aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • 176
    bu yazdığım entry'i essgi ile konu hakkında tartışırken yazdıklarımdan alıntı yapıyorum.

    bence yapılması gereken çok kolay birşey var. insanların kişiliklerini, siyasi görüşünü kimsenin değiştirmeye hakkı yoktur ve kimsenin buna kalkışacağı da yoktur zaten. reis olmuş, abi olmuş ne olmuşsa olmuş. ama burada tek bir nokta var; galatasaray.

    yazdığım rakamlar kafadan sallama rakamlardır. diyelim ki eski açıkta 5 bin kişi var. 5 bin ultraslan. kapalı üst ve altta 1 ultraslan, yeni açıkta 1 ultraslan. son zamanlarda marşlar söylenmeye başladığında sadece eskiaçığın sesi çıkıyor diyoruz. asıl düzelmesi gereken olay bu. tüm amigolar (reis demiyorum) genel olarak eskiaçıkta toplanınca sanki tüm olay oradaymış gibi oluyor. yeni açık eski açığa sesini duyurmaya çalışıyor fakat nafile. eskiaçıktan baktığınızda yeni açığın sadece sol tarafı bağırıyor " eski açık sarı desene " ve ya başka birşey. ama ultraslanın duyduğu yok. yani aralarında bağlantı yok. e hani birlik beraberlik olacaktı. asıl konu bu değil mi?

    madem birlik diye bağırıyorsunuz almayın kardeşim 5 bin kişiyi eskiaçığa. eskide 2 kapalıda 1 yenide 1 numaralıda 1 bin kişiyi sal. hepsinin başına amigolardan koy. o bin kişi bak nasıl ateşleyecek tüm tribünü. ama zorla değil, bağırarak vurarak değil.

    teknoloji manyağı olduk artık. ver hepsinin eline telsiz, telefon, telgraf vs vs ne söylenecekse haberleşsin hepsi. eski nevizade söylerken yeni üçlü çekmesin numaralı sen varya sen söylemesin. bu şekilde ne baskı kurulur rakım takıma ne de izleyen zevk alır.

    kimse kusara bakmasın ben son zamanlarda gram zevk almıyorum tribünü izlerken. tek beğendiğim nokta maç başlamadan önce atkı flama olayı. ondan sonra belediye maçına bile saydır fenere küfürü saydır.

    belediye maçıdır tek günlük izleyicidir diyorsunuz ama o marşı başlatan tek günlük seyirci değil "reisler" onların izni olmadan bir bok başlayamayacağını biliyoruz. örnek veriyorum bir gün davulun yanından geçerken aa ben davulcuyum çalsam mı diye espirisine bir soru sormuş, dayak yemekten beter olmuştum. bu adamlar ne yazık ki maç girişinde karaborsayı satmaya çalışan adamlarla benzer insanlardı birde.

    demem o ki madem bir birlik istiyorsunuz o birlik sadece "eskiaçık"ta olmaz. olamaz. o zaman kendi cumhuriyetinizi kurmaya çalışırsınız. tıpkı o diğerleri gibi. bunu yapmayalım. birlik olacaksa tüm stad birlik olsun. onun adı da ultraslan olsun eyvallah.

    birde forma giyin be "abiler" görelim üzerinizde şu parçalıyı. atın ceketleri beyaz şapkaları.
  • 177
    spatulayı ve süngeri çekelim kekamozları temizleyelim dediğim oluşum.
    --- alıntı ---
    tüm yatçıların her sene karşılaştığı ve artık kanıksadığı kekamoz teknelerin su kesimi altında oluşan ve karinaya yapışan deniz canlılarıdır.
    teknenin süratini düşüren, yakıt tüketimini yükselten bazen de motorun eksoz dumanı yapmasına sebep olan kekamoz ve türevi canlılar, genelde tekneyi kullanacağımız sıcak havalarda oluşur ve tekneye yapışırlar. bu yüzden de mevsimin ortasında tekneyi karaya almak gerekebilir.
    --- alıntı ---
    yukarıda tanım üzerine anlaşılacağı gibi bizim sürat teknesinin üzerine yapışan kekamozlar hızımızı azaltıyor.buna son vermek için yarım devrelik vaktimiz var.lakin türk telekom arena'ya bu şekilde girilmesi teknenin okyanusa açılması gibi olacaktır.ve okyanusta tekneyi karaya çekmenin imkanı ve ihtimali yoktur.bizim için de aynı şey geçerlidir.yukarıda bazı entrylerde belirtildiği gibi bakım zamanı gelmiş ve geçmektedir.
    tek isteğim önümüzdeki yıl pırıl pırıl bir taraftar topluluğu ve ilk şampiyonlar ligi maçında şu pankartın türk telekom arena'da açılmasıdır.
    your nightmare is back again
  • 183
    soğukla,karla,kışla,yolla uğraşan ve bunlar yetmiyormuş gibi rakip taraftardan çirkin hareketler görmelerine rağmen efendiliklerini korumaya çalışan, tribünlere emek veren gruptur.
    bir-iki kişinin hareketi tüm gruba mal edilemez.
    tıpkı dışarıdan sözlüğü okuyanların bir iki tane denyo yüzünden tüm sözlüğe denyo diyemeyeceği gibi.
  • 186
    rakip takım taraftlarından ziyade, galatasaray taraftları tarafından daha fazla boka maruz kalan tribün grubu.

    ne olursa olsun *, bir tribün grubu saygıyı hakeder. pankart asmak, karda kışda bile olsa deplasmanlara gitmek, kulüp için fedakarlıklarda bulunmak, sesi kısılana kadar bağırmak.. kolay şeyler değildir bunlar.

    karşılaştıkları her türlü hakaretler ve aşağılamalara karşı, efendiliğinden taviz vermeden ve mantıklı bir şekilde hareket eden gruptur.

    diğer taraftar grupları tarafından büyük saygı duyulan gruptur. * *

    deplasmanda koreografi yapmış gruptur. *

    ciddi hastalıkları olan arma sevdalısı kardeşlerimiz için çabalayan, birşeyler yapmaya çalışmış gruptur. * *

    sosyal olaylara karşı bilinçsiz ve sessiz kalmamış, tepkisini bir şekilde göstermiş gruptur. * * *

    nefret duyanların, yürüyedur grubu konusunu ortaya attıkları gruptur. **

    yurtdışındaki takımların taraftar gruplarıyla temasta olan gruptur. * * * *

    alpaslan dikmen'in mirası olan gruptur. * * * *

    ----------------------------------------------------------------

    acımasızca eleştirmek ve bok atmak, sadece zavallılıktır. acizliktir, dikkat çekme çabasıdır.
  • 188
    sözlükte bu kadar övülmesine tahammül edemediğim, galatasaray tribünlerinin ağzına sıçmış gruptur. galatasaray sayelerinde, istanbul'un en merkezi yerindeki tarihi stadyum da 16.400 ortalama seyirci ile oynamakta, tribünde kullandıkları şiddet, dışlayıcı tavır, apaçileri ve reisleri ile seviyesiz küfürleri sayesinde bir gelen bir daha maça gelmemekte, eski galatasaray lılar onların yüzünden çocuklarını ali sami yen'e maça yollamamaktadır. ayrıca yalancıdırlar.
    (bkz: spor tarihinin en buyuk yalani/@zizonkovac)

    -saygıymış. pöh... yukarıları okuyun biraz..
  • 191
    sayelerinde galatasaray sevgimizin ölçüldüğü gruptur. ne acı ki bu adamlar galatasaray taraftarı değillerdir. ultraslan diye bir takımı tutup onun forması ile gezerler. galatasaray forması giydikleri görülmemiştir.

    ayrıca, kendilerinden başkasına söz ve hayat hakkı tanımayacak kadar faşist ve kokutucu bir gruptur. galatasaray sözlük pankartı'nin altına konan "ua" ibaresi ise işte bu korkunun en bariz kanıtıdır.
  • 192
    sayelerinde faşist yöntemlere (birazcık dikte.. azıcık. valla acıtmıycak bak) (bkz: çocuk kandırma) layık olduğumuzu da öğrenmiş olduk. sağolsunlar var olsunlar. ben diyorum çanakkale boğazı.. zı.. zı.. zı.. zı.. zı.. zı.. zı..

    bir de şu entry okunsun. o zaman ultraslan filan yok. 13 sene şampiyon olamamışız. maç bu, tribünler de video da. kaç kiş var tribünler de.

    (bkz: 16 subat 1986 galatasaray kayserispor maci)
  • 193
    körü körüne savunulması gibi, itin g.tüne sokulması da yanlıştır. misal reis denen kavram saçmalık kim ne derse desin. ülkü ocağı mı arkadaş bu tribünler. reis nedir. diğer yönü ise arabesk tezahuratlardan vazgeçmemeleri ve maç zevkimizin içine etmeleri. içlerinde bulunan çakma polat alemdarlar olmasa kurulduğu günkü misyonuna kavuşacaklardır. sebo ile olmaz o işler.
  • 194
    ali sami yen'de asılan pankartların hepsinde adı yazılı olan, alpaslan dikmen'in vefatından sonra amacından saptığını düşündüğüm, futbolcularını hem seven hem de onlara sövebilen taraftar grubudur ultraslan. ayrıca bugünün polemik ihtiyacını da karşılamaktadır.
    baştan belirtmekte fayda var, şu an için ultraslan grubu olarak nitelenen taraftar topluluğu, desteklediğim ya da her hareketini doğru bulduğum bir oluşum değil. lakin; ultraslan'ı gözü kapalı eleştirmek ya da ultraslan'a gözü kapalı tapmak da doğru değil diye düşünüyorum.

    alpaslan dikmen, hepimizin saygı duyduğu ve sahiplendiği bir galatasaraylı. aynı zamanda ultraslan'a en çok emek verenlerden biri. bir anlamda, alpaslan dikmen'den bize kalan bir oluşum ultraslan. dokuz yıldır iyisiyle, kötüsüyle elinden geldiği ölçüde galatasaray adının olduğu heryerde bulunmuştur ultraslan. dondurucu soğukta eski açık'ta yerini almıştır, gidilmeyecek deplasmana zorluklar içinde gitmiştir, galatasaray'ı yalnız bırakmamak için dokuz yıl boyunca büyük çaba sarfetmiştir. aklıma gelen bu birkaç şey için bile, ultraslan'ı eleştirmeden önce biraz düşünmek gerekir.

    alpaslan dikmen'in vefatından sonra kendini iyice hissettiren reislik ve başkanlık halleri, tribünlerde küfürün eskiye nazaran daha da artması, bağırın ulancı zihniyetin tribüne hakim olması, bazı maçlarda bir süre tezahürat edilmemesi ve ettirilmemesi bir taraftar olarak beni rahatsız etmekte. reis ve başkan denen ultraslan liderlerinin, tek sözleriyle tribünden atılmayacak kişi ya da taraftar grubu olduğunu düşünmüyorum. ultraslan adının olmadığı pankartı tribünlere asmak da çoğu zaman hayalden öte değil. bunları düşününce de, ultraslan'a gözü kapalı tapmadan ya da ultraslan'ı eleştirenlere hakaret etmeden önce biraz düşünmek gerekir.

    ultraslan'ı, benim sevdiğim ultraslan yapan alpaslan dikmen'in varlığıydı belki de. o'nun gidişinden sonra yerini almaya çalışan reisler ve başkanlar, bu görevin hakkını veremediler ne yazık ki. ultraslan'dan nefret etmiyorum; ama ultraslan'ı sevdiğim de söylenemez. kendi çapında takılangillerdenim ben. hayat bana güzel.
  • 195
    herşeyiyle doğru olan bir grup değildir bunu kabul ediyorum ama etrafta bu kadar vasıfsız , reklam uğruna yaşayan ,karaktersiz oluşum varken * * * kesinlikle yaptıkları işe saygı duyulması gereken bir oluşumdur. öyle kolay değildir deplasmanlara gidip takım desteklemek , ordan oraya her branşa koşturmak kısacası arma için kendinden birşeyler vermek... madem ultraslan ı beğenmiyorsunuz o zaman o çok bilen arkadaşlar buyursunlar kendileri münferit olarak gitsinler maçlara. ** yok efendim hava soğuk benim işim gücüm var diyorsan işte o zaman birazcık susmasını bileceksin.

    anlayamıyorum bu kadar arma sevdalısıysan basket maçlarında , voleybol maçlarında nerdesin ? kimse sana illaki ultraslan ol demiyorki madem gitmek istiyorsun git o zaman. eee tutan varmıymış ?

    ultraslan üniversite oluşumlarıyla , boys of hell iyle , karşısıyla , parçalısıyla kısacası tüm alt gruplarıyla bir amaç uğruna çabalıyan ve herşeye inat peşindeyiz diyebilen bir taraftar** oluşumudur.
  • 196
    türkiye’nin en büyük bağımsız taraftar grubu olduğu iddiasındaki oluşum. son zamanlarda erozyona uğrasa da yine de hala doğru. kime göre, elbette türkiye’deki rakiplerine göre, eğer galatasaray’ın ülke dışı vizyonuna taraftarı da katmıyorsak.
    ilk kurulduğunda büyük heyecan yaratmıştı ultraslan. zira ultras felsefenin türkiye’deki her şeyde olduğu gibi değiştirilmiş bir versiyonuydu.
    bütün galatasaray taraftarını ultraslan olarak nitelemek, bir çatı altında bütün grupları toplamak istiyordu. başarılması kesinlikle çok zor bir girişim. bu ülkede herkesin aslında kendi işini kurmak istediğini düşünürseniz hak verirsiniz bana. inanmayan yıl içinde açılan ve tasfiye edilen şirket sayılarına baksın. istatistik de verdik, yazıyı bilimsel temele de dayandırdık.
    ironi şudur ki; türkiye’de taraftar oluşumları bilimsel hiçbir temele dayandırılamaz. hoş zaten çok az şey bilimsel temele dayandırılabilir ya, neyse.

    ultraslan’ın kuruluşu için çeşitli tarihler ileri sürülmekte. kimi bir büyük toplantıdan kimisi bir maçtan bahsetmekte. kimse kurucuların birlikte olmaya başladıkları zamanı hesaba katmıyor. sanki bir anda “ulan bir tribün grubu kuralım” demişler gibi davranılıyor. pink floyd’un kuruluşu için bile pink anderson, floyd council’den bahsedilirken, biraz eksik bilgi oluyor kanımca. (tamam sadece isimlerinden yararlanıldı ama elemanların eski gruplarından bahsettirmeyin bana, sonuçta ultraslan yazıyoruz burada, rock tarihi değil)

    ultraslan’ı kuran grup benim akranım. bu adamların bir çoğu ile stad önünde (!) sabahlamışlığım, kavgalara girmişliğim var. arkadaşlarım diyemem yine de. bahsettiğim yıllar 80’lerin başları.

    daha da öncesi var. bu bir avuç galatasaraylı taraftar, stad önünde sabahlanamadığı zamandan beri vardı. genellikle yadigar ejder’in (allah rahmet eylesin) nevizade’nin girişindeki büfesinde(şimdi çok varyeteli bir yer oldu) takılıp, öğlen vakti taksim’de toplanılır, sonra da polis kortejinde bize ayrılan yere(inönü kapalının yarısı) girildiği zamandan beri bu adamlar tribündeydi. tribüne emek vermek konusu açıldığında bunu bir gözünüzün önüne getirin. bahsettiğim zamanlar : kombine yok, biletix yok. evlerde telefon yok be abicim, internet dünyada bile yok.

    ultraslan’ı kuran kadro bu kulüp için hakikaten çok cefa çekti, kulüp diyorum çünkü basketbol maçlarına da aynı kadro gidiyordu. tribün işini beyaz gölge dizisi gibi sananlara kalsaydı, spor sergi sarı lacivert olurdu, romantizm de bir yere kadar.
    en azından 14 sene şampiyonluk bekledi yahu bu kadro. şaka gibi değil mi, 4 sene üst üste şampiyon olurken tribünleri boş bırakan gençler, size söylüyorum.
    ve bu adamlar aylarca bayrampaşa’da yattı, meşhur olaylı fenerbahçe maçından sonra. o maçla ilgili her şey organizeydi yazıldı. halbuki organize olan tek şey sahaya su atmayı planlamaktı. diğer bütün olayları polislerin tahriki başlattı. hatta tv görüntülerinde, sonradan hapis yatanların önce ayırmaya çalıştığını, sonra polisin onlara saldırmasıyla birlikte karşılık verdikleri net görülüyordu. ama mimliydi işte onlar.
    aynı zamanların tribün çocukların beşiktaş’lı rahmetli optik (başkan) , fenerbahçe’li pepe metin efsanedir kendi tribünlerinde. elbette kimisi de çok hoşlanmaz bu isimlerden. ultraslan yöneticileri için de geçerli aynısı. sebo reis, yılmaz başkan, bir de rahmetli olan peygamber hüseyin vardır. kimine göre efsane kimine göre değersizlerdir. onları tanımayanların, uzaktan izleyenlerin ve tribündeki birkaç dallamaya (ki neredeyse her maç bunlardan bir kaçını fırçalıyorum) bakıp onları beğenmemeleri, sevmemeleri normal belki de. ama tanımadan nasıl hüküm verilebilir ki.
    işin ilginci ultaslan’ın en tanınan yüzü rahmetli alpaslan dikmen olunca başka, diğerleri olunca başka düşünülüyor. halbuki, yürüyedur olayında da alpaslan dikmen görevdeydi mesela.
    bu adamların hepsi işi gücü olan, galatasaray sevdalısı adamlar. içlerinde türkiye’nin sayılı üniversitelerini bitirmiş adamlar var.

    yanlışlar yok mu? elbette var. ve bu adamlar bunun farkında. bu yüzden bundan birkaç ay evvel sorunların konuşulacağı bir toplantı düzenlediler. sonuç alındı mı? şimdilik hayır. ama bir çaba var takdir edilmesi, desteklenmesi gereken.
    yeni stadla birlikte bir çok şey değişme eğiliminde. bu sezon bir kısım ultraslan’ın eski açık’a geçmesi bunun başlangıcı.

    bir de ultaslan’ı eleştiren galatasaraylıların rakiplerimizdeki tribünlerin durumunu göz önüne getirmesi gerek. gfb ile aziz yıldırım, çarşı ile yıldırım demirören arasındaki eski bağlantılar ve şimdilerde patlayan olaylar güzel mi sizce? böyle mi olsun istersiniz.

    bizim gençliğimizde kapalıda dakika tutulurdu tezahürat başladığında, bazen 15 bazen 30 dakika durmaksızın bağırılırdı. durana amigo mehmet dalardı. kimse de bir şey demezdi, diyemezdi. iyi miydi? tabii ki değil. dünya değişiyor, türkiye değişiyor ve tabii ki tribünler de. bizim kuşak yaşlanmaya başladı, yavaş yavaş çekileceklerdir. ama onların yerine yine onlar gibi tribüne emek veren galatasaraylılar gelecektir. kimseye durup dururken gel sen tribün lideri ol demezler. ancak tribünlerin gittikçe daha iyi olacağı kesin.

    bu sebeple, şikayet etmekten çok, biraz daha tribün için çalışmakta yarar var sanırım. biraz daha taşın altına eli sokmakta fayda var.
    benim tanıdığım birkaç genç var galatasaray sözlük yazarı olan**. onlar bu hafta başladılar bir yerden. hepsi çok düzgün, galatasaray’ı çok seven gençler. eğer tribünü ve emek harcamayı bırakmazlarsa, ilerleyen zamanda ultraslan yöneticilerinden olabilirler. bence tribünlerin böyle gençlere ihtiyacı var.

    http://captano.blogspot.com/2010/01/ultraslan.html
  • 200
    gol atmamız gerekirken sen var ya seni söylediler ya yeter işte maksat berdan abilerine yaranmaktı işte dijiturkte arada bir o'nu gösterdi mi görev tamamlandı bu kadar. maçın önemi filan yok maksat berdan'ın şarkısı duyulsun, şu maçta da yani elemeli maçta da bu tezahüratı yaptınız ya artık bişey diyemiyorum, nerde re re re ra ra ra nerde berdan tantuninin şarkısı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın