• 103
    öncelikle (bkz: #2060605).
    sahada bir çaba sarfetmeden golü ayağımıza bekliyoruz. topu bile değil bak golü. biz nasıl olsa seyirciden etkileneceğiz maça hazırlanmayalım, disipline bağlı kalmayalım, yerimizde durarak savunma yapalım, tempoyu yükseltmeyelim basmayalım, volkan falan bir mallık yaparsa biraz da şansımız yaver giderse 1 tane atar geçeriz. bu kolaya kaçmaktır ve her yıl yapıyoruz. orada oynamaya çalıştığımız maçların çoğunu kaybetmemişizdir. gidin oynayın olum ya. cehennem denilen tt arena'da millet 10. dakikadan sonra cayır cayır top oynuyor. onlar mal mı?

    sonra bir anımı anlatayım. burada çok alakasız ayrıntılara yer vereceğim arkadaşlar. bence okumayın.* geçen yıl halı sahaya gideceğiz ama rakipteki elemanları tanımıyoruz. hava buz gibi. karla karışık yağmur yağıyor saha sivas 4 eylül stadının zeminine dönmüş. karşıdakiler kendi aralarında sızlanmaya başladı oynamayalım falan diye. hani biz de tam işsiz tayfa, okula gittiğimiz yok evden 2 günde bir çıkıyoruz onda da 100 metre yürüyüp markete gidiyoruz. hasta olsak, ayağımızı sakatlasak, kolumuzu kırsak önemi yok. her türlü oynayacağız. biz herifleri sızlanır halde bulduk ya gevşek gevşek hareketler yapıyoruz. biraaader biz her türlü oynarız yaaa soğuktan mı korkucaz olmadı 7 kişi tek kale oynarız falan daha bilumum gevşeklikler. kolpaçino 2'de bizimkiler nedim'in mekanda artistlik yapıyorlar, böyle dayılanıyorlar ya aynen onlar gibiyiz. her neyse maç başladı rakip belli ki toptan anlıyor bizden daha iyi oynuyorlar, bu durumu pek takmıyoruz 4-1 öne geçtik, hala biraaader modunda takılıyoruz ama kötü zemin ve günlük yaşamdaki hareketsizliğin verdiği kondisyonsuzluktan 10. dakikada belimizi tutmaya başladık. sonra adamlar sazı eline bir aldı. deli gibi top çeviriyor ve saklıyorlar. hepsi messi gibi çalım atıyor zaten bizim ayağımızı kaldıracak halimiz yok kaldı ki adamlara girip de ayaklarından topu alalım. nedim'in bizimkilere etek giydirip oynatması gibi oynatıyorlar bizi. her geçen dakika daha da rezil oluyoruz. en son hatırladığım ben kaleye geçmişim, bizim bütün elemanlar forvette. her atağı gol yiyerek savuşturuyoruz öyle bir yorulmuşum ki yanımdan geçen topa elimi uzatamıyorum. normalde bu durumda ufak çaplı bir kavga çıkarmamız gerekiyor ama o derman bile yok aq. sonuç olarak maç bitmedi beyler. biz maçı bitiren zili duymadan kendimiz bitirdik daha doğrusu adamlar bu ne aq oynasanıza diyerek kendileri bitirdi. hayatımda bu maçtaki kadar utandığımı hatırlamıyorum. bizi ilgilendiren kısım ise ben maçın ortasına doğru fark daha açılmamışken rezil olacağımızı anladım. maçtan önce o kadar gevşeklik yaptık bir de bunlar bize fark atarsa yerin dibine gireceğiz. dedim ki "allah'ım bize yardım et". ulan hıyar. 2 aydır evden bile çıkmıyorsunuz 3 aydır maç yaptığınız yok, üstüne gömmüşsünüz pizzaları, pideleri, tatlıları, börekleri. takım desen 4 adam sabit, 3'üyle hiç beraber oynamamışsınız. taktiksel disiplin yok, geri koşma yok, pas yok hiçbir şey yok. ondan sonra "yardım et". insan utanır şu duayı etmeye değil mi? işte bizim takım da böyle. hiçbir çaba yok. yenilmemek için bile uğraşmıyorlar. top birinin götüne çarpar, kaleci hata yapar, 5-6 topu da muslera çıkarır biri direkten döner, kazanır efsane oluruz. yok böyle birşey aq sen önce çabanı göster, elinden geleni yap sonra beklenti içine gir. işte biz bu kafada olduğumuz sürece kadıköy'de asla kazanamayacağız. çünkü o ihtimal fenerbahçe'nin 22 nisan 2012'de mucizevi bir şekilde kazandığı maçla kapandı. 50-60 yıl beklememiz lazım ama o kadar vaktimiz yok. bu arada galatasaray'ın travmatik bir sorununu ele alırken kendi travmamı anlattım. takımı kötü emellerime alet etmiş gibi oldum da ben napayım amk çok kötü bir maçtı be. şu an bile içimi bir sıcaklık bir baskı kapladı. üstünden neredeyse bir yıl geçti, halı sahaya gitmedik ondan sonra. yuh lan bize.
App Store'dan indirin Google Play'den alın