• 1927
    bu kadar bedava futbolcu toplamak ne demektir?
    tamam avrupanın büyük takımısındır oyuncunun aklını çelip bedavaya kaparsın.*
    takımıyla sorun yaşayan futbolcuları kapabilirsin ama takımın düzenini bozacak orta sınıf oyuncuları takıma toplamanın ne anlamı olabilir.* söyliyeyim bunun anlamı küçülmek.evet maalesef galatasaray artık kalite olarak bir kayserispor,bursaspor
    seviyesine inmiştir.iki adnan amacına ulaştı artık kendilerini tebrik ediyoruz.
  • 1935
    sivasspor karşısında aldığı sonuç çok da şaşırtıcı değildir. niçin bu kadar tepkiyle yaklaşılıyor anlamış değilim.
    elimizi vicdanımıza koyalım. kaçımız rahatlıkla alırız diyorduk bu sivasspor maçını?
    en son anadoludan ne zaman galibiyetle döndüğünü (sanırım denizli idi) hatırlayamadığım futbol takımı.
    yıllarca futbolun adaleti diye bağırıp durduk. şimdi futbolun adaleti var ise bu takımın galip gelmesi gerçekten çok zor kabul edelim.
  • 1937
    geçen sene fenerbahçe mağlubiyetleri sonrasında, son dakikada yedikleri gollerle puan kaybettiklerinde, gidip eskişehir'e antalya'ya filan yenildiklerinde dahi kendileri hakkında yazılanları gerek burada gerek ekşi sözlük'te okuyordum, blogları, köşe yazılarını kimi zaman canım sıkılsa da okuyordum,takip etmeye çalışıyordum. ama bu sene onu bile yapamıyorum. geçen sene umut vardı yazılanlarda. takımdaki eksikliklerin beklenmeyen şeyler yüzünden olduğu, tam kadronun neler yapabileceğinden filan bahsediliyordu. takımda eksikler var sakatlıklar belimizi büktü deniliyodu. geleceğe az da olsa umutla bakabiliyordum onlar sayesinde. ama bu sene çıkılan maçlarda özellikle ilk lig maçında * nerdeyse tam kadroyla çıkıldığından, transferin bitimine son 15 gün kala elde hala alınacağı söylenen 3 futbolcudan hiçbirinin olmaması, aceleyle sadece transfer yapalım mantığıyla alınacak futbolcuların takıma katkı yapması beklenemeyeceğinden umutsuzum bu sene. yazılanlar da bunlarla ilgili zaten. survivor'da sarışın hatun erkeklere çemkirirken ocağımı kuruttular tarzında bişi demişti de gülmüştü aynısını galatasaray futbol takımı yaptı bana.
  • 1939
    kalede kaleci yok.

    savunma göbeğinde hala servet oynuyor. önde kurulan savunmada servet çetin olmaz. kaç kere göreceğiz?

    orta saha hakkında o kadar çok yazıldı çizildi ki, birşey diyemiyorum.

    velhasıl, orta sahaya elzem olan 2 transfer yapılmazsa, ilk 3 zor diyorum. yapılırsada, kaledeki ve defanstaki eksikler ve yeni gelecek oyuncuların uyumları gibi konulardan ötürü yine ne olacağı çok belli olmaz ama şampiyonluğa oynarız.

    polyannacılık oynamaya gerek yok. durum bu. gerçeklere kendimizi alıştırmamız iyi olacak.

    daha önce yazdım, yine yazıyorum. 31 ağustos'ta transfer durumuna göre rijkaard istifa etsin. böyle bir yönetimin yönettiği galatasaray içinde, taraftarların önemli bir çoğunluğu içinde, ama özellikle frank rijkaard içinde en doğru karar olur.

    bir tek biz bir avuç futbol laleleri üzülürüz işte...
  • 1940
    teknik direktör beğendiremiyoruz efendim bunlara. kim gelse bir şekilde kuyuya düşürüp boğuyorlar adamları. şampiyon olmaları için ya başlarına 90'ların delifişek, futbolcuları sopayla kovalarmış gibi tavırlı fatih terim'i lazım yada teknik direktörsüzlük gerek. kanunsuzlar çetesi gibi oldular son senelerde. hocalar bunları sıkıya soktu mu rezil gibi oynuyorlar nasıl olsa taraftar ve yönetim cezayı hocalara kesiyor.

    ama suç bizde. sen bunları başına taç edince, aşık olduğumuz, şahsen görünce içimin kabardığı formayı giyiyorlar diye bunlara değer verince en kapasitesizi bile kendini bir şey sanıyor. "olm çoğunluk bizde, istersek hocayı, başkanı vs. yollarız" diye düşündüklerine eminim. insan psikolojisi çünkü. sahaya çıkıp oynayanlar bunlar. takımı rezil de ederler vezir de. eh farkındalar bu durumun. ama az kaldı. 20 bin (ocaktan sonra 55 bin) kişi baskıya bir başladı mı görürler çoğunluk kimdeymiş. bizde ki de insan psikolojisi ne de olsa. bizim de sabır sınırlarımız var. o sabır taşı çatlayınca "galatasaray taraftarına yakışmadı hiç bu", "galatasaray taraftarı kendi futbolcusuna/yöneticisine böyler şeyler yapar mı hiç?" diyenin... neyse.

    galatasaray futbolcusu/yönetimi de kendine çeki düzen vermeli, formaya yakıştığı gibi mücadele etmelidir sonuçta. her boku da bizden beklemeyin.
  • 1941
    yarın 2 transferi birden açıklansa bile bu oyuncuların forma şansı bulup takımla uyuma girmesi en erken 5. haftayı bulacağından ve bu 5 haftanın kalan 4 haftası içerisinde sırasıyla bursaspor (i), eskişehirspor (d), gaziantepspor (i), bucaspor (d) gibi zorlu maçlara çıkacak ve bence bu haliyle maksimum 5 puan çıkarabilecek takımdır. biz taraftar olarak yürüyeduralım siz uyuyadurun.
  • 1943
    yeni sene için çok da ümit vermeyen takımdır. halbuki bazı doğruları görmek çok zor olmamalıydı. geçmişe bakarsak 96-00 senelerindeki takımda 3 b2b + 1 pure yetenek ile neler yapıldığını görürüz. nedir bu kadar zor olan ben bunu anlayamıyorum. belli ki rijkaard belki de dünya görüşü yüzünden yönetime çok da karışmıyor. yönetimin scout sistemini de kurmadığını, oluşuma gerek görmediğini ya da beceremediğini varsayarsak basit hamleleri dahi yapamamasını anlayamıyorum. elano'yu yoksayarsak ayhan'ın yedeği yok. korkunç bir şey bu. barış ve sarpı zaten saymıyorum. yedek olabilir diyelim. paraya çok gerek olduğunu düşünmüyorum. türkiye ligi fiziğin ön planda olduğu bir lig. fizikli, kondüsyonu yerinde, top kapabilen, oyundan düşmeyen ve çalım atabilen oyuncu ihtiyacı var çalım atabilmeli ki fark yaratsın bunu bulmak o kadar da zor olmamalı. bu tanıma orta sahada uyan sadece ayhan var o da 10 yıl önceki hali. mevcut takıma 1-2 adam sadece bu yapıda orta saha adamları alınmalıydı. kaleci kesinlikle alınmalıydı. sol bek keza elzem. toplamda ilk 11 e direk yazılcak 4 adam farklı olmalıydı bugün sahada. olmadı. umudum yok açıkçası. içim karardı. nerden nereye geldik ya da nerdeydik ki?
  • 1945
    biraz daha zaman vermek gerektiğini düşündüğüm takımım. ümitsiz olabilirsiniz. mutsuz olup şikayet edebilirsiniz. anasını satayım kombineyi bu takıma mı aldım diyip küfrü basabilirsiniz. ama lütfen şunu unutmayalım sevgili sözlük yazarları siz eğer gerçek galatasaraylıysanız o formayı giyenlere saygı duyup destek olmak zorundasınız. hepimiz farkındayız bir şeylerin yanlış gittiğinden. bu yönetim mayıstan beri ortasaha transferi yapamadı. rijkaard sert futbol oynatamıyor, keita yollanıyor vs.. unutmayın ki mayısları güzel yapan, gözlerinizi dolduran, tüğlerinizi diken diken yapan aslanlar bu formayı terletmişlerdir. o yüzden gemileri yakmadan biraz daha sağ duyulu davranmayı denemek bize ve duruşumuza yakışandır.. ne kadar umut vermeseler de sahadakiler galatasarayın futbolcularıdır.
  • 1946
    bu haliyle karpaty lyiv'i bile eleyebileceğini düşünmediğim takım. rica ederim bana gelip gerçek galatasaraylılık, armanın ruhu vs. muhabbeti yapmayın biraz gerçekçi olun, çok kötü bir galatasaray ile karşı karşıyayız. rijkaard'ın neeskens'in kabahati yok değil ama yönetim ve futbolcuların yanında devede kulak kalıyor. mental açıdan enkaz bu takım.
  • 1948
    şu haliyle düşme hattının üzerinde ligi bitirecek olması muhtemel takım.

    bugünkü maçın* sonucuyla alakalı değil bu görüşüm. takım iyi top oynamayı geçtim, iki tane olumlu pas, bir organize atak yapamıyor. maça çıkarken ayhan bağırıyor "duran toplara dikkat, herkes adamını biliyor" diye. herkes kafa sallıyor. o kafa sallayanlar yenilen duran top golünden sonra yine kafa sallıyorlar. bu takımın hazırlık kampında ne hazırlığı yaptığını biri çıkıp anlatmalı. transferlerin neden bu kadar geciktiğini biri çıkıp anlatmalı.

    ama yok biz yine hakeme sallayalım, rakibe sallayalım hatta ve hatta mustafa sarp'a ayhan'a barış'a sallayalım.

    asıl suçlular ne zaman hesap verecek...
  • 1949
    son 3 sezondur öne geçtikten sonra panikleyip ne yapacağını bilemeyen, gol atana dek pas yüzdesi yüksek, gol attıktan sonra aynı yüksek yüzdeyle rakibe pas atan bir takım olmuştur. bu 3 sezonda da, takımda birçok tecrübeli ve baskı altında top oynayabilen oyuncular olmasına rağmen; bırakın taraftar baskısını, 1-0 öne geçmenin verdiği baskıyı bile kaldıramayan bir ekip görünümüne bürünmüştür.
    ne gariptir, total futbolda 1-0 öne geçen takımlar, defansta daha dikkatli oynayıp ikiyi, üçü bulmaya çalışırken; bizim takımımızda, 1-0 öne geçtikten sonra defans hattı olduğu gibi geriye yaslanıp, ofans hattı da defansa pek uğramayıp, ikiyi de üçü de bulsak maçın son dakikalarının rahat bitmesini istemeyen bir görüntü sergilemeye devam etmektedir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın