• 221
    uzun zaman oldu...

    burayı ne düzenli okuyabiliyor ne de yazabiliyorum. pandemi sürecinde evde çalışmayla, babalık yapmayla, geleceğe bakarken ansızın kendimizi “n’abıcaz be kamil!” repliğinde bulmayla geçirdiğimiz 1 yılın ardından, kimine göre radikal, kimine göre delice, kimine göre tam yerinde, bana göreyse ‘ya şimdi ya hiç!’ cihetinde bir karar alarak iş yerime istifamı sundum ve 45 gün önce amerika’ya geldim.

    haddinden fazla yağmurlu bir new york gününde payıma mayhoşluk düştü. hakkıyla mayhoş olan arkadaşlara özrü bir borç bilerek soluğu yine bu başlıkta aldım.

    gündemden uzak olmak, sadece basit ve şahsi meselelerle ilgilenmek ve omuzlarını devirip öylece yürüyebilmenin ne denli büyük bir nimet olduğunu tekrar tekrar idrak ederken yıllarca zihnin belli köşelerinde saklı kalmış kimi heyecan ve düşüncelerin birden ortaya çıkıp beni her gün tekrar tekrar sarsmasıyla meşgulum. bu meşguliyet insana, eğer gereğinden fazla bir kalabalık içindeyse, onu elemek fırsatı da sunuyor. işte burası çok enteresan (çokomelli)... acaba boşa geçirdiğim süreyi nasıl telafi edebilirim telaşı bir yanda gereksiz kalabalığı bir süzgece tutmak mesaisi öbür yanda... zamanında çok kıymetli bir ağabeyim “tecrübe hayatta yenmiş kazıkların bileşkesidir!” dediğinde zihnimde çakan şimşek 14 yıl sonra bugün daha da parıldar halde. bilinmezliğe uzanan bu maceramın, çoktan seçmeli şıklar arasında saklanan tek doğruya ulaşıp ulaşmayacağı başka bir merak, stres ve adrenalin unsuru.

    ve tabii ki tüm bu muhasebe sırasında adına ‘keşke’ dedikleri şeyler...

    ne olursa olsun turgut uyar naifliğinde götürmeye çalıştığım yolculuğumda kendimi ahmet arif isyanıyla motive etmeyi umuyorum.

    selamlar...

    edit: imla
  • 271
    galatasaray atkımı ve formamı giyip, güneş gözlüğümü takıp, çakma lv sırt çantamla memlekete gideyim dedim, gitmez olaydım. beni ne zannettiler bilmiyorum ama kaçırdılar. bu sıcakta insan mı kaçırılır?

    ben serbest, özgür bir insanım beni kaçıramazsınız diyorum. biliyoruz sus, bu yüzden imza parası vereceğiz sana diyorlar. ben ne dediğinizi anlamıyorum diyorum. seni onların kalbinden söküp aldık, sen transfer çalımısın diyorlar. 15'inde fındık başlıyor, benim fındık toplamaya gitmem lazım diyorum. imza parası 9, bonuslarla 14, senelik 6 milyon euro diyorlar. cebime cırt cırtlı 0,3,5 yıldızlı bir şey koydular, görev anında hangisi lazımsa onu yapıştıracaksın diyorlar. sıradan bir insanım ben ne görevi diyorum. seneye de 17 milyona sattık seni diyorlar. şimdi bir sandalyeye oturttular, kamera kurdular önüme. yayına girince çok büyük, büsbüyük, en büyük, acaip büyük, çok yıldız, on yıldız, hep yıldız aklına ne gelirse söyle diyorlar. bundan sonra senin şarkın " lay la lay la lay sen güneş ben ay, annemde seviniyor" dediler. akşama da bap'a bildireceklermiş beni.bap ne? kim bunlar? fındıklar hep dalda kaldı ama abi. geri dönüp ocağın altını kontrol etseydim bari yaaa.
  • 162
    hala onu düşünmek çok zor sözlük. uzun zamandır görüşmediğim arkadaşlarımla görüşüp kafa dağıtmaya çalışıyordum bir süredir. onu görmediğim müddetçe de çok başarılı devam ediyordu bu süreç. bugün aptal bir pakistanlı iş arkadaşımı yaşadığım muhite getirdim. bir mekana girdik ve o da oradaydı. yaşça benden 7-8 yaş büyük olduğu için abilik triplerine girip kızla konuşmaya çalıştı. defalarca engellemeye çalışsam da gitti. benim için onu düşünmemek çok zor, o karşımdayken onu düşünmemek ise imkansız. gidelim dedi, hayır burada kalacağım dedim. konuş dedi, hayır konuşmayacağım dedim. kalbim bütün geceyi onla geçirmek istiyor, geçirebileceğinin de farkında. beynimse dönüşü olmayan bir hata yapıldı ve bundan sonrasında da sizden bir bok olmaz diyor. ama ben aptal bir adam değilim, çoğu zaman duygularımı seçerken bu sefer beynimi seçtim. dedim ya abilik triplerinde yavşak. 3 defa, 4 defa onların masasına konuşmaya gitti. her gittiğinde yerin dibine girdim, her gittiğinde keşke onun yerinde ben olsam dedim. kendi içimde kurmaya çalıştığım o dengeyi, o yalan krallığını yerle bir etti bu hisler. geri dönecek yüzüm olmasın diye tüm yolları kapamak için yapılmaması gereken yanlışları yapan, hiçbir zaman pişmanlık hissetmeyen ben, o zaman pişmanlığı iliklerimde hissettim. bütün dengem alt üst oldu. bu yavşağın son gidişinden sonra geri dönünce hiçbir şey demedim ve masadan kalktım. şu an bu dangalak kanepede uyuyor ve bildiğim bütün küfürleri ediyorum. sadece ona değil kendime de. bu bataktan çıkmak için kurmaya çalıştığım her şey bir pamuk ipliğine bağlıymış meğer. en hafif rüzgarda devrileceği belliymiş. velhasılkelam son kısmı kendime yazıyorum. sevgili mizuhara bu entry'i silmezsen ve okursan sadece şunu hatırla. affedemeyeceğin şeyler yaşandı ve sonunda neler olacağını biliyorsun.

    4.30 gibi entry'i yazmışım fakat sızıp yollayamamışım, şimdi yanımda bu dangalakla işe giderken yollayabiliyorum.
  • 191
    galatasaray'ımı şu aralar pek takip edemiyorum. olm belirli bir süre işsizlikten sonra modern köleliğe alışmak ne kadar zormuş amk. bana bir masa verdiler, bak yemin ediyorum play doh oyun hamuru gelecek diye bekledim, hatta yarın beslenmeme annem çikolatalı ekmek koysa bari falan dedim ama faturaları görünce ciddi olduklarını anladım. yemekte de patates ve bulgur çıktı :( beni işe alırken ölçülerimi almayı unutmuşlar.

    neyse, ne diyorduk hah işte çok şükür ilk haftayı devirdik ama ben üçlü koltukta spor kanalları arası zap yapmak büyük bir lüksmüş onu öğrendim. canlı maç izlemek nimetmiş lan!

    alışırım herhalde di mi lan? yarın akşam üzeri gidicem ondan buradayım ha yanlış olmasın.*
  • 69
    uzun zamandır içmiyordum. (2 hafta)* ya bu östersunds rezaleti falan oldu o gece bile içmedim amk düşün. bu gece ağız kızınca epey yuvarladık. olm bizim bu halimiz ne olacak lan? koskoca galatasaray'da ayaklar baş oldu. ben içtiğim çaydan kahveden tad alamıyorum bırak rakıyı birayı. lan beşiktaşlı galatasaraylıya akıl verir oldu amk ötesi var mı? bak beşiktaşlı diyorum ya. olm biz ne ara bu hale geldik? beşiktaşlı bana avrupa puanı diyo mına koyim. lan sen avrupa puanını nerden biliyosun, onu biz mi öğrettik? diyemiyorum amk. ya bu kulübü bu günlere düşürenleri cehennem bile kabul etmez. valla etmez. canım çok sıkkın mına koyim ya. ben artık ite köpeğe meram anlatmak istemiyorum olm. kendimiz olalım yeter. başka bi şeye lüzum yok ya!
  • 239
    bıktım hayattan sözlük. malum partinin her şeyi mahvetmesinden bıktım doğru düzgün ders dinlemeyen öğrencilerden bıktım. oysa ne heyecanlı idealist başlamıştım her şeye. şimdi nefret ettim iyice malum parti yüzünden, yıllarca çıkmadım doğudan öğrencileri terör belasından kurtarmak için, daha aydın insanlar olsunlar diye. birbirinden farkı olmayan iki gürühla uğraşmaktan bıktım laf dinlemeyen değişmeyen insanlardan bıktım. genç idealist öğretmenlere baktığımda görüyorum kendi gençliğimi ve sadece gülümsüyorum, yiyecekler seni diyorum kendi kendine bitirecekler o içindeki sevgiyi azmi diyorum bağırmak istiyorum ama yapamıyorum. dönüp baktığımda tek bir pişmanlık duymuyorum bugün başlasam yine aynısını yaparım diyorum kanımda var çünkü. yoruluyorum artık sadece, fiziki değil ruhen yoruluyorum. gözlerine baktığımda heyecanını gördüğüm 3 4 çocuk bile yetiyor benim bu hevesimi devam ettirmeme ama nereye kadar sözlük nereye kadar ? beyni anlamsız anlamsız şeylerle doldurulup yok edilmeye çalışılan öğrencilere bakıp üzülüyorum, küstürülmeye sorgulamamalarına çalışan yetkilileri görünce deli oluyorum ama elimden bi şey de gelmiyor. ama değişir belki bu devran, sorgulayan bilinçli gençlerle bi devrim olur toplum bilincinde bilmiyorum. olması için sonuna kadar mücadele ederim yeter ki ülkem nefes alsın. ama nereye kadar devam edecek bu öğrenilmiş çaresizlik bilmiyorum.
  • 163
    daha dün yazdım, bugün yine gördüm. biriyle buluştuk, ben yarım saat erken ve günlük kıyafetlerimle gelmiş, tek başıma biramı içiyordum. kız sanki baloya gidiyormuş gibi giyinmiş. geldiğinde abartmıyorum mekandaki herkes dönüp baktı. bi yarım saat sonraysa o geldi, ben bir kere bile bakamadım. karşımdaki kız umrumda değildi, bir kere göz göze gelmek istedim sadece, bir seferliğine ya. ama dönüp bir kere bile bakmadım. o varken hayatıma devam edemiyorum, şu saatte yazıyorum çünkü karşımdaki kıza yarın mesaim var, erken uyanacağım gitmem lazım dedim. yalancıyı sikmiyorlar ya. duramadım yanında başka bir kızla. kızı erkeği önemli değil. yüzünü bir kere bile görmedim. ama o sarı saçlarını gördüm. keşke daha kolay olsa her şey. ama onla aynı yerdeyken nutkum tutuluyor. sarılsam bana sarılacağını biliyorum, ama sonunun aynı boka bağlanacağını da biliyorum. tek bir sefer onunla konuşmak istiyorum ama tutuyorum kendimi. birçok kötü özelliğim vardır belki ama çok kararlı bir insanım. belki de kindarlığımdan gelir bu bilemem. konuşmuyorum, kendimi azıcık tanıyorsam da konuşmayacağımdan eminim. ama köpek gibi istiyorum. ne dedim ne anlattım bilmiyorum. ama onu görmek bana hiç yaramıyor, yine yaramadı. yurtdışına defalarca yerleşme şansım oldu ve gitmedim ama bu sefer diyorum ki seni burada tutan ne var? ailenden yeterince sevgi, destek mi gördün onlar için mi gidemiyorsun? hayır. zordayken yanında olduğun ama sen zordayken yanında olmayan arkadaşların var diye mi gidemiyorsun? hayır. sevgilin mi var? hayır. tek galatasaray var. allah belamı versin beni bu ülkede tutan tek galatasaray var. onun bile gücü yetmeyecek gibi hissediyorum. her şeyi siktir edip gidesim var, neresi olur belli değil. ama gitmem lazım. bu koduğumun bataklığından, bu koduğumun insalarından bir şekilde kurtulmam lazım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın