• 70
    beğenirsiniz beğenmezsiniz ama bu maçta yaşananların yaşanacağını herkes biliyordu hemde kimse kimseyle sözleşmeden, o maça giden o maçı tribünden takip eden o maçı televizyondan izleyen galatasaray ile münasebeti maç izlemekten bir tık yukarı olan herkes biliyordu o maçın kitlesel bir cinnete dönüşeceğini.

    birileri it osursa ağlıyor şu sıralar, hangi maçtan bahsettiğimi anlıyorsunuz,
    yine kumpas yine montaj yine dubaj yine fetö yine faiz lobisi yine dış mihraklar yine pkk/kck/dhkcp/abcs/ denilerek işin içerisinden eşsiz bir şekilde çıkacaktır necip türk sistemi. bu süreçte bol bol operasyon yapıldı la görmediniz mi ? oyun büyük arkadaşlar uyanık olalım muhabbetleri eksik olmayacak köşe yazılarında ve havuz medyasında.

    yemin ediyorum bazen maymunlar cehenneminde yaşadığımı düşünüyorum. ulan alisamiyen'de o meşhur sulu derbide adam gibi nefretini kustu bu taraftar sahayı başlarına yıktı maç bitti bir kişi çıkıp "oporosyon yopoloyor" demedi, evvel hüdayı tanırız kes hükmünü beyzade tadında saha olayları nasıl çıkarılır, istenmeyen görüntüler nasıl oluşturuluru gösterdi bu taraftar.
    sonra aldık cezamızı kıvırmadan rivriv etmeden çektik paşa paşa.

    ama bu ülkenin yavşak unsurları her boku yeyip hiç ceza almamayı marifet ve güç biliyor, tiksiniyorum lan sizlerden lafa gelince adamsınız, hepiniz delikanlısınız, suratınızda 3 kilo sakal, tatar ramazan triplerinizden geçilmiyor ama o filmin en güzel sahnelerinden biri olan "burada vurulacak bir adam vardı onu da ben vurdum" repliğinden haberiniz de yok onu diyecek götte yok, her boku yemek istiyorsunuz ama sonuçlarına katlanacak göt yok sizde. bagajda çıkan paralarla eskişehir'de ev almaya gidiyordunuz, tarlaların sürülmesi eyüp sultan'da kurban kesmek için şifreydi, ırkçılık yapan taraftarı yönetim kurulunu medyanın önüne dizip bu adamın midesi bozuk o yüzden muz yiyordu diyecek kadar kaypaksınız, bir film olacaksanız ve bir karakter arıyorsanız kendinize tatar ramazan'dan ziyade, her türlü boku yedikten sonra babasının yanına koşup "baba beni kurtar" diyen bir piç kurusunun bu günlere yansımış halisiniz, işte kahpelik dediğiniz şeyin tam açıklaması da bu oluyor.

    operasyonmuş... siktir lan oradan.
  • 8
    senelerce kadıköy deplasmanı adı altında eziyetin her türlüsünü yaşayan, amatör takımları küme düşmeye başlayan, ezeli rakibine karşı bir sezonda oynanan bilmemkaç maçta beraberlik dahi yaşayamamanın, yaşanan adaletsizliklere; en çok da "yönetici" ve "başkan" sıfatı taşıyanların bu duruma karşı hiçbirşey yapmamasının üzüntüsüyle kahrolan yüreklerin cinnet geçirdiği, isyan ettiiği maçtır. çıkan olaylar öyle kolay kolay tekrarlanabilecek olaylar değildir. nasıl ki 2005-2006 sezonunda yaşanan duygular kolay kolay yaşanamayacaksa; bu maçta yaşanan olayların da bir daha tekrarlanması kolay kolay mümkün değildir. aynı kadroyu toplasalar, o gün sahaya atılan herşeyi tribünlere bıraksalar hiçbir şekilde aynı olaylar tekrar etmez.

    yaşanan olaylara o günlerde çok büyük bir kesim anlam veremedi. sarı-kırmızıya saldırmak için fırsat kollayan basın haftalarca bu konuyu malzeme yaptı. kazanılan maçlar sonrası formasıyla ortaya atlayıp datdiri datdiri oynamayı taraftarlık sanan birçok kimse eleştirdi bu konuyu, hatta "bu yapılanlardan utanıyorum" tarzı laflar etti arkadaş çevrelerine. o hisleri yaşayan, yaşananların farkında olan; yüreği sarı-kırmızı için
    çarpan yürekler dışında çoğu kimse anlam veremedi yapılanlara. kimisi kuyruk acısı dedi, kimisi "boynu bükükler" diye dalga geçti kulüp televizyonunda. 13 kişi olaylara karıştığı sebebiyle aylarca tutuklu kaldı. sonra serbest kaldılar. 5 maç seyircisiz oynama cezası aldık.

    hakem maçı hiç başlatmamalıydı denildi, tatil etmeliydi denildi; denildi de denildi. bir stadyum dolusu insanın kendi güvenliklerini sağlamakla görevli polislere bile gavura vurur gibi vurmasının, kendi stadlarını yakıp yıkmasının altındaki sebebi kimse aramadı. yıllarca kadıköyde yaşananlar, manisa'da polise saldıran fenerbahçe taraftarları bir anda unutuldu. kadıköyde kanatlarından çekiştirilerek sahada gezdirilen hindi, zamanında kadıköyde sahaya atılan bıçağı saklayıp şimdi gözlemciler kurulu başkanlığı yapanlar, hasan şaş'ın kafasında patlayan yumurta da. tıpkı galatasaray kapalısını basan polisin kadıköy'de galatasaray taraftarına küfürler yağdıran localara girememesi gibi...

    o gün yapılan herşeyin kıymeti bugünlerde ortaya çıktı. tribün olaylarında azalma yaşandı, ceza konusunda daha radikal kararlar alınmaya başlandı. bir daha galatasaray kalecisinin yanına ses bombası atılmadı, kaleci antrenörünün kafası yarılmadı, sahaya yabancı madde atılma geçmişle kıyaslanmayacak kadar azaldı. 3 sezon önce küme düşen bayan basketbol takımı geçen sezon avrupa 3.sü oldu. lig şampiyonluğunun kıyısından döndü. küme düşmekten son anda kurtulan erkek basketbol takımı avrupa 4.sü oldu. kurulan tekerlekli sandalye basketbol takımı dünya şampiyonu oldu. o gün sahada inamotolar, cihanlar vardı. şimdi meiralar, kewelllar, baroslar var. yıllardır yılan hikayesine dönen stad projesinde temel atıldı, hatta ana hatlarıyla stad meydana çıkmaya başladı bugünlerde.

    o gün bu taraftarla, yapılanlarla utananlar vardı. utanmanın aksine gurur duyulacak bir hadisedir o maç. şiddet ve holiganizm hastası olduğumdan değil. galatasaray taraftarının büyüklüğü ve takımına olan sevgisinden gurur duydum. belki tasvip edilmeyecek olaylar yaşandı o gün ama takımına sahip çıkmak, kulüpte kötü giden birçok şeye dur demek, bazı kafalara birşeyleri dank ettirmek adına bu denli büyük olaylar çıkarıp ceza almayı göze alan kaç taraftar vardır dünyada merak ediyorum.
  • 87
    herkesin skordan ziyade intikam için sahada olduğu ve gerekenin yapıldığı, hak edene hak ettiği muamelenin gösterildiği müsabaka. herkes bu maçı konuşur ama olayları buraya getiren nedir kimse umursamıyor. sezonun ilk yarısında kadıköy'de yaşananlara kimse ses çıkarmadı. özellikle hocamız eric gerets'in alnı açıldı o maçta ve buna rağmen fenerbahçe ceza bile almamıştı. hatta yanlış hatırlamıyorsam biz deplasmanda tribün zırvalarından dolayı para cezası almıştık. ama bu sulu derbiden sonra 5 maç sahamız kapandı. kollanma yıllardır aynı değişen bir şey yok.

    hocamızın kenarda aslanlar gibi verdiği poz daha sonra pankart olarak samiyen'e asılmıştı. başarılı geçen utanç değil, intikam gecesidir.

    (bkz: alnındaki kan alnımızın akıdır)
    (bkz: sarıyla kırmızıyla alnımızın akıyla)
  • 74
    polisin durduk yere başlattığı olayların zaten maça kurulu gelen taraftarın etkiye tepkisiyle çıp gibi büyüdüğü maç. fenerbahçe taraftarı 12 mayıs 2012'da hain terör örgütü canımıza kast etti diye bik bik ötüp durur. bu maç günü daha öğlen saatlerinde stadın etrafında polisin taraftara ettiği eziyetten, kapılar açıldıktan sonra durup dururken kapalıya girip insanlara saldırmalarından bahseden çıkmaz ama.

    fenerbahçe'nin şampiyonluğunu ilan ederek gelmesi ve yaratılmaya çalışılan alkışlasınlar kamuoyu dışında sıradan bir fenerbahçe maçı öncesinden çok çok çok farklı bir gerginlik yoktu. ancak maç günü öğlen saatlerinde gima'nın orda, ali sami yen'i bilmeyenler için söylersek numaralı ile eski açık'ın birleştiği köşesnin arkasında denk gelecek tarafta polis taraftarı zorlamaya başlamıştı. orada yaşanan ilk temas daha sonra sokağa, oradan da kapalı'ya sıçramıştı.

    gündüz de belli gruplar polis şiddetine maruz kalmıştı, hatta kulağı kopan bir taraftarın görüntüsü yayınlanmıştı o günlerde. polisin stadın içinde intikam almak için tribünlere girişmesiyle kıyamet kopmuştu. maça gelen herkes elbette ki pek iyi niyetlerle gelmemişti. ancak polisin o günkü ayarsız tutumu adeta bir işaret fişeğiydi.

    lig tv ne kadar ekrana getirmemeye çalışsa da özellikle kapalıda çok feci sahneler yaşandı. iki taraf da yaralılar verdi, üst kattan alt kata düşmekten kıl payı kurtulanlar oldu, öksüren-kusan taraftarlar ekrana geldi, sonralarına yediği yumruğun görüntüsüyle gündem olan bir polis memuru bir gözünü kaybetti. yaklaşık 45 dakika 1 saat süren çatışmalardan sonra polis hatasını anlayıp geri çekilince olaylar yatıştı...

    hatta tüm o hengameye rağmen kapalı tribünde hayallerinizin bittiği yerde bizim gerçeklerimiz başlar koreografisi yapılmıştı. teknik olarak daha önce yapılmamış olan 5 pankartın sırayla kaydırılarak açıldığı enteresan bir koreografiydi. tabi koreografinin önemli bir kısmı olan kartonlar o olaylarda berhava olduğu için sadece bez pankart ve boyamalar açılabildi...

    sonrası zaten faziaydı aslında. kimilerine göre organize, kimilerine göre olaylar sonrası patlayan saha olaylarıyla geçti maç. aslında bir takım hazırlıklar yapıldığı aşikardı ama derbi tarihinden ne ilk ne de sondu. üzerine zaten kurulu gelen taraftarın olaylar sonrası tamamen pervasızlaşmasıyla maçtan başka herşeye benzedi.

    o kadar ki maç önü seramonisi bile yapılamamıştı. ligin en azından benim takip ettiğim bölümünde ilk defa yapılması gereken yerden çok daha geride, orta sahaya yakın bir noktada durabilmişti iki takım. aslında daha orada iptal edilmesi gerekiyordu maçın. ancak oynanmakta ısrar edildi. iki kere hakemler içeriye girdi ama geri geldi. köşe gönderindeki her pozisyonda sahaya maddeler yağdı. arda ile sanırım önder turacı'nın bir pozisyonu vardı numaralı ile yeni açığın birleştiği köşede, 15 saniyeye yakın topu saklamıştı biri diğerinden. saniyeler geçtikçe hızlanan bir yabancı madde yağmuru vardı.

    inanılmazdı...

    maçtan sonra olaylar bitmedi. fenerbahçe tribünlerinde büyük bir bayrak vardı ve sahaya dikilmek için getirilmişti. bu işi de o yılların en önemli orospu evlatlarından tuncay şanlı yapacaktı hatta.

    kapalı üst fenerbahçe taraftarı çıkana kadar içerde kaldı, o bayrak inerse biz de ineriz sesleri eşliğinde. necati, orhan, sabri duşa gitmeyi üstlerini giyerek fenerbahçe tribünü önünde dolandı durdu. tuncay gevşeği de kameralar önünde bizimkilere laf atıp durdu, boşuna beklemeyin ya dikmeyeceğim diye...

    fenerbahçe'nin saha içinde dışında en güçlü devirleriydi. ancak bir sene önce ve bir sene sonra alınan iki şampiyonluk tüm hazırlığı boşa çıkardı.

    maç bitti, davalar okundu, birileri ceza aldı. galatasaray önümüzdeki sezonun 5 maçını seyircisiz oynadı, bir maç da saha kapama cezası aldı. galatasaray tribünü bu olayların bedelini ödedi. kapalı üst kendini feda etme pahasına bu olayların arkasında durdu.

    kimse çıkıp da terör örgütü, hain kumpas vs. demedi...

    belki yaşananlar hoş şeyler değildi. savunulacak şeyler de değildi ama bu anlamda gurur verici bir tarafı vardır.

    o maçtan sonra hiçbir kadıköy deplasmanına da önceki senelerde yaşanan eziyetlerin hiçbiri yaşanmamıştır taraftar açısından. stada girişte tıkıştırılan yer hariç...

    (bkz: tarihte bugün)
  • 1
    skordan çok olayların konuşulduğu maçtır. maç öncesi ve sonrası olayları özetlemek gerekirse;

    - maç öncesinde stat çevresinde birçok yerde biber gazı ciğerlere çekilmiştir.
    - maç öncesinde kapalı tribünde polisle çatışmaya girilmiştir. her iki tarafta sağlam dayak yemiştir. polislerin coplarına, biber gazlarına karşılık, taraftarlar koltuklarla ve yumruklarla cevap verdiler.
    http://videogaleri.hurriyet.com.tr/...s=2&vid=1360
    - takımlar seromoni için her zamanki gibi numaralı tribün önüne geldiler. ancak burada yoğun bir şekilde numaralı tribünün protestosu ile karşılaşıldı. normalde maç boyunca oturan ve sadece "ayağa kalkmayan fenerli olsun" tezahuratından sonra ayağa kalkıp bu tribün ne olduysa yağmur gibi yabancı madde yağdırıyordu. istiklal marşı orta saha çizgisine yakın bir yerde okundu. bu sırada yanlış hatırlamıyorsam fenerbahce yönetici nihat özdemir'in önüne yukardan emzik sallanıyordu.
    -maç sırasında da durum devam etti. birçok yabancı madde atıldı sahaya. statta koltuk denen bir şey kalmadı. sahada oynanan futbol kimsenin umurunda değildi. herkesin gözü rakip tribündeki bayraktaydı. o bayrak sahaya inmedi. zaten indirmeye kimsenin afedersiniz götü yemezdi.
    -bir ara meşaleler birbiri ardına yanmaya ve ardından sahaya atılmaya başlandı. http://www.youtube.com/watch?v=vABE4_Vdfeo
    -maç bittikten sonra futbolcular dahil bazı kişiler bayrak nöbeti tutmuşlardır.
    -tribünlerde polisle kavgalar devam etmiştir.
    -kapalı ve alpaslan dikmen tribünü'nde koltuklar ateşe verildi.
    -alpaslan dikmen tribünü önünde bir ara yılmaz başkan'la polisler arasında gerilim yaşandı. bu gerilimin 2. saniyesinde polislerin üzerine koltuk yağmaya başladı.

    ...

    daha bir çok olay oldu. tabii bu olayların olmasını kimse istemiyordu. ama o günkü şartlar düşünüldüğünde olması kaçınılmazdı. tüm birikimlerin patlama noktasıydı.
  • 84
    gurur duyulacak bir şey değildir. üstüne zaten maçı da kaybetmiştik.

    2003-2011 arası gerçekten rezil bir dönemdir. avrupa şampiyonu ve ligi silip süpüren takım borç batağına girmiş, avrupanın üst sıralarını zorlaması gerekirken hezimet üstüne hezimet yaşamıştır. hesap veren kimse olmadı tabii.

    neyse ki ünal aysal sonrası az da olsa kimliğini bulmaya başlıyordu galatasaray.
  • 63
    kapalı üst efsanesinin bittiği maç. o gün bir daha stada girememe hatta canını verme pahasına bu olayları çıkartanlar, 2002'den beri "özhan ağabey" ile yaşanan duraklama hatta çökme hatta yerin dibine inme döneminin durup tekrardan bir yükselmenin başlamasını sağlamışlardı. sahipli basının yanlış okumalarla küçük göstermeye çalıştığı gibi basit bir hazımsızlık değil, çok ciddi bir isyandı. o tarihten 2015 yazına kadar yaşanan güzel dönemi tamaman o gün yaşanan başkaldırıya borçluyuz.

    bedellerin en büyüğünü ise galatasaray tribünü ödemiş oldu. hell efsanesini yaratan, tüm avrupa'ya korku ve nam salan o tepkisel ve dinamik tribün yavaş yavaş el ayak çekti ya da çektirildi. sucuk ekmek olayı ile zirveye çıkan yemleme işi artmaya başladı. milan'a uzatmalarda iki gol attıran o efsane tribün gitti yerine kendi şovunu yapmak için 80. dakikada "başka bir sene" temalı pankart açan zihniyet ve bilinç yoksunu bindirilmiş kıta geldi...

    her isyan güzeldir ama en büyük zararı da her zaman isyankarlar görür...
  • 59
    fenerbahçe'nin birinci golünden önce kapalı'nın önünde serbest vuruş kullanmak için beklerken sırtına su bardağı gelen tümer metin'in yaptığı ortanın golle sonuçlanması sonrası tribünlere dönüp "siz atın biz de atmaya devam edelim" diyerek kişisel karizmasının zirvesine çıktığı maç. yeni açık ile numaralının birleştiği yerdeki köşe gönderinin orda önder turacı ile bacağında neredeyse alçıyla sahaya çıkan arda turan'ın top kapma mücadelesi sırasında yağmur gibi pet şişelerin yağdığı pozisyon da hafızalara kazınan önemli karelerden biridir. maç öncesi ve sırasında yaşanan olaylar ise türk tribün tarihinde yaşanmış muhtemelen en büyük taraftar-polis çatışmasıdır. öğleden sonra gima önünde başlamış, maça bir saat civarı kala kapalı'ya sıçarmış, ordan da bütün stada dalga dalga yayılmıştır. tribünlerde kolilerce su bardağı/şişesinin istiflendiği anlatılır durur o gün hakkında ama; zaten pimi çekilmiş bomba halindeki taraftarın üzerine kasıtlı ve anlamsız bir şekilde saldıran polisin de olayların büyümesinde hatırı sayılı bir rolü olduğu gerçektir. son demlerini yaşayan galatasaray kapalısı da bu maçtan sonra yavaş yavaş çözünme dönemine girmiştir. aradan geçen yıllar boyunca tribün her daim geriye geriye gitmiş, bugün kendi taraftarının bile sallamadığı ultraslan'a dönüşmüştür...
  • 79
    https://youtu.be/wkvSxdf31Zc

    sonralarda gezi oldu, twitter çıktı derken ortam pasifize oldu. passolig boykot edildi, 6222 geldi, organize protesto imkansız oldu. tüm yurtta aylarca ohal ilan edildi, taksim’de 10 dakika geçiren terörö oldu. istiklal caddesi değişti, lisenin önü bombalar ve göçmenlerle doldu. pandemi oldu, herkes birey oldu. bankalar birliği geldi; önce sarı öküzü verdin şimdi elin kolun bağlandı.

    bugün türkiye’de ihanet içinde olan hiç kimsenin protesto edilemediği gibi ne spor yöneticilerine ne de federasyona gereken protestoların yapılması imkansız gözüküyor. mevzu bu maçta gerçekleşenler değil, bugün hiçbir haksızlığa gık bile diyemeyecek olman.

    çünkü ülkenin futbolunu türkiye’nin en zengini, sistemin bir numarası, o gün orada emzik uzattığın fenerli nihat yönetiyor. senin taraftarın bunu ülkede gerçekleşen tüm “oha artık bu kadarı da olmaz”lar gibi kabullenmiş, başkanın ise “ağabey” çekiyor.

    o günkü özhan canaydın yönetiminin geldiği nokta burak elmas yönetimi, anlaşıldı. peki taraftarın geldiği nokta?

    aman futbola siyaset karışmasın dedik, sudan ucuza belediyenin kulübünü sahiplenip yeni şampiyon çıkardılar. senden oyuncu için 10 milyon isterlerken adamı karadenizli rakibine bir telefonla bedavadan biraz fazlaya kaptırdın... “dış güçlerin oyunu” saçmalığı bir yana görüntülerle, kayıtlarla milyonlarlarca insanın gözü önünde onlarca maç sahada doğrandın...

    2007’ye göre daha medeni bir toplum ve taraftar olmadık. hepimizin bir arada olma ihtimalini elimizden aldılar.

    (bkz: sulu derbi)
  • 85
    hak edenin hak ettiğinden azını gördüğü maçtır. ayrıca maçta da ayrı ayrı provokasyon yapan fenerli topçuları maç içinde sindiremeyen bir galatasaray futbol takımı vardı o gün de sahada.

    zaten her zaman galatasaray yapınca tü kaka, başka takımlar yapınca ne olacak ki diye söyleniyor hatta savunuluyor. şiddete karşıyız ancak bardağı taşıran son nokta olmuştu bu maçtan önce fenerbahçe'nin stadında oynanan derbi. insanlar hatta az bile tepki vermiştir.
  • 33
    bir daha asla eşine benzerine şahit olamayacağım maç. şöyle ki; stada giriyoruz, hava puslu. yeni açıktayız. tribünlerde soğuk bir rüzgar. malum maçtan önce alkışlayalım mı yuhlayalım mı muhabbetleri dönüyor, ilk maç eric gerets ve faryd mondragon kadıköy gazisi olmuş, dişe diş kana kan derken, biraz da adnan polat'ın taraftara oynadığı zamanlar, nitekim maç başlamadan gerginlik başlıyor.
    fenerbahçeli futbolcular zemini kontrole çıkıyorlar, tümer metin, semih şentürk.. ali sami yen stadının zemininde şampiyon biziz yürüyüşü yapıyorlar, o sıra önce kapalıda sonra eski açıkta olaylar patlak veriyor, polis taraftara biber gazı sıkıyor, copluyor. tribünler zaten internette yayınlanan intikam videolarıyla tam gaz gelmişler maça, sahaya çıkan futbolculara plastik su bardakları atılıyor, küfürler havada uçuşuyor.
    etrafıma bakıyorum, bir adam yeni açık üst tribünde bayrak direğine tırmanıyor, "baba ne yapıyor bu adam" diyorum, biraz sonra fenerbahçe bayrağı ile iniyor aşağı, tribün balkonuna kadar geliyor. o sıra yağmur atmaya başlıyor inceden, adam çakmak çakıyor, bayrak tutuşmuyor, adam çakmak çakıyor, bayrak yanmıyor. hemen etraftan toplanan gazetelerden yumak yapılıyor. önce gazete, sonra bayrak tutuşturuluyor bu sefer! ben bu yaşıma geldim, hala daha o bayrak yakan abimizin gözlerindeki nefreti görmedim hiçbir yerde.
    neyse, fenerbahçeli futbolcular bir bir soyunma odasına giriyor, o sıra galatasaray tribünlerinden küfürler yükseliyor. tabi bunda fenerbahçeli futbolcuların hareketlerinin payı büyük, nitekim soyunma odasının tüneline gelen hemen hemen her fenerbahçeli futbolcu hareket çekiyor tribüne. kimisi tam kapı ağzında, kimisinin ona bile yüreği yetmiyor, camdan 6 yapıyor selçuk şahin, semih şentürk..
    galatasaray tribünleri köpürüyor adeta. üzerlerimizden kırmızı koltuklar uçuşuyor. kendi takımına bile top oynatmıyor tribünler. böyle bir ortamda fenerbahçe bir duran top organizasyonu ve karambolde diego lugano ile öne geçiyor. fenerbahçeli futbolcuların tribünü iyice tahrik edecek gol sevinci.. fenerbahçe hanesinde bir gol, tribünlerde bir kat daha sinir harbi maç devam ediyor. kaleci serdar kulbilge bir aut atışını 1 dakika ortalamayla kullanıyor. ilk golden 15 dakika sonra fenerbahçe bir duran top organizasyonu daha yapıyor ve yine karambolden 2. golü buluyor.. yürekler buruk.
    bu maç böyle bitmez diyoruz, biz maçı bitirmek için elimizden geleni sahaya atıyoruz, hakem bülent demirlek maçı tatil etmiyor. onun da yüreği yetmiyor çünkü, korkuyor tribünden gelen kükreme sesinden.
    ikinci yarı yine sinir harbi, skor değişmiyor. dakika olmuş 85 "hadi baba" diyorum "çıkalım gidelim", maçtan çıkıyoruz, otobüse biniyoruz, bilgi mesajı geliyor: arda turan 1-2.

    eve geliyoruz; "baba" diyorum "sen böyle bir maç gördün mü", "görmedim" diyor,"muhtemelen sen de bi daha görmezsin."
  • 66
    (bkz: oradaydım)

    yeni açık üstte seyretmiştim bu maçı. önümde ateş bile yakmışlardı. maçın çok öncesinde daha takımlar ısınmaya bile çıkmamışken ultraslan'a bağlı tribüncülerden elinize ne geçerse atın dediklerini bizzat duymuşumdur. olayların planlandığı çok belliydi. ben de o zamanki nokia 6630 telefonumla tost makinası seviyesinde onlarca video çekmiştim.

    maçın fener maçı olması falan bahanedir. oradaki büyük tepki başkan özhan canaydın'a karşıydı. görevi boyunca sayısız rezalet yaşadığımız tarihimizin en başarısız başkanlarından birine karşı olan bir tepkiydi. ne yalan söyleyeyim ben de 2-0 olunca eric gerets'e sağlam sövmüştüm. çünkü her ne kadar bizi ilk sezonunda şampiyon yapmış olsa da fenere karşı iki senede sadece 1 maç kazanabilmişti ve o da elendiğimiz türkiye kupası maçıydı.

    ancak taraftar olarak başarıya ulaştığımızı düşünüyorum. ertesi sezon kalli göreve geldi ve özhan canaydın başkanlığı o sezonun mart ayında bıraktı.

    dediğim gibi maçın fener maçı olması, fenerin şampiyon olarak gelmesi ve alkışlama olayı vs. tamamen hikayedir.

    galatasaray taraftarının 2002'den o zamana kadar olan içinde biriken tepkisinin dışa vurumudur. sırf liseli olması sebebiyle 6 sene başkanlık yaptı canaydın, dikkat ederseniz adnan polat 3 senede koltuktan indirildi başarısız olduğu için. sonrasını zaten biliyorsunuz aysal vs.
  • 91
    hakkında utanç verici falan denilen derbi.

    arkadaşlar bu ülkede şikenin üstü kapatılmış. neyin utancı? bundan daha büyük utanç olur mu? bu maçtan 1 sene önce anelka konya'da elle gol atıyordu. 2010lara kadar aziz yıldırım önderliğinde fenerbahçe'nin neler yaptığını herkes biliyor. 2011'de de patladı mevzu zaten. bu ülkede her şey olursun rezil olmazsın.

    ben normalde camiaların birbirinden farkının olmadığını düşünen, çuvaldızı hep kendime batıran bir insanım fakat bu derbi için veya herhangi bi maçımızda yaşanan saha dışı olaylar hakkında utanç verici demem. bu maçın üstüne kadıköy elli defa ateşe verildi, kamera kabloları kesildi, avni aker'de hakemler rehin alındı. ohoo!
  • 9
    bir milattır 19 mayıs 2007. bu seneki iki kadıköy deplasmanında adam gibi ağırlanmamızın nedenidir. aşağıda, hıncal uluç'un 19 mayıs 2007'deki olaylı fenerbahçe maçı sonrası yazdıkları var. onun da altında benim o tarihte yazdıklarım. gece gece o maç aklıma geldi de sinirlendim, bari tarihe bir not düşelim.

    büyük ihanet

    ali sami yen stadı'nda son yılların en büyük olaylarından birisi yaşandı. niye bu noktaya gelindi?
    kime, neye tepki olduğu beni hiç ilgilendirmiyor. beni ilgilendiren bir şey var: türk spor tarihinin en kötü gecesi yaşandı. ben hıncal uluç, galatasaraylı olduğumdan utandım. 19 mayıs 2007 gecesinden bu yana 'ben galatasaraylıyım' diyemiyorum.
    19 mayıs; tarihe dikkat edin... kurtuluş savaşı'nın başladığı tarih. atatürk'ün gençliğe armağan ettiği, atatürk'ün spor günü ilan ettiği gün türk gençliğinin yaptığı gösteriye bak. böyle bir ihanet olabilir mi? kendilerine ihanet, galatasaray'a ihanet, cumhuriyet'e ihanet, atatürk'e ihanet... bu sahneleri sarkozy'yi alsa avrupa televizyonlarında yayınlatsa ve "işte görüntüler. avrupa birliği'ne bunları almıyorum ben. haksız mıyım?" dese, ne diyecekler; biz ne diyeceğiz? böyle bir şey olamaz... ve her şeyiyle belli ki hazırlanmış bir olay. bireysel, münferit bir olay değil. maçta, elimde suyumu içerken, sahada bir şey olur, aniden sinirlenirim, fırlatırım. münferit olay budur. fırlatmamam lazım ama fırlatırım. insanlık bu. maçta sahaya herhangi bir şey atılmasını gerektiren en ufak bir olay yok. olay fenerbahçeli futbolcunun çizgiye yanaşması. ve bir tribün boşalıyor. öbür çizgiye başka bir fenerli futbolcu yanaşıyor, o tribün boşalıyor. su şişeleri oraya taşınmış. istanbul'da 'emniyet müdürü' diye bir şey varsa, celalettin cerrah biraz sorumluluk duyuyorsa soruşturma açar. bu tertibi yapanları ortaya çıkarır ve teşhir eder.

    tertip olduğu açik
    bir maça kaç şişe su gider? adam başı 5 şişe su gitmez. 3 kişiye 1 su düşer. böyledir satış rakamları... o kadar su nasıl geldi stada, kadar meşale nasıl geldi, o kadar bomba nasıl geldi? o meşaleler, o bombalar polisten geçemez. 2 bin 500 polis var o gün görevli orada... 2 bin 500... demek ki bir gece evvelden stada sokuldu. bir gece evvelden stada sokulan pankartlar var özhan canaydın aleyhine; özhan canaydın polisle işbirliği yapıyor, o pankartları temizlettiriyor. onları buluyorlar da bombalar, meşaleler niye bulunmuyor? bu nasıl bir iştir? bir tertip olduğu açık... tekrar söylüyorum: bu tertibi celalettin cerrah ortaya çıkarmalı. sorumlu, yükümlü... o bombalar, o meşaleler ve onca su o stada nasıl girdi? bunların elebaşıları kim? galatasaray ancak böyle üzerindeki lekeyi kaldırır. bu elebaşıları ortaya çıkararak. bu tertibi hazırlayanları belirleyerek... nereden bakarsan bak; utanç. binlerce galatasaraylıdan utanıyorum, 2 bin 500 polisten utanmıyor muyum? sahada 2 bin 500 polis varken, bu olaylar oluyorsa, polis ne işe yarar birisi bana anlatsın!.. o zaman gönderme kardeşim. gönderme... galatasaray-fenerbahçe maçı bu... bütün türkiye, televizyonun başında. polisi bütün türkiye'ye bu kadar aciz, bu kadar beceriksiz, bu kadar yeteneksiz göstermeye hakkın var mı? istanbul valisi, "1 mayıs'ta taksim'e adam sokmayacaksınız" dedi diye orada karısıyla yemek yiyen vatandaşı tokatlayan, biber gazı sıkan polis nerede? aynı polis değil mi bunlar? aynı cerrah'ın polisleri değil mi? burada nasıl zavallı oluyorlar, süt dökmüş kedi gibi... sahaya sıralar, koltuklar kırılıp atılırken, futbolcuların yaşamı tehlikeye girerken... lugano gösterdi; 'bu gırtlağını keser adamın' diye. ya zavallı hakem... onu oraya 'hakem' diye çıkarmaya utanmadılar mı? maçın daha 5. dakikasında çal düdüğü, in aşağıya... nasıl içeri girince süt dökmüş kediye döndü tribünler!.. atabildiler mi bir daha!.. tribündeki adam bakıyor ki polisin zavallı, hakemin zavallı istediğini yapıyor.

    küme düşürürüm
    bu ülkede spor niye yapılıyor? bir zavallı federasyon, bir zavallı polis, bir zavallı hakemler, bir zavallı taraftar... niye oynanıyor o zaman? profesyonel ceza kurulunun, galatasaray'a tarihte görülmemiş bir ceza vermesi lazım... öyle 3 maç, 5 maç değil... ben federasyon olsam galatasaray'ı küme düşürürüm. benim kafamdaki ceza bu... içimi rahatlatacak, galatasaraylı olmaktan utanmamı önleyecek ceza bu... juventus nasıl buldu cezasını, biz de buluruz. böyle bir cezayı federasyon veremez. pfdk'nın, bütün yönetmelikleri tarayıp, en ağır cezayı vermeli. türker arslan'ın tahkim kurulu, o cezayı kuşa çevirmek için bekliyor. galatasaray, tahkim'e gidecek, pfdk 5 maç ceza verirse, tahkim onu 3'e indirecek ve tarafsız sahaya alacak. federasyon da tarafsız sahayı izmir ilan edip, galatasaray'ı ödüllendirecek. ali sami yen'de 3 bin kişiye oynayacaklarına halkapınar'da 70 bin kişiye oynayacaklar, ceplerine de paralarını koyacaklar.

    yazıdaki popülizme, tutarsızlığa, benzetmelerin yersizliğine ve ölçüsüz abartıya değinmeden geçiyorum, atatürk'e ihanet diyor adam! buyur hıncal bey, atatürk'ün bursa söylevi; 19 mayıs 2007'de yaşananlarla tamamen örtüşüyor. olayları çarpıtıp yaşananlara gereğinden fazla pay biçmeye çalışmıyorum. tabii ki bambaşka bir şey hakkında bu nutuk fakat mantık aynı mantık. türk genci yerine galatasaraylı; cumnhuriyet yerine galatasaray, hatta türk futbolu; polis, jandarma, ordu yerine federasyon dediğimizde cumartesi günüyle ilgili biraz olsun bir şeyler anlatıyor mu?

    "türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük kıpırtı ve davranış duydu mu, 'bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır' demeyecektir. hemen araya girecektir. elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. polis gelecek, asıl suçluları bırakıp suçlu diye onu yakalayacaktır. genç, 'polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir' diye düşünecek, ama hiçbir zaman yalvarmayacaktır. mahkeme onu yargılayacaktır. yine düşünecek, 'demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek!' onu hapse atacaklar. yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, ismet paşa'ya ve meclis'e telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. diyecek ki, 'ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. araya girişimde ve eylemimde haklıyım. eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek benim görevimdir!' işte benim anladığım türk genci ve türk gençliği!''

    6 şubat 1933 / bursa atatürk köşkü

    galatasaray, türk futbolunu kirletenlere gereken cevabı vermiştir. göreceksiniz hıncal bey, cumartesi gecesi türk futbolu için kara bir leke değil; tersine türk futbolundaki kirlerin arınmasının, bir şeylerin olumlu yönde değişiminin başlangıcı olacaktır. varsın bize 17 maç ceza versinler, umrumda değil. ama cumartesi geceki tepkinin muhattapları, bundan sonra istediği gibi at koşturamayacağı mesajını almıştır. ha bir muhattap daha var, dışımızdan biri hani, o mesaj algılama kapasitesine sahip değil ama o bizim iç mevzumuz, ayrı konu...

    ekşisözlük'te falan da aynı şey. gazetelerde, her yerde... nefret ettim galatasaraylılıktan soğuduklarını söyleyenlerden. yahu hadi anlıyorum abartılmış diyenleri; hak vermiyorum ama anlayabiliyorum en azından kıyısından köşesinden.

    fakat sen kimsin galatasaray'dan utanıyorsun? neymiş efendim, soğumuş. sokağa baksınlar yahu, sanki her şey rayında gidiyor da maçta sahaya iki koltuk atınca rezillik oluyor. tamamen popülizm, tamamen -artistlik değil- artizlik. iki kız düşer belki mantalitesi seziyorum ben bunda, başka türlüsüne inanmıyorum, inanamıyorum.

    ben tam tersine uzun zamandır ilk kez gurur duydum taraftarımla. taraftar grubuyla çok farklı çizgide görürüm kendimi, dün her şeyi bıraktık bir kenara, birlik olduk. her şeyi kenara bıraktık dün zaten; hiçbir kuvvet bana dün yaptıklarımı yaptıramaz zannederdim, şiddete ve annelerin karıştığı küfre sonuna kadar karşıyım derdim -halâ derim- fakat bunun iki istisnası varmış demek. neyse, sözün kısası hiçbir zaman dünkü kadar yoğun duygu karmaşası yaşamamıştım;

    fenerbahçe'ye, yönetimine, medyasına, şakşakçılarına duyduğum nefret,
    canaydın ve yönetimine duyduğum sonsuz öfke,
    tek yürek, tek yumruk olabildiğimiz için hissettiğim gurur,
    yıllardır kadıköy'de yaşatılanların hesabını en iyi şekilde sormaya çalışmanın verdiği hırs,
    müthiş kareografiyi görmenin yaşattığı büyüklük,
    sonunda bir şeylerin karşılığını verebildiğimiz, anlaşılsın yahut anlaşılmasın, mesajı gereken yere ulaştırdığımız için hissettiğim mutluluk,
    ''ulan şu maçı şurdan çevirir miyiz?''in heyecanı,
    çevirememenin üzüntüsü,
    polisin haksız muamelesine karşı duyduğum kin...

    ağladım ulan ben dün maçta ilk defa! aslanım emre aşık'ın maç sonundaki halini görünce ağladım! tek eksik olan korkuydu dün. ve tabii ki utanç! utanacak hiçbir şeyimiz yok bizim. haydi yok demeyelim; necati'ye saldıranlardan, fatih gökşen'e şişe atanlardan, psv maçında sahaya girenlerden, lig maçında sahaya çakı atanlardan, tribünü tekellerinde görenlerden utanıyorum ben; fakat dün utanılacak hiçbir şey yapmadı galatasaray taraftarı. utanması gereken işi bu raddeye getirenlerdir; biz efendice bekliyoruz yıllardır.

    benim asıl hayret ettiğim, asıl nefret ettiğim durum; bu utanç nağmelerini seslendirenlerin, başarıları çenelerini kapamak bilmezcesine sahiplenip, güzel zamanlarda gururlu bir şekilde kendilerini 'hasta galatasaraylı' olarak görürken; galatasaraylı'nın zor zamanlarında sıcacık koltuklarından, hiçbir halt bilmeden, 'utanmaksızın' sallamaları.

    asıl utanmaları gereken bu ikiyüzlülükleriyken, neymiş efendim, galatasaraylı olmaktan utanıyorlarmış. şimdi utanıyorsan, yarın bu takım şampiyon olduğunda da artistlik yapmayacaksın. şimdi galatasaraylılık'tan utanıyorsan, yarın da işine gelince 'ben galatasaraylı'yım.' demeyeceksin, çeneni kapayıp oturacaksın.

    'kavga'yı sahiplenemiyorsan, başarıyı da sahiplenemezsin, izin vermem, vermeyiz.

    ben de dün galatasaraylılıktan utananlarla aynı takımın taraftarı olmaktan utanıyorum. oportunizm, popülizm; başka bir şey değil.
    o kadar.

    atahana sevgilerle,
  • 94
    hakem bülent demirlek'in iki kere içeri girmesine rağmen tatil etmeye "cesaret edemediği" unutulmaz maç. türk futbolunun yönetim biçimi olan eyyamın doğası gereği, bu maçta bir türlü cesaret edilemeyen o karar sonrası onlarca derbi maçı tatil edilmesi gerekirken tamamlanmıştır.

    12 mayıs 2012 için, rakip camia hep kumpas ve fetö kelimeleriyle başlayan uzun cümleler kurar.

    oysa bu maçın oynandığı gün daha sabah saatlerinden itibaren taraftarı taciz ve tahrik eden, emrindeki polislere hiçbir maç önünde olmamış ve de bundan sonra olmayacak kıta geçişleri yaptıran, daha öğlen saatlerinde milletin kafasını gözünü patlatıp kulağını yardıran*, kapalı tribüne koridorda millete saldıra saldıra çevik kuvveti sokan amir lokman yanık fetö köpekliği mahkemelerce tescillenmiş birisidir.

    doğrudur, o gün yaşanan yabancı madde yağmurunun eşi benzeri yoktur türkiye'de hatta dünya'da yoktur. özellikle lig tv kameralarına yansıyan polis-taraftar kavgalarınınsa türkiye'de eşi benzeri yoktur.

    ama öğlenden beri stad çevresinde polisin yaptığı tacizlerin, tahriklerin, "kıta geçişleri"nin, "manevraların", biber gazlı saldırıların, tribün koridorunda bile kalkanla jopla saldırmaların da eşi benzeri yoktur. türk polisi her zaman taraftara karşı çok sıcakkanlı olmamıştır ama o gün yaşananlar belki de hiçbir maçta, çok da büyük kargaşalar yaşanmış olmasına rağmen yaşanmamış olaylardı.

    üstelik o gün polisleri sevk ve idare eden, gerginliğin bu denli yükselmesinde baş sorumlu olan spor şube amiri lokman yanık, mahkemece tescillenmiş bir fetö mensubudur. gel gelelim algı üstadı olan suyun karşı tarafı, bir deplasman öncesinde sinirlendirmek için boynuna atılmış atkıyla çekilmiş bir fotoğrafı alıp galatasaraylı algısı yapar durur.

    çünkü bunlar da böyledir işte...

    o gün galatasaray tribünü, özellikle kapalı üst efsanesi kendini feda etmiştir. o gün biber gazından göz gözü görmezken şiş gözlerle "yönetim istifa" diye bağıran, elindeki silahı kendisine gösteren polisin üzerine yarı çıplak yürüyen, koltuklarla kalkanlı joplu polisleri püskürten bir cinnet hali vardı. o tribünün bir kısmı ağır cezalarla uzaklaştırılmış, bir kısmı da kendi kendine kenarıya çekilerek adeta tasfiye olmuştur.

    ancak 5 senedir zorla devam ettirilen "acılarla yüreğimizi kararttın" dönemi "ösan abi"nin aday olmamasıyla bitmiş, galatasaray amatör şubeler dahil kıpırdanmaya başlamış, 2003-2007 arasındaki fenerbahçe dominasyonuna en azından salvolar atabilir hale gelinmiştir.

    kimilerine göre utanç gecesidir, kimilerine göre gurur nişanesi...

    fenerbahçemizin başına gelseydi kumpas olurdu kesin. senelerce "bu kumpastan dolayı şampiyon olamıyoruz" denirdi.

    5'i bu akşamın bedeli olmak üzere 6 maçı seyircisiz oynayan, son 6 hafta hocası kaçan, şampiyonlar ligi çeyrek finalisti fenerbahçe'ye karşı 11 metin parolasıyla yürüyen galatasaray ertesi yıl şampiyon olmayı bildi.

    (bkz: galatasaray ile fenerbahçe arasındaki farklar)
  • 88
    ilk maçta * gerets’in alnının yarılması, mondi’nin kafasında yüzlerce pet şişenin yanında ses bombasının patladığı maçtır. ama bundan kimse utanılacak maç diye bahsetmez. hatta internette videosunu bile bulamazsınız. maçtan 3 gün sonra şampiyonlar liginde psv maçı röportajında mondi hala kulağının tam duymadığını söylüyordu.

    bunlara karşılık bu derbi haftası tüm medya ağız birliği yapmışçasına ‘galatasaray taraftarı fenerbahçe’yi alkışlayacak mı’ tribine girdi. ilk maçta fenerbahçe 3 maç ceza aldı. resmen dayak yedik. sonunda da patlayan galatasaray taraftarı bunu yaptı. benim için hiçbir şekilde utanılacak olmayan derbidir. utanması gerekenler fenerbahçe’ye sadece 3 maç ceza veren (onu da isabet ettirdikleri için aldıklarını düşünüyorum), ‘onlar istediğini yapar siz yaparsanız sıkıntı çıkar’ diye yönetim sergileyen dönemin tff’si ve bu maçın öncesinde ortamı daha da geren emniyet amirleridir.

    https://www.internethaber.com/...syan-etti-55795h.htm

    https://beinsports.com.tr/...utbolunun-imaji-icin

    edit: mikato1905 uyardı bu maçtan 2 gün sonra 5 aralık 2006’da liverpool ile oynamışız. federasyon nasıl olsa elendik diye maçın tarihini değiştirmemiş, talebimizi reddetmiş.
  • 11
    öyle bir gündür ki! bir gece önceden başlamıştır tahrikler. televizyonlarda herkes "galatasaray fenerbahçeyi alkışlasın", "fenerbahçe alisamiyende şampiyonluk turuna çıkıyor" tarzı basında açıklamalar. maç başlamadan önceki gece bi kaç tane gerizekalının mecidiyeköyde bulunan çadır store un çatısına attığı sarı-lacivert şişe boyalar. maç günü polisin galatasaray taraftarına sert tutumu. şöyleki; maç baslamadan önce polis arama yaparken durduk yere yüzüme 10 cm mesafeden sıkılan biber gazı. ben astım hastası olsam bu biber gazını kaldıramazdım. öyleki; doktorlar eğer bir astım hastası biber gazını yerse hemen hastaneye kaldırılması lazım. iki saat içinde hastaneye yetişemeyen hasta hayatını kaybeder demiştir ! stada girdiğimde polisin ortalık yerde hepimize silah çektiğini gördüm. bi arkadaşımızın aldığı darbeden dolayı kulağı paramparça oldu. kimse kusura bakmasın teknik direktörümüzün kadıköyde kafasının yarılması, kalecimizin kafasında ses bombasının patlaması, parçalanmış bir kulak, durduk yere çekilen silah, ortada birşey yokken sıkılan biber gazının karşılığı alkış değil öfkedir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın