yıllardır her kötü oynadığında sorunu teknik direktörde arayan takım. oysa yıllardır problemleri hep başka ve daha büyük oldu. ben galatasaray'ın 1996'dan beri kötü bir teknik direktör tercihi yaptığını görmedim. sadece arada bu işten zerre anlamayan bülent korkmaz'ın gelmesi var. o da efsanedir, kabul edilebilir bir ölçüde. ama diğerleri, lucescu, gerets, kalli, skibbe, hagi, rijkaard, tekrar terim, mancini, prandelli... bunların hiçbiri yanlış isimler değil. sorun bu isimlerin yönetilememesinde. sorun, galatasaray'ın futbolcu kalitesini arttıramamasında. futbolcu kalitesini arttıracak projelerden son derece uzak stratejiler gütmesinde.
şimdi aynı teraneleri tekrar yaşıyoruz. sahada mustafa sarp, barış özbek, ayhan, aydın, pino varken sorun rijkaard değildi. sorun kalitesiz oyuncu varlığıydı. rijkaard bam üçlüsüne sahipken 4-3-3 eleştirildi. o kadroyla 4-4-2 oynasan ne olacaktı? 4-2-3-1 oynasan ne olacaktı acaba? rakamlar gerçekten önemli değil. bugün de bizim 3-5-2'miz çok önemli değil. bir maç hezimet oldu, sonra 4-3-3'e, ne bileyim 4-5-1'e döneriz, ama bunlar temel anlamda neyi çözecek?
bence yine aynı sorunu yaşıyor galatasaray. 2011-12 sezonunda ünal aysal ve terim ikilisi başarı, başarı, başarı sloganıyla geldi. ama başarıdan kastımız nedir? galatasaray'ın kısa, orta, uzun vadeli olmak üzere üç farklı plana ihtiyacı vardı. biz sadece kısa vadelisini başarabildik. o sıralarda formlarının zirvesinde olan selçuk, melo, elmander, muslera'yı aldık. takıma bütün yeteneklerini verebilecek ujfalusi gibi bir lideri aldık. elimizde baros vardı. iyi bir iskelet oluştu ve şampiyon olduk. sonrasında takıma burak, hamit, sneijder, drogba geldi. ama orta sahamız hiç değişmedi. yekta, melo, selçuk, ispanya'ya kiralık gitmeyi reddeden, yani yedek kulübesinde mutlu olan emre çolak. üzerine iskelet kurduğumuz oyunculardan elmander ve ujfalusi'yle yollar ayrıldı. muslera hariç bütün iskelet güçsüzleşti, formu düştü. şu anki iskeletimiz muslera, chedju, semih, melo, selçuk, burak. işin melo, selçuk, burak kısmının son derece sıkıntılı olduğunu düşünüyorum. ilk iki oyuncuda tempo yok, burak'ta top tekniği ve yetenek açısından hiçbir şey yok. o yüzden de galatasaray hücum yapamıyor. bu, üç beş iki ya da dört dört iki meselesi değil. sneijder'in kenarda ya da ortada oynama meselesi değil. tempo ve yeterlilik meselesi. bence bu üç oyuncu galatasaray'ın iskeleti için artık yeterli değil. iyi niyetlerinden, çalışma azimlerinden hiç şüphem yok, ama bu oyuncular galatasaray'a fayda sağlamıyor.
işte bence esas problem burada. galatasaray'ın orta sahası ve hücumu enerjik değil. en iyi zamanlarını çoktan geride bırakmış oyuncular. orta sahamızda oyunda dinamizm ya da sertlik katabilecek tek bir oyuncumuz yok. hepsi al gülüm ver gülüm oyuncuları. bunun dışında forvete bakıyorsun, bruma, olcan, pandev, umut, burak. bruma'yı saymazsan yaş ortalaması 30 olan bir forvet hattımız var. bu oyuncular nasıl enerji katacak takıma. berk niçin geçen yıl bir takıma gelişmesi için kiralık verilmedi? çok önemli özellikleri olan bir oyuncu, özellikle topun hızlı hareket edebilmesi adına çok önemli yetenekleri var. geriden atılan toplarda ofsayttan çok iyi kaçabiliyor. pandev yerine pekâlâ oynar, sahaya enerji katardı. bunun dışında galatasaray'ın niçin hiçbir genç oyuncu projesi yok. niçin yedek kulübesi yıllardır aynı isimlerle dolu?
artık umut'tan, emre'den bir şey alabilir miyiz? selçuk'u emre mi zorlayacak forma mücadelesi için? geçen devre arasında oğuzhan alındı. oynadığı maçlarda berk'le beraber en aklı başında oyunu o oynadı. nerede bu iki oyuncu? niçin takımda değiller? hâlâ umut'la emre'den bir şey ummak yerine bunlar niçin sahada değil?
ikinci mesele yabancı oyuncular meselesi. tamam, yabancı yasağı var, ama galatasaray'ın yabancıları galatasaray'a ne katıyor? sneijder, muslera, chedju, biraz bruma. ötekiler? dzemali de fena değil. ama galatasaray'a seviye atlatacak bir oyuncu değil. zaten yerli havuzu kısıtlı, çok iyi oyuncular yok, zaten eğitemiyorsun, o zaman yabancı oyuncularını daha isabetli seçmen gerek. galatasaray'a appiah gibi bir adam lazım. topu aldığında topu yüzünü rakip kaleye dönerek kontrol edecek bir adam gerekiyor. melo da selçuk da dzemali de o adamlar değil. özellikle melo ve selçuk'un temposu çok düşmüş durumda. melo bence artık galatasaray'a orta sahada yetmiyor. oraya mutlaka başka bir çözüm bulunmalı.
yani ikili orta saha oynayacaksak çok güçlü, tempolu, enerjik bir
dm, onun yanına da topu aldığında yüzünü hemen rakip kaleye dönüp pas opsiyonlarını değerlendirebilecek bir
cm gerekiyor. emre çolak'ın kafası çalışsaydı, aslında tam orada oynayacak adam. ama adam yıldız olmak istemiyor, yedek olmak istiyor. oğuzhan iyi bir projeyle oraya adapte edilebilir. eğer üçlü oynayacaksak, bu iki oyuncunun yanına dzemaili ya da selçuk'un eski hâli gibi bir oyuncu monte edilebilir. bence galatasaray'ın şu koşullarda en büyük problemi orta sahasının model tutmaması. ikili oynasan yeterince güçlü değiller, üçlü oynasan hücumu köreltecek kadar yavaşlar.
bunun yanında bir de forvet problemi var. burak yılmaz koşu yapan, çok koşan bir oyuncu, ama arkasındaki oyunculara toplu oyunda yardımcı olabilen bir forvet değil. pas opsiyonu olması mümkün değil. hava toplarında etkili değil. kapanan rakiplere karşı ilk anda aklına gelip tercih edeceğin bir forvet de değil. gomis böyleydi, ama alınmadı. tam türkiye ligi oyuncusydu. hayvan gibi fiziğiyle rakip stoperleri çok zorlayacak, kapalı savunmada çıkıp kafa vuracak bir adamdı. ayağı tabii çok iyi değil, ama umut'un yapabilecekleri konusunda onu ikiye katlayacak bir isimdi. alınmadı. şimdi burak'ın yedeği umut. umut'tan ne bekleyip kadroda tutuyorlar anlamıyorum gerçekten.
galatasaray'ın şu anda yapması gereken şey son bir yılda transfer edilen genç yerli oyuncuları gelişebilecekleri takımlara kiraya vermek ve gelecek yıl takımı bu gençler üzerine inşa etmektir. aslında en iyisi avusturya'da, hollanda'da bir pilot takım almak, ama öyle bir şey de yok maalesef. ışık veren genç adamı yollayacaksın 18 yaşındayken hollanda ligi'nde oynayacak iki yıl, pozisyon bilgisini geliştirecek, sonra galatasaray'a dönüp uzun vadeli kullanacaksın. oğuzhan'ın, berk'in, kaan'ın türkiye'nin çamurlu sahalarında değil, hollanda'nın yeşil sahalarında futbolu öğrenmeleri gerekiyor.
benim çözüm önerilerim bunlar. galatasaray kadrosunun ciddi biçimde tıraşlanmaya ihtiyacı var. gökhan zan, melo, yekta, umut gündoğar, yasin, veysel, aydın yılmaz, pandev, furkan ve umut bulut'un gelecek yıl bu takımda olmamaları gerekiyor. pandev'in geçici katkısı dışında bu oyuncular artık galatasaray'a bir şey verebilecek adamlar değil. takımdaki problemler kısa vadede çözülebilecek problemler olmaktan çoktan çıktı. ha yine şampiyon olabiliriz, çünkü ligde futbol oynanmıyor. ama sonrası? artık avrupa'da dayak diyoruz resmen. çünkü fark gittikçe açılıyor. çünkü tempomuz son derece düşük, hızımız yeterli değil. galatasaray'ın iyi bir projeyle gençleşmesi ve yüklerinden kurtulması gerek. eski, eğitimci takım olmamız gerekiyor. yoksa denizin bitmesi çok kısa zaman alıyor. terim-aysal iki yılda bitti. galatasaray'a başka projeler lazım.
ama ben takımda böyle bir aklın olduğuna inanmıyorum.