• 429
    23 şubat 2020 fenerbahçe galatasaray maçı galibiyetimizden sonra 3 defa bir sonraki fenerbahçe deplasmanı maçımızı gördüm.

    1. rüya, galibiyetimizden 1 hafta sonraydı ve yine galibiyet ile dönüyorduk 1-0.

    2. ve 3. rüya bu son 1 hafta içinde olup;

    2. rüya 4-0 galibiyet,

    3.'sü ise bir sürü kırmızı kart görmüştük, yenik durumdayken ve oyuncu değişiklik hakkımız bitmesine rağmen haksız yere muslera da kırmızı kart görmüştü.

    anasını satiyim bir de bu son rüyada teknik direktör bendim.
  • 449
    11 mayıs 2021 maçlarından sonra kendimi bildiğim için 3 gündür ne sözlüğe ne twitter a giriyorum kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum muhtemelen maçları da izlemeyeceğim fakat yaklaşık 10 dakika önce uyandığımda net hatırladığım rüyayı direkt buraya yazmak istedim.

    göztepe beşiktaş maçı 1-1 giderken 90+3 de vida golü atıyor 2-1 oluyor fakat tam üzüntü içerisindeyken elimde telefon maçkolikten 1-1 ms olarak görüyorum golü var iptal etmiş sevinçle kazanırsak şampiyonuz diyorum *
  • 332
    tt arena´dayiz,fener ile oynuyoruz.

    mac basliyor, daha dakika 35 olmadan 4-0 öne geciyoruz.

    fatih hoca´nin uzerinde beyaz gomlegi var, altina da keten siyah pantolon giymis.

    noluyor derken, silahli bir catismanin icerisinde buluyorum kendimi asker olarak.

    o sirada mackolik bildirimi geliyor telefonuma, 7-1 yenmisiz feneri.

    fenerli birisi en azindan 6 fark yedik ama seref golu attik diyor.

    bende vuruyorum hergeleyi.

    rüyamda bile nasil bir kafada bu fenerliler anlamis degilim :))
  • 423
    drogba’yı transfer ettiğimiz günler, yanlış hatırlamıyorsam otobüsle istanbul’a gidiyorum. genelde uyuyamam ama içim geçmiş. kendimi takım otobüsünde buldum bir an, drogba abimiz 2-3 sıra önümde yanına gidiyorum, mükemmel! ingilizcemle soruyorum bir de didier diye sesleniyorum hareketlere bak!

    ben: didier, did you like the weekend, match, stadium, atmosphere ?
    didier: i loved it, fans are fantastic.
    türkçe devam ediyoruz muhabbete.
    ben: kitap okumayı seviyor musun?
    didier: evet çok seviyorum (ama kafası karışık gibi biraz). ben şunu merak ediyorum diplomayı ingiltere'den mi alacağım yoksa burdan mı?

    sanırım beraber top oynadığımız takım bir üniversite takımı, en fazla böyle bir mantık yürütebildim. hatırlamadığım bir süre geçiyor aradan, masada oturuyoruz cameron diaz geliyo masaya, hemen ayağa kalkıyoruz, didier patlatıyor bombayı.
    didier: cameron bak bu benim yeni arkadaşım bence sevgili olmalısınız.
    cameron: ya o benim kardeşim (diyor ve sarılıyoruz, belli çok özlemişiz birbirimizi).

    akşam beyaz show'a katılacağız, özel araç gelip alıyor bizi, gidiyoruz falan başlıyor yayın. tüm ilgi bende tabi bu çocuk nerden tanıyor falan merak unsuruyum acayip.
    beyaz: nasıl tanıştınız didier ve cameron'la?
    ben : didierle takım arkadaşıyız, çok iyi bir insan bir haftadır burda ve çok iyi bir dostluk oldu aramızda, uyum sürecini atlatmasında mümkün olduğu kadar yardımcı olmaya çalışıyorum. (bak sen bana bak canlı yayınlarda büyüdü sanki çakal). cameron'la tanışıklığımız farklı, 4-5 yaşlarından beri arkadaşız. kardeş gibi büyüdük, sonra amerika'ya döndüler. telefonla devam ettirdik arkadaşlığımızı ama sonra malum işleri çok yoğundu hayat telaşı uzun zamandır konuşamamıştık.
    beyaz : başka kimlerle yakın arkadaşlıkların var?
    çok arkadaşım var şunlar şunlar derken abimin sesini duydum, uyandım. dört sıra falan önde çarprazda oturuyor yaklaştım, baktım şöyle tepesinden, dürttüm abim değilmiş. çok pardon ya dedim indim, moladaymışız.
  • 455
    (bkz: 15 mayıs 2021 galatasaray yenimalatyaspor maçı)
    (bkz: 15 mayıs 2021 göztepe beşiktaş maçı)

    dün gece gördüğüm ve gerçek olabilecek kadar
    doğru bir senaryo ile gördüğüm rüyadır. bayram günü olmasından heralde şimdi izole olsak bile rüyamda memlekette dedeler dayılar beraber bir evdeyiz ve televizyonda bizim maç, telefonumda da beşiktaş maçı açık.

    rüyam maçın ikinci yarının ortalarında başlıyor. malatyaya bir gol daha atıp 4-0 öne geçiyoruz. bu sırada beşiktaş göztepe ile 1-1 berabere ve puan farkı ile şampiyon olacağız derken. dakika 75 gibi beşiktaşa bir penaltı uyduruluyor. beşiktaş durumu 2-1e getiriyor. sonrasında beşiktaşın yoğun baskısı bizimkilerin kulağına gidiyor herhalde. son dakikalarda takım öne çıkıp farkı açmak isterken malatyaya kontra ataktan gol yiyoruz. bizde durum 4-1oluyor. o sırada telefona bakınca beşiktaşı golünü görüyorum durum 3-1. tabi ki nasıl çöktüğümü tahmin edersiniz. ancak bir türlü bizim maçta santra yapılmıyor ve hakeme vardan gelen uyarı ile ofsayt nedeniyle malatyanın golü iptal ediyor.şimdi beşiktaş 3-1 önde iken biz yeniden 4-0. maçın artık uzatmalarına gelindiğinde muslera orta sahada herkes ceza sahası içinde. gelen bir hava topu, kafa ve 5-0. o müthiş sevinci rüyada da olsa ben yaşadım.

    bugün sonuç ne olursa olsun. bu rüyaları ve bu duyguları yaşattıkları için takıma ve hocaya teşekkür ederim.
  • 278
    şimdi uyandım günaydın.

    muhtemelen şampiyonluk sonrası florya'da sahanın içindeyiz anlamsız bir şekilde dursun aydın özbek taraftarları selamlıyor ve herkes hep bir ağızdan "büyük başkan oley büyük başkan" diye bağırıyor sonra ben duruma sinir oluyorum ve iğrenç tiz bir sesle "yönetim istifa, yönetim istifa" diye bağırıyorum bizim taraftarların hepsi bunu tekrar etmeye başlıyor. dursun başkan ise gayet üzülerek size yazıklar olsun minvalinde pencereden çekilip içeri geçiyor.

    şampiyonluk alâmeti mi bu rüya ?
  • 480
    katıldığımız bir yemekte mustafa sarıgül ile birlikteydik başka bir konu hakkında konuşurken bir anda tik tok çekiciler çevremize kümelendi ve mustafa sarıgül yaza galatasaray başkan adayı olacağını açıkladı. mustafa bey siz siyasi parti başkanısınız nasıl olacak? deyince beni tokatlayıp ikisini birden yapmamın önündeki engel sen misin diye sordu. ben bir şey yapamadan rüya bitti uyandım. hayatımda gördüğüm en saçma rüya olabilir. mustafa sarıgül’ü tokatlamam lazım. sabahtan beri öfkem dinmiyor.
  • 419
    ille uyuyunca görmek zorunda değiliz ya...
    hayal etmek de bedava.

    bir takım hayal ediyorum bazen, bülent korkmaz ile felipe melo aynı anda ilk 11’de. kendimi de ileriye yazıyorum. hayal benim değil mi kardeşim? yanımda da johan elmander var. deliriyoruz. golden sonra tel örgülere tırmanıyoruz hep beraber. çıldırıyoruz. orta sahada bir mevzu oluyor, hep beraber oradayız. kaşımız açılıyor, dişimiz kırılıyor, kafamız yarılıyor. çok mutluyuz.
  • 167
    ben, yine benim kadar galatasaraylı bir arkadaşım ve ünal aysal buluşmuşuz sohbet ediyoruz. sanırım tam o sırada genel kurul var, genel kurula ara verilmiş ve biz ünal aysalla koridor gibi bir yerde sohbet ediyoruz. ünal aysal geçen dönem yaptığı baskın seçimden dolayı pişman, tekrar seçime gidip yönetimdeki bazı isimleri değiştirmek istiyor ama bir taraftan da bunu gururuna yediremiyor, "ünal başkan tükürdüğünü yaladı" denmesinden korkuyor. "başkanım" diyorum, "galatasaray'ın geleceği söz konusuysa böyle konularda gurur yapılmaz, belki bu seçim kararı şimdilik prestij kaybettirir, ama uzun vadede sana kazandıracakları daha fazla". ikna oluyor ünal aysal, "tamam şu ara sona ersin, oturum başlayınca ilk işim seçim kararı aldırmak olacak" diyor. o sırada yanımdaki arkadaşım soruyor "peki yeni yönetime kimleri alacaksınız, kimler gidecek?" . ünal aysal "şimdilik emin değilim ama şükrü'yle candan kesin gitmeli" diyor, sesinde onlara karşı bir sitem olduğu belli, "bence de başkanım, taraftar da onlara pek ısınamadı" diyorum. "bir de ali dürüst mutlaka olacak" diyor, herhangi bir şey söylemiyorum ama mimiklerimle buna çok sevindiğimi belli ediyorum. ünal aysal benden onay beklercesine gözlerime bakıp devam ediyor: "abdurrahim de olabilir belki." gözlerime bakıp onay bekleyince bir cevap verme ihtiyacı hissediyorum: "valla başkanım, ali dürüst de bence mutlaka olmalı, ama abdurrahim abi'den ben de emin değilim, yani kaç sene oldu ama hala iyi biri kötü biri mi karar veremedim ben de" diyorum (abdurrahim albayrakla ne ara abi diyecek samimiyete ulaşmışız hiçbir fikrim yok), ünal başkan "yaa abdurrahim aslında özünde iyi çocuk, harbi galatasaraylı ama ne bileyim işte...", yarım bıraktığı cümleyi ben tamamlıyorum "... kafanızdaki modele pek uymuyor değil mi?". o sırada gong sesi geliyor, meğer o oturum başlıyor demekmiş. ünal aysal "neyse bir içeri girelim de bakarız, bakalım genel kurul ne diyecek, kimleri isteyecek" diyor, biz de "kolay gelsin başkanım" diyoruz ve ünal aysal salona giriyor, tabi biz kongre üyesi olmadığımız için (ulan rüyamda bile galatasaray kongre üyesi olamamışım ya) arkadaşla kapıda kalıyoruz, masalarda kalan kurabiye ve çaylardan otlanarak sohbet ediyoruz (çapulculuğumuzu da her yerde koruruz). derken kongreden ne karar çıktığını göremeden uyandım sözlük.

    öyle işte, millet rüyasında güzel hatunlar görür, hayallerini gerçekleştirdiğini görür, biz ünal aysalla derin galatasaray sohbetleri yapıyoruz. bu kulübün hali rüyalarımızı bile saçma sapan hallere getirdi. sonumuz hayrolsun.*
  • 203
    dün gece çok enteresan bir rüya gördüm sözlük.

    21 mart 2015 kasımpaşa - galatasaray maçını ne alakaysa florya metin oktay tesislerinde a2 takımın maçlarını oynadığı sahada oynuyorduk.

    bakıyorum ciddi ciddi florya'da oynuyoruz maçı, bağırıyorum "ulan aslantepe varken burada maç mı oynanır?" yan taraflardan bir abi çıkıyor "bilader laga luga yapma takımı destekle" diyor, susuyorum. bakıyorum forvette sinan gümüş oynuyor. inanılmaz pozisyonlara giriyor ama atamıyor bir türlü.

    tarık çamdal-babel eşleşmesi bilinç altıma nasıl yerleşmişse artık sağ bekte basketbol takımımızda oynayan nikolov görev yapıyor.

    iyi değilim sözlük :(
  • 276
    galatasaraylı rüyalar sayılır mı emin olamadım ama yine de yazmak istedim.
    rüyamda abdi ipekçi'deyim. salon dolu. fener maçı ama bizimle mi tam emin değilim. protokol önündeki saha içi platform tribündeyim. birden "ve sinan oyuna giriyor" dediler. hepimiz hırsla, sinirle ve duygusal olarak dolmuş bir şekilde bekliyoruz. birden saha kenarında sinan'ı takım elbiseli olarak hakemden topu alırken görüyorum. topu oyuna sokuyor resmen ve galatasaray basketbol takımı eski kaptanı fener takımında oyun kuruyor. ama takım elbiseli. herkes şaşkın. "o formayı giymemek için adam takım elbiseyle maça çıkmış" diyorum kendi kendime. şükür ki sempati oluşmadan uyandım.
    çok üzdün bizi be sinan. rüyada bile yakıştıramıyoruz sana bak. değer miydi? yazık sana be...
  • 396
    yıllar önce, mahallede mitre topumla aslıyı tavlama çabalarımın zamanında, arsada bir maç yapıyoruz ki bendeniz resmen show yapıyorum. röveşatalar, uçan kafalar, aklınıza gelebilecek her türlü şey var. mahallenin abileri kenarda izliyorlar. attıkça atıyorum attıkça atıyorum. yoruluyorum kaleye geçiyorum, adeta muslera. nereye koyarsan koy efsane oynuyorum. kalabalık artıyor gittikçe. derken maç bitiyor topu alıp eve gideceğim esnada sırtıma bir el dokunuyor. kim? jupp derwall. haben maben fussball arbeite bosch volkswagen bişeyler diyor. ich kann nicht sprache deutsh diyerek almanca bilmediğimi söylüyorum. ordan yeni yetme, göbeksiz saçlı fatih terim geliyor. bizimle oynarmısın seni galatasaraya alalım diyor. tamam bile diyemeden uyanıyorum. yıllardır da rahmetli derwall'in resmini nerde görsem ah be hocam derim. kaçırdın benim gibi yeteneği... girsene ertesi gece yine rüyama. ön protokolü yapmışız işte...
  • 478
    rüyamda kız arkadaşıma takımın halini anlattığım sırada melo* bisikletle geldi. aramızda geçen diyalog;
    melo:halletcez merak etme.
    - rezil olduk n'olacak böyle... saçlar efsane olmuş madem uzuyordu neden kazıttın hep?
    melo: ektim çok iyi doktor var burada. halletcez abicim en buyük cimbom başka bisşi yok.
    - sen gelcek misin
    melo: atatürk müyüm lan ben
    .
    .
    .
    .

    -deli bu mk laflara bak
  • 375
    rüyamda galatasaray sözlük'ü gördüm. bir entry yazıyorum, sonra hamir sandanovic nickli bir mod yazdığım şeyi silip "doğru düzgün yaz lan." diye mesaj atıyor. sonra ben "hayırdır?" diye mesaj atınca da "ne oldu kardeşim bir şey mi danışacacaktınız? bir sıkıntınız olursa çözeriz, biz sizin için buradayız." diyor.

    sonra uyandım...
  • 501
    dün gece gördüm, hala "bir de olur mu lan" diye etkisindeyim :(
    uefa finalinde marsilya'yla karşılaşıyorduk ve 1-0 öne geçiyorduk. gole o kadar çok sevindim ki bedenimle de fiziksel tepki verip kendimi uyandırdım. maçın sonucunun nasıl bittiğini göremedim o yüzden. *
    marsilya ne alaka, onlar nasıl bilinçaltıma girmiş hiç bilmiyorum sormayın.
  • 373
    simdi kac yasindayim bilmiyorum ama 17 - 18 yaslarindayim. sokak arasinda tek kale mac yapiyoruz. buyukcene sokak boyu uzanan istinat duvarina kale cizmisiz. ben sagdan orta aciyorum yok vuramiyolar. soldan orta acilirken ortaya giriyorum falan 2-0 gerideyiz bi kargaşa ulan zaman da geciyor. neyse dakka 90 diye icimden gecerken soldan bi orta ayagimi bi soktum baboli araya şaaaak gol. bizimkiler uzerime kostu kufur ettim oyun disiplinini bozmayin daha gerideyiz diye. (havalari kes) tam o sirada arkadan bi ses aferim oglum aferim oglum. lan dedim yok artik kafayi bi cevirdim fatih hoca. allah dedim nasil biliyomusun 4 dakika var bitime asfaltta civili kramponla kaya kaya oynuyoruz ama bole biyerimiz kirilsa umrumuzda degil hoca arkadan bagiriyor doldur iceri doldur diye. neyse bi orta actim vurdu biri gol berabereyiz mac bitti.

    o an ogrendik ki sampiyonlar liginde finale kalmisiz. sokaktan cikicaz bole hocanin yanina gittim elini optum sarildim falan sabah sabah ne tuhaf ruyaydi resmen dertsiz tasasiz sokakta top oynadigim gunlere dondum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın