• 153
    celal şengör bir konuşmasında “ben elitizmi destekliyorum. çoğunluk sıradan insanlardır. sizi bir yere götürmez.” demişti. 30 milyonluk camiayız. 30 milyon aklı selim taraftar beklemek çok büyük hayalperestlik.

    galatasaray taraftarı hani yıldızlar gibiydi? kötü ve karanlık zamanlarda ortaya çıkardı. büyük takım taraftarı refleksimiz vardı. olmayacağını anlayınca dursun başkanı yollamak için her şeyi yapmadık mı? hamza hoca 3 kupa kazanmasına rağmen bu taraftar biat etmeyip, hoca bu böyle olmaz demedik mi!

    fatih terim yaşayan efsanemiz. kimsenin hakaret etmeye hakkı yok ama hocada eleştirilebilir birisi. insanoğlu nihayetinde hatada yapabilir. önemli olan doğruyu bulmak.
    hocanın performansıda düşebilir. hoca yoruladabilir. yıpranmış olabilir. yaş ile beraber eski enerjisi olmayadabilir.

    buradan hocaya hakaret edenleri kınıyorum(sosyal medyada, özellikle twitterda). yerli yersiz aynı renge gönül vermiş arkadaşını fatih terim düşmanı diyerek etiketleyenleri daha fazla kınıyorum(sözlük ve sosyal medyada bunu yapanlar var). sebebine gelince;

    burası insanlar galatasaray daha ileri gitsin diye düşünen insanların ortak platformu. insanlar özgürce fikirlerini belirtemezlerse(saygı çerçevesinde, zaten aksinde moderasyon uzaklaştırıyor gerektiği kadar) tek seslilik olur. şuan bu fatih terim düşmanlığı diye yaftalamak insanları, düzeyli seviyede “ hocam takım top oynamıyor, neden?” yazacak galatasaraylıyı bile sindiriyor. insanlar ben de linç edilir miyim veya fatih terim düşmanı derler mi? diye aklından geçiriyor.

    kısacası bana göre bu şekilde fişlemek, buranın atmosferini %100 bozuyor. “fikri hür,
    irfanı hür, vicdanı hür” ben demiyorum. tevfik fikret diyor. hepimiz bu ilkeyi kafamıza kazımak zorundayız. bu olay 1 mağlubiyetten daha önemli. sezonu 10. bitirelim gerekirse ama galatasaray taraftarı ilkesinden vazgeçmesin. aynı renge gönül vermiş insanlar fikir ayrılıkları üzerinden birbirlerini baskılamak zorunda bırakmasın.

    not: yazım herhangi bir gssözlük yazarına ithafen değil. sosyal medyada fatih hocaya kin nefret kusan taraftarımıza. bundan dolayı 30milyon taraftarı olan camiadan tamamının aklı selim olması beklenemez yazdım.

    fatih hocanında yorgun ve enerjisi olmadığını iddia etmiyorum. sadece hocanında kredisi yok mu 3 maç formsuz olmaya ya da hata yapmaya demek istiyorum. mesajlar gelince açıklamak istedim.
  • 154
    böyle bir şey var. bunlar fatih terim'e laf edebilmek için takımın yenilmesini isterler. bakın beklerler demiyorum, isterler. tek istekleri bu olabilir hatta. benzer şey fatih terim'i körü körüne savunanlar için de geçerli. hatalarını falan göremezler.

    bence dünkü* maç basit bir mağlubiyet olarak gelir ve geçer, dünkü mağlubiyet ve kazanmamıza rağmen akhisar'a karşı oynanan süper kupa maçındaki* kötü oyun da hocaya yazar. ama az bi durun, sakin olun. eleştirin ama salyalarınıza sahip çıkın çünkü daha ilk hafta :)
  • 155
    galatasaray'ın kötü oynamasını fatih terim'in eleştirilmemesine tercih edecek kadar gözü dönmüş bir kısım galatasaray taraftarının, kötü oynanan bilmem kaçıncı maçtan sonra haliyle durumun nedenlerini sorgulayan başka bir kısım galatasaray taraftarı için yaptığı çirkin yakıştırma.
    sanki takım yıllardır şiir gibi top oynuyor da bu "fatih terim düşmanları" takımın kötü oynayıp, mağlup olduğu ilk maçtan sonra fırsat bu fırsat diyerek fatih terim'e olan kinlerini kusmak üzere peydah oldular. neymiş takım terim'den önce top mu oynuyormuş da şimdi iyi futbol isteriz diye şımarıklık yapılıyormuş. madem iyi ya da kötü oynamak sorun değil neden teknik direktör değiştiriyoruz. hatta teknik direktöre ne gerek var, çıkalım oynayalım kısmetse şampiyon oluruz. zaten öyle yapmıyor muyuz?
  • 156
    19/20 sezonunda en büyük fatih terim düşmanlığını yaptığı yanlışların eleştirilmesini engellemeye çalışanlar yapıyor. tamam fatih terim eleştirilmesin. peki rakipler bize acıyacak mı? yoksa onlar da 2'şer 3'er atınca fatih terim düşmanlığı mı yapıyor?

    fatih terim yanlışlarda ısrar ediyor. bunu 16 ağustos 2019 denizlispor galatasaray maçı özelinde söylemiyorum. aslında iyi başlamıstık maça. rakibe yakın oynuyor ve çok pozisyon buluyorduk. şanssız bir maç oldu ve kaybettik.

    ama;

    1) selçuk artık kupa maçlarında bile oynamaz.
    2) seri 8 numara oynar, bu adam 6 numara değil.
    3) geçtiğimiz 2 sezon fernando'yu 8 numara oynatmak pahasına 6 numara oynattığı donk yerinde oynamalı.

    fatih terim net biçimde orta saha kurgusunu yanlış yapıyor. bu yanlışa da dikkat çekmek gerek. susarak olmaz. nitekim önümüzdeki haftalar nzonzi'nin takımakatılmasıyla seri'yi defansın önünde oynatma ısrarı bitecek ve takım çok daha iyi görünecektir. fakat fatih terim tarih boyunca ne zaman egosunu aklın önüne koyduysa işleri ters gitmiştir. açıkçası benim eleştirim fatih terim'e teknik direktörlük öğretmekten çok egosunu dizginlemesi yönünde. bunu yaparsa galatasaray kazanır, galatasaraylılar sevinir, fatih terim de başarılarına bir yenisini ekler.

    ama şunu da moderatör olarak söylemeliyim. burası galatasaray sözlük. fatih terim, selçuk inan, belhanda, diagne, mariano, ahmet çalık, ali sami yen, metin oktay.... herkes eleştirilir. ama saygısızlık yapmak kabul edilemez. dün, bu gün ceza yiyen, uçan arkadaşlar oldu. bu arkadaşların ortak özellikleri eleştirmeyi nefret kusmakla karıştırmaları oldu. bu küçük uyarıyı da ekliyim istedim.
  • 157
    hep aynı noktaya geliyorum ama bizim gibi sıradan ve fakir insanların mutluluğu çok sınırlı. galatasaray da bu mutluluk kaynaklarından biri. galatasaray''ı kötü oynatan 1.derece akrabam olsa bile eleştiririm. ha iyi oynatırsa da başımızın üstünde yeri var ki zaten fazlasıyla övdük, övüyoruz kendisini.
    eleştirinin adı düşmanlıksa düşmanız.
  • 158
    fatih terim'in en büyük düşmanları onu her eleştirene karşı gözü kapalı savunmaya çalışan güruhtur. hoca galatasaray tarihinin yaşayan en büyük efsanesi, kimsenin kolay kolay getiremeyeceği şampiyonluklar getirdi, hakkını ödememizin mümkünatı yok. zaten bunları tartışan da yok. ama 2 senedir futbol olarak gram ileriye götüremediği, izlerken çoğunlukla keyif vermeyen ve iyi antrene edilmediği bariz olan bir takım var ortada. zaten o yüzden avrupa'da avcumuzu yalayıp, ligde deplasmanlarda sürünüyoruz. hocayı bunun için eleştirmezsek avrupa'da avcumuzu yalamaya, haftasonu heyecanla başına oturduğumuz maçları izlerken kanser olmaya devam edeceğiz.
  • 159
    her kötü gidişatta bazı taraftarlarımızın sergilemekten vazgeçmediği tutum.

    bu kötü gidişat sonunda başlayan galibiyet serileri ve mayıs ayında gelen şampiyonluk ile her mecrada ''hocamm, babam, imparator, 8 de kapanır, 18 de ;)" tarzı paylaşımlar ile son bulur.

    şu tutum içinde bulunan taraftarımız feneri falan tutsa ne yapardı acaba? ciddi ciddi samandra'yi basıp kelle isterdi sanırım. sürekli sevinmek isteyen gider liverpool'u, psg'yi , juventus'u tutar. burası galatasaray, burda kan var, gözyaşı var. burada sikis var sikis.
  • 160
    çok ilginç yahu; hocanın 3. döneminin sona ermesi ve milli takıma gitmesinin ardından şu sözlükte bi' hz. isa gibi çarmıha gerilmediği kalmıştı. o günlerde hiç böyle başlıklar hortlamıyor, çok büyük bir çoğunluk kin kusuyordu. ahımız var diye bir tayfa vardı mesela. o ara söz konusu durumdan o kadar yorulmuştum ki; 7 ocak 2015'te şöyle bir entry girmişim: "kendisini aziz yıldırım, yıldırım demirören gibi adamlarla bir tutan arkadaşlar var. allah akıl fikir versin size." (bkz: #1629279)

    yaklaşık 1,5 yıla yakın zaman sonra sözlük tabiriyle destan yazdığım, birçok sözlük yazarından olumlu mesajlar aldığım ve kendisini savunduğum bir entry girmiştim: (bkz: #1929913)

    kısacası kendisine yönelik en sert eleştirilerin ve hatta hakaretlerin olduğu bir dönemde arkasındaydım. benzer bir durum olsa; bugün de dururum ama sırf insanlar kendisini eleştiriyor diye eleştirenlere "düşman" diyen kitlenin karşısına da ilk ben dikilirim.

    defalarca kez yazdık-ettik. eleştirinin olmadığı bir yerde başarı olamaz. başarı olsa da süreklilik sağlanamaz. "tek adamcılık ve biat" bir oluşumun başına gelebilecek en kötü şeydir. kendisini eldeki verilerle geçen sene de, bu sene de eleştirdim ve eleştiriyorum. yapılan eleştirilerin çoğunu da mantıklı buluyorum.

    nedir bu eleştiriler: mesela 2016'da kendisini savunduğum entryde dahi belirtmişim; fazla agresif tavrı. bakın terim son 1 yılda tam 13 maç ceza aldı. dile kolay; tam 13 maç. bu maçların 9'unu ligde çekti. sonuç: kendisinin takımın başında olmadığı 9 lig maçında sadece 3 galibiyet alabildik. federasyon, mhk, 17 takım vsr. herkes size karşı birleşebilir, en ufak falsonuzu kolluyor olabilir ama durum böyleyse siz de ona göre gardınızı alacak, köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyeceksiniz. eğer geçtiğimiz sene şöyle bir ceza olmasa bu takım mayıs ayına gelmeden şampiyon olurdu zaten. puan farkının açıldığı tarih; terim'in ceza aldığı tarih itibariyle başladı. hal böyleyken şu durum nasıl eleştirilmez?

    deplasman karnesi: tudor'un en çok eleştirildiği konulardan biri buydu ama kendisi döneminde de bu durum pek değişmedi. hoca pek kabul etmiyor ancak veriler tam tersini söylüyor. işin kötüsü avrupa'da daha da kötü bir haldeydik. koskoca galatasaray, geçtiğimiz yıl 4 avrupa kupası deplasmanında gol dahi bulamadı.

    iyi oyun istikrarsızlığı: bazı arkadaşlar 1,5 yıldır kötü oynuyoruz diyerek fazla abartıyorlar ama iyi oyun istikrarı bir türlü sağlanamadı. elbette hocanın geldiği ilk dönemdeki orta-saha eksikliği, geçtiğimiz seneye forvetsiz başlaması ve cezalar nedeniyle takımın başında olamaması önemli etkenler ama maalesef tam yeterli değil. 1-2 maç harika bir oyun izliyorsak; peşi sıra 1-2 maç da beklenenin çok uzağında kaldık, kalıyoruz. taraftar da bunları gördüğünden bu yıla kadar oyuna yönelik pek sesini çıkarmadı ama 2 yıl üst üste şampiyon olmuş bir takım gerek hazırlık kampı gerekse ilk 2 resmi maçında da beklentilerin çok uzağında kalınca bir tepki yaşandı. son derece normal bir durum bu.

    bu sözlükte şu an kendisinin düşmanı bir allahın kulu yoktur. belki kişiliğinden, futbol mantalitesinden hoşlanmayanlar vardır ama gitmesini isteyen, düşmanlık eden yoktur. buna zerre inanmam. ben hamza hamzaoğlu'na hakarete dahi karşı çıkmış biri olarak terim'e böyle bir yaklaşımı asla kabul etmem ama dozunda eleştiriye karşı çıkanların da karşısına dikilirim. bırakın insanlar eleştirsinler hocayı. 9 yılda 8 şampiyonluk yaşamış, kulübün yaşayan en büyük efsanesinin gitmesini isteyen delidir zaten.
  • 161
    ben de hiçbir zaman var olmamış nefrettir. benim gibi çok az galatasaraylı var sanırım hoca'dan hiçbir zaman nefret etmeyen veya ona hiçbir zaman kızmayan, kızamayan. gelecek ne getirir bilinmez ama ben hocadan hiçbir zaman nefret etmeyeceğim.

    sözlük ben 20 yaşında 21'inden giden bir galatasaraylıyım. ortaokula giderken 36 puan fark yediğimiz sene okulda madara olurdum. yahu derdim ben doğduktan sonra niye her şey ters gider. eski maçları izlerdim hep ama abim ulan sen kacirdin ne günlerdi be falan diyip hep bir moral bozma çabaları içinde sınır ederdi beni. 2006 ve 2008 şampiyonluklarını hatırlıyorum. birinde 7 birinde 9 yaşındayım. futbola kafam çocukken de basardı en azından 10 yaşında cm oynayan bir çocuktum ama bu yaşlarda yaşanan şampiyonluklar böyle ulan ne günlerdi dedirtmiyor. çünkü tam anlamıyla hissedemiyorsun durumu.

    berbat bir dönemden geçerken 2011 yazında takımın başına fatih terim geldi. milli takımdan tanıyoruz tabii ama bu gözler onu hiç canlı canlı kulübede görmemiş. bir heyecan sardı içimi benim ama nasıl yani anlatamam. abime dedim fatih terim geldi ne olacak, verdiği cevap aynen şuydu: "şimdi her şey çok güzel olacak.". ilk doyasıya şampiyonluğumu yaşattı bana hoca hem de ne şampiyonluk kadıköy'de... evden bir çıktık doğru florya'ya. o meşhur florya'da çekilen kalabalığın fotoğrafını görünce hala duygulanıyorum çünkü diyorum ya ilk defa bir şampiyonluk böyle hissettiriyor.

    2012-2013 sezonu artık şampiyonlar ligi var sırada. cl'de deli gibi de top oynuyorduk aslında ama ilk 2 maçı kontra'dan yediğimiz gollerle kaybettik resmen. manchester'a kök söktürdük ama olmadı. braga evimizde 2 tane attı ama iyi oynuyoruz kızamıyorsun da. tabi hocayı da 1 senedir tanıyorum daha nerden bilelim adam zor seviyor. son 4 maçta 10 puan aldık çıktık gruptan. bu arada manchester maçına götürdü abim beni bir kombine ile geçtik. 13 yaşındayım ama çocuk gibi giyinip dizlerimi kırıyorum polisler laf etmesin diye. allah herkese böyle abi nasip etsin manchester maçı unutulmaz bir maçtı ama en unutulmazına sıra gelecek.

    schalke geldi son 16'da biraz zora soksak da deplasmanda bitirdik işi yine. dedik ya adam zor seviyor abi*. ilk defa adam gibi şampiyonlar liginde izliyorum galatasaray'ı diyorum ki oh be ben de görüyorum avrupa'da başarı, artık benim de ulan ne maçtı ve avrupa'yı dize getirdik diyebileceğim çocuklarıma anlatabileceğim anılarım var.

    çeyrek final'e çıkmışız takımda drogba, sneijder var diyorum ki bu adam nasıl bir hoca 1.5 senede dünya devi yaptı takımı. galatasaray budur diyor ve galatasaraylı gibi hissettiriyordu bana.

    çeyrek finalde rakip real madrid tabii. deplasmanda madrid'te 3 tane atıyorlar bize. ama yine kötü oynamıyoruz aslında biraz kalite farkı ortaya çıkıyor, hakem ilk yarı penaltımızı vermiyor vs. yine de yeniliyoruz ama gurur duyuyoruz hocanın söz verdiği gibi.

    2. maç için real madrid için istanbul'a geliyor abim de alıp götürüyor beni maça. stadta hiç görmediğim kadar iyi bir atmosfer vardı. tüyler diken diken oluyor. ingiliz gibi hissediyordum sanki. ya biz artık hep buralardayız başta hoca varken diyorsun. ronaldo geliyor canlı canlı izliyorsun ama önemsemiyorsun sende de drogba var abi yıldız futbolcu görmemişiz sanki*.

    maç başlıyor erken bir gol yiyoruz ofsayt falan bekliyoruz ama nafile. taraftar kendini bırakmıyor, desteğe devam ediyoruz. diyoruz bari yenelim ya çünkü ilk golü de yiyince tura inanan fazla yoktu. ilk yarı bitiyor adamlar iyi abi konuşmaları geçiyor aramızda. ikinci yarı eboue atıyor bir tane durum 1-1 herkes dakikaya bakıyor ulan 4 tane daha atılır mı aq madrid'e surat ifadesiyle. öyle bir oynuyoruz ki ikinci yarı belli ama atacağız. top nerede bizim takım orada. çok da koşmuyor gibiyiz böyle kaybettiğimiz top direk bizde kalıyor ama. iyi yayılıyoruz sahaya her yerdeyiz, sağ-sol-orta her yeri kullanıyoruz. derken önce sneijder sonra da drogba yazıyor peş peşe. herkes birbirine bakıyor yoksa mı lan diye. o yaşanan turu geçer miyiz heyecanı bile yetti aslında bize. son dakikalarda ağlaya ağlaya bir elde peçete burun siliyoruz diğer el havada ölüm varmış korku varmış söylüyoruz. maç bitti beste devam ediyor hala biz de bekliyoruz. yarım saat çıkmadık stad'tan hoca gelsin, topçular gelsin bağrımıza basalım diye.

    gerçekten öyle şeyler yaşattı ki bu adam uğruna ölmeye değer. bana galatasaraylılığı, galatasaray'ın nasıl olması gerektiğini öğretti.

    bir sonraki sene malum kovduk hocamızı. bana yaşattıklarından dolayı bir umut hep bekledim. buluşuruz bir gün elbet dedim. sonunda da kavuştuk.

    anlattıklarımdan dolayı ben hiçbir zaman anlayamayacağım bu nefreti. belki çok vefalıyım, belki ben abartıyorum ama beni gerçekten galatasaraylı yapan, sevinçten ağlatan, hiç hissetmediğim hisleri hissettiren bir adamdan nasıl nefret edebilirim ki?

    edit: imla
  • 164
    gönlünüzce eleştirin hatta bol bol eleştiri yapın. insan doğası hata yapacaktır hiç kimseyi putlaştırmamak gerekiyor.
    her seferinde şu başlığı eleştirildi diye gelip yazmak çok saçma zaten çok net anlaşılıyor kimin ne amaç ile yazıldığı.
    fatih terim zaten kulübün efsaneleri arasına girdi kimse bunu inkar edip konuşamaz ama bu maçta * yaptıklarınında dolayı 10 yıl sonra arkasından konuşulmayacak. şuan durumu, takımı, oyunu konuşuyoruz. olay bu kadar her seferinde düşmanlık düşmanlık diyip susturmayın milleti. bizi diğer takımlardan ayıran da bu fatih terim de olsan eleştirilirsin.
  • 165
    25 ağustos 2019 galatasaray konyaspor maçından sonra twitterda troller hoca istifa diye hashtag açmış. tamam burada eleştiririz, analiz ederiz her şey sevgimizden. yedirmeyiz.

    benim adım galatasaraylı bir futbolcudan geliyor. babam neredeyse ablama koyacakmış o adı da bizimkiler zor ikna etmiş. babam zamanında çok zenginmiş, 2000 yılında tüm avrupa deplasmanlarına gitmiş. karda kışta her deplasmana da. sonrasında tekstil sektörü bitti, mahvoldu. babam da battı. borç içinde kaldı. bazı arkadaşları intihar bile etti. hayatta en sevdiği şey galatasaray'dır. emirates cup'ta bile mahalleyi inletirdi. gün geldi babam tüm gün takip etmekten başka bir şeyi olmadığı galatasarayımın maçlarını izleyemez oldu. st petersburglar, kopenhaglar, monacolar gezen babam digiturk alamaz oldu. (o ekonomik durumda bile hiç unutmam bir gece ben şımarıkça forma istiyorum diye ağladığım geceden sonraki sabah başucumda 100. yıl formamızı tam takım bulmuştum, sekiz yaşındaki çocuk istemiş diyemiyorum bugün bile. kızıyorum kendime hala) işte o adam fatih hocamın, canım hocamın geldiği gün hiç düşünmeden digiturk'u aradı. benim gözlerimden yaş aktı. belki neyden kısacaktı onun için bilmiyorum. en son ne zaman üstüne başına bir şey aldı bilmiyorum. en son ne zaman babamdan bir kuruş istedim bilmiyorum. alamadı yine de fakat bir önemi yok. bir his takımı değil mi galatasaray?

    hala abim kombinesini, digiturk playini verdiğinde bana, ilk küs olduğu babama veririm. ailesini yıkmış, hayatını yerle bir etmiş tek şeyi babamın bu takım. ben nerede kalmıştık twitini babamın gördüğü an için bile hakkını ödeyemem fatih hocamın. iyi ki varsın.
  • 166
    biat derecesinde terimci olanların uydurduğu bir hayali düşman bu kavram. kimsenin nefret düzeyinde terim düşmanı olduğunu görmedim ben. ne burada ne başka yerde. herkes sizinle aynı şeyi düşünmek zorunda mı? aksi düşünce düşmanlık mı?
    fatih terim'in bir iki maçlık performansını, bazı kararlarını baz alarak hakkında olumsuz bir şey söylediğimizde düşmanı mı oluyoruz? ya da geçmiş tüm başarılarını reddetmiş mi oluyoruz? söz konusu insan tanrı mı?
    futbolda dün yoktur arkadaşlar, vefa da yoktur. hele de galatasaray gibi yarışmacı ve öncü takımlar için. bakın jose mourinho gibi tarihin en başarılı 10-20 hocasından biri şu an tükendi. a klas düzeydeki hiçbir takımda iş bulamaz hale geldi, yorumculuk falan kovalıyor. kimse ah sen porto gibi takımla cl kazandın, ah babam sen interle bile cl kazandın al sana real madrid demiyor. sen gelişen futbola ayak uyduramıyorsun, kendi aldığın topçuyla bile anlaşamıyorsun diye kovdular en son. kimse ona vefa göstermedi.
    mesela ben galatasaray'ın 2 senedir (evet kazandığı 4 kupaya rağmen) keyif veren futbol oynadığı tek bir maçını hatırlamıyorum ki bu sürede 6, 7 gol attığı tonlarca maç oldu. bir sistem dahilinde futbol oynadığımıza da şahit olmadım. evet bu oyun ligde sonuç verdi ve fatih terim'in artık genlerine işleyen son düzlükte yarış kaybetmeme efsunuyla beraber başarı da getirdi ancak en ufak eleştiri getirene hain damgası vurulan bu teknik adam hiç hata yapmadıysa ve biz tamamen düşmanlıktan eleştiriyorsak neden 2 sezondur malum takım puan kaybetsin diye her hafta dualarla maç izliyoruz? nasıl 8 puan geriye düşebiliyoruz? forvetimiz yok diye mi? devre arasında geldi o forvet ve devre arasında 5 olan fark maç fazlasıyla 11 oldu ikinci devre. 8 puan geriden gelmek başarı ama 8 puan geriye düşmek normal mi? oyuncularımız cezalar aldı diye mi? e malum fenerbahçe maçında 2-0 sonrası gevşeyen ve düşen takımına hiç müdahale etmedin ki hocam. yani değişikliği falan bırak, yanına çağırıp taktik vermedin oyuncularına. sonra da yardımcıların oyuncularınla bir olup meydan savaşı yaptı. 2-0'da skoru tutabilsen fenerbahçeliler başlarını eğip gidecekti. skora ortak olunca olaylar değişti. kaybedilen puanlarda, derbilerde falan birilerinin hatası olmalı. yani bi hata var ortada ama kimin belli değil. genelde belhanda'ya çıkıyo faturası ilginç şekilde.
    mesela haftaya derbi varken iç sahada 2-0 öne geçiyorsun, kart sınırındaki stoperini kenara almıyorsun ve adam kart görüp cezalı duruma düşüyor. hoca hata yaptı diyen hain oluyor ne hikmetse.
    son zamanlarda bir de taraftarın az derdi varmış gibi basın toplantılarında beyin jimmastiği yaptırıyor bize. bugün dediklerini herkes farklı anlamış. net konuşmuyor. cümleler hep muallak. başkancılık oynuyor. ya konuya yönetim çok uğraştı çok didindi diye başlayıp ah bir orta saham olsa ah bi stoperim olsa diye bitirdin, e demek ki uğraşmamış yönetim? maç hakkında soru almamak için falcao'dan girip takımda 40 tane orta saha varken ah orta saham olsa diyosun. nzonzi, seri, belhanda, donk, selçuk(bunu ben adamdan saymıyorum ama sen her maç oynattığına göre saymalısın) bunlar orta saha as olarak oynattıkların ve oynatabileceklerin. jimmy, ömer, atalay, feghouli(mecbur kalırsan) ile de yedekledin mi bitti gitti. daha ne orta sahası? kontenjan mı var, yerli oyuncu zaten bulamıyoruz bir yabancı hakkımızı da gidip rotasyon oyuncusuna mı kullanalım? stoper diyorsun. geçen sene as iki stoperinin yedeği ahmet-semih'di. öyle şampiyon oldun. ahmet-donk daha iyi rotasyon. elinde tek forvetin diagne iken sen rotasyona girip kadroyu şişirecek adam düşlüyosan bi şey diyemem sevgili hocam. falcao'nun bu maliyette olacağını belki acemi başkan mustafa cengiz tahmin edemez ama bu takımda drogba ile çalışmış, hagi ile çalışmış sen edebilirsin hocam. bu işi baştan veto etmediysen, şimdi bize maliyet deme hocam. bize 2 aydır senin çok çabaladılar dediğin yönetim hayal sattı, 2 aydır bekliyoruz, en başından düşünülmesi gereken bir şeyi en sonda düşünüp vazgeçtik diye kimseye anlatamazsım hocam.
    futbolda mutlak doğru yok. ben aykut kocaman'ın oynattığı kabız futbolu seven adam bile tanıyorum. kaos futbolu seven de olabilir, saygım sonsuz. hocamızın hatrı ve kredisi adına katlanırım da orta sahası nzonzi-seri-belhanda olan takımın pasla hızlı çıkamamasına ama sonuç görmek isterim. futbol bir sonuç oyunudur, sonucumuzu aldık elhamdurillah der devam ederim. e ama hem futbol yok hem sonuç yoksa ben de iki kelam edince düşman olmayıvereyim.
  • 167
    galatasaray sözlükte olmaması gereken şey.

    ancak 19/20 sezonunda elde çok iyi bir kadro var ve takımin hiç bir oyun planı yok. üzerine de sürekli kaybettiren bir selçuk ısrarı mevcut. linnes gibi bazı futbolcuların hep arka plana ittirilmesi var. iste bu eleştirilir.

    sözlüğün amaçlarından biri bunları konuşmak değil mi? hatalı işler yaparken fatih terim'i elbet konuşacaz. konuşacaz ki kamuoyu oluşsun.
  • 168
    net bir şekilde vardır. 9 sezonda 8 şampiyonluk kazanmış, son iki sezonun şampiyonu olan hocayı isminden bağımsız olarak söylüyorum ikinci haftada istifaya davet eden haindir.

    bu sene ali koç denen yalı çocuğunun twitter'da troll ekibi kurduğu çok net belli oluyordu. anladığım kadadrıyla buraya da sirayet etmiş. sosyal medyanın çileleri de bu adamlar.
  • 169
    böyle bir kavram vardır, hatta burada bile rastlanabilir. ancak şu da unutulmamalı, eleştiri ve düşmanlık farklı şeylerdir. daha önce birçok yazar arkadaşımızın da belirttiği gibi kötü oyunu, oyuncu tercihlerini veya oyun planı sorgulamak düşmanlık olarak betimlenemez, eleştiri olarak adlandırılır.
    düşmanlık dediğimiz ise kişiliğe hakaret, daha ligin ikinci haftasında istifa istemek şeklinde olur. yani aslında bu konuyu en kolay anlayabilecek taraftar kitlesine sahibiz; biat etmek anlamsız ama düşmanlık kabul edilemezdir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın