat civarında bir zaman vardı, 1000 bile kişi yoktu statta. "i was at the asy tt arena with less than 1000 others" foursquare hesabı. keza maç başladıktan sonra da 25 bin kişi civarındaydı tribünler, fazlası yoktur. iyi gün taraftarları her zamanki gibi ortalıkta yoktu. kimisi de daha 70. dakikalardan stattan çıkmaya başladı. "ama hava soğuk, dönüş eziyetli yeaağğ!" en çok konuşan da bu taraftarlar olur zaten bu dünyada, hangi haklaysa..

    he bir de "pis, çirkef bir takım" tanımı yapılıyor bazı galatasaraylı kişilerce şu takım için. o bambaşka bir boyut zaten.

    engin ile elmander'in - 100% haklı - kırmızı kartlarından sonra oyuna sonradan giren sercan'ı alıp servet'i soktu fatih terim ve defansı 5'leyip, skorun üstüne yattı. fakat burada sercan'ın oyundan alınması olmadı gibi. riera alınabilirdi mesela ne bileyim. sercan daha yeni girmiş. hepsini geçtim, onuru kırılır insanın.

    riera demişken dün fena değildi. dileyelim ki şu performansını iyice bi' arttırsın. fener maçında çok iş düşecek. he ben hala bu adamdan bir cacık olmayacak diyorum, o başka. rıdvan gibi yorum yaparsam, "bi' heinz olur en fazla".

    ilk yarıda gözler çılgını (melo) aramadı değil. takımın direncinin sallandığı dakikalarda ondan iyi kimse ateşleyemezdi bu takımı. gerçi bu kadar etkisiz 2 kanatla, nereye kadar? dediğim gibi riera fena değildi dün belki ama bu sefer de kazım yokları oynadı. devre arasında acilen 2 kanat oyuncusu takviye edilmeli bu takıma. bütün takımı sekteye uğratıyor resmen kanatlar..

    böylesine kötü oynadığımız bir ilk yarının, tam da istenilen dakikasında gol atmayalı da uzun zaman olmuş be..

    eboue de günün en iyilerindendi. maçtan önce ve sonra kendisine verilen desteğe maç sonrasında tüm tribünlere tek tek giderek selam vererek karşıladı. eboue de melo gibi fener maçının bir başka kilit adamı.

    artık öyle bir hale gelmişiz ki orkun, aykut, ufuk, sanctis, franco sağ olsun, 40 metreden kaleye gelen toplarda bile çekiniyoruz. ama artık, kalede 'kedi' var, kalede muslera var.

    aklıma gelmişken, arena'da nevizade'yi söylemeyi özledim. baya oldu arena'da söylemeyeli.

    doğu üst'te de yeni bir grup oluşmuş sanırım, pegasus'a yakın köşesinde. umarım arena'daki şu rezalet tribünleri bir nebze olsun toparlayabilecek bir tribun grubu olur..

    gelelim şu kırmızı kartlar meselesine..

    engin'in de elmander'in de (elmander kesinlikle kasten basmıyor da olsa) kartları yüzde yüz doğru, eyvallah. fakat bu kartlar galatasaray'a karşı bu kadar rahatça çıkabiliyorken, anadolu yakasına neden çıkmıyor? en basitinden, geçen sene lugano'nun o kasten bastığı hareketi falan geçtim, diğer tüm kararları da, bu sezon emre'nin yaptıklarına rağmen gördüğü kart sayısı? çok komik bir rakam, 7 maç, 2 sarı kart. meğer amma da uslu biriymiş emre di mi? ahh ah, içimiz fesat bizim(!).

    bu saçma bahanelerin altına sığınmaktan nefret ediyorum ama fenerbahçe'nin bir galatasaray maçına bir futbolcusunun kırmızı kart görmesi sebebiyle çıkmadığını hiç hatırlamıyorum. var mı hatırlayan? ben galatasaray'ı, engin'i kollasınlar demiyorum kesinlikle, yaptıysa görecekler, sadece, herkese eşit göstersinler şu kartları, fauller, penaltıları. tabi senelerdir böyle bir şey olmadığını biliyoruz, benimki de laf işte, polyanacılık oynuyorum n'aparsın..

    yalnız n'olursa olsun, engin'in yaptığı takıma ihanetten başka bir şey değil. 2 hafta sonraki fener maçında sahanın adamı olmasını beklediğimiz adam, gidiyor saçma sapan bir kırmızı kart görüyor. her ne kadar o pozisyonun öncesinde kaleci engin'in ayağına kasten basmış da olsa, o kafa o kadar gereksizdi ki.. he baros'un verilmeyen penaltısı, kalecinin çıkmayan 2 kırmızı kartı falan da var ama, açıkçası bu yönetimin şu saçma sapan 'fair play' kafasına az bile yapıyorlar. hiç bir şeye adam akıllı tepki gösterilmiyor ki, tribünler için de geçerli bu. küfür yasakmış. ne yasağı arkadaşım, gördük inönü'yü? görüyoruz saraçoğlu'nu? yasak falan yok. adam gibi tepki gösterilmedikten sonra böyle gelmiş, böyle de gider bu sene de. tamam iyi, hoş yönetimimiz var ama, takımını korumaktan aciz bir yönetim oldukları da aşikar. beşiktaş maçındaki hatalarından sonra ali aydın'a hakemliğini bıraktıran rahmetli canaydın'ı özledim ben. fair play diyorsan da, kralı vardı.

    önümüzdeki 3 maç çok ama çok zorlu. önce gençler deplasmanı, ardından hafta içi fenerbahçe gelecek arena'ya, bir kaç gün sonra da trabzonspor deplasmanına gidecek takım. ujfa da gençler deplasmanında oynayamacaklar arasında bu arada. gençlerbirliği fenerbahçe karşısında çok iyi oynamış sanırım, izlemedim fakat tüm eksiklere rağmen kazanılması gereken bir maç. fenerbahçe maçı için sağlam bir moral lazım takıma. hele hele şu 3'lü seriden gelecek 9 puan, inanılmaz bir motive katar takıma..

    arena'daki maçlardan sonra bir klasik haline gelen, mecidiyeköy metro'da 'those were the days'i çalan arkadaş, bu nasıl bir enerjidir her maç her maç.. bir maşallah da sana gelsin. normalde aşağı inmesi gereken merdivenlerin durmasını fırsat bilip çıkmaya çalışmayın bu arada, merdivenin çalışmaya başlamasıyla ufak(!) çaplı bir ter atabilirsiniz, aman diyeyim denemeyin. tecrübeyle sabit. sağı solu belli olmuyor o merdivenlerin.

    dün rüyama bile girdi mehmet ali aydınlar. sorularımla boğdum adamı resmen. şu pislik sezonu sadece galatasaray maçlarını izleyerek geçirmek istiyorum, bir an önce. zaten yeterince soğuttular futboldan da..

    http://jaimelesport.blogspot.com/...yi-fakat-gerisi.html
  • 191
    tahmin ettiğim gibi bir maç oldu.zorlandık ama kazanmayı bildik.maçın ilk yarısı berbattı,çok sıkıcı geçti.bu sene bütün maçlarda ilk yarıyı nasıl bitirdiysek maç da öyle bitti.ilk yarının son dakikasında golü atınca tamam dedim,maç bugün bizim * kırmızı karta kadarki en iyi oyuncumuz enginin yaptığı hatanın açıklaması yok.karşındaki ne yaparsa yapsın sen o kafayı atıp da takımını zor durumda bırakmayacaksın.hakemler yine bildiğimiz gibi...kazımın bu takımda yeri yok.eboue her geçen gün kendine geliyor,keza muslera da öyle.söylenecek çok fazla bir şey yok.hee bu arada,ben demiştim :

    (bkz: #826238) **
App Store'dan indirin Google Play'den alın