resim
Mustafa Cengiz
Görev:Başkan
Doğum:25.12.1949
Ölüm:28.11.2021 (71)
Uyruk:Türkiye
  • 5052
    galatasaray'ın başkanlık makamında zorla kalmaya çalışan başkan konumuna gelen başkandır.

    süreçte ne oldu? diye düşünürsek:
    6.05.2021'de basın toplantısı yapacağını açıklanmıştı. bu toplantı sonradan iptal edildi. ardından bir gün sonra demokrasi ile yönetilen bir ülkede demokratik bir seçimin engellenmesi çabası ortaya çıktı.

    kanımca mustafa cengiz bugünkü toplantıda başkan adaylığını açıklayacaktı. istediği desteği bulamayınca önce konuşmayı, sonra seçimi iptal etti. olayın özeti budur. bu durum ne demokrasiye ne hukuka, ne de galatasaraylılığa yakışır.

    edit; mustafa cengiz açıklma yaptı;

    --- alıntı ---
    "galatasaray spor kulübü'nün yapılacak ilk seçiminde, bu şartlarda aday olmayacağımı sevgili galatasaray camiasına saygıyla bildiririm."
    --- alıntı ---

    sanırım ben haklı çıktım.
  • 5055
    seçimi niye erteledi?

    a) sağlık koşulları sebebiyle - geçiniz

    b) seçime girmek istiyor ama ekibini oluşturamadı - bugüne kadar ekibini oluşturamamış birinin seçilebileceğini düşünmesi komik.

    c) oturabildiği kadar o koltukta oturup, bunun nimetlerinden faydalanmak, bu sürede bir fırsat olursa yeniden seçilmek. bu süreçte galatasaray’ın ne kadar zarar göreceği önemli değil.

    fatih terim daha geçen hafta yönetimlerde süreklilik esastır deyip, seçimler olsa da transfer çalışmalarının devam etmesi gerektiğini söyledi. bunun manası yönetim seçim var diye transfer çalışmalarını dondurdu demektir. 2 ay önce anlaştık denilen marcao ve luyindama’nın imzaları yok, salih ‘in beşiktaş ile anlaştığı konuşuluyor, halil için fenerbahçe’nin devreye girdiği söyleniyor ama biz hiçbir girişimde bulunmuyoruz.

    haziran ayında seçim olsa bile yeni gelecek yönetimin transfer için çok kısıtlı zamanı olacak. rakipler senin istediğin oyuncuları çoktan almış olacak. teknik ekibin aylardır sürdürdüğü hazırlık boşa gitmiş olacak.
  • 5056
    https://twitter.com/.../1390282662376521728

    --- alıntı ---
    istanbul valiliği galatasaray yönetimine seçim iptalini devlete bağlayamazsın. seçim genel kurulunu yapabilirsin diye resmî yazı yolladı.
    --- alıntı ---

    başkanlık koltuğundan indirildikten sonra derhal kulüpten atılması gereken kişi. bu kulübe yeterince rezillik yaşattı. "seçimi kaybedene kadar" yanında olan, seçim iptaline yönelik imzası ve onayı olan herkes de kulüpten ve kulüp üyeliğinden atılmalılar. yeni gelecek yönetimin ilk yapacağı iş de bu olmalıdır.

    kendisi de kulüpten atılan ilk başkan olarak tarihe geçmelidir. bu yaşattığı rezilliklerden sonra hak ettiği budur.
  • 5057
    https://twitter.com/.../1390282662376521728

    fatih altaylı, ya okuduğunu anlamıyor ya da mustafa cengiz’e olan öfkesi nedeniyle konuyu bilinçli olarak çarpıtıyor. valiliğin yazısı, tam da seçimin iptalini haklı gösterecek bir yazı. ne diyor yazı, 17 mayısta bitecek tam kapanmadan sonra, açık alanda olması, 300 kişiyi geçmemesi ve hes kodu ile giriş yapılması koşuluyla toplantı yapılabilir. bu şartların hangisi 8000 üyeli genel kurulumuzun yapılmasına izin veriyor. tabii ki hiçbiri.

    yine yazıda, 17 mayıstan sonra, pandemi koşullarına göre, bilim kurulunun ve cumhurbaşkanlığının kararlarına göre hareket edilmesi gerektiği belirtiliyor. e ama genel kurul bir günde yapılıp biten bir toplantı değil ki. genel kurul bir süreç ve o süreç ilanla başlıyor. listelerin hazırlanıp verilmesi, raporların hazırlanması oy pusulaları vs bir sürü hazırlığı var. bu hazırlıklar yasak içindeyse genel kurulun yapılması da yasal olmaz. kaldı ki 29 mayısa kadar pandeminin ortadan kalkacağını ve toplantıların yapılabileceğini iddia etmek akla ziyan değil mi?

    mustafa cengiz istese de genel kurulu yapamaz. çünkü tüzüğün bağlayıcı hükmü gereği seçimli genel kurulun galatasaray lisesinde yapılmasını öngörüyor. lisenin kapalı alan olma nedeniyle imkansız zaten. hadi mücbir sebeple ali sami yen’e alındı o zaman da 300 kişi sınırlaması var.

    pandemi bitene kadar hiçbir büyük kulüp seçimli genel kurul yapamaz. buna izin vermezler. sonuçta akp kongresi yapılmayacak.:)
  • 5058
    seçime girmesi halinde 3 haneli oy alamayacağını söylediğim ancak seçime girmek için 100 imza bile toplayamayan işgalci. amatör ve kötüsünüz. devlet biz aksini demedikçe 17 mayıstan sonrası genel kurul yapabilirsiniz demiş. niyet okuyup zaten ertelenecek bahanesine sığınamazsınız. bu seçim gününde yapılacak sonra da tüzüğün 3. kısım 109.2 maddesine göre genel kurul hakkınızda karar verecek.

    https://twitter.com/...282662376521728?s=20
  • 5059
    kaderin cilvesi olacak ki tek dayanak olmadan "hiçbir şey olmasa bile bir şeyler olabilir(?)" mantığıyla, 5 mayıs 2021 tarihinde seçimli genel kurulun ertelendiğini duyuran başkan. benzeri bir şeyi kulüp özelinde olmasa da memleketimizde 2 sene evvel, 6 mayıs 2019 tarihinde yaşamıştık.

    gerçekten merak ediyorum, seçimli genel kurulda kaybedince de "hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şey oldu" diyecek misiniz?
  • 5060
    zamanında çok haksızlığa uğradı ibra edilmeyip devrilmeye filan çalışıldı bunlar ne kadar ahlaksızca ise şuan kendisinin yaptığıda öyle bana göre. iyi kötü günler geçirdik, zamanın doldu zaten sağlığın ne yöneticilik yapmaya ne yüksek tempo çalışmaya yetecek düzeyde adam gibi git işte be adam. 1 seçim döneminde 2 şampiyonluk yaşamış gayet iyi zamanlar yaşamış bir başkansın işi çirkinleştirmenin ne manası var. seçim gününde seçim ile yerini yeni yönetime bırakırsa iyi olmasa bile kötü anmayacağım yönetim. olurda işi yokuşa sürmeye devam ederlerse adnan polat gibi ibra edilmemeyi hak eder...
  • 5066
    insan neydim dememeli, ne olacağım demeli. şu başlık altında kendisini övdüğüm bir sürü entry vardır ama geldiği şu son nokta facia. burasının türkiye cumhuriyeti dinamiklerinden bile daha eski ve daha çağdaş olduğunu, hele hele fenerbahçe ya da beşiktaş camiaları gibi koyun bir taraftara sahip olmadığını anlaması gerekiyor sayın başkanın. amatör branşları zaten başkanlığı döneminde zerre önemsemediği gibi pandemiyi de yönetemedi ve fatih terim gibi bir adamdan herkesin çuvalladığı şu zor dönemde hiç faydalanamadığı gibi her fırsatta onunla kavga etti. hem de kameraların önüne atarak yaptı bunu.

    ilk 2 senesi sadece futbol bazında ne kadar iyiyse son 2 senesi de bir o kadar rezalettir. cl'deki 2 yıllık çuvallamaları hesaba katmadım bile.

    herşeyi tadında bırakmak gerek mustafa başkan. görevini iyisiyle kötüsüyle yaptın. git, güzel hatırlayalım seni şunca şeye rağmen bile.
  • 5067
    https://twitter.com/...308495648567301?s=20

    şu yaşına gelmişsin, dünyalığını yapmışsın, galatasaray başkanlığı gibi bu ülkede olabilecek en saygın görevlerden biri için seçilmişsin, attığın şu tweet’e bak. hala insanları gerizekalı yerine koyuyorsun. ‘bu şartlar’ demişsin, demek ki 100 imza bulduğun anda şartlar değişecek ve aday olacaksın. sinsi’rella mısın sen? galatasaray başkanısın, dürüst ol, her şeyi açıkça söyle. zaten 5 mayıs 2021 günü galatasaray spor kulübü resmi sitesinden yaptırdığın açıklamayla, niyetlendiğin vandallıkla, bir daha asla galatasaray başkanı olamayacaksın. dolayısıyla lütfen dürüst ol, bu kulüp ve milyonlarca taraftar, senin çıkar merkezin değiller. niyet okuyarak seçimi iptal edemezsin. zaten bu yaptığın tüzüğe aykırı. eğer olman gereken galatasaray başkanı gibi dürüst olmaz ve bu inadına devam edersen, kulüpten ihraç edilecek ilk galatasaray başkanı olarak tarihe geçeceksin.
  • 5068
    hastalandıktan sonra rezalet bir yönetim göstermektedir, savunulacak hiçbir tarafı yok. ama bu kulübün 60 yıllık taşınmazlarını devlete peşkeş çeken dursun isimli şahsı ibra etmiş bir genel kurul mustafa cengiz'e bir tek laf söyleyemez. liseli abilerimiz sırf kendi adamları diye dursun efendiyi senelerce o koltukta oturtmasalardı, türkiye'nin batıya açılan kapısı olarak verdikleri binlerce mezun arasından dursun'un karşısına koyacak bir tane eli yüzü düzgün adam çıkarsalardı mustafa cengiz'e zaten hiç ihtiyaç kalmayacak, o koltuğa oturma fırsatını bulamayacaktı.

    ama liseli abilerimiz o kadar açgözlülerdi, o kadar ahlaksızlardı ki galatasaray taraftarının dişinden tırnağından artırıp kulübe aktardığı kaynağı yemek için dursun gibi bir adamı kullanmaktan bile utanmadılar, "tamam biz yiyeceğimizi yiyoruz ama başkan koltuğunda oturan adamın da şu kulübe birazcık faydası olsun bari" demediler. sırf kendi arpaları kesilmesin diye galatasaray'ın göz göre göre bir anadolu kulübüne dönüştürülmesine göz yumdular. mustafa cengiz 80 oy farkla seçimi kazanıp bunların çarkını kırmasaydı şimdi ortada ne sportif başarı vardı, ne başarı olsa bile uefa organizasyonlarına katılma hakkımız vardı, ne de gayrimenkullerimiz vardı.

    ha, mustafa cengiz bu kulüpten ihrac edilmeyi hak etmiş midir? belhanda'yı bu takımdan kovduğu dakikada sonuna kadar hak etmiştir. ama mustafa cengiz'in ihraç edildiği bir adalet terazisinde, dursun denen adamın destekçisi olan liseli abilerle beraber kulübü uğrattığı bütün zararlar için dava edilip donuna kadar tazminat ödemesi gerekir. ama başkan adaylarına bakıyorsun, dursun gibi bir haine ağam paşam çekerken, mustafa cengiz liseli değil diye "onu şöyle ihraç edeceğiz, böyle cezalandıracağız" diye aslan kesiliyorlar. neden? çok basit, dursun'un ipini tutan el bunların ipini de tutuyor çünkü.

    böyle bir camiadan hiçbir halt olmaz.
  • 5069
    yaptığı iyi işler için kendisine teşekkür ettiğim galatasaray başkanı. iyi ya da kötü bu kulüp için bir şeyler yaptı. rahmetli özhan canaydın vefat ettikten sonra büyük başkan diye övüldü. mustafa cengiz için de benzer şekilde konuşulacak ama allah uzun ömür versin kendisine. hastalığından sonra galatasaray'ı temsil etme konusunda sıkıntıları vardı ve artık ayrılması gerektiği kanaatindeyim ben de.
  • 5070
    gücünü müesses nizamdan aldığına artık zerre şüphem kalmayan mevcut başkan.

    daha önce de belirtmiştim, çok güvenmiştim kendisine. saha içerisinde kendisine en büyük kolaylığı sağlayacak figüre sahip olarak görev başına geldi, bir önceki kepaze yönetimin ardından herkese umut oldu. bu umudun tezahürü o dönemki gs store kampanyalarına olan muazzam ilgide görülebilir. uefa cezası ihtimalinden alnının akıyla çıkıp sezonu* da şampiyon tamamlayınca sezon sonunda sözünü verdiği seçime en büyük aday olarak girdi. dursun aydık özbek isimli şahsın aldığı 1500 küsür oya karşılık büyük bir farkla da kazandı.

    dursun aydın özbek isimli bir garip şahsiyetin aldığı oy kendisi için en büyük tehlikeydi. dönemi sportif, yönetsel ve finansal manada kepazeliklerle geçen adamın bu kadar oy alması liseci zihniyetle savaşacağının en büyük göstergesiydi. buna rağmen bu savaşı rahatlıkla verebileceği şartlar mevcuttu: çok büyük bir taraftar desteği ve yukarıda belirttiğim gibi sahada kendisine ihtiyaç duyurmayacak çok çok büyük bir teknik direktör.

    kendisinin bu aşamada yaptığı ilk büyük hata, ocak ayında toplama kadroyla girdiği seçimden sonraki 5 aylık süreçte güçlü bir yönetim kurulu oluşturamamasıydı. kendisi çok ortalıkta görünmese de perde arkasında yusuf günay’ın adnan polat dönemindeki adnan sezgin etkisine sahip olduğunu düşünüyorum. yusuf günay, kulüp içindeki kadrolu çalışanlara dahi biraz sivrildiği takdirde kafayı takabilen bir karakter. mustafa cengiz’in biraz sözüne kulak astığı elemanı soruşturup araştırabilecek, kendisine rakip olarak konumlandırabilecek garip bir şahıs ve bu şahıs asla ve asla galatasaray’da 2. adam olabilecek seviyede değil. adnan polat dönemindeki ışın çelebi gibi devlet içerisinde faydalı işler yapabilecek kullanışlı bir yönetici olabilecekken 2. adam rolü üzerinde hep çiğ durdu. öte yandan abdürrahim albayrak gibi bir karakterin basın sözcülüğü, transfer sorumlusu gibi görevleri üstlenmesi de büyük yanlışlardan birisiydi. abdürrahim albayrak da saha içinde kalmalı ve siyasi kanatla olan ilişkilere rabıta olmalıydı. bunlardan yola çıkarak yönetim kurulunda ne denli hatalar yaptığını görebiliriz. tüm bunlara rağmen rüzgarı arkasına almıştı ve taraftarın çok büyük çoğunluğu arkasındaydı.

    ilerleyen süreçte transfer sezonları geldikçe taraftarla arası açılmaya başladı. gomis satıldıktan sonra yapılan hesap hatası(!) nedeniyle sezona* forvetsiz girmek büyük skandaldı. yine de sahada işleri bir şekilde kotarabilecek teknik ekibe sahip olmak kendisine avantaj sağlıyordu. burada bir parantez açmak istiyorum; fatih terim’i eleştirirken, “forvetsiz falan diyorsunuz da o sezon eren ve sinan gibi iki forvetimiz vardı.” diye deli saçması yorumlar yapan arkadaşları görüyorum, lütfen yapmayın. porto deplasmanına sinan gümüş tek forvetiyle çıktık. belki sezonun en iyi topunu oynadığımız maçta forvet yoksunluğundan dolayı tek gol atamadık. o sezon şampiyonlar ligi’nde kırılma maçımız o maçtı.

    konumuza dönelim, mustafa cengiz’in asıl sınavı, asıl mücadelesinin ne olacağı o sezon ayyuka çıktı. önce 2 kasım 2019 galatasaray fenerbahçe maçının ardından verilen kararlar, akabinde yayınlanan bildiri ile tff ve kulüpler birliği alenen galatasaray’a, 25 mart 2019 ibra kepazeliği ile de liseciler apaçık kendisine savaş ilan etti. bu iki süreçte de taraftar kendisine -eksik ya da fazla- destek oldu. kendisinden ve yönetim kurulundan beklenti, bu iki aleni düşmanla mücadele etmesiydi.

    kendi topuğuna sıkması da bu süreçlerde gerçekleşti. ünal aysal’ın düştüğü hataya o da düştü. gelen 2 şampiyonlukta, 2. sezon kazanılan 3 kupada aslan payını almak istedi. elindeki fatih terim kozunu kullanamadı ve onunla çatışmaya başladı. olay siyah-beyaz değildir, tabi ki iki tarafın da hataları vardır ama o hatalara hiç düşmemeliydi. bir başkanın saha içi başarıdan rol çalmaya çalışmasına hiç gerek yoktur, zaten otomatikman kendisinin rolü sabittir ve şampiyon başkan olarak tarihe geçer, bunun daha fazlasını istemek o başkana zarar verir, nitekim verdi de. gücünü böldü. florya’yla üstü kapalı mücadele etmeye başladı, sonrasında o da ayyuka çıktı. belki çok tekrarladım ama kendisinin yapması gereken saha içinde takımın ve kurmayların kafasını rahat ettirip saha dışına odaklanıp galatasaray adına mücadele etmek iken cepheyi genişletmeyi tercih etti. bana göre asıl kırılma da bunlardan sonra gerçekleşti.

    1) tff ve “dış mihraklar” ile mücadelemizde inanılmaz etkisiz kaldı. sezon boyu doğrandığımız, bildiri rezaletinin yaşandığı ve sonunda müesses nizam takımına karşı vura vura kazandığımız şampiyonluk* bugün laçka ve leş ağızlara sakız olabiliyor örneğin. o sezon içerideki fener, konya, rize maçları, dışarıdaki beşiktaş, trabzon maçları ve özellikle kadıköy rezaletinin konuşulması gerekirken bugün bileğimizin hakkıyla aldığımız rize deplasmanı konuşuluyorsa ve bu maç bütün sezona mal edilmeye çalışılıyorsa en büyük sorun yönetimin acziyetidir. zaten o günden bugüne gelinen süreçte müthiş bir acziyet karakterimize işledi. tff kurullarında geçtim galatasaraylıyı, hakkaniyetle karar verecek tek adam dahi kalmadı ve bu süreç göstere göstere geldi. siyasetle bu kadar yakın görünüp hiçbir derdimize derman olamamak gerçekten müthiş bir meziyet.

    2) lisecilerle mücadelede taraftar desteğini neredeyse sıfırladı. transfer sezonlarında yaşanan ve taraftarla arasının soğumasının başlama sebebi olan olaylardan sonra öyle ya da böyle, bir şekilde fatih terim’le ters düşmesi, taraftarın nezdinde kendisiyle kıyas dahi kabul edilmeyecek derecede kredisi olan bir efsaneyle basın önünde didişmesi taraftarı kendisinden soğuttu. sürtüşmenin başlama sebebi nedir, ne değildir bilemesek de ne olursa olsun kendisine en büyük paratoner olan karakteri karşısına almamalıydı. bunu, fatih terim sevgisinden ya da hoca-başkan çekişmesinde tarafgir olmaktan bağımsız, mantık çerçevesinde değerlendiriyorum, pragmatist bir tavır takınmalıydı ve fatih terim’i doğru kullanmalıydı. burada kullanmaktan kasıt ortak çıkar ve hedefler içerisinde tutmalıydı. başaramadı ve taraftar ilişkisinde transfer vakalarından sonra asıl büyük darbeyi burada yedi. hani bazı arkadaşlar fatih terim’i dümdüz hoca çizgisinde değerlendirmeye çalışıp “başkan ne derse o olur, hoca onun astıdır, elemanıdır.” diyorlar ya, o iş tabanda kabul görmez güzel kardeşim. o dediğiniz skibbe’ye olur, mancini’ye olur, tudor’a olur, hamza hamzaoğlu’na olur, mustafa denizli’ye olur. kağıt üzerinde doğrudur, başkan kurumun 1 numarasıdır, makamın otoritesi tüm personelin üzerindedir fakat fatih terim gibi bir galatasaraylıyı karşınıza aldığınızda işler sarpa sarar. bunu faruk süren de yaşamıştır, ünal aysal da. tabi ki hoca’nın önünde başkanlar el pençe divan durmalı diye söylemiyorum bunu ama o ilişkiyi ince çizgide yürüttüğünüzde hem sizin, hem hoca’nın işleri yolunda yürür, taraftarın da yüzü güler. tabi tüm bunların yanında tff’nin şarlatanlıklarına karşı süt dökmüş kedi gibi takılmak, hoca’ya, yardımcısına ve oyuncularına ceza üstüne ceza yağarken ve bütün bunlar galatasaray’a onulmaz zararlar verirken sırra kadem basmak taraftar nezdinde itibarını iyice zayıflattı. sen kulüp içinde kemikleşmiş, kök salmış, kulübün yapı taşlarından birisi olmuş bir yapıyla mücadele ederken arkandaki en büyük desteği kaybedersen kazanma ihtimalin de yok seviyesine yakın olur. durum budur. açıkçası benim için fatih terim-mustafa cengiz ikilisinin başarısı ve o köhne yapının dışından gelen bir başkanın sürdürülebilir bir sistem kurması, o yapının kırılması adına çok önemliydi ama maalesef bunu başaramadı. ve o fosil zihniyete, “alın bunu da gördük.” diyebilecekleri bir miras bıraktı dursun aydın özbek adlı skandallar prensinden sonra.

    mustafa cengiz’in son bir yılda yaptığı tüm hamleler ise kendini aşağıya çekti. şu an maalesef öyle bir noktaya geldik ki geçen sene bu sıralar seçim yapsa yine kazanacak olan adam, ülkedeki sonsuz erkin kendisine koltuk değneği olmasıyla uzatmaları oynamaya çalışıyor. şu an yönetim kurulu oluşturabilecek sayıda insanı dahi bir araya toplayabileceğini düşünmüyorum. abdürrahim albayrak da dahil olmak üzere yusuf günay hariç mevcut yönetimden kimsenin listesine ismini gözü kapalı yazdıracağını sanmıyorum. yusuf günay da başka adayların yönetiminde kendine yer bulabilecek durumda olsa bir dakika bile düşünmez, o da gider. tabi bu şahsi kanaatim.

    yönettiği bilmem kaçıncı transfer sezonu olmasına rağmen kaynak bulamayıp sezona orta sahasız girmeye sebep olmak -ki şu an ulaştığı değerin çok altındayken istenen, ilgilenilen scout transferlerinin olduğu herkesin malumu-, sezon boyunca galatasaray’ın hakkı deniz, yemeyen keriz dercesine kalın kalın doğrayan tff’ye karşı tamamen tepkisiz kalmak, sezonun yarısını, belki de şampiyonluğa sebep olacak şekilde fiyasko bir hale gelen zeminde oynatmak ve buna çare bulamamak, sezonun son bir kaç haftasına ve en kritik virajına girerken her ne olursa olsun sezonda 30 maç banko oynayan topçunun sözleşmesini akılsızca feshetmek*, açıklamalarda hala tff’ye istenen tepkiyi vermemek, oyunculara şeref, haysiyetten dem vuran laflar söylemek*, galatasaray tv’de topçu sansürletmek, kulübün tüm kitle iletişim araçlarını kendi sosyal medya hesabı gibi kullanmak ve tüm bunların üzerine kofti bir bahaneyle seçimli genel kurulu ertelemek... freni patlamış kamyon bu kadar hızlı düşmez rampada.

    iyi kötü 4 adet aday çıkmış ortaya, sen daha aday mısın değil misin belli değil, nefret ettiğin hoca’yı gönderecek yüreğin yok çünkü tüm bu saçmalıklara karşın taraftarın sitem de etse, kızsa da tek ümit ışığı o ve asla ondan daha çok sevilmiyorsun, ondan daha çok kredin yok ve en önemlisi yönetimindeki adamların sağda solda arkandan konuşuyor, bir bir istifa ediyor ve sen birilerine dayanarak ayakta kalmaya çalışıyorsun. bir hafta erteledin, iki hafta erteledin, haydi bilemeden 3-5 ay erteledin, eninde sonunda genel kurul ile yüzleşeceksin. bari biraz iyi hatırlayalım; adını duyunca aklımıza son 1 sene değil fetih sûresi gelsin, inceden inceye özlü sözlerle verdiğin ayarlar gelsin, dursun aydın özbek illetinden 2 kez bizi kurtardığın günler gelsin ama ısrarla bunları unutturmak için çabalıyorsun.

    insan zamanı gelince, “gidiyorum elveda” şarkısını söylemesini bilmeli.
  • 5071
    mustafa cengiz aday olur ya da olmaz ki zaten bu şartlarda aday olmayacağını açıkladı. ancak bu kadar değersizleştirilmesini, o kadar başarısına rağmen bir-iki hatası nedeniyle orantısız saldırıya uğramasını kabul edemiyorum.

    mustafa cengiz, galatasaray’ın kuruşuna dahi sahip çıkmış, kadıköy surlarına bayrağı dikip yirmi bir yıl sonra üst üste iki kez kadıköy’ü kayak pistine çevirmiş ve derbi maçlardaki karnesiyle parmak ısırtmış bir başkan. uefa cezasını, ffp kurallarını, futbol a.ş.’yi kara geçirmesini, florya’yı geri alıp kemerburgaz’ı kulübe kazandırmasını, ada ile ilgili davayı kazanmasını hiç saymıyorum bile. tek derbi galibiyeti alamamış, kulübü 170 m euro eksiye düşürerek avrupa kupalarından men tehlikesine maruz bırakmış dursun özbeklerden de mi ders almadık?

    ben kendi adıma mustafa cengiz’e hizmetleri için sonsuz teşekkür ediyorum. bize hakkını helal etmesini ve ailesiyle birlikte artık galatasaray camiasının bir parçası olduğunu bilmesini istiyorum. galatasaray hiçbir başkanını çakallara yem etmemeli ve etmeyecektir. çünkü biliyorum ki çıyan gözlü çakallar o’nu ve ailesini rahat bırakmayacaktır. tüm galatasaray taraftarının da sonsuza kadar mustafa cengiz ve ailesinin arkasında dimdik durmasını diliyorum.
  • 5073
    hepimiz için derstir aslında. ocak ayında çıkıp, "arkadaşlar sağlığım müsait değil, mayıs'a kadar kulübün akışını bozmamak adına görevime devam edeceğim, mayıs'ta ise köşeme çekileceğim, yeni başkanı destekleyeceğim" demiş olsaydı şu anda kraldı. ama kendisi anlamlandıramadığım bir biçimde hırs yapıyor, aday olmayacağını açıklarken bile "bu şartlarda" diye bir ibare koymak zorunda hissediyor. ben şahsen kendisine saygımı bozmak istemiyorum, bozmayacağım da, ama bu kadar serzenişte haklı olan bir çok yön var.

    çok iyi başladı, bana göre iyi devam etti, ama maalesef kapanışı iyi yürütemedi.
  • 5075
    en kısa zamanda başkanlığı devretmesi gereken kişi. bunda kesinlikle hem fikiriz.

    fakat karalama kampanyası da en az seçimin ertelenmesi kadar çirkin. arkasına destek alınca vurun abalıya şeklinde uçan kaçan insanları iğrenerek takip ediyorum. galatasaray'ı borç batağına soktu yalanları gülünç. maşallah başkan adayından geçilmiyor ortalık, belli ki derya deniz büyük. bilirsiniz galatasaray'da işler iyi gitmiyorsa aday çıkmaz. dursun'dan sonra hepsi köşesine saklanmıştı keza.

    zaten başkanlığının başından sonuna kadar ffp'nin olduğu bir dönemde, yıllık maaşlar geldiği zamana göre azalmışken, diğer branşların bütçesi düşürülmüşken borç artmış olsa dahi, bunu kendisine yüklemek fırsatçılıktır. 1.5 senedir stadlara taraftar giremiyor, yayıncı kuruluş sürekli verdiği parayı azaltıyor, kombine, loca, store satışı yok, döviz fırlamış, ülkede ekonomik kriz var. ne bekliyorsunuz?

    tekrar ediyorum mustafa cengiz en kısa sürede başkanlık makamını bırakmalıdır, fakat kendisine karşı düzenlenen karalama kampanyası da son derece mide bulandırıcıdır, fırsatçılıktır, rövanşizmdir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın