2015-16 UEFA Şampiyonlar Ligi C Grubu 3.Hafta Maçı
21:45 Ali Sami Yen Arena
2 - 1
  • 279
    maçla ilgili uefa sitesindeki istatistikler. özellikle takım istatistiği ve pas dağılımları incelenmeye değer.

    dizilimler: http://www.uefa.com/.../2016/2015710_lu.pdf
    ilk yarı istatistikleri: http://www.uefa.com/.../2016/2015710_hr.pdf
    ikinci yarı istatistikleri: http://www.uefa.com/.../2016/2015710_fr.pdf
    oyuncu istatistikleri: http://www.uefa.com/...2016/2015710_sps.pdf
    takım istatistiği: http://www.uefa.com/.../2016/2015710_ts.pdf
    pas dağılımları: http://www.uefa.com/...2016/2015710_tpd.pdf
    taktiksel dizilimler: http://www.uefa.com/.../2016/2015710_tl.pdf
  • 281
    (bkz: 21 ekim 2015 galatasaray benfica maçı/#1835475)

    ah guzel, sonunda futbol bahsedebilecegiz:)

    simdi melo ile ilgili durumu aciklayayim. geri donusleri degil, orta saha arkasi boslugu kapatmak icin ileri cikmiyor demistim, yanlis anlasilma olmasin:) ayni ekonomik sorunlarin cozumu gibi futbolda da bir degeri yukseltmeye kalktiginizda bir degerden feragat etmeniz gerekebiliyor cogunlukla. mesela arsen wenger zamaninda defans oyuncusunu one cikartip orta sahadaki kisi sayisini arttirmaya calistiginda ofansif olarak cok akiskan takimi daha baskin oldugu halde defansif anlamda cok zaaflar verebiliyordu. sonra bundan vazecti cunku atamadigin bir golun hesabini baska pozisyonla cikartma ihtimalin, yedigin boktan bir golle rakibe kendine guven kazandirdiktan sonra o golu cikartma ihtimalinden hem daha fazla hem de atsan bile beraberligi yani o gol atamadigin durumu tekrar yasamis oluyorsun. yani riske ettigin sey onemli.

    bilal'in varligi ile kazanilan penalti icin spekulasyon yapamam cunku gercekten kotu sut cikarmisti, top havalanmiyordu bile, adam da angutluguna penalti yapti. bilal ayni zamanda chedjou'nun ortasina genclerbirligi macinda dogru kosuyla gol de atmisti. bilal'den bu katkiyi beklemek yanlis olmaz. fakat bunu olasiligini nasil sabitleyip arkayi guvence altina alabiliriz? asil mesele burada basliyor. yani hamza'nin eksigi oldugu ve duzeltmeye calismadigi kisim.

    melo'ya donersek, melo'nun oyun sekli ve gorusu bilal'den tamamen farkli. biz gecen sene 1-0'larla sampiyon olduysak bunda melo'nun o gereksiz onde basmak yerine geride kalip orta saha arkasi boslugu doldurmasinin cok buyuk payi var. bilal bir mac kazandirdi belki, ,melo sampiyonluk getirdi. simdi melo neden az kosuyor ya da daha fazla kossa ne olurdu demek dogru degil. daha fazla kosmasi icin alanini birakmasi gerekirdi ve yaninda tempo yapabilen bir orta saha olmadigi icin (selcuk vardi) bunu gerceklestirmesi zaten mumkun olmazdi. 4-2-3-1 icin iki tane tempo yapan kosucu orta saha gerekir. galatasaray'in sorunu da bu zaten. terim bu nedenle selcuk'u biraz daha geri konumlandirdi milli takimda ve verim de aldi. hamza'nin da yapmasi gereken bu. orta ikiliyi daha derine koyup takimin da boyunu kisaltmaya calismali. bloklar arasi o kadar mesafe var ki her yedigimiz hucum kontra atak gibi oluyor.

    tekrar soyleyeyim, bilal'in hicbir sucu yok. ya da selcuk'un. su orta saha duzenin sorumlusu hamza hamzaoglu. iyisiyle kotusuyle. peki orta saha arkasi bosluk diyorsun, bilal'in o kadar mesafe katetmesi normal diyorsun, cunku one cikarak savunuyor, genis alanlara yayiliyor vs ne demek istiyorsun diyebilirsiniz. cevabi cok basit.
    https://twitter.com/...s/656935258865147904

    su rescinde bilal'in isi haritasi var. selcuk'unkinin biraz daha defansif olma olasiligi yuksek ama ben bulamadim o yuzden koyamiyorum. buradan goreceginiz uzere bilal'in cogunlukla oldugu alan sol on, neredeyse sneijder'le ustuste. orta saha arkasinda hic yeri yok, merkezde biraz yogunluk var, savunmada ise tam ters tarafa gecip sag defans onununde biraz yogunluk sahibi. simdi buradaki mantik hatasina gelelim, selcuk sol merkez, bilal sag merkez oyuna basladi, savunmada bu durum tamamken hucumda bilal sol onde. iste bu genel alana yayilim bilal'in katettigi mesafeyi yuksek gosteriyor. ayni zamanda defans onundeki boslugun buyuk olmasinin da sebebi. bunu podolski ve sneijder'in isi haritasi uzerinden biraz daha acalim.

    https://twitter.com/...s/657132244558086144
    goruldugu uzere podolski'nin savunmada gecirdigi isi alani bilal'den fazla. ve daha onceki entry'lerde belirttigim uzere podolski alanini koruyarak oynuyor, yerini kaybetmeden. ve klasik bir cizgi oyuncusu olmadigi icin merkeze dogru da cok fazla alani var.

    https://twitter.com/...s/656954674516480000

    sola yakin oynamayi sevmekle sol cizgi uzerinde oynamak arasindaki fark iste bu isi haritasinda. adamin nasil cizgiden 10 metre iceriden baslayarak oynadigini goruyorsunuzdur. bunun yaninda sneijder'in de savunmada gecirdigi isi alani bilal'den daha yogun. ve yine daha once bahsettigim gibi sneijder de kendi alanini koruyarak ve yerini kaybetmeyerek oynamis.

    bu iki isi haritasina bakarak sunu soyleyebiliriz, sneijder ve podolski bilal'den cok daha dogru ve iyi mucadele etmis. bilal cok iyi niyetli oynamis ama katettigi mesafenin degeri yok. zaten bu nedenle kosu mesafesi diye istatistigin tek basina verilmesi sacmalik diyorum. yoksa istatistigi sevmiyor degilim, tek basina istatistige karsiyim. nereye cekersen onu gosterir desteklenmemis istatistik. simdi bir de sabri konusundaki daha once yaptigim analizlerin acilimindan bahsedeyim.

    http://www.uefa.com/...2016/2015710_tpd.pdf

    extensor basliginda demistim ki, sabri podolski'yi yeterince beslemedigi icin podolski uzerinden yapabilecegimiz bir cok atak adamin kendini yorup pas alamadan donmesiyle sonuclaniyor. ben bunu kicimdan sallamiyorum haliyle. bakmaniz gereken sabri'nin yaptigi kisa pas orani. lionel carole 23 kisa pas yaparken, sabri 9 tane yapmis. carole sadece 2 uzun pas yaparken sabri 10 tane yapmis. bu istatistik de yeterince aciktir sabirim bahsettigim seyi desteklemek icin.

    isi haritasi uzerinden defans onu boslugun nasil olustugunu, bunun da aslinda taktiksel yaklasimdan ve dizilimin dogru aralikla yapilmadigindan oldugunu soyledim. bilal'in savuruk oyunu da buna etken dedim. bu savuruk oyun haliyle kosu mesafesini yuksek cikartiyor dedik. klasik bir cakili 6 numarayla 4-2-3-1 oynanmaz kesinlikle hatta 4-2-3-1'de 6 numara diye bir sey de yoktur. o adlandirmalar eski usul w acilimli dizilisler icin kullanilirdi. melo'nun az kosu mesafeli cikmasi mucadele etmedigi icin degil, korudugu alan daha dar oldugu icin. simdi futbolcu uzerinden birakip hamza'ya donelim.

    4-2-3-1 tempo yapan iki kisiyle oynanir evet. bizde oyle bir orta saha yok. jose de oyle biri degil. bu nedenle diziliste bloklar arasini daha dar tutmak zorundayiz, (enine daha dar oynayip) ayni zamanda orta saha ikilisini asimetrik ve daha geride kurmaliyiz. bilal'in mi oynamasini istiyorsunuz peki olur. yapmani gereken selcuk'u su anki yerinden 10 metre geriye cekip daha ortaya almak. bilal'i ise sag capraz onune. bu kadar basit. ikisini birden one cikarak savunma yaptiramazsiniz. benfica maci kimseyi yaniltmasin, benfica'nin merkez ortasahasi bes para etmezdi bizim macta. ne sertlikleri vardi, ne de orta sahayi merkezden gectiler. bu da bizi pres yapiyor gibi gosterdi. biz pres yapar gibi yapiyoruz, pres yapmiyoruz. one dogru bastigi icin merkez ikili ileride kalabalik gorunuyoruz. fakat hicbir direnci yok bu kalabaligin.

    pres yapmak istiyorsan geri donusu olmayan cizgi oyuncusu kullanmayacaksin. eger sabri gibi bir adam illa kullanacagim dersen onu one cekip pres sirasinda, merkez orta sahada hamit gibi bir adam koyacaksin. yasin'i preste kullanamazsin cunku yasin'in geri donusu yok. sneijder bu takimda prese baslatan kisi saka gibi. pres sirasinda yapilan en buyuk hata ise sneijder presi baslattigin merkezde kimse, burak, umut fark etmiyor, ikisi de topa hareketleniyor ve bunu rakip kaleye dogru pas atmasini engellemek icin o aciyla yapiyorlar. adamsa geriye pas atmak yerine dondugu anda sneijder, burak/umut, yasin ve podolski hepsi birden topun ilerisinde kaliyor. bunu burak ve umut rakibe tek basina basarken de yapiyor. altyapilari kotu cunku. cizgiye adami skstirip kendi kalesine dogru koruma yapmak yerine rakip kaleye dogru hamle yapiyorlar. adam cizgiden bizim kaleye dondugu anda onu bombos kaliyor, bizimkiler de sacma sapan faulle durdurabilirlerse durduruyorlar.

    isin ozu, benfica'yi deplasmanda da yenebiliriz. hamza'yla da yeneriz. bilal, umut, burak, sabri sahadayken de yenebiliriz. elestirilmesi gereken sey, benim surada iki resim ve bir pas istatistigi ile anlatabildigim basit sorunlari bile aylardir duzeltmiyoruz. hamza'nin elestirilmesinin sebebi bu kadar aslinda. yoksa banane hamza'dan. sen hala selcuk'u merkez orta sahada ileriye dogru oynatiyorsun adamin canini cikartiyorsun, sonra selcuk kosu mesafesi yuksek ama surekli geri pasi veren adam oluyor. selcuk'un hicbir gunahi yok. fiziksel olarak selcuk oyle bir tempo yaparak o noktada oynayamaz. yasli oldugu icin de degil. cevre kontrolu yok adamin. dogru zamaninda santraforken stoper oynatilmis kisiler de var. ancak stoperin cevre kontrolune ihtiyaci yok zaten. futbol zekasi olup fizigini kullanabilen herkesi stoperde kullanabilirsin. bir ara gokhan gonul stoperdi fizik olarak baskinligi olmasa da. fakat sneijder'i koy bakalim stopere? ya da sneijderi cizgi oyuncusu yaptiginda sneijder oynayabiliyor mu? %100 verim alman gereken adamdan %20 verim alip idare etmeye calisiyorsun. fiziksel ozellikler isteyen yerdir kanat. sneijder'i cizgide oynatamazsin. fiziksel ozellik diyince boy pos gelmesin akliniza.

    hamza'nin elestirildigi nokta niye bunu burada oynattik derken fiziksel imkansizliklari gozardi ediyor olmasi. bu arada biri yazmisti, arda zaten kanat oyuncusuydu, sol sag oynuyordu, 16 yas alti milli takiminda sol kanatti. manisa'da ersun onu sag bek yapti. yani sag bek olmasi sonradandir. her neyse. sneijder'i keske false 9 deneseler. podolski'yi keske forvet arkasi deneseler. bence ikisi de muhtesem oynar. bunlar da kendi icinde olagan disi yerlesimler. fakat sneijder'i sol cizgi yapmak, bilal'i sneijder oyundayken forvet arkasi yapmak sacmalik. bunun futbol ici izahi yok.

    yine uzadi. sanirim az da olsa orta saha arkasi boslugu ve bunun sebeplerini aciklayabilmisimdir. anlasilmayan yer varsa beklerim, daha detayli aciklamaya calisirim.
  • 283
    aek maçından doğruca stada geldim. bilmeyenler vardır, ek bir not olarak belirteyim; ipekçi'den arena'ya geçmek gibi bir durum olduğu zaman marmaray ve metro'yu kullanarak oldukça rahat bir şekilde stada geçebiliyorsunuz.

    bu sıradan bir galibiyet değil. 10 maçtır kazanamamak, çantada keklik gibi görülen gruptan elenme ihtimali, grubun en zayıf takımına karşı kaybedilen dramatik puanlar ve maça da 1-0 geride başlamak gibi bir sürü olumsuzluğun olduğu bir maç kazanıldı.

    orada olduğum için söylemiyorum ancak taraftar inanılmazdı. çok bağırdık. juventus maçındaki o taraftarın bir benzeri vardı sanki. bunda takımın da, hamza hocanın da etkisi büyük. ben takımda en ufak bir panik ya da korku görmedim. hamza hoca da ilk dakikada gol yenilmesine rağmen "olur, olur daha yeni başlıyoruz" diye bağırarak ve alkışlayarak oyuncuları motive etmeye çalışıyordu. taraftar bunu gördü. taraftar oyuncuların elinden geleni yapmaya çalıştığını, sonuna kadar mücadele ettiğini gördü ve her geçen dakika desteğini artırdı. goller de bu şekilde adeta geliyorum diyerek geldi.

    bunlar bir maça çok büyük etki edebilen detaylar. antrenör, takım ve taraftar bütünlüğü çok önemli. büyük bir güç. daha önce de yazmıştım; bu takım bırakmıyor, vazgeçmiyor. kendi sahasında son 3 maçını da ilk golü yedikten sonra geriden gelerek kazanması bunun en somut örneği. gönül tabiki clean sheet'ler ister ama zamanla bu tip galibiyetlerin de geleceğine inancım sonsuz.

    pırpır forvet, adam yiyen orta saha gibi eksiklerimiz var. herkes bunun farkında ancak bu takım şu anda böyle bir takım. kabullenmek lazım. devre arasında beklenen takviyeler de yapılırsa çok daha iyi bir takım haline geleceği de şüphesiz. bu yüzden biraz akışına bırakmak iyi olur. galatasaray kazandığı zaman kağıt gibi oluyorum. öylesine hafif, öylesine mutlu. tavsiye ederim.
  • 287
    11 aralık 2013 galatasaray juventus maçı'ndan sonra gittiğim ilk avrupa maçı. o da son galatasaray maçım oldu. son galibiyetimiz oldu. hamza hoca'nın hem ilk hem de son şampiyonlar ligi galibiyeti oldu. birçok ilk ve sonların yaşandığı maç oldu. lazer sonrası çıplak gözle(gözlüksüz) izlediğim ilk ve son avrupa maçımız oldu. say say bitmez.

    bir daha şampiyonlar ligi müziğini ne zaman duyacağız allah bilir. çok özleyeceğiz.

    https://www.instagram.com/...by=ibrahim.ganidagli
    https://www.instagram.com/...by=ibrahim.ganidagli

    edit: juventus maçından sonra arada arsenal maçı da vardı. onu unutmuşum. toplamda 4 şampiyonlar ligi maçına gittim hepsi birbirinden ilginç.
    real madrid 6-1 (aynı zamanda ilk defa galatasaray maçına gitmiştim. karaborsadan 300tlye almıştım :( )
    juventus 1-0 (allah'ım gooooooooooool)
    arsenal 4-1 (gereksiz maç. sneijder'in frikiği)
    benfica 2-1 (avrupasız geçecek en az 1 sezon, son galibiyetimiz olarak hatırlanacak. podolski'nin ayakdışı bacak arası)
  • 293
    içim rahat izlediğim bir maçtı. golü erken yemiş olsak bile “döneriz nasıl olsa...” hissi içimdeydi. ön liberosuz kalmanın ne kadar tatsız bir durum olduğunu o anki cahilliğimle fark edememiştim. podolski’nin golü sahip olduğu tecrübe ve tekniği kanıtlar nitelikteydi. bu galibiyeti alınca içimden dedim ki “ tamam oldu bu iş, hamza hoca takımı toparlayacak. “ ama ; eldeki hesap çarşıya uymadı ve uğursuz 7 kasım 2015 çaykur rizespor galatasaray maçıyla beraber form düşüşümüz resmileşti. takım da o maçtan sonra tam anlamıyla yokuş aşağı freni patlamış araba gibi yuvarlandı sezon sonuna kadar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın