2527
fatih terim maç sonunda "hamit bitmiş, iki top tutamıyor. balta'nın zaten bu takımda yeri yok. burak bu gidişle yılın hayal kırıklığı olur" dese tepkisi ne olurdu taraftarın?
ya da maç sonu selçuk inan çıkıp, "melo maçı kaldıramadı, zaten geldiğinden beri bi afra tafra, geç katıldı, bu sene kesinlikle geçen yılki katkıyı veremez" dese. oha selçuk napıyorsun demez mi insan?
bu insanlara bu demeçleri neden yakıştırmayız? haklı olsalar bile, keskinlikle söylemelerini neden yadırgarız? çünkü bu insanlar galatasaray'ın bir parçasıdır, ailenin bir bireyidir. ailenin bireyinden, aileye karşın yapıcı olması beklenir. aile üyelerinden biri hata yapsa bile düzeltici olması beklenir. bir futbol takımını, birlikte top oynayan onlarca adamdan farklı şekilde "takım" yapan budur. bunu kimse inkar etmez sanırım.
peki sorarım hocam, galatasaray taraftarının bunlardan farkı ne? neden biz daha yapıcı değiliz. neden aklımıza gelen en olumsuz ihtimali yazmakta bu kadar hevesli ve cüretkar davranıyoruz? "kimse eleştirilmesin, üç maymun oynansın" demiyorum. ama bakın işte yönetim, hoca, futbolcu eleştiriyi bile takıma olumlu katkı verebilecek şekilde yapıyor. kırmadan, yapıcı şekilde eleştirmeye, düzeltmeye uğraşıyor. taraftar niye vurup geçiyor o zaman abi, biz ailenin parçası değil miyiz? yoksa içten içe dışarıda olduğumuzu biliyor muyuz? e o zaman niye bu kadar uğraşıyoruz takımla?
yaklaşık 20-25 yıllık taraftarlık deneyimimle söyleyebilirim ki: bir taraftarın bir takımı eleştirileriyle düzeltme gibi bir misyonu yok. zaten imkanı da yok. bilinçli bir taraftar topluluğu birçok konuda yönetimi uyandırabilir ama, sahada olumsuz giden şeyleri olumlu yapmak için taraftarın tek şansı, tek yolu vardır. bu yol, istediğimizi yapmayan futbolcuya, hocaya küfredip kadroyu manipule etmek değildir. futbolcularımızı tek tek eleştirmek, hocanın sistemine sallamak değildir. bu yol, maç içinde ve maç dışında; koşulsuz destektir.
taraftarın eleştirmeye, yermeye sonuna kadar hakkı var. adam eleştiriyi de takımı için yapıyor sonuçta. daha iyiye gitmesini istiyor. herhangi bir olumsuzluğu dile getirmek de bu düşüncenin kaçınılmaz bir getirisi oluyor. özellikle maç zamanları, hepimiz takımda yığınla olumsuzluk görüyoruz. futbolcular bile birbirleri hakkında neler düşünüyorlardır. ama bu dışarı yansımaz, basına yansımaz, ve bizim için en önemlisi, internete yansımaz. futbolcular mesela, galatasaray futbolcusu olduklarının bilincinde olarak yazarlar twitter'da. biz de, en azından galatasaray sözlük'te, galatasaray taraftarı olduğumuzun bilincinde olarak yazsak derim. gerçekten müthiş tespitlerimiz olabilir, takımdaki eksikleri, oyuncularımızdaki zaafları şahane şekilde yakalamış olabiliriz. ama birazcık da olsa, taraftarlık damarımız kabarsa da; bu zaafları hiddetle vurgulamak yerine, destek kozunu oynasak hoş olmaz mı? yüz kızartıcı suçları savunalım demiyorum burada ama mesela iki maçta bozmuş olmasa kimse, bir maçta cacık olmayacağını anlamasak yeni transferin, çok mu geri kalmış oluruz gerçeklerden?
oyuncuları, hocayı yerden yere vurmak için an kollayanlara sesleniyorum: haklı çıkmak mı istiyorsunuz beyler? istiyorsanız dünyanın hakkını size vereyim, bütün entrylerinizi 10 numaraya boğayım. ama madem taraftarız, bu kez eleştirel silahlarımızı birazcık saklayıp taraf olalım, destek olalım, takım iyi gidiyor, şampiyonluğa el ele yürüyeceğiz bu sene de. zaten önümüze yeterince rakip olacak, bari biz tek yönlü olalım. bu koyunluk değil, fikir yoksunluğu değil, tribünde 50bin kişiyle aynı tezahüratı yapmak gibi düşünün, herkes ayrı fikirlere sahip ama hepsi aynı desteği veriyor. sanıldığı kadar zor değil bu üstadlar be!
edit: çok fazla retorik soru sormuş yazıyı bozmuşum, affeyleyin gece vakti.
ya da maç sonu selçuk inan çıkıp, "melo maçı kaldıramadı, zaten geldiğinden beri bi afra tafra, geç katıldı, bu sene kesinlikle geçen yılki katkıyı veremez" dese. oha selçuk napıyorsun demez mi insan?
bu insanlara bu demeçleri neden yakıştırmayız? haklı olsalar bile, keskinlikle söylemelerini neden yadırgarız? çünkü bu insanlar galatasaray'ın bir parçasıdır, ailenin bir bireyidir. ailenin bireyinden, aileye karşın yapıcı olması beklenir. aile üyelerinden biri hata yapsa bile düzeltici olması beklenir. bir futbol takımını, birlikte top oynayan onlarca adamdan farklı şekilde "takım" yapan budur. bunu kimse inkar etmez sanırım.
peki sorarım hocam, galatasaray taraftarının bunlardan farkı ne? neden biz daha yapıcı değiliz. neden aklımıza gelen en olumsuz ihtimali yazmakta bu kadar hevesli ve cüretkar davranıyoruz? "kimse eleştirilmesin, üç maymun oynansın" demiyorum. ama bakın işte yönetim, hoca, futbolcu eleştiriyi bile takıma olumlu katkı verebilecek şekilde yapıyor. kırmadan, yapıcı şekilde eleştirmeye, düzeltmeye uğraşıyor. taraftar niye vurup geçiyor o zaman abi, biz ailenin parçası değil miyiz? yoksa içten içe dışarıda olduğumuzu biliyor muyuz? e o zaman niye bu kadar uğraşıyoruz takımla?
yaklaşık 20-25 yıllık taraftarlık deneyimimle söyleyebilirim ki: bir taraftarın bir takımı eleştirileriyle düzeltme gibi bir misyonu yok. zaten imkanı da yok. bilinçli bir taraftar topluluğu birçok konuda yönetimi uyandırabilir ama, sahada olumsuz giden şeyleri olumlu yapmak için taraftarın tek şansı, tek yolu vardır. bu yol, istediğimizi yapmayan futbolcuya, hocaya küfredip kadroyu manipule etmek değildir. futbolcularımızı tek tek eleştirmek, hocanın sistemine sallamak değildir. bu yol, maç içinde ve maç dışında; koşulsuz destektir.
taraftarın eleştirmeye, yermeye sonuna kadar hakkı var. adam eleştiriyi de takımı için yapıyor sonuçta. daha iyiye gitmesini istiyor. herhangi bir olumsuzluğu dile getirmek de bu düşüncenin kaçınılmaz bir getirisi oluyor. özellikle maç zamanları, hepimiz takımda yığınla olumsuzluk görüyoruz. futbolcular bile birbirleri hakkında neler düşünüyorlardır. ama bu dışarı yansımaz, basına yansımaz, ve bizim için en önemlisi, internete yansımaz. futbolcular mesela, galatasaray futbolcusu olduklarının bilincinde olarak yazarlar twitter'da. biz de, en azından galatasaray sözlük'te, galatasaray taraftarı olduğumuzun bilincinde olarak yazsak derim. gerçekten müthiş tespitlerimiz olabilir, takımdaki eksikleri, oyuncularımızdaki zaafları şahane şekilde yakalamış olabiliriz. ama birazcık da olsa, taraftarlık damarımız kabarsa da; bu zaafları hiddetle vurgulamak yerine, destek kozunu oynasak hoş olmaz mı? yüz kızartıcı suçları savunalım demiyorum burada ama mesela iki maçta bozmuş olmasa kimse, bir maçta cacık olmayacağını anlamasak yeni transferin, çok mu geri kalmış oluruz gerçeklerden?
oyuncuları, hocayı yerden yere vurmak için an kollayanlara sesleniyorum: haklı çıkmak mı istiyorsunuz beyler? istiyorsanız dünyanın hakkını size vereyim, bütün entrylerinizi 10 numaraya boğayım. ama madem taraftarız, bu kez eleştirel silahlarımızı birazcık saklayıp taraf olalım, destek olalım, takım iyi gidiyor, şampiyonluğa el ele yürüyeceğiz bu sene de. zaten önümüze yeterince rakip olacak, bari biz tek yönlü olalım. bu koyunluk değil, fikir yoksunluğu değil, tribünde 50bin kişiyle aynı tezahüratı yapmak gibi düşünün, herkes ayrı fikirlere sahip ama hepsi aynı desteği veriyor. sanıldığı kadar zor değil bu üstadlar be!
edit: çok fazla retorik soru sormuş yazıyı bozmuşum, affeyleyin gece vakti.