• 26
    farklı fikirlere tahammülüm var. hayatım boyunca da vardı, bundan sonra da olacak. ama bir yazar sözgelimi 300 tane entry girmişse son bir yıl içerisinde ve bunun 295 tanesi eleştiri ve öfke barındırıyorsa, bu durum "farklı fikir" diye açıklanamaz.

    galatasaray son 12 aylık takvim dilimi içerisinde ikinci sıradaki takıma 8, üçüncü sıradaki takıma 10 puan fark atarak oynadığı ligde şampiyon oldu. ezeli rakibini 32 sene sonra içeride dışarıda 3-0 yendi. şampiyonluk kutlaması gününde ezeli rakibi ile oynadığı maçta rakibini rakı sofrasındaki meze haline getirdi. eleştirilecek şeyler olmadı mı 2022-2023 sezonunda, elbette oldu. bugün de oluyor. ama 300 entry'nin 295 tanesinde eleştiri getirecek bir şey olmadı bu süre zarfında. fenerbahçe'yi arena'da 3-0 yeniyoruz, şampiyonluk kupası kaldırıyoruz, üyenin biri "takıma ve hocaya çok kızgınım. neden 5 olmadı?" diye paragraf paragraf entry giriyor. günler geçiyor "takıma olan öfkem hala geçmedi" diyor. haklı adam; senelerdir fenerbahçe'ye içeride dışarıda 5 atmaya galatasaray bizi öyle bir alıştırdı ki, içeride dışarıda 3-0 kesmiyor kimseyi...aynı adam fenerbahçe'den 10 puan fark yiyip ersun yanal'a nisan ayının son haftasında şampiyonluk kutlatan mancini'ye "4-5 ay bir yerlere söz verme" diye göz kırpıyor. "okan buruk gider, seni getirsek keşke o zaman" demeye getiriyor. zaniolo satılıyor diye yönetime saydırıyor, saçma sapan kinayeler yapıyor yöneticilere dair başlıklarda. işte benim gözümde bunlar düşünce özgürlüğü veya farklı fikir olmuyor. ne oluyor; huysuzluk oluyor, gıcıklık oluyor, saçmalık oluyor. üyenin bunları yazma hakkı var ise, benim de bunları huysuzluk olarak görme hakkım var. tahammülsüzlük falan da değil bu.
  • 27
    maalesef bazı yazar arkadaşlar ya bir sonraki entery'de başlıktan bağımsız üstteki yazara sarıyor ya da hıncını alamayıp nick altına gidip yazarı itham altında bırakıyor. kardeşim, burada yazılanların hepsi sübjektif yorumlar. aynı şeyi düşünmüyorsun diye bu kadar büyük tepki vermenin bir alemi yok. kendi düşüncelerini paylaş, geç. böyle giderse birçok yazar yalnızca okur olarak kalacak sözlükte.
  • 28
    takımı eleştiren, başkanı eleştiren, erden timur'u eleştiren, taraftarı eleştiren gördüğü ne varsa eleştiren, sürekli eleştiren , hiç durmadan eleştiren bir kaç sözlük yazarının, birileri kendisini eleştirince , farklı fikirlere tahammülünüz yok, beni nasıl eleştirirsiniz temalı küçük şımarıklıkları sebebiyle ortaya çıkan başlık. bunun için çok da güzel bir söz vardır;

    yaprağı yerken kıtır kıtır, sapına gelince me

    yemezler kardeşim. siz herkese her şeye atıp tutacaksınız. aynı gün içinde tek bir sabit fikrinizi 25 ayrı başlığa yazacaksınız. ondan sonra biri nickaltı girince siz farklı fikirlere tahammül edemiyorsunuz diyeceksiniz. sen niye benim fikrime tahammül edemiyorsun? senin her şey hakkında negatif fikir beyan etmek hakkın da, benim senin fikirlerin hakkında negatif fikir beyan etme hakkım yok mu? ne sanıyorsunuz kendinizi anlamadım ki ben.
  • 29
    farklı fikir : kadroda olan futbolcu gömmek
    farklı fikir :`fatih terim gelsin
    farklı fikir : rakipler uzay oynuyor, biz ne oynuyoruz belli değil

    minvalinde olunca bazen ortam sertleşiyor. farklı fikir olarak sistem eleştirisi olsa ne bileyim transfer edilecek futbolcunun takıma uymadığı açıklansa ya da tff'nin iyi yönetildiğini anlatsa vs. sorun yok. iş yıkıcı hatta hakaretamiz söylemlere gidince sıkıntı oluyor. açın bakın younes belhanda başlığına ne demek istediğimi çok net anlarsınız. bizde oynarken taraftarı kızıldeniz'in ayrılması gibi ayırmıştı. hem savunan hem de nefret eden taraftan sözlükten uçan/uçurulan bir dünya yazar oldu. lakin söylemleri orada duran bir sürü yazar da hala burada. argüman vererek eleştiren veya savunana saygım sonsuz ama sadece "çöp" dedikten sonra benden saygı çalışmaz.
  • 30
    bilgi ve fikir arasındaki kadim bağı kuramayan ya da herhangi bir sebeple koparmış insanların fikirlerine tahammül göstermek ya da saygı duymak artık yapabildiğim bir şey değil. zaten bu durumda ortada bir fikir olmuyor. bunlar fikirmiş gibi görünen, içgüdüsel, anlık duygu durumlarına göre değişen, temelsiz fakat kitlesel inatla inanılmaz bir güç ve donuklukla savunulan, dandik ''şey''ler oluyor. ilk bakışta zararsız ya da masum görünse bile, kitlesel bir refleks olduğu için, içinde yaşanılan toplumun her anlamda standartlarını belirliyor ve elbette düşürüyor.

    galatasaray özelinde de durum farklı değil.
  • 31
    eski haber. bu olgunun sadece dozu değişir, o da hep toplumun sosyopolitik eğilimleriyle paralel seyretmiştir ve seyretmektedir. akşam haber kanallarından birini açın, orada da kesin "ifade özgürlüğü var, eleştirmek serbest ama..." diyen birilerini duyarsınız. bu zihniyetin en azından sözlükteki yansımasına karşı yıllarca * boşa kürek çektikten sonra artık daha fazla tekrara değmediğine karar verdim, çok nadiren yazıyorum. toplu bir hareket olursa haber verirsiniz *. yani kaç yıldır aynı muhabbetler döner durur; bundan önce de, bundan sonra da...

    ha, nispeten yeni ne var; sözlükte farklı fikirlere tahammülsüzlük, artık * * yazarların nick altına gidip direkt olarak "bu adam galatasaraylı değil!" ithamında bulunmak şeklinde dışavuruluyor. hani diyorsunuz ya "karşıt fikir dedikleri de şu ha" diye, aynı hesapla "karşıt fikre tepki gösteririz tabii ki, gayet doğal"daki tepki dedikleri de "dış takımların ajanı bu" diye yazarın nick altına çarpı atmak. yeni bir şey konuşmak istiyorsanız bu yeni trendi konuşun.

    sözlüğümüzde "yazdığı şeyleri beğenmediğim yazarlar da sözlük tarafından benimle eşit derecede taraftar ve yazar olarak görülmeli mi?" sorusuna yönelik bir ortak kanı oluşsun önce. mesela 10. nesil yazarların bir kısmı, bu soruya çok net ve soğukkanlı bir "hayır" diyor gözlemlediğim kadarıyla. bu tarz temel konular hakkında yeniden bir uzlaşılması lazım yani.
  • 32
    olmaması gerekendir, sözlüğün de kalitesini düşüren tavırdır.

    lakin sansürün veya otosansürün de farklı versiyonları mevcut. mesela saygı sınırları içerisinde ben teknik direktörümüzü de sözlüğün çok iyi zannettiği ama aslında o kadar da iyi olmayan bazı oyuncularımızı da eleştirebilmeliyim. eleştiriyorum da… ofsayt yemek de mesele değil. nitekim hiç ofsaytı olmayan yazara da yazar demem. orta yolcudur. fakat entrylerimiz silinince (nedenini anlamadığım şekilde) bunun adı örtülü bir “sansür” oluyor.

    burası fikri hür vicdanı hür bir platform olacaksa (kesinlikle olmalı), bunun yolu kutsal kabul ettiğiniz hocalara, futbolculara eleştiri gelince kişisel olarak saldırmadan tahammül etmektir. cevap verilir, üslubu koruyarak karşı fikirler çürütülür bunlar doğaldır ama işi kişiselleştirmek sığ bir tavırdır.

    şuna da katılıyorum, 300 entryden 295 tanesi negatif ise ben de rahatsız oluyorum. yine de kimseye sırf bunun için troll falan demem. troll gelip buraya emek vermez. uğraşıp aylarca beklemez. burada olanların hepsi galatasaraylı. aksine inanmıyorum şahsen.
  • 33
    yapılan eleştiri lise bebesinin kız tavlamak için arkadaşını satması kıvamında ise farklı fikir olmaktan çıkıyor ve tahammülsüzlük ortaya çıkıyor ama sen ne zaman ki bir kıza yaranmak için arkadaşını satmaktan vazgeçip, kız arkadaşının yaptığı yanlışı ona söyleyecek kadar olgunlaşırsan o zaman fikirlerine saygı duyulur.

    tahammülsüz olduğum tiplerin hala liseli ergen kafasında olduğunu düşündüğüm için böyle bir örnekleme yaptım.

    sevgi ve saygıyla.
  • 35
    farkli görüşlere alısmak, dozunda karşi tez ile fikir ifade etmek farklıdır. bugün erden timur başlığına girilen seviyesiz bir girideki gibi yazmak farklıdır .

    arkadaş eleştirirsin de, az kendine bak. bazılari öyle üst perdeden yaziyor ki öyle kötücül yazıyor ki. bırak dikkate almayı. okumayi birakip ofsaytı veriyorum.

    seviyesizlik, sevgisizlik ve saygısızlık esir almış bazı insanları. bazılari da mutsuzluğu, karamsarlığı, karanlığı yaymayı seviyor.

    yahu bazen bireysel elestiriye girmeyeyim diyorum ama bazıları cidden pilot olmak için istikrarlı yol yapiyor.

    ayrıca burası fikirleri içeren tezlerle bilginin olması gerekn yer, foruma dönüşüyor bireysel atışmayla. gerek yok.

    galatasaray'ın önü çok ama çok açık. bu saldırıların bir sebebi de bu.
  • 36
    tabii ki, herkes istediği gibi düşünebilir ve yazabilir ama sözlükteki bazı yazarların son zamanlarda garibime giden bir yazma tarzı var. olumsuz bir görüş atılıyor ama sadece bir tahmin şeklinde, içini doldurmak yok, yazarı o düşünceye iten sebep yok, sadece sonuç var.

    örnek vermek gerekirse, kerem demirbay transfer olduğunda bir entry hatırlıyorum "yılın bidonu olacak" yazılmıştı ama neden böyle düşünüldüğü ile ilgili bir bilgi yoktu. yani, sistemimize mi uygun değil, yaşlı mı bulundu, temposu mu yeterli olmayacak vs. gibi doğru veya yanlış tek bir sebep olsa anlayacağım.

    aynı şekilde, kaan ayhan için de bomboş transfer olduğu yazılmış ve güven vermediğinden bahsedilmiş. hangi özelliği beğenilmemiş ve neden hiç güven vermemiş belirtilse, bomboş transfer olduğu görüşünün altı en azından biraz dolmuş olacak.

    son olarak da hiçbir sebep belirtmeden, hani hissiyat bile demeden okan buruk'un sezonu tamamlayacağı öngörüsü. yine aynı şekilde sebepler belirtilmemişti. sözlükteki gidişat, sosyal medyaya benzemeye başladı. en ufak olumsuzlukta hatta olumsuz bir durum yokken bile abartı derecede negatif yorumlar yapılabiliyor.

    açıkçası, tahammülsüzlük üzerinden bakarsak; lig tarihinin galibiyet rekoru kırılarak, derbilerde ezici bir üstünlük sağlayarak ve her takımı en az bir kere yenerek şampiyon olunan bir sezonun* sonrası teknik direktörüne ve takıma 3-5 maç tahammül edemeyenlerin aşırı negatif yorumlarına da başkalarının tahammül edememesi bana normal geliyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın