bunlardan biri (bkz:
12 mayıs 2012 fenerbahçe galatasaray maçı)ndaydı. maçın olacağı hafta farklı şehirde olan sevgilimin yanına gittim. çok sık görüşemediğimiz için bir arada geçirdiğimiz her an çok değerliydi
*. utana sıkıla dedim ki "bugün maç var. bunu izlemem lazım." neyse ki anlayışlı davranarak kabul etti maçı izlemeyi. sonra sıra geldi nezih bir yer bulmaya. sonuçta sevgiliyle beraber izlenilecek bir mekanın nezih olması benim için önemliydi. neyse bulduk bir yer ve maç başladı. maç boyu konuştuğumu hatırlamıyorum. bir kaç pozisyonda nezih ortamın içine ettiğim aklımda. bir de hala anlatır o günü ellerim buz gibi soğukmuş. ben maç boyu nefes aldığımdan bile şüpheliyim. neyse ki şampiyon olduk.
bunlardan bir diğeri başka bir şampiyonluk maçı olan (bkz:
19 mayıs 2018 göztepe galatasaray maçı). 2012'deki sevgilimle karı koca olarak vadi istanbulda kurulan ekranlarda maçı izlemeye gittik. bir pozisyonda ekranda gomis ceza sahası içinde itekleniyor olarak gördüm. penaltı dedim. sonra kendimi kaybedip eşimi tutup itekleyip dedim ki "böyle itekliyor nasıl penaltı olmaz ya?" eşim yere düşmek üzereyken tuttum. maç sonu vadi istanbulda birlikte şampiyonluk şarkıları ile kutlama yapmak mükemmeldi. merak edenler için eşim hala ayrılmadı ama artık maçları yalnız izliyorum
*.
dolayısıyla sevgiliyle maç izlemek mükemmel bir şeydir.
*