129
bahsi geçen olay aslında var ama maddi açıdan değil. bir kulüp için olayın maddi külfeti 25 yaşında adama 30 milyon euro vermek değil. yeni çıkan bir durum olsa diyeceğim ki ffp bizim ayarlarımızı bozdu. yıllardır kulüplerimiz bonservisin külfet olduğunu düşünüyor. halbuki sen 30 yaşında bir adamı almadığın sürece aslında bonservis bir külfet değildir. kulüplerimiz eğer ortalama iq’lara sahip yöneticiler tarafından yönetilse ve efendi bi tff tarafından denetlense bu hallere gelmezdik. makas makas diye ağlayana kadar en azından geçmişten ders çıkarılabilirdi fakat. hayıflanmak daha kolay.
mesela marcao ve babel’i kıyaslayalım.
marcao’ya 4.5 milyon euro bonservis verdik, 850.000 euro maaş alıyor. bu adamın 3 yıllık maliyeti 7.75 milyon euro.
babel’e ise 2 milyon imza parası ve yıllık 2.5 milyon sabit maaş veriyoruz. yani totalde 3 yıllık maliyeti 9.5 milyon euro.
burada bir takımın hemen hemen aynı dönemde yaptığı 2 transfer görüyoruz. aralarında 10 yaş var bu adamların. marcao’yu bugün 15’e satıyoruz desek akşamında satılır. babel’i bedavaya yollayamıyoruz. marcao 10 milyon’a satılsa kardayız. babel? tamamen geri dönüşü olmayacak bir transfer üstelik verim de almadın...
son yılların en kötü transferlerinden birinin öznesi olabilecek diagne’ye 13 milyon euro bonservis verdik ve 2.2 milyon euro maaş bağladık. diagne’nin 6 milyon euro’ya transferinin gerçekleşebileceğini düşünüyorum. yani bonservisinden 7 milyon euro zarar ediyorsun. sezon sonunda satıldığını varsayalım. 9.2 milyon euro maliyeti oldu totalde. babel’in 2 senelik maaliyeti ise 7 milyon euro. yani 13 milyon euro gibi türkiye standartlarında büyük para verdiğin bir oyuncuyla 2 milyon fark var.( diagne kiralık oymamıştı bu sebeple tek maaştan hesaplandı)
bruma çok yüksek bir bedel ödediğimiz ve aslında elle tutulur işi sadece u21 olan bir futbolcu. yani aslında çok ciddi bir risk. bizim bu paraya alacağımız 20 yaşında biri muhtemelen takımında belli bir seviyede oynayan ve asgari katkısı belli bir isim olacak. bu adamdan bonservis anlamında yanılmıyorsam 2 milyon kar ettik. maaliyeti bize ya hiç yoktu ya da 1-2 milyondu. biz bu adama bir şey katamadık. az bir şey katabilseydik 20 milyona satılsa kardaydın.
şimdi gelelim türk takımlarının makas açık diye ağlamasının aşırı derecede irite edici ve yanlış olduğu noktaya. hep galatasaray’dan örnek verdim fakat tüm takımlar (anadolu kulüpleri dahi) bu tarz ölü yatırımı yapıyor. feghouli...
bu adamın transferindeki mentalite işte ffp’nin sebebi, işte mali batağın sebebi, işte avrupa’da başarının olmamasının , yerli oyuncu yetişmemesinin ve makasın asıl sebebi. ben burada feghouli’yi a oyuncusuymuş gibi anlatacağım yani bol bol farazi hesaplamalar içerecek. polyannacılık yapacağım. 27 yaşında futboldan uzaklaşmış kimsenin bonservis vermeyeceği birini a takımı alacak.
feghouli 4.25 milyon euro’ya geldi. bonusları çok dehşet ama ben 150.000 eurocuk koyarak maaşını yıllık düz 4 milyon olarak hesaplayacağım. aynı zamanda böyle oyuncularda pek mümkün olmasa da 3 senede bonservisinden zarar etmeden sattığını varsayacağım.
bu hesapla feghouli’yi 3 sene oynatıp bu kadar güzel maaşı verecek daha doğrusu aynı külfetin altına 3 sene yaşlanmış bir futbolcu için girecek enayi bir kulüp bulduğumuzu varsayalım(gerçi bunlar sadece bizim ülkede var araplar bile maaşa dikkat etmeye başladı ama) feghouli’yi aynı sözleşme ile 3. sene sonunda 4.25 milyon euro bonservisle sattın.bu adamın maliyeti 12 milyon euro. bruma ile kıyaslarsan arada dağlar kadar fark var. kaldı ki feghouli 6 ay adam gibi top oynadı onun dışında ortalama bir futbol dahi oynamadı.
o dönem a kulübünün bütün çalışanları azıcık zeka kırıntısı sergileyip ortalamanın altında bir insanın düşünebileceği kadar maddiyat hesabı yapsa ve örnek gösterilen 20 milyon euro’ya örneğin 20-24 yaşında birini alsaydı. ve bu adama 1.5 milyon maaş bağlasaydı(ki baya iyi maaş) ve adam tutmasaydı hatta geriye gitseydi aldığından 5 milyon aşağıya satsaydın. 5+4.5’tan 9.5 milyon euro maaliyeti olacaktı. yani feghouli’den daha az. kulübün kasasında yine zarar etmeyeceğin ama patlama yapsa 3 tane bu şekilde transfer yapabileceğin birini alabilecek kadar bir transfer parası olacaktı. yani bir marcao alabilirdin belki.
avrupa’daki kulüpler işte bu sebepten bonservise yüklü paralar harcayıp genç oyuncu alıyor. çünkü zarar etmen çok zor. etsen bile 30 yaşında 4.5 milyon verdiğin bir oyuncudan ettiğin bir oyuncuya vereceğine bunu alsan bir tane daha bu ayarda futbolcu alırsın.
peki ya tutarsa? örneğin ligue 1’de orta ayarda bir takım olsak marcao bu yaz satılırdı. 35-40 arası bir bedelle. yerini 4 katı para vererek doldursan yani 20 milyona doldursan 15-20 milyonluk bir para cebinde kalacak ve bir adet daha iyi izlenmiş, kariyer planlaması yapılmış oyuncu alacaktın.
türk takımlarının makas dediği şeyin aslı astarı budur. tamamen aptallıklar silsilesidir. bunu baştan yapsaydın zaten liginin değeri artacaktı. oyuncuları daha ucuza alacak, yayın gelirlerin ve sponsorluk gelirlerin artacaktı. hala da bunu yapabilirsin. top 6’ya girecek kıvamda bir potansiyel ilk 15’e zor giren bir lige dönüştürüldü.
makas bu kadar problemse çözümü basit. lig olarak doğru planlama ile 5 sene içerisinde makas felan kalmaz. zamanında ingiltere zamanında 5 yıl avrupa’ya gitmedi. bunu dahi yapacak kadar gözünü kararttılar. şu an taşkınlık felan kalmadı. yabancı sınırı saçmalığını yapana kadar altyapı zorunluluğu, 21 yaş altı oyuncu bulundurma ve 21 yaş altı transferlerde daha az vergi ve 30 ve üstü yaşlardaki futbolculara daha fazla vergi şeklinde düzenleme getirsen; 21 kişi+altyapı sınırsız şeklinde kadro kısıtlaması getirsen dahi ülke çok daha ileri gidecek. fakat bunların çözümü nedir? yabancı kısıtlaması. sığ, cahilce bir iş...
fantastik bir method dahi denenebilir. bir havuz oluşturulup yayın gelirlerinin %20si bu havuza gider. ülke puanı ilk 5’te olan ülkelerin liglerine gönderilen 24 yaş altı futbolcuların bonservisinin %10’u kulübe bu havuzdan ekstra para verilir, 21 yaş altında bu oran %15’e çıkar. kalan para gelirin %80’i nasıl dağıtıldıysa bu şekilde kulüplere iade edilir.bunlar gibi bir sürü çözüm yolu sunulur istense. fakat genel anlamda türk toplumunu kafa yapısı hakim burada. gerekli çözümler yerine hayıflanmayı tercih edip çözüm bulmuş olmak için mantıksız “çözümler” sunmak. bu takım rangers’a 2-0 yenilip elendi arkadaşlar. rangers’ın ne sıkıntıları yaşadığını eminim hepimiz biliyoruz. beşiktaş’ın elendiği takımı muhtemelen beşiktaş taraftarının %85’i ilk defa duydu. bu takımın yıllık gideri ne kadar olabilirdi ki? bu makas olayı safsatadan ibaret. 20 milyon bonservisle 26 yaşa kadar bir futbolcu aldığında maliyette kaybın değil kazancın oluyor yaşlı futbolcuyu bonservissiz ballı sözleşme ile almakla kıyasladığın vakit. kulüplerimiz ön elemeleri geçemeyecek durumda. biz zaten şampiyonlar liginde son 16’ya kalsak büyük başarı şu anda. yani kendimizi real madrid’le lyon’la kıyaslamayacağız. her şey adım adım olur. 5 sene içerisinde maaş bütçesini azaltır, takımları 2-3 yaş gençleştirir, satış yapmaya başlar ve gruplara takımlarımız kesin kalıp kuraya göre çıkabilecek duruma gelirse bu ülke futbolu için çok çok büyük bir adım olur. zira takımlarımızın başarıları maksimum 2 senelik. sonra geriye gidiyor takımlar. sürekli bir başarı yok. bu şekilde adımlarla sürekli başarı kazanılmazsa sürekli aşağıya doğru yuvarlanırız böyle. en büyük başarı istikrar olacaktır türk futbolu için kısa vadede.
edit:yazının eksik kalan kısımları tamamlandı. cümlelerin bir kısmı daha anlaşılır olması adına düzeltildi.
mesela marcao ve babel’i kıyaslayalım.
marcao’ya 4.5 milyon euro bonservis verdik, 850.000 euro maaş alıyor. bu adamın 3 yıllık maliyeti 7.75 milyon euro.
babel’e ise 2 milyon imza parası ve yıllık 2.5 milyon sabit maaş veriyoruz. yani totalde 3 yıllık maliyeti 9.5 milyon euro.
burada bir takımın hemen hemen aynı dönemde yaptığı 2 transfer görüyoruz. aralarında 10 yaş var bu adamların. marcao’yu bugün 15’e satıyoruz desek akşamında satılır. babel’i bedavaya yollayamıyoruz. marcao 10 milyon’a satılsa kardayız. babel? tamamen geri dönüşü olmayacak bir transfer üstelik verim de almadın...
son yılların en kötü transferlerinden birinin öznesi olabilecek diagne’ye 13 milyon euro bonservis verdik ve 2.2 milyon euro maaş bağladık. diagne’nin 6 milyon euro’ya transferinin gerçekleşebileceğini düşünüyorum. yani bonservisinden 7 milyon euro zarar ediyorsun. sezon sonunda satıldığını varsayalım. 9.2 milyon euro maliyeti oldu totalde. babel’in 2 senelik maaliyeti ise 7 milyon euro. yani 13 milyon euro gibi türkiye standartlarında büyük para verdiğin bir oyuncuyla 2 milyon fark var.( diagne kiralık oymamıştı bu sebeple tek maaştan hesaplandı)
bruma çok yüksek bir bedel ödediğimiz ve aslında elle tutulur işi sadece u21 olan bir futbolcu. yani aslında çok ciddi bir risk. bizim bu paraya alacağımız 20 yaşında biri muhtemelen takımında belli bir seviyede oynayan ve asgari katkısı belli bir isim olacak. bu adamdan bonservis anlamında yanılmıyorsam 2 milyon kar ettik. maaliyeti bize ya hiç yoktu ya da 1-2 milyondu. biz bu adama bir şey katamadık. az bir şey katabilseydik 20 milyona satılsa kardaydın.
şimdi gelelim türk takımlarının makas açık diye ağlamasının aşırı derecede irite edici ve yanlış olduğu noktaya. hep galatasaray’dan örnek verdim fakat tüm takımlar (anadolu kulüpleri dahi) bu tarz ölü yatırımı yapıyor. feghouli...
bu adamın transferindeki mentalite işte ffp’nin sebebi, işte mali batağın sebebi, işte avrupa’da başarının olmamasının , yerli oyuncu yetişmemesinin ve makasın asıl sebebi. ben burada feghouli’yi a oyuncusuymuş gibi anlatacağım yani bol bol farazi hesaplamalar içerecek. polyannacılık yapacağım. 27 yaşında futboldan uzaklaşmış kimsenin bonservis vermeyeceği birini a takımı alacak.
feghouli 4.25 milyon euro’ya geldi. bonusları çok dehşet ama ben 150.000 eurocuk koyarak maaşını yıllık düz 4 milyon olarak hesaplayacağım. aynı zamanda böyle oyuncularda pek mümkün olmasa da 3 senede bonservisinden zarar etmeden sattığını varsayacağım.
bu hesapla feghouli’yi 3 sene oynatıp bu kadar güzel maaşı verecek daha doğrusu aynı külfetin altına 3 sene yaşlanmış bir futbolcu için girecek enayi bir kulüp bulduğumuzu varsayalım(gerçi bunlar sadece bizim ülkede var araplar bile maaşa dikkat etmeye başladı ama) feghouli’yi aynı sözleşme ile 3. sene sonunda 4.25 milyon euro bonservisle sattın.bu adamın maliyeti 12 milyon euro. bruma ile kıyaslarsan arada dağlar kadar fark var. kaldı ki feghouli 6 ay adam gibi top oynadı onun dışında ortalama bir futbol dahi oynamadı.
o dönem a kulübünün bütün çalışanları azıcık zeka kırıntısı sergileyip ortalamanın altında bir insanın düşünebileceği kadar maddiyat hesabı yapsa ve örnek gösterilen 20 milyon euro’ya örneğin 20-24 yaşında birini alsaydı. ve bu adama 1.5 milyon maaş bağlasaydı(ki baya iyi maaş) ve adam tutmasaydı hatta geriye gitseydi aldığından 5 milyon aşağıya satsaydın. 5+4.5’tan 9.5 milyon euro maaliyeti olacaktı. yani feghouli’den daha az. kulübün kasasında yine zarar etmeyeceğin ama patlama yapsa 3 tane bu şekilde transfer yapabileceğin birini alabilecek kadar bir transfer parası olacaktı. yani bir marcao alabilirdin belki.
avrupa’daki kulüpler işte bu sebepten bonservise yüklü paralar harcayıp genç oyuncu alıyor. çünkü zarar etmen çok zor. etsen bile 30 yaşında 4.5 milyon verdiğin bir oyuncudan ettiğin bir oyuncuya vereceğine bunu alsan bir tane daha bu ayarda futbolcu alırsın.
peki ya tutarsa? örneğin ligue 1’de orta ayarda bir takım olsak marcao bu yaz satılırdı. 35-40 arası bir bedelle. yerini 4 katı para vererek doldursan yani 20 milyona doldursan 15-20 milyonluk bir para cebinde kalacak ve bir adet daha iyi izlenmiş, kariyer planlaması yapılmış oyuncu alacaktın.
türk takımlarının makas dediği şeyin aslı astarı budur. tamamen aptallıklar silsilesidir. bunu baştan yapsaydın zaten liginin değeri artacaktı. oyuncuları daha ucuza alacak, yayın gelirlerin ve sponsorluk gelirlerin artacaktı. hala da bunu yapabilirsin. top 6’ya girecek kıvamda bir potansiyel ilk 15’e zor giren bir lige dönüştürüldü.
makas bu kadar problemse çözümü basit. lig olarak doğru planlama ile 5 sene içerisinde makas felan kalmaz. zamanında ingiltere zamanında 5 yıl avrupa’ya gitmedi. bunu dahi yapacak kadar gözünü kararttılar. şu an taşkınlık felan kalmadı. yabancı sınırı saçmalığını yapana kadar altyapı zorunluluğu, 21 yaş altı oyuncu bulundurma ve 21 yaş altı transferlerde daha az vergi ve 30 ve üstü yaşlardaki futbolculara daha fazla vergi şeklinde düzenleme getirsen; 21 kişi+altyapı sınırsız şeklinde kadro kısıtlaması getirsen dahi ülke çok daha ileri gidecek. fakat bunların çözümü nedir? yabancı kısıtlaması. sığ, cahilce bir iş...
fantastik bir method dahi denenebilir. bir havuz oluşturulup yayın gelirlerinin %20si bu havuza gider. ülke puanı ilk 5’te olan ülkelerin liglerine gönderilen 24 yaş altı futbolcuların bonservisinin %10’u kulübe bu havuzdan ekstra para verilir, 21 yaş altında bu oran %15’e çıkar. kalan para gelirin %80’i nasıl dağıtıldıysa bu şekilde kulüplere iade edilir.bunlar gibi bir sürü çözüm yolu sunulur istense. fakat genel anlamda türk toplumunu kafa yapısı hakim burada. gerekli çözümler yerine hayıflanmayı tercih edip çözüm bulmuş olmak için mantıksız “çözümler” sunmak. bu takım rangers’a 2-0 yenilip elendi arkadaşlar. rangers’ın ne sıkıntıları yaşadığını eminim hepimiz biliyoruz. beşiktaş’ın elendiği takımı muhtemelen beşiktaş taraftarının %85’i ilk defa duydu. bu takımın yıllık gideri ne kadar olabilirdi ki? bu makas olayı safsatadan ibaret. 20 milyon bonservisle 26 yaşa kadar bir futbolcu aldığında maliyette kaybın değil kazancın oluyor yaşlı futbolcuyu bonservissiz ballı sözleşme ile almakla kıyasladığın vakit. kulüplerimiz ön elemeleri geçemeyecek durumda. biz zaten şampiyonlar liginde son 16’ya kalsak büyük başarı şu anda. yani kendimizi real madrid’le lyon’la kıyaslamayacağız. her şey adım adım olur. 5 sene içerisinde maaş bütçesini azaltır, takımları 2-3 yaş gençleştirir, satış yapmaya başlar ve gruplara takımlarımız kesin kalıp kuraya göre çıkabilecek duruma gelirse bu ülke futbolu için çok çok büyük bir adım olur. zira takımlarımızın başarıları maksimum 2 senelik. sonra geriye gidiyor takımlar. sürekli bir başarı yok. bu şekilde adımlarla sürekli başarı kazanılmazsa sürekli aşağıya doğru yuvarlanırız böyle. en büyük başarı istikrar olacaktır türk futbolu için kısa vadede.
edit:yazının eksik kalan kısımları tamamlandı. cümlelerin bir kısmı daha anlaşılır olması adına düzeltildi.