• 2526
    sakin olup 'evet gerçekten pozisyon penaltı olmayabilir ' diye en azından bir düşünmesi gereken taraftar çünkü maçta onca pozisyon ve önemli oyuncular çıktıktan sonra bile yüksek bir top yüzdesi ile oynamış bir takımın taraftarıdır.üstelik beşiktaş'ın golleri malumunuz.bu maçtaki puan kaybı bize bir zarar vermezdi hala ligdeki en iyi top oynayan takımız.bizim bu gibi savunmalara, bahanelere veya üçkağıtlara ihtiyacımız yok.ihtiyaç duyunlara mahkemeler gerekli cezaları kesiyor.
  • 2527
    fatih terim maç sonunda "hamit bitmiş, iki top tutamıyor. balta'nın zaten bu takımda yeri yok. burak bu gidişle yılın hayal kırıklığı olur" dese tepkisi ne olurdu taraftarın?

    ya da maç sonu selçuk inan çıkıp, "melo maçı kaldıramadı, zaten geldiğinden beri bi afra tafra, geç katıldı, bu sene kesinlikle geçen yılki katkıyı veremez" dese. oha selçuk napıyorsun demez mi insan?

    bu insanlara bu demeçleri neden yakıştırmayız? haklı olsalar bile, keskinlikle söylemelerini neden yadırgarız? çünkü bu insanlar galatasaray'ın bir parçasıdır, ailenin bir bireyidir. ailenin bireyinden, aileye karşın yapıcı olması beklenir. aile üyelerinden biri hata yapsa bile düzeltici olması beklenir. bir futbol takımını, birlikte top oynayan onlarca adamdan farklı şekilde "takım" yapan budur. bunu kimse inkar etmez sanırım.

    peki sorarım hocam, galatasaray taraftarının bunlardan farkı ne? neden biz daha yapıcı değiliz. neden aklımıza gelen en olumsuz ihtimali yazmakta bu kadar hevesli ve cüretkar davranıyoruz? "kimse eleştirilmesin, üç maymun oynansın" demiyorum. ama bakın işte yönetim, hoca, futbolcu eleştiriyi bile takıma olumlu katkı verebilecek şekilde yapıyor. kırmadan, yapıcı şekilde eleştirmeye, düzeltmeye uğraşıyor. taraftar niye vurup geçiyor o zaman abi, biz ailenin parçası değil miyiz? yoksa içten içe dışarıda olduğumuzu biliyor muyuz? e o zaman niye bu kadar uğraşıyoruz takımla?

    yaklaşık 20-25 yıllık taraftarlık deneyimimle söyleyebilirim ki: bir taraftarın bir takımı eleştirileriyle düzeltme gibi bir misyonu yok. zaten imkanı da yok. bilinçli bir taraftar topluluğu birçok konuda yönetimi uyandırabilir ama, sahada olumsuz giden şeyleri olumlu yapmak için taraftarın tek şansı, tek yolu vardır. bu yol, istediğimizi yapmayan futbolcuya, hocaya küfredip kadroyu manipule etmek değildir. futbolcularımızı tek tek eleştirmek, hocanın sistemine sallamak değildir. bu yol, maç içinde ve maç dışında; koşulsuz destektir.

    taraftarın eleştirmeye, yermeye sonuna kadar hakkı var. adam eleştiriyi de takımı için yapıyor sonuçta. daha iyiye gitmesini istiyor. herhangi bir olumsuzluğu dile getirmek de bu düşüncenin kaçınılmaz bir getirisi oluyor. özellikle maç zamanları, hepimiz takımda yığınla olumsuzluk görüyoruz. futbolcular bile birbirleri hakkında neler düşünüyorlardır. ama bu dışarı yansımaz, basına yansımaz, ve bizim için en önemlisi, internete yansımaz. futbolcular mesela, galatasaray futbolcusu olduklarının bilincinde olarak yazarlar twitter'da. biz de, en azından galatasaray sözlük'te, galatasaray taraftarı olduğumuzun bilincinde olarak yazsak derim. gerçekten müthiş tespitlerimiz olabilir, takımdaki eksikleri, oyuncularımızdaki zaafları şahane şekilde yakalamış olabiliriz. ama birazcık da olsa, taraftarlık damarımız kabarsa da; bu zaafları hiddetle vurgulamak yerine, destek kozunu oynasak hoş olmaz mı? yüz kızartıcı suçları savunalım demiyorum burada ama mesela iki maçta bozmuş olmasa kimse, bir maçta cacık olmayacağını anlamasak yeni transferin, çok mu geri kalmış oluruz gerçeklerden?

    oyuncuları, hocayı yerden yere vurmak için an kollayanlara sesleniyorum: haklı çıkmak mı istiyorsunuz beyler? istiyorsanız dünyanın hakkını size vereyim, bütün entrylerinizi 10 numaraya boğayım. ama madem taraftarız, bu kez eleştirel silahlarımızı birazcık saklayıp taraf olalım, destek olalım, takım iyi gidiyor, şampiyonluğa el ele yürüyeceğiz bu sene de. zaten önümüze yeterince rakip olacak, bari biz tek yönlü olalım. bu koyunluk değil, fikir yoksunluğu değil, tribünde 50bin kişiyle aynı tezahüratı yapmak gibi düşünün, herkes ayrı fikirlere sahip ama hepsi aynı desteği veriyor. sanıldığı kadar zor değil bu üstadlar be!

    edit: çok fazla retorik soru sormuş yazıyı bozmuşum, affeyleyin gece vakti.
  • 2529
    belki tepki çekecek yazdıklarım ama artık yarısından fazlasının koyun olduğunu düşündüğüm taraftardır maalesef. herkesin istediği yere güttüğü bir sürüye dönüşüyoruz gitgide.

    evet biz ahlaki değerleri koruması ve kendi kötü unsurlarını başkasının kötü unsurlarını öne sürerek kamufle etme acziyetini göstermemesi gereken bir erdeme sahip olmalıyız. fakat bunu başkalarının art niyetli argümanlarıyla değil kendi iç dinamiklerimizle ifa etmeliyiz.

    geçen haftalarda engin baytar olayında kötü bir sinyal verdik ne yazıkki. evet, engin'in yaptığı kabul edilemez bir hata gibi gözüküyor. sen 'arıza' diye tanımlanan bir futbolcu iken ve şenol güneş'in bile yola getiremediği bir adam iken fatih terim sana sahip çıktı, sonuna kadar güvendi ite çakala rağmen. ki sen geçen sene buna riayet ettin, bir maçta kalecinin canını yakmasına ani refleks gösterip kafa atman dışında. peki şimdi neden tüm yandaş medyanın açık kolladığı süper final maçında onlara koz veriyorsun? fatih terim'in yüzüne nasıl bakacaksın? umarım artık bu utanç iyi bir ders olmuştur sana.

    işin engin baytar ve galatasaray eksenindeki yönü bu.

    ama olaya diğer açılardan bakalım. engin baytar ne yaptı? maç başından beri üzerine oynamakla görevlendirilen dirk kuyt'ın tahrikleri karşısında hakem cüneyt çakır kör adamı oynadı. bu durumu farkedemeyen ve engin baytar'ı sakinleştiremeyen futbolcularımızın da bunda payı var bana kalırsa. neticede biz bile anladık neyin ne olacağını ekran başında. peki grande anlamadı mı? elbette anladı fakat bence engin'i denedi grande. ve maalesef engin imtihanı geçemedi.

    peki 11 maç olayına ne diyeceğiz? daha geçen sene hakemin eline vuran, ırkçılık yapan emre belözoğlu kaç maç ceza aldı bu hareketlerden ve medya neden bu kadar üstüne gitmedi? çünkü onların derdi kişiler değil kurumun ta kendisi. işte bu yüzden biz engin sınavını geçemedik. onların argümanlarıyla biz de ezdik engin'i. halbuki kendi iç dinamiklerimiz ve galatasaray örflerine sadık kalarak vermeliydik tepkimizi. ki ben bu kıyaslamaları yaparken engin'in yaptığını hoş kılmak için kötü örneklere başvuruyor değilim. sadece dış mihraklarının niyetlerini, aynı hadiselere karşı perspektif farklarını ve bizim bu durum karşısında alacağımız tavrın altını çizmek istedim.

    şimdi olay döndü dolaştı ve ikinci kurban olan burak yılmaz'a geldi. burak mimli bir futbolcudur ve kendini atma denen olayı çoğu zaman yapıyor maalesef. bu konuda imparator ve yönetim tarafından uyarılmalıdır. fakat beşiktaş maçında kendini attı mı gerçekten? lütfen pozisyonu tekrar tekrar, kare kare izleyin. julian escude'nin hareket halindeki burak'a isteyerek yada istemeyerek yaptığı ayak temasını iyi süzün. ki burak tamamen topa odaklı fakat escude kontrolsüz gelerek hareket halindeki burak'ın ayağına değdiriyor ayağını. hızlanmış bir futbolcuyu bu derece küçük temasın bile düşürebileceğini futbol oynayanlar daha iyi bilir. fakat pozisyon içeride mi? bence kesinlikle dışarıda. yan hakem ve orta hakemin hatalı kararı yüzünden neden burak çarmıha geriliyor sizce? pozisyonu ağır çekimde izleyen tv yorumcuları ve hakem eskileri escude'nin isteyerek yada istemeyerek yapmış olduğu müdahaleyi görmüyor mu sizce? peki neden olayın penaltıyla uzaktan yakın alakası olmamasını, pozisyonun dışarıda olmasıyla değil de güya burak'ın kendini atmasıyla değerlendiriyorlar? çünkü onların hedefi futbolcu değil, futbolcunun oynadığı kurum. zira aksi olsaydı gaziantep maçında 4 kez kendini atan milos krasic, sanica boru elazığspor maçında ceza sahasında ve ceza sahası dışında defalarca kendini atan alex de souza'yı da konuşuyor olurlardı. 5 dakika yerde kıvranıp dışarı çıkınca bir anda geriye dönen batuhan yılmaz'ı da konuşurlardı. ama onların niyeti belli. onlara kızmıyorum. bu oyuna alet olan düşüncesiz ve basiretsiz taraftarımıza kızıyorum.

    bana birisi şunun cevabını versin: burak'ın düştüğü pozisyonda hadi diyelim ki burak kendini attı. peki escude neden düştü? o da mı kendisini yere attı? http://s1.directupload.net/.../120826/5okphipx.swf

    o değil de eboue taç kullanırken arkada maymun hareketi yapan birkaç kişi gördüm. hiç bunlardan bahsedenleri gördünüz mü? gör(e)mezsiniz. ne de olsa siz şeytanın gör dediğini görürsünüz sadece değil mi?

    yazık, yazık, yazık...
  • 2533
    diğer takım taraftarlarından sadece mantık yönüyle ayrılır, geri kalan kısımlarda aynıdır. yarısından çoğu futboldan anlamaz, geçmişiyle övünür takımın bugününe 2gr faydası yoktur(40bin kombine, gsstore satışları... he canım he), takımına, futbolcusuna(en sıcak ve basit örneği engin ve hamit) sahip çıkmaz.

    galatasaray taraftarı! çocukluğundaki tribünle, taraftarla övünüyorsun, "hey gidi kapalı üst" diyorsun. "şimdinin çocukları on sene sonra bizimle övünecekler mi?" diye sorsan kendine cevabın ne olur? neyinden övünür senin? 40bin kombinenden mi? store'a yaptırdığın cirodan mı?

    yatıp kalkıp fatih terim'e dua etmesi gereken taraftar.
  • 2534
    2 tip profile sahip olan taraftardır ;

    1- takımıyla içli dışlı olan taraftar, hayatının büyük çoğunlugunu galatasaray ile geçiren ve örnek olarak gssözlük yazarlarını buna örnek gösterebiliriz.

    2- maçtan hiç anlamayan, sadece küfür etmeye giden, gereksiz saçma saçma yorum yapan taraftar. yani konuşmuş olmak için konuşan, milletin dikkatini çekmek için yorum yapan tarafatar. gssözlükte de bu tanıma uygun yazarlar var fakat bir elin parmağını geçmez.

