6
bekledik bir iki gün, berterafedilemeyen ayrık otu ne yazacak diye. yazdı, kustu, irin saçtı başbelası. ve biz her zamanki gibi haftanın ardından takım savunmasına geçtik.
önce başlayalım, maçta yapıla(maya)n kareografiden. tam kapalının ortasındayız, koltukların(koltuk denirse adına, pis, kırık plastik oturma yeri diyelim) arasına konmuş renkli kartonların gelişi güzel durumunu görünce fiyasko olacağını anladım. ilerleyen dakikalarda, kapalıya düşümüş amelelerin kartonları uçak yapıp sahaya atmasını seyrettikten sonra elimde olsa kareografi şovundan vazgeçerdim. sakın ha, bu kapalı tribüne bundan sonra böyle bir görev verilmesin.
sonra dönelim eski açık adlı yeni açığın durumuna. üstünü örtmüşler, tam bir gecekondu işi. yağmur yağsa tribünlerin çoğu ıslanacak. galatasaray'lı işadamları çatı yapmış. sizin işadamlığınıza, harcadığınız paralara yazık. düzce şehir stadı bile daha güzel kapatılırdı. rakip takıma denk gelen 10 metrakare yeri yapmaya paraları yetmemiş. yazıklar olsun, bir de utanmadan misafir tribünü demiyorlar mı, oradan maç seyredenlerin hiç biri iki kaleyi birden göremezler. 3 büyüklermiş, yazıklar olsun. biz de gidiyoruz rakip stadlara, biz de ediyoruz ağız dolusu küfür. bize de ediyorlarsa haklılar. bu tribünden maç seyretmeye gelmiş her kim varsa ne küfür ederse etsin kabülümdür. böyle ev sahipliği olmaz arkadaşlar, hele ki ev sahibi galatasaray ise hiç olmaz.
sülüklere geçelim isterseniz. ne yazık ki galatasaray henüz ciddi bir rakiple karşılaşmadı. galatasaray'dan puan alan ilk takıma büyük ikramiye var medyamızdan. emre belözoğlu'nun attığı korneri sivas kalecisi yumurtladığı zaman ne güzel korner atmıştı emre. kalecinin hiç suçu yoktu. kim olsa yerdi o golü canım. yeter ki arda turan'ın attığı korner golle sonuçlanmasındı. golle sonuçlanmayan ikinci korner daha tehlikeliydi oysa. gol olmaması mucizeydi. medyanın fener kalecisiyken yere göğe sığdıramadığı rüştü'nün kellesini aldılar galatasaray'dan gol yedi diye.
neymiş efendim, arka direkte biri kafayı vurmuş. vuracak tabi, defans uzunlarla uğraşırken arkadan bir normal adam topu içeri dürttü. tam bir taktik, teknik, bilim, hesap işiydi, ancak ne yazık ki golü atan galatasaray'dı.
sülüğün biri, daha doğrusu çoğu beşiktaş yenilgisini rüştü'ye bağladı. kalede hakan arıkan olsa nah yenermişiz.
biri insafa gelmiş, galatasaray'ın standartının altında oynadığını söylemiş. doğru biz de kabul ettik, satandartını oynasa ne olacaktı acaba?
bir sülük, başka cenaptan kendine yol bulmaya çalışıp, maçın ertelenmesi gerektiğini yazmış. sebep, sel felaketi, terör belasından millet kan ağlarken maç mı yapılırmış. maç olmasa kendisi yas tutacak sanki sülük. kaldı ki bu ülkede deprem zamanı bile maçlar oynanmıştı ve en doğrusu da buydu. ulan hıyar bu kadar duyarlıysan bu işlere, televizyondaki maskaralıklara karşı çık. futbol maçı eğlence mi ki?
milli maç sülüğünü not almışım yazmasam olmaz. saray bosna'da tarık hosiç'in köfteci dükkanında ömer güvenç hosiç'le konuşuyor. dükkanın her tarafı galatasaray resimleriyle dolu, kapısı bile sarı kırmızı. sülük galatasaray'dan hiç bahsetmiyor. sanki sarı kırmızı her hangi bir renk o anda onun için.
sülükler, galatasaray'a gol atamadığı için serdar özkan'a saldırmışlar. beşiktaş'ın en iyi futbolcusuna. bana göre 5 tane gökhan gönül değerindedir ve, arda turan'ın çalım atmasını ondan öğrendim dediği futbolcudur kendisi.
bir diğer sülük, ülkenin en önemli gazetesinin haftanın ardından yorumlarını, istatistiklerini yazanıdır. belki de en büyük oyununu oynamış sabri'nin farkında bile değil.
haftanın kadrosuna almamış, iyi de yapmıştır. alsa sülük olarak biz kimi yazacaktık.
fener maçının gözlemcisi, sülük sayamayız, adı üstünde iyi gözlemlemiş. hakem fener'lileri kızdırmış o yüzden sarı kart gösterilirmiymiş. kazım'a önce faul yapılmış, verilmeyince kazım karşı faul yapmış ne sarı kartı. hakemin kellesi tez zamanda alına. bereket fener puan kaybetmedi, eğer kaynbetseyid bu gün o hakem yoktu piyasada.
şimdi gelelim sülüklerin efendisine, bertaraf edilemeyenine.
galatasaray ballı, g.saray oynadığı 5 maçın 5'ini de kaybedebilir, bugün sivas'ın durumunda olabilirdi. derbide de beşiktaş oynadı, g.saray kazandı. galatasaray'ın kaybetmesini beklemeye ömrünün yetmeyeceğini anladı her halde. kaybetse kına yakabilirdi yamuk kıçına. kaybetmeyince saldırdı.
iki teknik direktörü kefeye koyduğun zaman mukayese edilmeyecek derecede denizli üstün.
doğru söze ne denir. üstün tabi, rijkaard'ı dünya'da kimse tanımaz, dürüllü'lüyü tanımayan yok. biri altay'da oynamış, biri milan'da. bir kovulmak için gün sayıyor, biri barca'yı barca yapmış.
ben arada bilmeyenler için yazayım. mustafa denizli galatasaray'da hocayken nonbertarafus'un florya'da odası vardı. kadroyu kendisi yapardı. zamparalık arkadaşıydılar. denizli galatasaray'dan ayrıldıktan sonra bir daha florya'ya sokmadılar kendisini. ondandır mustafa denizli hayranlığı.
gayet rahatlıkla 3-0 beşiktaş da kazanabilirdi ama ne yazık ki medyamız geleneksel tabelacılığı içinde bu net ifadeyi kullanmaktan çekiniyor. bari 3-1 kazanır deseydin. zira galatasaray maçın başında öne geçmişti. üstelik beşiktaş 1 gol atsa 2. yemek için bekliyor mu olacaktı. hadi 2. yi yedi hiç atamayacakmıydı?
galatasaray'ın en iyi oyuncusunda medya müttefik; kaleci leo franco. beşiktaş'ın en kötü oyuncusunda da medya müttefik; kaleci rüştü. bir takımı kalecisi kurtarmış, bir takımı kalecisi çözmüş. o zaman hangi takım iyi oynamış olur? soruya bak, evet leo iyi oynadı. fosil sanıyor ki kaleci iyi oynamışsa çok kurtarmıştır. leo yusuf'un dandik şutunu seyir zevki açısından artistik plonjonla tuttu. en son ne zaman bir kaleci plonjonu seyrettiniz fosiller? kucağına gelen topu yana çekilerek önemli bir kurtarışmış gibi uçarak çelen volkan'lara övgü düzmek varken, leo'yu kim takar. leo bu maçta kaleci gibi değil, defansın her hangi bir futbolcusu gibi oynadı. pas verdiler kendisine, kendisi de 2. golün hazırlayıcısıydı.
rijkaard söylüyor: "çok şaşırdım" dedi. daha maçın başlama düdüğü çalmadan rijkaard gibi bir adamı şaşırtıyorsan; 'birinci adımı doğru atmışsın' demektir. akıl ver adamına, bir dahaki maç, nobre'yi kaleye geçirsin, yusuf'u bek oynatsın, deli ibrahim'i santrafora çeksin. surinam'lı daha çok şaşırır, 2 adım önde maça başlasın.
servet ile emre aşık'ın havadan top kaptırması, havadan gole izin vermesi mümkün mü? kornerlerde gidip galatasaray'a gol kazandıran adamlar bunlar. müthiş hava üstünlüğü olan iki stoper. bu iki hava üstünlüğü olan stoperin üzerine, zaten sene başından bu yana bir tek kafa vurmamış nobre ve bobo ile mi oynarsın; yoksa bu ülkenin en iyi kontratak adamları, yerden en hızlı ve en iyi top süren adamları tabata ve nihat ile mi oynarsın? sorunun cevabı basit. ben bu yazdıklarımı bu akşam ki maçın devre arasında yazıyorum. manu defansı galatasaray defansından daha kötü olduğu için nobre sahada. hava üstünlüğü kurdular ilk yarı boyunca. holosko, nobre ne oynadılar ki bu maça kadar? hele ki deli ibrahim, nerden çıktı şampiyonlar ligi maçında oynuyor. bir baktık sezon başı bu kadar kötü oynayanlar sahada, galatasaray maçı gibi dandik bir maçta oynayanlar kulübede. sabri'nin kanadından sayısız atak yapan yusuf'u dürüllü'lü oynatmayarak baş sülüğü şaşırtmış.
daha yazacak çok şey var ama, tabelacı olmayalım. maçın 2. yarısı başlıyor, dürüllü'lü şaşırtmaya devam ediyor. ligimizin en iyi ve ilk kovulacak antrenörü. ve sülüklerimizin hayırlısıyla 2 günü kaldı saldırıya geçmek için.
önce başlayalım, maçta yapıla(maya)n kareografiden. tam kapalının ortasındayız, koltukların(koltuk denirse adına, pis, kırık plastik oturma yeri diyelim) arasına konmuş renkli kartonların gelişi güzel durumunu görünce fiyasko olacağını anladım. ilerleyen dakikalarda, kapalıya düşümüş amelelerin kartonları uçak yapıp sahaya atmasını seyrettikten sonra elimde olsa kareografi şovundan vazgeçerdim. sakın ha, bu kapalı tribüne bundan sonra böyle bir görev verilmesin.
sonra dönelim eski açık adlı yeni açığın durumuna. üstünü örtmüşler, tam bir gecekondu işi. yağmur yağsa tribünlerin çoğu ıslanacak. galatasaray'lı işadamları çatı yapmış. sizin işadamlığınıza, harcadığınız paralara yazık. düzce şehir stadı bile daha güzel kapatılırdı. rakip takıma denk gelen 10 metrakare yeri yapmaya paraları yetmemiş. yazıklar olsun, bir de utanmadan misafir tribünü demiyorlar mı, oradan maç seyredenlerin hiç biri iki kaleyi birden göremezler. 3 büyüklermiş, yazıklar olsun. biz de gidiyoruz rakip stadlara, biz de ediyoruz ağız dolusu küfür. bize de ediyorlarsa haklılar. bu tribünden maç seyretmeye gelmiş her kim varsa ne küfür ederse etsin kabülümdür. böyle ev sahipliği olmaz arkadaşlar, hele ki ev sahibi galatasaray ise hiç olmaz.
sülüklere geçelim isterseniz. ne yazık ki galatasaray henüz ciddi bir rakiple karşılaşmadı. galatasaray'dan puan alan ilk takıma büyük ikramiye var medyamızdan. emre belözoğlu'nun attığı korneri sivas kalecisi yumurtladığı zaman ne güzel korner atmıştı emre. kalecinin hiç suçu yoktu. kim olsa yerdi o golü canım. yeter ki arda turan'ın attığı korner golle sonuçlanmasındı. golle sonuçlanmayan ikinci korner daha tehlikeliydi oysa. gol olmaması mucizeydi. medyanın fener kalecisiyken yere göğe sığdıramadığı rüştü'nün kellesini aldılar galatasaray'dan gol yedi diye.
neymiş efendim, arka direkte biri kafayı vurmuş. vuracak tabi, defans uzunlarla uğraşırken arkadan bir normal adam topu içeri dürttü. tam bir taktik, teknik, bilim, hesap işiydi, ancak ne yazık ki golü atan galatasaray'dı.
sülüğün biri, daha doğrusu çoğu beşiktaş yenilgisini rüştü'ye bağladı. kalede hakan arıkan olsa nah yenermişiz.
biri insafa gelmiş, galatasaray'ın standartının altında oynadığını söylemiş. doğru biz de kabul ettik, satandartını oynasa ne olacaktı acaba?
bir sülük, başka cenaptan kendine yol bulmaya çalışıp, maçın ertelenmesi gerektiğini yazmış. sebep, sel felaketi, terör belasından millet kan ağlarken maç mı yapılırmış. maç olmasa kendisi yas tutacak sanki sülük. kaldı ki bu ülkede deprem zamanı bile maçlar oynanmıştı ve en doğrusu da buydu. ulan hıyar bu kadar duyarlıysan bu işlere, televizyondaki maskaralıklara karşı çık. futbol maçı eğlence mi ki?
milli maç sülüğünü not almışım yazmasam olmaz. saray bosna'da tarık hosiç'in köfteci dükkanında ömer güvenç hosiç'le konuşuyor. dükkanın her tarafı galatasaray resimleriyle dolu, kapısı bile sarı kırmızı. sülük galatasaray'dan hiç bahsetmiyor. sanki sarı kırmızı her hangi bir renk o anda onun için.
sülükler, galatasaray'a gol atamadığı için serdar özkan'a saldırmışlar. beşiktaş'ın en iyi futbolcusuna. bana göre 5 tane gökhan gönül değerindedir ve, arda turan'ın çalım atmasını ondan öğrendim dediği futbolcudur kendisi.
bir diğer sülük, ülkenin en önemli gazetesinin haftanın ardından yorumlarını, istatistiklerini yazanıdır. belki de en büyük oyununu oynamış sabri'nin farkında bile değil.
haftanın kadrosuna almamış, iyi de yapmıştır. alsa sülük olarak biz kimi yazacaktık.
fener maçının gözlemcisi, sülük sayamayız, adı üstünde iyi gözlemlemiş. hakem fener'lileri kızdırmış o yüzden sarı kart gösterilirmiymiş. kazım'a önce faul yapılmış, verilmeyince kazım karşı faul yapmış ne sarı kartı. hakemin kellesi tez zamanda alına. bereket fener puan kaybetmedi, eğer kaynbetseyid bu gün o hakem yoktu piyasada.
şimdi gelelim sülüklerin efendisine, bertaraf edilemeyenine.
galatasaray ballı, g.saray oynadığı 5 maçın 5'ini de kaybedebilir, bugün sivas'ın durumunda olabilirdi. derbide de beşiktaş oynadı, g.saray kazandı. galatasaray'ın kaybetmesini beklemeye ömrünün yetmeyeceğini anladı her halde. kaybetse kına yakabilirdi yamuk kıçına. kaybetmeyince saldırdı.
iki teknik direktörü kefeye koyduğun zaman mukayese edilmeyecek derecede denizli üstün.
doğru söze ne denir. üstün tabi, rijkaard'ı dünya'da kimse tanımaz, dürüllü'lüyü tanımayan yok. biri altay'da oynamış, biri milan'da. bir kovulmak için gün sayıyor, biri barca'yı barca yapmış.
ben arada bilmeyenler için yazayım. mustafa denizli galatasaray'da hocayken nonbertarafus'un florya'da odası vardı. kadroyu kendisi yapardı. zamparalık arkadaşıydılar. denizli galatasaray'dan ayrıldıktan sonra bir daha florya'ya sokmadılar kendisini. ondandır mustafa denizli hayranlığı.
gayet rahatlıkla 3-0 beşiktaş da kazanabilirdi ama ne yazık ki medyamız geleneksel tabelacılığı içinde bu net ifadeyi kullanmaktan çekiniyor. bari 3-1 kazanır deseydin. zira galatasaray maçın başında öne geçmişti. üstelik beşiktaş 1 gol atsa 2. yemek için bekliyor mu olacaktı. hadi 2. yi yedi hiç atamayacakmıydı?
galatasaray'ın en iyi oyuncusunda medya müttefik; kaleci leo franco. beşiktaş'ın en kötü oyuncusunda da medya müttefik; kaleci rüştü. bir takımı kalecisi kurtarmış, bir takımı kalecisi çözmüş. o zaman hangi takım iyi oynamış olur? soruya bak, evet leo iyi oynadı. fosil sanıyor ki kaleci iyi oynamışsa çok kurtarmıştır. leo yusuf'un dandik şutunu seyir zevki açısından artistik plonjonla tuttu. en son ne zaman bir kaleci plonjonu seyrettiniz fosiller? kucağına gelen topu yana çekilerek önemli bir kurtarışmış gibi uçarak çelen volkan'lara övgü düzmek varken, leo'yu kim takar. leo bu maçta kaleci gibi değil, defansın her hangi bir futbolcusu gibi oynadı. pas verdiler kendisine, kendisi de 2. golün hazırlayıcısıydı.
rijkaard söylüyor: "çok şaşırdım" dedi. daha maçın başlama düdüğü çalmadan rijkaard gibi bir adamı şaşırtıyorsan; 'birinci adımı doğru atmışsın' demektir. akıl ver adamına, bir dahaki maç, nobre'yi kaleye geçirsin, yusuf'u bek oynatsın, deli ibrahim'i santrafora çeksin. surinam'lı daha çok şaşırır, 2 adım önde maça başlasın.
servet ile emre aşık'ın havadan top kaptırması, havadan gole izin vermesi mümkün mü? kornerlerde gidip galatasaray'a gol kazandıran adamlar bunlar. müthiş hava üstünlüğü olan iki stoper. bu iki hava üstünlüğü olan stoperin üzerine, zaten sene başından bu yana bir tek kafa vurmamış nobre ve bobo ile mi oynarsın; yoksa bu ülkenin en iyi kontratak adamları, yerden en hızlı ve en iyi top süren adamları tabata ve nihat ile mi oynarsın? sorunun cevabı basit. ben bu yazdıklarımı bu akşam ki maçın devre arasında yazıyorum. manu defansı galatasaray defansından daha kötü olduğu için nobre sahada. hava üstünlüğü kurdular ilk yarı boyunca. holosko, nobre ne oynadılar ki bu maça kadar? hele ki deli ibrahim, nerden çıktı şampiyonlar ligi maçında oynuyor. bir baktık sezon başı bu kadar kötü oynayanlar sahada, galatasaray maçı gibi dandik bir maçta oynayanlar kulübede. sabri'nin kanadından sayısız atak yapan yusuf'u dürüllü'lü oynatmayarak baş sülüğü şaşırtmış.
daha yazacak çok şey var ama, tabelacı olmayalım. maçın 2. yarısı başlıyor, dürüllü'lü şaşırtmaya devam ediyor. ligimizin en iyi ve ilk kovulacak antrenörü. ve sülüklerimizin hayırlısıyla 2 günü kaldı saldırıya geçmek için.