• 451
    ölüm oranı hesaplaması bakımından herkesin kafasını karıştırmış olan virüs. an itibariyle (ve oldukça garip bir şekilde) herkes kendi kafasına göre bir ölüm oranı ortaya koymakta bu virüsle ilgili (genelde bizim ülkemize özgü bir durum sanırım bu). dolayısıyla bu konuyu açıklığa kavuşturmaya çalışmak farz oldu. biraz uzun olacak kusura bakmayın.

    baştan belirtmemde fayda var, konunun uzmanı (tıp eğitimi almış biri, sağlıkçı ve/veya doktor) değilim ve yazdıklarım bu konu üzerine yapmış olduğum araştırmalara dayanıyor. bu konuda uzman kişilerin daha detaylı bilgiler verebileceğine de eminim. burada esas amacım, salgın hastalıklar bakımından yapılan ölüm oranı hesaplamalarında kullanılan terimlerin ve metotların farklılıklarını ve hesaplama şekillerini (avantaj ve dezavantajlarıyla birlikte) ortaya koymak, devamında ise yapılan son araştırmalar kapsamında covid-19 için belirlenen ölüm oranını açıklamak. aşağıdaki açıklamaların temel olarak dayanakları da şu kaynaklardır:

    cdc(https://www.cdc.gov/...sson3/section3.html)
    brittanica(https://www.britannica.com/.../case-fatality-rate)
    wikipedia (https://en.wikipedia.org/wiki/Case_fatality_rate)
    who (https://www.who.int/hac/about/definitions/en/)
    hpn makalesi (https://odihpn.org/...tarian-emergencies/) -> who tarafından kaynak gösterilen makale
    lancet’te yayınlanan covid-19 ölüm oranı makalesi (https://www.thelancet.com/...20)30243-7/fulltext)

    öncelikle, salgın hastalıklar sırasında ve sonrasında, toplam ölümlerin yüzdesel olarak ifade edilebilmesi için kullanılan temel üç tane farklı terim mevcut (temel olan 3 tanesine değineceğim, bunun dışında oldukça fazla sayıda farklı terim ve hesaplama metodu bulunuyor ve bunların her biri farklı alanlarda hesaplama yaparak farklı oranlar ortaya koyuyor örn: cinsiyet/ırk bazlı fatalite oranı, yaşa göre uyarlanmış fatalite oranı vs.). bu üç temel terim şu şekilde (terimlerin ingilizcesi üzerinden gidiyorum yanlarına türkçe tercümelerini de ekliyorum, ancak türkçe terimler tam olarak tıbbi karşılıkları olmayabilir, bilenler varsa düzeltebilir):

    cfr: case fatality rate (vaka ölüm oranı)
    ifr: infection fatality rate (enfeksiyon ölüm oranı)
    mr: mortailty rate (fatalite oranı)

    `1) cfr – vaka ölüm oranı`

    bu terim özellikle covid-19 ölüm oranı hesaplamalarında en çok karşımıza çıkan terim. cfr, isminden de anlaşılacağı üzere, bir salgın hastalıkta, hasta olarak tespit edilmiş olan kişilerden (vakalardan) toplam kaç tanesinin öldüğünü ve bunun toplam hastalanan insanlara oranının kaç olduğunu hesaplayan bir sistemdir.

    who tanımı: (https://odihpn.org/...itarian-emergencies/ sf.43, https://www.who.int/hac/about/definitions/en/)

    --- alıntı ---

    hastalık sebebiyle ölen sayısı / toplam vaka sayısı

    --- alıntı ---

    cdc tanımı: (https://www.cdc.gov/...sson3/section3.html)

    --- alıntı ---

    cfr, belirli bir hastalığa sahip olan insanlardan (vaka), o hastalık sebebiyle ölen insanların oranıdır. hastalığın ağırlığını belirten bir ölçüdür. formülü şu şekildedir: (tespit edilen vakalardan belirli sebepler dahilinde ölenlerin sayısı / toplam vaka sayısı) x 10n

    örnek: bir restoranın yeşil soğanlarından bulaşan bir hepatit a salgınında 555 vaka tespit edilmiştir. bu vakalardan 3 tanesi, hastalığa bağlı enfeksiyondan ölmüştür. cfr hesaplaması şu şekildedir: cfr = (3/555) x 100 = %0.5.

    --- alıntı ---

    şimdi, bu cfr hesaplamalarında, özellikle hastalık yayılmaya devam ederken yapılanlarda, bazı problemler ortaya çıkabilir ve bize hatalı ölüm oranları verebilir. covid-19 özelinde konuşacak olursak iki temel sorun mevcut. birincisi, hastalığın kuluçka döneminin uzun olması sebebiyle kişilerin semptom göstermesi 2-3 haftayı, semptom göstermesinden itibaren ilgili vakanın sonuçlanması ise iyileşmeler bakımından ortalama 25 (24.7) günü, ölümler bakımından ise ortalama 18 (17.8) günü bulabilir (kaynak: lancet makalesi sf. 2 ve 7) ve dolayısıyla salgın devam ederken herhangi bir andaki ölüm sayılarının toplam vakalara oranlaması olduğundan daha düşük ölüm oranı bulunmasına sebebiyet verebilir (aynı durum iyileşen vakalarda gecikme içinde geçerlidir). ikinci sorun ise, salgın devam ederken tespit edilen vakaların niteliğiyle ilgilidir. salgın devam ederken hem sağlık sisteminin kaynaklarını efektif kullanmasının bir sonucu olarak, hem insanların hafif semptom belirtilerinde dahi hastaneye gitmekten çekinmesi, hem de covid-19 özelinde semptom göstermeden hastalığı geçiren kişilerin sayısı bakımından, sistem genellikle daha ağır olan vakaları tespit etmektedir. dolayısıyla, ağırlıklı olarak klinik olarak ağır vakaların tespit edildiği bir sistemde, toplam ölenlerin toplam tespit edilen vaka sayısına oranının hesaplanması sonucunda ortaya çıkacak cfr, normalde olduğundan çok daha yüksek bir ölüm oranı verebilecektir.

    bir başka problem ise, hastalıktan ölen kişilerin profilleri ile alakalıdır. limitli kaynaklar nedeniyle salgın süresince tespit edilen vakaların klinik olarak ağır vakalar ağırlıklı olduğunu yukarıda belirtmiştir. şimdi, bu covid-19’un belirli yaş gruplarını daha ağır etkilediği bir gerçek (burada gençler tehdit altında değil algısı çıkmasın, sadece belirli bir yaş kesiminin ortalamaya vurulduğunda daha ağır geçirdiğinden bahsediyorum, yoksa çok ağır hastalık geçiren çok genç insanlarda var ve sayıları azımsanmayacak kadar fazla). buradan yola çıkarak, klinik olarak daha ağır olan vakaların, daha yüksek oranda risk grubunda olan hastalardan oluşması da dikkate alınması gereken bir durum. tespit edilen vakaların klinik olarak ağır vakalara göre yanlı olduğu, klinik olarak ağır vakaların da daha yüksek bir oranının yüksek risk grubunda olan hastalar olduğu ve yüksek risk grubunda olan hastaların ölüm oranlarının daha yüksek olduğu göz önüne alındığında, salt ölüm sayılarına bakılarak oranlama yapılmasının da yine yanıltıcı sonuç verebileceği ortada.

    yukarıdaki sebeplerle yanlı(biased) sonuçlar almamak için, özellikle salgın devam ederken yapılan cfrhesaplamalarının, yukarıda belirttiğim basit formüllerden ziyade, çok daha karmaşık ve tüm bu denklemleri hesaba katarak normalleştirme yapılmış formüllerle hesaplanması daha doğru bir yaklaşım olacaktır (bu alanda uzman kişiler varsa bu formüllere ilişkin daha detaylı bilgi verebilir belki ancak hesaplamalar oldukça karmaşık olduğundan anlamamız pek mümkün değil diye düşünüyorum).

    dipnot: burada şunu da belirtmem gerekiyor; cfrhesaplaması için farklı formül önermeleri de var. mesela bazıları cfrhesaplamasının şu şekilde yapılması gerektiğini söylüyor: [ölen kişi sayısı / (ölen sayısı + iyileşen sayısı)] x 100. dün itibariyle yayınlanan türkiye istatistiğinden yola çıkarsak bu formül şu şekilde sonuç veriyor: [355 / (355+415)] x 100 = %46.1. bu şekilde bir hesaplamanın yol açtığı problem açık şekilde ortada. hastalığın seyri ve toplam iyileşme veya ölüm süreleri oldukça uzun olduğundan, herhangi bir anda (ve özellikle salgının başlangıç ve orta aşamalarında) bu şekilde bir hesap yapılması, görülen vakaların çok büyük bir kısmı henüz sonuçlanmamış olduğundan, inanılmaz derecede yüksek ve yanıltıcı ölüm oranları verecektir.

    `2) ifr – enfeksiyon ölüm oranı`

    bu terim ve hesaplama yönteminde ise, cfr’dan farklı olarak sadece tespit edilmiş vakalar değil, enfekte olmuş ve fakat ya hafif geçirdiği için ya da semptom göstermediği için resmi istatistiklere yansımamış kişiler de dahil hastalıktan etkilenen tüm kişiler dikkate alınarak bir ölüm oranı hesaplaması yapılmaya çalışılır (kaynak: https://en.wikipedia.org/wiki/Case_fatality_rate). bu oldukça spekülatif bir yaklaşım olduğundan genelde çok fazla referans göremezsiniz, ancak bu terim içinde oldukça karmaşık bir hesaplama yapılmakta. bu terim ile ilgili önemli nokta, tespit edilmemiş tüm vakaları da dahil ederek tespit yapmaya çalıştığından, her zaman için cfr’den düşük ölüm oranı ortaya çıkaracak olmasıdır. zira sadece tespit edilen vaka sayısındaki ölüm oranı değil, tüm enfekte olan insanlara kıyasla ölüm oranını hesaplamaya çalışır.

    `3) mr – fatalite oranı`

    bu terim ise, herhangi bir salgın hastalıktan ölen insanların, hastalık tehdidi altında olan genel popülasyona oranını bulmaya çalışır. örneğin, türkiye’de yaklaşık 83 milyon insan olduğunu düşünürsek, toplam 10.000 kişinin öldüğü bir x hastalığının mr oranı, (10.000/83.000.000) x 100 = %0.012 olacaktır. tabi burada da başka problemler ortaya çıkabilir ve farklı hesaplama metotları mevcut (örneğin salgının hangi sürecindeki toplam popülasyonun baz alınacağı vs) kaynak: https://odihpn.org/...itarian-emergencies/

    bu hesaplamadan da görüleceği üzere, mr, tespit edilen ve/veya hastalığa yakalanan kişilerle ilgilenmeyip, hastalığın etkilediği herhangi bir popülasyonda spesifik bir zaman diliminde söz konusu hastalıktan ölüm oranını hesaplamaya çalışmaktadır. dolayısıyla da her zaman için en düşük ölüm oranını verecek olan hesaplama olacaktır.

    covid-19 ölüm oranlari

    şimdi gelelim covid-19’un ölüm oranlarına. burada farklı tespitler ve hesaplama yöntemleri mevcut ve insanlar özellikle hastalıkta ağır kayıplar vermiş italya ve ispanya üzerinden hesaplar yaparak oldukça yüksek ölüm oranlarına ulaşmakta (örneğin italya’da toplam ölüm 13.915, toplam iyileşen sayısı 18.278, toplam vaka sayısı 115.242. bu hesaplamalardan yola çıkarak standard cfr hesaplaması %12, sadece sonuçlanmış vakalara göre ölüm oranı ise %43 çıkmakta). bu oranların yanlış olduğunu söylemiyorum, yapılan hesaplar elbette doğru, sonuçta basit bir hesaplamaya dayanıyor bunlar, ancak bunlar gerçek bir cfrveya ifr hesaplaması değiller ve olamazlar, zira ülkelerin, salgının seviyesinin ve hasta kişilerin profilleri hiç dikkate alınmadan yapılmış basit hesaplamalar olduğundan oldukça yanlı sonuçlar vermektedir).

    resmi verilere ve açıklamalara gelirsek; who tarafından mart başında yayınlanan raporda covid-19’un cfr oranı %3.4 olarak açıklanmıştı (https://www.who.int/...-19---3-march-2020). the lancet’te yayınlana rapor ise daha detaylı ve kapsamlı bir araştırmaya dayanarak farklı bir sonuca ulaşmış durumda. bu rapora göre, crude cfr (ham vaka ölüm oranı) %3.67 olarak tespit edilmiş (bu oran who’nun oranına oldukça yakın). ancak, bunun ham ölüm oranı belirtmekte fayda var. söz konusu raporda yanlı sonuçları elemek adına yukarıda yazdığım sorunlar dikkate alınarak normalleştirme yapılmış ve nihai cfr %1.38 olarak hesaplanmıştır. ifr ise %0.66 olarak tespit edilmiştir. bu oranların farklı verildiği başka araştırmalarda bulunmaktadır. dolayısıyla bunlarda hangisinin doğru olduğunu veya gerçeğe en yakın oranı verdiğini kestirmek şuan için oldukça güç (elimizde yeterli veri yok). ancak genel olarak oranların şu aralıklarda olduğunu söylemek mümkün gözüküyor:

    cfr: %1,38 - %5
    ifr: %0.5 - %1.5

    covid-19 vs grip

    bu da ayrı bir konu. hala daha covid-19’un normal gripten çok farkı olmadığı ve sezonluk grip salgınlarının daha çok insan öldürdüğüne ilişkin yorumlar yapılıyor. bunun bir normalleştirme çabası olduğunu ve insanların panik yapmamak için bu şekilde düşündüğünü anlıyorum, ancak bu şekilde yaklaşımların çok doğru olmadığını düşündüğümü belirtmem gerekiyor. bu önermenin doğru olmadığını, yukarıda verdiğim (oldukça konservatif olan) cfr ve ifr oranları ile sezonluk gribin oranlarını karşılaştırarak bile tespit etmek mümkün.

    cdc verilerinden gidelim (https://www.cdc.gov/flu/about/burden/index.html). cdc’ye göre, abd’de geçen sene toplam 35.520.883 kişi sezonluk gribe yakalanmış, bunların 16.520.350’si medikal tedavi almış, 490,561’i hastanelik olmuş ve toplam 34.157 kişi ölmüştür. bu sayılara göre geçen seneki sezonluk gribin cfr oranı (medikal tedavi görenler ve hastanelik olanları “vaka” olarak değerlendirirsek) %0.2 olacaktır. bu oran, yukarıda covid-19 için yapılan en konservatif cfr değerlendirmesinden dahi çok düşüktür. olayın vahametini anlamak için, geçen sene gribe yakalanan ve vaka olarak kişi sayısına covid-19 konservatif cfr oranını uygulayabiliriz. yani, covid-19’un grip kadar bulaşıcı olması ve benzer sayıda kişiyi enfekte ettiğini, yani toplam 17.010.911 kişinin covid-19 pozitif olduğunu (tespit edilen) hayal edin ve en düşük cfr oranı olan %1.38’den hesap yapın. bu hesapta bile toplam 234.750 kişi hayatını kaybedecek demektir, yani sezonluk gribin neredeyse 7 katı. ki bu en iyi senaryo. cfr’ın bu kadar düşük olmadığını kabul edersek durum daha da vahimleşiyor. örneğin, yukarıdaki oranların ortalamasını alalım (%1.38 ve %5) ve cfr’ın %3.19 olduğunu düşündüğümüzde toplam ölüm sayısı 542.000’in üzerinde olacaktır.

    dolayısıyla yapılacak en büyük hatalardan biri belki de bu hastalığın normal bir grip olduğunu düşünmek ve hafife almaktır.
  • 452
    komplo teorisi ürete ürete dunning-kruger sendromu yaşayan kişiler yüzünden yeteri kadar ciddiye alınmayan hastalıktır. neymiş biyolojik silahmış. bok aferdersin. farzedelim böyle bir şey var, bu biyolojik silahı çin’e musallat eden hangi ülke olabilir? evet bildiniz, abd.. ama bakıyorum, adamların borsası çökmüş durumda, hisse senetleri düşüyor, ülkede 3 milyon kişi işsiz kalmış, hayat durma noktasına gelmiş, ülkenin en başındaki şizofren trump bile bu hastalık için üstüne basa basa “chinese virus” terimini kullanıyor tepki almasına rağmen ama bizim burdakiler malum partinin seçmeni gibi halen büyük resmi görmeye çalışıyorlar.

    arkadaşım, her yüzyıl dünyanın başına böyle felaketler gelmiştir. zamanında veba vardı, avrupa’daki nüfusun %75’i etkilenmişti. o zamanlar insanlık sağlık ve tıbbi açıdan bu kadar ilerde olmadığı için nice insan öldü. keza domuz gribi, keza sars, keza aids. her dönem böyle şeyler oluyor. adam akıllı önlem almak yerine halen komplo teorileri üretip hastalığın ciddiyetini kavrayamıyorsunuz. üstelik burdaki sorun daha ciddi. ben daha önce domuz gribi sebebiyle hayatın felç olduğunu görmedim, keza sars, keza veba.. hiçbiri bu kadar insanlığı tehdit etmemişti. bildiğin yeni bir çağa giriyoruz. ileride tarih kitapları bugünler için ne yazar bilmiyorum ama biyolojik silah, amariga oyunu diye yazmayacak ondan eminim. bi bitin artık yav cidden.

    edit: mesajlar geldi açıklamam için, şöyle açıklayayım;

    bu biyolojik silah denen boku zaten dünya üzerinde 3 ülke tasarlayabilir... çin, abd ve rusya. çin zaten etkilenen ülke konumunda, rusya çin'in en önemli müttefiki, abd ise çin'in düşmanı gibi görülse de abd'nin büyük firmalarının üretim merkezleri çin'de.. daha spesifik örnek vericem. serveti 1 trilyon dolar olan bir şirkette çalışıyorum. fabrikası çin'de. çinde bu olay ayyuka çıktıktan sonra yaptıkları ilk iş çindeki fabrikalarını kapatmaları oldu. ardından üretim durdu. ürün siparişlerini 2 ay sonraya endekslediler. 327 dolar olan hisseleri 240 bandına düştü. daha da düşebilir de çıkabilir de zira çindeki fabrikaları ve mağazaları açıldı ama dünyanın diğer ülkelerinde belirsizlik devam ediyor. hadi diyelim abd kendi vatandaşı da etkilensin istedi ama birader fabrikalar durdu, her şey aksıyor, zaten parası olanın tedavi olabildiği abd sağlık sistemi de şu an çöküş bandında. üretim yok, para akmıyor, pasa basıyorsun, sağlık sektörü çökmüş, bu biyolojik silahın kime faydası var allasen? marslılara mı? üstelik bir devleti çökertmek için biyolojik silah kullanıncaya kadar bir sürü başka yol bulabilirsin. google, huawei'den desteği kesmedi mi? 1.5 sene önce huawei alanla şu an alan kişilerin oranlarını karşılaştıralım isterseniz. çok boş yapıyorsunuz gerçekten.

    örnekler çoğaltılabilir ama bırakın şu her bokun altında bir komplo teorisi bulmayı. galatasaray'ın 20 sene sonra fenerbahçe'yi yenmesi sebebiyle fenerbahçe'nin ligi iptal edip seriyi devam ettirmek istediği için bu virüsü salma teorisi bile daha gerçekçi gözümde. düşündüm de cidden çok mantıklı lan!
  • 455
    beni, ailemi ve çalışma arkadaşlarımı riske sokan virüs. bas bas bağırılıyor; temas en aza indirilmeli, evde kalmalıyız, sosyal mesafemize dikkat etmeliyiz ama büyükler böyle istedi diye hiç tanımadığımız insanlarla karşılıklı işlem yapıp görevimize devam ediyoruz.

    bu mesele sağlık personelleri kadar, birçok şubenin karantinaya alındığı haberleri eşliğinde görevine devam eden biz bankacıların ve yine ekmek parası için çalışan market çalışanlarının, kargocuların, ve benzerlerimizin sağlığıyla oynuyor.
  • 457
    test rakamlarımız hala çok ama çok aşağıda kimse algı yapmasın bu konuda.
    bugüne kadar amerika’da pozitif çıkan insan sayısı tam 306 bin ama yapılan test 1.550.000.
    almanya’da tam 900.000 bin.
    bu hastalık ancak test ile engelenebilir.
    yani ne kadar test yaparsak hastaları daha çabuk izole edebiliriz.
    herkes olumlu tarafından bakıp iyileşen sayıya bakıyor ama pozitif çıkan ve yoğun ile entübe hastası sayısına bakmıyor.
    hepsinde ciddi artış söz konusu.
    bugün ölen biten ispanya’da toplam vaka sayısı 120.000 ve bugün çıkan pozitif 5000 civarı.
    bizde ise 20000 vakaya her gün 3000 ekliyoruz.
    havalar kötü iken şimdilik evde oturan insan sayısı herkesi aldatıyor. güneş çıkıp hava 20 derece olunca kimse evde oturmayacak yine kendini sokaklara atacak.
    acilen en azından istanbul ankara gibi yerlerde elzem eczane gıda gibi iş yerleri hariç sokağa çıkma yasağı ilan edilmeli.
  • 458
    salgının ilk günlerinden beri dünyanın en önemli ülkesi olan abd'yi dolayısıyla trump'ı takip ediyorum. inanılmaz bir karakter. gerçekten istese abd'yi bölebilecek potansiyel var kendisinde. ancak çok umursamıyor belli ki ülkenin durumunu. gün sonlarında z raporu alıp ona göre hamle yapıyor. film gibi adam. twitter'da kendi konuşma yaptığı programın aynı saatteki diziden fazla izlendiği için kendi reklamını yapan birisinin aynı zamanda abd başkanı olması bence bu salgından bile büyük bir olay. salgın bitince trump'ın salgın gğnlerinin belgeseli yapılmalı. muhteşem malzeme var.

    bir an önce bitmesini beklediğimiz salgın...
  • 461
    ücretli izin, borç erteleme ve sokağa çıkma yasağı gelmediği sürece yayılmaya devam edecek. bu inat neden anlamıyorum, ekonomi kötüye gidecek türkiye üretmeye devam etmeli diyorlar ama zaten kötü. hastalığın yayılması, daha çok vatandaşın ölmesi, sağlık çalışanlarının tamamen hastalanması, hastahanelerin sadece covid-19 vakalarına bakacak duruma gelmesi gibi seçenekler daha mı mantıklı geliyor. salgın hastalık konusunda karar halkın kendisine bırakılamaz, herkes kendi ve etrafındaki tanıdıklarının canını düşünüp duygusal hareketlerde bulunuyor ki bu çok normal, mantık yerine duygulara bırakıyor. insanlar biniyor arabalarına başka şehirlere gidiyor, başka şehre virüs taşıması veya oradaki sağlık alt yapısı gibi durumları düşünmüyor bile. ilk pozitif vakanın açıklandığı gün sokağa çıkma yasağı gelseydi şu an çok farklı şeyler konuşuyor olacaktık, sınırlarımızı kapatmamız yeterli olacaktı. zamanı geriye alamadığımıza göre, daha sonra çok üzülmememiz için çare sokağa çıkma yasağı.
  • 464
    insanoğlunun ne kadar balon olduğunu gösteren hastalık. yok şöyle gelişmişiz yok böyle gelişmişiz... bir tane hastalık 2 aydır tüm dünyayı durma noktasına getirdi, belli ki daha da böyle olmaya devam edecek. şaka gibi ama 2020 yılında cüzzamı, vebayı yaşıyoruz resmen. bundan 40 yıl önce 50 yıl önce insanlar 2020'yi nasıl hayal ediyordu, biz ne yaşıyoruz.

    bu yılda bunu yaşıyorsak biz olmamışız demektir ya. ateşle baştan başlayalım derim.
  • 465
    işyerimin bu hastalığı ısrarla kaale almaması sebebiyle, gerekirse işten çıkarılmayı dahi göze alarak evde kalmaya devam etmeye karar verdiğim salgın. yalnız bir sorum olacak. durumum çok iyi değil ama elimdeki birikim ile 2 ay daha idare edebilirim.

    merak ettiğim şey; 5 yıldır düzenli olarak sigortam ödendiği için, 100 gün daha sağlık hizmetlerinden yararlanabiliyorum. aynı şekilde eşimde benim gibi bu durumdan yararlanabiliyor mu acaba? normalde ben çalıştığım için benim sağlık hizmetimden o da yararlanabiliyordu. benim 100 günlük hakkı mı da kullanabiliyor mu merak etmekteyim?
  • 466
    işyerinde bir dizi önlemler aldığımız hastalık.

    60 yaş üstü çalışanlar, kronik rahatsızlıkları bulunan çalışanlar idari izinliler. toplu taşıma ile gelip giden çalışanların ise ya ulaşım sorunu çözüldü ya da onlar da idari izinli sayıldı.
    yemekhanede masa sayısı azaltıldı, çapraz oturma düzenine geçildi.
    tek kullanımlık tabak, çanak, su, ekmek, bardak gibi malzemelere geçildi ayrıca.
    yemekhane, tuvalet ve banyolar günlük olarak çamaşır suyuyla yıkanıyor. ayrıca araçlar da dahil işyerinin bütün bölümleri haftada bir özel bir şirket tarafından hidrojen peroksit ile dezenfekte ediliyor.
    çalışanların sabah akşam ateşini ölçüyoruz.
    kampta kalan çalışanların dışarı çıkmalarını kısıtlandırdık.
    çalışanlara her sabah redoxon ve ligone içiriyoruz bağışıklık sistemleri güçlensin diye.
    şantiyelerde maske kullanımının tamamen zorunlu olacağı yönünde söylentiler de mevcut önümüzdeki 1-2 gün içerisinde netlik kazanır tabi.

    ancak şunu söyleyeyim. burada iş dursa iş durdu diye sevinecek 1 tane bile adam yok. cumartesi günü 19 yaşında bir kardeşimizi yaşı nedeniyle izne çıkardık. idari izinli olduğu halde, maaşı tam ödeneceği halde ağlayacaktı çocuk. herkesin geçim derdi var, borcu harcı var. olmayanın da hayalleri var. bu süreci çalışarak ve hastalanmadan atlatma peşinde insanlar. dahası 1 aydır sözde sokağa çıkma yasağı uygulandığı söylenen italya'da da vaka sayısında hiç bir azalma yok. artmaya devam ediyor. topyekün bi sokağa çıkma yasağının hiç bir ülkede uygulandığına da inanmıyorum zaten. bizdeki 20 yaş altına sokağa çıkma yasağı mevzusu da eminim ki yurtdışında bazı haber sitelerinde türkiye'de sokağa çıkma yasağı ilan edildi diye haber olmuştur. ancak sanayiyi kapatacak göt kimsede yok.

    ve en önemlisi bu salgını bugün yensen yarın yeni bi vaka gelmesiyle süreci sil baştan tekrar yaşarsın. sokağa çıkma yasağı salgını yenmek için değil, kontrollü bir şekilde yayılmasını sağlayıp, sağlık sistemini çökertmesini önlemek için bir önlem sadece. bir aşısı bulunana kadar bu virüs ile yaşayacağız. acı ama gerçek.
  • 467
    insana göre çalışan pis bir virüs. 27 yaşında hiç bir kronik rahatsızlığı olmayan bir bireyi kan öksürtecek kadar yataklara düşürürken, 85 yaşında bir insanda da fazla tutunamayarak ölüyor. tabi bu örnek çok nadir. ama gerçekten her insana farklı davranıyor. bağışıklık sisteminden mi kaynaklıyor desem. bağışıklığı güçlü olan insanlarda çok sert atlatıyor hatta ölenler bile var. bence bu virüsün öldürücülüğü maruz kalınan virüs sayısı ile alâkalı olabilir.
  • 468
    new york'ta ki bronx hayvanat bahçesindeki bir kaplanda "kuru öksürük" görülmesi üzerine test yapılmış ve pozitif çıkmış virüs.

    bu hayvanlarda görülen ilk vaka deniyor.

    ayrıca aynı hayvanat bahçesindeki 6 farklı kedigilde de benzer semptomlar görülmüş ve teste alınmış.

    virüsün asemptomatik görevlilerden bulaştığı düşünülüyor.

    evcil hayvanı olanların, ozellikle kedigil familyasından, bilgisine.

    daha önce de bahsettiğim gibi, virüs yeni ve kimse net birşey bilmemesine rağmen her gün ısrarla tv'ye çıkarılan bilim insanları "evet-hayır" gibi net yorumlarda bulunuyor ve bu çok tehlikeli.

    bugün de yanılmıyorsam biri "sinekten bulaşmaz" gibi bir yorum yaptı, daha önce de "kediden köpekten, kuştan bulaşmaz" diyorlardı.

    netleşene kadar her ihtimali düşünüp tetikte olmamız en sağlıklısı.

    edit: yıllarca kedi beslemiş biri olarak kedilerde gözüken corona türü fip'ten daha önce bahsetmiştim ve bu hastalık için yapılması gereken aşı ana aşı grubu içerisinde değil isteğe bağlıdır. etkinliği de kesin değil %60-70 bandında.

    ana aşı grubu kuduz vb aşılardır ve uzun süre evcil hayvanı olan kişiler bile bu hastalıktan,aşıdan haberleri olmadan evcil hayvanlarını kaybedebiliyor. bir de aşının ciddi yan etkileri olduğundan özellikle evde tek hayvanı olanlara hayvan zaten izole yaşayacağı ve bulaşı ihtimali düşük olduğundan, yaptırılması veterinerler tarafından önerilmemekte.

    her memelide olan virüs diğer memeliye geçecek diye bir düşünce de yoktur, bilimsel olarak tedavi-aşı çalışması yapılabilmesi için örnek vaka konulması gerek. fip'in insana bulaşmış türü görülmediğinden insan üzerinde bir çalışma yapılmamıştır.

    son olarak: kedi ve köpeklerde "corona aşısı" diye bir şey yoktur, corona genel bir grubun adıdır dolayısıyla genel bir gruba hitap eden bir aşı mümkün değildir.

    rica ediyorum önce bilgilenelim, sonra bilgilendirelim.
  • 472
    babamın muzdarip olduğu hastalık. birkaç tecrübemi aktarmak isterim. babam 2 sene önce şeker sorunu yaşamıştı, bir süre insülin kullanımıyla, beslenmeye dikkat ile sağlığına kavuşmuştu. 5-6 ay kadar önce de akciğerlerinde leke oluşumu başlamış, antibiyotik tedavisiyle normale dönmüştü.

    biraz burnu dik bir adam olduğu için sürecin başından beri kendisine söz geçiremedik. her gün işe gitti(zaruri olmamasına rağmen), pazar günleri bile her yer kapalı olmasına rağmen aldı başını bir yerlere gitti. 30 mart pazartesi gibi rahatsızlanmaya başladı. ateşi yoktu, sadece aşırı halsizlik yaşadığını ve bazen de başının döndüğünü söylüyordu. biz yine şeker sorunu yaşadığını düşündük. bir süre o hastaneden o hastaneye gidip durdular annemle. hastane girişlerinde ateş ölçümü yapıldığı için, düşük çıktığını görünce covid-19 şüphesi görmüyorlardı. sanırım hastaneler zaten çok yoğun olduğu için covid-19 dışındaki hastalarla pek ilgilenmek istemiyorlardı. itiraf etmek gerekirse bizim aile kendimi bildim bileli uzaktır hastanelerden. halı sahada ayağımı sakatlayıp hastaneye gitmeden 1 ay topal gezdiğimi bilirim. eğer dayanılabilecek bir durumsa gidilmez. özetle bizim ihmalimiz ve hastanelerdeki yoğunluk 1 haftayı boş geçirmemize sebep oldu.

    3 nisan 2020 cuma akşamı artık duramadığını, çok kötü hissettiğini söylemeye başladı. kalktık cuma kendisini zeytinburnu balıklı rum hastanesi'ne götürdük. bir arkadaşının tanıdığı dahiliye doktoru varmış o bakacakmış. girişte babamın ateşini ölçünce korktuklarını hissettim. 39 dereceydi. "keşke buraya getirmeseydiniz, devlete gitseydiniz." dediler. ben de gittiğimde öğrendim, balıklı hastanesi genellikle alkol ve uyuşturucu bağımlılarının yattığı, inin cinin top oynadığı bir hastane. dolayısıyla covid için hiç başvurulduğunu sanmıyorum. babamın o halini görünce korktular, ilgilenmek istemediklerini anladık. onlar ayak sürürken biz kendi aramızda tartışıp bakırköy dr. sadi konuk eğitim ve araştırma hastanesi'ne gitmeye karar verdik. oraya vardığımızda gördüğümüz manzara gerçekten içler acısıydı. gecenin o saatinde nasıl bir kalabalık, virüs yoksa da 5 dakika orada durarak kaparsın yani.

    babam doktorla görüştü, birkaç barkod verdi. şuraya git tükürük ver, şuraya git tomografi çekilecek dendi. adam zor yürüyor zaten, o haline daha fazla dayanamadık. şu ocağa incir ağacı diken özel hastanelerden birini aradık. getirin dediler. hemen çıkıp oraya geçtik.

    kan tahlilleri, tomografi, akciğer filmi vs. çekildi. %99 ihtimalle covid-19 olduğunu söyledi doktor. test sonuçlarının ertesi gün çıkacağını söyledi. kendisini acil serviste bırakıp eve döndük. 4 nisan cumartesi günü sonucun negatif olduğunu söylediler.

    doktorla konuştuğumuzda test sonucunun hata payının yüksek olduğunu, ciğerlerdeki durumun ve kan değerlerinin asıl referansları olduğunu söyledi. bize göre covid-19 hastası dedi. bu verilerin covid-19 testinden daha dikkate alınır olduğunu söyledi.

    şu anda hastanede yatmaya devam ediyor. çok şükür yoğun bakımlık bir durum olmadı henüz. sürekli oksijen veriliyor. sorun şu ki oksijeni kestiklerinde kısa süre içinde değeleri kötüleşiyor. tekrar vermek zorunda kalıyorlar. doktor tedaviye devam edildiğini, oksijene bağlı olmadan vücut savaşabilince, değerlerin kötüleşmediğini gördüklerinde taburcu olabileceğini söyledi. babamla da ara ara telefonla görüşüyoruz. durumu sürekli değişkenlik gösteriyor. bazen iyi hissettiğini, bazen çok kötü olduğunu söylüyor. sürekli ateşi düşürülüyor, tekrar yükseliyor.

    bu arada kendisi 56 yaşında. umarım bu günlerde iyileşme gösterecek.

    allah tüm hastalarımızın yardımcısı olsun. ben yakınımın başına gelmedikçe anlayamadım durumun ciddiyetini. bu yüzden çok pişmanım. benim gibi her şeye "bir şey olmaz yeaav" diyip geçiştiren arkadaşlarımız varsa onların da aklını başına almalarını tavsiye ediyorum. şakası yok cidden.
  • 474
    kendisi benim de 19 mart’ta olan düğünümün iptaline sebep olmuştur. bonus olarak 21 mart’ta gideceğimiz ispanya tatilimizin de iptaline sebep olmuştur. üstüne üstlük paramızı da alamadık sadece erteleme alabildik. benim ve ailemin yanan uçak bileti sayısı da oldukça fazla. ekonomik olarak çok yıprattı sağlık açısından yıpratmaz inşallah. 15 mart’ta zar zor nikahı kıyabildik çok şükür.
App Store'dan indirin Google Play'den alın