• 27
    hem napolyon'un hem de hitler'in rusya seferinde, rusların başarıyla uyguladığı bir strateji var. ruslar ülkenin içlerine doğru geri çekilmek zorunda kaldıklarında kendi askerlerini kendi köylerini, evlerini ve tarlalarını yakmakla görevlendiriyor. maksat düşman birlikleri uçsuz bucaksız rusya topraklarında ilerlerken bir damla olsun fayda göremesin.

    taraftarın kafasındaki fatih terim sonrası karanlık dönem imajı da biraz buna benziyor. hoca bunu tabi ki bilerek yapmıyor ama hoca bıraktığında hem mental hem fiziki açıdan o kadar tükenmiş bir kadro bırakıyor ki ardından gelen halihazırda camia nezdinde kredisi olmayan hocalar toparlamakta zorlanıyor. ha keza kendi devam etse daha kötü olacağı da bariz. bunu görüp zaten kendisi bir sebeple ayrılma yoluna gidiyor.

    açıkçası takımı daha fazla tüketmeden ayrılırsa, bir sol bek, 2 orta saha, onyekuru ve mohammed'in bonservisinin alınması ile gayet fişek gibi bir takım olacağımızı düşünüyorum. bu sefer kadro kalitemiz diğer seferlere göre hayli yüksek. ama dediğim gibi daha fazla oyuncuları tüketmezse. artık o sebep ne olacaksa hocanın acilen bulması gerekiyor.
  • 29
    dünya üzerinde başka hiçbir teknik direktör olmadığı için küme düşecek takımdır.

    fatih terim gitsin ya da kalsın muhabbetinin dışında bu söyleyeceklerim, baştan belirteyim.

    fatih terim sonrası dönemlerde bence bu takımın başına sadece iki tane iyi teknik direktör geldi. birisi rijkaard, diğeri de mancini. rijkaard yanlış hatırlamıyorsam servet çetin, mustafa sarp, barış özbek gibi adamlarla top oynatmaya çalışıyordu. kötü kadro ile güzel bir periyod yaşarsa da sonrasında gelen tokezleme ve kötü sonuçlar ipini çekti.

    mancini'de ise görece daha iyi bir kadro vardı ve yine kendi takımı olmamasına rağmen fena işler yapmadı. çok çok kötüydü diyemem. yani fatih hocanın şu iki yılda yaptığından kötü işler yapmadı.

    insanların korkmasındaki en büyük sebep riekerink, prandelli, mustafa denizli, hamza hamzaoğlu gibi adamlarla yaşanan tatsız anılar. halbuki daha doğru bir teknik direktör seçimi ile tam tersi de olabilirdi.

    futbol gelişiyor. hem de çok hızlı bir şekilde gelişiyor. hamza, prandelli, denizli gibi tuhaf adamlara yönelmek yerine başarıya aç, taktik bilgisi sürekli gelişen, çok iyi top oynatan hocalara yönelip bu post fatih terim dönemi gayet kolay asılabilir. yahu bu ligde okan buruk şampiyon oldu. sergen yalçın muhtemelen şampiyon olacak. erol bulut dediğimiz adam bu sene fatih hoca ile aynı puanı topladı. o kadar korkmaya gerek yok.

    almanya'da bir sürü teknik direktör var. türkiye'de okan ve çağdaş hoca bence büyük gelecek vaat ediyor. daha bu tarz adamlara yonelmemiz lazım. bu ligde ersun yanal falan şampiyon oldu ya. abartmaya gerek yok.
  • 30
    herhangi bir hocaya ligin 2 kat üstünde bir kadro verelim, sonra da 2-3 sene karışmayalım da görelim neler oluyor. bu takımla hamza bile şampiyon oldu, hamza'nın dönemi fatih terim'in şampiyonluk kazandığı dönemlerden daha rezil değildi (son 2 senemizle değil fatih hoca'nın başarılı olduğu düşünülen son 2 şampiyonluğumuzla kıyaslıyorum). muslera çıkarıyordu, 1-0'a yatıp kazanıyorduk. o da avrupa'da bizi rezil ediyordu ama ligi bir şekilde kotarıyordu.
    hatta prandelli'ye bile zaman tanınsa belki bu şekilde olacaktı. ligde liderin 1 puan arkasındayken gönderilmişti. avrupa'da rezildik, saçma sapan şeyler deniyordu. tabii ki bunların hepsi yabancı sınırının olmadığı dönemlere denk geliyor. 37 yaşında hala italya ligi'nde ilk 11 oynayan goran pandev'i hiç oynatamamıştık mesela. blerim dzemaili gibi bu ligde ciddi katkı verecek bir oyuncuya doğru düzgün süre veremiyorduk.

    roberto mancini dönemi mesela, adam gibi futbol oynadığımız son dönemdi bana kalırsa. kopenhag maçı, ligde içerde rakipleri cidden ezdiğimiz bir dönem vardı. gol ararken drogba'yı çıkarıp ceyhun gülselam'ı aldığımız maç olmasa farklı konuşuyor olurduk belki, ne olduysa o maçtan sonra oldu. yine de tarihimizde belki de ilk kez, şampiyonluğa havlu attığımız halde ligi bırakmadık ve sneijder önderliğinde 2. olduk. nitekim sonraki yıl fenerbahçe ceza aldığı için şampiyonlar ligi'ne doğrudan katıldık. avrupa'da real madrid'den 6 yiyerek başladığımız grup aşamasında juventus'u geçip üst tura çıktık. başarısız mı sayılıyor şimdi o dönem?

    yabancı sınırı şu an yok, dolayısıyla yabancı teknik adamların göstereceği performans artacaktır. bunun en güzel örneği de marius sumudica. kendi kurduğu takımla ligde ciddi performans gösterdi, kendi kurmadığıyla da fiyasko yaşadı. alman bir teknik adam bulup bize geleceğin takımını kur diyeceğiz, bu kadar basit. kaç sene sabredilecekse de sabredeceğiz. neden fatih terim'e bu şansı vermeyelim diyecekseniz zaten bu şansı 3,5 senedir kullanıyor. takım devamlı geriye gitti, her oyuncu geldiğinden daha kötüye gidiyor. mustafa muhammed, onyekuru gibi oyuncular bile geldiğinde sahaya doğrudan etki edip takıma alıştıkça daha kötü hale geliyorsa bu takımı yönetenlerle ilgili başka sorunlar var demektir.

    illa bir türk hoca olsun deniyorsa da tuğberk tanrıvermiş gelsin, ona sabredelim.
  • 31
    sadece kötü mağlubiyet ya da "sezonun uçup gitmesi" sonrası gündeme gelmekten çok daha fazlasını hak eden galatasaray. üstelik bunun bir "terimci-anti terimci" kavgası gömleği giydirilmeden, gerçekçi şekilde tartışılıp üzerine düşünülmesi gerekiyor. bu galatasaray'a geçişin de "hocanın gönderilmesi" ya da "hocadan kurtulunması" gibi sevimsiz şekillerden çok bir devir teslim töreni şeklinde yaşanması tabi en iyisi olurdu.

    bunu sağlamak için de hocanın yeni bir sisteme hazırlayıcı adımlar atması ya da var olup iyi çalışan bir sistem kurması gerekiyor. birinci fatih terim döneminde çok başarılı bir takım vardı. 1992-93 sezonunda temelleri atılmaya başlanan bir iskeletin üzerine doğru takviyelerle büyüyen bir takım vardı. 1980-1981 jenerasyonundan a takıma aktaracağı bir oyuncu grubundan bahsediliyordu hocanın. önündeki kadronun çok iyi olması sebebiyle forma almaları kolay olmadı. o efsane kadronun dağıldığı 2001 yazında hala hocayla devam ediliyor olsaydı, belki de 2001-2002 sezonuna bu oyuncu grubunu kadroya monte ederek devam edilecekti. oysa onlar 2000 yılında hocanın italya'ya gidişi sonrası takımdan ayrılmak durumunda kaldılar...

    ikinci fatih terim dönemi başlarken hocanın elinde ilk dönemindeki a takım oyuncu grubundan birkaç isim ve arada göreve gelen lucescu döneminde takıma girmiş birkaç futbolcu vardı. o oyuncu grubunu tekrardan birinci dönemdeki teknik-taktik mentaliteye döndürmeye çalıştı. ancak yaşların ilerlemesi, o dönemi yaşayanlardaki pratiğin kaybolması ve yeni gelenlerin de uyum sağlayamaması sebebiyle aynı derece bir hakimiyet kuramadı. beşiktaş'ın 100. yılı sebebiyle yaşanan hatalar da eklenince şampiyonluk kazanılamadı.

    hoca o sezon sonlarında sabri sarıoğlu'nu ilk defa a takıma monte etmeye çalıştı. ertesi sezon başında sabri a takım oyuncusu olmuştu. ancak o sezon yapılan transferlere rağmen takımın genel yapısında bir zayıflama oldu. hem olimpiyat stadı faktörü hem de eldeki kadronun fatih terim sistemini karşılamayı bırak iyi bir takım olmaktan uzak olması sebebiyle modern tarihin en kötü galatasaray sezonu oldu. hoca da zaten sezon içinde seçim öncesi görevi bıraktı.

    üçüncü fatih terim dönemine kadar çeşitli arayışlar oldu. paf takımla 3 sezon şampiyonluk kazanan, u-17'de meşhur 4-3'lük brezilya maçında foma giyen 1987-1988 jenerasyonunun galatasaray'da "2000 ruhu" tarzı bir etki yaratacağından bahsedildi. ancak arda turan hariç üst düzey bir patlama yapabilen olmadı. uğur uçar 2008'de karlı bir konya gününde dizi kırılana kadar gayet iyi bir grafik sergiledi. ferhat öztorun ise ikinci sezon şanssız 1-2 maç arka arkaya gelince takımdan gitmek durumunda kaldı. bu üçlüyü de a takıma monte eden erik gerets oldu...

    üçüncü fatih terim döneminden önceki sezon galatasaray'ın bu sefer de stad değişikliğiyle birlikte modern tarihindeki en kötü ikinci sezonu oldu. üçüncü fatih terim dönemi aslında ünal aysal dönemi ile birlikte başladı. iskeleti tamamen yenilenmiş bir kadro ve galatasaray'ın idari anlamda tarihinde kimilerine göre zirveyi gördüğü bir yönetim vardı. bu ortamda iki şampiyonluk, bir şampiyonlar ligi çeyrek finali ve bugün hala anılan bir oyun çıkarmayı başardı hoca. kalede muslera, önünde ujfalusi, daha önde melo ve en önde de elmander ile oluşan sağlam bir defansif iskelet vardı. selçuk inan gibi bir yetenek, eboue ve riera gibi kaliteli kanat oyuncularıyla hücumda da fark yaratan bir takım vardı. ek olarak semih kaya'yı bu takımın içine monte etmeyi başardı, aydın yılmaz'a yıllar sonra parlatacak bir sezon geçirtmeyi bildi. ancak transferle kurulmuş bir kadro olduğu için devam ettirilecek bir sistemden bahsetmek mümkün değildi...

    dördüncü fatih terim dönemine kadar yine geçişler oldu. üçüncü dönemin olaylı şekilde bittiği sezonda şampiyonluğu fenerbahçe aldı. ertesi sezon galatasaray hamza hamzaoğlu yönetiminde şampiyon oldu. sonraki iki sezonda galatasaray yavaş yavaş erirken beşiktaş üst üste iki sezonu şampiyon tamamladı. 2017 yazında özellikle östersunds faciası sonrası yapılan takviyelerle yeni bir iskelet kuruldu. o sezonun ortasında da nerede kalmıştık tweeti ile dördüncü fatih terim dönemi başladı.

    bu dönem de genel olarak 2017 yazında kadroya katılan oyuncular ve kalede üçüncü dönemden beridir var olan muslera demirbaş oldu. forvet hattında ve kale önünde sürekli değişiklikler oldu. kanatta onyekuru ve babel dışında bir istikrar sağlanamadı. oynanan oyun ise belli dönemler hariç sonuca gidemeyen bir pas futbolu seviyesinde kaldı. terimball olarak da anılıyor bazı mecralarda. gerek ligin gerek avrupadaki futbolun evrimine bakıldığında trend olduğu da söylenebilir. ancak bunun ne kadar ihtiyaca yönelik olabildiği, oyuncudan bağımsız ne kadar sürdürülebilir olduğu, özetle bir sistem ya da miras olarak bırakılabilirliği soru işareti...

    dört fatih terim dönemi arasında sırasıyla lucescu, hagi, gerets, feldkamp, cevat güler, skibbe, bülent korkmaz, rijkaard, hagi, bülent ünder, mancini, prandelli, hamza hamzoğlu, mustafa denizli, riekerink ve tudor dönemleri oldu. 25 yılda 11 yıl fatih terim teknik direktörlüğünde geçildi. kalan 14 yılda 16 teknik direktör dönemi yaşanmış. iki fatih terim dönemi arasındaki iki yıllık lucescu dönemini, ikinci fatih terim döneminden 2004-2005 sezon sonuna kadarki hagi ve 2005-2007 arasındaki iki tam sezonluk gerets dönemlerini de çıkarırsak 8-8.5 yıl uzunluğunda bir süreye 14 teknik direktör dönemi gibi korkunç bir tablo çıkıyor ortaya...

    25 yılda 8'i fatih terim'le olmak üzere 12 şampiyonluk elde etti galatasaray. lucescu ve gerets dönemlerindeki birer şampiyonluğu düşersek geriye 10 sezonda 2 şampiyonluk kalıyor. biri feldkamp ile başlayıp cevat güler ile biten sezon. diğeri de prandelli ile başlayıp hamza hamzaoğlu ile biten sezon.

    tüm bu isimler haricinde takıma doğru düzgün top oynatabilmiş, bir mentalite aşılayabilmiş ya da en kötü "bu x takımı" dedirtebilmiş dört isim saymak mümkün. ikinci fatih terim dönemi sonrası sezonu tamamlayan ve 100. yılda 76. puanla üçüncü olan hagi, 4-3-3'ü en popi zamanlarında deneyen rijkaard, üçüncü fatih terim dönemi sonrası sezonu tamamlayan mancini ve dördüncü fatih terim dönemindeki iskeleti kuran igor tudor...

    geri kalan 6 isim ya sezonu tamamlama hamleleri olmuş, ya da pek bir şey katamadan ya da gerçeğe döndüremeden ayrılmış. tüm bu secerenin sonunda 25 yılda 15 farklı teknik direktör ve 20 farklı dönem yaşandığı görülüyor. fatih hoca entry tarihi itibarı ile 67 yaşında. "kaç sene daha" diye sorulabilecek yaşlara geldi artık. ulusal lig tarihinde 1959-2021 arası 22 şampiyonluğu var galatasaray'ın. 1959-1996 arasındaki 37 yılda 10 şampiyonluğa karşı son 25 yılda 12, hatta son 10 yılda 5 şampiyonluk yaşandı.

    galatasaray'ın fatih terim sonrasını planlarken bu ivmeyi ya da şampiyonluk frekansını en azından koruyabilecek bir yapı üzerine kafa yorulması gerekiyor. yaş itibarı ile bugün yarın olmasa bile iki, üç belki beş sene içinde fatih terim de emekli olacak. fatih terim sonrası ligdeki tüm dengelerin, şampiyonluğa ulaşma matematiğinin değişeceği aşikar. bu geçiş döneminde çuvallamamak için en azından o dönemde ayakta kalabilecek bir oyuncu grubu oluşturulması ya da o tarz bir oyuncu grubunu ihtiyaç halinde toparlayabilecek durumda olması lazım galatasaray'ın.

    aksi bir durumda hocanın teknik direktörlüğü bırakmasının ardından yaşanacak geçiş döneminde bu tarz denemelerle güç ve para kaybederken olası bir rakip takım dominasyonunu yakalamak için ikinci bir fatih terim ortaya çıksın diye yalvarır durur ya da allah ömür verirse hoca'yı emekli sandalyesinden kaldırıp florya'ya geri getirmek zorunda kalırız...
  • 33
    takımın şimdiki halinden daha ne kadar kötü bir halde olacağını ben dahil bir çok taraftarın düşündüğüne emin olduğum takım.

    bazı taraftarlarda bu takım bu teknik heyetle geçtiğimiz haziran ayında şampiyonlar ligi kupasını kaldırmış gibi bir sabır var. bu takım senelerdir kötü halde. bu takım senelerdir top oynamıyor, o kadar kötü bir lig ki galatasaray ne kadar kötü olursa olsun gol averaji ile şampiyonluğu kaybedebiliyor. bilinmesi ve düşünülmesi gereken papazın her sezon pilav yemeyecegi gerçeği...

    evet fatih terim, her zaman saygı duyulması gereken yıllar geçse ve hatta terim vefat bile etse ölümünden elli yıl sonra bile adı söylenecek bir karakter. ama nereye kadar aktif futbol direktörlüğü görevini yapacak. gitmesinden neden bu kadar korkuluyor? fatih terim'in teknik direktörlük yapmadığı galatasaray'ı kapatmamız falan gerekiyor sanırım. bunları dile getirmeyi bile ayıp sayıyor bazı kesim taraftar. bazı taraftarların sevgisi ve saygısının dozu biat kültürüne varır boyutlara ulaşmış vaziyette.
  • 36
    1996'dan bu yana fatih terim'siz geçen 13 sezonda galatasaray sadece 4 kere şampiyon olabilmiştir. bunun en büyük sebebi de galatasaray'ın iyi yönetilmemesi ve dolayısı ile kötü kadrolar kurulup kötü antrenörler gelmesidir. şu an burak elmas önderliğinde galatasaray bence iyi yönetiliyor. dolayısı ile fatih terim bu sene gitse bile bence burak elmas yönetimi bu takımı başarılara ulaştıracak birini bulur. en basit örnek okan buruk bile elimizdeki genç kadro ile bir şeyler yapabilir.
  • 37
    fatih terim takımdan son gönderildiğinde elinde iyi bir kadro, iyi oynayan bir takım vardı. mancini döneminde de özellikle avrupa’da gayet iyi bir başarı elde etti.

    ama şu anki durumda ve takımın son 4 yılındaki durdurulamayan düşüşün karşısında “daha kötüsü ne olabilir?” sorusu illa ki sorulmak zorundadır.

    4. farih terim döneminin ilk yılı yine iyi oynayarak geçti. sonraki sezon başakşehir’in loserlığı sayesinde yine şampiyon olduk ama takım hiç iyi sinyaller vermiyordu. sonraki sene pandemi sonrası ligin açık ara en kötü takımıydık. geçen sene de kadro olarak da, teknik ekip olarak da bizden çok daha geride olan bir rakibe şampiyonluk verdik.

    terim ile 5. sezona girdik ve hala işe yaramadığı defalarca görülen şeylerin deneniyor olması taraftarı asıl umutsuzluğa iten şey oluyor. evet ligin daha 5. haftası ama bariz şekilde teknik direktör kaynaklı kaybedilen 7 puan var. takım potansiyel olarak gelecek vaat ediyor, ama teknik ekibin bu vaadi rasyonelleştirebileceği hususunda galatasaray’dan çok fatih terim taraftarı olanlar dışında pek çok galatasaray taraftarının şüphesi mevcuttur.
  • 41
    yaşadığı büyük psikolojik çöküntüyü ve kötü yönetilmenin getirdiği olumsuz taktiksel ve fiziksel yıpranmayı hızlıca atabilir mi emin değilim. üç yıllık planlama uzmanı fatih terim tarafindan öylesine olağanüstü antrene edildi ki 3 yıldır, bu kötü alışkanlıkları üstünden atması zaman alacaktır.

    şampiyon olur mu bilmem ama en azından ligin ikinci yarısına girilen haftayı 12. bitirme tehlikesi yaşamaz.
  • 45
    sonrasında yaşanan karanlık dönemin sebebi fatih terim'in takımın iliğini, kemiğini sömürüp tükenmiş halde bırakmasıdır. bundan 2 sene önce, 1 sene önce veya 2 ay önce bırakmış olsa böyle olmaz, ardından karanlık dönem yaşanmayabilirdi. ama bugünler dip seviyeler denebilir. hatta biraz daha beklenirse; daha 3 ay önce 30 m euro saydığımız oyuncular adını falan unutacak. eee dolayısıyla oradan birinin toparlaması için atatürk falan olması lazım, karanlık dönem çok normal.
App Store'dan indirin Google Play'den alın