• 288
    (bkz: 17 mart 2018 fenerbahçe galatasaray maçı) ile ilgili bir rüya gördüm sözlük.

    istiklal'de otururken derbiden 1-0 galibiyetle ayrıldığımızın haberini alıyorum. gerçekte, kalp sağlığımı tehdit ettiğinden mütevellit derbi maçlarını izleyemiyorum, rüyada bile izleyememişim ehehhe. neyse, elime içecek bir şeyler alıp galatasaray kafilesi ile marşlar söyleye söyleye meydana çıkıyoruz. meydan biraz garipti, daha farklıydı ama o an anlamadım bile. orada da marşları söyledik, güldük eğlendik. hatta kol kola girip "lalalalalylay lay lay lalalalay lay lay lay lala laaayğğ koyduk muğğğ" diye bağırdık.

    güzel rüyaydı velhasılıkelam. ama uyandıktan yarım saat sonra "lan daha maç oynanmadı ki" deyip gerçeği hatırlayınca biraz hayal kırıklığına uğramadım değil. olsun, derbi için skor tahminim belli artık.
  • 434
    ben haber okuyup ciddiye almadigimi düşünsem de beynimin öyle yapmadığını farkettigim bir rüya gördüm.
    2021-2022 sezonunun bonservisleri alınmış transferlerine imza attırmıştı galatasaray. yönetici de haldun üstünel idi.

    imza atanlar:
    salih uçan
    aytaç kara
    henry onyekuru
    mustafa mohammed ahmed
    gedson fernandes
    kaan ayhan
    hakan çalhanoğlu
    kenan karaman
    halil ibrahim dervişoğlu
    dorukhan toköz
    burası çok önemli:
    david alaba
    zlatan ibrahimoviç

    haberde gidenleri de yazmışlardı:
    cristian luyindama: aston villa
    marcao: arsenal - türkiye transfer rekoru ile gittiğini söyledi spiker.
    diagne: southampton
    taylan antalyalı: fiorentina
    belhanda: sözleşme sonu
    falcao: karşılıklı fesih
    feghouli: al saad
    babel: bunu yazmayı unutmuşum. kasımpaşa
    bir kac tane de genç futbolcuyla yolları ayırmıştık.
    normalde rüyalarımı hatırlamam ama bunu net hatırladım. e gecenin körü çocuk yüzünden uyanınca
    : )
  • 135
    ulan ne güzel rüyaydı be :(

    galatasaray'da santraforum ve kariyerimi bitirme kararı almışım, ama hala gencim şu anki yaşımdayım. sabri neden diye soruyor "zamanı geldi..." falan diyorum mağrur bi şekilde tribünlere bakıp. lan neyin zamanı geldi amk deli miyim neyim.

    şampiyonlar ligi finaline çıkmışız ve şansa bak ki final bizim sahada. sabri'yle konuştuktan sonra yanımda bir spiker beliriyor işte 400 küsür maçta 500 küsür gol atmışım falan onu söylüyor kameraya, ben de iyiymiş lan maç başı 1'den fazla gol atmışım vay amınakoyim diyorum. duygu ve düşüncelerimi soruyor adam, ben de diyorum hazır şl finaline çıkmışız, bundan kelli maça çıkmam bu benim jübile maçım falan diyorum. bir de hepimizde kupayı kazanmışız havası var sanarsın fenerbahçeyiz de maçı bağlamışız keh keh.

    maçın sonunda uefa başkanı bana ödül mü ne verecekmiş, işte spiker bunları yine coşkulu coşkulu kameraya doğru söylerken ben de tribünlere bakıyorum. kendime ait bir gol sevincim varmış her golde istisnasız yapmışım böyle eli kalbe götürmeli falan çok karizmatik, tribünler bunun koreografisini yapmış hareketli halini. böyle anlatıyorum da rüyada nesneler neyin görünmüyor tabi, gördüğümü düşünüyorum. acayip duygulanıyorum o sırada. gurur, mutluluk, heyecan, hüzün her bi bok var.

    maçı oynamadan gözlerim dolu dolu uyandım amk. gördüğüm en güzel rüyalardan biriydi. ulan ne çok istemiştim futbolcu olup galatasaray'da oynamayı, rüyası bile bu kadar güzelken gerçeğini tahayyül edemiyorum. şunu yaşayıp değer bilmeyenlere de yanıyorum ne diyim.
  • 363
    uzun zaman sonra gördüğüm rüya tipi. fenerbahçe maçı ülker stadyumu yerine başka bir yerde oynanıyor neden bilmem. çok az seyirci var. baskılı oyunla ilk yarıda 2 tane sallıyoruz. ikinci yarıdaysa siliğiz. nedense dakika 60larda harun ileri çıkıyor. korner oluyor, fener paslaşarak kullanıyor. ceza sahası sol çaprazdan harun papiss cisse'nin chelsea'ye attığı gibi jeneriklik gol atıyor ve durum 1-2'ye geliyor. ondan sonrası endişe verici zira bizim takım top yapamamaya başlıyor. benim de dakika 80lerde linkim donuyor ve uyanıyorum. acaba maç ne oldu? :(
  • 252
    ruya degil kabus kabus. sabri imzayi atiyordu. hem de yanibasimda. kufrederek cikiyordum ki mekandan geri dondum. kimseye caktirmadan sozlesmenin oldugu masaya geldim. millet fotograf falan cektirirken arkadan fuat avni gibi yanastim. iki parmagimla sozlesmeyi yakaladim. ucundan hafifce ilk yirtigi attim. tamamdi, gerisi daha kolay yirtilacakti. alarm calmasaydi ah o alarm.
  • 517
    uykumda sürekli gördüğüm üç kültleşmiş rüya senaryosundan birisidir. bu senaryolardan birincisinde milli eğitim bakanlığı tarafından gelen mektupla meğerse lisede bir-iki dersten kaldığımı öğreniyorum ama her ne hikmetse beni mezun etmişler. kazık kadar halimle beni bütünleme sınavlarına sokuyorlar 14-15 yaşındaki çocuklarla. ikincisi; birinci senaryonun bir benzeri. bu sefer askerden çağırıyorlar, meğerse orada da eksik günüm varmış. paşa paşa üniformayı giyip askerliğe devam ediyorum. üçüncüsü ise ilk ikisinin kafkaesk havasının tam tersine tam bir meydan okuyuş. kötü bir havada galatasaray formasıyla fener'e golümü atıp, fener tribününe gidip hareket çekiyorum, bazen de golden sonra samba (not: normalde bilmiyorum ama rüyada oluyor) yapıyorum. ilk ikisini sürekli yönetmeye çalışıyorum; sonuncuyu ise hiç ellemiyorum.
  • 258
    iki sene önce böyle zamanlar. acemi birliğindeyiz. ayaklar şiş, kollar yara-bere, boğazlar tahriş olmuş, vücutlar komple yanık falan...

    bir akşam duş alıp yatıyorum, bütün koğuş kikir kokor yaparken uyuyakalıyorum, askerliğim boyunca beni rahat ettirecek olan her gürültüde uyuyabilme özelliğimi yeni yeni farkediyorum o zamanlar. bir an evim ve mahallem beliriyor. bizim bahçeden arka taraftaki boşluğa giden yer rüyada genişçe bir salonun girişi olmuş. giriyorum içeri, kimin olduğunu bile bilmediğim bir düğünün ortasına düşüyorum. tanıdık herkesle selamlaşıyorum teker teker, sanki hiç askere gitmemişim gibi zira kimse askerlikle alakalı birşey sormuyor.

    derken birileri omzuma dokunuyor. bir dönüp bakınca #10 numara ile yüz yüze hatta burun buruna geliyorum. kısa bir şok sonrası konuşmaya başlıyoruz, bir süre sonra "şimdi uyanma zamanı" diyerek uzaklaşıyor ve bir anda bir karanlığa uyanıyorum...

    içinde olduğum şeyin rüya, "uyanma zamanı" diye duyduğum şeyin aslında koğuş nöbetini devredecek olan tertibimin "uyansana abi" deyişi olduğunu farkettiğim an gözümden yaşlar süzülüyor. "noldu oğlum" diyen tertibime kötü bir rüya diyebiliyorum sadece...

    tabi askerlik bitene kadar kafadaki vidaların çoğu gevşeyecek meğerse. o sadece bir başlangıçmış...
App Store'dan indirin Google Play'den alın