• 247
    devamsızlık sorunum olduğu için derse gitmek zorunda kaldım maçı izleyemedim.ama tezgahı kurmuştuk ev arkadaşımla anfide olan dersin en arka sırasına geçecez maçı izleyen galatasaraylı arkadaş telefondan bize maçı anlatacak bizde kulaklığı takıp kulaklıkla dinleyecektik ki derse girdik dinliyordukta...

    ta ki andric'in maçı bitiren smacına kadar.ben maçı kazanmamızın heyecanıyla önümüzde oturan bizi dikkatle dinleyen fenerli arkadaşa muhahaha nasıl koyduk lan diye güm güm sırtına indirmeye başladım kulagımda kulaklık olduğu için çıkan sesi hesap edemiyordum.adeta içimdeki hayvanı ortaya çıkardım.kafayı kaldırdım tüm anfi ve hoca sessizce bizi izliyor.sessizliği bozan hocanın sen sen sen çıkın dışarıya terbiyesizler diye bağırması oldu. çıktık sınıftan ulan nasıl olsa kaldık bu dersten diye bir de koridorda koyduk mu çektik.

    inci sözlük hikayeleri gibi oldu.siz siz olun dersi derste maçı evde izleyin panpalar.
  • 243
    ulan çok güzel oldu be, çok güzeldi...

    yağmurlu soğuk havaya rağmen içimizi ısıtan atmosfer, takımın mücadelesi, euroleague ve türkiye kupası yorgunluğuna rağmen 2 uzatmaya giden maçta 7-8 kişilik rotasyona rağmen kazanılan kupa. helal olsun ne diyeyim be.

    öncelikle maçta bulunan birisi olarak bir kaç şey söyleyeyim; ankaralı aslanlar maçtaydılar ve güzel iş yaptılar, teşekkür ediyorum kendi adıma. bunun dışında sebahattin şirin ve oğuz altay tribünde gözüme çarpan isimlerdi.

    karşı tribünde ise ünal aysal ve mustafa sarıgül'ü görebildim sadece.

    takıma gelince, savunma olarak kesinlikle istediğimiz yerde değiliz. istediğimiz sertliği sahaya yansıtamadık fakat bunda bu sene uygulanacak yeni kuralların da etkisi var. daha önce "dokunana faul çalınıyor" şeklinde serzenişler okudum; evet var böyle bir şey maalesef.

    ne diyor yeni kurallar;

    --- alıntı ---

    litvanya’da düzenlenen avrupa şampiyonası’nda ön sürümünü izlediğimiz hakem kararlarıyla alakalı olarak türkiye basketbol federasyonu merkez hakem kurulu’ndan beklenen açıklama geldi. ‘sıfır tolerans’ şeklinde lanse edilen ve altı kalınca çizilen yeni kuralları şu şekilde:

    1-müsabakalarda savunma oyuncularının iki eliyle hücum oyuncusunun vücuduna yapacağı temaslar faul’ dür.

    2-müsabakalarda yüz yüze savunma yapılması sırasında, savunma oyuncusunun rakibin beline veya vücuduna eliyle yapacağı temaslar (hand-check) faul’ dür.

    3-müsabaka sırasında sporcuların, hakemlerin verdiği kararlardan sonra, bir tepki olarak sportmenliğe aykırı jest-mimik-el kol hareketleri teknik faul olarak değerlendirilecektir.

    4-müsabaka sırasında antrenörlerin hakem ile kurdukları diyalog-iletişimde hakeme yönelik aşırı itiraz-tepki, kışkırtıcı ve aşağılayıcı davranışlar teknik faul olarak değerlendirilecektir.

    --- alıntı ---*

    şimdi hal böyle olunca tabi ki savunma direncinin düşmesi doğal fakat bu kadar kötü beklemiyordum. özellikle dış alan savunması çok kötü ve euroleague seviyesinde değil. ender ve lakovic'in daha fazla çaba harcamaları gerektiği aşikar. ukiç'in attığı bir üçlükte lakovic elini bile kaldırmayınca oktay mahmuti'nin gözlerinde bir bakış vardı ki, resmen bakışlarıyla dövdü oracıkta lakovic'i. daha sonra da caner'i aldı oyuna zaten ki dış alana savunması adına caner çok işler yaptı bugün. fakat maalesef o'nun da hücum gücü kısıtlı olunca bir şeyler hep eksik kalıyor. ender lakovic ikilisisni düşündüğümde geçen seneki savunma seviyesine ulaşacağımız konusunda şüphelerim artmıyor değil.

    ama olumlu şeyler yok mu maça dair, bir kere kendim orda olduğum için söylemiyorum ama seyirci etkileyiciydi. ekşi'de de bir kaç yorum okudum az önce, gururum okşandı evet.* bunun dışında takımın işler kötü gittiğinde alan savunmasına geçmesi ve bunda ısrar etmesi güzeldi. oktay hoca 3. periyottan itibaren sürekli eli ile 2 sayısını gösterdi ki bu da alan savunmasını işaret ediyordu. bi ara çok bocaladılar fakat orda da gist hayvanının shipp'in üzerinden tam önümüzde vurduğu müthiş smaç biraz daha yere sağlam basmalarını sağladı.

    daha sonra neven spahija'nın alan savunmasına karşı hamlesi geldi. kaya'yı boyalı alanın serbest atış çizgisinin arkasındaki yarım daireye yerleştirip kaya üzerinden top dağıtarak dış atış bulmaya çalıştı ki dış alan savunmamızın yeterince konsantre olmaması nedeniyle ukic bir kaç kez ceza kesti.

    dikkatimi çeken başka bir konu da maçı özellikle 3.periyottan sonra 6-8 kişilik bir rotasyon ile tamamlamamızdı. andric'in oyundan çıktığını hiç hatırlamıyorum mesela. ne cevher, ne zaza 2. yarı oynamadı sanıyorum. keza shipp pek süre almadı. ender lakovic caner tutku ve gordon beşlisi hücumda sorun çekmemizi engelledi fakat uzunlar konusunda andric dışında (shumpert'ın üçlük yağmurunus aymıyorum) pek katkı alamadık 2. yarıda. hoş, andric de bir iyi bir kötüydü de neyse ki uzatmalarda toparladı. yazımın başında belirttiğim gibi yoğun maç trafiğine rağmen maçın 2.yarısındaki az sayılı rotasyonla bu maçı kazanmamız ayrı bir mutluluk kaynağıydı.

    son olarak hakemlere değinmek istiyorum, allah belanızı versin emek hırsızları. hakan demirel'in çalınmayan stepsinden tut da, ender'e yapılan faul dahil hakkımızı yediniz ama kazanmayı bildik.

    maç sonuna değinmeden edinemeyeceğim; sayıca azınlıkta kalan fenerbahçe taraftarı salondan ayrılırken, biz özlediğimiz oley oley oley oley, şampiyooooon cimboooom tezahuratını söylerken, koyduk mu diye bağırıp orgazm patlaması yaşarken, tutku eşliğinde üçlü çekerken, tüm takım emeğimize saygı gösterip bizleri alkışlarken ve tabelaya baktığımızda gülümserken çocuklar gibi şendik...

    teşekkürler galatasaray'ım, teşekkürler aslan yürekli çocuklar...
  • 241
    gerek ribaund, gerek asist bazında istatiksel anlamda da öne geçtik. ğimiz karşılaşmadır aynı zamanda. geçen sezonki ribaund, asist ve top kaybı handikapını tersine çevirdik ya bu çok önemliydi. hem maçı da kazanıp, yıllar bonra basketbolda bir kupa kazanmak olağanüstüydü. hem de ülkerspor'u yenerek kazanmak bu kupayı çok anlamlıydı.

    edit: hakemlerin ne kadar iyi aile çocuğu olduklarını da hatırlatmakta fayda var. hemen hemen her topu ülker'e vermek için ellerinden geleni yaptıkları gibi, dördüncü periyodun son saniyesinde emir preldzic'in beraberliği getiren basketi atmadan önce, shumpert'a yaptığı net hücum faulünü de vermeyerek maçın uzamasına sebebiyet verdi bu acayip yaratıklar.
  • 261
    bir türlü fırsatını bulup yazamadım ama bu maçın anlatıcılarının ne kadar iyi aile çocuğu olduklarını belirtmek gerekiyor. james gist'in smacından sonra coşup, "iyi ki yaptı böyle bir hareketi" dedi bu spiker müsvetteleri. ayrıca ülker'li oyuncular hakkında düzdükleri methiyeler mi dersin, ülker öne geçtiğinde takımı övmeler mi dersin, aman efendim, aman ne ne kadar da taraflı olunurun, "damarımı kessen kanım sarı lacivert akar abi"nin örneklerini sundular. maçın sonunda da bir ağlamadıkları kaldı. en nihayetinde spikerlere de geçirdik ya bu maçta, artık karada ölüm yok bize.
  • 35
    rehavete kapılmazsak kazanacağımız karşılaşma. umuyorum, diliyorum bu organizasyonun kazanacağı ilk kupa olacaktır.

    euroleague elemelerinde ve türkiye kupasında yaptığımız gibi doğru yaptıklarımızı en iyi şekilde yapıp, defolarımızı saklayarak en önemlisi tempoyu her daim elimizde tutarak oynamalıyız.

    fenerbahçe-ülker birlikteliği yaşandığı günden bu yana ilk defa pota altında hem nitelik hemde sayısal olarak ağır bastığımız ilk karşılaşma. bunu iyi değerlendirmemiz lazım. oğuz savaş oyundayken luksa andric'in pick&roll'lerini kullanma(u: luksa andric'in fener'e karşı geçen sezon göstermiş olduğu ekstra performans bir tesadüf değil, ağır pota altı oyuncularına karşı hızlı ayakları sayesinde büyük avantaj sağlıyor), kaya peker oyundayken savunmada kaya'nın adamından daha kolay yardım getirebilme avantajlarımız var. oyunu doğru yönlendirirsek vidmar, kaya ve oğuz'un faul problemine girmemesi imkansız. ellerinde hepi topu 4 pota altı oyuncusu var ve james gist henüz istediklerini yapabilecek seviyede değil.

    kısa oyuncularda en kritik eşleşme jaka lakovic - ömer onan eşleşmesi. 2010 dünya şampiyonasında slovenya maçında ömer onan lakovic'i sahadan silmişti. tabir-i caizse ezmişti. ömer onan sahada işi kişiselleştirip savunmasıyla rakibini yıpratan ve mental olarak onu oyundan düşüren bir oyuncu. jaka'nın buna izin vermemesi lazım. maça iyi başlaması ve doğru şut tercihleriyle bu psikolojik savaştan galip çıkabilir.

    kısalarda ikinci öncel konu bojan bogdanovic. hucumda ritmini bulduğu zaman durdurmanın çok zor olduğu bir oyuncu. müthiş şutör. tıpkı bizde lakovic konusunda olduğu gibi onunda oyuna girmemesi lazım. hucumda bu kadar yetenekleri olmasına rağmen sert savunmalara karşı yıpranan bir oyuncu. 3 numarada onu shipp ve caner'le savunmak daha doğru olacaktır. eğer orada karşısında shumpert'ı görürse hem shumpert'ın yavaş ayak dezavantajını kullanarak penetre silahını kullanır ve hem shumpert faul problemine girer hemde hucumda fenerbahçe'ye bir silah sunulmuş olur.

    neven spahija çok iyi bir coach. bizi çok iyi analiz ettiğinden şüphem yok. ama elindeki kadro çok seçenek sunmuyor kendisine. sakatlıklar ve bütçede meydana gelen düşüşün etkisiyle geçmiş yıllara oranla daha mütevazi bir kadro kurdular. pargo-eidson ikilisini beklerken curtis jerrels'a kaldılar. piyasada boştayken almalıyız mantığıyla aciliyetli ihtiyaç o olmamasına rağmen bogdanovic'i aldılar. gist'in yerine daha iyisini bulamadılar vs.

    geçen yıl sezon başına göre bize kıyasla daha zayıflamış, bu sezon başı itibariyle de henüz hazır olmayan bir rakibe karşı oynayacağız. nereye bakarsanız bakın favori olarak bizi gösteriyor. işte bizim için en büyük handikap bu. umarım taraftarda tezahür eden bu rehavet rakibimizi küçümsememize neden olmaz. ne olursa olsun karşımızda ki takım bir euroleague takımı ve hala ellerinde buraları oynamasını bilen oyuncular ve coach mevcut.

    son topu bile aynı ciddiyetle oynayarak son topa kalmadan kazanacağımız bir karşılaşma olsun.
    #sontopakadar
App Store'dan indirin Google Play'den alın