• 6178
    2011-2012 sezonunda her maç 3-4 gol atan takım gitti neredeyse her maç kalesinde bu kadar gol görecek pozisyonları vermeye başlayan takım geldi tamam geçen yıl da çok iyi başlamamıştık lige ama samsun maçında * umut vermişti o takım. gelelim bu sezona hücum olarak ligin en iyisi diye tabir ettiğimiz takımımız şampiyonlar liginde gol atamadı , son 3 maçta sadece 1 gol bulabildi , kalesinde bir çok pozisyon verdi şansımız var ki muslera gibi bir kaleciye sahibiz. umarım imparator bu duruma bir çare bulur çünkü imparatorun galatasaray'ı bu değil , bizim galatasaray'ımız bu değil.
  • 6181
    4-3-1-2 olarak dizilmesi gereken takımdır. 4-3-1-2.

    --------------------muslera--------------------
    eboue-------semih-------dany-------hakan
    ---------hamit-----selçuk-----melo----------
    ---------------------??????----------------------
    ----------elmander------burak---------------

    böyle oynarsak hamit ve melo beklere yardımcı olacağından kanatları iyi savunmuş oluruz, ortada elmander gibi biri olacağından zaten fazla atak yemeyiz. soru işareti olan bölgede lig maçlarında umut bile oynayabilir, yani üç santrfor oynayabiliriz. umut orada oynayabilecek olan amrabat, emre ve aydın'dan daha çok savunmaya yardım eder zaten. hiçbir sıkıntı yaşanmaz. devre arasında ise mutlaka yapılması gereken 1-2 transfer var. bu oyuncular top taşıyabilen, lider özellikli, araya oynayabilen oyuncular olmalı. topu ayağına isteyen 55 oyuncu ile kendi sahamızda pas yapar yapar dururuz.

    not: engin dönünce hamit de kulübeye döner.
  • 6183
    http://www.youtube.com/...pPi4p6AE3c&gl=TR

    2011-2012 sezonununda atılan goller. 2012-2013 başındakilerde bunlara benzer goller. nasıl gol atıyordu bu takım.
    1. selçuk inan-felipe melo ikilisinin dikine pasları ve elmander, engin, eboue'nin kaleye dikine topla oynaması
    2. selçuk inan'ın duran toplardaki gerek orta gerek vuruşlarında başarısı
    3. şut atarak necati ateş, selçuk inan, felipe melo, kazım kazım, aydın yılmaz, emre çolak gibi isimlerin isabetli şutları
    4. geçen yıl 10 penaltı yakalayıp hepsini atarak. yani ceza sahasına topu bir şekilde sokarak
    5. hücum presiyle kapılan topların kaleye çabuk gidilmesiyle veya presle rakibi hataya sürükleyerek
    6. selçuk inan-felipe melo ikilisinin ceza sahasına yaptığı kaliteli arkadan gelen koşularıyla
    7.çabuk şekilde kenarlara mümkünse son çizgilere inip baros, ve melo'nun vuruşlarıyla

    2012-2013 sezonunda yukarıda saydığım maddeleri eskişehir, ordu, braga maçlarında uygulayamadığını görüyoruz. takımın esas sıkıntısı burada geri kalan her şey bir şekilde bence çözülür. fatih terim'in bu sıkıntılara çözüm bulması lazım.
  • 6184
    geçen sezon* herkesin ideal onbiri aynı iken bu sezon* kimsenin ideal onbirinin bir başkasınınkini tutmadığı takım. elde ilk onbirde rahatça oynayacak 11'den fazla oyuncu olmasının her zaman birçok avantajı vardır. fakat defansta, sağ kanatta, sol kanatta ve forvette her maç farklı isimlerin görev alması yüzünden takım şu an kaliteli oyuncu fazlalığının sadece dezavantajlarını yaşamakta. yine de fatih terim'in kafasındaki ilk 11 oturduğunda bu takımın tekrar düzlüğe çıkacağına inancım tam.
  • 6185
    2012-2013 sezonunun geride kalan bölümü itibari ile mevcut görüntüsü, geçtiğimiz sezonun aynı dilimindeki görüntüsüne çok benzemektedir; yavaş paslaşmalar, temposuz bir oyun, topu organize bir şekilde 3. bölgeye taşımadaki sıkıntı, gol pozisyonuna girme sıkıntısı. fakat geçen sezonun ilk haftasında oynadığımız istanbul bb spor maçı* sonrası hemen hemen herkesin düşüncesi "bu sene de kayıp" şeklindeyken, sezon sonunu kimsenin tahmin bile edemeyeceği şekilde bitirmiştik; şampiyonluğu kadıköy'de ilan etmek.

    oyunumuza dair yukarıda bahsettiğimiz sıkıntılar geçtiğimiz sezon başında da mevcuttu ve aynen şimdi olduğu gibi "yaratıcı oyuncu ve bitirici forvet transferi" çözüm önerisi olarak öne sürülüyordu. aslında durum hiç de öyle gösterilmeye çalışıldığı gibi karanlık değil bizim için. çünkü geçtiğimiz sezona göre çok daha güçlü bir hücum hattımız, amrabat gibi geçen sezon kadromuzda mevcut olmayan bir açık kanat oyuncumuz var. fakat ordu-braga-eskişehir üçgenini umduğumuz gibi atlatamadığımız için hemen felaket tellalları peydah olmuş meydanlarda. kimisi "bu takım şampiyonlar ligi grubu'nda 0 çeker, hatta gol bile atamaz!" derken, kimisi de geçen sezon olduğu gibi "kaka gibi yaratıcı oyuncu ve falcao gibi bitirici oyuncu şart!" şeklinde sığ görüşlerini öne sürüyorlar. 3 başarısız sonucun hemen ardından sistem değiştirecek olsaydık, takıma uygulayabileceğimiz bir diziliş kalmayabilirdi futbol literatüründe; çünkü sürekli iyi sonuç, sürekli galibiyet alma ihtimalimiz maalesef mevcut değil.

    takım performansımızı yukarı çekecek önerilerden 4-3-3'e saygıyla ve anlayışla yaklaşmaya çalışıyorum fakat burada atlanılan nokta eldeki mevcut forvet oyuncularımızın hiçbirisinin bu dizilişe uygun olmaması. ne elmander ne de umut, uç forvette tek başlarına oynayabilecek tarzda oyuncu değiller. şenol güneş'in, sağ açıktan alıp forvete koyarak baştan yarattığı burak yılmaz'ı ise 4-3-3 dizilişinde yeniden sağ açığa koymak, onu fenerbahçe, beşiktaş, manisaspor yıllarındaki silik performansına geri itmek demek olacaktır. bu kadar maceraya hiç ama hiç gerek yok.

    aslında çözüm yalnızca zaman ve sabır; ne sistem değişikliğine ne kaka transferine gerek yok. zaman içerisinde fatih terim ideal 11'ini bulacak, takım da performans çizgisini haliyle yukarılara taşıyacak. şu anda mevcut olan sıkıntılı futbolumuzu, 2011-2012 sezonunda 14. haftada oynadığımız 7 aralık 2011 galatasaray fenerbahçe maçı ile üzerimizden attığımızı, o maçtan itibaren sürekli artan bir form grafiği ile mücadelemize devam ettiğimizi düşünürsek takımın zamanla daha iyi olacağını anlayabiliriz. çünkü geçen sezona göre kadroda birçok yeni oyuncumuz var; hamit her ne kadar kaliteli, marka bir isim olsa da takıma, oyuna aniden uyum sağlaması mümkün olan bir şey değil; savunmada geçen sezon oluşturduğumuz ve şampiyonluğun temellerinden olan semih-ujfalusi ikilisinin ujfalusi'nin sakatlığı ile bozulması sonrası orada yakalayamadığımız istikrar, kanat oyuncu tercihlerindeki düzensizlik şu anki durumumuzun sebepleri olarak karşımıza çıkıyor. semih-dany ikilisinde ısrar etsek ve bu ikili oturana kadar orada rotasyona girmesek, kadromuzdaki en büyük hücum silahlarından biri olan amrabat'ı kötü oynasa bile oyundan almasak, elimizde her ne kadar yetersiz de olsa savunmadan anlayan bir hakan balta varken riera gibi arayışlara girmesek, kısaca düzenli bir ilk 11 oluştursak ve bu oyuncularda ısrar etsek takım oyunumuz da zamanla bir kalıba oturacak. o zaman selçuk - melo da takım oyunu oturduğundan takımı hücuma çıkarmakta daha az zorlanacak.

    sezon başında (ujfalusi'nin sakatlığı sonrası) herkesin ortak düşüncede olduğu bir kadro vardı; muslera, eboue - semih - dany - hakan, hamit - melo - selçuk - amrabat, elmander - burak. bu kadro ile mümkün olduğunca az oynamalıyız, çünkü geçen sezonki ideal kadromuza kıyasla 4 oyuncu yeni ve bu da haliyle bir uyum süreci, takıma alışma dönemi gerektiriyor. iyi oyuncuların transferi sonrası bu iyi oyunculardan "takım" olması, zamanla kazanılan bir olgu ve henüz sezonun çok başındayken üst üste alınabilecek 3 başarısız sonuç da gayet doğal bir durum. yani ne "bittik bittik bittik biz beyler" moduna girmeye gerek var, ne "kaka gel bizi kurtar" diye tek çözüm önerisini kaka olarak görmeye gerek var, ne de mevcut kadromuzun hiç mi hiç uygun olmadığı 4-3-3 sistemine dönmeye gerek var.

    yalnızca zamana gerek var; sonrası güzel, mutlu günler, bol şampiyonluklar...
  • 6186
    sabra, zamana ve desteğe ihtiyacı olan türkiyenin en iyisi.

    ard arda birkaç olumsuz sonuçla kendi taraftarı tarafından bile yerden yere vurulmaya başlandı. eyvallah abi, bu durumdan eminim ki ne teknik ekip ne de futbolcular memnundur ama gel gör ki, olmayınca olmuyor işte.

    defansın göbeğinde semih-dany ikilisinin eskişehir maçında kesilmesinin sebebi, semihin biraz kulağının çekilmesi ihtiyacı mıydı? yoksa başka birşey miydi bilemiyorum ama iyi olmadığı konusunda hem fikiriz eyvallah.

    hakan-riera değişikliğini isteyip de şimdi tutarsız şekilde fatih hocaya sallamak hoş bir davranış değil, hakan sallantıdaydı ve hakanın da kulağının çekilmeye ihtiyacı vardı ve riera da o bölgeye monte edildi. iyidir kötüdür bir şekilde adam götürüyor işte, en azından hücumda destek veriyor, her ne kadar bölgesinde sıkıntı yaşasak da.

    geriye kalanlardan ise istediğimiz şey sadece daha çok istemeleri, bunun en büyük örneği ise melo-selçuk ikilisi. bu adamların çok daha insiyatif almaları ki geçen seneye göre bu sene kanat topçularına da sahibiz ve bunları iyi kullanmaları lazım artık, geçen sene ortadan delmeye çalışıyorduk.

    bunun haricinde bu adamlara sabır gerekiyor arkadaş, destek gerekiyor. yoksa tüzmenlerin, tamburacıların eline düşerse, elimizde ne fatih hoca kalır ne burak ne selçuk ne bilmem kim. ki o saatten sonra da belimizin kolayca doğrulacağını tahmin etmiyorum.
  • 6191
    gelecek yıllarda futbolu çok gelişmelidir. fatih terim'in dediği gibi çok çalışmalı. şu an oynanan futbol avrupaya göre çok yavaş. set oyununda çok durağan oynuyoruz. topun arkasına geçen takım bize karşı ekstra bir şey yapması gerekmiyor. çünkü çok durağan oynuyoruz. burak yılmaz olmasa savunma arkasına koşacak futbolcu bile yok. durum bu olunca rakibi açmak zor oluyor. kanatlarda emre ve hamit gibi tam anlamıyla çizgi oyuncusu olmadığından rakip savunmayı genişletemiyoruz.

    geçen seneki dengeli ve topun arkasına geçen takımdan uzaklaştık. bu özelliğimiz bize şampiyonluğu getirmişti. gol yemediğimiz takdirde bir şekilde atıp kazanıyorduk. bu bize hem direnç hemde daha iyi takımdaşlık getirmişti. bu sezon ise daha çoşkulu ama biraz kontrolsüz oynuyoruz. hani çok güçlüsünüzdür, her şekilde oynamak istersiniz ama bir türlü doğru oynayamazsınız ya işte bu durumdayız. çok çeşitli oyuncularımız var ama doğru oyun yok. bu birazda rotasyon yapma isteğinden kaynaklanıyor.

    fatih terim'in yapması gerekeni biliyordur ama ben burada yazayım yine. önce takım savunmasını geçen seneki düzeye getirmeli. herkes topun arkasına geçmeli. burak en uçta olmalı ve yanında kim oynuyorsa orta sahayı beşlemelidir. burak'a bu konuda biraz tolerans tanımalıyız. savunma arkasına yapacağı koşular bizim için önemli. sabit bir ilk 11 oluşturup hep bu kadroyla mücadele etmeli. illaki sakat ve cezalı oyuncular olacak ve diğer oyuncular forma şansı bulacaktır. çoşkumuzu biraz kontrol edip, dengeli oynamalıyız. bu biraz can sıkabilir ama hedefe ulaşmak istiyorsak hep kontrollü olmalıyız. artık futbolda büyük takım-küçük takım olayı kalktı.

    bu takım bu sene yine şampiyon olacaktır ama gelecek sene şampiyonlar liginde gruptan çıkmak bizim için büyük başarı olmamalı. ben takımı bu düzeyde görmek istiyorum. çünkü bu potansiyel var.
  • 6192
    en önemli eksiklerinden biri elmander'den başka ilerde top tutabilen forvet oyuncusu olmamasıdır. elmander'in oynamadığı maçlarda burak & umut ikilisine atılan toplar saniyesinde ya top kaybına ya da tekrar geriye doğru pasa dönüşüyor.

    bu geniş kadroya, sezon başı pek düşünülmemesine rağmen necati ateş satılmasaydı keşke demeye kadar geldi benim için maalesef. en azından elmander ile birlikte ileride top tutabilen, oyunu rahatlatan bir oyuncuydu.

    takımın geçen yıldan bir diğer önemli eksiği için ise (bkz: engin baytar)
  • 6195
    bence 2011-2012 futbol sezonu da dahil olmak uzere oyuncu secimlerinde profesyonel bakis acisini pek oturtamamis futbol takimidir. bu hastalik sadece kendisiyle alakali degilm turkiye'nin hemen her takiminda da gorulebilmektedir.

    kafamda soru isareti yaratan durum su. mesela bir firma yoneticisisiniz. firmaniza eleman alimi yapilacak, bununla ilgili insan kaynaklari departmani var ki bu departman mevcut kadronuzu da kontrol etmekle yukumlu. fakat firmanizdaki bazi isimler yaptiklari isin kalitesine gore degil cok farkli ozelliklerden kaynakli bu firmada bulunuyorlar. mesela aile sirketi oldugu icin, torpilli oldugu icin, daha iyisini bulamayacaginizdan korktugunuz icin, sigara icmedigi icin vs vs. bu firmanin yoneticisi olarak bu calisanlariniza ciddi maaslar oduyorsunuz, ciddi masraflar yapiliyor ancak bir, iki, uc dort bes sene oluyor, ilerleme yok. fakat bir bakiyorsunuz halen daha oradalar. yaptiklari isin kalitesi degismiyor, bazen artiyor bazen azaliyor.

    bu durum iki problem dogurur. birincisi, sizin isinizin toplam kalitesi ve uretimi duser. ikinci ve bence daha buyuk problem, is yerinde ayrimcilik olusur. onlardan daha kaliteli calisan insanlar problem cikarabilir, hakli olarak kizabilir, icten ice sinirlenebilir. bunlarin hepsi olagan denilip gecilebilecek seyler degildir, ciddi yaptirim gerektirir.

    galatasaray'imizda benzer bir problem goruyorum. iki bazda goruyorum, birincisi bazi oyuncular yerli oldugu icin kayriliyor (ki bu biraz zorunlu kabul edebiliyorum). bazilari ise altyapi oyuncusu, galatasaray cocugu (!) ve galatasaray'li olduklari icin kayriliyor.

    simdi bu kayrilma oldugu muddetce de takimin, takim olarak performansinda artis beklenemez ki. bunlari alternatif olarak sunarsaniz ve bu kayrilan oyuncular kendilerini gelistirmezlerse (ki kayirmanin tanimi da budur, gelistirmese de orada bulunmak) bu takim profesyonel degildir. objektif kriterlere gore yonetilmiyordur.

    simdi baktigimiz zaman, sabri sarıoğlu, aydın yılmaz, emre çolak, yekta kurtuluş, caglar birinci ve aklima su an gelmeyen ornek olarak sayilabilecek oyuncular, galatasaray'li ve yerli olmalarinin disinda ne gibi artilarla bu takimda kaliyorlar?
    bu oyuncular gunluk tek tuk basarilarin aksine uzun vadede ne katki sunabildiler? madem bu kadar iyi oyuncular nasil oluyor da baska takimlarin hic ilgisini cekmiyorlar?

    iste kilit nokta burasi. galatasaray'da oynayan her oyuncu gerektigi zaman avrupa'da bir takime gidebilecek kadar kaliteli degilse galatasaray avrupa'li bir takim sayilmaz. he gunluk basarilarla kendimizi kandirabiliriz ki bunda hic bir sikinti yok, ancak uzun vadede pek yol katedemeyiz.

    basari nasil gelir ozet geceyim. mesela 2000 senesindeki galatasaray kadrosu. o kadroda, ozellikle ilk 11de oynayan oyuncularin hepsi avrupa'da oynayabilir miydi? tabi ki oynayabilirdi (ki oynadilar da). demek ki o takim belli basli kriterleri tutturabilmis, avrupa kapisini aralayabilmis, ozel niteliklere gore degil, objektif futbol kriterlerine gore degerlendirildikleri icin basarili olunmus.

    ancak su an veya gecen sene veya onceki seneler galatasaray'in kadrosuna baktigimda ben bu nitelikleri goremiyorum oyuncularin bir kisminda. demek ki ozel nitelikler objektif kriterlerin onune gecmis.

    kisaca su soruyu sormak lazim. biz galatasaray'imizi olustururken en iyi galatasaray'lilardan olusan bir kadro uzerinden mi yapmaliyiz, en iyi oyunculardan olusan bir kadro uzerinden mi?
  • 6197
    bugünlerde forvet hattı tü kaka olan takım. ahh bir golcümüz olaydı ki o maçları kaybetmezdik. puan farkını açmıştık. mutluyduk. gururluyduk.

    ligin* 7. haftası sonrası;

    burak yılmaz: 5 gol 2 asist
    umut bulut: 5 gol
    johan elmander: 2 gol
    sercan yıldırım: 1 gol

    ligin 16 gol ile en çok gol atan takımıyız. 13 tanesi forvetlerden.

    sorun sanki başka yerde...
  • 6200
    savunma kurgusunu oturtdugu anda yine tas gibi olacaktır. bakın 2 ekim 2012 galatasaray sporting braga maçı dahil son 3 macta eski performansımızdan uzagız gol anlamında kabul ediyorum. ancak bu maclarda direklerden dönen toplarımız, kacan pozisyonlarımız oldugunu da unutmayalım. sadece bu pozisyonlar eskisi kadar bol değildiler ve sans faktoru de bu aralar yine bizden biraz uzaklarda ikamet etmeye devam ediyor hepsi bu. melo semih dany üçlüsü tam olarak oturduğu an takımımız yeniden az gol yiyen ama cok gol atan kimligini tekrar kazanacaktır. hic kuskunuz olmasın..
App Store'dan indirin Google Play'den alın