kendimi bildim bileli her yerde her türlü karşılıksız desteklediğim,
sevdiğim takım. stadta bağırararak , storeda alışveriş yaparak, sosyal medyada - gerçek hayatta tartışarak , arabayla tur atarak, gerekirse kadıköyde derbi zamanı
sarı-kırmızı formayla gezerek
*,yabancılarla kendi şehirlerinde atışarak şimdide sözlükte yazarak
* , fikir paylaşarak.
uzun zamandır okuyarak takip ettiğim ;
galatasaraytaraftarının profilini en iyi yansıttığını düşündüğüm bu platformda bir
galatasarayçözümlemesi, incelemesi yapmak , bu sevda hakkında birde benim hissettiklerimi paylaşmak istiyorum.
kuruluştan bu yana değerlendirmek benim yaşlarında
* insanlar için kolay olmasa gerek. 100 küsür senelik klubün tarihinde sayısız kırılma anı, başarı, başarısızlık, efsaneler, unutulmak istenenler, nice başkan-yönetici, kupa ve zafer var.kuruluş amacı; o gününde değerlerine
* paralel olarak yabancı takımları yenmek olan - hatta ortada
türk dahi bir takımın,rakibin olmadığı bir dönem - bir takım.
bir kaç liseli gencin
hayali.
bugün geldiği nokta bizim hayal gücümüzün ötesinde.ben daha çok son 20-25 sene üzerinden kendi gözlemlerim ve tecrübelerim; büyüklerden duyduklarım, okuduklarım üzerine devam edicem. takdir edersinizki futbol stadları günümüzün modern
arenaları, futbolcular
gladyatörler. bu bir benzetme değil , gerçekten öyle. kalabalık kitleyi meşgul etmek, konuşucak malzeme vermek, ama en önemlisi insanların takımlarıyla kendilerini özdeşleştirmelerini sağlamak; başarıda kendi başarısı gibi sevinmesini sağlamak. dünya nufüsunun bu kadar arttığı bir dönemde çoğu insan çok zor şartlarda yaşıyor; iyi bir işi ve geliri yok , haliyle duygusal anlamda kadın-erkek ilişkisi sağlıklı değil , hayata dair umutlar az.
maalesefbizim ülkemizde bu profil çok daha kalabalık.takımla sevinen-üzülen , yatan-kalkan, adam öldüren , en yakın arkadaşıyla kavga eden adamlar var.çünkü hayatlarındaki tek büyük başarı bu takımların yaptıkları işler, benim takımım yaptı deme isteği.
psikologdeğilim ama dikkatli inceleyince fark etmek çok kolay , bu bir boşalma anı bir tatmin bazıları için. gelmek istediğim nokta
galatasarayın türk insanı üzerindeki inanılmaz etkisi.
tabiki
17 mayıs 2000 tarihinden bahsediyorum.bu tarihe kadar belki tökezleyerek
* gelen
cumhuriyetimiz, hakla sürekli aşılanan avrupalı korkusu, onların düşman olduğuna dair inanç, filmlerimizde bile sürekli işlenen
fakirlik ama
onurluluk konusu, elindekiyle yetinme hissi. tabiki
ekonomikanlamda bu ayrıca değerlendirilebilir.ama bu tarih bir kırılma noktasıdır ; birşeylerin değişebileceğinin görüldüğü , bizimde başarabiliceğimizin
ispatı.yıllardır avrupalıya karşı kazanılmış bu kadar net bir
zafer.dahası ülkedeki herkesin sevindiği, rakip takım taraftarlarının dahi katıldığı bir kutlama.
elbettiki kurtuluş savaşını yapmış bir halk kendisine daha çok güvenmeliydi.ama bazen böyle bir olay tetikleyici olabilir.her ne kadar o anda çok iyi idrak edemediysek de , bu etki belki bilinç altımızı değiştirdi, ön yargıları yıktı.bunu başaran kuruluş amacının bu kadar etkisi olacağını belki tahmin bile edemeyen
galatasaraydır.daha öncede avrupada başarılı olduk, yendik.ama tüm topluma etki eden böylesi bir olay olmamıştı.
bu toplum açısından genel bir değerlendirme. daha çok futbol odaklı konuşursak; yıllardır
galatasaraybu başarının meyvesini toplayamadı, paraya çeviremedi derler.ama o anda bu mümkün değildi; futbol tam anlamıyla sanayileşmemişti kaldı ki
galatasaraytaraftar sayısı bakımından gerideydi.o yıllardaki başarı birçok çoçuğu , genci
galatasaraylı yaptı evet ama meyveleri ancak şimdi toplanabilir.
o çocuklar büyüdü. ve şu anda galatasaray taraftar sayısı olarak en yakın rakibini geride bırakmış, ülkenin
en iyi stadına sahip takım.
son 20 senede bu güç odağı değişimi elbette çok farklı etkiler doğurdu ;
galatasaray'ın 1996 - 2000 yılları başarıları öncesi futbolda her türlü desteklenen - filmler
*,gazeteler,yazılı medyada istediği gibi at koşturan rakip birden artık yalnız olmadığını, şampiyonluk sayısında geride kaldığını üstelik rakibinin 2 tanede
avrupa kupası sahibi olduğunu gördü. bu açıdan bakıldığında kendi stadlarında yıllardır maç kaybetmememin önemi ve motivasyonu anlaşılabilir.çünkü rekabet edicek başka bir ortam kalmadı, baş edemediler.
geriye düştüler.tabiki
galatarasaraytaraftarı olmak demek benim için yıllardır hep başarı demek.yüzümüz hep güldü.diğer takım taraftarlarından çok daha farklı bir şekilde hemde.en zor zamanlarda bile sevindik; teknik direktörsüz bile
şampiyonolduk, para zaten hiçbir zaman yoktu.
*şimdiki durumda mücadele edilmesi gerekilen şey artık medyada kalan son çöplük fikirli, yalan haber yazan kitleye karşı iyi silahlanmak, federasyonda söz sahibi olmak, uefa da iyi temsil edilmek.
galatasarayklüp olarak gücünü iyi kullanamıyor, elbetteki yapısı gereği -
liseli- bazı doğal engeller kendi içinde de var. garip olarak bu engel klubün ruhunu da oluşturuyor ; demokratik yönetimin garantisi.bunun bir orta noktası bulunması gerekiyor; çünkü futbol özellikle son 10 senede artık sadece futbol değil. avrupada ve türkiyede çok güçlü bir lobi faaliyeti, örgütlenme gerekiyor. fatih terim - ünal aysal ayrılığına kadar bu savaşın türkiye ayağını
terim, avrupa kısmını
aysalçözecek diye içimde kuvvetli bir his vardı. takım da o yönde gitti zaten. maalesef işler yürümedi; tabiki dışardan müdahele kadar içerde olanlar da bu işi hızlandırdı.liseli diye tanımlanan aslında klubün kalbi olan kısım genellikle
entellektüellerden oluşuyor ; iş hayatlarında başarılılar ama taşın altına elini sokacak kadar
futbol ile ilgilenmiyorlar. galatasaray bir spor klubü tabiki ama futbolsuz işler yürümez.bana kalsa amatör şubeler tamamen kapatılmalı - ülke sporu açısından tabiki çok olumsuz - ama sadece futbola yoğunlaşmak başarıyı çok hızlı getirebilir.dünyada 10 ve üzeri spor branşını temsil eden kaç klup vardır ? kaldıki bunların hepsinde sürekli başarı elde etmek isteyen kaç klup var ? bu ülkemizdeki spor sorunsalı başlığında tartışılabilir ama tüm sporların başını çeken maalesef büyük futbol takımları.konudan uzaklaştım ; uzun lafın kısası futbolda sallandık ama
yıkılmadık, şimdi bu sorunu yaratanlar aynı zamanda çözeceklerde.
olan oldu ama hedeften şaşmamak lazım. eğer bu hedef hala
şampiyonlar ligi şampiyonluğuysa ; yapılacak iş çok.avrupada kazanma geleneği olan bir takımız ama bunu sürekli hale hiçbir zaman getiremedik.
aysal'ı burda desteklememek mümkün değil, hataları oldu olucak ama güven veriyor.sonuçta başkanlar,teknik direktörler, futbolcular geçici ;
sistemkalıcı. biz o başarılı sistemi istiyoruz ; çünkü alıştık başarıya , daha azıyla tatmin olmaz bu
taraftar.
daha yazılıcak çok şey var tabiki ; ilerde paylaşmak istediğim. ama şu andaki tek isteğim yarınki
* madrid maçını
kazanmak, rotayı düzeltmek.evet kazanmak dedim çünkü bize öğretilen
imkansızyoktur,
mucizeler zaman alır. biz
galatasaraylıyız.