• 8
    senelerce kadıköy deplasmanı adı altında eziyetin her türlüsünü yaşayan, amatör takımları küme düşmeye başlayan, ezeli rakibine karşı bir sezonda oynanan bilmemkaç maçta beraberlik dahi yaşayamamanın, yaşanan adaletsizliklere; en çok da "yönetici" ve "başkan" sıfatı taşıyanların bu duruma karşı hiçbirşey yapmamasının üzüntüsüyle kahrolan yüreklerin cinnet geçirdiği, isyan ettiiği maçtır. çıkan olaylar öyle kolay kolay tekrarlanabilecek olaylar değildir. nasıl ki 2005-2006 sezonunda yaşanan duygular kolay kolay yaşanamayacaksa; bu maçta yaşanan olayların da bir daha tekrarlanması kolay kolay mümkün değildir. aynı kadroyu toplasalar, o gün sahaya atılan herşeyi tribünlere bıraksalar hiçbir şekilde aynı olaylar tekrar etmez.

    yaşanan olaylara o günlerde çok büyük bir kesim anlam veremedi. sarı-kırmızıya saldırmak için fırsat kollayan basın haftalarca bu konuyu malzeme yaptı. kazanılan maçlar sonrası formasıyla ortaya atlayıp datdiri datdiri oynamayı taraftarlık sanan birçok kimse eleştirdi bu konuyu, hatta "bu yapılanlardan utanıyorum" tarzı laflar etti arkadaş çevrelerine. o hisleri yaşayan, yaşananların farkında olan; yüreği sarı-kırmızı için
    çarpan yürekler dışında çoğu kimse anlam veremedi yapılanlara. kimisi kuyruk acısı dedi, kimisi "boynu bükükler" diye dalga geçti kulüp televizyonunda. 13 kişi olaylara karıştığı sebebiyle aylarca tutuklu kaldı. sonra serbest kaldılar. 5 maç seyircisiz oynama cezası aldık.

    hakem maçı hiç başlatmamalıydı denildi, tatil etmeliydi denildi; denildi de denildi. bir stadyum dolusu insanın kendi güvenliklerini sağlamakla görevli polislere bile gavura vurur gibi vurmasının, kendi stadlarını yakıp yıkmasının altındaki sebebi kimse aramadı. yıllarca kadıköyde yaşananlar, manisa'da polise saldıran fenerbahçe taraftarları bir anda unutuldu. kadıköyde kanatlarından çekiştirilerek sahada gezdirilen hindi, zamanında kadıköyde sahaya atılan bıçağı saklayıp şimdi gözlemciler kurulu başkanlığı yapanlar, hasan şaş'ın kafasında patlayan yumurta da. tıpkı galatasaray kapalısını basan polisin kadıköy'de galatasaray taraftarına küfürler yağdıran localara girememesi gibi...

    o gün yapılan herşeyin kıymeti bugünlerde ortaya çıktı. tribün olaylarında azalma yaşandı, ceza konusunda daha radikal kararlar alınmaya başlandı. bir daha galatasaray kalecisinin yanına ses bombası atılmadı, kaleci antrenörünün kafası yarılmadı, sahaya yabancı madde atılma geçmişle kıyaslanmayacak kadar azaldı. 3 sezon önce küme düşen bayan basketbol takımı geçen sezon avrupa 3.sü oldu. lig şampiyonluğunun kıyısından döndü. küme düşmekten son anda kurtulan erkek basketbol takımı avrupa 4.sü oldu. kurulan tekerlekli sandalye basketbol takımı dünya şampiyonu oldu. o gün sahada inamotolar, cihanlar vardı. şimdi meiralar, kewelllar, baroslar var. yıllardır yılan hikayesine dönen stad projesinde temel atıldı, hatta ana hatlarıyla stad meydana çıkmaya başladı bugünlerde.

    o gün bu taraftarla, yapılanlarla utananlar vardı. utanmanın aksine gurur duyulacak bir hadisedir o maç. şiddet ve holiganizm hastası olduğumdan değil. galatasaray taraftarının büyüklüğü ve takımına olan sevgisinden gurur duydum. belki tasvip edilmeyecek olaylar yaşandı o gün ama takımına sahip çıkmak, kulüpte kötü giden birçok şeye dur demek, bazı kafalara birşeyleri dank ettirmek adına bu denli büyük olaylar çıkarıp ceza almayı göze alan kaç taraftar vardır dünyada merak ediyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın