ben, yine benim kadar galatasaraylı bir arkadaşım ve
ünal aysal buluşmuşuz sohbet ediyoruz. sanırım tam o sırada genel kurul var, genel kurula ara verilmiş ve biz ünal aysalla koridor gibi bir yerde sohbet ediyoruz. ünal aysal geçen dönem yaptığı baskın seçimden dolayı pişman, tekrar seçime gidip yönetimdeki bazı isimleri değiştirmek istiyor ama bir taraftan da bunu gururuna yediremiyor, "ünal başkan tükürdüğünü yaladı" denmesinden korkuyor. "başkanım" diyorum, "galatasaray'ın geleceği söz konusuysa böyle konularda gurur yapılmaz, belki bu seçim kararı şimdilik prestij kaybettirir, ama uzun vadede sana kazandıracakları daha fazla". ikna oluyor ünal aysal, "tamam şu ara sona ersin, oturum başlayınca ilk işim seçim kararı aldırmak olacak" diyor. o sırada yanımdaki arkadaşım soruyor "peki yeni yönetime kimleri alacaksınız, kimler gidecek?" . ünal aysal "şimdilik emin değilim ama şükrü'yle candan kesin gitmeli" diyor, sesinde onlara karşı bir sitem olduğu belli, "bence de başkanım, taraftar da onlara pek ısınamadı" diyorum. "bir de
ali dürüst mutlaka olacak" diyor, herhangi bir şey söylemiyorum ama mimiklerimle buna çok sevindiğimi belli ediyorum. ünal aysal benden onay beklercesine gözlerime bakıp devam ediyor: "abdurrahim de olabilir belki." gözlerime bakıp onay bekleyince bir cevap verme ihtiyacı hissediyorum: "valla başkanım, ali dürüst de bence mutlaka olmalı, ama abdurrahim abi'den ben de emin değilim, yani kaç sene oldu ama hala iyi biri kötü biri mi karar veremedim ben de" diyorum (
abdurrahim albayrakla ne ara abi diyecek samimiyete ulaşmışız hiçbir fikrim yok), ünal başkan "yaa abdurrahim aslında özünde iyi çocuk, harbi galatasaraylı ama ne bileyim işte...", yarım bıraktığı cümleyi ben tamamlıyorum "... kafanızdaki modele pek uymuyor değil mi?". o sırada gong sesi geliyor, meğer o oturum başlıyor demekmiş. ünal aysal "neyse bir içeri girelim de bakarız, bakalım genel kurul ne diyecek, kimleri isteyecek" diyor, biz de "kolay gelsin başkanım" diyoruz ve ünal aysal salona giriyor, tabi biz kongre üyesi olmadığımız için (ulan rüyamda bile galatasaray kongre üyesi olamamışım ya) arkadaşla kapıda kalıyoruz, masalarda kalan kurabiye ve çaylardan otlanarak sohbet ediyoruz (çapulculuğumuzu da her yerde koruruz). derken kongreden ne karar çıktığını göremeden uyandım sözlük.
öyle işte, millet rüyasında güzel hatunlar görür, hayallerini gerçekleştirdiğini görür, biz ünal aysalla derin galatasaray sohbetleri yapıyoruz. bu kulübün hali rüyalarımızı bile saçma sapan hallere getirdi. sonumuz hayrolsun.
*