resim
Franklin Edmundo Rijkaard
Görev:Teknik Direktör
Takım:Kariyer Sonu
Yaş:61
Uyruk:Hollanda
  • 1852
    kadrom kalitesiz diyerek tarihe geçmiştir.

    takımda iki tane brezilya milli takımında oynayan oyuncu , türkiye'nin göz bebeği arda turan , kewel ,neil , baros gibi oyuncular var. buna rağmen kadrom kalitesiz diyebilecek kadar enteresandır.

    sonuç olarak ben sözlerinden şunu anlarım; frank abi bursaspor'u çalıştırsaymış , bursaspor kümeye düşermiş!
  • 1854
    anlamak istemeyenlerin "kadrom kalitesiz" dedi diye eleştirdiği teknik direktördür. asıl kadrom kaliteli dese yanmıştık. bu barış vb. tarzı adamları göndereceği yönde algılanmalıdır. kewell, baros gibi adamlardan söz ediyorlar. bunlar da mı kalitesiz diye. adam bu oyunculardan yararladı mı ki. hep sakat değilmiydi bunlar? arda, elano, keita gibi adamlar da mental olarak kalitesizler. gerçi bunlar iyi oynasa dahi illallah dediği adamlar kazmaysa pek de bir fark yaratmazlar.
  • 1855
    kendisi 2009-2010 sezonu içinde,sol beki stoper, stoperi sağ bek, sol açığı sol bek, ileriye dönük orta saha oyuncusunu defansif, orta saha oyuncusunu forvet oynatmak zorunda kalmış, orta sahayı ise sene boyunca farklı oyunculardan kurmuştur. bunları canı öyle istediği için değil, zorunluluktan yapmıştır.
    elinde, yıldız diye anılacak 5 oyuncu varken, bunların 2'sini aylarca kaybetmiş(kewell-baros), biri mevki problemi çekmiş, beklenenin altında kalmış(elano), birinin ruh hali hassaslaşmış, istikrarsız bir sezon geçirmiştir(arda), belki de tek adam gibi faydalanabildiği isim keita olmuştur.
    takım, büyük bir kadro yenilenmesi geçirmektedir, uyumsuzluk en öngörülebilir sorundur takımda.
    tüm bunlara rağmen, avrupa'da finalist takıma şansız şekilde elenmiş, ligde ise pek çok şansız anla birlikte, iddiasını son 4 haftaya kadar sürdürmüştür.
  • 1856
    kadrosu, futbol mentalitesi için kalitesizdir. rijkaard'dan 3 kuruşa 5 köfte beklemeyi bırak, 3 kuruşa 3 köfte bile bekleyemezsiniz. 5 kuruşa önce 5, zamanla 10 köfte verebilir ama. o yüzden türkiye'de işi zor... 5 kuruşu bu senede vermezsek seneye polat lucescu'nun kapısında yatar. güzel futbol hayal olur. kadro planlamasının çok ama çok dikkatli yapılması gerekiyor. bana kalsa gerekli kadro zamanla oluşur diye 5 sene tutarım, sonra arkama yaslanır izlerim, ama türkiye burası. kendisinin muhtemelen türkiye'de son senesi, ben pek umutlu değilim... kadro doğru kurulsa, şansta yaver gitse ve yanılsam ne güzel olur...

    birde mourinho tarzı adamlara hayran olup rijkaardımızın arkasında duran insanları anlamadığımı alakasız bir ek olarak yazacağım. tutarsızlık. içimde kalmıştı, yazmasaydım çatlardım.
  • 1858
    sözlüğün en kutsal değeri hale geldiği aşikar olan adamdır.

    sene sonunda bizim tartışmalarımızı hiç kaale falan almadan gidip milan takımı (mesela) ile sözleşme yaparsa, sanırım birkaç milyon galatasaray taraftarı da topluca milan taraftarlığına geçecektir.

    "şüphesiz ki herşeyin en doğrusunu o ve o'nun savunucuları bilir.
    geri kalan herkes kütüktür, onlara ne acıdır." yakında bu tür entryler görmeye de başlarız sanırım. töbe töbeee...

    gidin bir çay için, gelirken bize de getirin bir zahmet.

    şampiyon olamadı diye eleştirildiğini zanneden suntalar ise kendilerini kandırmaya devam etsinler. bu takım hangi maçta adam akıllı futbol oynamış sorusuna; uydurmadıkları , kendilerinin de inanabileceği bir cevap versinler.

    hala hayal tacirliği, hala vaatler vaatler.
    tamam şampiyon olamadın da, ilk 8'de yer alan takımlardan kaç tanesini kaç kere yenebildin 16 maçta? tamam şampiyon olmasın, her sene olmuyoruz zaten. iyi de bu adam bu takıma ne kazandırdı, ya da neyi kazandırma yolunda ilerliyor ?

    takımın oyununda gözle görülen ne tip bir değişiklik var? geçen yılların galatasaray'ı ile rijkaard'ın galatasaray'ı arasındaki farkları listelesek, artı hanesinde ne göreceğiz ? hiçbirşey.
    yok gelecek, yok umut, yok sabır.
    en azından 4-5 maç bu takımın bir düzen kurma yolunda ilerlediğini görsek tabii ki istediği kadar zaman onun olsun diyeceğiz.

    sevgili müritleri, acaba gariban denizlispor gibi takımlar dışında kime karşı geleceğe ışık saçan bir oyun oynadığımızı söyleyebilir mi? kaybettiğimiz maçlar da dahil. söyleyemezler. anca bize hakaret ederler. o kadar.

    bak allame-i cihan sana tekrar diyorum çünkü kafan basmıyor.
    "gelecek de gelecek" dediğiniz sisteme dair koca 1 sezonda herhangi bir emare gördünüz mü?
    bu sezon içinde gelişerek değişen ne var ? bak tam istenen seviyeye ulaşan demiyorum, azıcık da olsa gelişim emaresi olan ne var diyorum.

    hadi bana küfret sen iyisi. haz edenleri de çağır. topluca küfür edip ofsayt yağdırın. çok da fifi afedersin.
  • 1861
    gönderilmemesi gereken, takımı düşürdüğü halden çıkartmakla mükellef olan ve bunu seke seke, zıplaya zıplaya, zıplata zıplata yapmak zorunda olan teknik adamdır.

    yok öyle takımın çivilerini çıkartıp, yenilerini ve daha iyilerini çakmadan "mmhmh çiviler kalitesiz ben avrupa'daki annemin evinde dönüyorum" diye çekip gitmek.

    borç yiğidin kamçısıdır.
    türkiye'nin en büyük ve tek saygın camiasına güzel bir futbol takımı ve güzel maçlar borçludur.

    fener maçında kırmızı kart gören keita'yı cezalandıracağım diye bir kaç maç kesen ama barış özbek'i cezası biter bitmez dört elle sarılıp takıma alan da kendisidir bu arada.
    takımın en kaliteli oyuncusu kim diye sorsak, keita'ya iyi sayıda oy çıkar mı, çıkar.
    takımın en kötü oyuncusu kim diye sorsak, barış'a iyi sayıda oy çıkar mı, çıkar.

    rakibe darptan dolayı kırmızı gören iki oyuncuya karşı verdiği tepkiler arasında standart olmadığını burada görüyoruz.
    görüyoruz da, sevgili fanları kendisinin "yerim dar, kadrom kalitesiz" serzenişine şakşak yaparken," acaba rijkaard kalite konusunda samimi mi?" diye sorgulama yaptılar mı, yoksa dere tepe dümdüz yazıyorlar mı yine?

    kalite sorunu varsa, keita'yı çok kritik bir dönemde neden kestin ? en kazma adam olan barış'ı, işimizin bittiği şu son dönemde neden hemen takıma alıyorsun ?
    "yerim kaliteyi, önce disiplin" diyorsan (feldkampvari şekilde) keita'dan çok daha art niyetli ve sorumsuzca bir hareket yapan adam nasıl disiplinli / ilkeli olabiliyor da hemen maça çıkabiliyor ?

    bu çelişkileri de bitirmek zorundadır önümüzdeki yıl. yok öyle milan'a falan gitmek. borcu çok, ödeyecek !
  • 1863
    bir sezonda sistem oturacağını sanan futbol dahilerince eleştirilen teknik direktör. bunu da gördük ya daha ne diyeyim. gören de, bu arkadaşlar 1 sene oturmuş beklemiş; olmadı işte demiş sanacak. daha yarım sezon dolmadan çemkirmeye başlayan taraftar, sonradan kalkıp "sistemi oturtamadı" diyemez. bu komikliktir. muhtemel savunmaları da "bak gerets geldi 1 senede şampiyon yaptı" falan olacaktır. zira sistemden anladıkları budur.

    barcelona'nın bugünkü haline 1 yılda geldiğini sananlar, bu sistemin johann cruyff ile temellerinin atıldığını, frank rijkaard ile kuvvetlendirildiğini, pep guardiola ile zirveye taşındığının farkında mıdır?
    galatasaray'ın 2000'deki efsane dönemine 1 yılda geldiğini düşünenler, fatih terim'in kaç yıl önce galatasaray'a geldiğinin, o iskelet kadronun ne zamandan beri birlikte oynadığının farkındalar mıdır?

    futbol dahilerimiz ne derse desin, kendisi sözleşmesinin 2. yılında da galatasaray'ın hocası olacaktır. hiçbir şey üretmeyen; tek bildiği yutmak olan, her sene teknik direktör kovdukça orgazm olan, sabretmek kelimesinin karşılığını bilmeyen kesime rağmen, galatasaray'ın hocası olmaya devam edecektir.
  • 1865
    koca bir sezonda herhangi bir sistemin geliyor / oturuyor / filizleniyor olduğuna dair görüntü veren, emare veren, vahiy veren 1 adet maç bile çıkartmamış teknik adamdır.

    a pardon, çok pardon, 1-0'ın üzerine yatıp beraberlik golü yemek konusunda istikrarı ve sistemi oturttuğu doğru bak.

    bahsettiği fiktif sistem her ne ise, yeni sezonda başlayacaktır inşaasına. bu sezon hiçbir şeye başlamamıştır. 756.kez "hangi sistemden nasıl bir iz gördünüz" diye sordurtmuştur. bu da bir istikrardır. kendisi için değil müritleri için tabi ki.

    herşey bir yana da, borcunu ödemek zorunda olan arkadaştır kendisi. varsa yoksa galatasaray diyen herkes, rijkaard'ı beğense de beğenmese de bu borcun tahsilini istemek zorundadır.

    algı sorunu yaşayanlar için ekleyeyim, kupa almak zorunda değildir. takımı düze çıkartsın yeter. 757.kez yazdırtmayın lan yeter.
  • 1866
    sorun kendisinin başarısız olması değil oynattığı futbol takımın yansıttığı karakter ortaya konulan ruhsuzluk ve yansıtılan mantalitesizliktir.evet hiçbirimiz kendisinden ilk sene süper futbol oynatıp tüm kupaları almasını beklemiyorduk.geçen sene 5.olan bir takımı aldı ve bu takımın şampiyon olmamasıda olmasından gayet doğaldır.ama benim için asıl sorun kendisinin bir senenin sonunda bir takım bütünlüğü ortaya çıkaramayaşı ve neredeyse tarihimizin en ruhsuz kadrosunun meydana gelmesidir.yani bu futboldan sonra geleceğe yönelik bir umut taşıyamıyoruz.asıl sorun bu bence.ama tüm bunlara karşın kendisini göndermek çare değildir.kesinlikle bir yıl daha kalmalıdır.bu sene türkiyeyi tanımıyordu felan derken geçerli mazaretleri vardı.gelecek sene bunlar ortadan kalkacak ve kendisi için hiçbir mazaret kalmayacaktır.evet bu sene başarısız olduğundan değil oynattığı futbol yüzünden umut vermemiştir ve hayal kırıklığı yaratılmıştır ancak gelecek sene kalmalıdır.ve işini ciddiye alıp başarılı olmalıdır.buna inanıyorum.en azından inanmak istiyorum...
  • 1868
    anneden, babadan veya dededen; bir şekilde çocuk yaşta veya yetişkinken galatasaray taraftarı olmuş, sarı kırmızı renklere sahip bu takımı kendince izlemeye, desteklemeye, yorumlamaya çalışan, aslında galatasaray spor kulübü ile doğrudan hiçbir bağlantıları olmayan kişilerin fütursuzca bok atma hakkını kendilerinde gördüğü kişidir.

    hani en aslan cimbomlu biziz ya; herşeyin en doğrusunu da biz biliyoruz zaten; vay frank rijkaard da kimmiş! takımın anasını ağlatmış da, vay sen misin frank rijkaard!

    burada biz bize konuşmuyoruz hanımlar, beyler, belki nice kişiler okuyor bu yazdıklarımızı ve ciddiye alıyor belki de... bu takımı destekleme kararımıza yıllar önce kimse ses etmedi diye bugün kendimizce kimseyi öyle iki cümlede asıp kesemeyiz!