    mesela bir kafeye gittim maçı izlemeye, 20 ağustos 2012 galatasaray kasımpaşa maçıydı. arkamda 3 tane gerizekalı vardı. normalde insanları dış görünüşüyle kesinlikle yargılamam ama zaten giydikleriyle falan maçla uzaktan yakından alakası olmadığı belliydi, söylediklerini duyunca sizde hak vereceksiniz. neyse amk çok uzattım söylediklerine geçim. mesela muslera topu oyuna bir pozisyonda geç soktu yapılan yorum aynen şu '' ya bu adam kim amk çok büyüttünüz ha '' sonra selçuk pas hatası yaptı adamlar direk sövmeye başladı, takım top çeviriyor rakip sahada yapılan yorum aynen şu '' oynayacağınız oyunu sikim gol atın golll '' ve skor o an 1-0'dı yani golü gerektiren bişe de yoktu. ve bu adamlar maçtan sonra kendisine galatasaray taraftarı diyerek ayrıldı o mekandan.

    demem o ki futbolla çok ilgilenmiyorum arada sırada takip ediyorum diyen galatasaray taraftarı yoktur varsa da çok azdır. galatasaray taraftarı 2 tiptir, ya futbolla çok yakından ilgilenen ve hayatının her anını takımıyla geçiren yada futboldan anlamayan ama anlıyomuş gibi geçinen maç izlemeye sadece küfür edip deşarj olmak için giden sözde galatasaray taraftarları.
  • 2535
    fenerbahçe taraftarı ve beşiktaş taraftarından tam anlamıyla farklı olan, daha ahlaklı olan ve ev sahibi oldukları maçlarda sporcuların spor hayatına kast etmeyen takımın taraftarıdır. sadece derbilerden vereceğim birkaç örnek bunu açık ve net ortaya koyacaktır.

    - derbilerde aleni şekilde küfür edeni duymadığım, yani toplu halde.
    - derbilerde sporculara yönelik çakmak, su şişesi, bozuk para, içki şişesi veya kesici veya delici alet atmamaları.
    - derbilerde hakeme aleni olarak küfür etmemeleri
    - derbilerde misafir teknik adamlara saygısızlık etmemeleri, birşey atmamaları.

    gibi onlarca nedenden dolayı türkiyenin en iyi takımının sahip olduğu en iyi taraftar topluluğudur.
  • 2536
    cris transferinden memnun olmamak ve bunu sonuna kadar eleştirme hakkına sahiptir. ama adamı itin götüne sokmaya özellikle de yönetime bok atmaları anlaşılır gibi değil. eğer hiç bir şekilde stoper almasaydı yönetim, her şeyi söylemeye hakkı da vardı ama şu an için eleştirisini yapıp olana saygı duyması gerekiyor.

    şimdi taraftara bir sorum var.. şampiyonlar ligi kurası sonrası, uefa'ya isimleri vermeye 3-4 gün kala eboue, selçuk, semih, danny, muslera, elmander, burak vs herhangi birisini x bir takım sakatlanan oyuncusu yerine transfer etmek isterse verir miydiniz ? verecek olsaydınız piyasa fiyatı mı çekerdiniz yoksa fahiş bir fiyat mı ?
  • 2537
    içlerinde takımının transfer ettiği veteran, gittiği her takımda anında belli bir standardın üzerinde etki verecek bir defans oyuncusuyla, rakibinin aldığı, kariyerinin orta ve muhtemelen tepe noktasında olan bir orta saha oyuncusunu karşılaştırıp,bu karşılaştırma üzerinden takımına bok atacak kadar uçanların olduğu taraftar grubu. hatta bu arkadaşlar o kadar uçarlar ki son gün yapılan hulk ve meireles transferlerini gösterip "bakın alan alıyor" bile diyebiliyorlar. keşke transfer komitemizde bu kafadaki arkadaşlardan da olsaydı, onlar eminim transferin son gününde gider kaptan john terry'i getiriverirlerdi...
  • 2538
    takımına verdiği desteği kaybetmiş taraftardır. eski günlerdeki 90 dakika susmayan rakip takımlara sahayı dar eden nam-ı diğer cehennem'e çeviren o taraftarlar tamamıyla yok olmuş.

    2 eylül 2012 galatasaray bursaspor maçında 90 dakika susmayan olarak gözüken tribünleri pegasus tribününe bu sezon ilk defa girdim. eğer mümkün olursa bu sene bir daha girmeyi planlamıyorum ama mecburen gittiğim maçlar olucak.

    neyse konuya giriyorum ki geçen sezon ki çehre tamamen değişmiş. ortada bağıran bir grup var ancak maalesef seslerini ortanın solunda duran ben bile bazen zor duyuyorum. ortanın dışındaki bölgelerde ise maçı oturarak izleyenler dahi olmuş. kale arkasında oturmak ne arkadaş. sonra biz borussia dortmund taraftarlarının 20.000 kişilik kale arkasını övünce bizim taraftarımız daha iyi diyorlar. ne iyisi be. bizim tribün ölmüş resmen. sol tarafta ise arkadaşımla beraber kıçımızı yırttık maç boyu genel bi sessizlik olduğunda bağırdık özellikle ki belki birkaç kişi bizden gaza gelir de bize eşlik eder diye. ama maalesef gıkını çıkartan olmadı.

    ayrıca maç 1-1 olduğu anlarda yani durumun kötü olduğu anda verilen destek önemlidir her zaman. sonuçta takımın itici gücüsündür sen. takım seninle şahlanır. eskiden böyleydik işte biz. şimdiysen maç 1-1'ken sus pus oturdu herkes. durdu maçı izledi sadece. çekirdekçi tayfa kaynıyor yani pegasus tribünü *. öne geçtiğimizden sonra ise o sus pus oturan herkes deliler gibi kıçını yırtarak bağırdı. işte tam o anda yanımdaki arkadaştan harika bir söz geldi. "takım galipken herkes bağırır." işte o andan sonra sesimi çıkartasım gelmedi.

    ayrıca açıklık getirmek gereken bir konu var ki "koyduk mu?" çekmesini bilmiyoruz. arkadaşım maç daha 1-0 olmuş, hemde dakika 24! maçın bitmesine 66 dakika var anlayacağınız. eski açık'tan bir anda "koyduk mu?" sesleri gelmeye başladı. ulan... ulan... ne diyeceğimi şaşırdım adeta.

    dakika 81'de yine aynı durum oldu. ulan futbol bu hiç belli olmaz ne olacağı. 10 dakika her spor için çok uzun bir süre. futbol için bile. 1998-1999 şampiyonlar ligi finali'nde dakikalar 88 iken bayern munich 1-0 öndeydi ama 90 dakika sonunda şampiyonlar ligi şampiyonu manchester united oldu hemde maç uzatmaya gitmedi bile. işte maç 3-1'ken "koyduk mu?" çekildi maçın bitimine ise 10 dakika vardı. o 10 dakikada bursa ikinci golü buldu beraberlik golüne ise çok yaklaştığını gördük. ulan maç 3-3 olsa rezil olucaktık lan düşünsenize. tribün tarihinin en büyük gerizekalılıklarından birisine imza atacaktı stattaki 44bin kişi.

    anlayacağın sözlük galatasaray taraftarı bitmiş.
  • 2539
    futboldan anlamaz bu net.

    futboldan anlamadığı gibi cahildir de. bu iki muhteşem özellik de birleşince işte bu günkü ağız ishali olmuş güruh çıkar ortaya.
    ünal aysal ve galatasaray yönetimine hakaretamiz derecede ağır eleştirilerde bulunurlar çünkü küstahlık almış başını gitmiştir. sebep? bir hafta önce çok memnun oldukları takımlarından ujfalusi sakatlanmış yerine 6 ay mı ne büyük cris alınmıştır. ha bide fenerbahçe raul meireles diye bir adamı tutup getirmiştir. bu da onlara koymuştur. ah be canım kardeşim biz raul meireles ayarındaki transferlerimizi bundan 1 ay önce bitirdik. hani fenerbahçe'nin bu gün yaptığı transferi biz zaten çoktan yaptık. takımımızın eksiği yok. ha ama dersen ki ujfalusi sakatlandı, yine eksiğimiz yok çünkü elimzide dany semih ikilisi var, ancak yedeğimiz yok. onu telaffi ettik. bir de takımlar as oyuncularını böyle uzun süreli kaybederlerse illaki sekteye uğrayacaklardır, bak barcelona'da da pique sakatlanırsa alternatifi yoktur. bu noktada 4 aylığına gözünüz kapalı güvenebileceğiniz bir adama ihtiyacınız var. kimi alırsınız? ha bir de zaten önümüzdeki sene o bölgeye ujfalusi'nin futbolu bırakacak olmasıyla önemli bir transfer yapacaksınız? gidip sizi sağılacak inek gibi gören yarısı bitmiş bir adamla 3 senelik kontrat mı yaparsınız yoksa lyon gibi bir takımın ilk 11 oyuncusu 35 yaşındaki bir tecrübe abidesiyle çok değil kurtarılması gereken ne kadar gün varsa o kadar günlük bir kontrat mı? bu transfer galatasaray'ın bu sezonunu kurtardığı gibi önümüzdeki sezon izleyeceği transfer stratejisini de kurtarmıştır. siz sövedurun ama bi yandan da azıcık düşünün bakalım fenerbahçe yobo sakatlansa ne yapar?
  • 2542
    yönetimi eleştiren bir çoğunun, aynı benim gibi "yıldız transferi niye yapılmadı" diye değil, neden hiç gereği yokken ve çok güzel bir takım oturmuşken o açıklamalar yapılarak fenerbahçe medyasına malzeme verildiğini kabullenememesidir. her mikrofona çilek gelecek, kaka fatih hoca isterse bizde dersen böyle olur.

    artık futbol takımı hakkında sadece fatih hoca beyanat vermeli. yöneticiler gercek görevi olan, kulüp yönetimine odaklanmalı bence. ben bu takımı baliç'e, revivo'ya, kazım'a rağmen sevdim. mustafa sarp, barış özbek, mehmet topal ortasahasına rağmen izledim. hangi biri çilek ya da yıldız dı ?

    uzun lafın kısası; artık ünal başkan ve diğer tüm yöneticiler transfer konusunda susup, sadece kulüp yönetimi ile ilgili açıklama yapsınlar bi zahmet. galatasaray taraftarı kimseye benzemez, anlık suni gundemlerle beyni de yıkanmaz. baktı zarar veriliyor kulübe, zarar vereni öyle al aşağı eder ki anlamazlar. yakın geçmişte çok güzel örnekleri olduğunu da unutmasınlar.

    sonuçta, bizim için arma ve renklerden daha kutsal birşey yok.
  • 2543
    beste kaptırma konusunda da rekora koşmaktadır.

    bursa maçında seninleyiz her yerdeyizi bursalılardan dinledikten sonra bir de başımıza bu çıktı:

    2010: http://www.youtube.com/watch?v=8sAz1itXwKo + ¤
    2012: http://www.facebook.com/...hp?v=139970129480246

    not: hırsızlıkla da suçlayamıyorum adamları, 3 yıldır tribüne sokamadığın beste üzerinde ne kadar hak iddia edebilirsin, etsen de kime anlatabilirsin. anlatamazsın.
  • 2544
    taraftarın tribünde yaptığında takıma zarar vereceği bazı şeyler vardır. haklı olsa bile yapmaz o yüzden, taraftarlığın gereği olarak. oyuncuyu yuhalamak, takım şampiyonluk yolundayken yönetime sallamak gibi.

    işte, tekrar ederek söyleyeyim, muhtemelen her hafta tekrar tekrar yazacağım. bir şeyi tribünde yapmak yanlışsa, haklı olsak bile takıma zarar vereceği için, yanlışsa, galatasaray sözlükte, galatasaray forumlarında, galatasarayla ilgili herhangi bir mecrada yapmak da yanlıştır.

    taraftarın, yapılmış transferi internette ölümüne eleştirerek takımı düzeltmek gibi bir misyonu ve etkisi yoktur. taraftarın, şampiyonluk yolundaki takıma yapabileceği tek olumlu katkı destektir. ağır eleştiriler ise anca dibe vurmuş bir takımı istifayla sıfırdan başlatmak için etkili olur. ya da gerçekten yazmadan yapamıyorsanız http://www.galatasaray.org/bize_ulasin.php direkt muhatabına gönderin eleştiriyi. uefa bile kale alıyorsak kulüp de alır yüklü eleştiriyi, korkmayın.

    fenerbahçe orta saha alır, biz yaşlı bir adam alırız, hemen yönetime ölümcül dozda sallayıp rakibin ekmeğine yağ sürmeler. tamam biz de memnun değiliz çok beyler ama biraz ayık olun anasını satayım. taraftarız biz, takımın işine gelen şekilde davranmak refleksimiz olmalı yahu, ağır eleştirince ne elde edeceğiz onu bi düşünelim, faydacı olalım. takımın selameti için tribünde yapmadığımız şeyi burada niye yapıyoruz anlamıyorum abi.
  • 2545
    yapılan istisnasız her transferi kötüleyip içlerinden biri hakikaten kötü çıkınca "ben demiştim" demeyi seven insanları bünyesinde barındırır.

    bu durum sadece galatasaray'ı destekleyenler için geçerli olmasa da özellikle son birkaç yılda artış göstermiştir.
    yakın geçmişte elano, dos santos, jo, misimovic, keita gibi transferleri beğenmeyen yok gibiydi. boyuna kadrolar yazılır çizilir kağıt üstünde gelene gidene 5 atardık. güzel günlerdi.

    şimdilerde daha farklı bir süreç yaşıyoruz.

    ujfalusi mi? çok yaşlı
    muslera mı? elleri küçük
    dany mi? tecrübesiz
    umut mu? kazma

    maçları transferler değil takımlar kazanıyor. bunu artık görmemiz lazım. takım olmak, mücadele etmek, takım halinde savunma yapmak gibi kavramlarla başarıyı yakalıyoruz. zaten kötü transferler yaptığımızı kimse iddia edemez. tıkır tıkır işleyen, 1-2 aksama dışında gayet başarılı giden bir transfer politikamız var. iyi de bir takımımız var. tekrar başa sarmayalım.

    cris mi? evet çok yaşlı.
  • 2547
    dedemin vefatı sebebiyle gittiğim köyde çok ilginç bir enstantane ile karşılaştım renktaşlar. gittiğim bakkalda amcanın arkasında "fenerbahçe, rio, brezilya" yazan sarı lacivert bir plaka gördüm. amcaya sorduğumda oğlunun hasta fenerbahçeli olduğunu, her ay fenerbahçe spor kulübü'ne para bağışladığını falan söyledi. bu da ona özel geldi dedi. amcaya sordum 'hangi takımlısın?' diye. 'tabii ki galatasaray'lıyım yeğenim!' dedi. kessen sarı kırmızı akar dedi, çocukluk sevdam dedi. şimdi söyleyin bana; renktaşlar hangi fenerbahçe taraftarı kendi dükkanına bir galatasaray eşyasını asar? ben söyleyeyim çevremdeki bütün fenerbahçelileri toplasam kimse çıkmaz. işte bu galatasaray taraftarının asilliğini gösterir.
  • 2548
    türkiye'de futboldan en anlamayan taraftar. nonda'yı göndertti. galatasaray'a 1 kuruş faydası dokunmayan kewell'ı en az prekazi kadar severek günahların en büyüğünü işledi. cana alınırken efsane dedi, gidişine kızdı. imparator'un gelişine mesafeli olanların sayısı az değildi. rijkaard gidince ağlandı. neill bizden sonra ne yaptı, kimse bakmadı. elin quaresma'sıyla dalga geçerken kendi quaresma'sına* toz kondurmadı. şampiyonluğun kaçmasına sebep olan lakovic'e gösterdiği sevginin 1/10'unu shipp'e göstermedi. içlerinde halen baros diyenler var.

    bu ve bunun gibi yığınla örnek..transfer dönemi de böyle..umut'la dalga geçildi. adam gol başına 0.1 maç ortalamasıyla oynuyor. taraftar kimin transferine karşı çıktıysa, karşı çıkılan o sezonun en değerli adamlarından oldu. kimi delicesine istediyse, sezonu tamamlayamadı.

    4 büyük takımın teknik direktörlüğünü de taraftarlarına versen 1. kim olur bilmem ama sonuncu uzak ara biz oluruz.
  • 2549
    nedense son yıllarda her şeye yaptığı gibi alex'in heykeline de bok atmak için adamın kaşına gözüne kadar incelemiş taraftar. size ne arkadaş. size ne zararı var heykelin. adamlar değer verdikleri bi oyuncunun heykelini dikmiş. efsanedir efsane değildir orası bizi ilgilendirmez. galatasaray kültüründe emeğe saygı vardır, gerektiğinde rakibini de alkışlamak vardır.

    yapmayın lütfen, yakışmıyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın