• 127
    ek olarak:
    euro96 katılım zamanı ve hırvatistan maçında fair play ödülü alan alpay öcalan eğer son adam olarak rakibi düşürse 0-0 ile ilk puanı alacaktık. bana hem onu hem de pcnet dergisinin verdiği ve virüslü çıkan türkiye'nin ilk bilgisayar dergi cd'sini hatırlatan belgesel.

    edit: arşivde cdrom data arattıran ve bulduran belgesel, 1996 cdleri hala çalışıyor.
  • 128
    "ayla filminin yapımcısından" gibi bir iş olmuş. belgeseli yapılan insanın hayatının bildiğimiz değil bilmediğimiz taraflarıyla anlatılınca bir anlam kazanıyor. fatih hocam'a kişisel sempatim var ancak yine kendisini övdüğü röportajları izlemek istesem açar basın toplantılarını izlerim. ki orada fatih hoca bile bundan daha öz eleştirel olabiliyor. ilk bölümü zar zor bitirebildim. ülkem için, ortak hayatımız olan medyanın bu psikotik hali için bir kez daha üzüldüm.

    kafasına bir cam fanus takmış sürekli ne kadar harika olduğunu bağıran bir ülke. ne dışarı sesi çıkıyor, ne nefesi başka bir şeye yetiyor. içerisi de leş gibi kokmuş durumda.
  • 129
    başlar başlamaz gözlerimin dolmasına rağmen hakan şükür gibi bir kralı belgeselde göstermemek, yok saymak fikri ve vicdani hür bir camianın çocuğu olan galatasaray'lı fatih'in anlatıldığı belgesel için iyi olmamış. özellikle 96-00 yılları gelen o başarı dünya çapında ses getirmişti. asya'dan afrika'ya çok ulus bizim için sevinmiş, ağlamıştı. bu başarı yıllar sonra atatürk'ün emperyalist ülkelere baş kaldırışını simgeler benim için. devasal bütçeler, lobiler fark etmeksizin önüne geleni deviren bir türk takımı özellikle 2000 yılları için bile ulaşılması zor bir başarıyı yakalamıştı. arif vardı mesela unutuldu mu? nasıl unutulabilir ki?
    neyse sonuçta bu imparator fatih terim'in hayatını konu alıyor çok irdelememek lazım. galatasaray'ın yaşayan efsanesi fatih terim. stada heykelinin yapılacağı günü iple çekiyorum.
  • 130
    henüz 1 bölümünü izlediğim fatih terim ile ilgili belgesel niteliği taşıyan yapım.

    izlediğim kadarıyla söyleyebilirim ki yavan kalmış. ben istiyorum ki hocanın futbol mantalitesini göstersin, 96-00 döneminde oynattığı futbola kendisini ve takımını nasıl evirdiğini, bu futbol ile nasıl meslektaşlarını etkilediğini ve futbol dünyasının gelişiminde organik bir rolü olduğunu anlatsın, ya da 20 yaşındaki halinden bugünki haline dönüşümünü çizgisel olarak göstersin, ama 1. bölüm itibari ile yok. ne var derseniz; hocanın basın toplantılarında çokça şahit olduğumuz kendinden biz diye bahsettiği cümleleri ile dolu, aforizmaları soslu çok şey söyleyip az şey anlattığı sekanslar. bence futbol romantiklerine yönelik bir yapım olmuş, umarım kalan bölümler bu fikrimin değişmesine yardım eder.
  • 131
    başıma bir iş gelmeyecekse, çok beğenemediğim belgesel. yeni oluşturulmuş gazete küpürleri ve yeni yapılmış seslendirmeler çok sakil durmuş. hiç mi arşivimiz yok kardeşim? ayrıca hocanın 1996 yılında teknik direktör olarak kulübe ilk gelişinin anlatıldığı sekansın antrenman görüntülerinde popescu var. biliyorsunuz ki popescu bize 97 yazında geldi. bu tür ince detaylar kolayca atlanmış ve üyelerinden hayvan gibi para alan bir platformun yapım kalitesinin hiçbir süzgeçten geçirilmediğini gösteren bir özensizlik ortaya çıkmış.

