• 545
    (bkz: ırkçılık)

    direkt gireyim; "black lives matter" hareketinin, mottosunun bir nebze amacından sapmaya başladığına inanıyorum.

    abd'de ikamet etmeyen ve siyah olmayan bir bireyin abd'deki renk ırkçılığı hakkında yüzde yüz fikir sahibi olabilmesinin imkanı yok. söz konusu kitle yüz yıllardır renk ırkçılığıyla karşı karşıya ve artık ciddi bir birikmişlik hali var. bizler bunu anlayabiliriz fakat hissedemeyiz, özümseyemeyiz.

    yapısal açıdan hiçbir benzerliği olmasa da blm'nin gelişim sürecini gezi parkı olaylarının gidişatına benzetiyorum. üstüne basa basa yinelemek istiyorum, herhangi bir benzerlik ve/veya aynı amaç gibi bir vaziyetin olmadığının farkındayım, değinmek istediğim detay yalnızca gidişattan ibaret. her şeyin son derece saf bir protestoyla başladığı gezi'de durum bir zaman sonra bambaşka bir yöne dönmüştü maalesef. george floyd'un insanlık dışı bir biçimde öldürülüşü sonrası patlayan blm'nin gelmeye başladığı nokta da beni kenarından köşesinden rahatsız etmeye başladı.

    entry'i yazmaya başlamadan önce daily mail'de şöyle bir haber okudum:

    --- alıntı ---

    siyah bir abd vatandaşı, autozone çalışanı olan beyaz bir abd vatandaşını bıçakladı. polisin siyahlara karşı gösterdiği şiddetin videolarını izledikten sonra bir beyaz öldürme ihtiyacı hissettiğini ifade eden...

    --- alıntı ---

    blm başlangıç itibarıyla harika bir dik duruş örneği lakin şiddet şiddeti teşvik ediyor. buna medya da bir güzel çanak tutuyor, insanları nefis bir şekilde parçalıyor.

    işin sporla alakalı kısmına gelirsem; nba oyuncu havuzunun %70'i siyah oyunculardan oluşuyor. blm'nin en sert ve yoğun şekilde eyleme döküldüğü organizasyon da doğal olarak nba. ben luka doncic'in clippers-mavericks çeyrek final serisinde* uğradığı muamelenin, ek olarak siyah takım arkadaşlarının kendisine çok da destek olmamasının altında bir reaksiyonun yattığına inanıyorum. sanki doncic üzerinden bir mesaj verildi gibi. büyük yanılıyor da olabilirim tabii. diğer taraftan nba yönetiminin yine bu seri özelinde bazı konulara göz yumduğunu düşünüyorum. blm'nin gücü karşısında hakkaniyetten geri adım atıldığına, tepki çekmemek adına adaletsizliğe "olur" dendiğine inanıyorum.

    nhl organizasyonu blm hareketine direkt olarak dahil* olmadı. çeşitli hashtag'lerle ve sloganlarla destek oldu fakat olabildiğince uzak durdu birtakım şeylerden. tabii ki linç edildiler. linç sözcüğü mübalağa olsa da ciddi şekilde reaksiyon gördükleri bir gerçek. abd tandanslı birçok medya kuruluşu nhl'in ırkçılığın karşısında değil de yanında durduğuna dair yazılar paylaştı. nhl ise açıklamasında "maksimum spor" vurgusu yaptı. nhl'in oyuncu havuzundaki siyah oyuncu popülasyonu sanıyorum %5 bile değil, haliyle nhl'in bu yönde bir duruş sergilemesi çok da anormal gelmedi şahsen bana.

    blm hareketinin gelmeye başladığı noktadan rahatsız olmaya başlayan siyah sayısı gittikçe fazlalaşmaya başladı okuduğum kadarıyla. eylemin kendisine ve çıkış noktasına herkes sahip çıkıyor fakat "hak değil, ayrımcılık isteyen kitle" kalabalıklaştıkça motto anlamını yitirmeye başlıyor. "all lives matter" vurgusu da bu sebepten ötürü daha yüksek sesle dillendirilmeye başladı.

    dengeyi iyi kurmak, koşullar ne olursa olsun adalet terazisini kararında ayarlamak şart. blm'nin sporun doğasını bozmasını istemiyorum. umarım en kısa sürede bazı şeyler rayına oturur yoksa işin gittiği yer tatsız bir hal almaya başladı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın