resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:83
Uyruk:Türkiye
  • 1078
    2010 - 2011 sezonu futbolda şike soruşturması sırasında türk futbolunun yürümekte olduğu yolun sonundaki bok çukurunu görüp, gerekli uyarıları yaptı diye üç adım önünü görmekten aciz sığırlar tarafından acımazsızca eleştiriliyor.

    aslında söyledikleri tüm ülke futbolunun, tüm kulüplerin hayrına ama şimdi herkes kendi çıkarları yüzünden düşman oldu kendisine. ben kendisinin yerinde olsam bu açıklamayı fifa ve uefa'ya da gönderir, "biz üzerimize düşeni yaptık, bundan sonra vereceğiniz kararlarda lütfen bunu dikkate alın ağalar" derim. olmaz ya belki bir ihtimal kabul edilir de yarın bir gün fifa - uefa türkiye'ye hem kulüpler hem de milli takımlar bazında "siz şöyle bir 5-10 sene bizden uzak durun bakalım" diye siktiri çektiği zaman dikkate alırlar belki. tabi bu işin esprisi ama bugün kendisinin söylediklerini dikkate almayıp her şeyin üzerini örtmeye kalkanlar ileride kendileri ile beraber, ülke futbolunun düştüğü bok çukuru içinde başkanın söylediklerini hatırlayacaklar ama iş işten geçmiş olacak.

    şimdi yapılamayanlar ise o zaman yapılıp, ülke futbolu o çukurdan çıkarıldıktan sonra içinde kalanların üzerine ilk küreği sallayarak pisliği kurutan kişi de kendisi olur umarım. zira ilk taşı da kendisi atmıştır.
  • 1286
    başkanın başarılı olup olmadığına, ne kadar çok para harcayıp, ne kadar çok yıldız oyuncu getirdiğine bakıp karar verecek kadar yüzeysel bakan biri iseniz eğer, belki de başarısızdır. alakalı ya da değil ama yine de; (bkz: finansal fair play)

    kendimi bildim bileli herhangi kulüpte göreve gelen yeni başkan ve yönetimlerin ilk sözü "enkaz devraldık" olmuştur bu ülkede. aslında durum öyle olmasa da en azından gelecekteki muhtemel başarısızlığı sigortalamak adına bunu söyler ya da ima ederler mutlaka. ünal aysal ise harbiden bir enkaz devralmış olmasına rağmen şu ana kadar ağzından bununla ilgili tek bir kelime ya da ima içeren söz çıkmadığı gibi yaptığı açıklamar, sportif konulardaki icraatleri , duruşu ve tavırları ile de son derece başarılı bir başkandır benim gözümde.

    göreve yeni gelmiş, türk futboluna (tff, medya, kulüpler, hakem camiaları vs.) yabancı ve daha başkanlık koltuğunda bir senesini bile doldurmamış bir insana başarısız demek ya şuursuzca ya da kasıtlı yapılan bir tespitten öteye gidemez bence. zira vizyonu ve tecrübesi, sadece ülkenin diğer tüm spor kulübü başkanları, federasyon başkanı ve yönetimi değil, ünlü ve tanınmış bir çok iş adamının ve hatta ülke yönetiminde yer alan onca insandan kat be kat üstün bir kişi ve şimdiye dek sergilediği duruş ile de başkanlık koltuğunun hakkını vermiş, başarılı bir başkandır.

    aslında kendisinin başarılı veya başarısız olduğu konusunda yorumda bulunmayı, yaşım ve toplumsal statüm gereği kendisine yapılmış büyük bir saygısızlık olarak kabul ederim. çünkü başarılı mıdır, değil midir sorusuna ancak görev süresi bitene kadar geçecek olan iki, üç yıl içinde bizzat yaşayıp gördüğümüz zaman cevap verebileceğiz. büyük futbol ulemalarını tenzih ediyorum tabii ki.

    not : ayrıca futbolcu transferini başkan yapmaz, nasıl olacak, yani takıma hangi mevkiye ne kadar adam lazım olduğunu, bu mevkilere uygun futbolcuları tespit etmeyi sonra bunları transfer etmek için dünyanın dört bir yanındaki futbolcu menajeri denen bir sürü çakal çukalla (işini düzgün yapanları tenzih ederim tabii ki, varsa eğer) ünal aysal'mı muhatap olacak. ha bunu yapan başkan modeli yok mu? tabii ki var ama en iyi tanıdıklarımızdan bir kaçının şu an nerelerde, kulüplerinin de ne durumda olduğunu görüyoruz. o nedenle biraz sabır, sükunet ve destek. olmadı gölge etme yeter.
    kaldı ki selçuk inan, muslera, eboue ve melo hiç zorlanmadan yıldızdır diyebileceğiniz adamlardır, ha yıldızdan kasıt barcelona ve real madrid onbirinin yarısını oluşturan, messi, ronaldo vb.leri filan gibi oyuncular ise onlara yıldız değil süper yıldız denmekte. üstelik bu sene lig yerine bi'çeşit tiyatro oynandığı düşünülürse ki bu apayrı bir tartışma konusu, kendisini eleştirmek anlamsız biraz sanki.
  • 1670
    telegol programında söylediği her söz ayrı bir ders niteliğindeydi, hangi birini söylesem bilmiyorum ama programın tekrarını izleyip söylediklerini doğru şekilde algılarsa, kendisi hakkında yorum yapmaya dahi utanır insan. bilgi, tecrübe, vizyon vb. bir çok konuda donanım olarak türkiye standartlarının çok üstünde bir kişi, dolayısıyla en büyük dezavantajı da bu bana göre, acı ama öyle ne yazık ki. zamanla futbol camiasını (mhk'sinden federasyonuna, medyasından diğer kulüp yöneticilerine vs.) yakından tanıdıkça, bırakın başkanlığı bir daha ülkede kalmak isteyeceğini bile sanmam kendisinin. böyle bir korkum var maalesef. bu ülke, hele ki futbol camiası böyle yüksek kapasiteli insanları bünyesinde barındırmaz, çünkü kendisinin söylediklerini ve düşüncelerini istese de algılayacak vizyona sahip olmadığından, teknolojik olarak açıklamaya çalışırsak onun frekansına çıkma imkanları olmadığından, bir şekilde ortak bir müşterekte birleşmeleri de mümkün olmaz. dolayısıyla bu yolda sadece kendi camiası ile yürüyebilir ya da dediğim gibi bırakın galatasaray'ı, ülkeden bile arkasına bakmadan koşarak kaçıp, uzaklaşabilir. ha, özel uçağına da atlar gider orasını bilemeyiz. kendi tercihidir ki bize sadece her zaman olduğu gibi saygı duymak düşer.

    neyse, lafı fazla uzattık. zaten asıl anlatmak istediğim de bu değildi ama bi'türlü giremedim mevzuya. başta da demiştim, 16 ocak 2011 tarihli telegol programında söyledikleri onca doğru, yılların deneyimine sahip bir kişinin akıl ve mantık süzgecinden geçmiş bir çok söz arasında tarihe not düşülmesi gereken bir cümle de bana göre "galatasaray'ın 3 temmuz'dan beri duruşu hiç değişmedi hep aynı. yani biz fazla üretici olmadık duruş değiştirmekte." sözü idi. sanmıyorum ki bunun üzerine kalkıp kimsenin bir şey söylemesi hatta bunu düşünmesi bile mümkün olsun. http://www.youtube.com/watch?v=_s01rF616GI (videonun 46. saniyesinden itibaren izleyebilirsiniz)

    kıssadan hisse bu sözden kendimize ve sözlüğe de pay çıkarırsak;
    hani diyoruz ya hep sözlükte küfür, hakaret vs. yasak diye. şimdi ben bu sözün muhataplarına bildiğim bütün küfürlerle yetinmeyip daha da fazlasını öğrenip etsem ki bunu ne internet üzerinde ne de herhangi bir radyo veya tv kanalında filan asla ve asla yapmam mümkün değil. ama velev ki yaptım diyelim, sanmıyorum ki "biz fazla üretici olmadık duruş değiştirmekte." sözü kadar etkili olmaz. çıkıp televizyonda ki kendisi bu işlere de yabancı doğal olarak, ancak buna rağmen canlı yayında söylediği tek bu söz bile klasını net bir şekilde gösterdi.

    keşke faruk süren'den sonra başa geçmiş olsaydı, ne o aradaki 10-12 senelik dönemi, ne mecidiyeköy'ü ve ali sami yen'i, ne de arada kaybettiğimiz bir çok şeyi kaybetmiş olmazdık şimdi.
  • 2316
    bir sezon önce neredeyse tamamen dibe vurmuş bir kulübü devraldıktan sonra derleyip, toparlamış, üstüne yine aynı şekilde kadrosu sıradan oyuncularla dolu olduğu gibi bitmiş, tükenmiş futbol takımını da neredeyse tamamen değiştirip, başkanlığının ilk yılında şampiyon yapmanın (futbol tarihimiz boyunca örneği görülmeyen bir sezonda çift dikiş yaparak), senelerdir yüzünü görmediğimiz şampiyonlar ligi'ne katılma başarısını göstermenin cezasını çekiyor şu an. neymiş, transfer yapmıyormuş. yapmayacak tabii, bu kulübün hala bi'dünya borcu olduğu gibi çözülmesi gereken bir sürü de problemi var. bu kadar başarılı bir iş adamının bankalardan kredi çekip, sağa sola borçlanıp yıldırım demirören'in yaptığı gibi yıldız oyuncu transfer etmeyi bilmiyor olması da çok ilginç.

    hele bir de menajerlik oyunu oynamaktan düşünce sistemi yapay zekaya dönmüş olanlar var ki, ciddi anlamda şahsen tanışmak isterim kendileri ile. transfer işlerinin bu kadar kolay olduğunu, bi'kaç yıldız transfer ettiğin zaman başarıyı garanti görmeleri ya da milyon euro'ların ne anlama geldiğini kendilerinden dinlemek isterim. bu konuda oldukça cahil olduğumu belirtmemde fayda var, o nedenle öğrenmek istiyorum.

    söylemesi kolay tabi; iki, üç, beş, on milyon euro. önce girip bir siteden bir euro'nun kaç lira olduğuna bakın, ardından (windows kullanıcıları için söylüyorum) başlat/programlar/donatılar/hesap makinesi'ne tıklayın (zira makinesiz hesaplayamazsınız) ve bahsettiğiniz euro'ların kaç türk lira'sı ettiğine bakın, gerçek etkisini görmek için de eski türk lirası (altı sıfır atılmadan önce) karşılığını da hesaplayın. muhtemelen rakamın sağında kaç tane sıfır olduğunu anlamak için iki üç kere saymanız gerekecek.

    inşaallah şu an transferden çok kulübün kurumsal yapısı, tesisleri ve altyapı ile ilgili işlerle uğraşıyordur. en fazla iki üç sezon oynatmak için onbeş, yirmi milyon euro maliyetle transfer edilmek istenen otuz yaş üstü yıldızların türkiye'den önerilen kontratları emeklilik ikramiyesi gibi gördükleri bir ortamda, bu paranın yarısını değil çeyreğini altyapına yatırsan kısa vadede umutlu, orta vadede mutlu, uzun vadede de ihya olursun. zaten galatasaray'dan bahsediyorsak öyle de olmalıdır. galatasaray altyapısı önce kendi yıldızlarını yetiştirmelidir, bundan önce de olduğu gibi.

    daha başkanlığının ilk yılı, kendisi her şeyden önce iş adamı kimliği ile profesyonelce işleyen bir sistem kurma düşüncesi ile başkan oldu belki ama dahil olduğu futbol camiasının nasıl rezilliklerle dolu olduğuna ve nasıl kimseler tarafından yönetildiğine şahit olmanın şokunu henüz atlatamamıştır eminim. ne yazık ki en büyük handikapı bu ülkeye fazla bir insan olması. ya bu yüzden kuyusunu kazarlar (gerek dışarıdan, gerekse de -örneğin- en yakınındaki danışmanları, kimi yöneci veya kongre üyeleri vs. tarafından) ya da bir gün "artık yeter" diyerek koşarak uzaklaşır bu ülkeden.
  • 4003
    öncelikle; (bkz: ünal aysal/@gs)

    kendisi başkan olduğundan beri hep destekledim çünkü kulübü bir noktadan alıp daha yüksek bir noktaya taşıyacağını düşünüyordum. zira iş hayatındaki başarıları ile bu vizyona sahip bir insan olduğu tartışılmazdı ve bu deneyimlerini kulübe de yansıtarak çok başarılı ve "klas" bir başkan olacağına inanıyordum, hala da inancım var ama ne yazık ki yavaş yavaş kendisi türk futbolunun genel seviyesine doğru inmeye başladı gibi. zira maç öncesi vermiş olduğu şu fotoğraf beni hem üzdü, hem de şaşırttı hem de ciddi derecede rahatsız etti. https://gss.gs/btK.png

    galatasaray başkanları soyunma odasına inmez mi? elbette inerler ama kazanılan zaferlerden sonra hocayı ve takımı tebrik etmek için. ancak bu bile çok sık yaşanılan bi'şey durum değildir genelde. başkanların direk takıma müdahalesi galatasaray'ın geleneklerinde yoktur. en azından bunu yapanlar hoş karşılanmaz ki doğrusu da budur. koskoca galatasaray spor kulübü başkanı, teknik direktör gibi, futbol şube sorumlusu gibi takıma motivasyon konuşması yapmamalı.

    kendisi bu tip şeyler yapacak biri değil, ancak gerek türkiye'yi gerekse de türk futbolunu iyi tanımaması sebebiyle ve en önemlisi bu durumda kendisine yardımcı olması gereken "danışman" vs. konumunda ve liseci kafasındaki insanların kendi çıkarları için başkanı yanlış yönlendirmesi ile bu üzücü durumlarla karşılaşıyoruz gibi geliyor bana.
  • 4158
    çevresindeki liseciler sayesinde ne yazık ki yavaş yavaş kontrolü kaybetmeye başlamış gibi görünüyor. her şeyi kontrol ediyor olma isteği bunun en net göstergesi maalesef. benim asıl şaşırdığım bu kadar büyük düşünebilen ve göreve başladığı andan itibaren gerek konuşmaları gerekse de icraatleri ile bunu ıspatlayan başarılı bir iş adamının bu kadar kısa sürede liseci kafası ile hareket eden bir insana dönüşebilmesi. sonuçta ne ülkeyi ne futbolu ne de türk futbol'unu bilmediği halde başarıyı yakalamış olmasına rağmen, işleyen mevcut düzeni daha da iyileştirmek için gerekenleri yapmış olmak yerine her şeyi tamamen değiştirmesinin arkasındaki mantığı da anlamakta zorlanıyorum. sanırım yanlış kişilere güvendi ve kılavuz olarak karga(ları) seçmekle hata yaptığını anlamaya başladı. en azından öyle umuyorum. boşuna dememişler "kılavuzu karga olanın..." diye.

    çevresindeki liseciler sanırım okumaz ama yine de yazayım; sizin bu zihniyetinizin sonucunda 10 kasım 2013 fenerbahçe galatasaray maçı'ında tüyü de dikmiş oldunuz. devam edin bakalım bu şekilde. ama unutmayın "keser döner sap döner, gün gelir hesap döner" işte o zaman gerçek galatasaray taraftarına hesap veremezsiniz. bu kulübe zarar veren başta liseciler olmak üzere her kim olursa olsun iki elim her zaman yakasında olur. bu dünyada olur olmaz allah bilir ama o hesabın görüleceği gün elbette gelecek. siz umursamanız da ben beklerim, sorun değil. ama o hesabı da sorarım.
  • 4811
    kulüp ne zaman biraz toparlanıp, kendine geldiği vakit hortlayan liseci zihniyetin dümen suyuna giderek kendi ipini çekti maalesef. yeni stada geçilmiş, kombineler, localar para gelmeye başlamış. üstüne iki sene şampiyon olup şampiyonlar ligi'ne katılmışsın, gelirlerin daha da artmış, kısacası yavaş yavaş işler yoluna girmeye başladı. tamamdır. beklemede olan bu örümcek kafalılar hemen harekete geçer ve klasik senaryo tekrarlanır.

    koskoca galatasaray spor kulübünü tek başına yöneteceğini zannetmesine hayret ediyorum, hadi işi garantiye alayım diye de candan erçetin'i yardımcısı yapmış olması filan. bi'dünya anlamsız iş. şahsi anlamda benim için büyük bir hayalkırıklığı oldu kendisi. zira çok şeyi değiştireceğini bekliyordum ama olmadı. liseciler onu da yedi sayılır.

    üstüne bir de kulübün mali göstergelerinin kötüye gidiyor olması göz önüne alındığında bu saatten sonra öncelikle hatalarından gerekli dersleri çıkarıp, bu bozuk yapıyı kökten değiştirdikten sonra bütün kozlarını oynayıp, yani parayı masaya koyup restini çeker ve tarihe efsane başkan olarak geçebilir veya yol yakınken bırakır gider gibi geliyor bana ama bilemeyiz tabii. sonuçta biz taraftarız kafamız basmaz bu işlere, onlar seçilmiş özel kişiler, üstelik kulüpte onların çünkü hepsi galatasaray lisesi mezunu.

    edit : bu arada (bkz: ünal aysal/@gs)
App Store'dan indirin Google Play'den alın