• 427
    1 ay önce 5 liraya çözülecek coronavirüs probleminin, 2 ay sonra 555 liraya çözülemeyeceğini nihayet anlamaya başladılar. şimdi büyüyen sorunu 55 liraya çözmek için bağış istiyorlar. yani ihmalin fatura farkını senden istiyorlar. konunun kaba özeti bu maalesef.

    hasta olmamak, hasta etmemek, devlete olan maddi borçları mümkünse ötelememek ve sıfırlamak. bunlar bağışdan önemli. ben bunları yaptım. bağış yaparsam da haluk levent'i ararım.
  • 430
    gerçekten beni benden alıp bitiren, götüren, sömüren vs. her şeyi yapan bir virüs. allah kahretsin.

    sağlığımda bir sıkıntı yok, 13'ünden itibaren evden çalışıyorum ve evden dışarı çıkmıyorum. ama sorun şu ki, evden çalışmıyorum, evden ızdırapçekiyorum.

    bunun en büyük sebebi de ülkedeki ekonomik durum. görece olarak iyi bir firmada satınalma müdürü olarak görev yapıyorum. şirketlerin nakit akışındaki sorun, bütçeler, ödemeler, faturalar, vadeler, tedarikçiler vs. kimle konuşsam, 1 tane olumlu görüşme yapamıyorum. 13'ünden beri 737 tane telefon görüşmesi yapmışım ve herkes kan ağlıyor, sektörler bitik durumda. bu konuştuğum kişiler de, iyi şirketlerde ismi olan, ülkedeki lokomotif kurumlar. fakat hepsi şu anda çok kötü durumda. ben hem evi, hem ailemi, hem eşimi yönetmek durumundayım. tamamen onlara destek veriyorum. fakat gün içerisindeki konuştuğum herkesteki bozuk ve kötü psikolojiden etkilenmemek de elde değil.

    bir şekilde bu süreç bitecek, hepimiz sosyal hayatlarımıza geri döneceğiz. fakat bu ekonomik buhranın acısı çok kötü çıkacaktır orası da bir gerçek. zorluklarla 5.7-5.8 bandında tutmaya çalışılan dolar kuru bile bir anda 6.5'lara geldi, nereye gidebileceğine dair hiç bir fikrimiz yok ki bu dönemde bile amerika karşılıksız para basma sürecine girdi. bizim devletimiz ise, bize yardım etmek için, bizden para istiyor.

    artık acayip bunaldım, virüs filan şu anda umurumda bile değil. tabi bu kadar rahat konuşuyorum da, başıma gelse, yanımdakilerden birine bir şey olsa, muhtemelen şu yazdıklarım uçar gider. bir an önce hayatımdan şu süreci ve aşamaları atmak, def etmek istiyorum. biri gelip dese ki, hadi 1 ağustos'tan itibaren yaşamaya devam edeceksin, herhalde şu anda direk kabul ederim.

    ne bileyim be sözlük, şöyle dönüp baksam, yazdıklarımda elle tutulur bir şey yok ama bir yandan da hayatımızı çok etkileyecek konular var. allah herkese sabır ve şifa versin. sorunsuz bir şekilde bu sürecin atlatılmasını diliyorum.

    #evdekalın
  • 431
    31 mart 2020'de 15422 test yapılıp 2704 pozitif vaka tespit edilmiş.

    test vaka oranı hala %17. yani pozitif buldukça oran azalmıyor ne yazık ki, azalmayacak da.

    planlı karantina veya sokağa çıkma yasağı olmadıkça da böyle bir beklentide olmamak gerek.

    son 24 saatte 46 vatandaşımızı daha kaybettik, toplam kaybımız 214.

    3 ay sonra bağıra bağıra gelen salgını bile ellerine yüzlerine bulaştırdılar ya şu virüs bizim ülkeden çıkmış olsa nüfusu %5-10 kaybederdik herhalde.
  • 432
    kişisel önlemlerini yeterince alan bireylerin bulaşma ihtimali olmayan hastalık. genelde bunu "doktorlar nasıl bulaşıyor" diyerek çürütenler oluyor. doktorlar kuralları yeterince bilse de hastaya yakın temas kurmak, sosyal mesafe olayını uygulayamamak, gerektiğinde nefesine ya da tükürüğüne maruz kalmak, çok yoğun çalışmadan dolayı bilinçsizce ya da yorgunluktan virüsü ellerinden göz ya da kulak gibi uzuvlarıyla istem dışı taşıma gibi şekillerde bulaşıyorlar.

    evden çıkmamak, kendini izole etmek tabi ki riski sıfırlıyor. ancak özellikle iş sebebiyle dışarıya çıkmak zorunda kalan insanların kendini kurbanlık koyun gibi hissetmemesi, bu hissiyatla "zaten hasta olurum" düşüncesine kapılıp tedbiri elden bırakmaması gerekiyor. sosyal mesafe denen 1.5-2 metre mesafeyi koruyamadığınız anlarda bile göz-burun-kulak-ağız yoluyla doğrudan birilerinin nefesine/tükürüğüne maruz kalmamaya çalışırsanız, bunlar olmasa da elinizi ilk fırsatta tekrardan temizlerseniz riski ortadan kaldırmanız mümkün olacaktır.

    bu süreçte açıkçası herkes doktor oldu. kimisi iyi niyetle, kimisi art niyetle, kimisi işte laf ola bir şeyler anlatıp duruyor. ancak pek çok uzmanın, dünya sağlık örgütü'nün açıklamaları da bu doğrultuda genelde.
  • 433
    1 nisan 2020 günü 14396 test yapılmış ve 2148 vaka pozitif.toplam vaka 15679.

    test-vaka oranı %15.

    bugün de 63 vatandaşımız hayatını kaybetmiş. toplam kaybımız 277 oldu.

    son 24 saatten iyileşen 90 vatandaşımız var.

    çok tehlikeli bir düşmanla karşı karşıyayız. istediğin kadar elini yıka, dezenfekte et, dikkatli ol 1 sn'lik dikkat bozukluğu ile alabiliyorsun virüsü.

    maske, eldiven vs önemli değil.

    tüm gün evde otursan da 2 dakika markete çıktığında bile virüslü ürüne, tezgaha veya kapıya dokunduktan sonra burnun, gözün kaşındı refleks olarak dokunduysan geçmiş olsun.

    önemli olan eldiven , ağzı burnu kapatmak değil. elleri ne olursa olsun yüz bölgesinden uzak tutmak gerekiyor.

    edit: illere göre dağılımı da ekleyelim:

    vaka: https://pbs.twimg.com/...g&name=4096x4096
    vefat: https://pbs.twimg.com/...g&name=4096x4096
  • 436
    asi bulununcaya kadar -ki sars asisi yuzunden cok daha titizler ve acele edilmeyecek- malesef bir sekilde herkese bulasacak virusun olusturdugu pandeminin adi covid-19. bir metre mesafe, maske, dokunma gibi keskin önlemlere ragmen hala yayiliyor olmasinin tek sebebi var o da hava yolu. mikro partikeller ki 0.5p boyunda oldugu söyleniyor bulundugu ortamda yarim saat havada kalabiliyor. havadan daha hafif. bizim ulasabilecegimiz en kral maskeler bile 2.5p’ye kadar zor suzuyor. o yuzden onca önleme kat kat giysilere ragmen saglik calisanlari virus kapiyor. bundan kacis yok arkadaslar.

    virusler genelde agresif baslayip sonra siddetini dusururler. bunun da sebebi hayatta kalma icguduleridir. tum canli ve yari canlilarda ”default” gelir. simdi korona elinin altinda surekli insan bedeni oldugu icin agresif bir sekilde öldurup cogaliyor. ancak bilinen vakalarin disinda viruse cok fazla maruz kalmamislar arasinda hafif soguk alginligi, kirilganlik, keyifsizlik vs. durumlariyla hastaligi atlatanlar var. hicbir semptom göstermeden virusu gecirip bagisiklik kazananlar var. bir nevi dogal asi gibi dusunun ve nufus %30-40 civarinda bagisiklik kazandiginda virus agresifligini yitirir, öldurme ve bulasma orani duser. korona’da da bu böyle olacak. tipki sars gibi.

    tum ulkeyi karantina altina almak, evde kapali kalmak, sokaga cikma yasagi gibi önlemler cözum gibi durabilir. hatta bugun ulkeyi kapatalim kimse 1 ay sokaga cikmasin virus biter. ancak sokaga ciktigimiz anda tekrar basa döneriz cunku toplum bagisikligi denen mekanizma henuz oturmamis olacaktir. yukaridaki önlemlerin tek artisi virusun yayilma hizini yavaslatmak ve hastalanlarla daha fazla ilgilenebilmek icin. bir nevi viruse karsi zaman kazaniyoruz.

    malesef toplum bilinci ve ortak akli zayif ulkelerde -ki turkiye, amerika, italya, ispanya, fransa vs. bunlara guzel bir örnek- virus cok siddetli gececek ve agir darbe vuracak. toplum bilinci yuksek ulkelerde ise cok buyuk yikim olusturmayacak. toplum bilinci viruste sudur; virusu ciddiye almak, uyarilari dikkatle takip etmek ve verilen direktiflere harfiyen uymak. bakiniz guney kore, japonya vs. gibi hamleleri dogru yapan ulkeler virusu yavaslatmayi ve zaman kazanmayi basardilar. bu ulkelerde hayat 1-2 ay sonra normale döner. 3-5 ay daha sikintilari olur ve duzen tekrar yerine oturur.

    fransa’da ”yaslilar sokaga cikmasin” dendi isyan edip sallamadilar. okullar kapatildiginda ”oooo tatil” deyip gezmeye cikan italya ve ispanya’nin durumu ortada. spring break’e (sex-uyusturucu-alkol) denk gelen virus vakalari ile amerika perisan. hacilari sanki cok degerli ve özel varliklarmis gibi sokaga salanlar, instagram’da ev partilerinden video atanlar malumunuz. tum uyarilara ragmen bankta oturan yaslilarimiz ”camiye gitmemiz engellenemez” diyen cemaatimiz, hastaneden kacan koronalimiz derken ortak aklimizin ve toplum bilincimizin ne kadar zayif oldugunu net bir sekilde görduk.

    ok yaydan cikti. simdi virusu hafif siyriklarla atlatip bagisiklik kazananlarin sayisina bakmali ve bu rakam %40’in ustundeyse normal hayata geri dönulmeli. virusler aktif konumdayken agresif yönde mutasyon gecirmezler. hayatlarinin devami icin yasayan bir bedene ihtiyaclari olacak. hepsini öldurerek bir yere varamazlar. toplum bagisikligi kazanmis nufuslarda viruslerin bulasma gucleri zayiflar, bedeni hasta etmeden ve öldurmeden sessizlige gömulurler. tipki diger virusler gibi hayatin bir parcasi olurlar.

    bu sureci durduramayiz ama yavaslatabiliriz. bu surecte kendimize, sevdiklerimize ve cevremizdekilere zarar vermeden mumkun oldugunca zaman kazanmaya calisin. aslinda insanlardan uzak acik hava, ev ortamindan daha guvenli. evinizi surekli havalandirin, sirkulasyona dikkat edin. hijyene, gunluk dus almaya gayret edin ki birden agir bir virus yiginina maruz kalmayasiniz. sahilde guneslenmek gibi dusunun. amaciniz guzel bir ten sahibi olmak yani viruse bagisiklik kazanmak. gunese cok maruz kalirsaniz gunes yanigi olursunuz. ama koruyucu kullanip yavas yavas abartmadan guneslenince sutlu cikolata gibi nefis bir teniniz olur.

    ha bir de ”turklere genetik olarak virus bulasmiyor” veya ”abartmayin alt tarafi grip salgini” diyen doktor musvettelerini ciddiye almayin.
  • 438
    bir istanbul'lu ve işe gitmek zorunda olan biri olarak her gün endişe ile sokağa çıkıyorum. veriler, hastalığın istanbul'da inanılmaz ölçüde yayıldığını gösteriyor. bunda en büyük etki bilinçsiz halk ve her gün binlerce kişinin işe gidip-gelmek için mecburen kullandığı toplu taşıma araçları. zaten hastalığın ülkemize geldiğinde yıkıcı ölçüde yayılacağını tahmin etmek çok zor değildi. normal şartlarda istanbul'da sokağa çıkma yasağı gelmesi, hastalığı yavaşlatmada önemli bir koruyu önlem olabilir. ama bu seçenek şu an için gündemde değil gibi? milletçe en az hasarla, bu salgını atlatmak dileğiyle.
  • 439
    viruslerde ölum orani toplam vaka, yas grubu, kronik hastalik, iyilesen ve ölen uzerinden hesaplanir ve asi bulunduktan sonraki iyilesme surecini de bu hesaba dahil edip rakamin cok yuksege cikmadigini ispatlamaya calisirlar. ancak gercek ölum orani asinin olmadigi kapanan dosyalar uzerinden ölen insan sayisina göre yapilmalidir. dogrusu budur. bir virusun ne kadar ölumcul oldugunu gösterir ve ölen kisinin yasina, disine, kusuna bakmadan ”ölen insan” olarak bakilmalidir.

    virus bulastiginda iki secenegimiz var. ya sagliga kavusmak ya ölmek. vakalarin baska sonucu yoktur. ölmek veya ölmemek olarak bakilir. hali hazirda viruslu amansiz yasam mucadelesi verenlerin sonucu henuz belli olmadigindan, hesaba katilmamalidir. bu durumda viruse bulasmis, hayatindan virus gecmis insan sayisina baktigimizda ölum orani an itibariyle %20’dir ve bu rakamin 15-20 gun önce %9’larda oldugunu unutmayalim.

    cin sokaga cikma yasagi ve karantina uygulayip virusun yayilmasini yavaslatti bu dogru ve asi bulununcaya kadar zaman kazaniyorlar. ancak yasak ve karantina cözum degildir. toplum bagisiklik kazanmadigi surece virus bitmez. bu viruse karsi bagisiklik kazanmanin uc yolu var.

    birincisi zor yol olan viruse bulasmak ve vucudun bununla savasmasini beklemek.

    ikincisi virusun agresifliginin azalmasi ki ciktigi gunden beri ufak tefek 40 mutasyona ugramis bir virusten bahsediyoruz zamanla sakinlesecektir.

    ucuncusu ise aşı.

    bu ucunden biri gerceklesmedikce karantina, yasak vs. hepsi gecici cözum. nitekim yasak kalktiginda bagisikligi olmayanlar ikinci ve hatta ucuncu dalgayi baslatabilir.

    ancak unutulmasin ki tip bu kadar gelismis degilken dahi insanoglu en azili pandemilerden kurtuldu. bundan da kurtulacagiz. su an en garanti yöntem viruse bulasmadan asi cikincaya veya firtina dininceye kadar sabirla dayanmak. cunku viruse bulastiginizda birey olarak ölme riskiniz medikal destek aldiginizda bile an itibariyle %20. olur da saglik sistemi cökerse bu risk cok cok daha yuksek. italya’da her turlu korumaya, önleme, uzay elbisesi seviyesinde giysilere ragmen 46 doktor öldurdu bu virus.
  • 440
    günlerdir yazayim mi, yazmayim mi diye dü$ünüyorum. zira mainstream'in aksine bir görü$ berlittiginizde hemen linç ediliyorsunuz. ister katilin, ister katilmayan, isterseniz de linç edin. ancak bir kez okuyun, ara$tirin. uzun bir yazi olmayacak.

    korku ve panik (1):
    öncelikle ortada bir virüs var. evet. ancak bu virüs 2009 yilinda etkisini gösteren domuz gribi kadar bile tehlikeli degil. basit bir dille $öyle anlatmaya çali$ayim:

    100 ki$i enfekte olmu$
    10 test yapilmi$
    10 ki$iden 2si ölmü$
    ölüm orani %20
    peki o test edilmeyen 90 ki$iye nerede?
    ölen ki$ilerin bir kismi farkli hastaliklardan ölüyorlar ve kayitlara korona olarak geçiyorlar. genoa'li italyan (matteo bassetti) doktoru izlemenizi tavisiye ederim. ara$tirisaniz bulursunuz.

    komplo teorisyeni degilim, sadece büyük resme bakmaya çali$iyorum. varsayimlar üzerine degil, somut delillere dayanarak puzzle'i tamamlamaya çali$iyorum. puzzle'i asla tamamlayamayacagimi biliyorum fakat birilerinin gözüme sokmaya çali$tiklari resimlerden yüz çevirip, kendi resmimi çizmeye çal$iyorum.

    biyolojik sava$lar (2):
    çin bu sentetik virüsü a$isi ile birlikte kendi labaratuvarlarinda olu$turdu. hazirlikli idi. örnegin virüs pekin ve shangai'a siçramadi. çin borsasi iflas emedi. kisa sürede hastaneler in$a ettiler. bilinçli, programli ilerlediler ve tüm dünyaya bakin nasilde virüsle ba$a çiktik mesaji verdiler. asil amaçlari dünya piyasasini çökerterek petrolün fiyatini dü$ürmekti ve bunu ba$ardilar. ayriyeten farkinda iseniz kuzey kore ve rusya'ya siçramadi hastalik. it, iti isirmiyor anlayacaginiz.

    qiao liang ve wang xiangsui'nin unrestricted warfare: china's master plan to destroy america kitabin bir göz atin:
    https://www.amazon.com/...merica/dp/1626543054

    kim bunlar, amaçlari ne (3):
    temel hedef dünya nüfusunu 500milyona dü$ürmek. sonrasinda altina endeksli olmayan dijital para.
    georgia guidestones'daki yazitlara bakin.
    denver havalimanini biraz ara$tirin.
    çin dedim fakat bunlar çini de ellerinde tutuyorlar. mao'yu çinin ba$ina musallat eden ki$iler bunlar ve dünya üzerinde 40a yakin aile. içlerinde rotschildler, rockfellerlar, bill gatesler ve buffetlar var. dünya saglik örgütünün en büyük finansörleri. bun insanlar ülkeleri kullaniyorlar.

    yakin gelecek (4):
    çin (saydigim ki$ilerin destegi ile) dünya devi olmada 1 adim daha önce çikacak. avrupa birligi büyük darbe alacak. italyanlar zaten iflas bayragini çektiler, sirada ispanya ve yunanistan var. ingilizler ayrildi. avrupa birbirine dü$erse $a$irmam.

    tavsiye:
    ekranlarda çikan ölüm oranlarini çok ciddiye almayin, mümkünse takp etmeyin. bir sayfa hazirlami$lar, ülkelere göre dünya üzerinde ne kadar enfekte olan insan var, kaçi öldü falan filan. bu sayilara aldanip manipüle olmayin. mevsimlik gripten farki yok. $u an tahmin edilenden çok daha fazla insan enfekte olmu$ durumda. ölü, enfekte sayisina aldanip manipüle olmayin.

    ancak bir gerçek var. virüs ya$li ve bagi$iklik sistemi zayif yani zaten bazi agir hastaliklarla (kanser, bögrek, akciger yetmezligi vs.) mücadele etmek zorunda olan insanlar üzerinde çok daha etkili. fakat bu grip içinde geçerli. ü$enmeyin, dünya üzerinde her yil basit bir gripten ölen insanlarin sayisini ara$tirin.

    son olarak evde kalip kalmama konusunda kararsizim. ben $ahsen i$ime gidip geliyorum ve herhangi bir önlem de almiyorum. sadece insanlara mesafeli duruyorum. sebebi aktif bir ta$iyici olabilme potansiyelim. benim yüzümden agir hastaligi olan insanlarin ve ya$lilarin ölmesini istemiyorum.

    ayik olun.
  • 442
    bu virüsü ciddiye alıyorum çünkü; senin yüzünden başka birisine bulaşıyor. yani söylemek istediğim bu virüsün zararı sadece kendimize değil.

    her yıl gripten, bilmem neyden dolayı kaç tane insan ölüyor söylemleri ise bana çok saçma ve mantıksız geliyor. ben grip yüzünden kimseyi kaybetmedim ama annem ve babam 65 yaşında insanlar. allah korusun, allah yazdıysa bozsun ama bu virüs yüzünden onları kaybetme ihtimalim var mı? maalesef var.

    veya dışarıdaki ahmet amca'ya, aysel teyze'ye de bulaştırmak istemem. kendimize saygımız yoksa, karşımızdakine olsun. bunu virüsü ciddiye almayıp bana bir şey olmazcılara, hâlen sokaklarda keyfi şekilde gezenlere ve başka hastalıklarla karşılaştırıp istatistik paylaşanlara söylüyorum. panik yapmayın ama ciddiye alın.
  • 443
    atip tutan ”oyun buyuk yegen” diyen komplo teorisyenlerinin hesabi surekli yanlis yaptigi ve konuyu basit bir grip gibi gördugu pandemi. butun dunya 3-5 ailenin elindeymis, cin’i bile yönetiyorlarmis, herkese cip takacaklarmis. :)))

    diyelim bu dogru olsun. neyi degistireceksin? hayatinda kac kisiyi gripten kaybettin? cikar yasli anneni babani sokaga yiyorsa? madem resim buyuk. arastirin falan.

    bu virusu oldugundan daha tehlikeli yapan iste bu zihniyet. toplum bilinci ortak akil yok. virusu ciddiye almayan ulkelerde durum ortada.

    siz bilirsiniz.
  • 445
    ölüm oranı hesaplaması bakımından herkesin kafasını karıştırmış olan virüs. an itibariyle (ve oldukça garip bir şekilde) herkes kendi kafasına göre bir ölüm oranı ortaya koymakta bu virüsle ilgili (genelde bizim ülkemize özgü bir durum sanırım bu). dolayısıyla bu konuyu açıklığa kavuşturmaya çalışmak farz oldu. biraz uzun olacak kusura bakmayın.

    baştan belirtmemde fayda var, konunun uzmanı (tıp eğitimi almış biri, sağlıkçı ve/veya doktor) değilim ve yazdıklarım bu konu üzerine yapmış olduğum araştırmalara dayanıyor. bu konuda uzman kişilerin daha detaylı bilgiler verebileceğine de eminim. burada esas amacım, salgın hastalıklar bakımından yapılan ölüm oranı hesaplamalarında kullanılan terimlerin ve metotların farklılıklarını ve hesaplama şekillerini (avantaj ve dezavantajlarıyla birlikte) ortaya koymak, devamında ise yapılan son araştırmalar kapsamında covid-19 için belirlenen ölüm oranını açıklamak. aşağıdaki açıklamaların temel olarak dayanakları da şu kaynaklardır:

    cdc(https://www.cdc.gov/...sson3/section3.html)
    brittanica(https://www.britannica.com/.../case-fatality-rate)
    wikipedia (https://en.wikipedia.org/wiki/Case_fatality_rate)
    who (https://www.who.int/hac/about/definitions/en/)
    hpn makalesi (https://odihpn.org/...tarian-emergencies/) -> who tarafından kaynak gösterilen makale
    lancet’te yayınlanan covid-19 ölüm oranı makalesi (https://www.thelancet.com/...20)30243-7/fulltext)

    öncelikle, salgın hastalıklar sırasında ve sonrasında, toplam ölümlerin yüzdesel olarak ifade edilebilmesi için kullanılan temel üç tane farklı terim mevcut (temel olan 3 tanesine değineceğim, bunun dışında oldukça fazla sayıda farklı terim ve hesaplama metodu bulunuyor ve bunların her biri farklı alanlarda hesaplama yaparak farklı oranlar ortaya koyuyor örn: cinsiyet/ırk bazlı fatalite oranı, yaşa göre uyarlanmış fatalite oranı vs.). bu üç temel terim şu şekilde (terimlerin ingilizcesi üzerinden gidiyorum yanlarına türkçe tercümelerini de ekliyorum, ancak türkçe terimler tam olarak tıbbi karşılıkları olmayabilir, bilenler varsa düzeltebilir):

    cfr: case fatality rate (vaka ölüm oranı)
    ifr: infection fatality rate (enfeksiyon ölüm oranı)
    mr: mortailty rate (fatalite oranı)

    `1) cfr – vaka ölüm oranı`

    bu terim özellikle covid-19 ölüm oranı hesaplamalarında en çok karşımıza çıkan terim. cfr, isminden de anlaşılacağı üzere, bir salgın hastalıkta, hasta olarak tespit edilmiş olan kişilerden (vakalardan) toplam kaç tanesinin öldüğünü ve bunun toplam hastalanan insanlara oranının kaç olduğunu hesaplayan bir sistemdir.

    who tanımı: (https://odihpn.org/...itarian-emergencies/ sf.43, https://www.who.int/hac/about/definitions/en/)

    --- alıntı ---

    hastalık sebebiyle ölen sayısı / toplam vaka sayısı

    --- alıntı ---

    cdc tanımı: (https://www.cdc.gov/...sson3/section3.html)

    --- alıntı ---

    cfr, belirli bir hastalığa sahip olan insanlardan (vaka), o hastalık sebebiyle ölen insanların oranıdır. hastalığın ağırlığını belirten bir ölçüdür. formülü şu şekildedir: (tespit edilen vakalardan belirli sebepler dahilinde ölenlerin sayısı / toplam vaka sayısı) x 10n

    örnek: bir restoranın yeşil soğanlarından bulaşan bir hepatit a salgınında 555 vaka tespit edilmiştir. bu vakalardan 3 tanesi, hastalığa bağlı enfeksiyondan ölmüştür. cfr hesaplaması şu şekildedir: cfr = (3/555) x 100 = %0.5.

    --- alıntı ---

    şimdi, bu cfr hesaplamalarında, özellikle hastalık yayılmaya devam ederken yapılanlarda, bazı problemler ortaya çıkabilir ve bize hatalı ölüm oranları verebilir. covid-19 özelinde konuşacak olursak iki temel sorun mevcut. birincisi, hastalığın kuluçka döneminin uzun olması sebebiyle kişilerin semptom göstermesi 2-3 haftayı, semptom göstermesinden itibaren ilgili vakanın sonuçlanması ise iyileşmeler bakımından ortalama 25 (24.7) günü, ölümler bakımından ise ortalama 18 (17.8) günü bulabilir (kaynak: lancet makalesi sf. 2 ve 7) ve dolayısıyla salgın devam ederken herhangi bir andaki ölüm sayılarının toplam vakalara oranlaması olduğundan daha düşük ölüm oranı bulunmasına sebebiyet verebilir (aynı durum iyileşen vakalarda gecikme içinde geçerlidir). ikinci sorun ise, salgın devam ederken tespit edilen vakaların niteliğiyle ilgilidir. salgın devam ederken hem sağlık sisteminin kaynaklarını efektif kullanmasının bir sonucu olarak, hem insanların hafif semptom belirtilerinde dahi hastaneye gitmekten çekinmesi, hem de covid-19 özelinde semptom göstermeden hastalığı geçiren kişilerin sayısı bakımından, sistem genellikle daha ağır olan vakaları tespit etmektedir. dolayısıyla, ağırlıklı olarak klinik olarak ağır vakaların tespit edildiği bir sistemde, toplam ölenlerin toplam tespit edilen vaka sayısına oranının hesaplanması sonucunda ortaya çıkacak cfr, normalde olduğundan çok daha yüksek bir ölüm oranı verebilecektir.

    bir başka problem ise, hastalıktan ölen kişilerin profilleri ile alakalıdır. limitli kaynaklar nedeniyle salgın süresince tespit edilen vakaların klinik olarak ağır vakalar ağırlıklı olduğunu yukarıda belirtmiştir. şimdi, bu covid-19’un belirli yaş gruplarını daha ağır etkilediği bir gerçek (burada gençler tehdit altında değil algısı çıkmasın, sadece belirli bir yaş kesiminin ortalamaya vurulduğunda daha ağır geçirdiğinden bahsediyorum, yoksa çok ağır hastalık geçiren çok genç insanlarda var ve sayıları azımsanmayacak kadar fazla). buradan yola çıkarak, klinik olarak daha ağır olan vakaların, daha yüksek oranda risk grubunda olan hastalardan oluşması da dikkate alınması gereken bir durum. tespit edilen vakaların klinik olarak ağır vakalara göre yanlı olduğu, klinik olarak ağır vakaların da daha yüksek bir oranının yüksek risk grubunda olan hastalar olduğu ve yüksek risk grubunda olan hastaların ölüm oranlarının daha yüksek olduğu göz önüne alındığında, salt ölüm sayılarına bakılarak oranlama yapılmasının da yine yanıltıcı sonuç verebileceği ortada.

    yukarıdaki sebeplerle yanlı(biased) sonuçlar almamak için, özellikle salgın devam ederken yapılan cfrhesaplamalarının, yukarıda belirttiğim basit formüllerden ziyade, çok daha karmaşık ve tüm bu denklemleri hesaba katarak normalleştirme yapılmış formüllerle hesaplanması daha doğru bir yaklaşım olacaktır (bu alanda uzman kişiler varsa bu formüllere ilişkin daha detaylı bilgi verebilir belki ancak hesaplamalar oldukça karmaşık olduğundan anlamamız pek mümkün değil diye düşünüyorum).

    dipnot: burada şunu da belirtmem gerekiyor; cfrhesaplaması için farklı formül önermeleri de var. mesela bazıları cfrhesaplamasının şu şekilde yapılması gerektiğini söylüyor: [ölen kişi sayısı / (ölen sayısı + iyileşen sayısı)] x 100. dün itibariyle yayınlanan türkiye istatistiğinden yola çıkarsak bu formül şu şekilde sonuç veriyor: [355 / (355+415)] x 100 = %46.1. bu şekilde bir hesaplamanın yol açtığı problem açık şekilde ortada. hastalığın seyri ve toplam iyileşme veya ölüm süreleri oldukça uzun olduğundan, herhangi bir anda (ve özellikle salgının başlangıç ve orta aşamalarında) bu şekilde bir hesap yapılması, görülen vakaların çok büyük bir kısmı henüz sonuçlanmamış olduğundan, inanılmaz derecede yüksek ve yanıltıcı ölüm oranları verecektir.

    `2) ifr – enfeksiyon ölüm oranı`

    bu terim ve hesaplama yönteminde ise, cfr’dan farklı olarak sadece tespit edilmiş vakalar değil, enfekte olmuş ve fakat ya hafif geçirdiği için ya da semptom göstermediği için resmi istatistiklere yansımamış kişiler de dahil hastalıktan etkilenen tüm kişiler dikkate alınarak bir ölüm oranı hesaplaması yapılmaya çalışılır (kaynak: https://en.wikipedia.org/wiki/Case_fatality_rate). bu oldukça spekülatif bir yaklaşım olduğundan genelde çok fazla referans göremezsiniz, ancak bu terim içinde oldukça karmaşık bir hesaplama yapılmakta. bu terim ile ilgili önemli nokta, tespit edilmemiş tüm vakaları da dahil ederek tespit yapmaya çalıştığından, her zaman için cfr’den düşük ölüm oranı ortaya çıkaracak olmasıdır. zira sadece tespit edilen vaka sayısındaki ölüm oranı değil, tüm enfekte olan insanlara kıyasla ölüm oranını hesaplamaya çalışır.

    `3) mr – fatalite oranı`

    bu terim ise, herhangi bir salgın hastalıktan ölen insanların, hastalık tehdidi altında olan genel popülasyona oranını bulmaya çalışır. örneğin, türkiye’de yaklaşık 83 milyon insan olduğunu düşünürsek, toplam 10.000 kişinin öldüğü bir x hastalığının mr oranı, (10.000/83.000.000) x 100 = %0.012 olacaktır. tabi burada da başka problemler ortaya çıkabilir ve farklı hesaplama metotları mevcut (örneğin salgının hangi sürecindeki toplam popülasyonun baz alınacağı vs) kaynak: https://odihpn.org/...itarian-emergencies/

    bu hesaplamadan da görüleceği üzere, mr, tespit edilen ve/veya hastalığa yakalanan kişilerle ilgilenmeyip, hastalığın etkilediği herhangi bir popülasyonda spesifik bir zaman diliminde söz konusu hastalıktan ölüm oranını hesaplamaya çalışmaktadır. dolayısıyla da her zaman için en düşük ölüm oranını verecek olan hesaplama olacaktır.

    covid-19 ölüm oranlari

    şimdi gelelim covid-19’un ölüm oranlarına. burada farklı tespitler ve hesaplama yöntemleri mevcut ve insanlar özellikle hastalıkta ağır kayıplar vermiş italya ve ispanya üzerinden hesaplar yaparak oldukça yüksek ölüm oranlarına ulaşmakta (örneğin italya’da toplam ölüm 13.915, toplam iyileşen sayısı 18.278, toplam vaka sayısı 115.242. bu hesaplamalardan yola çıkarak standard cfr hesaplaması %12, sadece sonuçlanmış vakalara göre ölüm oranı ise %43 çıkmakta). bu oranların yanlış olduğunu söylemiyorum, yapılan hesaplar elbette doğru, sonuçta basit bir hesaplamaya dayanıyor bunlar, ancak bunlar gerçek bir cfrveya ifr hesaplaması değiller ve olamazlar, zira ülkelerin, salgının seviyesinin ve hasta kişilerin profilleri hiç dikkate alınmadan yapılmış basit hesaplamalar olduğundan oldukça yanlı sonuçlar vermektedir).

    resmi verilere ve açıklamalara gelirsek; who tarafından mart başında yayınlanan raporda covid-19’un cfr oranı %3.4 olarak açıklanmıştı (https://www.who.int/...-19---3-march-2020). the lancet’te yayınlana rapor ise daha detaylı ve kapsamlı bir araştırmaya dayanarak farklı bir sonuca ulaşmış durumda. bu rapora göre, crude cfr (ham vaka ölüm oranı) %3.67 olarak tespit edilmiş (bu oran who’nun oranına oldukça yakın). ancak, bunun ham ölüm oranı belirtmekte fayda var. söz konusu raporda yanlı sonuçları elemek adına yukarıda yazdığım sorunlar dikkate alınarak normalleştirme yapılmış ve nihai cfr %1.38 olarak hesaplanmıştır. ifr ise %0.66 olarak tespit edilmiştir. bu oranların farklı verildiği başka araştırmalarda bulunmaktadır. dolayısıyla bunlarda hangisinin doğru olduğunu veya gerçeğe en yakın oranı verdiğini kestirmek şuan için oldukça güç (elimizde yeterli veri yok). ancak genel olarak oranların şu aralıklarda olduğunu söylemek mümkün gözüküyor:

    cfr: %1,38 - %5
    ifr: %0.5 - %1.5

    covid-19 vs grip

    bu da ayrı bir konu. hala daha covid-19’un normal gripten çok farkı olmadığı ve sezonluk grip salgınlarının daha çok insan öldürdüğüne ilişkin yorumlar yapılıyor. bunun bir normalleştirme çabası olduğunu ve insanların panik yapmamak için bu şekilde düşündüğünü anlıyorum, ancak bu şekilde yaklaşımların çok doğru olmadığını düşündüğümü belirtmem gerekiyor. bu önermenin doğru olmadığını, yukarıda verdiğim (oldukça konservatif olan) cfr ve ifr oranları ile sezonluk gribin oranlarını karşılaştırarak bile tespit etmek mümkün.

    cdc verilerinden gidelim (https://www.cdc.gov/flu/about/burden/index.html). cdc’ye göre, abd’de geçen sene toplam 35.520.883 kişi sezonluk gribe yakalanmış, bunların 16.520.350’si medikal tedavi almış, 490,561’i hastanelik olmuş ve toplam 34.157 kişi ölmüştür. bu sayılara göre geçen seneki sezonluk gribin cfr oranı (medikal tedavi görenler ve hastanelik olanları “vaka” olarak değerlendirirsek) %0.2 olacaktır. bu oran, yukarıda covid-19 için yapılan en konservatif cfr değerlendirmesinden dahi çok düşüktür. olayın vahametini anlamak için, geçen sene gribe yakalanan ve vaka olarak kişi sayısına covid-19 konservatif cfr oranını uygulayabiliriz. yani, covid-19’un grip kadar bulaşıcı olması ve benzer sayıda kişiyi enfekte ettiğini, yani toplam 17.010.911 kişinin covid-19 pozitif olduğunu (tespit edilen) hayal edin ve en düşük cfr oranı olan %1.38’den hesap yapın. bu hesapta bile toplam 234.750 kişi hayatını kaybedecek demektir, yani sezonluk gribin neredeyse 7 katı. ki bu en iyi senaryo. cfr’ın bu kadar düşük olmadığını kabul edersek durum daha da vahimleşiyor. örneğin, yukarıdaki oranların ortalamasını alalım (%1.38 ve %5) ve cfr’ın %3.19 olduğunu düşündüğümüzde toplam ölüm sayısı 542.000’in üzerinde olacaktır.

    dolayısıyla yapılacak en büyük hatalardan biri belki de bu hastalığın normal bir grip olduğunu düşünmek ve hafife almaktır.
  • 446
    komplo teorisi ürete ürete dunning-kruger sendromu yaşayan kişiler yüzünden yeteri kadar ciddiye alınmayan hastalıktır. neymiş biyolojik silahmış. bok aferdersin. farzedelim böyle bir şey var, bu biyolojik silahı çin’e musallat eden hangi ülke olabilir? evet bildiniz, abd.. ama bakıyorum, adamların borsası çökmüş durumda, hisse senetleri düşüyor, ülkede 3 milyon kişi işsiz kalmış, hayat durma noktasına gelmiş, ülkenin en başındaki şizofren trump bile bu hastalık için üstüne basa basa “chinese virus” terimini kullanıyor tepki almasına rağmen ama bizim burdakiler malum partinin seçmeni gibi halen büyük resmi görmeye çalışıyorlar.

    arkadaşım, her yüzyıl dünyanın başına böyle felaketler gelmiştir. zamanında veba vardı, avrupa’daki nüfusun %75’i etkilenmişti. o zamanlar insanlık sağlık ve tıbbi açıdan bu kadar ilerde olmadığı için nice insan öldü. keza domuz gribi, keza sars, keza aids. her dönem böyle şeyler oluyor. adam akıllı önlem almak yerine halen komplo teorileri üretip hastalığın ciddiyetini kavrayamıyorsunuz. üstelik burdaki sorun daha ciddi. ben daha önce domuz gribi sebebiyle hayatın felç olduğunu görmedim, keza sars, keza veba.. hiçbiri bu kadar insanlığı tehdit etmemişti. bildiğin yeni bir çağa giriyoruz. ileride tarih kitapları bugünler için ne yazar bilmiyorum ama biyolojik silah, amariga oyunu diye yazmayacak ondan eminim. bi bitin artık yav cidden.

    edit: mesajlar geldi açıklamam için, şöyle açıklayayım;

    bu biyolojik silah denen boku zaten dünya üzerinde 3 ülke tasarlayabilir... çin, abd ve rusya. çin zaten etkilenen ülke konumunda, rusya çin'in en önemli müttefiki, abd ise çin'in düşmanı gibi görülse de abd'nin büyük firmalarının üretim merkezleri çin'de.. daha spesifik örnek vericem. serveti 1 trilyon dolar olan bir şirkette çalışıyorum. fabrikası çin'de. çinde bu olay ayyuka çıktıktan sonra yaptıkları ilk iş çindeki fabrikalarını kapatmaları oldu. ardından üretim durdu. ürün siparişlerini 2 ay sonraya endekslediler. 327 dolar olan hisseleri 240 bandına düştü. daha da düşebilir de çıkabilir de zira çindeki fabrikaları ve mağazaları açıldı ama dünyanın diğer ülkelerinde belirsizlik devam ediyor. hadi diyelim abd kendi vatandaşı da etkilensin istedi ama birader fabrikalar durdu, her şey aksıyor, zaten parası olanın tedavi olabildiği abd sağlık sistemi de şu an çöküş bandında. üretim yok, para akmıyor, pasa basıyorsun, sağlık sektörü çökmüş, bu biyolojik silahın kime faydası var allasen? marslılara mı? üstelik bir devleti çökertmek için biyolojik silah kullanıncaya kadar bir sürü başka yol bulabilirsin. google, huawei'den desteği kesmedi mi? 1.5 sene önce huawei alanla şu an alan kişilerin oranlarını karşılaştıralım isterseniz. çok boş yapıyorsunuz gerçekten.

    örnekler çoğaltılabilir ama bırakın şu her bokun altında bir komplo teorisi bulmayı. galatasaray'ın 20 sene sonra fenerbahçe'yi yenmesi sebebiyle fenerbahçe'nin ligi iptal edip seriyi devam ettirmek istediği için bu virüsü salma teorisi bile daha gerçekçi gözümde. düşündüm de cidden çok mantıklı lan!
  • 449
    beni, ailemi ve çalışma arkadaşlarımı riske sokan virüs. bas bas bağırılıyor; temas en aza indirilmeli, evde kalmalıyız, sosyal mesafemize dikkat etmeliyiz ama büyükler böyle istedi diye hiç tanımadığımız insanlarla karşılıklı işlem yapıp görevimize devam ediyoruz.

    bu mesele sağlık personelleri kadar, birçok şubenin karantinaya alındığı haberleri eşliğinde görevine devam eden biz bankacıların ve yine ekmek parası için çalışan market çalışanlarının, kargocuların, ve benzerlerimizin sağlığıyla oynuyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın