12565
koşar adım kaosa gidiyormuş hissiyatı yaratıyor şu günlerde. malum transfer dönemi başladı, geçen sezonun ortasında gelmiş bir hocamız var ve zor bir işi başarıp çifte kupa kazandı doğal olarak kendisinden yeni sezon için beklentiler takımı daha da ileri taşıması. bunun yanında hamza hoca 6 aydır bu takımın başında daha dün gelmedi, futbolculuk döneminde de içerisinde bulunduğu bir camiada iç ve dış dinamikleri medya baskısını çok iyi biliyor olsa gerek bundan şüphem yok.
transfer dönemi başlarken göz önünde bulundurulması gereken konular vardı. bir yedek kaleci, sağ bek ve forvet şart oğlu şart bu takıma. elbette bir yerli sol bek alternatifi, orta saha ve kanat oyuncusu da kadroya dahil edilirse tadından yenmez ancak onlara gelene kadar önce 40'ı bulan futbolcu sayısını makul rakamlara çekmek gerekir. fakat bizde kadrodaki oyuncu sayısını azaltmaktan ziyade eldekilerle sözleşme yenileme merakı aldı gidiyor. bunun yanı sıra benim dikkatimi çeken ve sinirimi bozan başka şeyler de var tabii.
1-) sabri'nin saha içindeki huzursuz ve keyifsiz hali hepimizin malumu bu seneyi kurtarmış ve tarık'tan daha iyi bir alternatif olsa da tarık'ı bu kontratla gönderme şansımız ortada yokken gözü kapalı 11'e yazarım diyemediğim bir sabri'yle neden kontrat uzatıyoruz.
2-) 7-8 senedir kulübün iliğini sömüren aydın'la sözleşme yenileme ihtimali bile tüylerimi diken diken ediyor zaten, adamın attığı 3 golü birde asistini hatırlarım onca zaman içerisinde. ha patladı, ha patlayacak dedik elde patladı yeter artık bizim de sabrımızın bir sınırı var.
3-) mert günok'un sözleşmesi bitmişken ve bizde yedek kaleci arıyorken böyle bir fırsatı yönetim-hoca ikilisi nasıl olur da değerlendirmez. hadi desem ki ilk 11 oynamak istiyordu ondan gelmedi adamın temsilcileri bugün bir radyo yayınına bağlanıp "galatasaray ilgi göstermedi bu sebepten mert bursa'ya gitti" dedi. iş bilmezlikte son nokta.
4-) konoplyanka, de jong vs vs piyasada bir dolu bonservissiz oyuncu varken ve bunların büyük kısmı senin kadrona büyük ivme kazandıracak adamlarken beklemek nasıl bir stratejinin ürünü?
5-) bilal transferi üzerinden vizyonsuz yeaa geyiği yapacak değilim. bilal türkiye ligi için gayet yeterli ve skora etkisi olan bir oyuncu bir çoğumuzu şaşırtacağını düşünüyorum ancak bugün medyada dolanan güray ihtimali dahi insanı güldürüyor. yahu bizim önceliğimiz sol bek değil, yabancı sınırı kalkmış türkiye liginin orta yaşlı vasat futbolcusuyla galatasaray'ın ne işi olur?
6-) yanlış hatırlamıyorsam hoca bir yerde verdiği röportajda niasse tipi hızlı forvete ihtiyacımız var neden olmasın demiş. biraz olsun futboldan anladığımı düşünürüm çok açık şekilde hızlı forvet işini bir iki sene daha burak'la götürürüz, bizim derdimiz ayağı yere sağlam basan, havadan güçlü, sırtı dönük oyanayabilecek bir forvet transferi olmalıyken hızlı forvet ne alaka?
ha derseniz ki bu belki de hedef şaşırtmaca onuda mantığım almıyor, hedef şaşırtacağım diye ligde orta sıra takımlarında oynayabilecek isimleri telaffuz edip kendine güldürmenin, taraftarı kanser etmenin hiç bir elle tutulur tarafını görememekteyim. diyeceğim o ki; kimse sezon ortasında gelip iki kupa kaldırmış hocaya pılını pırtını topla git deme hakkına sahip değil elbet bazı şeyleri eleştireceğiz ancak hamza hamzaoğlu bu takımın hocası olmayı haketti. bununla beraber unutmamak gerekir mesele zirveye çıkmak değil çıktığın yerde kalmayı başarabilmektir. bunu yapabilmek içinde her gün başka bir programda şöyle transfer olacak, böyle oyuncularla ilgileniyoruz falan tarzı açıklamalar yapmak bana lüzumsuz geliyor. tabii bu durumda tek sorumlu hamza hoca da değil. başkan ve yönetiminin iş bilmezliği had safhada ayakta uyuyorlar adeta.
yoksa ahmet gelmiş, mehmet gitmiş, podolski olmuş huntelaar bitmiş çokta dert değil bizler için. galatasaray victoria, saidou, fleurquin gibi oyuncularla da şampiyon olmayı başarmış bir gelenektir.
transfer dönemi başlarken göz önünde bulundurulması gereken konular vardı. bir yedek kaleci, sağ bek ve forvet şart oğlu şart bu takıma. elbette bir yerli sol bek alternatifi, orta saha ve kanat oyuncusu da kadroya dahil edilirse tadından yenmez ancak onlara gelene kadar önce 40'ı bulan futbolcu sayısını makul rakamlara çekmek gerekir. fakat bizde kadrodaki oyuncu sayısını azaltmaktan ziyade eldekilerle sözleşme yenileme merakı aldı gidiyor. bunun yanı sıra benim dikkatimi çeken ve sinirimi bozan başka şeyler de var tabii.
1-) sabri'nin saha içindeki huzursuz ve keyifsiz hali hepimizin malumu bu seneyi kurtarmış ve tarık'tan daha iyi bir alternatif olsa da tarık'ı bu kontratla gönderme şansımız ortada yokken gözü kapalı 11'e yazarım diyemediğim bir sabri'yle neden kontrat uzatıyoruz.
2-) 7-8 senedir kulübün iliğini sömüren aydın'la sözleşme yenileme ihtimali bile tüylerimi diken diken ediyor zaten, adamın attığı 3 golü birde asistini hatırlarım onca zaman içerisinde. ha patladı, ha patlayacak dedik elde patladı yeter artık bizim de sabrımızın bir sınırı var.
3-) mert günok'un sözleşmesi bitmişken ve bizde yedek kaleci arıyorken böyle bir fırsatı yönetim-hoca ikilisi nasıl olur da değerlendirmez. hadi desem ki ilk 11 oynamak istiyordu ondan gelmedi adamın temsilcileri bugün bir radyo yayınına bağlanıp "galatasaray ilgi göstermedi bu sebepten mert bursa'ya gitti" dedi. iş bilmezlikte son nokta.
4-) konoplyanka, de jong vs vs piyasada bir dolu bonservissiz oyuncu varken ve bunların büyük kısmı senin kadrona büyük ivme kazandıracak adamlarken beklemek nasıl bir stratejinin ürünü?
5-) bilal transferi üzerinden vizyonsuz yeaa geyiği yapacak değilim. bilal türkiye ligi için gayet yeterli ve skora etkisi olan bir oyuncu bir çoğumuzu şaşırtacağını düşünüyorum ancak bugün medyada dolanan güray ihtimali dahi insanı güldürüyor. yahu bizim önceliğimiz sol bek değil, yabancı sınırı kalkmış türkiye liginin orta yaşlı vasat futbolcusuyla galatasaray'ın ne işi olur?
6-) yanlış hatırlamıyorsam hoca bir yerde verdiği röportajda niasse tipi hızlı forvete ihtiyacımız var neden olmasın demiş. biraz olsun futboldan anladığımı düşünürüm çok açık şekilde hızlı forvet işini bir iki sene daha burak'la götürürüz, bizim derdimiz ayağı yere sağlam basan, havadan güçlü, sırtı dönük oyanayabilecek bir forvet transferi olmalıyken hızlı forvet ne alaka?
ha derseniz ki bu belki de hedef şaşırtmaca onuda mantığım almıyor, hedef şaşırtacağım diye ligde orta sıra takımlarında oynayabilecek isimleri telaffuz edip kendine güldürmenin, taraftarı kanser etmenin hiç bir elle tutulur tarafını görememekteyim. diyeceğim o ki; kimse sezon ortasında gelip iki kupa kaldırmış hocaya pılını pırtını topla git deme hakkına sahip değil elbet bazı şeyleri eleştireceğiz ancak hamza hamzaoğlu bu takımın hocası olmayı haketti. bununla beraber unutmamak gerekir mesele zirveye çıkmak değil çıktığın yerde kalmayı başarabilmektir. bunu yapabilmek içinde her gün başka bir programda şöyle transfer olacak, böyle oyuncularla ilgileniyoruz falan tarzı açıklamalar yapmak bana lüzumsuz geliyor. tabii bu durumda tek sorumlu hamza hoca da değil. başkan ve yönetiminin iş bilmezliği had safhada ayakta uyuyorlar adeta.
yoksa ahmet gelmiş, mehmet gitmiş, podolski olmuş huntelaar bitmiş çokta dert değil bizler için. galatasaray victoria, saidou, fleurquin gibi oyuncularla da şampiyon olmayı başarmış bir gelenektir.