    yok ama ne tespit yapayım, ne iki dakika açayım araştırayım, istatistikler ile, modern futboldan örnekler ile mantıklı çıkarımlarda bulunayım, sağlam argümanlar üreteyim... yok arkadaş... maçları izleyip galatasaray sözlük'ü açalım ve dan dun girelim. hani eleştirmek de değil, hakaret edelim, kişiliğini sorgulayalım, futbol bilgisini bahis konusu edelim. hakkımızdır dostlar, hakkımızdır tabi ki vurun kahpeye(!)

    galatasaray taraftarı olarak örnek olunacağı, futbolcularımıza, teknik direktörlerimize sahip çıkılması gereken bir zamanda, hadi eleştirsek bile en azından neden-sonuç ilişkisi kurarak eleştireceğimiz yere şu yapılanlar ancak kulüp yönetiminin planladığı ve gelecekte kurmayı öngördüğü sisteme tamamen arkayı dönmektir.

    yarın bir gün frank rijkaard başarılı olursa, bir şeyleri yerine oturtursa ne ala, o zaman görüşürüz... ha olamazsa da "frank rijkaard" bile başarılı olamadı, ya dünyanın en iyi ligi bizde; ya da bizi ancak turkcell süper lig paklar, avrupa fatihi falan tam anlamıyla hikaye olur.

    fenerbahçe gibi, bursaspor gibi ortalama fakat savaşçı adamlarla sadece yerel başarı hedeflenseydi zaten ne rijkaard, elano, ne de dos santos, neill alınırdı... brezilya'dan 5 tane öküz, taraftarın gözünü boyamak için iki tane yerli manda, büyük kulübüz ayağına avrupa'dan bir tane de cenabet transfer edip kora kor dan dun girişirdik diğerlerine...

    böyle değil, ya herkes salak, bir sizler akıllısınız, ya da hedeflenen başka şeyler var. belki de bu sefer amaç kısa zamanda kupa değil iyi ve sürdürülebilir bir takım kurmak? ve bu kültürü devam ettirerek istikrarlı başarılar elde etmek...

    neyse işte sonra kimse vay metin oktay diye güzelleme yapmasın... metin oktay'ın metin oktay olduğu zamanlarda taraftarlar en azından daha kibar, daha beyefendi idi...

    *
  • 1869
    http://www.gazeteler.com/...kiye/1/1984_1985.php

    linkteki puan durumu jupp derwall'in teknik direktör olduğu ilk senenin puan durumudur. ligi a.gücü'nün altında, sadece 1 gol farkı ile sakarya'nın üstünde bitiren, 34 maçta 34 gol atan, 2 puanlık sistemde şampiyonun 14 puan gerisinde kalan bir takım var orda. keşke o zaman da böyle internet aktif olsaydı, forumlar, bloglar havada uçuşsaydı, sözlükler ve o sözlüklerde futbolu kafamıza vura vura öğretecek kişiler olsaydı. tabi efsane yorumcular da olsaydı. o zaman işte demin bahsettiğim, ligi 5. bitiren takım kendisini bu hale sokan teknik direktörünü anında kovardı. öyle ya adam almanya'dan gelmiş, ne bilsin türkiye şartlarını. zaten breitner'li, rummenige'li almanya kadrosunu euro 80'de ben de şampiyon yapardım. yada 82 dünya kupasında ben de final oynatırdım. o zaman kovsalar ertesi sene averajla 2. de olmazdı bu takım. bir sene daha boşa gitmezdi. he sonra şampiyon oldular, ertesi sene bu adamın bıraktığı takım şampiyon klüpler kupasında yarı final oynadı ama olsun lan. bunlar önemli mi bu kadar.

    o değil de ben niye bunu rijkaard başlığını yazdım ki ne alakaysa...

