• 826
    bu maç öncesi olası senaryolardan yangın olanını düşünmüştüm ama burda dile getirmemiştim. maalesef ilk ayağı gerçekleşti.
    bu senaryodaki en kritik maç da bu maçtı. bu maçı kazanırsak herşeyin iyi olma ihtimali artar, bu maçı kaybedersek herşey çok kötü olma ihtimali artar.
    ne yazık ki bu maliyetli kadro hüsran dolu bir sezon olma ihtimaline doğru yol aldı.
    (bkz: 20 eylül 2023 galatasaray kopenhag maçı)
  • 830
    boş yapan taraftar grubudur. maçı yıllardır hazır olan kalecimiz vermiştir. hazır olan kerem aktürkoğlu rezil performansı ve hazır teknik direktörümüz geç kalan müdahaleleri ile tüy dikmiştir.
    (bkz: 20 eylül 2023 galatasaray kopenhag maçı)
    edit: komik olmaya başlamışlardır. eleştiri ile yangının farkını bilmemelerine rağmen her şeyin en iyisini bildiklerini düşünürler. ilgili maçta kalecinin takımı düşüren hatalarını, geç gelen müdahaleleri görmezden gelirler. hakemi söylemiyorum bile çünkü onlara göre hakem aslan gibi maç yönetmiştir. yangıncı taraftar olmak bunu gerektirir. kendileri üstün insandır. bir taraftar yangın yapmıyorsa her türlü hakareti haketmektedir onlara göre. biraz olumsuzluk olunca papağan gibi transferler hazır değil kalıbını hep bir ağızdan kullanırlar. sonra gelir yeni transfer götlerini toplar. eminim çoğunluğu üzülmüştür sonuca. asla hata yapmaz bunlar, zaten hata yaparlarsa da kabullenmedikleri için yine hatasız olurlar. bu akıllı taraftar grubu bir yandan hazır olan bir futbolcunun transferini kendilerinin engellediğini düşünerek gururlanır diğer yandan transferler hazır değil diye yangın yapar. nerden baksan tutarsızlık nerden baksan ahmakça. bazı insanlar kendilerini nasıl bu kadar önemser hayret ederim.
  • 831
    eleştiren ve doğruları söyleyen taraftara yangıncı diye damga vurup susturmaya çalışan kim varsa rambo okan kadar aklı yoktur. aynı muhabbeti 4 senede takımın kimliğini bozup loser konumuna getiren bitik fatih terim savunucularında da bolca dinlemiştik. bu sözlükte de genel hayatımızda da "aman tadımız kaçmasın ali rıza beyci" zeka kapasitesi kısıtlı taraftar modeline bolca rastlıyoruz. artık şahsen bu antik kafaları pek takmıyorum ama 20 eylül 2023 galatasaray kopenhag maçı sonrası da şu leş ifadeyi kullanacak adam gitsin sudoku çözsün bir zahmet.

    bu sudokuya yönelmesi gereken antik tayfaya birkaç ön bilgi:

    erden timur bolca eleştirilecek. bu takımın halinin birincil sorumlusu çok kötü bir transfer dönemi geçiren timur'dur.

    kendisini kaf dağında gören okan buruk yerden yere vurulacak, hazır olsunlar.

    ziyech, zaha, tete gibi isimler kendilerini toparlamazlarsa gömülecekler.

    bunları yüreğiniz kaldırmıyorsa, gelip yangıncısın sen diye boş yapacaksınız gidin torun sevin. bu devirde böyle futbol her türlu gömülür, sorumlusu da lafıni yer.
  • 832
    ne hikmetse maç günleri stadyumda bulunmayan taraftar. ne hakemi, ne rakibi baskı altına alamıyoruz. rakibin polonyalı kalecisi* maç önü ve maç sırasında "cehennemde" kafasına göre takılıyor. evet sözlükte ve sosyal medyada oldukça yangın var da, bu rakibi ya da hakemi değil, bizzat kendi topçusunu baskı altına alıyor. eski ali sami yen stadında oynanan 2-3 tane avrupa maçını izleyip, yangın kime, nasıl çıkartılır? öğrenmesini tavsiye ettiğim taraftar.

    (bkz: 20 eylül 2023 galatasaray kopenhag maçı)

    edit: maç başlığı linki.
  • 835
    (bkz: 20 eylül 2023 galatasaray kopenhag maçı)
    saçma sapan bir taraftar kitlesidir. kötü niyetlidir. kötülük yapmayı yangıncılık adı altında iyi göstermeye çalışmaktadırlar. bu yangıncılık kültürünün daha makul hale gelmesi lazım diğer türlü kulübe inanılmaz zarar veriyor hatta bir taraftar olarak ben bu kitle yüzünden futboldan soğuyorum. böyle saçma bir kitleye gerçekten tahammülüm yok.
  • 838
    2023 türkiye'sinde, ekonomik kriz ve yağmur çamur varken evden çıkmadan, bedavaya yapılacak en güzel hobiye sahip, en yüce duyguların taraftarı. bu pek tatlı yangıncılık hobisinin kazanımları:

    - birilerini aşağı çekmenin ve bu şekilde onlara üstün hissetmenin bir anlık verdiği paha biçilemez ego tatmini
    - fikirlerinin çok önemli olduğu ve toplumda çok pozitif bir fark yarattığına dair sahte bir validasyon
    - hasbelkader birkaç kişi daha yangına katılırsa gelen "aha bakın ne kadar da haklıyım" hissi

    hangi hobide bu kral kazanımlar var, söyleyin dostlar?
  • 840
    bir maç kaybetmek, oyuncuların form tutmaması, kötü oynaması gerçekten önemli değil. ben sadece transfer sezonlarında yangın yapıyorum biraz. menajer önerileriyle ihtiyacımız olmayan oyuncu almayalım yüksek maaşlı kontratlara girmeyelim diye. ama maalesef bu riske girdik. şimdi çok kritik bir dönemeçteyiz bence. takım bütünlüğü'nü ve dengesini bozduk. şampiyonlar ligi konsantrasyonu ve ligin dandikliği sayesinde bir sorun yaşamadık. ama şampiyonlar ligi'nden elenirsek kazan kaynayabilir diye korkuyorum. ama okan hoca gerekirse cesur kararlar alıp takımın dağılmasına izin vermez diye düşünüyorum.
  • 842
    bu takımın tam olarak 2 sene önce bu zamanlar küme düşme hattı civarında gezdiğini ve orta sahasının taylan, berkan, cicaldau'dan oluştuğunu unutuyorlar sanırım.

    torrent diye bir stajyere umut bağlamış, burak elmas, ışıtan gün gibi çapsız adamların eline bakıyorduk.

    bugün 1 şampiyonluğu cebe koymuş, 2. si için savaşan, ucl'de 3. olup avrupa'da devam eden ve gurur duyulan bir futbol oynayan, kadrosunda icardi, davinson, torreira, zaha, ziyech gibi adamların olduğu bir takımız ve bu kadroyu kuran adamlar, yöneticiler, rekorlar kıran hoca satırla doğranıyor.

    kimse "galatasaray bu sayede güçlü, farkımız bu" falan demesin, kalbini kırarım. bu yapılan şımarıklıktır.
  • 843
    taylan, berkan, cicaldau'lu orta sahayı da dağıtan, burak elmas'ı da yakan taraftardır. yoksa polyannalara kalsak xg'si en yüksek olan takımdık ve biraz daha sabretmeliydik. torrent guardiola'nın öğrencisiydi, yeni guardiola olacaktı. van aanholt'un attığı gol bu takımın ne kadar set çalıştığının göstergisiydi. carttı, curttu.

    benim bu sözlükteki en çok ofsaytlanan entrylerimden bir tanesi zar zor 3 puan alan torrent denen adamla ilgili gerçekleri yazdığım, vakit geçmeden okan buruk gelmeli dediğim şu entrydir. o zamanlar da bu "yangıncı" taraftarlar insanlara çok batıyordu. (bkz: #3346308)

    siz galatasaray'la ilgili bir negatiflik görmemek için polyannacılık oynuyorsunuz, yeri geldi bu uğurda torrent'i bile savundunuz ama eleştiri galatasaray kültürünün bir parçasıdır.
  • 845
    son dönemde en büyük argümanları "vasata alışmamak", "vasata tahammül etmemek", başarının eleştiri sayesinde gelmesi falan filan.

    beyler kusura bakmayın ama yok öyle bir şey. bu bir sosyal medya aldatmacası ve size özel de değil, global.

    şimdi öncelikle şunu net şekilde ortaya koyalım: galatasaray'ın diğer türk takımlarından farklı olmasının sebebi sosyal medyada atıp tutan taraftar filan değil. büyük oranda lise. evet lisede çok fazla dinozor var ve galatasaray'ı sık sık çıktığı zirveden düşürüyorlar ama aralarından akıl almaz insanlar da çıktı, çıkıyor. adamlar zaten kendi hayatında başarılı, galatasaray'ı da rahatlıkla başarılı kılabiliyorlar bu sayede. içerideki dengeler, çıkar çatışmaları filan bu başarıların kalıcı olmasını önlüyor ama kulübün asıl farkı da liseden geliyor. bir de kırk yılın başı ortaya çıkan fatih terim, erden timur, okan buruk gibi lisesiz ama galatasaray'ın ne olduğunu anlamış insanlardan. ama dediğim gibi onlar nadiren geliyor. asıl fark lise. zaten o insanların şans bulmasını da lisenin pragmatik yapısı sağlıyor.

    yani galatasaray sen twitter'da atıp tuttun diye başarılı olmadı kardeşim, galatasaray başarılı olduğu için sen galatasaraylı oldun ve bu başarıda senin neredeyse hiç payın yok. kötü yöneticiler döneminde transfere filan etki etmişsindir, eyvalah, emeklerin için teşekürler ama o kadarını her takım taraftarı yapıyor zaten. bu da sana özel değil.

    galatasaray en başarılı dönemini 80lerin sonundan itibaren, 90lı yılların sonuna kadar yaşadı. şu an vasata tahammülü olmadığını iddia eden cengaverler daha en fazla beşikte tıngır mıngır sallanırken. büyük kısmı da portakalda vitaminken. yangınlar sayesinde başarılı olduğumuzu öne sürecek bir durum yok burada. tam tersine çok iyi hatırlıyorum takıma, hatalar yapan genç hocaya, haftalarca gol atamayan forvete ölümüne destek vardı. sabır vardı. kendi takımıyla değil rakip takımla uğraşmak, demoralize etmek vardı. protesto olduğunda bile gerçekten bir skandal olduğunda yapılırdı. dandik bir takımdan şımarıklık yüzünden fark yemek falan gibi. o da oturduğu yerden sağa sola ahkam keserek değil bayağı tribünde, tesiste, havaalanında yapılırdı. hafiften testis isteyen bir eylemdi yani.

    fatih terim galatasaray'ın başına geldiğinde bütün türkiye çok özel bir şeyler olabileceğinin farkındaydı 96'da. henüz genç ve hataya teşne olduğunun da. aynı sezon fenerden 4 yedirdiğinde kulüp vasata tahammül edemeyip hocayı kovsaydı bugün tarihimizde 4 yıl üst üste şampiyonluk yoktu. uefa kupası, süper kupa yoktu. sen belki galatasaraylı değildin yangıncı kardeşim.

    kimse 4 yedi diye sırtını sıvazlamadı o takımın. hezimeti bir yol kazası olarak görüp istikrara önem verdik, kazandık.

    bu "biz vasata tahammül edemeyiz farkımız bu" lafları, ironik şekilde bütün taraftarları birbirine benzeten şey. biraz başınızı kaldırıp baktığınızda fenerbahçe taraftarının da birebir aynı şeyleri söylediğini görüyoruz. beşiktaş taraftarının da. işin acı kısmı, avrupa takımlarının forumlarında, reddit'te filan da bizzat aynı ifadeler var. yani sadece siz değil, hiçbir takımın taraftarı vasata tahammül edemiyor. sözde. çünkü çok güzel bir argüman. ağza oturuyor. altı ise boş, bomboş. tek bir golle yüz seksen derece dönebiliyor.

    yani bu vasata tahammülsüzlük sizi özel kılmıyor kardeşlerim. aksine, diğer bütün taraftarlarla aynı kılıyor. herkesin ağzında aynı sosyal medya klişeleri var çünkü. daha da ironik ve acı kısmına geleyim: vasata tahammül meselesinden prim yapıp yenilgileri sağa sola yazmaya çalışmak, olaylara tek boyutlu bakan vasat bir zekanın ürünü. öncesi yok sonrası yok, arka planda neler döndüğüne dair bir düşünce kırıntısı yok. sonrası için bir plan yok. basit bir tüketim çılgınlığı. dört yaşındaki oğlumun telefonu elinden aldık diye ağlamasıyla aynı derinlik. vasata tahammül muhabbeti sizi vasat kılıyor, haberiniz yok.

    galatasaray'ın cl grubundan çıkamamasına sevinecek halimiz yok. gol yemeden oyuncu değiştirmeyen buruk'u, orta sahayı riske ederek karavana atan erden timur'u bu hataları yokmuş gibi övecek halimiz yok. ama sırf bu hataları yaptılar diye adamları çarmıha gerecek halimiz de yok.

    bu adamlar olmasa sen zaten şampiyonlar ligi'nde olmayacaktın ki bu sene? yüksek ihtimalle konferans kupası da iyi lan diye kendini avutacaktın. geçen sezon şampiyon olan ali koç'un cakalarına tahammül edecektin. en iyi ihtimalle molde'ye elenip "ama molde güçlü takım" diye kendini avutacaktın.

    işin özü, tepki iyidir. protesto iyidir. yanlışı söylemek, eleştirmek iyidir.

    tepki, eleştiri, protesto bahanesi altında insanların emeklerini, çabalarını, potansiyellerini ve başarılarını yok sayıp sağa sola fatura yazmak ve insanların üstünü çizmeye çalışmak ise bombok bir şeydir.

    hayat öyle siyah beyaz değil. sosyal medyada fenerli arkadaşının seninle dalga geçmesi hiç önemli değil. senin yaptığın gibi afili bahanelerin arkasına sığınıp kendini tatmin etmek ise hiç faydalı bir şey değil. bununla başarı getirmiyorsun, akil eleştirilerin gümbürtüye gitmesine yol açıp kaos çıkarıyorsun.

    şahsım adına erdem timur'a da okan hocaya da emekleri için çok teşekkür ediyorum ve hatalarından ders alırlarsa çok daha iyi işler başaracaklarını düşünüyorum. roma bir günde kurulmadı, hiçbir başarı bir sezonda gelmedi. şu an için hatalarına rağmen süper gidiyorlar. devam.

    gereksiz yangın yapan taraftara da bir süre başka şeylerle ilgilenmelerini öneriyorum. benim oğlan da telefonun arkasından ağlarken eline oyuncak verince bir anda gülmeye başlıyor çünkü.
  • 846
    geçen sene 17. hafta sonunda üç beraberlik iki mağlubiyeti olan takımımız bu sene şampiyonlar ligi oynamasına rağmen 17. haftayı iki beraberlik bir mağlubiyet ile geçti. ancak yangıncı taraftar piyasaya biraz erken çıktı bu sefer. ıcardi'den erden timur'a giydirilmeyen insan kalmamış yine, hem de daha iyi oyun oynadığımız kadikoy deplasmanından alınan bir puandan sonra.

    üstüne üstlük tarihin en büyük oyunları oynanırken. sosyal medya, basın, federasyon, mhk ve hatta devlet tarafından dışlanırken.

    evet galatasaray taraftarı körü körüne savunmaz, eleştiriyi bilir. diğer takım taraftarından çok farklıdır. bu vizyon sayesinde de tek başına herkese kafa tutar, başı dik yürür.

    ama... büyük bir ama giriyor şahsımca burada. bu kadar memnuniyetsiz, bu kadar yapıcı olmayan şekilde eleştirmek bize yakışmıyor. belki çok tutkudan sonradan pişman olduğumuz şeyler yazıyoruz ancak yapmayın abiler, kardeşler... bir olmamız gerekiyor. teknik ve taktik konuşmamız gerekiyor. eleştiriyi saha içinde bırakmamız gerekiyor. saha dışı için kenetlenmemiz gerekiyor.

    bu durumu biraz takımın saha içindeki birliktelikteki noksanlığı ile paralel görüyorum. geçen sene gerçekten altın bir dönemdi. gol sevinçlerinde takım daha bir kenetlenir, maç sonu üçlülerinde arkada bekleyen her futbolcu üçlü çektirene doğru koşardı. bu sene üçlüyü çektiriyor ve bitiyor. gol sevinçlerinde maksimum 2-3 kişi koşuyor. kritik pozisyonlarda bile bir kişi hakemi baskı altına almıyor. bir rehavet, bir salmışlık var.

    inanın ki bu küçük ayrıntılar şampiyonluğu belirleyecek bu sene. hele ki saha içi birliktelik geçen seneki kadar yüksek değilken. gelin bu açığı birlikte kapatalım. eleştirelim elbet, ama bu sayede fayda görelim, bu sebepten zarar görmeyelim.

    şahsi fikrimce rakip takımın en önem verdiği sezon bu, tüm tuşlara basıyorlar. inanılmaz bir örgütlenme var. bildiğiniz üzere körü körüne savundukları şeyler 90% haksız oldukları şeyler ama içeriden dışarıdan saldırıyor ve pratikte istediklerini alıyorlar.

    bu sene de şampiyon olamazlarsa düşecekleri durumu bir düşünün. yaşlı kadroları bir yaş daha atacak, taraftar pes edecek, başkan pes edecek.

    bu sebepten şimdi daha yüksek sesle...
  • 849
    valla şu durumda ne deseler bence haklılar. taraftar boey'den gelen para ile büyülenmiş durumda. ancak transfer tahtası en azından avrupa için birkaç güne kapanıyor. sol bek ve 10 numara eksiği zaten aylardır konu ediliyor bir de üzerine sağ bek problemi çıktı. adamlar uyuyor hiçbir hareket yok. yine son güne bırakılıp takımından dışlanmış, antrenmanlardan kaçan tipleri fırsat transferi diye takıma doluşturmasalar bari.
  • 850
    sabrı sınanmakta olan taraftar.

    kulüp topçu satıyor ama kimseyi almıyor. takımda ne sağ bek ne sol bek kaldı (kazımcan denen faydasızı saymıyorum bile). takıma acil sağ ve sol bek, 8.5-10 numara, yedek santrafor lazım ama yönetim uyuyor mu yoksa gizliden gizliye mi yürütüyor transfer işini bilemem.

    böyle giderse şampiyonluk potasından düşmemiz maksimum 1 ay. o da en iyi ihtimalle.
App Store'dan indirin Google Play'den alın