• 582
    oxus: kesin
    moron: aptalca
    oksimoron: iki çelişen olgunun eş zamanlı varlığı

    peki yakamoz-
    yahut deniz feneri
    oksimoron mudur?

    beyaz karanlığım

    şuracıkta bir evim vardı yamaçta
    çadırdan hallice ve bir battaniye
    sıcacık tüneğimdi her saklambaçta
    dipsiz fırtınalar gezerken devriye

    izlerdim ay’ı
    sırf ay olduğu için
    parlatsın diye

    sonra çığ düştü üzerime
    ve bir tane daha peşine –
    dağıldı gitti direkler
    çöktü kaldı dünyam üzerime

    beyaz, alabildiğine beyaz
    gözüm kamaştı yansıyan ışıktan
    güneş yaktı derimi soğuktan
    emindim daha üşümezdim ayazdan

    bir yakamozu düşlerken
    parlasın diye yüzeyde hiç değilse
    yüzsün diye umutlar büyülü bir gerçekte
    buz kesti denizim dondu tümüyle

    yerle gök bir olmuş gördüğüm hep aynı

    ay’ın aydınlığı aymaz ve ayarsız artık
    güneş’in gündüzü gülmüyor günler güçsüz
    tümsekler türüyor tenim titrerken tek tek temaslarda
    gözlerim gömülüyor göğün deştiği gamzelere
    donmuş göz yaşlarıyla

    beklerken belki gözlerim alışır da seçer diye
    gördüm işte o kar tanesini hepsinden başka
    duymuştum aslında hepsi birbirinden farklı
    oysa düştükleri yerdir onları yapan ayrı

    bilirdim karışmıştı çığa
    tutunduğu bir kayada
    bağlanmıştı bir başkasına
    kayıp giderdi aynılarla
    zamanla

    her şey net çakarken algıma
    bembeyaz parlarken gerçeğin soğuğu alnıma
    sarmışken her yanımı beyaz karanlığım
    yoktu bol kardan varlığım
    yine de aradım arsızca
    kar tanemi bulmak uğruna
    bilirdim çünkü, gerçekti
    gerçeğimdi, beyaz gecemde yol gösterenimdi
    düşünmezdim ki hiç
    aramak mıydı ışığı akıp kayıp yıkıp gidende
    sevdalanmak gerçeğe?

    kulaç kulaç kazdım çığdan duvarları
    göğüs gerdim tek tipik tipilere
    dayandım o bilindik yamacıma
    soyundum çırılçıplak yana yana
    eriyen karın yaşında görmek uğruna
    ırmak olup gitmek yaldızlı yakamozla

    deniz feneri misali
    güvenli kıyıların bekçisi
    sığ koyların koynunun yol göstericisi
    meğer gelme dermiş
    kayalıklarmış elçisi
    karanlık ışığımın

    ne yakamozum gerçek
    ne de kıyılarım, koylarım
    tek rotam kayalarım
    ve daha o amansız karlarım
    çığım, çağlayanım, çarşım pazarım
    göz kamaştıran karanlığım

    eşeceğim
    yüzeceğim
    tutunacağım yanıklarıma yaralarıma
    çünkü anlatacaklarım var kıyılara
    bir limanım olmasa da.
App Store'dan indirin Google Play'den alın