baştan sona kadar ne yazık ki niteliksiz, düz ve kolaylıkla sakatlanan isimleri kadrosunda bulundurmaktadır.
teknik direktörü ne yazık ki sahada oynanan oyunu okuyamamaktadır. saçma sapan inadı, saplantıları yüzünden her geçen gün takımı sıradanlaştırıp, futbolcuyken yarattığı isime ve imaja ihanet etmektedir.
kalecileri başlı başına trajedidir. bir tanesinin zerre kadar hırsı yoktur. 6 senedir takımın yedeği olup eline gelen hiç bir şansı değerlendirememiş ama oynayabileceği bir takım bulmak yerine müzmin yedek olmayı tercih etmiştir. diğer kalecisi genç bir kaleci olarak ortalama 10 yıl boyunca aralıksız koruyabileceği, önüne altın tepsi ile sunulan galatasaray kalesini elinin tersiyle itmiş, verilen şansların hiç birini kullanamamıştır. diğer bir kalecisi ise canlı bomba gibidir.
savunması evlere şenliktir. sanırım içtiği sigaralardan ve kendisine zerre kadar bakmamasından dolayı, sol beki rakip takım için otobana çevirmiş bir sol beki vardır ki düşman başına. bir stoperi vardır hocasını alenen satmış, kendisini savunmacılar üstünde görmektedir. başka bir stoperi vardır ki yatakta sağdan sola dönerken sakatlanma potansiyeline sahiptir. bir de
lucas neill diye ülke futbolunun üstünde, savunma yapmanın bilincinde, ayaklarına hakim, yaşından dolayı hızını kaybetmiş ama o kaybi zekası ile kapatan komple bir savunma oyuncusu vardır. sağ bekte
sabri sarıoğlu adındna alt yapıdan çıkmış, tiribündeki birisi gibi takıma bağlı, yetenekleri sınırlı ama hırsı ve hızı üst düzeyde işini yapan bir sağ beki vardır.
emiliano insua isimli bir sol beki vardır az süre almıştır takımda ama ondada kendisini pek göstericek bir şey yapmamıştır. bir de
serkan kurtuluş diye genç bir çocuk vardır sağ bekte. sağolsun 3 senedir galatasaray'da forma gimesine karşın bir milim kendisini geliştirememiş, hangi camiyada oynadığının farkında dahi değildir.
orta sahası evlere, köylere, mahallelere şenliktir. bir tanesi sahada durması gereken yeri bilmez, top kontrolü yapmaktan aciz, ayağındaki topu çok teknikmiş gibi ayak içiyle pas yapmaya çalışırken geçirdiği zaman kaybından dolayı topu kaptırır, formasını parçalar. bir tanesi ise almanya'nın balta girmemiş liginden koskoca
galatasaray'a transfer olmuş halen 4 sene evelki seviyesini korumuş, üstüne hiç bir şey koymamış, topu ayağına alır almaz boş adam varmış yokmuş demeden şut çeker, dağları taşları vurur. bir de ayhan akman vardır bu orta sahada. defansa gelip top alıp, ileriye doğru top taşıyan ender isimlerden biridir orta sahada. istikrarlı şekilde oynadığı zaman takıma en fazla katkı veren oyuncudur. ama ne yazık ki yaşının getirdiği gerileme nedeniyle artık
galatasaray seviyesinde futbol oynayamamktadır.
culio diye bir adamı vardır bu takımın mevcut oyuncular içerisinde canını dişine takıp oyayan, oyunu her iki yönlü oynamaya çalışan bir adamdır.
galatasaray'ın oyuncusu mudur bilmem onu, ama ligi baz alırsak gerçekten de kaliteli bir oyuncudur. yeni transfer yekta kurtuluş diye bir delikanlı vardır bu takımda henüz sahada yeteneğini göremedik ama tweeterda yazıkları nedeniyle taraftarı kendisini ilah gibi görmüştür. bunların yanında bu takımın orta sahasında
loric cana diye bir adam vardır. tekniği ve hucum yeteneği sınırlıdır ama hırsı, kazanma azmi, savunma yönü çok kuvvetlidir. her şeyden önce sahadaki kötü gidişe karşı baş kaldıran, isyan eden bir adamdır.
hucum hattı ise çok bilinmeyenli denklem gibidir.
arda turan diye tirbündeki bizler kadar fanatik
galatasaray'lı, ülke futbolunun çok çok üstünde yeteneğe sahip, zekası çok kuvetli ve azimli bir çocuktur. genç yaşta kaptan yapıldığı için rakip takımların medyası tarafından hedef haline getirilmiş, ne yazık ki o medyaya çanak tutmuş kendi taraftarlı tarafındna üstüne çok gelinmiş, milli takımın her maçında posası çıkana kadar sömürülmüştür. her insan gibi onun da vucudu sinyal vermiş ve cerrahi bir operasyon geçirmek zorunda kalmıştır.
harry kewell isimli topun ayağına çok yakıştığı, mevcut takım arkadaşlarının üstümde zeki bir oyuncusu vardır; ama ne yazık ki 2 maç üst üste kaldıramayacak fizik gücüne sahiptir. iki maç oynar 3 maç tedavi olur.
milan baros diye bir golcüsü vardır ki tam bir gol canavarıdır. bir maçta 3 tane gol atsa dahi gole doymayan, hucum hattının, tek başına yarısını oluşturan bir futbolcudur. ama ne yazık ki kendisine mi bakmıyordur, şansız mıdır bilemiyorum ama 2 sezondur adam akıllı, sapa sağlam takımda yer alamamış, takımı çok eksik bırakmıştır. bu takımda
pino diye bir adam vardır. tek başına elinden geleni yapar hucumda. şut çeker, çalım atar, ara sırada golünü atar ama ne yazık ki kimseye kendisini beğendiremez. o da sakattır şuan.
colin kaızm diye bir adam alınmıştır bu takıma ki taraftarı tarafından utanç duyulmuş bir transferdir. hoş o utanç duyan taraftar hocasını satan stoperinin ismini, gol attığında haykırarak bağırır. bu kazım denen adam geldiğinden beri takımın hucum etmesini sağlayan yegane unsur olmuş, goller atmış, goller attırmıştır. son olarakta
stancu diye bir adam alınmıştır forvete. futbolu bilen, sert ve isabetli şutları vardır. ne yazık ki kendisi golcü oyuncudan çok destekleyici hucum oyuncusudur. benzetmek gibi olursak kendisi
arif erdem'in tipi bir oyuncudur.
bu kadar laftan sonra özetlemek gerekirse adam gibi, duduğu yeri bilen, hırslı bir kaleciye ihtiyaç vardır.
savunmada zekası kıt olmayan, kalastan bozma olmayan bir stoper ve yedek bir stopere ihtiyaç vardır. bulunduğu alanı boşaltmayan, seri, çabuk bir sol beke ihtiyaç vardır.
orta sahada futbolu bilen, alanını kaybetmeyen, iki yönlü oyundan çok ekstra özellikleri olan mesela uzaktan şut atan değil gol atan, free kick ve kornerleri hasper kader değil, bilerek kullanan adamalr lazımdır.
hucum hattında ise herşeyden önce yerli bir forvet ve kolay kolay sakatlanmayan, ekstra özellikleri bol hücüm oyuncularına ihtiyaç vardır.
bir de inatçı olmayan, sahada oynanan futbolu okuyabilen, taktiğinde esnek olan ve elindeki oyuncuları kaybetmek yerine kazanmayı bilen otoriter bir hocaya ihtiyaç vardır.