• 8851
    şanssız takım. eğer ki bugün ki kasımpaşa maçın da hakem eboue'ye o penaltıyı çalsaydı şu an farklı şeyleri konuşuyor olabilirdik veyahut burak altıpastan o golü atsa. ama bilinen bişey var ki çok kötü gidiyoruz oyun olarak. oyuncular huzursuz, özellikle umut.

    takımda liderlik karmaşası var bir kere, ideal 11 kurulamıyor bir türlü hadi ideal 11'i geçtim ideal defans hattı dahi kurulamıyor.. yedek kalecimiz çok kötü, 3* ilk 11 oyuncumuz sakat. bunlar üst üste koyulduğunda denklemin sonunda çıkan şey zaman. ama bu zaman geçerken puan farkının 9'u geçmemesi lazım. en azından devre arasına 9 puan ve aşşağısı farkla girersek yapacağımız transferle bi umudumuz olabilir.

    yoksa şu an gerçekten bireysel kaliteyle ve formamızla puan alıyoruz. oynadığımız oyunda mücadelemiz de berbat. kan değişimi lazım artık takıma olmuyor yani. yekta, ceyhun, riera, dany, amrabat, kesinlikle ilk etapta gönderilmeli. olmuyor, olmicakta çünkü.
  • 8852
    kadronun şampiyonlar ligi için yetersiz olduğu doğrudur. ancak kadro yetersiz deyip ligdeki bariz başarısızlığı da kestirip atmak doğru değil.
    futbolcu kalitesi ile sahaya yansıtılan futbol arasında dağlar kadar fark var.
    sorun nereden kaynaklanıyor bilmiyorum ama göze çarpan teknik eksiklik kondisyon olsa da bu takım tutkuyu-heyecanı kaybetmiş görünüyor. başarısızlığın en büyük sebebi bu bana kalırsa. futbolda çözülmesi en zor olan problem bu olsa gerek.
  • 8859
    ara transfer döneminde nokta atışı 2 transfer ile 2013-2014 sezonunu çok rahat şampiyon bitirebilecek takım. bi de şu detay dikkatimi çekti, bize "çilek" transfer yaramıyor. tamam drogba olmadık anda pozisyon yaratıyor önemli futbolcu ama pres yapamıyor, koşamıyor çünkü yaşlandı. sneijder desen atağın yönünü değiştiren nokta pasları yeter diyorsun ama onun da tarzı değil pres yapmak. ee pres olmayınca ve eskisi kadar iyi pas alışverişi yapan bir takım olmayınca oyunumuzun da kalitesi düşüyor doğal olarak. bence drogba ve sneijder (hatta emre çolak) gibi isimler girecekse ikinci yarı rakip yorgunken girmeli. öyle çok daha faydalı oluyorlar.
  • 8860
    gecenin en karanlık anı gündoğumunun habercisidir. bu ruhsuz takım elbet bir gün toparlanacak silkelenip kendine gelecek. "biz napıyoruz böyle?" diyecek kendi kendine. işte o zaman bizi durdurabilene aşk olsun. eksiklere gelince sol beki söylemeye gerek yok. bu takımın her mevkiye ihtiyacı var :( yedek kaleci, sol bek, sağ bek, stoper, ön libero, orta sahanın ortası(selçukun yedeği), ofansif ortasaha(sneijderin yedeği) sağ-sol kanat, forvet. yazarken yoruldum yeminle. mancini'nin işi zor.
  • 8861
    son 1 aralık 2013 kasımpaşa galatasaray maçı'nda gördük ki, takımın şampiyonluk inancı kalmamış. bu seneyi kafalarından bariz bir şekilde sildikleri belli. yaşanan malum süreç * futbolcuları mental ve zihinsel açıdan yıpratmış. o son dakikaya kadar saldıran takım gitmiş, yerine ''bir an önce maç bitsin'' modunda oynayan takım gelmiş.
    terim-davala-şaş üçlüsü hırslı adamlardı, futbolcular onları kulübede zıplayıp hoplarken gördüklerinde içlerine savaşma isteği, maçı kazanma azmi doğuyordu. mancini ve tugay ikilisi o üçlünün tam zıt karakterinde bir yapıya sahipler. gayet sakin, takım gol kaçırdığında anormal tepki vermeyen, hakemle hararetli diyaloglar yaşamayan bir ikili bunlar.

    e arkadaş senin futbolcuların bu sakin yapıda adamları kulübede görmeye alışık değilki. bu futbolcular melo kart gördüğünde dördüncü hakemin yanına jet hızıyla damlayan şaş'ı görmüşler, bu adamlar haksız yere ofsayt gerekçesiyle iptal edilen gol yüzünden yardımcı hakeme sözlü tacizde bulunan davala'yı görmüşler, bu adamlar orta hakemin yanlı kararları sonrası saha içerisinde hakeme fiziksel temaslarda bulunan terim'i görmüşler.

    haliyle bu kadar adrenalin yüklü bir üçlüyü gören futbolcular canını dişine takıp oynuyorlardı. birden tam tersi özelliklerdeki iki adamı kulübede görünce ister istemez maçlara kendilerini veremiyorlar, canlarını dişlerine takmıyorlar. ha bu durum değişir mi? değişir tabi, zamanla gözleri alışır, kabullenirler. ama bu kabullenme süresi bize pahalıya mâl olur mu? hem de nasıl! oluyor da zaten...
  • 8864
    sampiyon oldugu 2011-2012 - 2012-2013 sezonlari 13ncu haftasi ile yerden yere vuruldugu 2013-2014 sezonu 13ncu haftasi arasinda 2 puan fark olan takimdir. gecen sezon da cok farki degilmisiz hani sezonun bu aylarinda. onu da bu sezonun cok daha zor olan fiksturune bagliyorum.

    ya rakiplerimiz cok kotuymus -ki bu kolay sampiyonluk argumanini dogruluyor- ya da kadro harbiden kötuymus ama biz göremiyormusuz. -ki bu da terim'in kötu kadro kurdugu anlamina geliyor-

    sec. begen. al...

    ben hala umutluyum takimimdan. puan farki daha acilmadan devre arasina girersek, takviyeler ve fikstur avantajimizla bu isi göturebiliriz.

    takima sonuna kadar destek ve sabir...
  • 8865
    kadrosu fatih terim'e özel bir yapıda olduğu için diğer teknik direktörlerin başarılı olması pek mümkün değildir. çünkü normal teknik adamlar riera'yı asla sol bekte oynatmak istemezler. koşamayan, dönemeyen, ileri çıkamayan hakan balta'yı sol bekte asla düşünmezler. stopere koymayı ise mecbur kalmadıkça yapmazlar.

    ve en önemlisi elmander gibi savaşçı ve takıma herşeyini veren adamı göndermez.
  • 8866
    son yılların en kötü kadro planlamasına sahip futbol takımı.

    sanki parasızlıktan, sanki oyuncuların takıma gelmek istemeyişinden kadro kurulamamış gibi. böyle saçma bir planlamayı daha doğrusu plansızlığı nasıl başarmışız aklım almıyor.

    yıllardır her transfer döneminde taraftar sol bek der, sağ bek der. bunu bakın taraftar diyor. taraftar tribünden izlediğinden daha net görüyor bazı şeyleri sanırım.

    muslera'nın yedeği yok. muslera robot değil ki sakatlanmasın, ceza almasın.

    takımda;
    sol bek yok, dolayısıyla yedeği hiç yok.
    sağ bek de yok gibi; eboue'yi düşünsek sürekli yerlerde. maç içinde 2 olumlu hareket yapsa 12 olumsuz hareketi var.
    sabri'yi düşünsek yetersiz kalıyor, eskiden gençliğinin de verdiği enerjiyle daha hızlı ve atikti ama artık o özelliği yok.

    stoper konusuna gelirsek, bu sene o hat belki 10 defa değişti. semih eski gücünde değil, üzerinde bir sakatlık var atlamadı. chedjou ise ilginç bir şekilde kafası tamamen başka yerdeymiş gibi oynuyor maçlarda, stabilite hiç yok kendisinde. dany desen 10 saniye sonra sonra ne yapacağını kestiremiyorsun, gökhan desek hep ikinci planda düşünülüyor.
    defans hattının bu isimlerle bir raya oturması bence zor. isimleri tek tek değerlendirsek kaliteli olabilirler lakin beraber oyun içinde uyumsuzlukları var. dany ile chedjou birbirinin çok benzeri isimler. semih ile de gökhan. bu 4 isimden hiç biri geriden oyun kuramıyor, birbirlerinin eksiklerini kapatacak yeterlilikte değiller, o yüzden defanstaki 1 birim hata bir anda 2 birim hata oluyor. notralizasyon olamıyor.

    orta saha konusunda her şey melo ve selçuk üzerine yıkılmış. bu adamların günahı ne ise bilemiyorum. varsa selçuk, yoksa melo. sakatlansalar, ceza alsalar klaslarının 3 gömlek altı bile yedekleri yok yedek kulübesinde.

    kanatlar hakkında yorum yapılacak bir veri malesef yok. takımda kanat var mı?

    forvet hattı ise biraz kompleks. burak, umut, drogba.
    bu hat çok su götürür.
    tek forvette ilk tercihim burak, ikili forvette ise ilk tercihim burak-umut ikilisi olur,
    drogba çok büyük isim, özellikle şampiyonlar ligi maçlarında takıma faydası çok.
    lakin defansı oturmamış bir takımda bu yaş ve form durumuyla drogba takımı zorluyor. varlığı en kötü 1-2 net gol pozisyonu yaratması/içinde olması demek ama maçta dakikalar ilerledikçe çok top kaybı yapıyor, takımda defans olmayınca da her top kayıbı kalemizde bir gol tehlikesi anlamına geliyor. (aslında ironiye bakarsak bu adam ayağında en iyi top saklayan isim takımdaki. konsantre eksikliği var son zamanlarda sanırım.) drogba öyle büyük bir isim ki, yorum kitleniyor işte burada.
    yedek kulubesinde oturması da yabancı sınırı nedeniyle sıkıntı yaratıyor. bir seçim yapmak gerekince de ismiyle ilk 11'de buluyor kendisini.

    yukarıdaki ayrıntılara pek takılmadan asıl demek istediğim şu; bu plansızlıkla başarılar haftalık olur. mesela 1 maç kazanırız, 2 maçta puan kaybederiz. 2 maç kazanırız 1 maçta berabere kalırız.
    şu mevcut haliyle 2013/2014 sezonunda galatasaray futbol takımından kimse 5-6 maçlık galibiyet serisi beklemesin.

    edit: sneijder'den hiç bahsetmediğimin farkındayım. hayırlısı.
  • 8867
    dün gece oynanan 1 aralık 2013 kasımpaşaspor galatasaray maçını öğretmen bir abimle izledik. 1'er bira açtık*, geçtik malum yayıncı kuruluş karşısına.

    kasımpaşa dişli takım bu sene, o ve ya bu sebeplerden sürekli destek görüyor, sakın aklınıza spora siyaset karışması falan gelmesin.
    aynı rizespor gibi, kayseri takımları gibi bilek hakkı ile bu günlerindeler, babel'i falan oynatabiliyorlar.

    neyse, golü yiyene kadar zaten 3 pas yapamıyorduk, yiyince rahatladık, bari biraz futbol izleriz dedik.
    takımımızın başlıca motivasyon kaynağı gol yemek çünkü, önce bir girecek bize.

    yok babacım, malesef ki ne içtiğimden, ne yediğimden, ne izlediğimden hiçbir tat alamadım.

    genelin aksine, oturup da manciniymiş, terimmiş, aysalmış tartışmadık hiç.
    şöyle bir takıma bakalım dedik;

    kalecimiz malesef tecrübesiz, kumaşı iyi denebilse de çok umut vaad etmiyor gibi.

    defans hattımızuganda 5. amatör lig seviyesindeki takımların ayarında. şirketten çıkartacağım halı saha kadrosu, bizim defansa en az 5 atar, 60 dakika sonunda da hesabı onlara ödetiriz.
    o derece iddialıyım.

    orta sahaya dikkat ettiyseniz, adı üzerinde; orta saha.
    yani oyuncularımızdan bahsedemiyorum, çünkü o kadar boş, o kadar top yapmaya müsait bırakılmış ki, kasımpaşalılar 20 - 30 metrelik alanları yürüyerek geçerken bir allahın kulu oyuncumuz gelip de müdahale edeyim demiyor.
    müdahale eden oyuncularımızı da ipe dizer gibi çalımlıyorlar, daha fena rezil oluyoruz.

    forvet hattımız, hani drogbalı olan, bu kadar mı aciz olur... bu kadar mı ümitsiz...
    sadece atılan golde vardılar, gerisini resmen harcadılar.

    "yedeklere bir bakalım abi" dedim, takımın bu sene belki de tek formda olan oyuncusu umut'u gördüm.
    yedeklerde...

    futbolcular oynamıyor, sene başından bu yana yaşanan tüm olumsuz hava katlanarak üzerlerinde birikti.
    devre arasında, kendini her pozisyonda yere bırakan, koşmayan, yan pastan başka bir sikime dert olmayan uganda ayarı topçular yollanacak.
    bize "we have ruh, they don't" dedirtecek adamlar alınacak.

    koduğumun 4. yıldızına 1 şampiyonluk kaldı, bu bile hırslandırmıyorsa sizleri, yazıklar olsun hepinize.
    stadta kalp krizinden ölen taraftarların hayaletleri rahat bırakmasın, puan kaybedilen maç sonrası eğlenmeye gittiğiniz mekanlarda!
  • 8869
    20. şampiyonluğa en yakın ve buralardan bayaa bi entry sildirecek takım.

    arkadaş ne karamsar adamlarsınız. yani şuraya yazan adamlar az buçuk teknolojiden anlar, kaynaklara bakar bu leş medyaya inanmaz falan diyordum başlarda ama hikaye.twitter olsa eyvallah, anlık sinirlerle yazılır lakin bildiğin tespit üzerine tespit, saatler-günler sonra.

    bak vatandaş senin en kafa rakiplerinin ikisi de tescilli şikeci. başkanı suçlu, yöneticisi, avukatı, futbolcusu vs. hepsi lekeli. taraftarı napıyor? sonuna kadar yanında ve savunuyor. bu taraftarın desteği sana saçma gelebilir ancak bu kadar büyük kitleler birşeyi savunuyorsa, erk'te herhangi bir yaptırım öncesi 100000 kere düşünüyor ve sonunda dokunamayacağına karar veriyor. ilk fırsatta, başkanına, kaptanına sallamıyor. tribündeki adama laf anlatmaya çalışıyorsun ancak kafa basmıyor pek tabii o adrenalini salgılarken. bari şurada azıcık kendinize gelin, el-insaf yahu. ya takıma destek olun ya da gölge etmeyin başka birşey istemez!

    https://twitter.com/...s/407448414821961728
    geçen sene ve bu senenin puan durumu, cl de ise tek maçta yine gruptan çıkma şansı var. geçen sene de manu maçıyla çıktık, hatırlayın! formsuzluğu her takım yaşar dönem dönem, sabredin. sabredemiyorsanız da kendi kendinize ayarlanın.
  • 8870
    geçen sene ile bu sene aldığı puan arasında sadece 2 puan fark olan takım.

    tespit doğru aslında geçen senede iyi başlamadık sonra açıldık bir şeyler yaptık filan ama bu seneyi geçen seneden ayıran en büyük fark rakip.

    rakip son dakikalarda attığı gollerle normal seyrinde devam eden ligi farklı bir boyuta taşımış bizim de işimizi zorlaştırmıştır

    fenerbahçe'nin bu sezon son dakikada attığı goller olmasaydı veya 13 haftada 4 defa olmasaydı şu an puan farkı bizi yendikleri halde 3 veya 5 olurdu.

    hatta antalya'nın siyahi oyuncusu 88. dakikada boş kaleye gol atabilseydi işler çok daha farklı olabilirdi.

    takım kötü oynuyor ama şansızlıkların da arkası kesilmiyor.
  • 8871
    top oynamayan takımımızdır. sanki ek iş olarak futbolculuk yapıyorlarmış gibi vurdumduymaz top oynuyorlar. sezon boyunca adam gibi oynadıkları maç sayısı beşi geçmez ki bu adam gibi oynadıkları maçların bir kısmında da puan kaybettiler. işin ilginci bunu sezon başında yapıyorlar. yani ligin ikinci yarısı düşüşe geçseler ilk yarıda çok iyi oynadılar yoruldular diyeceğiz. ligin ilk gününden bugüne kadar bu takım oynamak istemiyor. önde de olsalar geride de olsalar, 0-0 başlarken bile bu takım mücadele etmiyor. son düdüğü bekliyor. herkes fener puan kaybedecek diye bekliyor ikinci devrede. hadi 17 maçta 10 galibiyet alsınlar. bizim takım onları geçebilecek oyunu oynamıyor. önceki iki sezondan farklı olarak arada bariz mücadele ve beceri farkı var. puanları eşit olabilir ama o önceki iki takım şampiyon olur, maç kazanır diyorduk. o takımlar mücadele ediyordu ve gol atma, gol yememe konusunda kat kat becerikliydi. kasımpaşa'yı bile kesin yeneriz diyemiyorsak sebebi bu mücadeledir. takım bugün mücadeleye başlasın hala üç kulvarda şampiyonluk adayı. lig için geç kalınmış değil. türkiye kupası başlamadı bile. avrupa'da uefa'ya gideceğiz gibi görünüyor. seviyesi çok düştü uefa'nın. yeterki bir toparlansınlar. yeterki koşun, basın, ısırın, vurun, kırın, parçalayın.
  • 8872
    içerisinde birtakım zıtlıklar barındıran takım. mesela sabri-chedjou-semih-riera dörtlüsünden oluşan bir defans hattın varsa çift santrafor oynamak veya 3'lü forvet ile sahaya çıkmak bence bunlardan biri. böyle bir dizilişle orta ayar takımlardan puan alabilirsin ama önemli maçlarda, pas yüzdesi yüksek takımlara karşı aciz kalırsın. ancak kadronda drogba, burak, umut gibi santraforlar varken bunlardan ikisini kulübede oturtmak da bu zıtlıklardan biridir. aynı şekilde tek santraforlu sisteme geçtiğinde 5'li orta saha hattına selçuk ve melo dışında banko yazacağın adam bulamıyorsan o takımda sorun var demektir. şu an ortasahada bu adamlar dışında çift yönlü oynayacak adam yok, onu geçtim sadece ileride veya sadece geride kendi işini layıkıyla yapacak adam da yok.

    takım kadar önemli bir de kaptanlık meselesi var tabi. daha eskisi hakkında yorum yapamam ama cüneyt tanman'ı, tugay kerimoğlu'nu, bülent korkmaz'ı, hakan şükür'ü kaptan olarak izlemiş bu gözler şu an hiç bir ağırlığı olmayan, sözünü dinletemeyen, cıvık bir adamı, sabri'yi kaptan olarak izlemekte malesef.
  • 8873
    kadro planlaması sezon başında gerektiği gibi yapılmayan, ligin ortasında hocası değişen bir takımın yaşayacağı sıkıntıları çeken takımımızdır. devre arasına kadar ligi olabildiğince az hasarla götürmek, yine devre arasında gönderilecek ve gelecek oyunlar, iyi bir kamp dönemi ile birlikte düzlüğe çıkacağız. ayrıca, fikstür avantajımız olduğunu da unutmamak gerek. beşiktaş ve fenerbahçe derbilerini içeride, ligin kalbur üstü takımları olan eskişehir, bursa, kayseri, kasımpaşa ile de içeride oynayacağız. fenerbahçe ise, ikinci yarı tüm derbilerini deplasmanda oynayacak. eskişehir, sivas, kayseri gibi takımlarla da deplasmanda oynayacak. karamsarlığa ve ümitsizliğe kapılmadan, artık baygınlık getirecek hale gelen kendi ayağımıza sıkma huyundan vazgeçerek, birlik olarak, kenetlenerek 4. yıldızı alacağız. yeter ki; tüpçünün, aziz'in, rıdvan'ın ve onun gibilerin ekmeklerine yağ sürmeyelim. oyunlarına gelmeyelim.
  • 8874
    takım harbiden savunma yapamıyor, bu ister lig maçları olsun ister şampiyonlar ligi maçları olsun belli oluyor; şampiyonlar liginde,şu ana kadar yapılan maçlar baz alındığında* anderlechtile beraber en fazla gol yiyen takım sıralamasında 3.lüğü paylaşıyor, fakat ligde şu an birinci basamakta bulunan rakibinden 1 gol daha az yemiş durumda ve dördüncü sırada rakibinden 9 puan geride...

    hem geçen sene hem de bu sene atılan ve yenilen gol sayılarına bakınca bu takımın başına savunma anlayışı olan bir hoca değil de atak futbolu oynatan bir hocanın getirilmesi gerektiğini gösteriyor. geçen sene 17 gol yemiş ama 28 gol atıp liderlik koltuğunda otururken, bu sene sadece 14 gol yemiş durumdayken galatasaray defansını konuşuyoruz *hep beraber ama sadece 20 gol atmış olması da ofansif düşüncenin takımda yavaş yavaş yok olduğunu gösteriyor, karşı kaleyi kaç kez denedik, rakip takımlar kaç kez denedi şu haftaya kadar çok merak ediyorum.

    mancini belki savunmadaki zaafları tamamen ortadan kaldırabilir, sıkıntıları çözebilir ve galatasaray'a savunma yaptırmayı başarabilir. fakat galatasaray'da mircea lucescu dışında savunma yapıp kontraatak futboluyla şampiyonluk kazandıran başka bir teknik direktör hatırlamıyorum ki o da sene sonu şampiyonluğa rağmen gönderilmişti. daha önce başka bir entry'mde de yazmıştım, roberto mancini'ye ara transfer dönemine kadar zaman verilmesi gerektiğini düşünenlerdenim. fakat mancini, savunmada kötü olduğumuz için komple savunma çalıştırmaya devam ederse bu takımı, bir süre sonra golsüz beraberlikler veya sadece yenildiğimiz maçlar göreceğiz.

    bu takım baskı yediğinde kalecisine dönmeden*, düzgün pas yaparak atağa çıkan*,sadece merkezinde selçuk inan olup aralara kaçanlara paslar dağıtacağı veya didier drogba'ya şişirme paslar atıp onun yeteneklerine bağlı olarak gerektiğinde asist gerektiğinde gol atmasını beklediğimiz ataklar değil de farklı atak organizasyonları kullanabilen, yeri geldiğinde çeşitli duran top organizasyonlarıyla hem rakibini şaşırtan hem de taraftarını heyecanlandıran işler yapması gerekiyor.

    ara transfer dönemine kadar istediği kadar savunma çalıştırsın roberto mancini ama ara transfer dönemindeki kampta artık savunma değil, istediği kondisyon yüklemelerinin yanında tüm takımı atak organizasyonlarına çalıştırması gerekiyor yoksa sene sonunu görebileceğinden kuşkuluyum...

    tv'den duyduklarımla sonradan gelen edit: 1 aralık 2013 kasımpaşa galatasaray maçında ilk yarı 2 şut atmışız, 60.dakikaya kadar da isabetli bir şutumuz yokmuş, o şutu çeken de takımın sağ beki sabri sarıoğlu.ligtv'nin yalancısıyım.
  • 8875
    2012/13 sezonu 13. hafta itibariyle;

    attığı 28 gole karşılık yediği 17 golle; 7 galibiyeti, 4 beraberliği ve 2 mağlubiyeti bulunuyor. (1. sırada)

    2013/14 sezonunun aynı haftasında ise;

    attığı 24 gole karşılık yediği 14 golle; 6 galibiyeti, 5 beraberliği ve 2 mağlubiyeti bulunuyor. (4. sırada)

    yabancı sınırını temel alarak kadrolarını güçlendiren rakipleri dolayısıyla hemen hemen aynı performansta geçen sene liderken bu sene 4. olan takımdır, 13. hafta itibariyle.
App Store'dan indirin Google Play'den alın