101
duygusal bakışı bir kenara bırakırsak futbol bir matematik oyunudur. mali tablolar da teknik taktik disiplin de matematik ürünüdür. bu yüzden başarılı olan takımlara baktığımızda ya çok zengin kulüpler olduğunu görürüz ya da başarılı bir teknik, taktik disiplin sahibi olduklarını görürüz. malesef son dönemde galatasaray'ımız bu iki parametreden de uzak bir durumda. mevcut borçlar, döviz kuru, ffp, harcama limitleri gibi birçok etken geçmişte ve gelecekte bizi zorlayan mali etkenler arasında. bunun yanında son dönemde kaybolan teknik,taktik disiplin ve kalıcı takım kadrolarının olmaması da sahaya konulan futbolu ciddi manada erezyona uğrattı. peki bu sarmaldan kurtulmak sanıldığı kadar zor mu? ya da "makasın açılması" olarak tabir edilen durum bir kader mi?
şahsi düşüncem bir çok yazar arkadaşın da yazdığı gibi bu mesele bir ilüzyon değil fakat bir kader de değil. bu sarmala nasıl girdiysek buradan cikmamiz da oldukça mümkün hatta bizim gibi borçlu kulüpler için bir zorunluluk hâline geldi. peki nasıl yapacağız?
1- öncelikle altyapı. çok klişe gelecek belki ama en düşük maliyet ile en değerli asetlere sahip olma imkanı böyle mümkün. altyapıdan çıkan futbolcuların zaman zaman fazla abartıldığı zaman zaman da yerin dibine gömüldüğünü gözlemliyorum. bu aslında ne taraftarın suçu ne de genç futbolcuların suçu. geçtiğimiz günlerde sergen yalçın'ın altyapılar hakkındaki sözleri herkesin malumu. durum buyken altyapı tesislerine yatırım yapılması, oyuncuların daha düzgün bir altyapı eğitimine tabi tutulması ve düzgün süre bulacakları kanalların açılması şart. bunun için rezerv ligin kurulmasını çok önemsiyorum. bu konuda yapılan görüşmeler inşallah sonuç verir ve gençler süre bulacakları yerlerde yeterince süre bulurlar. bir nihayet olarak da kulüplerimizin genç oyunculara süre vermektense yaşlı futbolculardan garanti performans bekleme alışkanlığından vazgeçmesi lazım. bunu bir kural ile mi sağlarız yoksa vizyon sahibi teknik adamların sayısını mı arttırırız bilemiyorum. ama genç oyunculardan senede en az 10-15 maç katkı almak hedefimiz olması gerek. bu sene kendi takımımızdan yola çıkarsak bu isimler kim olabilir? emin, atalay, yunus, ali yavuz, abdüssamed ve bartuğ benim adaylarım. bunlara bu süreleri şimdi veremezsek kendilerini geliştirme şansını hiç bulamayabilirler.
2- scouting sistemini çok daha detaylı hale getirebiliriz. bu biraz daha karmaşık bir sistem. halihazırda scout ekibimizin ara ara güzel işler yaptığını görüyoruz ama yeterli mi tabi ki değil. öncelikle falcao, feghouli, belhanda, babel gibi isim transferlerinden derhal vazgeçmeliyiz. hatta ve hatta seri, lemina, sarrachi, onyekuru, andone gibi bir sezon kullanabileceğimiz kiralık isimleri de mümkün olduğunca az almamız bunlardan takım iskeleti kurmamaya gayret etmemiz gerektiğini düşünüyorum. scout ekibinin nasıl genişlemesi gerektiği konusunu bu konunun uzmanları daha iyi bilirler. benim nacizane görüşüm ise kendileri bir scout sistemi kuramıyorsa scouting şirketleri ile işbirliğine gidilebilir. yerel temsilcilikler ile kardeş kulüp anlaşmaları vs yöntemler ile bu geliştirilebilir. bana göre en önemlisi yurt ici scouting eksiğimiz. bugün olimpik lyon, roma, lille ve bir cok avrupa ekibi alt liglerimizdeki oyuncuları bizden önce keşfedip alıyorsa şapkayı önümüze koyup düşünmemiz gerek. acilen bu konudaki eksiğimizi gidermeliyiz.
3- son olarak da sürdürülebilir bir teknik taktik mantelitesi koymalıyız. her gelen teknik adam sil baştan kendi sistemini kurmaya çalışmamalı. tıpkı barcelona gibi bir mentalite kurup bunu en küçük yaş kategorisinden başlayarak zihinlere islemek bize çok başarılı bir jenerasyon yakalama fırsatı sağlar. bu da imrendiğimiz altyapı ekolleri ile aramızı kapatmaya yardımcı olur.
benim nacizane fikirlerin bunlar. tabi bunların yanına kulüpler yasası, kulüplerin gelişimine katkı sağlayacak şekilde çıkarılabilecek bir yabancı sınırlaması ve bütçe sınırlandırması gibi bazı fikirler de eklenebilir. bunları doğru kurgulayıp işleme sokarsak bir 10 senede çok büyük seviye atlayacağımıza inancım tam.
şahsi düşüncem bir çok yazar arkadaşın da yazdığı gibi bu mesele bir ilüzyon değil fakat bir kader de değil. bu sarmala nasıl girdiysek buradan cikmamiz da oldukça mümkün hatta bizim gibi borçlu kulüpler için bir zorunluluk hâline geldi. peki nasıl yapacağız?
1- öncelikle altyapı. çok klişe gelecek belki ama en düşük maliyet ile en değerli asetlere sahip olma imkanı böyle mümkün. altyapıdan çıkan futbolcuların zaman zaman fazla abartıldığı zaman zaman da yerin dibine gömüldüğünü gözlemliyorum. bu aslında ne taraftarın suçu ne de genç futbolcuların suçu. geçtiğimiz günlerde sergen yalçın'ın altyapılar hakkındaki sözleri herkesin malumu. durum buyken altyapı tesislerine yatırım yapılması, oyuncuların daha düzgün bir altyapı eğitimine tabi tutulması ve düzgün süre bulacakları kanalların açılması şart. bunun için rezerv ligin kurulmasını çok önemsiyorum. bu konuda yapılan görüşmeler inşallah sonuç verir ve gençler süre bulacakları yerlerde yeterince süre bulurlar. bir nihayet olarak da kulüplerimizin genç oyunculara süre vermektense yaşlı futbolculardan garanti performans bekleme alışkanlığından vazgeçmesi lazım. bunu bir kural ile mi sağlarız yoksa vizyon sahibi teknik adamların sayısını mı arttırırız bilemiyorum. ama genç oyunculardan senede en az 10-15 maç katkı almak hedefimiz olması gerek. bu sene kendi takımımızdan yola çıkarsak bu isimler kim olabilir? emin, atalay, yunus, ali yavuz, abdüssamed ve bartuğ benim adaylarım. bunlara bu süreleri şimdi veremezsek kendilerini geliştirme şansını hiç bulamayabilirler.
2- scouting sistemini çok daha detaylı hale getirebiliriz. bu biraz daha karmaşık bir sistem. halihazırda scout ekibimizin ara ara güzel işler yaptığını görüyoruz ama yeterli mi tabi ki değil. öncelikle falcao, feghouli, belhanda, babel gibi isim transferlerinden derhal vazgeçmeliyiz. hatta ve hatta seri, lemina, sarrachi, onyekuru, andone gibi bir sezon kullanabileceğimiz kiralık isimleri de mümkün olduğunca az almamız bunlardan takım iskeleti kurmamaya gayret etmemiz gerektiğini düşünüyorum. scout ekibinin nasıl genişlemesi gerektiği konusunu bu konunun uzmanları daha iyi bilirler. benim nacizane görüşüm ise kendileri bir scout sistemi kuramıyorsa scouting şirketleri ile işbirliğine gidilebilir. yerel temsilcilikler ile kardeş kulüp anlaşmaları vs yöntemler ile bu geliştirilebilir. bana göre en önemlisi yurt ici scouting eksiğimiz. bugün olimpik lyon, roma, lille ve bir cok avrupa ekibi alt liglerimizdeki oyuncuları bizden önce keşfedip alıyorsa şapkayı önümüze koyup düşünmemiz gerek. acilen bu konudaki eksiğimizi gidermeliyiz.
3- son olarak da sürdürülebilir bir teknik taktik mantelitesi koymalıyız. her gelen teknik adam sil baştan kendi sistemini kurmaya çalışmamalı. tıpkı barcelona gibi bir mentalite kurup bunu en küçük yaş kategorisinden başlayarak zihinlere islemek bize çok başarılı bir jenerasyon yakalama fırsatı sağlar. bu da imrendiğimiz altyapı ekolleri ile aramızı kapatmaya yardımcı olur.
benim nacizane fikirlerin bunlar. tabi bunların yanına kulüpler yasası, kulüplerin gelişimine katkı sağlayacak şekilde çıkarılabilecek bir yabancı sınırlaması ve bütçe sınırlandırması gibi bazı fikirler de eklenebilir. bunları doğru kurgulayıp işleme sokarsak bir 10 senede çok büyük seviye atlayacağımıza inancım tam.