• 9040
    kimsenin dikkatini cekmemesi ilginc, yillardan sonra ilk defa 28 aralik 2013 kayserierciyesspor macinda surekli verkac deneyerek rakip savunma katlarin gecmeye calismis takim(kultur, ruh, tarih...)

    futbolun en basit, en temel ve en etkili oyunlarindan verkaci uzun sureden sonra bu kadar denememiz harika bir olay. bu oyunu devam ettirirsek burak'in zaaflari daha az gorunur, sneijder daha etkili olur ve orta sahalar oyuna daha etkin katilir.

    hali saha maclarinda bile calim atan oyuncu yerine verkacla takimla oynayan adam tercih eden ben icin galatasaray'in bu verkaclari arttirarak oynamasi 2014'un "en iyi transferi" olacaktir.
  • 9293
    enseyi karartmayin gencler, bu takim hep bitti denen yerde kalkip en buyuk basarilari almadi mi? - xamax maci 3-0 rovansi 5-0, chelsea 5-0 sonrasi namaglup uefa, feldkamp sonrasi 6 maclik seri ile sampiyonluk, gerets ile gelen 16 dakika sampiyonlugu....

    tanim: futbolculari aklina basina topladiktan sonra formasyon ve strateji farki gozetmeksizin layik oldugu yere bir sekilde gelen, tum dunyaya futbolun neden guzel oldugunu hatirlatan soyu tukenmekte olan takimlardan en guzeli.

    edit: imla.
  • 9436
    bu yazi galatasaray sozluk yazarlarinin futbol takiminin taktigini daha iyi analiz etmesi icin ve yapilan bazi basit yanlislari duzeltmek amaciyla melih sabanoglu'nun su yazisi uzerine kaleme alinmistir.

    http://www.iskenderbaydar.com/...-degil-goge-bakalim/

    4-3-3, 5-3-2 ya da melih sabanoglu'nun dedigi gibi 4-4-2 oynamayan, bambaska bir sey oynayan takim.

    tanimdan sonra konuya girersek, melih sabanoglu yazisinda benim ve baska yazarlarin da degindigi cok onemli konulardan bahsetmis. mesela mancini'nin merkezde cevik bir oyuncu arayisindan, ve ceyhun'la yaptigi denemelerden bahsetmis. aslinda yazinin bir noktasi haric hepsini daha once ben de ve bazi sozluk yazarlari da anlatmaya calisti. (extensor ile bir cok kez suat'in galatasaray'a katkisi uzerinden bunu konusmuslugumuz da vardir)
    o ayri dustugum nokta sozluk yazarlarinin da cogunlukla hata yaptigi formasyonla ilgili. aslinda strateji ve "style" -hadi biz buna uslup diyelim- formasyondan daha onemlidir ama yine de dogrulamakta fayda var.

    galatasaray'in ne oynadigini ve nasil bir formasyona sahip oldugunu anlamak icin bir kac makale inceleyerek baslayabiliriz.

    oncelikle sunu aklimizin bir kosesine yazalim, 3'lu defansi belki de en iyi oynayan 96 almanya'siydi. sammer libero olarak gorev yapiyordu ancak defansif ozelliklerinin yaninda en onemli ozelligi orta sahayi bir kisi fazlalastirabilmek ve gerekirse merkezden bindirmeler yapmakti. simdi gelelim bunun neden ortadan kalktigina.

    http://www.zonalmarking.net/...-in-football-soccer/

    burada 3'lu defansin 2000'li yillara neden yavas yavas azaldigini ve bittigini anlatmis. kisaca ozet gecmek gerekirse, 3'lu defansin en guclu oldugu yanı 2'li forvetlere karsi ustunlugu olurken, diger tip yani tek ya da 3'lu hucum hattina karsi neredeyse tamamen basarisiz bir dizilis oldugundan bu nedenle 2000'li yillarla azaldigindan bahsetmis. bunun yaninda modern futbolda hiz, hareket ve "versatile" yani cok yonlu hucum oyuncularinin 3'lu defansi bitirdiginden bahsetmis.

    simdi onemli yere geciyoruz, 3'lu defansin yukselisi:

    http://thinkfootball.co.uk/archives/4252

    burada bahsedilen 3 onemli nokta var. birincisi: kanatta tek kalan oyuncuya destek defanstan degil orta sahadan geldiginde bu buyuk oranda cozum sagliyor demis. ikincisi, eger wingback ya da fullback rakip bekleri geride kalmaya itebilirse rakip takim alisik olmadigi bir hucuma karsi savunma yapmak zorunda kaliyor ki bu sizin takiminizin topa sahip olma oranini da arttiriyor. ucuncusu ve en onemlisi kanatlara koydugunuz o beklerin teknik ve patlayici ozelligi olan pahali kanat oyunculari olmasina gerek yok demis. zaten macini'nin 3'lu defans varyasyonlari aramasinin asil sebebi de bu. cunku elimizde boyle kanat oyunculari yok ve bu tur adamlar gercekten en pahali oyuncular suan.

    simdi yavas yavas takimin formasyonuyla ilgili konusmaya basliyoruz. bunu netlestirmek icin baska bir makaleye bakalim.

    http://www.zonalmarking.net/...eturn-to-prominence/

    bu bastan sona okumaniz gereken cok doyurucu bir yazi. su soruyla yola cikiyor, artik cogu takim tek santrafor kullaniyorsa bir stoperi one cikarip orta sahayi kalabaliklastirmak avantaj saglamaz mi? bunu gerceklestirmeye calismis iki takim ornegi uzerinde gidiyor, gallas ve vermaalen'li arsenal ve bayern'den bahsetmis. bunda avantaj sagladiklari kadar ozellikle rakip forvet hizliysa ve rakip defansi genis alana cekebiliyorsa bu olumcul bir tehlike yaratiyor demis.
    cozum icin ise biraz daha eski bir futbol formasyonundan feyz alalim. eski futboldan klasik futbola gecis 2-3-5 formasyonuyla gerceklesmistir. bunun da modern futbola donusmesini saglayacak efsanevi dizilis ise 2-3-2-3 yani metododur. (sevgili arkadasim extensor bundan biraz bahsetti bursa maciyla ancak benim yapmam gereken bazi eklemeler var, neden suanki halimize 2-3-2-3 diyemeyecegimiz ve asil evrildigimiz stratejiyle ilgili) metododa en gerideki iki oyuncuya "center back" degil " full back" denir. cunku bulunduklari alanlari genis alana dogru kapatirlar. onlerindeki oyuncular ise defans hattina cekilir ve merkezdeki kisi esas onemli santrafor'u karsilar. bu merkez ondeki kisiye "center halfback" sagindakina "right halfback" soldakine ise "left halfback" denir. benzedigi sekilden dolayi "w" denir. bu "w" sistemine onumuzdeki maclardan sonra tekrar deginecegiz, simdilik bir kosede kalsin fazla akil karistirmayalim.
    tekrar cozume gecersek makalede cozum icin defanstan bir oyuncuyu one cikartip orta sahayi cogaltmaya calismak yerine orta sahadan bir kisiyi defans cizgisine geriye atmak dogru olacaktir demis. basitce avantajlari icinse sahanin her iki ucunda da aktif oyun alanini genisletecegi, top hakimiyetinin artacagi, rakibin bos alanlari kapatmakta zorlanacagi ve oyuncu eslesmelerinde zorluk yasayacaklarini saymis.

    bu oyuna ornek olarak iki takimi gostermis barcelona ve eski brezilya. aslinda bu makalede daha cok vurgulanan 4'lu savunma yaparken topu oyuna sokmada nasil 3'lu kurguya gecilecegi konusu. bizim icin ise konu biraz daha farkli cunku biz sadece bekleri one cikartip orta sahaya genislik katmayi degil bizim icin enerji kaynagi kazan dairesi olan merkez orta sahamizi bir kisi fazlalastirmayi hedefliyoruz. ona gecmeden once ugramamiz gereken son bir durak kaldi.

    hani demistik ya uslup formasyondan onemlidir ancak formasyon o uslubun en dogru sekilde sahada uygulanmasini saglar. burada liverpool'la ilgili bir makaleyi inceleyecegiz.

    http://eplindex.com/...ctical-analysis.html

    brendan rodgers ilginc bir karakter. soyle bir futbol mantalitesi var, sahadaki hicbir oyuncu ayni hat uzerinde bulunmamali. bu su demek oluyor: sahayi kesen enlem ve boylam cizgiler koyarsak sahadaki hicbir futbolcusunun ayni cizgi uzerinde bulunmamasi gerekiyor. ne enlem ne de boylamda. iste bu brendan rodgers'in uslubu diyebiliriz, bunu en etkili sekilde saglamak icin de nasil bir formasyon dusunmus bakalim. karsilastirdigi maclar (resimlere bakarsaniz) 5-0 yendigi ocak 2013'deki(4-2-3-1) mac ile 3-1 yendigi ekim 2013'deki(3-4-1-2) maclar.
    en onemli farklar, bekler 4-2-3-1'de 3.cizgi uzerinde dururken 3-4-1-2'de 4.cizgi uzerinde yani daha efektif alanda bulunuyorlar. yazarin "central engine" diye adlandirdigi -ki bence cok akillica bir benzetme- merkezin kullanimi daha etkinlesmis ki bu rodgers'in futbol anlayisina daha uygun. ayrica cruyff'un da en cok savundugu seyin topun mutlaka merkeze donmesi ve oradan pas alternatifi arttirilmis olarak oynanmasi gerektigi tezini de destekler sekilde belirtmis. diger bir degisiklik ise hucumda kullanilan topun sonuca etkisi de efektiflik bakimindan artmis. yani hucumda daha az top kullanilmis ama bu toplar daha nitelikli pozisyonlar dogurmus. agirlik orta sahada kalmis ve top hakimiyeti saglanmis.
    yazinin sonu ise en sevdigim bolum, diyorki oyun icinde bir takim birden fazla formasyon degisikligine gider. defansa gecerken baska, hucumu baslatirken baska, en ucta hucumu bitirirken baska, rakibi bekler baska...burada bakilmasi gereken atak formasyonlarinin defans formasyonuyla beraber okunmasi ve ona gore yorumlanmasi.

    simdi gelelim galatasaray'in son durumuna. dedim ya melih sabanoglu'nuun yazisi aslinda tetikledi beni bunu yazmaya. sebebi melih abi'nin takim icin 4-4-2 oynuyor demesi. cok kritik bir hata. cunku diamond, yani baklava 4-4-2 wide midfielder'larla oynanir merkezde iki tandemle degil. merkezde iki tandem olunca bu oyun 4-1-2-1-2 diye okunur. ama asil sorun burada da degildi, bastan beri anlatmaya calistigim cok kucuk gorunen ama mancini'nin neden ceyhun uzerinden direttigi ve nasil bir yol cizecegini gosteren bir detay, "center half". melih abi ceyhun'u defansif orta saha diye okuyor ama tek basina yeterli degil. ceyhun macin bir bolumunde defansi cizgide 3leyerek oynadi nasil defansif orta saha diyebilirsiniz? defansif orta saha merkezdeki ofansif orta sahayi ya da orta saha defans arasindaki alani kapatir, ceyhun ise cogu zaman geri gelip ya santraforu karsiladi ya da stoper arasindaki boslugu kapatti. ayrica beklerin konumu cok onemli, galatasaray'in bekleri asimetrik olarak orta saha cizgisiyle oynadi, ceyhun'la bile degil. sabri orta saha cizgisini pek gecmeyerek, arada acik alan buldukca cikti ki zaten sneijder sola yakin oynadigi icin önü bosluk kalmadi saha parselasyonu gayet saglikli gerceklesti. eboue ise merkezdeki oyuncular selcuk ve melo tandem yaptiginde inside forvet gibi iceriden bindirmeler yapti ki golu de boyle atti. merkezdeki oyuncular inside forvet olarak oyun kuruculuk yaptiginde ise oyuna genislik katmak icin tekrar cizgi uzerinde oynadi. sag forvetteki oyuncu -bu genelde drogba'ydi- sag cizgiye yaklasip o da eboue'nin onunde alani parselleyince asimetrik olarak sahaya yayilan takim, rakibe hep ustun kalacagi sekilde sahaya yayilmis oldu.
    tekrar ceyhun'a gelelim. benim extensor'dan ayrildigim noktaya. macin bir bolumu 2-3-2-3 gibi oynadik dogru ama asil gormemiz gereken galatasaray oyununu buna bagli oynamadi, topu rakip sahaya tasiyip rakibi baski altina aldigimizda yaptik bunu. bunun disinda, 2-1-4-1-2 ve 3-4-1-2 daha uzun sureler oynadigimiz formasyonlardi. ceyhun hem center half hem de libero olarak kullanilabilir. buradaki degisken, kendi sahamizda defansi 2'li yapip ceyhun'a kisa paslarla oyunu baslatmamiz. deplasman icin ise liberolu deneyebilir mancini. mancini'nin bende hayranlik uyandiran isi ise melo ve ceyhun'u bursa macinda bir piston gibi bazen yer degistirerek oynatmasi. iste bu modern futbolun gercek anlamda center half'larla oynanma sekli olabilir. bu daha once izledigimiz seylerden biraz farkli. dedim ya, bizim bursa macinda oynadigimiz sadece defanstan top cikartmak icin bir cozum degildi, ayni zamanda orta sahada bir kisi fazla olmayi on goren, defans cizgisinde 2 kisinin cogunlukla kaldigi bir hucum anlayisiydi.

    melo ve selcuk bazen 4'lu orta saha ortasi gibi tandem yapti, bazen de inside forward olarak oyun kurdular ve hucumu bitirici isler yaptilar. bunun nasil bir devrim oldugunu anlatabilecek kadar kabiliyetli oldugumu sanmiyorum ama maalesef turkiye'de bunu yazabilecek kimse de yok. belki birileri bunun ustune duser, kim bilir.

    galatasaray'in defans 2'lisi hakan ve semih birbirlerine yakin degil uzak oynadi cogu zaman, aralarina ceyhun'u cagirarak. (tabi bazen melo'yu, dedik ya piston oldular diye) 4'lu defansin gobegi arasini bu sekilde acmaz ancak ve ancak libero varken bu isi yaparlar. melih abi'nin en buyuk hatasi bunu gorememekti. digeri de sneijder'in gorevini gormezden gelmesi. ileriyi bazen 3'ledi sneijder bazen de kanadi 2'ledi sabri'ye kosu alani yaratmak icin.

    simdi hem melih abi'nin hem de sevgili extensor'in pek uzerinde durmadigi ama galatasaray'in ara ara yapmaya basladigi bir konuya gecelim. turkiye'de henuz bundan bahseden tek bir futbol adami gormedim ancak ozellikle barcelona'nin pas futbolu bunun uzerine kuruludur. kendini futbolcunu sirti rakip kaleye donuk degil, mumkun oldugunca acili dururken topla bulusturmak. bu konuyu daha sonra cok detayli bir sekilde deginecegim. simdilik size tavsiyem bir sonraki barcelona ya da bayern macini izlediginizde bu soyledigim seyi dusunup ona gore izleyin. ve tabiki galatasaray-bursa macini da tekrar bu gozle seyredin. o zaman ceyhun'un center half olarak gorevini, piston olarak neyi kastettigimi ve selcuk gibi kalin bir adamdan nasil inside forvet/oyun kurucu oldugunu daha iyi anlarsiniz.

    mancini'nin uslubu topa sadece sahip olmak degil, akiskan ve kompakt bir yapiyla sahanin her yerinde ustun olarak(bazen sayica, bazen hizla, bazen de bos alanlari alarak) uc noktaya topu tasimak. buna en uygun formasyonu bulmak icin geldigi gunden beri arayis icerisinde ve bunun meyvelerini yavas yavas topluyor.
    roberto mancini turkiye topraklarinda bugune kadar denenmemis devrimsel bir formasyon ve strateji calismalari icinde. lutfen tadini cikarin

    saygilar

    edit: ekleme ve duzeltme
  • 9562
    2014'e yeterli sayida turk oyuncusu olmayan, yerli yabanci yedek katkisi az olan, defansif problemleri olan, gol yollarinda bireysel performansa ve tek oyun setine bagli olan, deplasman karnesi cok kotu olan, suan ise deplasmanda mac kazanamadigi icin yerden yere vurulan bir teknik direktore sahip cok sevdigimiz galatasaray'in futbol takimi.

    tanimi uzatmamin sebebi takimi ve yaptiklarini elestirirken ne kadar adaletli davraniyoruz bunu biraz acmak icin. simdi galatasaray'in yakin tarihindeki problemlerine bakalim. ilk akla gelen kadro planlamasi ve 6-0-4'e karsi hicbir tedbir alinmadan lige baslanmasiydi. yonetim yerden yer vuruldu, terim yerden yere vuruldu, eldeki kalburustu turk oyunculari bile begenmemeye, yenisini istemeye basladik.

    simdiki halimize bakalim; ara transferde ilerisi icin umit vaad eden bir cok yerli oyuncunun yaninda eldeki atil durumda bekleyen bir cok yerli oyuncu rotasyona katildi. 6-0-4 artik galatasaray icin cok buyuk bir sknti olmaktan cikti, aksine yabanci oyuncularindan izet'in turk olma ihtimali de bu sacma kurala karsi elimizi daha da guclendirebilir.

    defansif anlamda sorunlari olan bir takimdi galatasaray. blok savunmasi cok kotuydu, bireysel olarak takima katki veren dogru duzgun bir oyuncu da bulamiyordu. bunun yaninda defansin oyuna ofansif anlamda katkisi da neredeyse sifirdi. bu nedenle sozluk yazarlari tarafindan surekli elestiriliyordu. simdiki duruma bakalim. begenilmeyen ve futbolcu degil denilen dany kiralik verilmis, semih'ten (son antalya maci haric, onda da oynadigi yer buyuk skntiydi) her zamankinden daha iyi verim alinmaya baslanmis, gokhan zan sakat olmasina ragmen yerli rotasyonundan giren hakan balta cok iyi maclar cikarmis (maalesef sakatlandigi icin sistemin isleyen carkina baska oyuncu girmek zorunda kalmis), bireysel olarak henuz istenilen noktada olmasa da takim ustuste maclarda gol yemeden iyi maclar cikarmis durumda. bunun yaninda savunmanin kurgusunun oturmaya basladigini da soyleyebiliriz.

    gol yollarinda cok buyuk sorunlar yasayan bir takimdi galatasaray. hatta defanstan daha onemli oldugu vurgulandi bir cok kez. hakli bir serzenisti bu. takim bireysel performans ve fiziksel mucadele ile gol atip dogru duzgun set hucumu yapamiyordu. bitiricilik konusunda onemli bir ozguven eksikligi de soz konusuydu.

    simdiki haline bakalim; bursaya 6 eskisehire 3 atmis bir takim galatasaray. antalya deplasmaninda da 2 atmis ancak biri ofsayttan iki sacma gol yedigi icin berabere kalmis. antalya maci cok iyi ornek olmayabilir cunku hucum setlerini asla istedigi gibi kuramadi galatasaray ancak bunun cevabini yazinin devamini da verecegiz.

    bir genel analiz yaparsak galatasaray son 2 ay icerisinde en onemli 4 sorunundan 3unu cozmus gibi gorunuyor. geriye sadece deplasman karnesinin zayifligi kalmis. mancini'nin elinde sihirli degnek olsa eminim bunu kullanir herseyi gulluk gulistanlik yapardi bir gunde. masallara kaciniz hala inaniyor bilmiyorum fakat gelisim ve ilerleme caba ve emek ister. caba ve emek ise zamanla oturan, sonucunu ancak calismanin zamana yayilmasiyla gorebileceginiz seyler. bu kadar kisa surede takimda bu kadar degisiklik yapabilmek bence basaridir. ben daha fazlasini istemez miyim? saka mi yapiyorsunuz, tabi ki her insan gibi ben de ac gozlu davranip elimde olsa hepsinin bir anda halledilmesini isterim. gercekler ise biraz daha tatsiz.

    simdi gelelim galatasaray'in deplasman sorununa. sanirim 6-0 ve 3-0'lik bursa eskisehir galibiyetleri mancini'nin de gozunu boyadi. takimin yeni sisteme hazir oldugunu ve bu sistemin bir sorunla karsilastigi anda refleks gosterebilecegini dusunmus olabilir. maalesef takim deplasmanda daha cekinik oynarken en buyuk sorunu anadolu takimlarinin merkezdeki ana enerji kaynagimiz olan 4'luye inanilmaz sert bir pres uygulamasi. daha onceki maclarda da o sert presle karsilastik ancak antalyaspor macinda samet aybaba dersini iyi calismis ve bu baskiyi ozellikle ceyhun'le selcuk ve melo'nun arasini acmak icin kullandi. basarili da oldu. mancini eger ceyhun yerine aninda emre colak ya da yekta gibi cevik oyunculardan birini koymus olsa o maci 1-0'da da tutabilirdik ya da 2-3 de olabilirdi. o 6-0lik ve 3-0lik galibiyetler takimina ve reaksiyonuna guvenini arttirmis olabilir. degisiklik yerine kurdugu sistemin adapte olmasini bekledi. olmayinca zaten once tandeme dondu, sonra da emre'yi oyuna alarak ileride top tutma oranimizi da yukseltmeye calisti. gol de son dakikalarda geldi ancak 3 puan icin yeterli olmadi haliyle.

    mancini zeki adam. kapris ya da ego yapip benim dedigim olur ve benim dedigim sekilde olur mantigiyla yaklasmiyor futbola. bugune kadar bunu anlamisizdir sanirim. cozumsel davraniyor. eger deplasman sorununu da cozecegiz demisse mutlaka ustunde duracaktir. en onemli sorun mancini'nin suan uzerinde durdugu stratejide top tutmak yerine oyunu rakip alanda hizli gecirip sonuca direkt gitmeye calismak oldugundan deplasmanda sert baskiya karsi top tutarak oyunu yavaslatarak rakibin cozulmesini bekleyen bir takim olamiyoruz. bunun cozumu icin elinde bir cok deger var. zaten bunun denemelerini defans onune emre ve yektayi koyarak daha once yapti. center half kullanmak yerine cevik bir oyuncuyu deep lying playmaker yapmasi cozum icin onemli bir adim olacaktir. diger bir sorun selcuk'un ileriye daha yakin oynadiginda eger topu hareketli degil duragan alirsa etrafini kontrol edememesi. bu nedenle cok top kaybediyor. bu nedenle mancini selcuk'a yeni gorevler vermeli. ya daha geriden topu almali, ya da selcuk'u ayni seijder gibi katlarin icinde kullanmali.

    drogba'nin statikligi biraz da pas alisverisinden kaynaklaniyor. burak'la anlasamamasi ise ikisinin de sucu. drogba'ya kizip burak'i savunmayi acikcasi anlamsiz buluyorum. burak o kadar savruk oynuyor ki bazen kendisi de sahada nerede oldugunu unutuyor muhtemelen. ayrica yaptigi hucum fauller topu rakip sahada tutup aktif dinlenme yapmamizi da engelliyor. bir duvar gibi her hucum eriyip bizim sahaya atak olarak geri donuyor. eboue'nin oldugu maclar drogba daha iyi oynuyor, belki de ikisini birlikte dusunmek daha yararli olabilir.

    deplasmanda oyun akiskanligi kazanamadigimiz icin simdilik topu ayagimizda tutup burak'in defans arasi kosulari ya da drogba'nin fiziksel ustunlugunu kullanabiliriz. bunun icin telles ve hajrovic cok onemli. bunlarin hepsi yapilabilecek cozumun parcasi olabilir.

    lafi bu kadar uzattiktan sonra kisaca toparlarsak karsimiza su cikar; takimdaki en onemli sorunlarin 3 tanesi buyuk oranda cozulmus durumda. dogru yolda ilerlerken kisisel tatmin icin "ben size demistim basarisiz iste, basarisiz olacak" gibi bir yaklasimi dogru bulmuyorum. ozellikle eskiyle kiyaslayarak yapilan tamamen sacmalik. cunku zamani grei alamayiz, daha onemlisi gidenin 5 sene boyunca geri gelmesi imkansiz. neden kendimizi olmayacak seyler icin yoralim ve yipratalim?

    elestiriyi dogru yaparsak bu takim icin de faydali olur. ceyhun'u gerard'la kiyaslayarak en kibar tabirle yakisiksiz hiciv yapmak uzgunum ama cok cirkin. ceyhun oynadigi mevki itibariyle de gerardla kiyaslanamaz zaten. oldu olacak cruyff'la kiyaslayalim, ceyhun bir cruyff da degil. mancini'yi terim'le kiyaslamak da sacma. evet ikisi de galatasaray teknik direktoruydu ancak ikisinin de ugrastigi seyler birbirinden farkli. mancini suan gunu kurtarma derdinde degil. yaptigi seyin bir sisteme donusmesi ve takimin baska etkenlere ihtiyac duymadan saha icinde herseye karsi refleks gostermesi pesinde.

    elimizde un, su, seker, krema ve daha bir suru malzeme var ve taraftar ac. mancini unu suyla birlestirip size iki dakikda hamur kizartmasi yapabilir. sekilli olsun diye ustune toz seker de atar aninda karniniz doyar. peki sonra? her seferinde bu sekilde karninizi doyurarak nereye kadar yasayabilirsiniz? mancini elindeki malzemelerden en dogru yemegi yapmaya calisiyor. once unu mayaladi, kabartmaya basladi. kremasini hazirladi bu sirada. yavas yavas pasta olusuyor ve biz acip diye isyan cikarmanin hic zamani degil.

    biraz sabirla cok guzel doyacak karnimiz.

    saygilar
  • 9596
    26 subat galatasaray chelsea macinda daha once aydin'la denedigi ve fazla uzerine calisamadigi bir stratejiyi deneyip, bundan verim alamayinca 30.dakikada daha fazla deneme sansi buldugu ve daha akiskan yapiya sahip bir stratejiye gecen galatasarayimizin futbol takimi.

    oncelikle "mancini'ye hajrovic'le baslayarak hata yapti, belki tur gitti" onermesini inceleyelim. bunun icin de mancini neden boyle karar almis olabilir bakalim.

    mac daha baslamadan hajrovic hamlesi icin, mancini chelsea'nin beklerinin ileriye cikmamasi icin, uzerine birer oyuncu koyup kanatlariyla arasindaki mesafeyi acmak istedigini dusunmustum. sneijder cizgiye yaslanip hajrovic kendini surekli eboue'nin onunde bosa atmaya calisiyordu. bu da mancini'nin istedigi seylerden birinin bu oldugunu gosterir. peki bu bir hata mi? hatali strateji diye bir sey soz konusu degildir, tutmayan ya da yapilamayan strateji vardir. sonucta hajrovic yeterli tempoyu yapabilseydi, eboue yalniz adam gibi oynamaktansa onundeki ile iletisime gecseydi belki bu strateji de tutacakti. ancak birden fazla futbolcunun, ozellikle takimin makine dairesinin yani merkez orta sahanin kotu oyunu bu stratejinin tutmasini imkansizlastirdi. hajrovic'in kotu oyununu tek basina futbolcuya yoneltmeden once eboue'nin ilk yari performansiyla selcuk-hajrovic anlasmazligini da dusunmek lazim. belli ki bu hajrovic bizim takimin pas aliskanliklarina hala adapte olamamis.

    kisacasi bu hamlesinden dolayi mancini'yi elestirmek yersizidir. mancini rakibin onemli olabilecek setlerini kesmek icin bir hamlede bulunmus ancak bu hamle bireysel yetersizlikler (oyuncunun yetersizligi degil anlik performans yetersizligi) ve takimin diger organlarinin da bu stratejiye ayak uyduramamasiyla basarili olamamistir. zaten ileri ucla iliskisini kesmek istedigi bekin pasiyla golu yedik. bu da mancini'yi eminim delirtmistir.

    sonraki hamlesi ise daha once emre colak ve yekta'yi merkeze koyup geride daha hizli ve bakarak paslasan takim stratejisiydi. bunda daha fazla deney yapabildigimiz icin takimin refleksleri daha olumluydu.

    fazla taktiksel detaya girmeden elestirilen bazi oyuncular hakkinda konusalim. bunlarin basinda selcuk ve sneijder geliyor. gercekten o kadar da kotu oynadilar mi?

    selcuk ilk yari kotu bir performans gosterdi bu dogru. ancak eboue'nin yetersizligine bir de takimin geri kalaniyla iletisim haline gecemeyen hajrovic eklenince selcuk'un yaninda bir tek ofansif anlamda maca bir turlu giremeyen melo kaldi (bu ilk yari icin gecerli). ikinci yari selcuk insiyatif alip surekli pas kanallari aradi. ve belki en onemli degisiklik, ikinci yari selcuk sneijder'i kendine yardimci secti. bunun yaninda melo da etkinligini arttirip onde basarak oynamaya baslayinca selcuk daha onu acik ve rahat oynamaya basladi. ikinci yaridaki selcuk bu senenin en iyilerindendi. (selcuk'un bundan cok daha iyisini yapabilecegini biliyoruz. bu sene yuksek perfromasini fazla sahaya yansitamadi)

    sneijder'e gelelim. mac sonu aciklamasinda ozetle soyle demis: " ilk yari yeteri kadar topla oynayamadim. ikinci yari istedigim toplari alip daha fazla topla oynama imkanim oldu"
    bu cok onemli, bir kenarda surekli durmali bu aciklama. sneijder gibi oyuncular macin icinde surekli kalmak isterler, sonucta fizigiyle degil, top teknigiyle oynayan bir oyuncu. yukarida ne yazmistik -selcuk yanina sneijder'i almaya basladi- yani selcuk ve sneijder oyun kurarken insiyatif alan kisiler konumuna geldi. haliyle birbirlerini yukari cekebilecek duruma geldiler. sneijder de ilk yari kotu, ikinci yari gayet basarili performans gosterdi.

    iki futbolcu da ilk yari gosterdikleri kotu performans icin elestirilemez cunku bireysel performanslari takimin geri kalanin yaptiklari ve yapamadiklariyla birebir ilgiliydi.

    bu yazida asil bahsetmek istedigim ne bireysel performanslar ne de bunlari elestirenlere cevap vermek. herkesin gozden kacirdigi cok onemli bir hamlede bulundu mancini. galatasaray esas o noktadan sonra oyununu biraz daha sert ve baskin kurmaya basladi. keske tribunler de bu sertlige uyum saglayip insanlari uyutacak tezahuratlar soylemek yerine mac bitene kadar var gucuyle rerererarara cekseydi. neyse alistik tribunun maclari satmasina.

    macin 3. otuzluk bolumunde chelsea'nin sag tarafi top cikartirken sorun yasamaya basladi. top kaybetmediler ancak chelsea elini, yani zayif noktasini gosterdi. mancini apar topar bu noktadan vurus yapmak icin hamle yapti; drogba yerine umut girdi oyuna. umut sahaya girerken sneijder'e el isareti yaparak merkeze gecmesini istedi ve kendisi bizim sol tarafimiza gecti. bu hamlenin onemini yazalim.

    chelsea gereksiz bir ozguvenle oynamaya baslamisti ancak top cikartirken ayaginda topu gevelemeye basladilar. buraya baski yapacak biri gerekiyordu. sneijder boyle bir tehdit degil ve drogba'yi da kosu tabiriyle "tavsan olarak" onde kosturamazsiniz. hala kosabilecek bir burak ile rakibin top cikarmakta zorlandigi anlarda rakibi dovercesine saldiracak bir umut bu isi gorurdu. hamle sadece bununla kalmadi. sneijder merkeze gectiginde orta sahadaki merkez oyuncu sayisi birden 4e cikmis oldu. bunu da su sekilde kullandi mancini; melo'yu bu sert baskinin oncelik degil ama beyin olarak lideri yapti. melo bir ara orta sahayi birakip defanslarin ustune kabus olmaya basladi. sneijder ise seken toplari selcukla beraber toplamaya calisti. bunu yapabilmek icin beklerinizin tek basina oynayabilen kanat ozellikli oyuncular olmasi gerekir. yani one tek basina cikabilen, sahayi 70 metrelik alanda rahat rahat oynayabilen oyuncular. eger telles yorulmasaydi bir iki pozisyona daha girebilirdik ki telles bence galatasaray adina macin adamiydi. eboue ise gucunu ekonomik kullandigi icin mac sonunda pozisyonlar icinde bir sekilde yer aldi ancak pas kanalina yaklasan da olmadigi icin etkisiz kaldi.

    bahsedildigi gibi mancini sadece hatasindan donmedi, ustune macin kirilma anlarinda inanilmaz basarili degisiklikler de yapti. son paslari atarken daha dikkatli davransaydik, bunun yaninda burak ve umut paslasirken biraz daha iyi ve tutarli olsa bu maci 2-1 almamamiz icin hicbir neden yoktu.

    macin adamindan kisaca bahsetmek gerekirse, alex telles hucum yonu suan icin ortalamanin ustu olsa da defans yonu kesinlikle cl standardinda. galatasaray taraftari olarak alismisiz bir kanattan digerine atilan paslarda bekin rakibine uzak kalip mudahale edememesine ve rakibin cok kolay gecmesine. alex telles neredeyse her ters topa mudahale etti ve rakibini surekli tedirgin etti. hucumda cok etkili bindirmeleri oldu, sonuclanamamasinin en buyuk nedeni 1 yildir yanyana oynadigi halde drogba ve burak'in ceza sahasi icinde belirli bir yer tutma aliskanliginin olmamasi. bu inanilmaz sinir bozucu bir durum. ayni hat uzerinde bekliyorlar surekli. ya birbirine cok yakin durup on arka direkt yapmayi beceremiyorlar ya da enlemesine ayni cizgide durup en ufak bir one arkaya dusen topta pozisyonun tamamen yok olmasini izliyorlar. aslinda bu macta cok iyi ortalar da gorduk, top kimseye carpmadan ceza sahasina girip cikinca sanki pozisyon yok gibi dusunebilirsiz. fakat burak ve drogba dogru yer kaplasa ceza alaninda o ortalarin hepsi gol pozisyonu olurdu.

    macini'nin bu mactan cok iyi dersler cikardigini dusunuyorum. ozellikle chelsea'nin galatasaray'a karsi olabilecek zayifliklarini iyi gordugunu ve takimi bunun ustune calistiracagini dusunuyorum. buradaki tek skntimiz karsidaki adamin da mourinho olmasi. mourinho'da bizim zaifliklarimiza mudahale edecektir ve eminim kendi zayifliklari uzerinde de calisma yapacaktir. ikinci macta orta sahada daha net bir oyun kurucuyla oynayacagini dusunuyorum.

    ben umitliyim rovans icin. chelsea korkulacak bir takim olmadigini gosterdi. umarim galatasaray bir butun olarak buna inanir ve bu turu geceriz.

    saygilar

    edit: duzeltme
  • 10010
    (bkz: #1465201)

    16 nisan bursaspor galatasaray macinda sonunda deplasmanda oynatmasi gereken 2 kritik oyuncuyu ve en olasi dizilisi bulmustur. ilk yari biz gerideyken bunu yazmistim, sneijder'in temposu surdukce gol atariz dedim, oyle de oldu. gorunen koy kilavuz istemez, deplasmanda kazanmak istiyorsak kavga edecek oyuncuyla oynaman gerekir. sabri, veysel gibi oyuncular bu isi yapabiliyor. bunun yaninda deplasmanda rakibi ters yakalamak istiyorsan sneijder'i merkezde kullanman gerekir, sonunda bu macta sneijder'e insiyatif alabilecegi bir pozisyon saglayabildik.

    kimse burak'i bu macta elestirmesin, gordugu kirmizi kartta da cok buyuk aptalligi yok, ilk gordugu sari kart da cok yerindeydi. basketbolda bazen koclar bilerek teknik faul alir kendi takimini hareketlendirmek, adrenalini arttirmak ve hakeme baski kurmak icin. burak'in o tepkisi de aynen boyle bir tapkiydi. ikinci sarisindan hemen once yekta'yi bictikleri pozisyon cok daha buyuk sari kartti, adamin topla hic ilgisi yoktu. burak belki ilk defa benim bile iyi diyebilecegim bir oyun oynadi ki ben hat-trick yaptigi maclarda bile oyununu begenmiyorum.

    selcuk da bu mac kotu degildi. yine tercih hatasi yapti, alex bir cok pozisyonda kendini gosterip kostu, selcuk atmadi. sneijder one cikti, selcuk atmadi. yine de cok pozitif oyun oynadi selcuk. o kadar cok one kosu yapti ki bursaspor'u da telasli oynamaya itti (pres diyemiyorum cunku top kapmaya niyetten cok rakibi rahatsiz edecek kosulardi)

    yekta yetenekli oyuncu ama saha gorusu selcuk'un yarisi kadar degil. bu mac ilk yari haya kirikligi, ikinci yari fena degille gecti.

    bu takim ayni dizilisle hakan balta yerine gokhan zan oynatirsa (sakat degilse) veya hava topunda daha etkili koray, kendi sahasinda yekta yerine sneijder, sneijder yerine ontivero veya hajrovic, deplasmanda yekta - emre degismeli oynayarak gayet basarili olur. (bu sezonun kalan maclari icin soyluyorum)
  • 10642
    2014 super kupa finaliyle fikirlerim netlesti, asil eksikligi forvet degil orta saha olan takimimiz.

    orta saha eksikligini melo ve selcuk varken cozmemiz icin ya onlardan birini (selcuk buyuk ihtimal) kesmek gerekiyor ya da on oyunculardan birinden fergat edip (bu da sneijder'in pozisyonu olur) orta sahayi 3lemek gerekiyor. sneijder tekrar sola kayabilir emre colak on orta saha oynayip rakibi karsilar.

    orta saha rakibi karsilamadigi muddetce forvete 97-98 ronaldo'yu alsaniz da fayda etmez. orta sahaniz baskin olursa burak gibi yetenekleri cok kisitli bir forvetle de cok rahat sampiyon oluruz.
  • 10652
    forvet ve defans transferleri konusulurken sezonun ilk onemli macinda bize gostermistir ki en buyuk sorun ve eksiklik orta saha. elinde sozde turkiye'nin en iyi orta sahasi, gecen senenin en iyi yabanci oyuncusu ve en iyi ofansif orta sahasi var. bu nedenle de transfer yapilmasi dusunulmuyor. fakat takimin bozuk kimyasindan dolayi degistirilmesi gereken ilk yer orta sahasi. bunu biraz acalim.

    selcuk zaten temposuzdu, ilk sezonda engin ve emre'nin yuksek tempolu oyunu, rakibi ileride karsilayip hirpalanmis halde selcuk'un karsisina cikarmasi selcuk'un rahat oynamasina olanak sagliyordu. simdi ise hayatindan bezmis gibi duran bir futbolcu selcuk.

    melo ise patlayiciligini kullanarak etkin olmaya calisiyor, bunun negatif yonu ise bunu her yapmasina bir iki dakika dinlenmek zorunda kalmasi.

    sneijder 3.senesine girecek neredeyse ve hala oyun sikisinca pas alabiliyor. baskisiz alanda top alip oyunu sekillendirmesi gerekirken, o alanda top mutlaka ya beklerde ya selcuk'ta oluyor, asla sneijder'e topu aktarmiyoruz.

    bu orta sahanin hem ofansif hem de defansif cok zaafi var. bunlardan ofansif zaafi cozmesi daha kolay. topu tek seferde burak'a atmak yerine pas istasyonu kullanmaya basladigimiz anda sahayi enlemesine acabiliriz ve rakip defans arasinda bosluk daha cok artar. defansif olan zaaf ise asil konusulmasi gereken.

    forvet ve kanatlarimizin topun arkasina gecmiyor, gecse de caydiriciliktan uzaklar cunku mesafe birakarak cizgiye cekiliyorlar. orta saha ise rakip uzerinde hicbir baski kurmuyor. halisahada mac yapan 40 yas ustu amcalar gibi oynuyoruz. bizim yetenegimiz ve tecrubemiz yeter, top onlardayken bekleyelim de kaybetsinler der gibiyiz. melo ve selcuk ikili orta saha oldugu muddetce buna cozum bulmamiz imkansiz. defansin bu kadar kotu gorunmesinin sebeplerinden biri de orta sahamiz. daha sert bir orta saha ile bu defans cok daha basarili maclar cikartir. simdi buna biraz cozum dusunelim

    1) extensor ve pep ile olcan'i ortada kullanmakla ilgili daha once konusmustuk, sozluge de yazilmisti. olcan'i ortaya cekip 3'lu orta saha yapmak buna bir cozum olabilir. olcan 90 dakika yapamasa da en kotu macinda bile 50-60 dakika tempo yapabilen, rakibe basabilen ve topla iliskisi gayet basarili bir oyuncu. boyle bir durumda sneijder ve bruma'nin ir sekilde ileri 3'lunun ikisi olmasi gerekiyor. burak'in tek hat uzerinde oynamayip, kanatlara da acilarak oynamasi gerekli.

    2) orta sahaya transfer yapilabilir. selcuk'un senede 50 mac oynamasi gerektigine dair ozel bir anlasma yoksa gayet transfer yapilabilir. melo'yu stoper kullanma opsiyonu da olusacaktir istenildigi takdirde. alinacak orta saha kesinlikle bir on libero degil, ya fizik ozellikleri ustun yere saglam basan bir merkez orta saha ya da hizi ve cabuklugu olan bir ball winning orta saha olmali. boyle bir durumda yine 3'lu orta saha yapilabilir. yabanci kontenjani alinacak transfere harcanacagindan ileride olcani kullanip bruma'yi yedege almis olursunuz.

    3) emre colak'i ilk ciktigi gunden beri, en iyi oynadigi maclardan sonra bile elestirdim. fakat su anki orta saha icin cozum olabilecek ozelliklere sahip. yine 3'lu bir orta sahada emre'yi kullanarak top kazanma sayimizi arttirabiliriz. bu sefer 3 cizgi ya da 1-2 orta saha yapmak yerine 2-1 orta saha yapabiliriz. emre'nin one cikarak oynamasi sneijder'e fazladan bir pas istasyonu yaratmasi bakimindan da yararli olacaktir. (sneijder'e pas direkt gelmedigi icin emre pas almaya gelip takimin mancinikla ileriye top atmasini da engeller belki).

    4) selcuk'u kesip veysel'i orta sahaya alabiliriz. boyle bir durumda 1-2 orta sahasi yapilabilir. veysel, onununda sagda melo, melo'nun yaninda sneijder. boylelikle sneijder onu daha acikken topu alip oyun hizini kendi belirler. melo yanindaki supurucu guc olur. ( sneijder'in onunu temizleyen kisi). aslinda kisa vadede en hizli cevap alacagimiz iki cozumden biri bu olur. 1- numara ve bu, cok cabuk reaksiyon gosterip oyunumuzu duzeltmemizi saglar. fakat bu opsiyonu her mac kullanamayiz)

    5) 4-1-4-1 gibi bir taktikle selcuk ve melo'yu oyundan cikarmadan, sola olcan'i saga hamit'i alarak da bir cozum uretmis oluruz. sneijder orta 4'lunun icinde olur. boyle bir durumda yine sneijder uzerinden tempoyu ayarlamak yerine topu surekli ileri oynamaya calisirlarsa cok agir kufurler edebilirim o nedenle bu opsiyon biraz riskli benim akil sagligim icin. bu taktigin en kusursuz islemesi ise bir orta saha transferine bakar. van der vaart transfer edilirse muthis bir 4-1-4-1 takimi oluruz. ancak yine selcuk'u kesmek zorundayiz, eger selcuk kesilemiyorsa olcan'in sagda oynamasi gerekir.

    6) burak'siz bir forvet 3'lusu kurup orta sahanin etkinligi arttirilabilir. sonucta burak'a giden toplar duvar gibi sekere geri geldigi icin orta saha daha fazla mucadele etmek zorunda kaliyor. sneijder'i false 9 koyup, amrabat ve olcan'i sag ve sol forvet gibi kullanmak (dar bir 3) merkez orta saha ise selcuk, melo ve emre(hamit,veysel) olabilir. amrabat topun ileri tasinmasina da yardimci olur, topun ileride kalmasina da.

    7) belki en dramatik degisiklik bu opsiyonda. 3lu bir defans kurup orta sahanin alan parsellemesine acik bekleriyle destek olarak rakibe daha az yer birakma saglanabilir. van gaal'in hollanda ile yaptigi 3-4-1-2 aslinda bizim takima cok uygun olabilir. van gaal ne yapmisti, stoperlerin sagdaki ve soldaki bek yerine gecebiliyordu. acik bekler cok hizli olmaktan ote alanini savunabilen ve pas vermeye megilli oyunculardi. merkez orta saha yaraticilikla ugrasmak yerine parsel parsel topu ileri tasiyor ya da rakibi huni gibi araya alip kapilan topu tek seferde sneijder veya robben'e ulastiriyordu. bizim takimda gokhan gibi bir adam var, hava topunda cok cok iyi olan. gokhan, melo, semih ya da hakan, gokhan, semih cok iyi defans 3'lusu olur. sol acik bek'i olcan olur, duruma gore hakan ve alex de kullanilebilir. sagda veysel, orta ikili yine selcuk ve melo olabilir boyle bir durumda. melo'nun stoper oldugu varyasyonda ise ortaya emre veya hamit gelecektir. sneijder yine ayni pozisyonunda kalsa, robben yerine bruma kullanilir. hatirlayin robben klasik forvet gibi oynamadi, surekli cizgiye atti kendini, acik alanda top almaya calisti ve en onemlisi topu tasiyan kisiydi. bruma yerine yabanci kontenjanina gore olcan da bu kisi olabilir. burak ise boyle bir taktikte cok rahat van persie'nin isini yapar. van persie de cok top tutamadi 2014 turnuvasinda. top kaybi da coktu, drinlinglerini de sonuclandiramadi. en onemli yaptigi ise rakip defansin konumunu bozmasi. bunu da yaptigi kosularla basardi. burak bu isi cok rahat yapar. eger takimin geri kalani topu direkt burak'a atip yapamayacagi seyleri yapmasini beklemesindense topu sneijder ve bruma ile ileri tasirsa, burak'a sadece gol vurusu yapmak kalir.

    5-6 tane daha orta saha icin cozum yazabilirim, simdilik cok uzatmayayim. yazinin ozeti, bizim acil orta saha direncini arttirmaya ihtiyacimiz var. galatasaray her zaman orta saha takimi olmustur, bunu kaybettigimiz anda basarisiz sezonlar gecirdik.
  • 11138
    31 ekim kasimpasa maci icin dedikodusu yapilan ilk 11'de 2 adet cok onemli gariplik var. futbol degil sporun ucundan kiyisindan bilgisi olan bir insan aylarca mac kondusyonu almamis, herhangi bir maca cikmamis bir sporcuyu pat diye ilk 11'e koymaz. rakibi de dusunursek oynamasi gereken bruma olurdu. hamit'i geriye cekip one bruma'yi koymak. boylelikle bek ile sol forvetleri arasini acabilirdik, birbirlerine destek vermeleri zorlasirdi ofansta. eger sol forvet yardima gelmezse bu seferde bruma acik alan yakalar.

    ikincisi ise, arsenal macini seyretmis futbolun ucundan kiyisindan anlayan biri yekta'nin defansif ozelliklerinin berbat oldugunu, kademe anlayisinin olmadigini anlardi. sneijder gibi kademe anlayisi olan ve hizli oyun kurabilen bir adam varken hele hele 4'lu orta saha yapacaksan sneijder yerine yekta asla yazilmaz.

    benim icin ucuncu degisiklik de madem 4-4-2 gibi oynayip olcan'i da ikinci forvet gibi biraz derinde kullanacaksin, oyleyse burak degil umut olmaliydi.

    eger (ben inanmak bile istemiyorum ama) bahsedilen kadro - muslera, sabri, chedjou, semih, telles, hamit, selcuk, yekta, emre, olcan, burak- gercekten de sahaya cikarsa bilin ki bu abdurrahim albayrak'in kadrosudur. prandelli futboldan anlamiyor bile olsa, yanindakiler zir cahil de olsa bugune kadar soyle bir kadroyu yakindan uzaktan kurmadilar, deli dana hastaligina kapilmadan da kuracaklarini sanmiyorum.

    su kadro sahaya cikarsa -kazansak bile- vay halimize. zaten formda bir sneijder'i kizaga cekecek zihinyet olmaz olsun.
  • 11155
    mo 280 yilinda epirus krali pirus (pyrrhus) romalilara savas acar. cok kanli gecen savas sonunda galip gelen pirus olmustur ancak butun arkadaslari, butun komutanlari hatta neredeyse butun ordusu olmustur. geriye sadece kendisi ve bir kac ise yarayamacak asker kalmistir. romalilar ise savasa kaybettikleri halde erkek sayisi bakimindan epirus'tan cok daha ustundurler. bu nedenle kayiplarinin yerine yeni asker yetistirmeleri hic de zor olmayacaktir. pirus memleketine donerken sunu soyledigi rivayet edilir: " bir baska onemli zafer ve ben epirus'a yalniz donuyorum".

    pirusu o savasi kazanmistir ama asil kaybedeni kendisi olmustur. bu onemli tarihi zafer daha sonralari dilde kullanilmaya baslanmistir. ozellikle spor icin cok uygun dusen bir analojidir pirus zaferi.

    galatasaray futbol takiminin da tarihinde bir kac pirus zaferi vardir. o kadar cok sey kaybetmistir ki onlari kazanirken, sonunda toparlanmasi bir kac senesine mal olmustur. gerets'le kazanilan sampiyonluk buna bir ornek olabilir.

    su anki yonetim, teknik ekip ve futbolcular o kadar yanlis bir stratejiyle savasa giriyor ki, korarim bu sene alinacak zaferlerin hepsi bizim icin pirus zaferine donusebilir. mesele galatasaray olunca isimlerin bir onemi kalmiyor benim icin. eger burak yilmaz'la basari gelecekse evet o oynasin ve gelsin. fakat bunca soytariligin icinde, artik bagira bagira yanlislar yuzumuze gulerken dogru yapma cabasi gostermezsek, butun bu zorlama zaferler kaybettigimiz gelecegimizi kamufle edecek.

    31 ekim'de sabri evet iyi oynadi. tarik'in ve veysel'in geldiginden beri oynadigindan daha istikrarli gorundu. fakat bu bariz olan yanlisi ortmemeli. karsisinda one cikmayan bir sol bek varken savunma yapmasi gerektigi her hamlede ryan babel'in kendisini gectigi gercegini de ortmemeli. bu macta muhtemelen tarik da oynasin bu kadar etkisi olacakti.

    burak'in bugun attigi gol de bizi yaniltmasin, gol vurusu bile yanlisti. umut'un oyuna girmesiyle cift forvet bizim kurtulusumuz artik yapsin demek de yanlis. cunku daha once prandelli cift forvet maclara cikti, arsenal ve dortmund'dan 4'er yedik oturduk. sorun hep oyuncu tercihlerindeydi zaten. ve bu oyuncularin yerlerinin hep yanlis olmasinda. iste bu kadar yanlis icinde zafer de kazansak bu pirus zaferidir.

    galatasaray'in artik gelecegi planlayip, maddi istikrarsizligi gidermek icin gerekirse kontrollu kuculmeyi dusunmesi gerekiyor. bu hedeflerinden vazgecsin demek degil. sadece kulup esnekligini tekrar saglamasi gerekiyor.

    size bir kac dengesizlik: merkez orta saha oynayacak 8 futbolcumuz var a takim seviyesinde fakat sadece bir tane defansif orta sahamiz var.

    asil mevkisi sol kanat/sol kanat forvet olabilecek 7 a takim seviyesi oyuncumuz varken, ayni mevkisi icin asil mevkisi diyebilecegimiz 2 oyuncu var biri aydin yilmaz daha kadroya girmedi. digeri sinan yine kadroya hic girmedi.

    sol bek icin 2 alternatifimiz var sol ayakli. bir de bonus olcan. sag tarafta 6 oyuncu.

    stoperde ayaklarina hakim hizi da yerinde 4 oyuncu var. ama hava topu alacak ve gucunu koyacak bir o da asla oynamayan gokhan.

    daha once a takim seviyesinde en ucta oynamis 5 oyuncu varken sirti donuk oyunu bilen 2, hava topu alabilen 1 oyuncumuz var.

    bu sene transfer edilmis oyuncular icinde skora katki vermis henuz bir oyuncu yok. son 3 sene icerisinde transfer edilmis oyunculardan 10 ve uzeri mac oynamamis oyuncu sayisi 6.

    pirus zaferlerine bir yenisini eklemek istemiyorsak once cozmemiz gereken bu kadrolasma. bize mac kazandiracak olsa bile bazi oyuncularin acil gonderilmesi ve maddi kulfetlerinden kurtulmak gerekiyor. bir sene icerisinde 20 mac yapamayacagi garanti olan, 10 mac yaparsa sanli diyecegimiz oyunculardan genc olmayan herkes gonderilmeli. pandev, dzemaili, yekta, yasin ilk gitmesi gerekenler. daha sonra maddi kulfetleri dusunulup gonderilecek oyuncular var; chedjou, burak. chedjou gercekten iyi oynuyor ve mac da kazandirdi ancak yabanci sinir ve maddi skntilar varken elimizde benzer alternatifi olan ve hala para eden yabanci stoperi tutacak luksumuz yok. burak ise gol atsa bile hucum edememizin en buyuk nedeni. o oldugu muddetce set hucumu yapamayiz. 3.seneye girdik ve onunla yaptigimiz hucum seti bir elin parmaklarini gecmez. hucum yapma zorunlulugu olmayam pasla topa hakim olmasina gereken kalmayacak takimlarda cok is yapar. kendisine bas alti takimlarda basarilar dilerim.
    veysel ikinci dalgada satilmasi dusunulebilek kisilerden.

    bu kadar maddi kulfet varken yaptigimiz her ilerleme aslinda bizi geriye goturecektir. dogru planlama icin anadolu kurnazligi degil, 2-3 yil sonrasini dusunecek kisiler lazim. aksi halde gogsumuzde 4.yildiz, kicimizda uefa'dan yedigimiz finansal fair play cezasi, elimizde atsan atilmaz, satsan satilmaz bir suru yuksek maliyetli kontrat ve sahada yuruyen futbolcular olur.

    galatasaray taraftarinin kendine sormasi gereken soru su: ne pahasina olursa olsun zafer kazanip epirus'a yalniz donmek mi yoksa biraz stratejik hamlelerle gelecegi kurtarirken 4.yildiz savasinda da sansini denemek mi?

    saygilar
  • 11415
    elinizde kosmayi bilen, pas verebilen, rakibine psikolojik olarak ustun gelebilecek oyuncular varsa yapmaniz gereken tek sey onlari digru yerlerde oynatmaktir. terim'in ikinci sezonundan beri sahaya cikan oyuncularin yarisi ya yanlis pozisyonda oynadi ya da pozisyondaki gorevleri o kadar sacmaydi ki atinkulagindaki kelebek gibi kaldi.

    terim'i bir cok sey icin sevip bir cok sey icin kendisine kizabiliriz ancak benim son 15 aydir en cok kizdigim sey kafasindaki sisteme gore oyuncu almayip sonra uymayan oyunculari baska bir seye devsirirken hali hazirda pozisyonunda olanlari da bok etmesi. selcuk berbat oynadiysa iki yildir bu terim'le basladi. yanlis yere cekti adami ve selcuk bir daha eski yerine getirilmedi. semih'i sol stoper yapmaya kalkti ve bir akilli da bu adami duzeltmeye kalkmadi. burak yilmaz'i drogba'nin onunde oynatmaya kalkti hatta tek forvet yapti, bir ara mancini sag forvet denese de bir akilli da burak'in ceza sahasindan uzaga konumlandirilmasi gerektigini cozemedi. sneijder'i sol cizgiye yerlestirdi, melo'yu defansin onune cekti, kisaca takimin butun ahengini bozdu. sampiyon olduk dogru ancak futbol namina tek kelimeyle berbattik. herkesi kullanmaya calisip herkesin kariyerini baltaladi. mesela emre colak'in gelisim sureci terim'in ikinci yilinda durdu. aydin yilmaz da oynatilmaliydi, kosede unutuldu.

    bir delinin attigi tasi 50 akilli cikaramadi lafi gercek oldu.

    prandelli sonrasi hamza ile takimin cosmasi diye bir sey soz konusu degil. hamza ile bazi temel oyuncular yerlerine gecti sadece, olmasi gerektigi gibi. selcuk cevre kontrolunu iyi yapabilen bir oyuncu degil, bu nedenle onde top almasi gerektigi durumlarda berbat oynadi. sorumluluktan kacmasi da bundan dolayi cunku aldiginda hicbir sey yapamiyordu. ya top kaybi ya da kaleciye geri pas. bunu anlamaniz icin terim'li ikinci sezonda hamit'in oynadigi maclari incelemenizi tavsiye ederim. ne zaman hamit oyundan ciksa selcuk daha iyi oynadi. bu hamit'i sevmedigi icin degil, hamit cikinca merkeze ve geriye kendini atip, sahayi geriden gorurken oyun kurabildigi icin. boyle durumlarda sorumluluk da alabiliyor.

    selcuk ve burak ikilisi icinbir cok kez yazdim, bu stratejiyle oynuyorsak selcuk varken burak oynamamali, burak varken de selcuk yerinde sneijder olmali ve yekta kesinlikle olmamali diye. sebebi burak'in ceza sahasina en yakin yerde oynadiginda yaptigi kosular ve selcuk'un cozumsuz kalmasi. bu sacma durumu cozmek icin de, yine bir cok kez yazdigim gibi, burak'i ceza sahasindan uzaga konumlandirip selcuk'u da sahayi geriden gorebilecegi sekilde konumlandirmak gerekiyordu. hamza hoca da bunu yapti sadece. selcuk'u rahat hissettigi sekilde oynatti? burak'i da ceza sahasindan uzaklastirdi. ben biraz daha saga yakin konumlandirma taraftariydim daha basiy bir cozum ve bruma'yi da sola yakin dusundugum icin, hamza hoca daha serbest birakmis golu onun uzerinden yaratabilmek icin. attigi goller tesaduf aslinda. golu atacak kisi umut ve sneijder bu diziliste hatta selcuk. saga yakin dusunmemin sebebi gole daha yakin olabilmesiydi.

    aklin yolu bir, hamza da o yola bir adim atti. bugune kadar atilmamadi abesti.

    hamzadan bekledigim bir sonraki adim semih'in yerini duzeltip sneijder'i daha etkin kullanmadi. gerekirse 3 santraforla oynayip baskiyi ve oyun agirligi merkeze cekebilmek.

    edit: futbol adina bir seyler anlatmaya calisip, insanlara bir seyler katayim derken su: (bkz: galatasaray futbol takımı/#1611597) entry sonrasi yazi yazmis olmama uzuldum. futboldan bu kadar uzak entry kolay kolay bulamazsiniz.
  • 11637
    137 milyon euroluk degeri oze istirak sonucu olan futbol takimi. bagli oldugu kurum da borsada islem goren sirketlere sahip bir kurulus.

    tff ise odenekle calisan bir devlet kurumu. yani harcadigi her bir kususta toplumun en ustunden en altina herkesin katkisi ve payi var. basa saralim.

    ozel istirakin nasil kullanildigi o istirak sahibini ilgilenirirken (ayni cebindeki parayla forma, atki, don almak isteyen kisi gibi) devlet odenegi ile is yapan organizasyonlarin bunu nasil kullandigi butun halki ilgilendirir. basa saralim.

    kendi ozel birikimimi nasil kullanacagim benim zevklerim ve vicdanimi ilgilendirirken bunu iyi yonde kullanmami da kimseye soylemek zorunda degilim. bu ayni zamanda su demek: aylik gelirim 5000 tl ise bunun her ay 200 tlsini yardima muhtaclara veriyorsam bunu kimseye ispat etmek zorunda da degilim, yaptigim da yeterince iyidir(kendi vicdanimca) matematik olarak da yeterlidir cunku herkes benzer bir orani tuttursa yardim edilmeye muhtac insan kalmaz. basa saralim.

    devlet odenegi ile is yapan organizasyonlar ise her kurusun hesabini vermek zorundadir ve zaten ozel istirakin lokomotif oldugu sektorlerde, ozel istirakin ilgilenmeyecegi yatirimlari yapmak "zorundadir". kitler de boyle calisir, federasyonlar da. devlet odenekli bir organizasyonun buna odenek bulamiyoruz diyip baska yerde milyon eurolari hesap vermeden sacma luksu yoktur. basa saralim.

    toplum vicdani sahip oldugu kadariyla mesulken, devlet vicdani yonetimiyle mesuldur. cunku elindeki zaten kendisinjn degil toplumundur. bu nedenle oze istiraklerin basi cektigi yerlere degil, toplumun en ulasilmaz yerlerine destek olmakl mukelleftir. yine basa saralim.

    elinde 100 olan birinin 1'i bile muhtac birileri icin ayirmayi dusunmesi cok buyuktur. geri kalan 99'i isterse dolar olarak sarar burnuna ceker, bir sey degistirmez. elindeki hepsini vermek zorunda degildir. devlet ise elindekinin hepsini topluma vermek zoundadir cunku gercek sahibi halktir. 100'un 99'unu muhtac olana verip geri kalan 1'i bile cebine indirme luksu yoktur. hele hele hesap vermeden istedigine yuksek yuksek maaslarla o odenegi dagitma luksu yoktur. hadi dagitti diyelim, param kalmadi muhtac olunan yerlere odenek cikamiyorum o nedenle kapatiyoruz diyemez.

    bu ulkede her sey: dunya algisi, vicdan algisi, yonetim algisi... soyut gibi gorunen tum varolusla ilgili degerler boka sarmis durumda. her seyi boktan, hadi basa saralim.
  • 11656
    "yemek yemeyen acikir" konfucyus. bu ozlu soze az sonra gelecegiz.

    sozlugu ilk okumaya basladigimda beni en cok heyecanlandiran analiz yazilari bulabilmek olmustu. coguyla ayni fikirde olmasam bile yaklasimlari ve cozume dair dusunceleri, benimle ayni fikirde olacak bir sacmaliktan cok daha ozeldi. yazmaya baslamamin sebebi de ulasabildigim kadar kisiye futbola yaklasimla ilgili yardimci olabilmekti. caka satmak, ben biliyorum demek degildi ya da klise bir sekilde surekli soylenen futbol romantikligi de degil. bilinclenmek. bilgi guctur (charles magnussen)

    hicbir sacmalikla itham edilmeden aciklayici seyler yazabilmek icin mumkun oldugu kadar bilgiyi en yalin haliyle vermeye calistim hep. fakat biraz da benim yetersizligim belki belli tumseklere takilmadik degil. bu sefer biraz daha farkli bir yol secip en temel abc'yi daha temel benzetmelerle anlatmaya calisacagim. umarim basaririm.

    hamza hoca gelince neyi dogru yapmisti, simdi neyi yanlis yapiyor? buradan baslayalim.

    hamza hoca takimi uzaktan izlerken belli ki kafasinda takim liderlerini ve savascilarini belirlemisti ve o kisilere ozel cozumler de dusunmustu. bu cozumlerin en cabuk etki edeni burak yilmaz oldu cunku sorunu en dogru orada adlandirmisti. sorun suydu: burak cok fazla ofsaytta kalip kosu alanini kullanmiyor, yuksek topu indirip topa basamiyor ya da topu rakipten kacirip kaleye yonelemiyor. bunun iki nedeni vardi 1- burak bireysel futbol yetenekleri asiri kisitli bir adam. 2- burak'in saha ici konumlanmasi yanlis.

    birinci sorunu degistirmek imkansiz oldugu icin hamza hoca da ikincisini duzeltti. ne demisti konfucyus: "yemek yemeyen acikir". sorunu dogru adlandirdiginda cozume bir sekilde ulasirsin. sorun: ac olmak. cozum: yemek ye. burak'i kaleden biraz daha uzak oynatarak hem ofsayt sorununa cozum bulmus oldu, hem de burak'in patlayiciligini daha genis alanda kullanabildi. daha da onemlisi burak'in kotu top kontrolu kalabalik ceza sahasi icinde veya sirti donuk topu almaya calistigi yerlerde sorun olurken genis alanda bu bir sknti olmaktan cikmisti.

    hamza hoca burak'in pozisyonundaki skntiyi cozerken diger cozumleri sabri, selcuk ile ilgiliydi. selcuk'a takimin liderlerinden biri oldugunu hatirlatip daha fazla sorumlulukla daha one cikarak oynatmaya calisti. sabri'yi ise sen bu takimin askerisin diyip bir gaz sahaya saldi. bu ikisi de cozum icin ancak bir baslangic olabilirdi ancak sorunu dogru adlandirmadigi icin net bir cozum de uretemedi.

    bunun yaninda turk oyuncularin en kolay oynayabildigi 4-4-2 dizilisini takima gore kendince duzenleyip mac icinde 4-4-2, 4-2-3-1 degisimli oyunlar denedi. ise de yaradi gibi gorundu. ancak bu da cozumun ancak baslangici olabilirdi, sorunu yine tam adlandiramamisiz.

    simdi temel seylere donup konusalim.

    bir bebek konusmayi ogrenene kadar derdini aglayarak anlatir. ebeveynleri ona bakip sorununu anlamaya calisir: altina mi yapmis, agrisi mi var, karni mi ac... sorunu anlamak icin de hepsini denemeye calisir. galatasaray futbol takimi kendine durust olmayan bir yapilanma icinde bu nedenle derdini sadece aglayarak anlatan bir bebek gibi. nasil ki tecrubeli bir ebeveyn cocugun skntisini cat diye gorebiliyorsa, dogru bir gozlem de galatasaray'in skntisini cok kolay gorebilir. bunun icin verilere bakalim:

    hamza hoca'nin burak gozlemi dogruydu ve uygulamada etkisini cok cabuk gorduk. selcuk ve sabri'deki eksiklikleri, takimdaki diger cozumlenmesi gerekenler nedir?
    selcuk'u one atmaya calisarak oyun icinde tutmaya calisiyor onu. sorumluluk aldirarak savasin icinde kalmasini sagliyor bir bakima. selcuk'la ilgili eksik gozlem ise selcuk'un cevikligi ve cevre kontrolu. selcuk'la ilgili verilere bakalim:

    selcuk ilk geldigi sene melo ile tandem oynadi ve hayatinin en iyi sezonunu gecirdi. bunu yaparken onunde elmander, baros, necati gibi adamlarla oynadi. hepsinin ortak ozelligi futbolu bakarak oynayan, orta sahaya yardimci olabilen forvet olmalari. ozellikle elmander'in varligi merkez orta sahanin forvetle arasindaki mesafeyi cok kisaltiyordu. bunun ustune melo'nun insan ustu mucadelesi, emre'nin her zamanki "haylaz" futbolu (daha sonra aciklayacagiz) ve engin'in rakip defansi delici ozelligi ile selcuk onu acik bir futbol oynadi tum sezon.
    daha sonra burak gelince forvetle arasindaki mesafe uzadi. topu kanatlara acarak oynamaktansa gobege uzun toplar atmaya basladi. onunu bosaltan orta saha ozellikli oyuncu kalmadi. selcuk 3 senedir dogru duzgun top oynamadi.

    simdi bu verileri selcuk'un vucut yapisi ve futbol yaklasimiyla birlestirelim. selcuk kalin belli, boyu kisa olmamasina ragmen omuz omuza ziplayarak hava topu alamayan, bacaklari nispeten uzun ama cabuk olmayan bir oyuncu. arkasini donemedigi icin topu aldiginda ilk refleksi topu koruyup faul almaya calismak oluyor.

    "3 gundur yemek yemedim abi"

    sorun: selcuk cok agir, topu cok gec ayagindan cikartiyor. merkez savunmasinda yetersiz. hava toplarini alamiyor. rakip cok kolay baski kurabiliyor, selcuk bu kirmak icin cogu zaman kotu faul yapiyor. (son zamanlarda aldigi sari kartlara bakin)

    "pilav ustu kuru, yaninda ayran"

    cozum: selcuk bu yastan sonra ayaklarini daha cabuk hale getiremez. sol ayagini daha iyi kullanmaya da baslayamaz. beli de incelecek degil. yani, ayni burak'ta oldugu gibi sahadaki konumuyla ilgili bir degisiklik yapip pozisyon gorevinde bir iki degisiklik gerekiyor. hamza hocanin yaptigi gibi one atmak yeterli bir cozum degil demistik. selcuk'un yapabilecegi en iyi gorev "regista" olmasi. simdi bunu soyleyince kafanizda su soru da canlanabilir: "bu adam hava topu alamiyor, savunmasi iyi degil demistin hani?". dogru degil ama gerek de yok. pirlo selcuk'un yarisi kadar bile hizli degil. hava topuna cikmaya bile tenezzul etmiyor. rakibin sadece onunde kalip golde savunma yapiyor cok gerekirse. selcuk bir pirlo degil diyeniniz de cikar, evet degil. ama olmasi da gerekmiyor, onde de messi oynamiyor sonucta. bizim seviyemizi kaldirabilsin yeter. avrupa standardina cikabilecegimiz bir oyun hizimiz olmasi simdilik yeterli bir cozum olacaktir.

    selcuk oyunu daha geriden kurup, onu acik ve yuzu rakibe donuk olarak oynadigi muddetce takima ilk senesine yakin katki verecektir. cunku selcuk kosmaktan kacmiyor, kotu gorunmekten kaciyor. gol olacagini anlayan defansin hava topunda one dogru gitmeyip gol karesinde gorunmek istememesi gibi.

    sabri ile ilgili eksik gozlemlere gelelim. sabri'nin bu takimdaki en cesur asker oldugu dogru. fakat sabri ile ilgili cok ilginc bir durum soz konusu. normalde bir oyuncunun ozguveninin yerinde olmasi iyi bir seyken sabri'de bu tam tersi. ozguvenle oynadiginda cok basit hatalarla gol yememize sebep olurken, kendini ispat etmek zorunda hissettiginde cok daha basarili. ve sabri eskisi kadar hizli degil, birinin bu gercegi sabri'ye ve hamza hoca'ya soylemesi lazim.

    sabri ile ilgili verilere bakalim. sabri kotu orta yapar? yanlis. sabri, ceza sahasina girmeden orta yaptginda turkiye'nin en iyisi. cizgiye inmeye kalktiginda turkiye'nin en kotusu. sebebi basit: sabri surekli topu keserek orta yapiyor. cizgideyken ayak ici topu o kadar cok keserek atarsan top fazla disa acilir rakip kontra ataga kalkar. birinin bunu sabri'ye futbola basladiginda soylemesi gerekirdi.

    sabri savunmayi bilmiyor? bir bakima dogru. iyi de gokhan gonul de bilmiyor, guya turkiye'nin en iyisi.

    sabri ikinci yari girdigi maclarin hepsinde iyi oynamis. sabri savasmasi gereken her mac iyi oynamis. ama sabri top oynamasi gereken her mac berbat oynamis. sabri onunde top alarak oynamaya calisan bir cizgi oyuncusu varken hep kotu oynamis. sabri onu acik oynadiginda hep iyi oynamis.

    hamza hoca bu yazdiklarimdan bir ikisini not defterine yazmis. bunlardan biri sabri'nin savastigi. taktiksel olarak not aldigi ise sabri'nin onu acikken gercekten iyi oynadigi. aslinda kanattan bozma tum bekler icin gecerli turkiye'de. gokhan gonul de ayni sekilde onu acikken daha iyi oynuyor. bu nedenle sabri sahadayken onun onunu bosalttirip sabri'den bindirma yapmasini istiyor. haliyle sabri oynamaya basladiktan sonra asist de yapmaya basladi. yine de bireysel olarak duzeltilmesi gerekenlerin ustune gidilmedigi icin sabri bundan 10 yil once hangi hatalari yapip bize gol yediriyorsa yine ayni sekilde gol yediriyor. ayni kademe hatasini yapiyor, ayni sekilde yerini kaybediyor vs vs.

    simdi hamza hocanin bakmadigi sorunlara ve onun da otesinde neden son haftalarda kotu gittigimize bakalim.

    hamza hoca bir kac temel sorunu gozune kestirmis ancak maalesef bir oyun stratejisi gelistirmedigi gibi takimin genel sorununu degil sadece bireysel bir kac sorunu gozlemlemis. o nedenle selcuk, burak yokken kalkip alakasiz oyuncularin yerlerini degistirdi.

    takimin en buyuk sorunlarindan biri stoperlerinin istikrarsizligi gibi gorunuyordu. yedigi goller de bunu ispat eder nitelikteydi. ancak asil mesele orta sahada basliyordu hep. 1 subat bursa macinda tekrar gorduk ki orta saha rakibin pas acilarini kapatmayinca defans yine arkasina cok top kaciriyor ve birbirleriyle hicbir iletisimleri yok. semih'in eksikligini bahane etmemek lazim, o varken de yedigimiz goller boyleydi. hamza hoca'nin bursa macinda yaptigi hata daha ocne duzelttigini fark etmedigi seyde yatiyor. sneijder'i de bruma'yi da hatta hamit'i koysa cizgiye, bu adamlar arkalarindaki bek'in birebir kalmamasi icin mutlaka rakibini orta sahanin gerisinde de kovaliyordu. bu maca ise solda telles, sagda olcan ile basladi: iki geriye yardim etmekten aciz adamla. haliyle eski sorunlar tekrar ortaya cikti.

    1 subat bursa macinin en buyuk hatalarindan biri ise melo'yu merkez sag, emre colak'i merkez sol olarak oynatmasiydi. kimsenin dikkatini cekmemis ancak bu hata koray'i sag bek yapmaktan daha da buyuk. emre ilk yari top oynamadiysa sebebi sahadaki konumuydu. futbolcuyu tek antremanla aliskanligini degistir diyemezsin eger o adamin oyun aliskanligi buna musait degilse. macin ilk 15 dakikasi pas trafigi diye bir seyin olmamasinin sebebi de bu yanlis konumlanmaydi. pas almaya kimin gelecegini cozmemiz 30 dakikamizi aldi!

    takimin cokusundeki en onemli sebeplerden birinin de fiziksel durum oldugunu soyleyebiliriz sanirim. bunu netlestirmek icin bir sonraki maci daha dikkatli izleyecegim.

    takimin en buyuk sorunlari arasina dengesiz oyunculari koymaliyiz. fenerbahce'nin en buyuk avantaji herkesin ne oynayacaginin belli olmasi. galatasaray'da ne oynayacagi belli oyuncular sabri, burak, melo. sadece bu kadar. ve bu adamlardan da gercekten yetenekli diyebilecegimiz tek kisi melo. fenerbahce yetenek kupu oldugu icin iyi gitmiyor, herkesin ortalama oyunu belli. selcuk sahin'in bile takima ne katkisi verecegini bilirsiniz. oynayacagi mevki de bellidir, takima katkisi da.

    galatasaray'da ise mac icinde yekta sag beke gecebiliyor! sag bek! olcan sag acik oynuyor, koray sag bek, telles sol acik... oynatildiklari garip yerlerden ote dengesiz oyuncular takima uzun vadeli cok zarar veriyor. bu adamlar hem yeterince iyi degil hem de psikolojik olarak takima zarar veren adamlar. bunlarin basinda yekta, olcan, tarik geliyor. hazir bu adamlari saymisken futbolun yazili olmayan temel kurallarindan birinden bahsedelim. bir kulubun yapabilecegi en kotu sey vasat transferdir.

    transferde hata yapip kotu bir oyuncu mu aldiniz? dert degil, dogal seleksiyon misali takimdan disarida kalir, hemen gider ve geriye kalanlar her zamankinden daha fazla efor gosterir.

    fakat vasat transfer yaparsaniz takimin butun kimyasi bozulur. vasat transfer sayiniz artarsa o seneye ve hatta ondan sonraki seneye elveda diyin. liverpool'un 20 yildir en buyuk sorunu vasat transferler. bir tek gecen sene sacma transfer sayilarini dusurduler ve sampiyonluga oynadilar. lallana, southampton icin iyi oyuncu olabilir, liverpool icin ise vasat.

    yekta ve olcan da siradan bir anadolu takimini maestro gibi yonetebilir hicbir lafim yok. galatsaray icinse fazla vasatlar. gorev adami ile vasat adami birbirine karistirmayin lutfen. umut bulut gorev adamidir, olcan adin vasat.

    yekta, olcan, veysel, tarik, salih, dzemaili vasatlik olecek adamlar. pandev her ne kadar formsuz olsa bile vasat bir adam hicbir zaman olmadi. su gun bile 3 mac ustuste ilk 11 oynasa tribunleri ayaga kaldirmaya baslar.

    "her gun pilav yiyorum ac olmamam lazim"

    simdi soyleyecegimi fazla detaylandirmayacagim, daha onceki bir cok yazida bununla ilgili seyler yazmaya calismistim zaten. takimin bireysel ve bolgesel sorunlarinin ustunde asil sorunu hamza hoca henuz adlandiramamis (adlandirabilir mi bilmiyorum). takimin en buyuk sorunu hiz. bursa'nin bize karsi ne kadar hizli oldugunu gordunuz. eger her anadolu takimi bursa gibi hizli oynamaya calissa, yetenekleri ne kadar kotu olursa olsun bizi bu rezil duruma dusurebilirler. reaksiyon hizimiz neredeyse sifir. takimda bir seyleri hizlandirmaya calisan 3 kisi var; bruma, emre ve sneijder. ve cok gariptir ki son zamanlarda burak da hizlanmaya calisiyor.

    "tek tarafli beslenme vucudun fark etmeden cokmesine sebep olur, baska seyler ye!"

    takimin hizini arttirmak icin cozum uretmek gerekiyor. bu denklemde yekta'ya yer yok. olcan en iyi haliyle yedek olabilir. sabri'yi onu acik oynatacaksak asimetrik dizilip saga net bir adam koymaktansa saga yakin gibi bruma veya emre'yi kullanabiliriz. selcuk derinde oynamak zorunda. burak ceza sahasi disinda oynamaya devam edecek hatta mumkunse sag forvet gibi oynayip sahaya dizilis dengesini de duzeltebilir. sneijder'in bitiriciliginden faydalanmaya calismanin bir anlami kalmadi artik. rakipler surekli onunu kapatiyor, bizse sneijder'i artik ceza sahasi icinde topla bulusturamiyoruz. (cunku bir drogba'miz yok) sneijder biraz daha geride oyun hizini arttirmali.

    yazilmasi gereken daha cok sey var, an itibari ile yazidan sklmaya basladim. cunku bariz olani artik birileri gormeli. olcan ve sneijder'li bir 4-2-3-1 olamayacagini anlamali artik birileri. eski verileri kullanip futbolcunun bireysel ozellikleriyle karsilastirarak analiz yapabilmeli insanlar. cok zor degil. burak'in basit cozumu gibi selcuk, sneijder ve bruma icin de cozum uretebiliriz. bruma'yi hangi kanat olursa olsun cizgiden 10 metre iceride oynat bak neler yapiyor. cok zor degil bunu denemek. sneijder'i surekli sirtinda adamla oynatiyoruz, bir kez de yuzu kaleye donuk baslasin maca, bak ne degisiyor. emre colak sag on merkez oynadiginda cok acayip isler yapabiliyor, bu cocuk neden bu pozisyonda daha iyi oynayabiliyor diye birisi artik kendi kendine sorabilmeli.

    son bir not sinan bruma'dan iyi diyenler icin. sinan gercekten yetenekli. surekli denenmeli, o baska bir sey. takimin en buyuk ihtiyaci melo ya da muslera diyebilirsiniz, fakat takimin en onemli silahi sneijder bile degil, bruma. elimizde yari otomatik bir silah var, biz magazine .44 magnum koyup ates etmesini bekliyoruz. silahi dogru kullanmayi beceremedikce silaha kizmak sacma.
  • 12104
    26 nisan gaziantep macinda stres yaptigi belli olan ve takima katki veremeyen yildiz oyunculara sahip takim.

    bu oyuncularin maci cok istedigi belli ancak soguk kanli davranamadiklari icin o istegi cozkuya ve oyuna donusturemiyorlar. bunlarin basinda burak yilmaz ve selcuk geliyor. fakat asil zarari veren umut bulut ve olcan. cunku umut gol atip kahraman olayim sevdasindan oyunun icine giremiyor, olcan ise emre colak'in yaptigi seyleri emre'den daha yavas ve daha verimsiz yapiyor.

    madem 4-4-2'ye benzeyen bu garip dizilisle sahaya cikacaktik, burak'in yanindaki yasin olmaliydi. umut bulut, her zaman dedigim gibi, artk bu takimin b planidir. umut'la basladigin her mac eger geri dusersen veya gol atman gerekirse geriye yapacak hicbir hamlen kalmaz. elinde her zaman bir kozun kalmali, umut'la basladiginda butun elini acik etmis oluyorsun.

    maci bize getirecek olan topu havaya diken degil, yere indirip verkac yapan futbolcu olacak. bunu da en iyi yasin'le yapariz kadrodakileri dusunursek. hatta yekta bile is yapar gaziantep karsisinda.

    insallah ikinci yariya daha mantikli oynayarak baslariz. henuz kollektif bir hucumla yarattigimiz bir pozisyon bile yok.
  • 12265
    http://imgim.com/bustovalhalla.jpg

    bilgisayarina futbolla ilgili resim ya da benzeri bir sey kaydedecek biri degilim fakat bu resmi gordugum gibi bilgisayara kaydetmistim. 4.yildiza giderken bundan daha guzel ve naif bir goruntu aklima gelmedi.
    ne yaptigini tam olarak bilmeyen babasindan arabayi kacirmis mahallenin firlamasi burak'in direksiyonda olmasi, minibuse binmis ve bos koltuk buldu diye mutlu gibi gorunen melo ve sneijder (melo'nun ailesinin arabasi yoktur, sneijder'in ailesi zengindir ama sneijder araba kacirmayacak kadar uysaldir), taksim tramvayina tutunmak icin kosan cocuklar gibi drogba, eski fargo ekmek arabalarinin arkasina tutunmus cocuklar gibi riera ve muslera, mahallenin diravci, mavraci abisi eboue, haftasonu camiye kuran kursuna giden haftaici surekli calisan o nedenle arkadaslariyla nadiren takilabilen hamit, direksiyonun basina kiz kesebilmek icin gecmemis yanda oturup piyasa yapan selcuk.

    hepsini bir arada gorunce bu arac nirvanaya, zene gider diyorsun. bu yuzden resmi "bus to valhalla" diye kaydetmistim.

    bu cocuklar valhalla'ya gitmeyi hak ediyor. 4.yildiz da o yoldaki duraklardan biri. allah utandirmasin.
  • 13064
    herkese tekrar merhaba. eskisi kadar olmasa da ara ara mac yazisi tadinda bir seyler yazmaya calisacagim. 15 agustos sivas maci sonrasinda agzimda kalan tada dair karalamalardir.

    galatasaray'da surekli dile getirilen "yeniceri" muhabbetine deginmek gerek oncelikle. sanildiginin aksina takim icinde yabanci dusmanligi oldugunu dusunmedim hicbir zaman ve su anda da yok. sadece teknik ekip ve bazi futbolcularda, kendi icinde doldurabilecekleri yerlerde yeni birini gormek istememe gibi bir durum soz konusu. bunu biraz acalim.

    macin ilk yarisi boyunca podolski'ye gelen top sayisi bir elin parmaklari kadardi neredeyse. santraforu oyuna sokmadan hucum aksiyonu gelistiremezsiniz eger sete kaldiysaniz. bizim oyuncular ise podolski'ye rakip oyuncu muamelesi yapti. sneijder bile podolski'ye yakin durup onunla paslasmaktansa kendini alakasiz bosluklara atti. gecen sene yasin soldayken muthis isler yapan adam, podolski sola gectigi halde onunla hucum aksiyonu yapmaya calismadi. ikinci yari ise burak girdigi anda butun takim santrafora merkezden top gonderip surekli oyuna sokmaya calisti.

    elimizdeki diger veri bilal. selcuk belli ki melo'yla oynamayi seviyor. melo butun pis isleri yaparken kendisi de rahatca top dagitabiliyor. bilal ile oynarken ise daha sert oynayip, pis isleri de yapmaya calisiyor. bilal'le paslasmasi ve oyun hakimiyetini vermemesini dusunursek bilal'in varligini da selcuk'un cok sevmedigini soyleyebiliriz.

    sabri'nin sahadaki varligi ve tavirlarini da takimin buyuk bir bolumunun sevmedigini soyleyebiliriz. cunku sabri'yi surekli kendi haline birakiyorlar oyun durmasina sebebiyet veren durumlarda. ve selcuk, burak, sneijder gibi oyuncular oyunun her yerinde olarak maca giren oyuncular. bu nedenle duran toplari kullanmaya calisirken oradan sag bekin cikip korner kullanmaya calismasi ve bunu yaparken de takindigi tavir takima antipatik geliyor.

    bunlari alt alta koyup baktiginizda durumun yabanci dusmanligi degil, belli oyuncularin, belli oyuncularla oynamayi sevdigi ve bu nedenle onlarin yerine baskasi varken bunu garipseyip mucadele gucunun dustugunu soyleyebiliriz. sneijder'in ilk zamanlarini yasiyor su an podolski. macin ilk yarisi yaptigi 3-4 cok iyi kosu vardi ve kolay pas acisindaydi ancak olcan, sneijder ve selcuk bu pasi atmak yerine alakasiz yerlere top attilar.

    peki bunu nasil duzeltiriz? burak, selcuk, olcan ve sabri'yi ayni anda gonderemeyecegimie gore ve feldkamp gibi bir teknik direktorumuz olmadigina gore (feldkamp sivas maci sonrasi burak, selcuk, sabri ve sneijder'i kadro disi birakabilirdi) yapilmasi gereken bu futbolculari iyi oynayabilecekleri sekilde sahaya surmek. sabri'yi yedege cekip tarik'a sans verilmesi bile takimda pozitif bir etki yaratabilir. selcuk yaninda melo veya hamit'le oynamali. burak'i satmadiklari muddetce oynatmak zorunda olduklarini da belirtmekte fayda var.

    futbol takimimiz cocuk gibi davraniyor kisacasi. cok cabuk kusup, sadece arkadaslariyla oyun oynayan cocuklar gibi. ideal bir dunyada selcuk yerine orta sahada yeni cocuk rodriguez oynar, yaninda melo. burak ya sag forvet olur ya yedek. podolski sol forvet olur, sol cizgi oyuncusu degil. santrafor ise sadece uzun kosu yapan degil, kisa mesafede de cevik olan orta avrupali bir adam olurdu. su anki ruh haliyle bu hayalcilik.

    oyun analizi icin cok bir sey soylemeye gerek duymuyorum. cok acik olan bir sey varsa o da hamza'nin henuz ne istedigine karar verememis olmasi. hem ne istedigini bilmiyor hem de kimden istemesi gerektigini bilmiyor. elinde iki secenek var, ya takimi oyunculara birakip sadece iyi oyuncularin oynamasina izin verecek ya da ipleri eline alip bir strateji gelistirecek. benim ikincisinden umutlu degilim cunku 1 yil olacak neredeyse ve takima yaptirdigi tek bir hucum seti yok. bunun yaninda yeni alinan oyuncuya takimda yer bile bulamadi ki bu adam almanya'nin en cok milli olan 3 oyuncusundan biri.

    muslera transferi canimizi sikacak ve hatta yakacak olsa da 30 milyon euro gibi bir rakam varsa satilmasi gerekiyor. takim dagilmak uzere, dagilmadan elimizdeki degerleri ederinde satmak daha mantikli. belki bu sayede kompakt bir takim olup basaridan uzaklasmamis oluruz. burak da 10 milyon veriliyorsa gitmeli. uzun vadeli planlar yapmanin zamani geldi de geciyor. telles 9 verilmis diyorlar. bu dogruysa o da gonderilmeli. cunku telles muslera ve burak gibi garanti bir oyuncu degil. evet potansiyeli yuksek ve belki 3 sene sonra 40 milyon edecek ancak bu riske ve yatirima girebilecek bir yapiya sahip degiliz su an. illa bir oyuncu tutmamiz gerekiyorsa bu kisi bruma'ydi. cunku takimda dgeil alternatifi as oyuncumuzun bile olmadigi tek mevki sag kanatta bir nebze olsun oynayabilecek tek kisiydi. ki kendisi sol forvettir normalde.

    bu senenin en buyuk favorisi fenerbahce gibi gorunse de kagit uzerinde, ben hayatim boyunca sanirim ilk defa besiktas'i favori goruyorum. cunku velet oyunculari buyudu, akillanmaya basladi ve agir abi oyunculari da var artik. bizim bu iki takima kafa tutabilmemiz icin kuculmemiz ve kompakt bir takim olmamiz gerekiyor. bunu yapmak icin yukarida saydigim sekilde fiyati yakalanmis oyunculari satmaliyiz. belki alinacak kaleci (victor valdes en mantikli secim) muslera'nin yerini doldurmaz ama bu sene muslera'ya degil takima ihtiyacimiz var. burak yerine cok rahat bir santrafor buluruz. onun kadar gol atamasa da takimin gol yuku daha esit dagilacaktir. telles'in yerini doldurmak cok zor olmaz, ben sampiyonlar ligi sampiyonlugunu kovalayan bir takim degilsen bek oyuncusuna cok buyuk yatirim yapmaya karsiyim. ya yetistir ya da firsat kovala. biz henuz bayern gibi bek kovalayacak takim degiliz.

    takimin acil ihtiyac listesi: defans icin sol stoper cok buyuk ihtiyac. mumkunse 1.90 ya da cok iyi hava topu alan biri. sivok tam ihtiyacimiz olan stoperdi, umarim ayni faydayi verebilecek birini buluruz. ofans anlaminda en buyuk ihtiyac sag acik. takimda tek bir sag kanat oyuncusu yok. cok yetenekli olmasina gerek yok, biraz hizli ve futboldan anlayan herhangi bir sag kanat oyuncusuna bile raziyim. pahali ve sukse yapacak bir transferi kovalamadan almanya liginden ya da hollanda'dan birini getirmek mantikli olacaktir. 3.ihtiyac da umut'un takimdaki yerine bagli olarak santrafor olabilir. sag bekin yoklugu canimizi uzun vadede cok yakmaz ama takimin eger hic sag kanat oyuncusu yoksa sag bek alsaniz da bir ise yaramaz. hele ki sol stoper'de boylesine buyuk bir zaafiyetimiz varken (hava hakimiyeti ve guc) ilk yapmamiz gereken kesinlikle boyle bir stoper almak olmali.

    orta saha yazmadim cunku orta sahadaki kalabalikligi azaltmadan oraya transfer yapmak durumu daha da beter yapacaktir.

    en ideal cozumleri yazmadim cunku cok hayalci olmak olurdu. galatasaray'in gelecegini kurtarmak isteyen kisi burak, selcuk, sabri, olcan, jem'i fiyatina yakin teklif aldigi anda satmali, muslera ve telles'i de butce icin satmaliydi. alacagi kisiler de valdes, tecrubeli stoper, tecrubeli sag bek, genc merkez orta saha, genc sag kanat,iddiali bir sag kanat ve tecrubeli santrafor. iste en ideali bu olurdu, maalesef boyle bir degisimi en son feldkamp yapmisti 91'de.
  • 13281
    3 eylul letonya macinda turkiye milli takiminin oynadigi dizilis ve strateji galatasaray'in yapmasi gereken taktik. hamza dikkatli izliyorsa muhtemelen terim'e ozenecektir ve bu macin bizim adimiza en onemli getirisi bu olabilir.

    selcuk 1-2 orta sahasinin biri konumunda. daha az alanda hareket ediyor. onundeki ikili surekli yer degistiren ikili arda ve hakan. kanat forvetlere ise cizgiye sksmayin surekli forvete yanasin demis. buyuk bir takima karsi oynasak bu strateji coktan verim vermis olurdu. letonya merkeze sksarak savunma yaptigi icin bizimkiler de merkezde kaldigi icin oyun cok sksiyor. haliyle urettigimiz pozisyonlar bireysel yetenek sonrasi geliyor. bunun cozumu oyunu enlemesine daha genis alana yaymakta. neyse gecelim bu stratejinin galatasaray'da uygulanisina.

    1-2 orta sahada eger elinizdeki oyuncularin pozisyon bilgisi iyiyse ve bitiriciyse onlari inside forvet gibi kullanabilirsiniz. bizim icin bu kisi sneijder. 1-2 orta sahanin 3.su ise rodriguez. hakan calhanoglu'nun tersine jose rakiple oynamayi da bilen bir oyuncu. yani rakiple vucut temasi kurup defansa yardim edebilen biri.
    podolski ise cizgise oynamayi sevmeyen bir sol forvet. volkan sen'in girdigi pozisyonlarda podolski olsa tek vurusla da bitirebilirdi. podolski'nin en iyi yaptigi sey soldan forvete girip bitirici vurusu yapmak.
    gelelim takimin en skntili yerine, sag kanat. sag forvet elimizde burak ve sinan var. burak'i merkezden baska yerde kullanmadigi icin hamza, sag tarafta bitirici olabilecek ilk kisi sinan gumus oluyor. maca yasin'le baslayip sinan'la bitirmek elimizdeki tek alternatif. (kevin takima katilana kadar. o katilinca sag tarafi ona emanet edebiliriz)
    buna alternatif olarak her seyi ayni birakip sag tarafa emreyi koyabiliriz. 4-2-3-1'in sag kanatindan farkli olarak bu diziliste emre bitiriciligiyle degil, orta saha ozelliklerini kullanip oyun setlerinin isleyisine katkida bulunacaktir.
  • 13750
    maci bir turlu izleyemedim fakat 25 kasim a.madrid macinda denayer sakatlandiktan sonra sol beke de koymayacagin olcan'i almak sacmalik, izlemeye bile gerek yok. takimin orta sahasi yok (selcuk da yokken) emre colak ve jose'den en az biri sahada olmaliydi. galatasaray'da futbol akli bitmis sanirim, baska aciklamasi yok.

    bu takimin ner iki orta saha ve onlra destek verecek merkeze gecebilen en az iki oyuncuya ihtiyaci var maca ciktiginda. bu olmadan ciktigimiz her mac zulum. kenarda jose ve emre var, merkez orta sahamiz bilal ve jem oyle mi? vay anasini.
  • 14251
    (bkz: galatasaray defansı/#1894621) su entry'de anlattigimi bir de bu https://twitter.com/...s/694077682645110785 video uzerinden aciklayalim.

    defansi oldurmek istiyorsak rakibi yuzu donuk sekilde defansla basbasa birak, defans kendi kendini imha edecektir zaten. iste galatasaray en buyuk sorunlarindan biri.

    olcan'in ofsayti bozmasi veya cizgiye takip edememesi beni cok korkutmuyor cunku adam defans oyuncusu degil, sabri gibi son 7-8 yilini bekte gecirmedi adam. asil korkutucu olan melo yerine alinan donk'un orta sahaya derinlik katamamasi. konu yine donup dolasip orta saha kurgusuna geliyor. orta sahanin derinligi olmadigi icin arkasina cok kolay kat arasi pasi yapilabiliyor ve gecen her top tehlikeli atak oluyor, sanki kontra atak yemisiz gibi. bu video'da da sanki kontra atak yemisiz gibi defans tek ayak ustunde yakalaniyor.

    galatasaray'in cozmesi gereken sey katlar arasina derinlik katmak ya da bloklar arasi mesafeyi iyice kisaltmak. bizim defansimiz gereginden fazla derinde duruyor. haliyle orta saha ile arasinda ucurum var. bunun olusmasinin iki sebebi olabilir, defans cizgisini surekli geriye ceken korkak bir savunmaci, ya da hucumda surekli rakip arasinda kalip bekleyen forvet. bence bunun cevabi ikisinin birlesimi galatasaray sorununda. hem defans korkaklik yapiyor hem de burak varken forvet hatti gereginden fazla onde kuruluyor. bu nedenle takimin boyu fazla uzun kaliyor. bunu doldurmaya calisan orta saha ya cok onde ya cok geride kaliyor. geride kaldiginde pozisyon uretemiyoruz, ileri cikitginda arkasinda yayla olusuyor.

    takimin boyunu kisaltmadan defans sorunlarini cozmek oldukca zor. boy kisalirken de su orta saha kurgusunu da duzeltiverelim bir zahmet.
  • 14302
    2016 basladigindan beri iyiye yakin oynadigi ve galip geldigi maclarin ortak ozelligi emre ve sinan'in ayni anda sahada olup insiyatif alarak oynamasi ve taraftarin yarisinin elestirdigi jose'nin hucumlarda risk alip yaratici pas cikarmaya calismasi.

    berbat oynadigimiz maclarin ortak ozeligi ise takimin saha yayiliminin berbat olmasi ve emre ile jose'nin yoklugu.

    denizli'nin ve kulup yoneticilerinin galatasaray'i daha iyi yapmaya calistigini dusunmuyorum. bence tek dertleri bir sekilde belediye baskani olmus adamin ne gotursem kardir demesiyle ayni. yiyin galatasaray'in malini, taraftar keriz zaten.
  • 29568
    torrent'le ilgili bir durumu kalmamis, oynamak istemeyen oyunculardan kurulu takim. mucadele eder gibi yapiyor herkes. normalde rakibi karsilarken onune gecmek icin ugrasirsin, bizimkiler ise rakibin arkasinda kaliyor her seferinde cunku mucadele etme isteginde degiller.
    hali sahada bile olsa oynamis herkes bunu anlayabilir. ıstegin yoksa o depari yeterince hizli yapamazsin. aradaki topa ayak uzatsan da sende kalmaz cunku saglam duracak kadar istegin yoktur.
    20 ocak 2022 kasimpasa maci ozelinde fiziksel mucadeleye girneyenler ve yeteneksizler fazlasiyla goze batiyor.
    kurtulus altyapidan bile olsa gencleri sahaya surmek. en azindan kendini ispat icin mucadele ederler. ama takimdan ekstra bir yukselis beklemek hayalcilik olur bu mentalite degismedikten sonra.
  • 33157
    as sol beki kazimcan olan takim. bu seneki en yanlis transfer angelino olacak galiba. oynadigimiz oyuna hic uymuyor. hava topu alamayan bek bize cok gol yedirir maalesef.
    25 temmuz zalgris maciyla
    nelsson sakat sanirim, donemiyor ve yere guclu basamiyor.
    apokerim cok yer kaybediyor.
    kerem cok savruk
    yunus sonucsuz hareketler yapip duruyor. olmayacak gibi.
    zaniolo cok istekli ama en onde olmuyor, alan acamiyor.
    baris belli seyleri yapabiliyor ama yapamadigi seylerde cok kotu. acilen daha basit ve net futbolu kendine katmali. potansiyeline guveniyorum.
  • 33518
    gereksiz panik ortami yaratan yeni nesil taraftarlari sahip takim. adamlar 3 ay onceden planlarini soylemis, buna gore hareket ediyor. erden timur transfer sirasini soylediginde rashica oncelik degildi, olursa guzel olurdu. bir sonraki adimi dusunuyor cunku adam. simdi kanat almisiz iki tane, merkez orta saha onceligimizken, eski oyuncumuz besiktas'a gitti diye ortalik yangin yeri ama icardi yakmadi bu sefer.

    rashica ise yarayan bir adam, benim de icime oturur turkiyede baska formayla.gormek ama o futbolcu saklaban gibi ucakta oyle pozlar veriyorsa mumkunse gitsin, napim yani.

    neymis beklemismis. bekleyecek abi, galatasarayla sampiyonlar liginde oynamak istiyorsa, kendinin yildiz olmadigini bilecek, bekleyecek. beklemekten yorulduysa da istedigi yere gidebilir. bunun icin yonetime kizamazsiniz. rashica tete'nin onunde bir sag kanat degil. hatta bir cok mac baris'in bile onunde olmayacakti. ne yani 3.sag kanat alternatifi icin orta saha transferinden butce mi ayirsaydik adama? kafayi mi yediniz gencler. adam world class orta saha icin yirtiniyoruz diyor, fark yaratacak, bizi one atacak adam diyor, rashica icin bunu risk mi etseydik?

    ıki gun sonra baturina ve gravenberch gibi iki adam gelince ne olacak? firsat transferi zaniolo gibi bir forvet alinca ne olacak? bosuna panik havasi yaratmayin, yonetimi de strese sokmayin.

    yuzduk yuzduk kuyruguna geldik, kanatta 3.alternatif olacak adam icin yonetimi germeye gerek yok. birakin islerini yapsinlar. beceremezlerse konusuruz, henuz erken.
  • 33540
    bayern munich 2013 ucl kazandiginda kanatlari 29 ve 30 yasindaydi. ınter 2010 ucl kazandiginda ilerideki oyunculari 29 ve 30 yasindaydi. bayern bunu yaparken cok sert pres ve cok hizli gecis oyunuyla yapti. ınter bunu yaparken sahanin her yerinde rakibe basarak yapti, etoo bekte adam kovaliyordu vs.

    kisacasi oyuncunun yasindan daha onemli olan teknik direktorun, oyuncuyu istedigi oyuna ikna etmesidir. okan eger oyunculari surekli prese, topun arkasina hizli gecmeye ve hizli gecis oyununa inandirirsa o general, albay, uzman cavus laflari havada kalir. hucumda 4 3 3 oynayip, 4 4 2 karsilayacaksak, icardi yanindakini de kosturur zaten, dert etmeyin. o da ziyech olur muhtemelen. ıki orta saha isteginin sebebi de budur diye dusunuyorum.

    biraz gevseyin gencler, chillax. bir plan var, ona gore de hareket var.
  • 35257
    enseyi karartabilirsiniz isterseniz, sizin bileceğiniz iş. ancak çözüm üretip takımı yönlendirmek daha doğru olacaktır.

    bizim düşüşümüzün sebebi ne? aslında sparta prag çözdü bizi, blueprintini bıraktı bizi nasıl rezil edebileceklerinin. okan hocanın buna önlem alması gerekirdi. önlem de basit aslında. bize erken baskı ve 3 lu sıkıştırma yapmaları gerekiyordu ama bunu merkezde oyuncuya değil kanata açılana yapıyorlar. kalitesiz paşa kadar sabrediyorlar gerekirse, sonra çizgiye sıkıştırma geliyor. galatasaray'ın hatalı pasının artmasının sebebi de bu. bu sıkıştırma sonrası mutlaka hole'e düşen topu rakip alıyor. atletik oyuncularını da halften stoperlerin üstüne saldırtıyorlar. boey varken açığı kapatıyor ancak kaan yavaş ve atletik olmadığı için onun tarafı aksıyor. yeni gelen sol bekimiz ise fazla önde yakalanıyor.

    çözüm basit demiştim. oyun merkezini merkez ağırlık yapıp merkez-merkez-kanat oyununa geçmek birincil çözüm. ama bundan daha önemlisi bekleri atletik oyuncularından kurmak. kısacası beşiktaş maçını vermek istemiyorsak merkeze thor ve kaan başlamalı, sağ beke ise barış'ı koymalıyız. yoksa bu defomuz bizim çok fena başımızı yakar.

    ileri uçlude ise sağda zaha veya tete'nin takımın ritminin içine etmemesi için dua etmeliyiz. ziyech sağlıklı olsa derdimiz olmazdı, ya da auier. ancak okan'ın artık görünen şeyleri kabullenelim doğru hareketi yapması lazım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın