23976
yine bir başkanla yetki kavgasına tutuşmuştur. kendisine, içine istediği evladını doldurması ve istediği gibi yönetmesi için galatasaray kulübünün anahtarı verilmedikçe her başkanla sorun yaşayacaktır.
bilgi sızdı diye tutturması bilgi güvenliğiyle ilgili bir mesele değildir. mustafa cengiz "kanije savunması mı bu" diyerek gayet net söylemiştir. ben size ne olduğunu anlatayım:
terim ardayı istediğini dillendirmeye başlar. yönetim oralı olmaz. terim konuşmaya devam ettikçe yönetim kesin dille medya üzerinden cevap verir. terim yüzyüze konuşmak yerine cengiz'in bahsettiği gibi kendisi florya'dan ayrıldıktan yarım saat sonra arkasından "ben böyle konuşmazdım" diye sataşır. yönetim en sonunda terim'i toplantıya çağırır. istiyorsan söyle, derler. terim bir istek bir sözleşme planı vs. sunamaz ancak arda'nın takımına geri dönmesi dileğini dile getirir. yönetim bunu reddeder. terim, "o zaman bu olayı doğru yönetelim" diyerek ayrılır. burası en önemli kısım. terim kısaca "benim isteğimi reddettiğinizi ve son sözü sizin söylediğinizi kimse duymasın, sözümün üstüne söz gelmiş gibi olmasın" der. muhtemelen bir kaç gün içinde "istedik ama olmadı, bazen istedikleriniz olmuyor, sizden başka unsurların, kimselerin isteklerini veya çekincelerini dikkate almanız gerekiyor" gibi bir şeyler anlatıp son kararı kendisinin verdiğini hissettirecekti.
olmayınca kontrolünü iyice kaybetti. mustafa cengiz bugün gördüğüm en samimi ve güçlü basın toplantısını yaparak galatasarayın temsil ettiği değerlere sahip çıkabilecek taraftara hitap etti.
diğerleri yıldız, kupa saymakla, biat edecek biri kalmazsa ne yaparım korkusuyla yaşamakla meşgul.
son olarak fatih terim'e ilk seçimde cumhurbaşkanlığına aday olmasını öneriyorum. her yetkiye sahip olup hiç sorumluluk almamak bir tek o pozisyonda mümkün. bence bir değerlendirsin, galatasaray taraftarlarından 3-5 milyon garanti oyu var.
bilgi sızdı diye tutturması bilgi güvenliğiyle ilgili bir mesele değildir. mustafa cengiz "kanije savunması mı bu" diyerek gayet net söylemiştir. ben size ne olduğunu anlatayım:
terim ardayı istediğini dillendirmeye başlar. yönetim oralı olmaz. terim konuşmaya devam ettikçe yönetim kesin dille medya üzerinden cevap verir. terim yüzyüze konuşmak yerine cengiz'in bahsettiği gibi kendisi florya'dan ayrıldıktan yarım saat sonra arkasından "ben böyle konuşmazdım" diye sataşır. yönetim en sonunda terim'i toplantıya çağırır. istiyorsan söyle, derler. terim bir istek bir sözleşme planı vs. sunamaz ancak arda'nın takımına geri dönmesi dileğini dile getirir. yönetim bunu reddeder. terim, "o zaman bu olayı doğru yönetelim" diyerek ayrılır. burası en önemli kısım. terim kısaca "benim isteğimi reddettiğinizi ve son sözü sizin söylediğinizi kimse duymasın, sözümün üstüne söz gelmiş gibi olmasın" der. muhtemelen bir kaç gün içinde "istedik ama olmadı, bazen istedikleriniz olmuyor, sizden başka unsurların, kimselerin isteklerini veya çekincelerini dikkate almanız gerekiyor" gibi bir şeyler anlatıp son kararı kendisinin verdiğini hissettirecekti.
olmayınca kontrolünü iyice kaybetti. mustafa cengiz bugün gördüğüm en samimi ve güçlü basın toplantısını yaparak galatasarayın temsil ettiği değerlere sahip çıkabilecek taraftara hitap etti.
diğerleri yıldız, kupa saymakla, biat edecek biri kalmazsa ne yaparım korkusuyla yaşamakla meşgul.
son olarak fatih terim'e ilk seçimde cumhurbaşkanlığına aday olmasını öneriyorum. her yetkiye sahip olup hiç sorumluluk almamak bir tek o pozisyonda mümkün. bence bir değerlendirsin, galatasaray taraftarlarından 3-5 milyon garanti oyu var.