• 2601
    http://www2.galatasaray.org/kulup/haber/18741.php

    şöyle bir açıklamaya imza atmış olmalarına rağmen hala çeşitli mecralarda sadece lafta kalıp icraata geçmemekle suçlanıyorlar. amacım bir karşı argüman üretmek veya tarafları kışkırtmak değil fakat gerçekten bir kulüp yönetiminin federasyona karşı fiili eylemleri ne şekilde olabilir, nedir yani bunun sınırı?

    ligden çekilmek mi? topla tüfekle federasyonu basmak mı?

    aklıma bir şey gelmediği için kendilerine gereksiz yükleniliyor gibi algılıyorum. eğer varsa bir yolu yordamı "harekete geçmiyorlar" diye genel laflar üzerinden eleştirmeyip direkt "x yapmıyorlar" diyelim ki reçete de belli olsun.
  • 2604
    geçmişten ders almayı bilmeyen, ujfalusi'yi sportif direktör yaparak atmaya başladıkları saçma sapan adımlara serdar aziz'i transfer etmeye çalışarak ve tarık çamdal transferini de ellerine yüzlerini bulaştırarak devam edecek yönetimdir. artık ömürlerinin uzun olmadığını ben de düşünüyorum. bunun sebebi fatih terim'i göndermeleri falan değil, futboldan ve özellikle türk futbolundan hiç anlamayan, iş bilmez yöneticilerle dolu oldukları için.
  • 2605
    anlaşılan o ki, yabancı sınırının kalkması ya da gevşetilmesi konusunda herhangi bir başarı sağlayamacaklar. koskoca ülke futbolu fenerbahçe denen kulüp hangi yöne üfürürse, o yana doğru savruluyor. 17 kulüp okey demesine rağmen, fenerbahçe veto ediyor diye yabancı sınırı kalkmıyor. galatasaray da bu 17 kulüpten herhangi biri, ha elazığspor, ha galatasaray. avrupa'nın ilk 10 kulübü içerisine gireceğiz, şunu yapacağız, bunu yapacağız diye süleyman demirelvari içi boş söylemlerle taraftar kitlesini uyutabilirsiniz sayın başkanım, geri gelelim kazın ayağı öyle değil. bayern münih, barcelona, real madrid, manchester united, chelsea, arsenal, manchester city, borussia dortmund, valencia, juventus, ac milan, inter milan, porto, benfica ilk anda aklıma gelenler, kaç etti 15 filan herhalde. üzgünüm de 5 yabancı futbolcu ile, bu devasa kulüplerin önüne geçeceğimiz iddiası, herkese 2 anahtar vaadinden bile komik.

    hadi diyelim, federasyon fenerbahçe'yi kolluyor, adamların kadrosu görece yerli kalitesi açısından daha iyi konumda. ee avrupa'yla da işleri yok, uefa bunları sepetledi, yabancı sınırının kaldırılması işlerine gelmez, adamlar haklı bir yerde. fenerbahçe'nin borusu ülke sınırları içerisinde, siyasi kanadın da yardımıyla rahat rahat ötüyor. be kardeşim, biz koca galatasaray spor kulübü olarak yerel kanunsuzluğun, hukuksuzluğun esiri olmak durumunda mıyız? ben uluslararası ilişkiler mezunuyum, derslere pek girmedim eyvallah da bir şekilde mezun olduk, amk sınavlarını geçtik. orada bize öğretilen bir şey vardı : mütekabiliyet, yani karşılıklılık esası. yani iki devlet arasında uygulamalar konusunda eşitlik ve adalet, aleyhte hüküm olmaması durumunda da karşılıklı olarak aynı kuralların işlenebilmesi.

    elimizde nihat kahveci diye bir örnek var, hukukta emsal karar olarak nitelendirilen, üst mahkemelerin vermiş olduğu kararın diğer hukuki sorunlarda emsal olarak kabul edilmesi gerektiği ilkesi var. avrupa birliği adalet divanı, nihat kahveci konusunda hüküm vermiş mi? vermiş, ne demiş türkiye'nin avrupa konseyi üyesi olmasından yola çıkılarak, türk futbolcuları avrupa birliği statüsünde oynayacak! yukarıda bahsettiğim mütekabiliyet esasına göre de aynı hükümler, türkiye'de de geçerli olacak. türkiye'nin avrupa birliği üyesi olmaması filan bunu etkilemez, cehaletin/hukukbilmezliğin esiri olmuş federasyonun bu yöndeki manipülasyonları da geçersizdir. uluslararası hukuk>yerel hukuk. bitti.

    hal böyleyken, galatasaray yönetiminin bu konuda cılız birkaç ses harici aksiyon almaması düşündürücüdür. önümüzde çok kritik bir devre arası transfer dönemi var. burada 2 seçeneğimiz var, ya bu hukuksuzluğa boyun eğeceğiz, yabancı sınırına eyvallah deyip, türk oyuncu kalitesini yükselteceğiz, ya da çok acil bir şekilde, artık lobi faaliyeti mi, hukuk savaşı mı bir şey yapıp bu sınırlamayı kaldıracağız.

    şampiyonlar liginde tur atlamamız göz boyamamalı, takımın yerli kalitesi yerlerde sürünüyor, yabancıların yarısı zaten çöp, dany, amrabat, riera vs. başkanımızın haklı olarak benzetme yaptığı şekliyle, önümüzdeki turda kafamızı keserler. başkanımız da tehlikenin farkında ama alınan hiçbir önlem yok ya da şöyle söyleyelim, biz bunu henüz göremedik. koca bir yaz transfer sezonunu bomboş geçirdik, hiçbir mevkiye güçlendirme yapamadık, geriye gittik hatta. diyelim ki fatih terim takımın başındaydı, o transfer yapmadı. bir kulubün yönetimi kulüp için hayati öneme haiz bir mevzuyu hocanın keyfine bırakamaz o ayrı da diyelim ki böyle oldu. o zaman, yakın gelecekteki bu transfer dönemi yönetimin ciddi manada test edileceği bir zaman dilimi olacaktır. bakalım sayın başkanımız nasıl bir yol izleyecek? transferi bülent tulun'a bırakıp serdar aziz gibi vasat yerli transferlerle göz mü boyayacak, yoksa federasyona savaş açıp yabancı sınırını kaldırıp, en azından ab statüsünü işletip, takımın oyuncu kalitesini yukarıya mı çekecek? mevcut sistemle yola çıkılarak ana hedefimiz olan şampiyonlar ligi'nde çeyrek finalden öteye gidemeyiz, 100 yıl da geçse gidemeyiz,gidemeyiz, gidemeyiz... endüstriyel futbol buna izin vermez, başkan da söylüyor kafamızı keserler, çok net.
  • 2606
    içeride oynadığımız maçlarda, bilet sisteminde ucuz fiyatlı tribünlerdeki ve devredilen biletleri maç gününe hatta maç saati yaklaşana kadar satışa çıkarmayan yönetim. bu uygulamayla ne amaçladıklarını az çok tahmin ediyorum ama stadın bu sezon biraz boş olmasının baş sorumlusudur bu uygulama. özellikle takımını karşılıksız seven, tribün desteğini esirgemeyen taraftarı da stattan uzak tutuyorlar. ama bu konuda bize insanları bilinçlendirmek düşer. ben şahsen bir çok kombinesiz arkadaşıma bu akşamki trabzonspor maçına* bilet alıp gelebileceklerini haber verdim. kamuoyundaki, galatasaray maçlarına plansız, son dakika verilen kararla gidilemiyor/her yer kombineli algısını kırmak hem yönetim hem bizim işi. ayrıca yönetim, maç günleri internet dışında aslanlı yoldaki gişeden de bilet satışı yapmıyorsa yapması lazım.
    (bkz: bilet.galatasaray.org)
  • 2607
    sadece ünal aysal yönetimi değil net olarak şu milenyum çağında doğru düzgün kavgasız dövüşsüz anadolu'dan transfer yapamamış yönetim. ali turan'da, amrabat'ta şimdi tarık'da, alper'de tabi öncelere hiç girmiyorum batdallar, serdar özkanlar.

    eminim fener anadolu takımlarına oyuncu bazında bizim kadar peşkeş çekse* tarık'ı şu an bedavaya almışlardı. çünkü işin raconunu biliyorlar. türkiye'de maalesef herşey de olduğu gibi türk oyuncu transferinde de racon saha dışı etmenlerle beraber yürüyor.
  • 2608
    tarık ve ishak için ısrarcı olmayan, ömer toprak ve hakan çalhanoğlu'nun bonservisini fazla bulan, türk oyuncu transferini yine ağırdan alan yönetimimiz. ne kadar kabul etmesek de 6+0+4 gibi aptal bir kural var. türk oyuncuları 3 e 5 e bakmayıp almak gerekirken hala işi ağırdan alıyoruz.

    şu an itibariyle selçuk, burak, hamit, umut ve semih dışında kalburüstü türk oyuncumuz yok.yerli kalitemiz rakiplerimize oranla çok düşük. bu transfer sezonunda mutlaka ama mutlaka en az 3 türk oyuncu almamız gerek. bütün bunlara rağmen hala adımız birçok yabancı oyuncu ile anılıyor. biraz beklemek lazım daha transfer dönemi bile başlamadı ama yönetim şu an için pek umut vermiyor.
  • 2609
    her gazete haberine hiçbir yaptırım uygulamaksızın copy/paste cümlelerle formaliteden açıklama yapan ama tarık çamdal transferi konusunda eskişehirspor, olcan adın transferi konusunda ise trabzonspor kulüplerinin transferler hakkında boş boğazlığına iki satır karşılık veremeyen yönetim.

    adamlar alenen galatasaray'ı sahtekarlıkla, çakallıkla, ahlaksızlıkla suçluyor, sen çıkıp 2 kelime edemiyorsun. evet hepimiz tarık çamdal'la bosman kuralları dahilinde görüşüldüğünü, burak yılmaz'ın serbest kalma maddesindeki ücret verilerek alındığı, engin ve selçuk'u sözleşme yenilemeyen trabzonspor'un elinden kaçırdığını biliyoruz. ama bu cahil, kıt akıllı köylü kurnazlarının amaçlarının farklı olduğunu da biliyoruz. saman altından su yürüttüklerini de biliyoruz.

    kurumsallıktan, kupalardan, başarılardan, galibiyetlerden, transferlerden önce kulübümüzün itibarını düşünmenizi istiyoruz. galatasaray kulübü bu ciğeri beş para etmez, bu adı her türlü pisliğe bulaşmış tıynietsiz kulüplerden fersah fersah daha şerefli, haysiyetli ve onurlu bir camiadır. bu kanı bozuklar ne kadar suçluysa, bunların ortalarda bik bik öterek galatasaray ismi üzerinden prim yapmasına müsade edenlerde o kadar suçludur benim gözümde.

    edit: biraz adınıza konuşmuş gibi olmuşum kusura bakmayın. ama genel kanının bu yönde olduğunu düşünüyorum.
  • 2610
    bugüne kadar fatih terim konusu dışında çok az eleştirmişliğim vardır yönetimi, belki arda'nın gitmesi ve yönetim değişiminde biraz giydirmişimdir. ama olur da tarık beşiktaş'a gider ve kendileri hem gereken tepkiyi göstermez, hemde transfer vb. konularda bu kulüple tekrar biraraya gelirse kendilerini asla affetmem. bana taraftar olarak gına geldi abi arkadaşlarımın bu konuda makara yapmasından, kimse de çıkıp aksini iddaa etmesin hepimiz bu olayı yaşayıp sinirleniyoruz fazlasıyla. gerizekalı bir yabancı kuralı yüzünden, senin iş bilmezliğin onların paragöz olması yüzünden neyse ne işte, ben bu süreçleri her sene yaşamak zorunda değilim.
  • 2615
    sportif direktör olarak bülent korkmazı getirmeyerek elbette ki doğru yapmış yönetimdir. elinde bu kadar yabancı yıldızın varken, kronik yeniçeri ocağı ağası, yabancı düşmanı bülent bu takıma sadece zarar verir. bu arada anladığım kadarıyla pozisyon da sportif direktörlük değil, bir çeşit teknik direktör yardımcılığı. ama bu yönetim ujfayı getirdi diye de elbette eleştirilmelidir. ujfa kim? ne tecrübesi var soruları gayet yerindedir. ayrıca bu kadronun yerli futbolcu çöplüğü olmasının, yerli kalitesizliğinin, fatih terimden sonra en büyük suçlusu da bu yönetimdir. sabrinin kaptanlığı gibi gerizekalılıklara girmiyorum bile.

    ayrıca çok da şanslı bir yönetimdir. her seferinde dört ayak üzerine düşüyorlar ve şu ana kadar da sportif olarak gayet başarılı bir şekilde yönettiler galatasarayı.
  • 2616
    sportif direktörlüğe illa klüp efsanesini getirmek gerekmediğini bilen yönetimdir. şu anda dünya'da böyle bir moda var evet ancak önemli olan sporcular ve teknik heyet ile yönetim arasında köprü oluşturmaktır. ilk mancini geldiğinde korktuğum tek şey yerlilerin fatih terim'inde gönderilişiyle beraber mancini'ye ve yabancı oyunculara tavır takınmalarıydı ki, ilk maçlarda sezdiğim bu hava yönetimin başarılı hamlesiyle (tugay kerimoğlu) en azından dağıldı.

    şimdi bu havanın daha da sağlamlaşması ve yönetimin daha fazla takıma karışmaması için hem yerli hem de yabancı oyuncuların içlerinden biri olarak gördüğü ujfalusi'yi getirdi ki bence bu akıllı bir hamleydi.

    şimdi herkes iş yerini düşünsün, bu iş yerinde hem türk'ler hem de yabancılar var. her iş yerinde gruplaşmalar olur tabii ki ama olay ortak bir paydada çalışmak olduğunda farklılıklar bir kenara atılır. şimdi şirket iyi giderken bir nebze, türk müdürün yerine yabancı bir müdürün getirildiğini düşünün. burda tabii ki de, yerli futbolcuların huzursuz olması normaldir.(şimdi yabancı patron yabancı çalışanları kayıracak falan) ama eğer şirket yönetimi onlara panik yok telaşa gerek yok şeklinde daha önce yerlilerin de sevdiği eski bir yabancı çalışanı da getirirse tekrar o ortak payda duygusu da geri gelir. gs yönetiminin de yapmak istediği budur.

    not: bu entry en üstteki entry'e cevap şeklinde değil sadece sportif direktör konusunda zamanıyken bir iki bir şey söylemek için yazılmıştır.
  • 2617
    taraftarla arasinda net bir sekilde kopukluk olan yonetim. acikcasi kacinin eksi sozluk, galatasaray sozluk, twitter gibi mecralari takip ettigini merak ediyorum. gunumuzde sosyal medyanin ne kadar etkili oldugunu dusunursek, bir kulubun sosyal medyayla tek baglantisi su kadar kisi grubumuza uye oldu, tesekkur ederiz olmamali. yoneticilerden birisi sosyal medyayi takip etmekle gorevlendirilmeli hatta. taraftarlarin ne dusundugu, ne istedigi bu sekilde cok daha iyi anlasilabilir. hepimiz ultraslan, yok bilmem nereli galatasarayli isadamlari uyesi olmak zorunda degiliz cunku.
  • 2621
    spk'nın sermaye arttırımını onaylaması için çalışmalar yapan yönetimdir. neredeyse 1 seneyi aşan süreç başarı ile tamamlanırsa 325 milyon tl'lik kazanç ünal aysal'ın borçları tek haneye indirme hedefini geç de olsa gerçekleştirecektir.

    peki sonra ne olacak? önce başta fener medyası olmak üzere rakipler ortalığı galeyana getirecek, küçük yatırımcı mağdur oldu yeaa şeklinde basit geyiklerden öteye gidemeyecekler, daha sonra bütün rakipler herzaman olduğu gibi galatasarayı takip edeceklerdir. geçen sene söylemiştim bu sene de söylüyorum, ünal aysal yönetimi mali devrimi gerçekleştirecektir. inanıyorum.
  • 2622
    galatasaray camiası adaleti esas almış bir camiadır. başkasının hakkını yiyerek gelen başarıyı hiçbir zaman bünyesi kabul etmemiştir. bunu yaşayarak konuşuyorum. her zaman doğru bir tanedir. gelen her yönetim bunu yapmıştır. sayın adnan polat döneminde ne kadar sportif başarısızlığımız olmuş olsa bile şike gibi yüz kızartıcı bir suça bulaşmamıştır. mevcut yönetimimizde de durum aynıdır. galatasaray geleneklerimiz her zaman doğru ve dürüst olmamızı sağlamıştır.
  • 2624
    çuvalla para verdiği oyuncularına karşı fazla kibar ve hümanist davranan yönetimdir. belki doğrusu budur ama iyi niyeti suistimal eden oyuncular var. hiçbirşey vermedikleri halde kontratlarına güvenerek istenmedikleri yerde durmaya devam eden amrabat, dany gibi oyunculara daha sert çıkmaları gerekmekte. onlar yüzünden transferler tıkanıyor, ikinci yarı hazırlıkları yetersiz kalıyor. asıl olan galatasaray ise asaleti ve kibarlığı abatmamak lazım.
  • 2625
    taraftarlarla ilişkisi çok kopuk olan yönetimdir. iç saha maçlarına biletler genel satışa maç günü çıkar, bazen çıkarılmayı unutulur. yurt dışı deplasmanlarına bilet satılmaz, yurt içi deplasmanlarında biletler ultraslan denen reisçi gruba peşkeş çekilir ve münferitler ve gidilen deplasman şehrindeki taraftarlar maça giremez. statta pankart, bayrak vs. kontrolleri düşmana yapılırmış gibi gaddarca yapılır (ua damgalılar hariç). bayrak sopaları toplanır (nasıl sallanacaksa), gözümün önünde burak yılmaz'a ithafen "sana inanıyoruz kral" tarzındaki bir pankart zorla doğu üst'ten sökülerek çöpe atılır ve her şeyin kötüsü 30 milyonluk taraftar kitlesi ultraslan denen bir kaç yüz reisçi aracılığıyla taşeron sistemiyle güdülmeye çalışılınır. işte bunlar yönetimin galatasaraylılara bakış açısıdır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın