• 126
    ülke futbolunun uzun yıllardır süregelen durumunun sonucudur.

    çünkü 2000'li yılların başından beri türk futbolu yıldız oyuncu transferi üzerine şekillendi. şampiyonluklar böyle geldi, başkanlar yıldız oyuncu vaadleriyle seçildi, spor gazeteleri yıldız oyuncu haberiyle satıyordu. hala da farklı formlarda devam ediyor spor gazetesi kalmadı ama haber sitesinden tıklanma oldu.

    bunu sadece yıldız topçu üzerine de endesklememek lazım çok alıp az satma üzerine kurduk bir çok şeyi. bizim kuzey avrupa ülkelerinden, iskoçya'lardan farkımız buydu. ülke futbolu; taraftar - yönetim - medya 3'lüsünün yıldız, kariyerli adam alarak yürüyelim etkisiyle gitti. kimi zaman taraftar bekledi, medya şişirdi, yönetim aldı kimi zaman medya şişirdi taraftar yönetime yüklendi, yönetim aldı. kimi zaman yönetim bu vaadle geldi uçaklar inecek dedi veya internet arama motoru kullanarak dünya yıldızları gelecek dedi taraftar beklentiye girdi diye gittin mecbur kaldın aldın vs bu 3 özne birbirinden daha suçsuz değil bence. tek tek olaylara bakarsan birinde o suçlu öbüründe bu suçlu dersin ama toplamda hepsi suçlu. iskoçya'da böyle bir taraftar yok böyle bir spor medyası yok böyle yönetim de yok. en nihayetinde karar alıcı olan yönetim suçludur da 2002'de hollanda'dan yönetici getirsen koysan, fener bu kadar yıldız oyuncu transferi yapıyor biz yapmıyoruz bütün oyuncular hoca baskı altında tribünlerde uğuldama olmasın iki tane de biz yapalım bari diye yıldız alırlardı.

    bu modelle zaman zaman doğru kadro/doğru hoca ile avrupa'da başarılar geldi ama sürdürülebilir olmayacağı çok açıktı. borçlar git gide arttı ve döviz kurunun artışı ile de işler içinden çıkılmaz bir noktaya geldi. bugüne bakarsak; doğru modeli uygulayacak maddi imkan kalmadı. elde ne oyuncu yetiştiren altyapılar var ne para var. scouting yapayım oyuncu buldum onu alayım diyorsun alamıyorsun brighton alıyor 1 sene kiraya veriyor. onyekuru - seri tutayım geçen seneden uyum sağladılar diyorsun olmuyor oyun devamlılığın sekteye uğruyor zamanında felipe melo'yu tutabiliyordun mesela ve devamlılık yaratıyordun şimdi ise daha düşük kalibredeki kendi takımlarında kadroya giremeyen oyuncuları tutamıyorsun. al sana makas. bugün olsa alamazdın tekrar melo'yu falan. bu sefer oyun devamlılığın olmadığı için hoca tekrar yapı kurmaya uğraşır sende modern futboldan uzaklaşmış derdin 8 sene önce de. neyse bunlar olmayınca mecburen sürekli kiralık yama veya free transfer yapıyorsun. ordan da yüksek kontratla geri dönüşsüz mal almış oluyorsun. bu ffp kalksa bunun önümüzdeki sene tff limiti var, kulübün borcu harcı var. yine istediğin gibi 5-10 milyon euroluk scout yatırımı yapabileceğin şüpheli. 5-10 milyon euro diyorum büyük liglerdeki küme düşme hattı takımları için çerez parası olmuş durumda. makas açılmakla kalmadı treni de kaçırdın. hocaya falan sallamak kolay olanı. kaç tane avrupa modeli deneyen adam gördük hepsi yarıda bırakmak zorunda kaldı. en son örnek ali koç - cocu. inanılmaz yüksek kredili başkan, hollanda'dan başarılı gelen hoca. adam ilk devreyi bitiremedi. burda da fatih terim'e laf sokup sokup simülasyon yaratmaya çalışıyorlar. çok gördük o modelleri burda kopyala yapıştır yapmaya çalışınca bir bok olmuyor.
  • 129
    bahsi geçen olay aslında var ama maddi açıdan değil. bir kulüp için olayın maddi külfeti 25 yaşında adama 30 milyon euro vermek değil. yeni çıkan bir durum olsa diyeceğim ki ffp bizim ayarlarımızı bozdu. yıllardır kulüplerimiz bonservisin külfet olduğunu düşünüyor. halbuki sen 30 yaşında bir adamı almadığın sürece aslında bonservis bir külfet değildir. kulüplerimiz eğer ortalama iq’lara sahip yöneticiler tarafından yönetilse ve efendi bi tff tarafından denetlense bu hallere gelmezdik. makas makas diye ağlayana kadar en azından geçmişten ders çıkarılabilirdi fakat. hayıflanmak daha kolay.

    mesela marcao ve babel’i kıyaslayalım.

    marcao’ya 4.5 milyon euro bonservis verdik, 850.000 euro maaş alıyor. bu adamın 3 yıllık maliyeti 7.75 milyon euro.
    babel’e ise 2 milyon imza parası ve yıllık 2.5 milyon sabit maaş veriyoruz. yani totalde 3 yıllık maliyeti 9.5 milyon euro.
    burada bir takımın hemen hemen aynı dönemde yaptığı 2 transfer görüyoruz. aralarında 10 yaş var bu adamların. marcao’yu bugün 15’e satıyoruz desek akşamında satılır. babel’i bedavaya yollayamıyoruz. marcao 10 milyon’a satılsa kardayız. babel? tamamen geri dönüşü olmayacak bir transfer üstelik verim de almadın...

    son yılların en kötü transferlerinden birinin öznesi olabilecek diagne’ye 13 milyon euro bonservis verdik ve 2.2 milyon euro maaş bağladık. diagne’nin 6 milyon euro’ya transferinin gerçekleşebileceğini düşünüyorum. yani bonservisinden 7 milyon euro zarar ediyorsun. sezon sonunda satıldığını varsayalım. 9.2 milyon euro maliyeti oldu totalde. babel’in 2 senelik maaliyeti ise 7 milyon euro. yani 13 milyon euro gibi türkiye standartlarında büyük para verdiğin bir oyuncuyla 2 milyon fark var.( diagne kiralık oymamıştı bu sebeple tek maaştan hesaplandı)

    bruma çok yüksek bir bedel ödediğimiz ve aslında elle tutulur işi sadece u21 olan bir futbolcu. yani aslında çok ciddi bir risk. bizim bu paraya alacağımız 20 yaşında biri muhtemelen takımında belli bir seviyede oynayan ve asgari katkısı belli bir isim olacak. bu adamdan bonservis anlamında yanılmıyorsam 2 milyon kar ettik. maaliyeti bize ya hiç yoktu ya da 1-2 milyondu. biz bu adama bir şey katamadık. az bir şey katabilseydik 20 milyona satılsa kardaydın.

    şimdi gelelim türk takımlarının makas açık diye ağlamasının aşırı derecede irite edici ve yanlış olduğu noktaya. hep galatasaray’dan örnek verdim fakat tüm takımlar (anadolu kulüpleri dahi) bu tarz ölü yatırımı yapıyor. feghouli...

    bu adamın transferindeki mentalite işte ffp’nin sebebi, işte mali batağın sebebi, işte avrupa’da başarının olmamasının , yerli oyuncu yetişmemesinin ve makasın asıl sebebi. ben burada feghouli’yi a oyuncusuymuş gibi anlatacağım yani bol bol farazi hesaplamalar içerecek. polyannacılık yapacağım. 27 yaşında futboldan uzaklaşmış kimsenin bonservis vermeyeceği birini a takımı alacak.

    feghouli 4.25 milyon euro’ya geldi. bonusları çok dehşet ama ben 150.000 eurocuk koyarak maaşını yıllık düz 4 milyon olarak hesaplayacağım. aynı zamanda böyle oyuncularda pek mümkün olmasa da 3 senede bonservisinden zarar etmeden sattığını varsayacağım.
    bu hesapla feghouli’yi 3 sene oynatıp bu kadar güzel maaşı verecek daha doğrusu aynı külfetin altına 3 sene yaşlanmış bir futbolcu için girecek enayi bir kulüp bulduğumuzu varsayalım(gerçi bunlar sadece bizim ülkede var araplar bile maaşa dikkat etmeye başladı ama) feghouli’yi aynı sözleşme ile 3. sene sonunda 4.25 milyon euro bonservisle sattın.bu adamın maliyeti 12 milyon euro. bruma ile kıyaslarsan arada dağlar kadar fark var. kaldı ki feghouli 6 ay adam gibi top oynadı onun dışında ortalama bir futbol dahi oynamadı.
    o dönem a kulübünün bütün çalışanları azıcık zeka kırıntısı sergileyip ortalamanın altında bir insanın düşünebileceği kadar maddiyat hesabı yapsa ve örnek gösterilen 20 milyon euro’ya örneğin 20-24 yaşında birini alsaydı. ve bu adama 1.5 milyon maaş bağlasaydı(ki baya iyi maaş) ve adam tutmasaydı hatta geriye gitseydi aldığından 5 milyon aşağıya satsaydın. 5+4.5’tan 9.5 milyon euro maaliyeti olacaktı. yani feghouli’den daha az. kulübün kasasında yine zarar etmeyeceğin ama patlama yapsa 3 tane bu şekilde transfer yapabileceğin birini alabilecek kadar bir transfer parası olacaktı. yani bir marcao alabilirdin belki.

    avrupa’daki kulüpler işte bu sebepten bonservise yüklü paralar harcayıp genç oyuncu alıyor. çünkü zarar etmen çok zor. etsen bile 30 yaşında 4.5 milyon verdiğin bir oyuncudan ettiğin bir oyuncuya vereceğine bunu alsan bir tane daha bu ayarda futbolcu alırsın.

    peki ya tutarsa? örneğin ligue 1’de orta ayarda bir takım olsak marcao bu yaz satılırdı. 35-40 arası bir bedelle. yerini 4 katı para vererek doldursan yani 20 milyona doldursan 15-20 milyonluk bir para cebinde kalacak ve bir adet daha iyi izlenmiş, kariyer planlaması yapılmış oyuncu alacaktın.

    türk takımlarının makas dediği şeyin aslı astarı budur. tamamen aptallıklar silsilesidir. bunu baştan yapsaydın zaten liginin değeri artacaktı. oyuncuları daha ucuza alacak, yayın gelirlerin ve sponsorluk gelirlerin artacaktı. hala da bunu yapabilirsin. top 6’ya girecek kıvamda bir potansiyel ilk 15’e zor giren bir lige dönüştürüldü.

    makas bu kadar problemse çözümü basit. lig olarak doğru planlama ile 5 sene içerisinde makas felan kalmaz. zamanında ingiltere zamanında 5 yıl avrupa’ya gitmedi. bunu dahi yapacak kadar gözünü kararttılar. şu an taşkınlık felan kalmadı. yabancı sınırı saçmalığını yapana kadar altyapı zorunluluğu, 21 yaş altı oyuncu bulundurma ve 21 yaş altı transferlerde daha az vergi ve 30 ve üstü yaşlardaki futbolculara daha fazla vergi şeklinde düzenleme getirsen; 21 kişi+altyapı sınırsız şeklinde kadro kısıtlaması getirsen dahi ülke çok daha ileri gidecek. fakat bunların çözümü nedir? yabancı kısıtlaması. sığ, cahilce bir iş...

    fantastik bir method dahi denenebilir. bir havuz oluşturulup yayın gelirlerinin %20si bu havuza gider. ülke puanı ilk 5’te olan ülkelerin liglerine gönderilen 24 yaş altı futbolcuların bonservisinin %10’u kulübe bu havuzdan ekstra para verilir, 21 yaş altında bu oran %15’e çıkar. kalan para gelirin %80’i nasıl dağıtıldıysa bu şekilde kulüplere iade edilir.bunlar gibi bir sürü çözüm yolu sunulur istense. fakat genel anlamda türk toplumunu kafa yapısı hakim burada. gerekli çözümler yerine hayıflanmayı tercih edip çözüm bulmuş olmak için mantıksız “çözümler” sunmak. bu takım rangers’a 2-0 yenilip elendi arkadaşlar. rangers’ın ne sıkıntıları yaşadığını eminim hepimiz biliyoruz. beşiktaş’ın elendiği takımı muhtemelen beşiktaş taraftarının %85’i ilk defa duydu. bu takımın yıllık gideri ne kadar olabilirdi ki? bu makas olayı safsatadan ibaret. 20 milyon bonservisle 26 yaşa kadar bir futbolcu aldığında maliyette kaybın değil kazancın oluyor yaşlı futbolcuyu bonservissiz ballı sözleşme ile almakla kıyasladığın vakit. kulüplerimiz ön elemeleri geçemeyecek durumda. biz zaten şampiyonlar liginde son 16’ya kalsak büyük başarı şu anda. yani kendimizi real madrid’le lyon’la kıyaslamayacağız. her şey adım adım olur. 5 sene içerisinde maaş bütçesini azaltır, takımları 2-3 yaş gençleştirir, satış yapmaya başlar ve gruplara takımlarımız kesin kalıp kuraya göre çıkabilecek duruma gelirse bu ülke futbolu için çok çok büyük bir adım olur. zira takımlarımızın başarıları maksimum 2 senelik. sonra geriye gidiyor takımlar. sürekli bir başarı yok. bu şekilde adımlarla sürekli başarı kazanılmazsa sürekli aşağıya doğru yuvarlanırız böyle. en büyük başarı istikrar olacaktır türk futbolu için kısa vadede.

    edit:yazının eksik kalan kısımları tamamlandı. cümlelerin bir kısmı daha anlaşılır olması adına düzeltildi.
  • 130
    makasın hangi açıdan ne kadar açıldığının farkında olmak en sağlıklısı.

    maddi kısım, gelir tl gider döviz olması ve kur farkı tamamen sana kulübe bağlı bir durum değil. ülkeyle de doğru orantılı gidiyorsun, sadece yapman gereken her şeyi biz biliriz kafa yapısından çıkıp mesela çok iyi ekonomistlerle bunları konuşmak ve ona göre önlemler almak. yoksa kafamıza göre iş yaparsak sonuçları ortada.

    kendini bilme ve felsefe yaratma kapsamında açılan makas ise daha tehlikeli. duygusal davranıyoruz ve herkesi mutlu etmeye çalışıyoruz, günün sonunda mutsuz olan biz oluyoruz. kulüp olarak kendimize gerçekçi gerekçeler doğrultusundan gerçekçi hedefler belirlemezsek ortada makas falan kalmaz.
  • 131
    yöneticilik, mühendislik ve ticaret öngörü işidir. türkiye de bu tarz yöneticiler olmadığı için makasta açılır herşey açılır. yöneticiler bulundukları organizasyonu kendi çıkarları için kullandığı sürece açılmaya devam eder. kulüpler ilk önce birlik olmayı ve pazarı beraber yönetmeyi öğrenmeli.. taraftar üzerinden kutuplaşma yaratmak yerine futbol üzerinden rekabet etmeye başladığımız zaman birşeyler değişebilir.
  • 133
    daha da açılacaktır. adalet, adam kayırma, tarafsızlık pek çok şey yazılabilir ama; ligin doğru düzgün logosu yok. 14 sene önce turkcell'den kalma sezonluk logoyu kullanıyoruz. arial font formalarla maça çıkıyoruz. ligin kimliği olacak bir müzik almak çok mu zor? lige ait sosyal medya hesapları var mı? biri hasbelkader takip edeyim dese işini zorlaştırıyorsun. her sene yabancı kuralı değişiyor. zaten küçük olan pastayı 21 takıma bölüyorsun. sonra makas açık. daha elde var olan olağan imkanları neredeyse maliyetsiz şekilde değerlendirmeyi bilmiyoruz. bu kadar basit işleri yapmayan veya yapamayan insanlardan çok büyük beklentiye giriyoruz. sonuç ortada.
  • 135
    türk futbolunun makus talihini değiştiren enlerin ve ilklerin takımı galatasaray'dan rangers gibi vasat üstü bir takıma pozisyon bulamayan bir kulübe evrildik. eğri oturalım doğru konuşalım biz senelerdir annemizin ligi'nde şampiyon olmayı hedefleyen vasat bir takımız. son 15 yılda alt yapımızda çıkıp da başarılı olan, avrupa seviyesinde futbol oynayan 2 oyuncumuz var biri arda diğeri ozan kabak. ben bu durumu bir türlü kabullenemiyorum. türkiye gibi futbolun çok sevildiği genç nüfusun kalabalık olduğu bir ülkede galatasaray gibi bir takım 15 yılda alt yapısından 2 oyuncu çıkartabilmiş resmen facia. teknik direktörü yöneticisi, idarecisi, taraftarı ile sapkamızı önümüze alıp "biz nerede hata yapıyoruz diye" düşünmemiz lazım. gerçek anlamda sorunun köküne indigimizde öz kaynaklarımızın ne kadar önemli olduğu ortada. ama biz n'apiyoruz koskoca bir transfer dönemini ahı gitmiş vahi kalmış falcao için harcıyoruz. yöneticimiz daha adamı almadan fotoğraf çektirip prim yapma derdinde, t.direktörümüz "falcao gibi bir oyuncuyu kim istemez" söylemlerinde bulunup kulübün kendi evlatlarını süre vermeden kiralık gönderme derdinde, taraftarımız sosyal medyada 35'lik dedeler için yangın yapmakta. sonra makas açıldı böyle yapmaya devam edersek açılacak o makas daha çook açılacak.
  • 139
    ülkede bu kafayla yöneten bir federasyon olduğu sürece makas da açılır şemsiye de. daha yabanci sınırı olacak mı olmayacak mi o belli değilken önümüzdeki sezonlara nasil bir plan yapilabilir? transfer konusunda limit koydugun takim seni takmazken yaptirim uygulayamazsan seni kim ipler? bu sürekli belirsizlik de ileriye yönelik planlar yapan takimlara dezavantaj yarattigi icin shaktar tarzi bir planlama sürecine giremiyor ülkemiz takimlari.

    hadi diyelim galatasaray sadece uruguayli genç oyunculara yatirim yapacak ve uruguay'da muslera destekli bir akademi kurdu. gencecik 15 16 yasinda cocuklari yetistirmeye basladi oralarfa.
    oyunculari 3 seneye hazir edip 6 uruguayli'yi kazanacagiz derken hop yabanci sınıri; "sadece 5 yabanci oyuncu hakkin var" dendi. ama ben yatirim yaptim, eğitim verdim, ekipleri uruguay'da yasamalari icin ikna ettim falan dersen de cevap: "bize mi sordun" siz kimseniz artik...
    tüm yatirimin, enerjin, motivasyonun ve insanlara verdigin sözlerle edindiğin kredin sıfırlandı.
    bu kafayla semsiye de acilir makas da acilip kapanir acilip kapanir.
  • 140
    doğru olan önerme. ancak bahane değil.

    hiçbir galatasaray taraftarının barcelona, bayern münih seviyesini hayal ettiğini sanmıyorum. başta ülkenin ekonomik nedenleri izin vermez. ama bunun tek nedenmiş gibi sunulmasına oldukça karşıyım.

    bu takım* şampiyonlar liginin en az gol atan ve en az koşan takımı oldu. hadi shakhtar'ı petrol devleri yönetsin. slavia prag, dinamo zagreb, kızılyıldız, genk gibi takımların bile gerisinde kalmışız. bu sadece bir sezon üstelik.

    makasın kapanması sadece galatasaray'dan başlayacak bir yenilik değil ülkece adapte olmamız gereken bir durum.

    ayrıca yıllardır galatasaray'ı izliyorum, bizi rakiplerimizden ayıran en önemli özelliğimiz sorunu ilk başta kendimizde aramamız olurdu.

    aziz yıldırım hayranlığımız, şerefli ikinciliklerimiz yoktu. başkan başarısızsa gider, takım ikinci olduysa futbolcusundan hocasına herkes sorgulanırdı. şu son zamanlarda sorunların hep dışarıda aranması kafa yapısı olarak hazırcılığa evrildiğimizi gösteriyor. zaten orada hazır bir sorun var. ister zemin de, ister hakem de, ister makas de. hepsi sorunun bir parçası ama en başta bizim kendimize bakmamız lazım çünkü burda en büyük pay bizim.
  • 141
    her yıl bir başka mütevazı takım gösteriyor ki 300-500 milyonluk takımları da yenebilirsin. yenemesen de iyi futbol oynayabilirsin.

    sırf son yıllarda bunu yapabilen bazı takımlar; olympiakos, club brugge, ajax, shaktar donetsk, slavia prag... sorsak galatasaray hepsinden iyi hepsinden büyük. hadi ajax’ı sayma. futbola gelince bir slavia prag kadar brugge kadar oynayamıyoruz. kötü futbolu makasın açılmasına bağlamak bahanedir yalnızca.
  • 143
    herhangi bir yurtdisi galibiyetinden sonra kornalarla sokaga çıkacağımız günler yakın.*

    bu cümleyi kurmama vesile olan avrupalilar ile aramizdaki sistem, ekonomi, yapılanma, sürdürülebilirlik farkıdır.

    sahipliğe tamamen karşıyım ancak dernek statüsünde de bu isi halledemeyecegiz. yeni dünya modeli, yeni futbol düzeninde bizim icin açık bir kapı bir firsat bulursak değerlendirmeliyiz.
  • 144
    (bkz: 22 ekim 2020 villarreal sivasspor maçı)
    bir fatih terim vecizesi.
    sivas'ın beş yemesine rağmen üç gol attığı, mütevazi bütçesine rağmen avrupa'nın hatırı sayılır bir kulübüne oyun içinde reaksiyon gösterdiği bir maçtan sonra tiye alınması gayet normaldir bu vecizenin. makas avrupa'nın büyük kulüpleriyle zaten açıldı, amenna, ama ısrarla dediğimiz gibi kimse senden bugün bir bayern olmanı istemiyor. alanyaspor'la yaptığın maçta bile bir oyun karakteri koyamıyorsan insanlar tiye alır tabi böyle her fırsatta.
    tiye alınma sebebi bu: rangers'la, kasımpaşa'yla, alanyaspor'la da makas açılmadı yani.
  • 147
    bence makas hep açıktı; ki burada fatih terim'in söz ettiği sanırım oyuncu kalitesi ya da takım bütçesi. uefa kupasını aldığımızdaki arsenal ve süper kupayı elinden aldığımız real madrid'in kadroları da kağıt üzerinde fersah fersah üzerimizdeydi. bizde yaş almış hagi ve popescu'yu ancak arsenal ve real madrid seviyesinde düşünebilirdik (tekrar söylüyorum 'kağıt üzerinde'). oysa iki takımdan bir çırpıda bergkamp'ları, henry'leri, roberto carlos, casillas'ları sayabiliriz. peki ne yaptı terim'in galatasaray'ı? yıldan yıla gelişerek, belirli bir oyun planı oluşturup, buna uygun oyuncular alıp iyi antrenman yaparak, oynayarak, bu makası kırdı. kimse şu an çık bayern'in elinden kupayı al demiyor; ancak be mübarek, şu başakşehir (bkz: 28 ekim 2020 başakşehir paris saint-germain maçı) kadar oynayacak bir galatasaray'ı da mı kesiyor bu makas?
  • 148
    tamamen geyik olan durumdur. makas zaten açıktı ki.bugün olan bir şey değil. yalnız şu vardı ki, eskiden bizim futbolcuları ülke içinde çalıştırabilen, antrene edebilen hocalar vardı. şimdi ça-lış-tı-rıl-mı-yor-lar. bu kadar basit. 96-2000 senesi galatasaray'ı çok çalışıyorlardı ve hep birlikte geliştiler futbolcular da yıllar içinde. aynı şekilde 2011-12 galatasaray'ına bakın. o maçları açın izleyin. bugünkü galatasaray, o günlerdeki galatasaray'ın yüzde kaçı? bence %5'i ancak. hayır abartmıyorum. ben olanı dosdoğru söylüyorum. maalesef makas açıldı, kapandı, tur bindirdi gibi söylemler; her zaman geyiktir. sen çalışıyor musun kardeşim, işini layıkıyla yapıyor musun, yaptığın işin hakkını veriyor musun? gerisi hikaye, gerisi lafü-güzaf.

    edit: sen son 40 avrupa kupası maçında 5 galibiyet alamıyorsan * ki, bunların hepsi avrupa'nın ilk 10 sırasındaki büyük kulüplerde değil. küçüklü büyüklü takımlarla toplamda 40 maç yapacaksın, bunun 5'ini kazanamayacaksın. sonra da bunun nedeni ''makasın açılması'' olacak. buna inanıyor musunuz?
  • 149
    makas sadece oyuncular için değil teknik adamlar için de açıldı.

    avrupa'da oynanan futbolun dili ortak, her takım savunma yaparken önde baskı ile alan daraltıyor, pas arası yapıyor; hücumda hızlı pas yapıyor, defans arkasına adam sarkıtıyor vs.

    bizim galatasaray futbol takımı da güya futbol adı altında romantik taraftarları eğlendiriyor işte, halbuki futbolla uzaktan yakından alakası yok sahadaki kör döğüşünün.

    evet makas açıldı, belki ekonomik durumumuz elvermediği için iyi futbolcuları alamayabiliriz ama en azından ayak tenisi dışında takıma başka şeyler de çalıştıran çağdaş teknik adamları ekibiyle birlikte getirebiliriz diye umuyorum.

    oyuncu makasını kapatamıyoruz bari teknik ekip makasını kapatalım.
    (bkz: fatih terim/#3003173)
App Store'dan indirin Google Play'den alın