    tanım da gelsin, her kazanamadığı maçtan sonra gitmesi istenen teknik direktörümüz.
  • 1870
    bu adam geldiğinde niye sevindik ve hala niye bağlıyız? avrupa için değil mi? devrim yapmasını niye istiyoruz? biliyoruz ki devrim yapmadan avrupa da başarı hayal.
    aslında 2006-2008 mantalitesi ile devam edip, bu sene ve özellikle geçen sene çok kolay şampiyon olurduk. hakan şükür'e topu şişirmeye alışır, sabri'nin mahalle futbolunu ve itirazlarını izlemeye devam eder, hasan şaş topu tutarkan bizi fıtık eder, takımın hakeme itirazlarını izlemeye devam eder aynı zamanda takımndan soğulur,en büyük kasap biz olmaya devam ederiz. sonra ne mi olur? norveç'in balıkçı kasabası takımına elendiğimiz sene son 15 dakika kalp krizi geçirir. denizli'nin hediyesine kalırız. fenerbahçe şampiyonlar liginde çeyrek final oynar, biz 5 yer geliriz avrupa'dan. fenerbahçe avrupa'dan sonraki kaybettiği maçlar ile şampiyonluğu bize verir. bu 2 sene boyunca da-gerets'in ilk dönemleri hariç- oynanan futboldan zevk almazsınız. takımdaki oyuncular cuntası hoca 'nın kellesini ister, siz de verirsiniz. bunlar 'abiliğe' soyunur, cebinden para verir; genç oyuncuların özel yaşamına bile karışır, yeri gelir tokatlar. bu 'yeniçeri cuntası' yabancı oyuncuları önyargılı davranır, dışlamak için bir bahane bulur, yabancı da ne yapsın bir hata yapıverir. yeni nesil oyuncular bu eski yeniçeri cuntasına özenir; hem suni arkadaşlık havası yaratmaya çalışır , hem irrasyonel olarak elinden gelenin çok daha fazlasını yapmaya çalışır, hem de 'kendince savaşmayan' yabancılara tavır alır. neyse lafı uzatmayım. bu mu yani istediğiniz? formamızı koysak 3. olacağımız bir lig de sırf her sene şampiyon olalım diye savaşan,kasap bir takım mı istiyorsunuz?o 'ruh'olmadığı zaman da olamayacağız tabii o ayrı.
    yoksa skibbe'nin tohumlarını attığı ve bizim rijkaard ile oturtmaya çalıştığımız modern futbol için sabır mı edeceğiz. olsun bir sene olmayalım şampiyon. ama bir deneyelim şu 4-3-3 futbolu( barca modelini) işte ne diyorlarsa. bakın benim yüzde 100 rijkaard başarılı olacak yada başarışız olacak diye bir iddiam yok. başkası da gelebilirdi ama biz devrim için, dönüşüm için rijkaard'ı getirdik. bırakın adam denesin.galatasaray 3 sene şampiyon olamadı diye bir yere gitmez. ama ileride bir devrim denemesini yarıda kestik diye pişman olabilir. galatasaray bunu yaparsa, kendini galatasaray yapan değerlerine ters düşebilir.
  • 1871
    devrimci olarak adlandırılan kişi.

    nerde yaptı devrimi ?

    barcelonada.

    peki barcelonada o zamanlar kim vardı?

    o zamanın en iyi oyuncusu ronaldinho.

    geçtim bunu..

    barcelonada o zamanlar kimler vardı?

    deco , xavi , iniesta , eto'o , messi.

    geçtim bunu..

    barcelona alt yapısı ile galatasaray alt yapısına bir bakalım mı?

    şaka mı yapıyorsunuz adamlar her sene 2 şer tane arda çıkartıyor. biz 3 yılda 1 arda çıkarıyoruz o da gidiyor. *

    geçtim bunu..

    bu sene oynanan futbol ne kadar utandırdı bizi?

    hafiften pancar havasındayız bi 5 hafta daha uzasa lig turşu kıvamına geliriz sanki.

    geçtim bunu..

    bu sene yapılacak transferler hakkında ne düşünülüyor?

    bazıları hala zannediyor ki xavi, iniesta, gerard gibilerinden bir oyuncu alınacak. gülüyorum biraz.sinirden olsa gerek. be arkadaşım böyle bir oyuncu varsa galatasaraya mı gelir? daha real madrid kapatamadı adam akıllı pasör açığını nice takımlar arıyor böylelerini.

    elimizde barcelona gibi bir altyapımız yok. rijkaard için belki bu lazım. olsaydı iyi olabilirdi belki. ha olsaydı rijkaarda da gerek kalmazdı belki.

    bi de takımda gruplaşma olduğu söyleniyor ya. ah be arkadaşım o zaman bu rijkaard hiç bir halta yaramıyor. ne devrimi?

    ne kaldı geriye?

    elimizde rijkaardın donuk suratı, ruhsuzlaştırdığı 1 adet galatasaray futbol takımı ve bölünmeye meğelli bir galatasaray taraftarı.

    tabi umut güzel bişeydir eğer mantık el veriyorsa...
  • 1872
    yukarıda linki verilmiş ama yazar arkadaşımızın affına sığınarak o yazıyı buraya taşımak farz olmuştur.

    --alıntı--

    güle güle rijkaard

    antalya karşısında yaşanan durum ve sonrasında yaptığı açıklama, rijkaard'ın g.saray'la yollarının ayrılmasını zorunlu kılıyor. hollandalı teknik adam, tarihin en pahalı kadrosuyla ortaya çıkan rezaletin ardından hala kadro yetersizliğinden sözediyor. kewell ve baros'un sakatlıklarına çözüm ararken bile, 'transfere gerek yok.' dese takımda kenetlenmeyi sağlayabilirdi.

    hangi takımın başına kimin geleceği ya da gideceği hiç derdim olmadı. buna benzer konularda ne yapılması gerektiğini yönetimler bizden çok daha iyi bilirler. bilmezlerse de yaşanan gelişmeler onlara bunu ödetir ve öğretir.

    rijkaard'ın sarı kırmızılı kulübe gelmesinin ne kadar önemli bir olay olduğunu defalarca yazmak zorunda kaldık. çünkü yapabildikleri o kadar yetersizdi ki sürekli geçmişini ve kariyeri hatırlatma zorunluğu ortaya çıkıyordu. bu sezon yaşanan fiyaskoya karşın görevinde kalması gerektiği kanısındaydık. gelgelelim, antalyaspor karşısında yaşanan durum ve sonrasında yaptığı açıklama galatasaray'ın onunla vedalaşmasını zorunlu kılar gibi.

    nitekim 2. başkan mehmet hel-vacı'nın açıklamalarını böyle okumak gerekir. olmayan paralarla tarihin en büyük yatırımını yaptıktan sonra kimsenin masal dinleyecek hali yok. bundan çok daha sınırlı kadrolar ve teknik adamlarla sarı kırmızılı takımın neler yapabilmiş olduğu da biliniyor.

    rijkaard ilk günden bu yana neyi nasıl yapması gerektiğine bir türlü karar veremedi. daha ilk resmi maçında tobol deplasmanında berabere kalmış olmak bile büyük bir skandaldı. çünkü rakibin toplam değeri 3 milyon euro idi. sizdeyse tek başına bundan çok daha fazla eden bir yığın oyuncu vardı. g.saray'ın bütün hedeflerinden bir bir kopmasında rijkaard dışındaki tek önemli neden kewell ve baros'un sakatlıkları oldu. onlarla ilgili çözüm bulmak da hollandalı hocanın göreviydi. "transfere gerek yok" diyebilmesi bile takımda farklı bir kenetlenme oluşturabilirdi. özellikle jo ve giovanni'nin transferinin yol açabileceği sorunları rijkaard hepimizden önce görebilmeliydi.

    rijkaard ile galatasaray herhangi bir yönde ileriye doğru tek adım atamadı. sezonbaşında çok önem veriliyormuş gibi görünen gençlerden sadece emre çolak kaldı elde. serdar eylik bile orduspor'a gönderildi. oysa bunlarla ilgileniliyormuş gibi yapılarak çok zaman yitirildi.

    hesapça oynatmak istediği sistem yolunda sarı kırmızılı takım tek adım bile atamadı. tam tersine, rijkaard'dan önce takımın temel direği durumundaki bazı oyuncular düpedüz yok edildi. o zaman bonservis bedeli 8 milyon euro denilen servet'e şu anda 2 milyon verecek bir kulüp çıkar mı dersiniz? galatasaray'ın göreli başarı yaşadığı tek alan avrupa olabilirdi. ne yazık ki oradaki başarı, sadece zayıf rakiplerle çok maç oynamış olmaktan ve iki panathinaikos maçını kazanmaktan doğan bilanço şişkinliğinden ibaret kaldı. sturm graz karşısında yaşananlar da zaten bu bilançoyu sıfırlamış oldu.

    rijkaard, galatasaray'ı ve tür-kiye'yi anlama konusunda başlangıçta çok umut verici sözler etmiş, biz de buna hayranlık duyduğumuzu söylemiştik. "burada herşey var ama yarım yarım" sözleri önemliydi. bunu bir bütünlüğe götürmesi gereken adam kendisiydi. ancak bu yolda hiçbirşey yapamadı. eskişehirspor maçı öncesinde galatasaray liderdi. orada yönetimin genel kurul telaşına daldığı dönemde işe sahip çıkması gereken adam rijkaard'dı. peşpeşe gelen yenilgi ve beraberliklerle puan kayıpları karşısında hollandalı hoca hiçbir çözüm üretemedi. cim bom, kimi zaman kendisinin 10'da 1'i kadro değerine sahip takımlara şaşılacak bir kolaylıkla yenildi.

    bu sezonun bütün emeklerinin yok olup gitmesine ve taraftarın da çıldırmasına yol açan fenerbahçe maçının önemini kavrayabildiği bile kuşkuluydu. çünkü sahada herhangi bir maçtaki gibi bir galatasaray vardı. arda'nın oynayamayacak durumda olduğunu bile göremedi ve bir yığın faciaya yol açtı. rijkaard zaman zaman derwall ile kıyaslanıyor ve 'ilk sezonda alman hoca da çok sıkıntı çekti' deniliyor. ikisinin çalıştığı koşullar arasında ortaçağ ile bugün kadar büyük fark var. üstelik derwall'in ilk yılında cim bom destansı bir türkiye kupası kazanmış ve geleceğe doğru da sağlam adımlarla yürüdüğünü göstermişti. rijkaard ise tarihin en pahalı kadrosuyla ortaya çıkan rezaletlerin ardından hala kadro yetersizliğinden sözediyor. şurası artık kesin olarak ortaya çıktı ki sarı kırmızılı takımın onunla varabileceği hiçbir yer yok! tam tersine önümüzdeki sezon da benzer birtakım rezaletlerin yaşanabileceği çok açık biçimde ortada. bütün bunlar da "güle güle rijkaard" demekten başka bir çıkış yolu bırakmıyor...

    yazar: ahmet çakır

    --alıntı--

    http://www.zaman.com.tr/...e=gule-gule-rijkaard
  • 1873
    gitsin. gitsin de kim gelsin?

    frank rijkaard'ı gönderen bir galatasaray'ın başına hangi hoca gelir bundan sonra?
    hangi hocayı inandırabilirsin, istediği yetkileri vereceğine, kendisi için rahat bir çalışma ortamı yaratacağına, koşulsuz arkasında duracağına?

    kimi getireceksin abi?
    fatih terim gelsin yea. gelsin la bence de. eskiye olan rağbetten bit pazarları nur sağanaklarında zaten. yine gelir, doldurur takımı ne idüğü belirsiz adamlarla, medyaya, yönetime, taraftara giderini yapar, yine bi kaç seneye geriye gideriz, sonra o da gider.

    abdullah avcı, tolunay kafkas, ersun yanal falan da güzel adamlar abi. haklısın birader, güzel adamlar. yaparlar bir şeyler, çabalarlar yani. sonra iki mağlubiyet üstüste alırlar, nasıl alırlar? aman allah'ım, sen galatasaray'sın, galatasaray nasıl yenilir? hep o çaylak teknik direktörler, türk hoca ne anlar abi, gönderelim gitsinler.

    bak hacı, şöyle mourinho gibi bir adam bulacaklar, genç. adam hem kendisini hem galatasaray'ı şahlandıracak galatasaray'la. bulamıyolar mı böyle bi adam yea, kocaman galatasaray yönetimi. bulurlar bence, skibbe falan iyiydi yani. tecrübesizdi ama, yollaa..

    bence hepsini sktr edelim, magath, co adriaanse, van gaal, deschamps tarzı adamlar gelsin. oha süper fikir lan, adamlar galatasaray rijkaard'ı kovsun da bizi alsınlar diye bekliyorlarmış dediler bana. galatasaray o kadar übber bir kulüp ki, süper imkanlar, müttiş yönetim, köklü tarih, sınırsız kredi, mükkem çalışma ortamı, harika bir futbol ülkesinde, şahaane bir şehirde, kusursuz bir basın, ohoo dadından yinmez.

    bırakın abi, kendimizi kandırmayalım. burdan bakınca dünya büyüğüyüz, dışardan bakınca arap takımı. bırakalım adam gidecekse kendisi gitsin, gelecek olanın gözü korkmasın bari..

    gitsin demeden önce, kim gelsin; onu cevaplayın lan allah aşkına..
App Store'dan indirin Google Play'den alın