    şimdi fiorentina kısmına geçtim. orada muhtemelen görmediğim daha doğrusu hoca gittikten sonra fiorentina’yı çok da takip etmediğim için yeni göreceğim görüntüler vardır ama izlediğim yere kadar inanılmaz yüzeysel olmuş. hiçbir ince detaya girilmemiş. misal ben hocanın galatasaray’dan fiorentina’ya niçin gittiğini, önünde olası bir şampiyonlar ligi şampiyonluğu varken neden yeni bir maceraya atıldığını 22 sene geçti, hala bilmiyorum. belgeseli izledim, yine bilmiyorum. o kısım inanılmaz hızlı geçilmiş. hiçbir detay verilmemiş. yahu hoca, sen niye gittin, faruk süren’le mi sürtüştün, sana kapıyı mı gösterdiler? nedir yahu bir anlatsaydın keşke. e tabi bu durumda belgeselin bir anlamı kalmıyor. daha doğrusu kalıyor da o günleri benim gibi ezbere bilenler için bir anlam ifade etmiyor zira 96’da ilk gelişten uefa şampiyonluğuna kadar farklı gösterilen hiçbir şey yok belgeselde.

    ayrıca hakan şükür ile arif erdem’in görüntülerinin kesilmesi, akıl almaz bir saçmalık. ne olacak arkadaş, hakan şükür gösterilse millet ‘bu adamı affedin’ diye ayaklanacak mı memlekette? kamuoyu baskısı mı oluşacak? hiç anlamadım.

    puanım: 6/10
  • 132
    emegi gecenlerin eline saglik. fatih terim'inki gibi bir hayati 4 saatten az bir sureye sigdirmak cok zor, dolayisiyla tabii ki epey eksik kalan yanlari olmus. onlari da belki ileride baska belgeselller tamamlayacaktir. mesela sadece adana'da cocukluk/genclik yillarina veya 1986-93 arasindaki kisma veyahut da italya donemine birer bolum gider.

    bunlarin disinda hocanin ailesini ve yakin cevresini daha yakindan tanimak, bodrum'daki muhtesem evinin cekimlerini ve ailesiyle yasamindan kesitleri izlemek cok keyifliydi. dolayisiyla isin icinde insan olan kisimlari daha cok begendim, zaten futbol islerinin cogunu zaten bizim gibi yakindan takip edenler biliyor. talat terim ve yaman terim kisimlarinda gozlerim doldu. son olarak muzikleri de cok begendigimi ekleyeyim.
  • 133
    herkesin hemfikir olduğu gibi hoca değil 4 saat 400 saat konuşsa dahi yetmeyecektir. ben şahsen keyifle izledim ama sanki yetiştirebilmek için birçok şeyi atlamışlar gibi de geldi. mesela ben bu belgeseli izlerken kendimi hep dışardan biriymişim ve hoca hakkında hiç fikrim yokmuş gibi düşündüm o yüzden pek tatmin edici unsurlara denk gelemedim. mesela sanki 3 yıl üst üste olmuş gibi bir durum söz konusu 99 yılı şampiyonluğu atlanılmış. böyle yazı halinde aldığı kupaları eş zamanlı gösterebilirlerdi.

    olumlu yönleri ise hocanın vizyonuna hayran kalmamak elde değil.

    --- spoiler ---

    4-0'lık fenerbahçe maçından sonra 3-5-2'yi tersten oynamayı düşünmesi, milli takım hocası olduktan sonra tek tek şehirleri gezip amatörden futbolcu bulması o dönemin şartlarında video analiz sistemini getirmesi inanılmaz bir vizyon. bunu yapan adam da tüm hayatını türkiye gibi geri kalmış bir ülkede geçirmiş olması ne büyük insan olduğunu göstermekte. italya'ya gitmeden önce günlerce italyanca çalıştığı ve benim ülkeme onlarca yabancı hoca geldi biri dahi türkçe öğrenmeden geldi gitti düşüncesinde olması... floransa'ya gittikten sonra aslında evcimen olan karakterinin kabuklarını kırarak şehre adapte olmak için dışarda aktiviteler yapması... ne bileyim bunu herhangi bir türk'ten bekleyemezsin cidden. arda ispanya'ya gitti mesela adapte olmaktan ziyade bayrampaşa'yı madrid'e taşıdı.

    italya'da çalıştığı menajerler, teknik yardımcılarını dinlemek de güzeldi.

    --- spoiler ---
  • 134
    dün gece bölümlerin hepsini bitirdim. acemiler için fatih terim gibi bir şey olmuş. belgesel prodüksiyonundaki en uyuz olduğum şeyi ilk bölümden sonra şurada yazmıştım: (bkz: #3452415)

    ama prodüksiyonu geçtim, genelde de bir sıkıntılar var. sanki daha uzun sürecekmiş de yarıda kalmış gibi. yani evet, aptal değilim olanları biliyorum ama bu "yarıda kalma seviyesi" öyle bir halde ki sanki kovulma olayından sonra çekim ekibiyle bir kere bile yan yana gelmemişler gibi duruyor.

    mesela son bölümde durduk yere giren torun meselesi. sanki bölümlerden bir tanesi tamamen hocanın aile hayatı üzerine olacaktı da bu kovulma olayından sonra hoca belgeseli tamamen kafada sildi, bir daha devam edilmedi, o kesit çöpe gitmesin diye bölüm sonuna eklendi.

    yani böyle saçmalıklar var. açıkçası fatih terim gibi bir insanın belgeseli yapılıyor, netflix gibi bir dayanak arkaya alınıyor ama ortaya böyle kötü bir iş çıkıyor. hoca ve anıları sabaha kadar dinlenir, orada bir sorun yok da belgesel ekibinin rezaleti gözden kaçmamalı.

    nereden baksan maksimum 4-5 puan alır bu iş.
  • 135
    15 eylül perşembe günü netflix'te yayınlanmış belgesel. izlemedim, izlemeyi de düşünmüyorum. izleyenlerde ise genel görüş 'çok yüzeysel işlenmiş hiç derine girilmemiş' olduğunu gördüm. kime göre neye göre yüzeysel? bu belgeseli izleyenler zaten, abartarak söylüyorum 'fatih hoca'nın x yılındaki x maçındaki pantolonunun rengi x'ti' diyen ekip. tekrar soruyorum. kime göre neye göre yüzeysel?
  • 136
    belgeseli izledim notlarım şu şekilde:
    1. emeği geçen herkesi tebrik ederim özellikle gençlere ve gelecek nesillere harika bir arşiv bırakıldı.
    2. ikinci bölüm 21.54 de hagi'nin ben mi çıkacağım şeklinde bakışını tekrar hatırladım. (bkz: #2988492) taraflar aheste aheste çıkan hagi'ye oldukça söylenip hocanın yanında durmuştu ki o dakikadan sonra yaşananlar anlatılamaz.
    3. belgesel projelerin temelindeki en önemli sorun, süre ve bütçeniz ne kadar ile ilgilidir. örneğin fatih hocanın 50 yıl, 10 küsur ülke (maçlardan ve oyuncularından dolayı) den binlerce ses, görüntü. vs içeriklerin ücretleri ile alınması ve toparlanması bakımından terim belgeseli ilk uluslararası türk belgesel projesidir. eleştirilecek tek konu her sezonu olay olan terim için 4 bölümün az olmasıdır. 4 değil 14 bölüm olsa eleştirilerin çoğu olmayacaktı. örneğin ahımız var dönemi yaşadığımız üzüntüler, futbolcu döneminde karıştığı kavgalar, çalıştığı dönemde yıldızlaşan oyunculardan 30 saniye bile olsa açıklamalar, kaptan bülent ile olan fiilen var olan yakında geçmesini beklediğimiz dargınlığın sebepleri, rahmetli mustafa cengiz'in kendisi hakkında açıklamaları, hakemler tarafından sahadan atılmaları, rakip taraftarların kendisi hakkında görüşleri !, vs vs yüzlerce konu tabi ki işlenebilirdi. netflix belki bir sezonu daha yapabilir o halde eksikler biraz daha azalacaktır.
    4. hakan ve arifin belgeselde yer almamasının sebebi ise oldukça açık. halen aranan ve kaçak konumunda olan kişilerin belgeselde yer alması durumunda binlerce kişi şikayet edecek netflix çok zor durumda kalacaktı.
    benim ımdb puanım 10 üzerinden 10.
  • 139
    belgeseli izledim ve diyorum ki;

    2 sene sonra erden timur ikinci başkanlığında fatih terim başkanlık dönemi camiaya hayırlı olsun.*

    çok güzel bir iş olmuş. emeği geçenleri tebrik ederim. fatih terim'i neden bu kadar sevip de neden bu kadar kızdığımızın 4 bölümlük özeti olmuş. sonuna kadar güvenip, sonuna kadar kafasının dikine gitmesine kızıyoruz ve belgeselim hemen hemen her saniyesinde bunu hissediyorsunuz.

    belgeseli izlerken en çok iç geçirdiğim yer; ünal aysal dönemindeki ayrılır. o gün iki taraf da ego savaşına girmeden, gerçekten, içten "aslolan galatasaray" deseydi kimse bizi tutamazdı. çok çok yazık olmuştu, izleyince daha net anlaşılıyor.
  • 141
    yani ne desem bilemedim. 4 bölümünü de izledim ama bilmediğim, görmediğim hiç bir şey yoktu belgeselde. biraz daha kamera arkalarında neler oldu, basına yansımayan neler yaşandı bunları görmek isterdim açıkçası. elinde belki de 3-4 sezon çıkarabileceğin bir malzeme var, o kadar yaşanmışlıklar var ama koştur koştur bir belgesel çekilmiş. her dakikası bir anımızı canlandırdı, her sahne bizden bir parçaydı ama duygusal olarak çok içine alamadı beni.

    bir diğer husus da hocayı hep övme üzerine kurulmuş. yaptığı hatalar, söyledikleri, başaramadıkları gibi olumsuz yönlerini de göstermeleri daha doğru olurdu bence. mesela demirören'le imzaladıkları sözleşme, orada yaptığı konuşma, fiorentina'ya gitmeye aylar önce karar vermesi ama son ana kadar kulübü bundan haberdar etmemesi gibi.

    her şeyiyle terim bizim geçmişimizdir, efsanemizdir. bundan sonrası spoiler;
    --- alıntı ---
    başkan olmak için hazırlandığını ifade etmesine hiç şaşırmadım ama kendini böyle bir yarışın içine sokması terimi bitirir. lise farklı bir camia. terim gaza gelip başkanlık için de değil sportif aş için bir role hazırlanmalıydı bence. bizim başkan adayımız nettir: sn erden timur.

    --- alıntı ---
  • 142
    geçmişi anmak isteyen her galatasaraylı’nın duygulanacağı belgeseldir. bu sebeple takdirimi kazanmıştır. onun dışında beklentimi karşılayamadı maalesef. burda hoca’nın suçu yok. tamamen netflix denen sjw kuruluşunun işgüzarlığı. belgeseli henüz izlemeyenler okumasın aşağıdaki satırları. gerçi senin benim gibi insanların bilmediği bir konu yok belgeselde. o yüzden eleştireceğim zaten.

    1- hakan şükür ve arif erdem konularına değinilmemesi normal. bu adamlar terör örgütü üyesi olarak görülüyor. mevcut iktidar değiştiğinde bu adamların konumları tekrardan gözden geçirilir ama 250 şehidimize saygısızlık olurdu adlarının anılmaları. benim görüşüm sabit, bunlar cahil adamlar. kısa çöp - uzun çöp konusunda tercih yapıldı, ihale onların üzerine kaldı. üzülüyorum hallerine ama insanlar tercihlerine göre yaşar. bence ileriki yıllarda bu eski oyuncularımızın üzerindeki sansür kalkacak. iade-i itibar olmayacak belki ama “bi hakan şükür vardı, iyi kafa vururdu yav” konumuna gelecekler. bu da yeterli bana göre. neyse, bu konuyu geçeyim.

    2- hoca’nın yaşadığı skandallar, kavgalar, iç sıkıntıları falan es geçilmiş. tamam, pavyon basması, kafa atması hoş şeyler değil ama hoca melek değil. zaten onun hırçın özelliğini sevdi galatasaray taraftarı. yenilgiyi kabullenmemesini sevdi. isyanını, vazgeçmeyişini sevdi. eksik kalmış.

    3- ben italya’ya gittiğimde vize almak için 50 tane gereksiz detayla uğraştım, hoca önce fiorentina’ya, sonra da milan’a gidiyor ama işlenen konular çok yavan. türk futbol tarihinde daha ötesi yok. herif prime milan’ı çalıştırdı. hoca’nın gori ile yaşadıkları tartışmaları, beyfendiler masası’nı işlesenize kardeşim.

    4- uğur karakullukçu dün programda söylemişti, bir sürü önemli italyan figür es geçilmiş. milan’ın başkanı, dönemin başbakanı berlusconi es geçilmiş yahu oha. galatasaray kulübü olarak hoca’ya doğum günü videosu hazırlanmıştı hatırlarsınız. orada bile daha çok italyan vardı. çok yavan olmuş çok.

    5- mesela hoca’nın tartıştığı kişiler es geçilmiş. hıncal uluç, erman toroğlu gibi duayen kişilerin olmaması inanılmaz. hıncal uluç bundan 25 sene önce falan türkiye’nin 1 numaralı gazetecisiydi. beğen-beğenme ama herif bir fenomen. imparator da başka bir fenomen. değerlendir bunu işte. yahu herif zaten başarılı, birkaç kıskanç y*vşak dışında kimse başarısız diyemez zaten allah çarpar. biz daha çok o başarılı yoldaki yokuşları, engelleri görmek istiyoruz. hangi zorlukların aşıldığını görmek istiyoruz.

    daha bir sürü şey sayabilirim ama şunu diyebilirim, şu belgeseli çekme işini bana verseler öyle bir yapıt çıkartırdım ki, 80 milyon resmen ekrana kilitlenirdi. galatasaray’ı takip eden herkesin bildiği konular işlenmiş. galatasaray’ı hobi olarak takip edenlere hazırlanmış bu belgesel. 10 üzerinden 6 veriyorum. o da eski günlerin hatrına.
  • 146
    benim anılarımı tazelediğim ama eşimin çok etkilendiği bir fatih terim belgeseli. 40 yaşında olduğum ve ailem haricindeki tek dünyam galatasaray olduğu için beni şaşırtan hiçbir şey yoktu ama eşim her ne kadar galatasaraylı olsa da futbola ilgisiz olduğu için birçok şeyi ilk kez gördü ve bu o’nun hoşuna gitti.

    yapım bence kalite ve özenden uzaktı. ince detaylara hiç girlmemiş, perde arkaları hiç ama hiç anlatılmamış. hocanın 3’ncü ayrılışında yıldırım demirören detayı hiç yok. ilk ayrılışı neden oluyor, ne oluyor da fiorentina’ya gidiyor hiç yok. fiorentina’dan milan’la anlaştığı için gönderildiğine dair iddialara karşı hiçbir anlatım yok. milan’dan berlisconi’nin bir takım ziyaretinde eşofmanlarıyla başkanın karşısına çıktığı için gönderildiğine dair iddialara dair hiçbir şey yok. objektif bir terim belgeseli değil de hocanın anlatımı, anlatmak istedikleri anlatılmış sadece. dolayısıyla belli ki kendisinin galatasaray ile ilgili bir takım planları var ve kimseyi özellikle isim vererek eleştirmemiş. tabi bu aldığı galatasaray terbiyesi ve kol kırılır yen içinde kalır felsefesinden de olabilir. ama bazı şeylerin açıkça anlatılması belki o şeylerin aydınlanması açısından daha iyi olabilirdi. çünkü hepimiz biliyoruz ki hoca da sütten çıkmış ak kaşık değil. bu yönden bakarsak da yapım, bir terim belgeselinden çok bir fatih terim pr’ı olmuş.

    belgeselin kapanışından da anlaşılacağı üzere, hocanın galatasaray’a bence teknik direktör olarak bir dönme planı var. bu yakın zamanda mı yoksa sene sonunda mı olur bilinmez ama kafasında net bir arzusu olduğu çok açık. bakalım zaman ne gösterecek.
  • 147
    ismi ''terim'' olan bir belgesele fazla yuklenmek icimden gelmiyor, fakat cok begendigimi de soyleyemeyecegim.

    hakan sukur kismina girmeyecegim cunku koskoca galatasaray camiasinin bile bu konuda elinden pek bir sey gelmezken, netflix'ten veya fatih hoca'dan aksi yonde bir sey beklemek haksizlik. ulkenin mevcut durumu bu, ve zamaninda hakan sukur'u cezalandiracagiz diye uygulanmaya baslayan sansur yuzunden galatasaray'in gollerini veremiyoruz/izleyemiyoruz. keske bu oyuna dusmeyip zamaninda bu sansur isine girismeseydik. olan oldu, hakan sukur bile tweetlerinde artik durumu kabullenmis, olgunlukla karsilamis gorunuyor zaten bizlik bir durum yok. bu arada 4-1 kazandigimiz 16 mart 2000 real mallorca galatasaray maçından da bir tek hakan sukur'un golu var belgeselde onu da belirteyim.

    su belgeselde hoca ile neredeyse 5 sene gorev yapan abdurrahim albayrak, bir futbol ikonu olan didier drogba, doneminin milan baskani, hakkinda bazi iddialar olan filippo inzaghi, kitabiyla turkiye'de gundeme gelen andrea pirlo, suat kaya, ergun penbe, mondragon, capone, fiorentina ile hocanin istifasi sonrasi final macina cikip kazanan roberto mancini, arsene wenger, jose mourinho hatta sir alex ferguson, alex de souza, bulent korkmaz ve daha unuttugum bircok ismin yorumlarina yer verilmeliydi. bu isimler ulasilmasi o kadar zor olan isimler degil. mesela sarri'ye gidip ali sami yen'de hocaya yaptigi o saygi duyma hareketinin sebebi sorulabilirdi. bircok onemli olay ve detay atlanmis gozukuyor.

    mesela hocanin annesi ile ilgili yapilan kisim cok guzeldi, keske daha fazla boyle bilmedigimiz seyleri gorebilseydik.

    hocanin ayriliklariyla ilgili yine detay vermemesine sasirmadim, gunumuzde cok fazla azalan galatasaraylilik terbiyesi olan kisilerden biri olmasi geregi bu toplara neredeyse hic girmiyor hoca. mesela unal aysal doneminde hoca gorevdeyken slaven bilic ile gorusuldugunu direkt slaven bilic'ten duymasi gibi bilgileri vermez hoca hicbir zaman. bunlari beklemiyordum zaten.

    icinde fatih terim'in hayat hikayesini anlatan bir belgeselin galatasaraylilari duygulandirmama ihtimali yok fakat keske duygulandirdigi kadar bilgilendirici de bir belgesel olsaydi.

    ozetle yorumum belgesel biraz aceleye gelmis, unutulmaz maclar belgeselimiz tadinda bir sey olmus...

    edit: 4-1 kazandigimiz mac bologna degil mallorca maciymis.
  • 148
    çoğu kişinin de söylediği gibi tamamen bildiklerimiz üzerine hazırlanmış bir belgesel. yıllardır terim belgeseli deyip duruyorlardı, açıkçası daha iyi bir belgesel bekliyordum. burada öyle insanlar var ki onlara aynı işi verseniz eminim ki daha iyi bilgiler sunabilirdi, daha iyi bir belgesel hazırlayabilirdi bize. kullanılan görseller bile gerçek değil, videolar bahsedilen zamanlara uymuyor, daha pek çok şey. perde arkası dediğimiz kısma hiç değinilmemiş neredeyse. pek çok konu yüzeysel geçiştirilmiş, havada kalmış. ama yine de hocamızla yaklaşık 4 saatlik bir zaman geçirmek güzeldi.
  • 149
    sözlükteki fatih terim başlığı daha değerli bir belgeseldir. netflix gibi popüler kültür için bile yavan kalan görgüsüz ve paragözler tarafından çekildiği için izlemeyi düşünmüyorum.

    eğer dişe dokunur bir yapım olsaydı sol frame nostaljik isim ve aforizmalar ile dolar taşardı. gss'ye ünal aysal(89) yazdıramayan fatih terim belgeseli başarısızdır.
  • 150
    belgeseli izledim ve kesinlikle beğenmedim. madde-madde yazarım biraz format dışı ama hayal kırıklığım üst düzey.
    özellikle belgeseli çeken goya entertainment denilen prodüksiyon firması sıçmış,batırmış.

    film çekmek başka, fatih hocayı anlatmak başka...

    1-) bir kere koskoca fatih terim belgeselini 4 bölüm yapamazsın. sadece " last dance" belgeseli 10 bölümdür.
    2-) 5 adet konukla belgesel çekemezsin. hele halil denilen fanatik fenerli galatasaray muhabiri havasında adamın ne işi var?
    3-) terim'in kaptanı bülent korkmaz'dır. küstür, kavgalıdır, farketmez. niye belgeselde yok?.
    4-) hakan şükür bütün futbolcu kariyeri boyunca fetocuydu. bunu saklamadı, ama fatih hoca ile inanılmaz bir ilişkileri vardı. kavga ederlerdi, birbirlerini severlerdi. hakan şükür'ü çıkarmıyorsan. o belgeseli çekme!
    5-) fatih terim, galatasaray taraftarını için inanılmaz bir figürdür. taraftarla ilgili bir tane düzgün çekim yok. yorum al, röportaj yap, ne düşünüyorunuz?. bunlardan hiç biri yok.
    6-) fatih terim kariyeri boyunca yaptığı bazı ana yanlışları vardı. sorsana onları, hocamı sıkıştırsana biraz. ne lan bu? sevgi pıtırcığı gibi belgesel tipi. misal; niye vedat inceefe ısrarı, bruno denilen kazmayı kim hatırlıyor. misal,adrian knup niye ısrarla alındı.özhan canaydın zamanı yapılan felaket transferler filan filan..
    7-) özellikle gazete haberlerini yayınlarken fotoşop kullanması, arşiv haberlerinin eksikliği, skandal olaylardır. bir adet düzgün vtr'sini bile göremedim.

    aklıma gelenler bunlar, hayal kırıklığı içindeyim. özellikle çekimlerin kalitesizliği, içerik olarak çok zayıf olması gibi bir çok madde sayılabilir, umarım ileri zamanda daha iyisi yapılır.

    hocam idol olarak türk futboluna ve galatasaray tarihine imza atmıştır. daha iyilerine layık olması dileğiyle..
App Store'dan indirin Google Play'den alın