anneden, babadan veya dededen; bir şekilde çocuk yaşta veya yetişkinken
galatasaray taraftarı olmuş, sarı kırmızı renklere sahip bu takımı kendince izlemeye, desteklemeye, yorumlamaya çalışan, aslında
galatasaray spor kulübü ile doğrudan hiçbir bağlantıları olmayan kişilerin fütursuzca bok atma hakkını kendilerinde gördüğü kişidir.
hani en aslan cimbomlu biziz ya; herşeyin en doğrusunu da biz biliyoruz zaten; vay
frank rijkaard da kimmiş! takımın anasını ağlatmış da, vay sen misin frank rijkaard!
burada biz bize konuşmuyoruz hanımlar, beyler, belki nice kişiler okuyor bu yazdıklarımızı ve ciddiye alıyor belki de... bu takımı destekleme kararımıza yıllar önce kimse ses etmedi diye bugün kendimizce kimseyi öyle iki cümlede asıp kesemeyiz!
yok ama ne tespit yapayım, ne iki dakika açayım araştırayım, istatistikler ile, modern futboldan örnekler ile mantıklı çıkarımlarda bulunayım, sağlam argümanlar üreteyim... yok arkadaş... maçları izleyip
galatasaray sözlük'ü açalım ve dan dun girelim. hani eleştirmek de değil, hakaret edelim, kişiliğini sorgulayalım, futbol bilgisini bahis konusu edelim. hakkımızdır dostlar, hakkımızdır tabi ki vurun kahpeye(!)
galatasaray taraftarı olarak örnek olunacağı, futbolcularımıza, teknik direktörlerimize sahip çıkılması gereken bir zamanda, hadi eleştirsek bile en azından neden-sonuç ilişkisi kurarak eleştireceğimiz yere şu yapılanlar ancak kulüp yönetiminin planladığı ve gelecekte kurmayı öngördüğü sisteme tamamen arkayı dönmektir.
yarın bir gün frank rijkaard başarılı olursa, bir şeyleri yerine oturtursa ne ala, o zaman görüşürüz... ha olamazsa da "frank rijkaard" bile başarılı olamadı, ya dünyanın en iyi ligi bizde; ya da bizi ancak turkcell süper lig paklar, avrupa fatihi falan tam anlamıyla hikaye olur.
fenerbahçe gibi,
bursaspor gibi ortalama fakat savaşçı adamlarla sadece yerel başarı hedeflenseydi zaten ne
rijkaard,
elano, ne de
dos santos,
neill alınırdı... brezilya'dan 5 tane
öküz, taraftarın gözünü boyamak için iki tane yerli
manda, büyük kulübüz ayağına avrupa'dan bir tane de
cenabet transfer edip kora kor dan dun girişirdik diğerlerine...
böyle değil, ya herkes salak, bir sizler akıllısınız, ya da hedeflenen başka şeyler var. belki de bu sefer amaç kısa zamanda kupa değil iyi ve sürdürülebilir bir takım kurmak? ve bu kültürü devam ettirerek istikrarlı başarılar elde etmek...
neyse işte sonra kimse vay
metin oktay diye güzelleme yapmasın... metin oktay'ın metin oktay olduğu zamanlarda taraftarlar en azından daha kibar, daha beyefendi idi...
*