• 151
    uefa kulüpler sıralamasında 64. sıradayız. dünyada 30 milyon taraftarı ve gelirde ilk 30 civarında olup bu kadar başarısız olmanın tek açıklaması var çok ama çok kötü yönetiliyoruz. batıya açılan pencere felaket yönetilmekte. gençleşme ve alt yapıda çok acil büyük reformlar yapılmalı.

    fatih terim tacizi için şaklabalık derecesinde her başlıkta okuduğumuz açılmadır aynı zamanda. az sabır diliyorum 1 aya hoca ya takımı toplar veya istifa eder.
  • 152
    futbol romantiklerinin ısrarla "yok öyle bi şey" dedikleri mevzu.

    sonra nisan ayı gelince, 5 büyük ligin ağa babaları çeyrek finalleri, yarı finalleri parselleyince "baba adamlar oynuyor be, işte şampiyonlar ligi bu! " falan derler.

    ama olsun grup aşamalarında alınan her süpriz sonuç sonrası "yok öyle bi şey, ne makası" demeye devam ederler. geçen hafta shaktar'ı "makaç açılmış evet hı hı" diye malzeme yapmışlardı, aynı shaktar 3 ekim 2020 gecesi evinde 6 yedi :) ah bu futbol romantikleri!

    evet yok, bu sene cl finalini lokomotiv moskova ile marsilya oynayacakmış.
  • 153
    (bkz: #2813567)

    neredeyse 2 yıl önce yazmışım bunları...

    makas ekonomik olarak açılıyor. malum türk lirası dolar ve euro kuru karşısında günden güne değer kaybediyor. ama her şey ne yazık ki para değil.

    4 kasım 2020 başakşehir manchester united maçında bunun örneğini çok net gördük. her şey para olsaydı başakşehir bu maçı kazanamazdı. şunu çok net söyleyebilirim. eğer manchester united ile biz bu kadro ve anlayış ile oynasaydık gol atamazdık ve en az 3 gol yerdik. fatih hocam nedem bu sistem ve anlayışta ısrar ediyor anlamak çok zor. tamam kadro çok yeterli değil ama kadrodan yeterli verimi almak için hocanın yaptığı hiç bir şey yok. hep farklı tip oyuncular transfer edip aynı sistemle oynamaya çalışıyoruz. oyuncuları sisteme uyarlamaya çalışmak yerine oyunculara göre sistem denemek doğru olan yoldur. fatih hoca da bu potansiyel var ama neden yapmıyor, neden denemiyor bilmiyorum.

    bunu bu akşam başakşehir kazandı diye söylemiyorum. 2 sene önce de aynı düşünüyordum şimdi de aynı düşünüyorum. artık birşeylerin değişmesi gerek. iyiye gitmiyoruz. anadolu kulüpleri iyiye gidiyor ama biz yerimizde sayıyoruz hatta bazen geriye gidiyoruz.

    mazeret üretmek, hayal satmak hocaya yakışmıyor. biz seni şampiyon yaptın diye değil galatasaray'a yeni bir kimlik kazandırdın diye sevdik ama sen seni imparator yapan değerlere ihanet ediyorsun, etme!

    başımızın üstünde yerin var. şampiyon yapma takımı o da önemli değil ama biz o eski galatasaray'ı özledik. biz devamlı kendini yenileyen fatih terim'i özledik.

    olmuyorsa zorlama, ki olmuyor hocam bu sistemle olmuyor. bunu göremiyor olamazsın. sadece biraz cesaret, biraz...
  • 154
    artık sözlükte iyiden iyiye dalga konusu olmuş söz öbeği.
    öncelikle, okan buruk 'un başlığında hocaya bu söz öbeği ile laf sokmak acizliktir, onu belirteyim.
    hocanın bein sports'a verdiği röportajı izleyenler bilir, makasın açılmasının ne anlama geldiğini. zira fatih hoca bunu, alacağımız oyuncudan, vereceğimiz maaşa, tesislerin durumundan, oyunculara yapılan ödemelere, kulübün hem ekonomik hem de idare olarak yönetilmesinden, teknik ekibin kalitesine kadar bu saydığımın hepsinde makasın açıldığını söylüyor. sonuna kadar haklı.
    - biz şu anda istediğimiz oyuncunun bonservisini verebiliyor muyuz? hayır, cengiz ünder'den gelen para yok. olsa da onu kullanacak yönetim yok.
    - bir oyuncu galatasaray veya başakşehir ile anlaşmaya yakın olduğunda hangisinden daha çok para isteyecek? galatasaray. verebiliyor muyuz? hayır. sen tutup başakşehir ile aynı parayı vermeye kalkıyorsun, üstelik oyuncularına ödemelerini günü gününe yapıyor musun? elbette hayır.
    -sahi florya dışında hali vakti yerinde tesis var mı? veya florya'ya en son tam kapsamlı bakım ne zaman yapıldı? alt yapı oyuncularının oynadığı saha ne durumda?
    - kulüp ekonomik anlamda batmış, oyunculara zorla indirim yaptırtıyorsun. maaşları gününde ödemiyorsun ve ceza almamak için oyunculardan imza alıyorsun. bir de bununla övünüyorsun. yok canım ne makası!
    - idari anlamda yönetim var mı? elbette hayır. oyuncuları için, basının önünde halt yemişler diyen başkanın var. koskoca yönetimi üç kişiye indirgemiş yönetim var. eldeki parayı kullanamayan, elinde değeri satmayı beceremeyen kötü bir esnaf yönetim var.
    - fatih hoca piontek ile çalışırken kaleci antrenörlüğü bile yaptığını ancak şimdi her bir mevkinin ayrı antrenör ve hatta onu bırakın taç antrenörü bile var diyor. peki sen bu ekibi kurabiliyor musun? o antrenörleri türkiye'ye getirip ligde fark atabiliyor musun? hayır. sonra erol bulut 2 pozisyon için işte bunlar çalışma deyince, adam demekki takımı çalıştırıyor diyorsun. halbuki bilmiyorsun ki eğer bir antrenör eşliğinde taca çalışmış olsan, 45 tane orta yaptığın maçta, sadece taçtan en az 5 tane pozisyon bulabilirsin.
    --başakşehir 2020-2021 sezonunda iyi oyun veriyor. da kardeşim biz de geçen yıl grup aşamalarında, içerikide psg ve real madrid maçlarında kötü oynamamıştık. hatta andone biraz becerikli olsa real'i ikileyip gönderiyordun.
    --başakşehir şu anda türkiye'de en avrupa tarzında yönetilen kulüp ve siyasi bağlantısından nefret etsem de, göksel gümüşdağ şampiyonluğa giderken iyi bir yönetim sergileyebiliyor. oyuncu maaşı ve bonservisi noktasında sıkıntı yok. kongrede her kafadan ses çıkamaz çünkü şahıs kulübü. ota boka baskı kuran taraftarı yok.

    sözün özü, makas açık kardeşim. sen ister dalga geç, ister bak millet makas falan demiyor de, açık. bugün övdüğün başakşehir'in makası ile bizim makas bile açık. senin bugün öve öve bitiremediğin takımların oyuncuları takım için savaşıyor ama senin takımındaki adamın ayağı kırılmadığı sürece diğer takım arkadaşları hakemin yanına bile gitmiyor, sahiplenme bile yok. ama pardon ya,doğru o da fatih terim'in taktik teknik çalıştırmayıp motive edememesinden!
  • 156
    (bkz: 4 kasım 2020 barcelona dynamo kiev maçı)
    bir kez daha gösteriyor ki makas falan hikaye. corona sebebiyle kadrosunu zor tamamlayabilen, kalede 18 yaşında kaleciyle camp nou’ya çıkan dynamo kiev maçı 2-1 kaybetse de; 22’lik tsygankov ileride biraz daha şanslı olsa puan veya puanları çok rahat çıkarabilecekti. ne covid, ne onca eksik ne de 18’lik kaleci bahane değil.

    hemen hemen her hafta bir farklı takım bunu ispatlıyorken halen makas demek samimiyetten uzak. fatih terim 4. döneminde 1 maç hariç varlık dahi gösteremedi neredeyse hiç bir şampiyonlar ligi maçında. bunun sebebi yönetimsel olabilir, teknik ekipten kaynaklı olabilir, oyuncu grubundan kaynaklı olabilir vs. ama makas olmaz, olamaz. galatasaray 20 yıl önce de terim’le avrupadaydı, başarılar kazanıyordu. 20 yıl önce galatasaray’ın bütçesi, değeri real madrid’le arsenal’le denk miydi ? hayır. yine belki 10 kat fark vardı. ama sahadaki futbol 2 misli 3 misli galatasaray lehineydi. futbol bütçeyle değil, mücadeleyle var.
  • 161
    şampiyonlar ligi şampiyonu olmak istiyorsan evet makas açık da bi zahmet süper ligde bari bu bahaneleri duymayalım. her başarısızlıkta makas diyoruz. makasla ne alakası var abi?

    2000 yılında da makas açıktı, karşıda dünya yıldızları varken sen hakan’la, hasan’la emre ile bir şeyler yaptın. o adamların piyasasını yükselttin. o zaman da makas vardı ama taktiğin işliyordu, sen yeni oyuncular sunabiliyordun dünya futboluna. şimdi tutmayan bir taktiğin, işlemeyen bir sistemin varken makas açılmasa ne olacak; fernando’yu getiriyorsun geriye gidiyor. adam senden ayrılınca uefa kupası alıyor. nzonzi’yi getiriyorsun beğenmiyorsun, adam hala fransa’da oynuyor. makas falan hikaye, takım işlemiyorsa ronaldo’yu da getirsen başarılı olamazsın. futbol bir takım oyunudur, bu kadar bireysele inmemeli. iyi sistem vasat oyuncuları da iyi gösterir, orada parlar o adam. iş yapar. sistemde sorun varsa ama eğer oraya premier ligde onbir oynayan babel’i sana çöp gösterir. önceki sezon fransa’da 30 gol atmış falcao’yu çöp gösterir.
  • 162
    geçen sezon 12 ağustos 2020 atalanta paris saint germain maçını izlediğimde iki takım hakkında da çok genel bir fikir oluşmuştu bende.

    psg bütün oyuncularının süper yetenekli olmasına güvendiği için ülkemizde taktik maktik yok bam bam bam! olarak bilinen bir oyun oynuyordu ve teknik direktörün* hiç bir katma değer katamadığı izlenimini veriyordu.

    fakat atalanta ise bambaşkaydı. psg karşısında bütün futbolcularının yetenek olarak ezildiği bariz belliydi ama bu yetenek farkını müthiş bir disiplin, taktiğe bağlı takım oyunu ve fiziksel eforla kapatmış, son dakikaya da 1-0 önde girmişlerdi. teknik direktör* sayesinde buraya kadar geldikleri o kadar belliydi ki! ama dakika 90'a geldiğinde makas ağlarını örmeye başlamıştı*. psg o kadar kaliteliydi ki yedekten giren choupo-moting bile atalanta'dan yetenek olarak farklı bir seviyedeydi. nihayetinde choupo-moting sayesinde 90+'larda 2 gol bulan psg atalanta'yı eleyebildi.

    atalanta elendi ama bunun için kimse gasperini'yi eleştiremez. burada yaşanan şey dostlarım, makasın açılmasıdır. ne kadar çabalarsan çabala, yetenek farkı bir yerden sonra ilerlemene izin vermeyebilir.

    @haginin topugu'nun daha önceki bir yazısında belirttiği bir şey vardı: "atalanta'dan başka takımlara transfer olan futbolcular eski performanslarının gerisinde kalıyorlar." diyordu. zaten bunun olacağı çok belli. 2-3 futbolcuları dışında yetenek anlamında çok pırıltılı oyuncuları olduğunu düşünmüyorum, çok büyük bir çoğunluğunda star ışığı yok. nitekim bu kadar başarılı performanslara rağmen, 80-90 milyon €'ların uçuştuğu piyasadaki satış rekorları 31m €'ya bastoni'nin satışı. (kaynak: transfermarkt)

    ama adamlar yine de ellerinde bulunan oyuncuları belli bir sistem ve çalışma disiplini içerisinde parlatıp tekliflere ağız burun bükmeden satıyor, yerlerini de yine sisteme uygun alternatiflerle ve sadece sattıkları ile oluşturdukları bütçeyi kullanarak dolduruyorlar. yani hem saha içinde hem saha dışında bir sisteme bağlı kalarak olabildiklerince yarışmacı olabiliyorlar ve makası daraltabildikleri kadar daraltıyorlar.

    bizim avrupa'da rezil olmamızın sebebinin makasla hiç bir ilgisi yok, sistemsizlikle ilgisi var! saha içinde sisteminiz olsa belli bir mücadele gösterirsiniz. veya saha dışında sisteminiz olsa ekonominiz ve bununla bağlantılı olarak kadronuz daha iyi olacağı için yine belli bir mücadele gösterebilirsiniz. ama bizde ne saha içinde ne de saha dışında bir sistem yok!

    https://twitter.com/...638343327330305?s=19

    fatih terim'in burada söylediği ekonomik ve idari(!) açıdan makasın açılmasının doğal olarak teknik açıdan da makasın açılmasına sebep olduğu cümlesini ben hoş karşılamıyorum. olsa olsa, idari ve teknik açıdan makasın açılması ekonomik açıdan da açılmasını sağlamıştır. yani başkalarının suçu yüzünden avrupada kötü futbol oynandığını söylemeye çalışıyor. halbuki gerçek öyle değil. gerçek; teknik heyet ve idare yüzünden galatasaray'ın ekonomisinin ve geleceğinin zarar görmesidir.
  • 163
    geçtiğimiz günlerde ajax ceo'su olan efsanevi kaleci edwin var der sar; "sezon sonu aramızdan ayrılacak olan 5 oyuncu belli, altyapıdan yerlerine monte edeceğimiz 5 oyuncu da belli. oyuncu göndermezseniz alt yapıdan gelen yeni oyuncuların önünü açamazsınız" minvalinde bir beyanat verdi.

    şimdi hollanda'nın spora, futbola bakışını geç, sosyo kültürel farklılıklarını, oradaki yerleşmiş sistemi sabaha kadar tartışıp konuşabiliriz, hatta hollanda'daki, ajax'taki altyapı hocalarının yeterlilik seviyesini, ekonomik özgürlüklerini, tesis şartlarını çokça mukayese edebilir, aramızda uzay yolu kadar bir mesafe olduğunu söyleyerek bunun bir türk kulübü için ancak bir ütopya olacağını iddia edebiliriz. evet işin o tarafında ben de varım, pek çok eksiğimiz var. ama meselenin başlangıç noktası nerede başlıyor biliyor musun? ajax'ı yönetenler, sürekli gelişim ve öğrenim üzerine temel atan bu güruh elinin altindaki mustafa kapı gibi bir değerini, fii tarihinde ajax'da oynamış, son üç sezonunda adam gibi maç yapmamış 33 yaşındaki problemli bir oyuncu için yok saymazdı. sadece bir örnek ama aslında bu bile herşeyi anlatıyor.

    bir yanda geleceğe yatırım için, yarınlar için kurulu düzenini bozmaktan çekinmeyen bir kafa yapısı, diğer tarafta 33 lük bitik oyuncular uğruna alt yaş gruplarında pırıl pırıl parlayan gencecik tohumlarını küstüren, günü kurtarma peşinde olan bir zihniyet. ee tabii doğal olarak makas açılıyor. paralel bir evren de mustafa kapı, bartuğ elmaz gibi oyuncularını 40 milyon euro'lara satabilirsin belki bir hayal ama olmaz diyemezsin. peki bu saatten sonra arda'yı, babel'i, soso'yu, falcao'yu, hatta ve hatta 33'e gelmiş muslera'yı kime satacaksın.
  • 164
    sanılanın aksine bugünün değil yaklaşık 10 sene öncesinin konusudur. 2008 avrupa şampiyonası'na giden türk milli takımı'nın hücum rotasyonuna bakın: premier lig'de as oyuncu olarak oynayan tuncay şanlı, o sezonun süper lig gol kralı semih şentürk, la liga'nın iyi forvetlerinden biri olan nihat kahveci, avrupa devlerinin teklif üstüne teklif yaptığı arda turan, bayern münih'te oynayan hamit altıntop, yedek olarak da tümer metin ve gökdeniz karadeniz. yıldıray baştürk, ümit karan ve fatih tekke kadroya alınmamış bile, düşünün.

    eh, bundan birkaç sene sonra gelen gelen ucuz dolar rahatlamasıyla türk insanı hayatında yurtdışına tatile gitmeyi sıradan bir olay olarak görmeye başlar, "volkswagen'den aşağısına araba demem aga" cümlesini kurar, "yenisi çıkmış" deyip her sene telefon değiştirir de türk kulüpleri durur mu? durmaz elbette. aziz yıldırım'ın başını çektiği ve sonrasında adnan polat, demirören ve ünal aysal'ın da katıldığı furyayla 3-4 senede bir yapılan yıldız oyuncu transferlerinin her yaz yapılır hale gelmesi, anadolu'da parlayan bir oyuncu görür görmez manyakça bonservis bedelleri ödenerek büyük takımlara transfer edilmesi, maaş bütçesinin 50-60 milyon euro'lara çıkması gibi absürt durumlar normal kabul edilir hale geldi. fakat madalyonun öbür yüzünde, türk kulüpleri oyuncu yetiştirmeyi unuttu ve bunun yan sonuçlarından biri olarak milli takım adeta çöktü.

    böylece 2010'ların ortalarına geldiğinde türk kulüpleri, eskisine göre çok çok fazla para harcayan ama bazı istisnalar hariç uluslararası başarı elde edemeyen ve yurtdışına oyuncu satamayan bir duruma düştü. artık yurtdışına satılan tugay'lar, emre'ler, nihat'lar, tuncay'lar, gökdeniz'ler yoktu. senede 2 milyon euro'sunu alıp yatan, sözleşme bitiminde "yeter ki rakip takıma gitmesin" diye zam üstüne zam alan yerli oyuncular vardı. yabancı transferleri ise oldukça görkemli hale geldiği için, drogba gibi, sneijder gibi, pepe gibi, talisca gibi yıldızlar büyük fark yarattı. 2013'te bize, 2017'de beşiktaş'a avrupa kupalarında iyi sonuçlar aldırdı. "aslında bizim takıma iki üç yıldız daha alsak şampiyonlar ligi'nde önde gelen takımlardan oluruz" yanılsamasına bile sebep oldu. işin aslında, o yıldızlara verilen paralar hiçbir zaman türk kulüplerinin olmadığı için o yıldızlarla gelen başarılar da kalıcı olmamıştı. borçla elde edilen başarılar anlık parıldamalardan öteye gitmemiş, kısa süre sonra acı faturalar türk kulüplerinin önüne konduğu zaman taraftarlar neye uğradığını şaşırmıştı. aslında avrupa takımlarıyla makas çok önceden açılmıştı ama takımların, kendi mali kapasitelerinin çok çok üstünde borca girerek yaptığı büyük transferler sayesinde kimse bunu fark etmemişti.

    deniz bitip, daha fazla borçlanamayan türk kulüpleri yıldız oyuncular alamamaya başlayınca avrupa'daki kötü sonuçlar da kaçınılmaz oldu. artık talisca golleri atamıyor, melo atakları kesemiyor, adriano soldan bindiremiyor, drogba topukla uzak köşeye golü bırakamıyordu. taraftarlar, kötü sonuçların hesabını sormakta ısrarlı olunca fatih hoca da "artık avrupa takımlarıyla aramızdaki makasın açıldığını kabullenmek zorundayız" cevabını veriyordu. doğru, ama geç kalınmış bir tespitti. makas, türk futbolu oyuncu yetiştirmeyi unuttuğu gün açılmıştı. istisnai örnekler olarak beşiktaş'ın atınç'ı rb leipzig'e satması, galatasaray'ın ozan kabak'ı schalke'ye satması, fenerbahçe'nin elif elmas'ı napoli'ye satması bu makası kapatmaya yetmiyordu. 10 oyuncu alıp bir oyuncu çıkaran bir değirmen, elbette sonsuza kadar dönmeyecekti.

    şahsi düşüncem, eğer yabancı sınırı eski haline dönüp 6'ya 7'ye düşerse türk futbolunun tekrar 80'lere döneceği, avrupa kupalarında rakip kaleye yakın noktadan kazanılan taç atışına bile sevinir hale geleceği yönünde. bu durumda türk kulüplerinin avrupa kupalarında hiçbir şansı olmaz. ama yabancı sınırı şu anki haliyle seyrederse, oyuncu yetiştirmeyi bilen kulüplerin avrupa'yla rekabet etmemesi için bir neden yok. ister altyapıdan çıkarın, ister anadolu'dan kendini ispatlamak arzusundaki yerli oyuncular alın, isterseniz kötü liglerden düşük bonservisli yabancıları toplayıp yetiştirin, kadronuzu belli bir taktiksel disiplin içinde istikrarlı olarak oynattığınız sürece makas açılmaz.

    ama her sene sil baştan kadro kurarsanız, bir sezon aynı anda iki hızlı kanat oyuncusuyla oynarken öbür sezon iki kanatta da statik oyun kurucuya dönerseniz, bir tane bile 25 yaş altı futbolcuyu as oyuncu olarak düşünmezseniz o makas açılır. bu durumun kabahati elbette büsbütün fatih hoca'da değil, "sattığın kadar al" kuralını o getirmedi, ona sorsak her sene kiralık oyuncularla uğraşıp sil baştan kadro kurmak yerine istikrarlı bir kadroya sahip olmak elbette isterdi. ama öbür yandan üç senedir yanlış taktiklerde ve yanlış transferlerde ısrar eden de o.

    kısacası eğer bu makas açıldıysa bunu yöneticiler, taraftarlar ve teknik direktörler olarak hep beraber açtık. şimdi bütün paydaşlar olarak hep beraber kapatmak da yine bizim elimizde.
  • 165
    başarısızlık durumunda arkasına sığınılacak kadar büyük bir bahane olmasa da ekonomik anlamda batı ülkelerinin futbol takımları ile 180 derece haline gelen fark.

    makas konusunu iki bakımdan incelemek lazım. birincisi: ülkenizin mevcut ekonomik durumu ile transferini düşündüğünüz futbolcuların kazanç beklentileri arasındaki negatif korelasyon. öncelikle buna değinirsek; sene 1996'da barcelona'nın ve romanya milli takımın 10 numarasını, 1997'de yine barcelona ve romanya milli takımının banko defans oyuncusunu, 1998'de ise brezilya milli takımının asıl kalecisini alıp uefa kupasını felan kazanabiliyordunuz. hatta romenlerin en yetenekli gençlerinden ilie'yi alıp valencia'ya bile satabiliyordunuz. çünkü; hagi, popescu ya da taffarel gibi dünyanın en iyi/isimli futbolcuları bile günümüzdeki kadar uçuk kaçık paralar kazanmıyordu ve beklentileri de doğal olarak çok yüksek değildi. tabi o dönemlerde de avrupa'nın ağa babaları olan real madrid'in, milan'ın, manchester'in, bayern'in kadroları yine en iyi futbolcular ile kuruluydu. peki biz bu adamlara nasıl kafa tutuyorduk? ne olursa olsun, ne kadar iyi futbol oynarsanız oynayın hagi, popescu ve taffarel olmadan başarılarınız bir yere kadar olacaktı. bu isimler, size iyi futbolun yanında çok daha önemlisi karakter ve liderlik katan isimler. o dönemin maçlarını izlerken rakip kim olursa olsun bizden hep çekinmiştir çünkü karşılarında "hagi" vardı. hagi'yi salt iyi bir futbolcu olarak göremezsiniz. rakip de bilir ki bu tip adamlar futbolun psikolojik boyutunda da etkilidir ve ister istemez korkarlar. bu adamlara sahip olan galatasaray'ın yerli oyuncusu da taraftarı da: "onlarda zidane, rivaldo, raul, giggs varsa bizde de hagi var, popescu var, taffarel var lan korkuya ne hacet" diyerek özgüven aşılıyordu. hagileri izleyemenler için en iyi referans drogba ve sneijder olabilir. bu arkadaşlar bizdeyken, avrupa maçlarında bizden nasıl çekinildiğini hatırlarsınız. gelelim bugüne.. o hagilerin popelerin hem kariyer hem de yaş itibariyle bugünkü muadili olan modric'i, fernandinho'yu alabilir miyiz? varsa falcao'dan artan 10 milyon avro daha belki alırsın. bırakın bu adamları, godin'i bile alamadık, alamayız.

    yıllar ilerledi ve rus milyarder abramovic denilen zat-ı muhterem bir iş insanı çıktı ortaya. zaten her şey onunla başladı. gitti ingiltere'nin günümüzdeki karşılığı tottenham olabilecek chelsea adında bir kulübü satın aldı. sonra leyla leyla. bastı parayı vurdu kırbacı. kendisi gelene kadar zola dışında pek ünlü futbolcusu olmamış chelsea'ye flo ve hasselbank yerine drogbaları, şevçenkoları, ballackları, essienleri (say say bitmez) getirdi. gitti lyon'a, leverkusen'e 30-40 milyon avro'ları bastı takımı uçurdu. bizler de: lan ne güzel iş keşke bizden de o paralara futbolcu alsa tam keriz parası dedik. keriz bizmişiz haberimiz yokmuş. o meşhur kırılma chelsea ile başladı. yıllar geçti bu defa araplar şak bastı 10 milyar avro'yu city'i aldı, sonra bir 10 daha şak bastı psg'yi aldı. bu arada red bull kanatlandırdı tabi durmadı. onlar da alt kümelerin adı sanı duyulmamış leipzig'lerini salzburg'larını aldı. ama biz proje yapıyok, okuyok lan biz deseler de inanmayın. kimi isterlerse alıyor adamlar, aldıkları genç olsa ne olur. zaten ronaldo, messi, ibra senin o projeni sever aq. ne gelecekler sana o yaştan sonra.

    velhasılı kelam, piyasa oldu mu sana fed'in dolar basımhanesi. yetmiyor adalet timsali uefa çıkıp bu araplar çok oldu ha diyor ve ffp denen bir zımbırtı uyduruyor. ama sadece sana dayıyor kobrayı, city felan para cezası ile yırtıyor. sen seri'yi ya da lemina'yı takımda tutmak için hayaller kuruyorsun ama elin ingiliz'i 2.ligden çıkıyor ve basıyor 8-15 allah ne verdiyse ikisini de 1 dakika bile oynatmıyor. yazının başında romenlerin yeni hagi'si ilie'yi aldık sattık demiştim. şimdilerde moder'i jozviak'ı 5-8 milyon avro'ya alamıyorsun. çünkü senin paranla 50 milyon ila 100 milyon arası bir şey yapıyor. her şey ffp ya da yönetim beceriksizliği olmuyor yani. ffp olmasa ne olacak ki var mı sen de 2 adama verecek 100 milyon tl.

    bu kısım para kısmıydı. o makası kapatmak sana bağlı değil. güçlü olması gereken ülken. gelelim ikinci açılma nedenine.. her şey para değil tabi. şampiyonlar ligi'nin en az koşan takımı olmanın makasla parayla ilgisi yok. psg'yi yeneceksen ondan çok koşman lazım. o senin yarın koşsa bile seni yener ama sen ondan 1 metre az koşarsan onu yenemezsin. antrenörlerin, kondüsyonerlerin çalışma prensipleri değişti. wolves'in deplasman maçı öncesi ile ev sahibi olduğu maç öncesi yedikleri içtikleri farklıymış. bilim yani kısacası. bırakın maç anındaki senaryoları, maçtan önceki saatlerde bile her ihtimali düşünüyor adamlar.

    makasın açıklığını en azından para dışındaki yönlerden kapatabiliriz. bu bakımdan orası bahane olamaz. sen de iyi kondüsyoner bulacaksın, sen de onlar nasıl çalışıyorsa çalışacaksın, ne yiyip içiyorlar takip edeceksin ve en önemlisi altyapıya ne yapıyorlarsa sen 2 mislini yapacaksın.

    edit: noktalama hatası.
  • 166
    fatih terimin yakın zamanda bir kaç kere vurguladığı ifadedir. makasın avrupa'nın büyük kulüpleriyle açıldığı konusu amenna; kimse artık kendisini real, barca ile kıyaslamıyor. ancak geçen sene club brugge ile, bu sene de rangers ile oynarken da takım iyi değildi. makasın açılması ayrı bir konu, güncel futbolu veya günümüz futbolun getirdiklerini uygulayamamak ayrı bir konu.

    hocaya bu konu hakkında suç buluyor muyum? kısmen. kendisi ve hoca gözünden bakan taraftar, "ffp vardı, hoca düzgün kadro kuramadı, para yok vs."diyebilirler. haklılar. ama hoca, ffp olmayan bir dönemde de bizde hocalık yaptı. başarılı olduğu ve olmadığı dönemler de oldu. oyun olarak bırakın avrupa'yı, türkiyede dahi biz maalesef iyi bir oyun göremedik; hocadan da ekipten de. kendimizi kandırmayalım. iki şampiyonluk da açıkçası şahane bir futbolla vs alınmadı. 3 senedir ciddi bir oyun planımız yok. burada yine bazı renktaşlarım gibi asıp kesmiyorum. ffp nedeniyle, kiralıklara yönelmek bir nebze anlaşılabilir, oyunun kurgulanaması vs. ama gelecek seneden itibaren ffp açısından bir sorun yok ve euro türkiyedeki her takım için 10 tl.

    bizim asıl hedefimiz, maalesef kurucumuzun mottusundan ziyade, en azından bu dönem için yerel başarıya odaklanmak. sonuçta öyle ya da böyle, ülke içindeki kendi kaynağımıza döneceğiz, bu maddi sıkıntı ile beraber.
  • 168
    bugün makasın açıldığı doğrudur. ama bahsedilen makas hangi makas. ekonomik makas ise evet. bugün euro kurunun 10 olduğu türk ekonomisinin futboldan uzaklaştığı yönetimlerin yerelleşip esnaflaştığı bir dönem yaşıyoruz ve profesyonel futbol dünyasıyla aramızdaki makas açılıyor ama makasın daha kapalı olduğu 2000 ler ortası ve 2010 lu yıllara bakalım isterseniz. paranın oluk oluk aktığı avrupa nın en fazla gelir sağlayan 20 kulübünün içinde olduğumuz yıllarda biz bu parayı nasıl harcadık ülke futboluna nasıl bir miras bıraktık. bıraktığımız miras filan olmadı aslında sadece kötü zamanlarda paylaşarak içimizi soğutan fotoğraflara sahibiz şu an. onun için bahsedilen ekonomik makas kapatılsa bile biz düşünce olarak makası kapatmadığımız sürece her zaman yenilmeye geri kalmaya mecburuz. ülkemizde düşüncenin, fikrin, çağdaş değerlerin el üstünde tutulduğu nadir yerlerden olan galatasaray camiasının bir gün geçmişteki vizyon sahibi bakış açısına dönmesini umuyorum. yoksa o makas bir gün tamamen kapanır bizim ipimizi kesmek için demedi demeyin
  • 169
    bana göre bu ifadenin haklılık payı var gerçekten makas avrupa ligleri ile inanılmaz açılmış durumda ama bizim geride kalmamızın asıl nedeninin yıllardır ffp kapsamında istenilen transferleri değil paranın yettiği menajerlerin önerdiği yada bonservis ödemeyeceğimiz transferler yapabilmemizden kaynaklanıyor.
    fatih terime hala destek vermemim en büyük nedeni ffp olmadan geçirilecek bir yılda nispeten daha rahat ve istenilen oyuncularla kuracağı bir kadro ile neler yapabileceğini görme isteğimdir, nitekim bu dönem sızdırılan hocanın transfer listesindeki oyuncuların hepsi iyi ve potansiyelli oyunculardı. ancak böyle bir dönem sonrasında hoca çağın gereklerinin gerisinde kaldı mı kalmadı mı, hala başarılı olabilir mi ki benim için başarı şampiyonluktan ziyade iyi futboldur görebiliriz.
  • 170
    hoca kusura bakmasın ama şampiyonluk sonrası kötü transfer politikası nedeniyle diğer rakiplerimize sağlayamadığımız olgu. bunu sağlayabilse idi, türk takımları ile bu aralık kapanmamak üzere olumlu açılıp, avrupa takımları ile de bu makas aralığı daha da açılmayacaktı. şampiyonlar liginde tecrübeli oyuncu iş yapar mantığı ile hatalı davrandı, bjk ne yaşadı ise göz göre göre aynı olumsuz duruma soktu bizi.
  • 171
    fatih terim gibi bir adamın avrupa'da başarısızlığı bağladığı sebep. ben de dahil bu sözü tiye alan kişiler neden psg'yi deplasmanda yenmiyoruz demiyor, glasgow rangers gibi takımlara karşı bile en ufak varlık gösterememekten, en kötü avrupa takımlarının bile iyi kötü işletmeye çalıştıkları bir sistem varken bizim olmamasından, takımdaki oyuncuların ilk otuz dakikadan sonra dilleri dışarıda gezmesinden, bunun da bütçedeki yetersizliğe bağlanmasından dolayı yakınılıyor.
  • 172
    sadece fatih terim değil, gelecek vaat eden okan buruk gibi bir hocanın da söylediği söz.

    https://twitter.com/...101366141820931?s=19

    yıllardır türk futbolunun avrupa'da dişe dokunur bir başarısı var mı ? yok. bjk grup lideri oldu, başakşehir ve başka takımlar arada günlük 1-2 galibiyet alıyor, devamı geliyor mu ? yok. en son dişe dokunur başarı olarak şampiyonlar ligi'nde çeyrek final kim oynadı ? yine fatih terim.

    demek ki makas bizim ülkemizle avrupa arasında daha da açıldı. bunu aşarsa yine öncelikle fatih terim, bir gün bize gelirse de okan buruk aşacaktır.

    sonra da avrupa'da biri bir maç kazanınca hemen tetikte bekleyen, hocaya sallamaya bahane arayanlar anında geliyor hani makas bilmem ne diyor. kusura bakmayın da sizin fare yakalamışlığınız kadar hocanın kedi bişey bişeyi var.
  • 174
    konuşulmasının kabak tadı verdiği demeç. elindeki her fırsatta terim'e laf sokmak için sırada bekleyenler bugünü de boş geçirmemişler. fakat merak ediyorum. 20-21 sezonu uefa elemesinde glasgow rangers'a karşı stoperler dışında elimizde nasıl daha iyi malzeme vardı ? ben de daha iyiyiz diyordum ama verywisemove ile sohbetim sonrası işin aslının öyle olmadığını anladım. adamların kalecisi kötüydü tamam ama bizim kalede fatih vardı yani mcgregor'dan bile kötüydü. sağ beki tavernier bizim omar'dan iyiydi. sol bekte üstün olabilrdik ama sarachi olmadığı için solbekleri de bizden iyiydi. 10 numara devşirmesi taylan'ın defans önünde, kenar oyuncu devşirmesi emre kılıç'ın sol içte oynadığı takım steven davis, glen kamara, scott arfield orta sahasından daha mı iyiydi. ianis hagi ve ryan kent bizim soso ve babel'den daha mı kötü ?
  • 175
    18 kasım 2020 macaristan türkiye maçı'ndan sonra daha da anlaşılmış durum. türk futbolu diptedir. bunun sorumlusu, bunu dile getiren fatih terim'den çok futbolla alakası olmayan adamlar ve fatih terim'in tırnağı bile edemeyecek teknik direktörlerdir. fatih hoca'nın da batmış bu sistemde yeri var mıdır, elbette vardır ama kabul edilmek istenmese de malesef türk futbolu, her anlamda diğer ülkelerin gerisine düşmüştür.

    zeminin kötü, altyapın kötü, stadların beton yığını, hocaların kötü, yetiştirdiğin futbolcuların kendini kurtaran 3-5 taneyi saymazsak eh işte... yöneticilerin hepsinden kötü... bunları düzeltmedikçe de makas kapanmaz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın