• 78
    rezilliktir.
    türkiye'de takımlarımızın da, yöneticilerimizin de, hakemlerimizin de neden gelişemediğinin en somut örneklerinden biridir. her meta, alıcısına göre değerlenir. futbol da bir metadır ve alıcısı taraftardır. eğer taraftar güzel oyundan değil de, düşmanlıktan, kaostan, kavgadan, gürültüden; kendi gelişiminden değil de, rakibinin güçsüzlüğünden beslenirse, bu metanın pazarlaması da bu kavramlar üzerinden yapılır.

    avrupa'da iyi maç yönettiği söylenen hakem, gelir senin maçında eyyam yapar; kendi işlerinde gayet başarılı, aklı başında ve rasyonel hareket eden yöneticiler, basın açıklamalarında sürekli rakiplerle didişir; 30 yaşına gelmiş koca koca adamlar, avrupa'da bir kulübe gittiklerinde fiziklerini ve oyunlarını güçlendirmeye odaklanırken, senin takımında oynarken hakemle didişmekten performans veremez.

    isyan etmek bir haktır. gerektiğinde, elindeki her imkan tükendiğinde ve bariz bir haksızlığa uğradığında isyan edersin. ancak, geçmişte de günümüzde de;

    yöneticin, futbolcun, teknik ekibin gereğini yapmıyorken isyanı başka yere kanalize edersen, bir gün kazanırsın, üç gün kaybedersin.
  • 79
    https://youtu.be/wkvSxdf31Zc

    sonralarda gezi oldu, twitter çıktı derken ortam pasifize oldu. passolig boykot edildi, 6222 geldi, organize protesto imkansız oldu. tüm yurtta aylarca ohal ilan edildi, taksim’de 10 dakika geçiren terörö oldu. istiklal caddesi değişti, lisenin önü bombalar ve göçmenlerle doldu. pandemi oldu, herkes birey oldu. bankalar birliği geldi; önce sarı öküzü verdin şimdi elin kolun bağlandı.

    bugün türkiye’de ihanet içinde olan hiç kimsenin protesto edilemediği gibi ne spor yöneticilerine ne de federasyona gereken protestoların yapılması imkansız gözüküyor. mevzu bu maçta gerçekleşenler değil, bugün hiçbir haksızlığa gık bile diyemeyecek olman.

    çünkü ülkenin futbolunu türkiye’nin en zengini, sistemin bir numarası, o gün orada emzik uzattığın fenerli nihat yönetiyor. senin taraftarın bunu ülkede gerçekleşen tüm “oha artık bu kadarı da olmaz”lar gibi kabullenmiş, başkanın ise “ağabey” çekiyor.

    o günkü özhan canaydın yönetiminin geldiği nokta burak elmas yönetimi, anlaşıldı. peki taraftarın geldiği nokta?

    aman futbola siyaset karışmasın dedik, sudan ucuza belediyenin kulübünü sahiplenip yeni şampiyon çıkardılar. senden oyuncu için 10 milyon isterlerken adamı karadenizli rakibine bir telefonla bedavadan biraz fazlaya kaptırdın... “dış güçlerin oyunu” saçmalığı bir yana görüntülerle, kayıtlarla milyonlarlarca insanın gözü önünde onlarca maç sahada doğrandın...

    2007’ye göre daha medeni bir toplum ve taraftar olmadık. hepimizin bir arada olma ihtimalini elimizden aldılar.

    (bkz: sulu derbi)
  • 80
    https://youtu.be/wkvSxdf31Zc

    ilk yarıdaki derbide yapılanların acısının çıktığı derbidir. özhan canaydın döneminde yaşanması da aşırı ironik. senelerce bu derbinin utancıyla yaşadık. utandığım noktaları sıralasam burdan fizana yol olur. ama en utandığım nokta ise; sahaya o kadar su atıp da birisini bile isabet ettiremememiz. çok başarısızız bu konularda zaten. diğer bir utanç duyduğum nokta ise kale direği atmamış olmamız.

    https://www.beinsports.com.tr/...erbisi-fenerbahcenin

    daha dünkü çocuk bein'in maç hakkında attığı başlığa bakın. ki o zamanlar ortada bile yoklardı "utanç derbisi" imiş. elin bedevileri bile kendini nimetten sayıp şöyle şeyler yazabiliyorlar.
  • 84
    gurur duyulacak bir şey değildir. üstüne zaten maçı da kaybetmiştik.

    2003-2011 arası gerçekten rezil bir dönemdir. avrupa şampiyonu ve ligi silip süpüren takım borç batağına girmiş, avrupanın üst sıralarını zorlaması gerekirken hezimet üstüne hezimet yaşamıştır. hesap veren kimse olmadı tabii.

    neyse ki ünal aysal sonrası az da olsa kimliğini bulmaya başlıyordu galatasaray.
  • 85
    hak edenin hak ettiğinden azını gördüğü maçtır. ayrıca maçta da ayrı ayrı provokasyon yapan fenerli topçuları maç içinde sindiremeyen bir galatasaray futbol takımı vardı o gün de sahada.

    zaten her zaman galatasaray yapınca tü kaka, başka takımlar yapınca ne olacak ki diye söyleniyor hatta savunuluyor. şiddete karşıyız ancak bardağı taşıran son nokta olmuştu bu maçtan önce fenerbahçe'nin stadında oynanan derbi. insanlar hatta az bile tepki vermiştir.
  • 87
    herkesin skordan ziyade intikam için sahada olduğu ve gerekenin yapıldığı, hak edene hak ettiği muamelenin gösterildiği müsabaka. herkes bu maçı konuşur ama olayları buraya getiren nedir kimse umursamıyor. sezonun ilk yarısında kadıköy'de yaşananlara kimse ses çıkarmadı. özellikle hocamız eric gerets'in alnı açıldı o maçta ve buna rağmen fenerbahçe ceza bile almamıştı. hatta yanlış hatırlamıyorsam biz deplasmanda tribün zırvalarından dolayı para cezası almıştık. ama bu sulu derbiden sonra 5 maç sahamız kapandı. kollanma yıllardır aynı değişen bir şey yok.

    hocamızın kenarda aslanlar gibi verdiği poz daha sonra pankart olarak samiyen'e asılmıştı. başarılı geçen utanç değil, intikam gecesidir.

    (bkz: alnındaki kan alnımızın akıdır)
    (bkz: sarıyla kırmızıyla alnımızın akıyla)
  • 88
    ilk maçta * gerets’in alnının yarılması, mondi’nin kafasında yüzlerce pet şişenin yanında ses bombasının patladığı maçtır. ama bundan kimse utanılacak maç diye bahsetmez. hatta internette videosunu bile bulamazsınız. maçtan 3 gün sonra şampiyonlar liginde psv maçı röportajında mondi hala kulağının tam duymadığını söylüyordu.

    bunlara karşılık bu derbi haftası tüm medya ağız birliği yapmışçasına ‘galatasaray taraftarı fenerbahçe’yi alkışlayacak mı’ tribine girdi. ilk maçta fenerbahçe 3 maç ceza aldı. resmen dayak yedik. sonunda da patlayan galatasaray taraftarı bunu yaptı. benim için hiçbir şekilde utanılacak olmayan derbidir. utanması gerekenler fenerbahçe’ye sadece 3 maç ceza veren (onu da isabet ettirdikleri için aldıklarını düşünüyorum), ‘onlar istediğini yapar siz yaparsanız sıkıntı çıkar’ diye yönetim sergileyen dönemin tff’si ve bu maçın öncesinde ortamı daha da geren emniyet amirleridir.

    https://www.internethaber.com/...syan-etti-55795h.htm

    https://beinsports.com.tr/...utbolunun-imaji-icin

    edit: mikato1905 uyardı bu maçtan 2 gün sonra 5 aralık 2006’da liverpool ile oynamışız. federasyon nasıl olsa elendik diye maçın tarihini değiştirmemiş, talebimizi reddetmiş.
  • 89
    (bkz: oradaydim)

    eski acikta izledigim, ust taraflardan uzerimize cakmak, plastik koltuk parcasi, bozuk para ne varsa yagdigi, ve mac sonu kafamizi korumak icin kirik plastik koltuklardan birini alip ani olsun diye eve goturdugum mac.

    kapalinin maci 10 dakika durduran mesale gosterisini o donemki henuz tam smart olamamis cep telefonum sony ericsson k750i ile videoya cekmistim.

    maca gelirsek, mac kimsenin umrunda degildi zira fenerbahce zaten sampiyonlugunu ilan etmisti. ama taraftarin bu kadar sinirli olmasinin iki sebebi vardi: 1. o sezon aralik ayinda oynayip 2-1 kaybettigimiz kadikoy’deki fenerbahce macinda teknik direktorumuz erik gerets‘e atilip basini yaran cakmak. 2. rahmetli canaydin’in uefa sampiyonlugundan sadece 2 yil sonra goreve gelmesine ragmen 5 yillik hayal kirikligi yaratan, ve ezeli rakibin onumuze gecmesine sebep olan yonetimine yeter artik tepkisi. hatta canaydin icin soner arica’nin vefasiz sarkisindan uyarlanmis acilarla yuregimizi kararttin bestesi soylenip durmustu.*

    kisacasi bir tepki maciydi ama tepki sadece sahaya degil, canaydin yonetiminin 5 yillik skandallarina, hayal kirikliklarina- ki sadece futbolda degil basketbolda da rezalet bir donemdeydik - yapilamayan transferlerine, iyi yonetilemeyen ribery surecine, avrupa’daki basarisiz sonuclar ve facialarina*, 6 kasim’a ve daha nicelerineydi. tepki o kadar birikmisti ki, derbi sadece isin bahanesiydi.

    allah tekrar rahmet eylesin, rahmetli canaydin iyi bir insandi -ki kendisini bodrum’a giderken mola verdigimiz bursa outletteki iskenderoglu’nda gormustum yanimizdaki masadaydi ve gayet mutevazi saygili bir adamdi - ama yonetim konusunda oldukca basarisizdi.
  • 91
    hakkında utanç verici falan denilen derbi.

    arkadaşlar bu ülkede şikenin üstü kapatılmış. neyin utancı? bundan daha büyük utanç olur mu? bu maçtan 1 sene önce anelka konya'da elle gol atıyordu. 2010lara kadar aziz yıldırım önderliğinde fenerbahçe'nin neler yaptığını herkes biliyor. 2011'de de patladı mevzu zaten. bu ülkede her şey olursun rezil olmazsın.

    ben normalde camiaların birbirinden farkının olmadığını düşünen, çuvaldızı hep kendime batıran bir insanım fakat bu derbi için veya herhangi bi maçımızda yaşanan saha dışı olaylar hakkında utanç verici demem. bu maçın üstüne kadıköy elli defa ateşe verildi, kamera kabloları kesildi, avni aker'de hakemler rehin alındı. ohoo!
  • 92
    işgal komutanının gönlünü eğlemek için yapılan general harrington kupasını milli mücadele zaferi olarak lanse eden zihniyetin "galatasaray taraftarının hazımsızlığı" olarak yaftaladığı, özellikle o günleri hatırlamaya yaşı yetmeyen taraftarın da bu kayığa kolayca bindiği maç.

    tıpkı sahaya dikmek için getirdikleri kocaman bayrak ve deplasman tribünü önünde salağa yatmış dolanan tuncay şanlı'nın sahada bekleyen bizim futbolcuları ve maçtan da kalabalık hale gelmiş kapalı üst tribünü görüp lig tv kamerasına "dikmeyeceğiz ya gidebilirsiniz" diye gevşek gevşek konuşması gibi...

    tuncay şanlı'nın saha içindeki tek maharetinin rakip toçunun peşinden 40-50 metre depar atıp gidip adamın bileğine basıp kendini yere atıp kıvranarak sarı kart aldırması olduğunu bilmeyen nesil tabi ki pek anlayamaz o günleri...

    sadece bardağı taştığı bir gündü. 1996-2002 arası 5 lig + 1 uefa + 1 süper kupa sonrası 2002-2007 arası bir türkiye kupası hariç hiçbir şey görmemiş bir galatasaray. tarihinin açık ara farkla en başarısız ve pasif başkanı. fenerbahçe ile o sezon sanırım tüm branşlarda 14 maçta 14 mağlubiyet. son 4 yılda 3. defa şampiyon olmuşlar. üzerine de hafta boyu yavrum basın "şampiyon fenerbahçe sami yen'de alkışlanır mı" diye tüy dikmiş...

    herkesin o gün taşkınlık çıkarmak için bir sebebi vardı aslında. tabi o yıllar tribünlerin de tribün olduğu son yıllar. şimdiki gibi devlet mekanizması o kadar da çökmemiş tribünlerin üzerine. hakem takımın anasını bellerken "aman ceza alırız" korkusuyla "hep oyunlar senaryolar" diye miyavlayıp geçiştirmek yok. hareket alanı bugünküyle kıyas kaldırmayacak kadar geniş.

    ve hep pas geçilen en önemli konu, öğlenden itibaren polisin stad çevresindeki ateşe benzin döken tavırları. hiçbir maçta görülmemiş "kıta geçişi" kıvamında yürüyüşler, manevralar, tacizkar tavırlar. öğlen eski gima'nın oradan başlayan ve muhteli bölgelerde devam edip sonra kapalı üst'e kadar uzanan çatışmalar. biber gazından zehirlenen insanlar, artık nasıl vurdularsa cop darbesiyle kulağı kopan bir taraftar ve daha niceleri...

    herkes televizyonda canlı canlı verildiği için kapalı üst'teki muharebeleri bilir ve hatırlar o güne dair. ama öğlenden beri yaşananları ve hatta polisin koridorlardan nasıl gelip de milleti tahrik ettiğini bilmezden gelir. bütün gün yaşananlara rağmen o olaylar olmasaydı muhtemelen maçın genelinde bu kadar büyük olaylar olmazdı. çünkü her ne kadar stad çevresinde çok taraftar olsa da herkes maruz kaldığı kadarını gördüğü için ve şimdiki gibi herkes her şeyi anında göremediği için etkisi o kadar fazla olmazdı. ancak maçın başlamasına 45 dakika kala, o yılların gereği hemen herkesin stadda olduğu bir anda yaşanan bu olaylar herkesin çıldırmasına sebep olmuştur.

    general harrington'a gider ayak yaptıkları cilveyi milli mücadele diye anlatanlar, 16 mayıs 2010 ve 12 mayıs 2012'de stadlarındaki orantısız polis saldırılarını "fetö'nün canımıza kast ettiği gün" diye anlatır. ancak ne bu maçta yaşananları, ne de 17 haziran 2011 galatasaray fenerbahçe basketbol maçında maç biter bitmez ortada en ufak bir olay yokken polisin biber gazıyla tribünlere girişmesini ve salon dışında çoğu kameraya alınıp internete de düşmüş olan tacizli küfürlü kovalamalarını yok sayarlar.

    bugünden dönüp bakınca tek teselli tüm bu maçlardaki olaylarda bile isteye provokasyon yaratan ve keyfi şekilde insanların üzerine emrindeki polisleri salan lokman yanık'ın fetönün bir köpeği olduğunun mahkemece tescillenip hapislerde çürümeye terk edilmiş olmasıdır...

    taraftarın yaptıkları, en azından televizyonlara yansıdığı için pek çoklarının bildiği kadarı, rezillik falan da değildir. isyanın ta kendisidir. o gün boyu dayak yemesine rağmen geri adım atmayan, biber gazından nefes alamazken yönetim istifa diye bağırmaya devam eden, yarı çıplak tabancanın üzerine giden o kapalı üst insanları olmasaydı fenerbahçe kopuk giderken galatasaray hala özhan canaydın yönetiminde geri geri gitmeye devam ederdi.

    ortada rezillik diye bir şey varsa biri fetönün köpeği bir amirin emrindeki polisleri bile isteye insanları kışkırtacak şekilde oradan oraya sürmesi, diğeri de soyunma odasına giren bülent demirlek'in türk hakemliğinin şanına yakışır bir eyyamla geri dönüp maçı devam ettirmesidir...
  • 93
    hakem bülent demirlek'in iki kere içeri girmesine rağmen tatil etmeye "cesaret edemediği" unutulmaz maç. türk futbolunun yönetim biçimi olan eyyamın doğası gereği, bu maçta bir türlü cesaret edilemeyen o karar sonrası onlarca derbi maçı tatil edilmesi gerekirken tamamlanmıştır.

    12 mayıs 2012 için, rakip camia hep kumpas ve fetö kelimeleriyle başlayan uzun cümleler kurar.

    oysa bu maçın oynandığı gün daha sabah saatlerinden itibaren taraftarı taciz ve tahrik eden, emrindeki polislere hiçbir maç önünde olmamış ve de bundan sonra olmayacak kıta geçişleri yaptıran, daha öğlen saatlerinde milletin kafasını gözünü patlatıp kulağını yardıran*, kapalı tribüne koridorda millete saldıra saldıra çevik kuvveti sokan amir lokman yanık fetö köpekliği mahkemelerce tescillenmiş birisidir.

    doğrudur, o gün yaşanan yabancı madde yağmurunun eşi benzeri yoktur türkiye'de hatta dünya'da yoktur. özellikle lig tv kameralarına yansıyan polis-taraftar kavgalarınınsa türkiye'de eşi benzeri yoktur.

    ama öğlenden beri stad çevresinde polisin yaptığı tacizlerin, tahriklerin, "kıta geçişleri"nin, "manevraların", biber gazlı saldırıların, tribün koridorunda bile kalkanla jopla saldırmaların da eşi benzeri yoktur. türk polisi her zaman taraftara karşı çok sıcakkanlı olmamıştır ama o gün yaşananlar belki de hiçbir maçta, çok da büyük kargaşalar yaşanmış olmasına rağmen yaşanmamış olaylardı.

    üstelik o gün polisleri sevk ve idare eden, gerginliğin bu denli yükselmesinde baş sorumlu olan spor şube amiri lokman yanık, mahkemece tescillenmiş bir fetö mensubudur. gel gelelim algı üstadı olan suyun karşı tarafı, bir deplasman öncesinde sinirlendirmek için boynuna atılmış atkıyla çekilmiş bir fotoğrafı alıp galatasaraylı algısı yapar durur.

    çünkü bunlar da böyledir işte...

    o gün galatasaray tribünü, özellikle kapalı üst efsanesi kendini feda etmiştir. o gün biber gazından göz gözü görmezken şiş gözlerle "yönetim istifa" diye bağıran, elindeki silahı kendisine gösteren polisin üzerine yarı çıplak yürüyen, koltuklarla kalkanlı joplu polisleri püskürten bir cinnet hali vardı. o tribünün bir kısmı ağır cezalarla uzaklaştırılmış, bir kısmı da kendi kendine kenarıya çekilerek adeta tasfiye olmuştur.

    ancak 5 senedir zorla devam ettirilen "acılarla yüreğimizi kararttın" dönemi "ösan abi"nin aday olmamasıyla bitmiş, galatasaray amatör şubeler dahil kıpırdanmaya başlamış, 2003-2007 arasındaki fenerbahçe dominasyonuna en azından salvolar atabilir hale gelinmiştir.

    kimilerine göre utanç gecesidir, kimilerine göre gurur nişanesi...

    fenerbahçemizin başına gelseydi kumpas olurdu kesin. senelerce "bu kumpastan dolayı şampiyon olamıyoruz" denirdi.

    5'i bu akşamın bedeli olmak üzere 6 maçı seyircisiz oynayan, son 6 hafta hocası kaçan, şampiyonlar ligi çeyrek finalisti fenerbahçe'ye karşı 11 metin parolasıyla yürüyen galatasaray ertesi yıl şampiyon olmayı bildi.

    (bkz: galatasaray ile fenerbahçe arasındaki farklar)
App Store'dan indirin Google Play'den alın