• 1165
    birazdan şantiyesine gideceğim efsane.

    müdürüm ''git bak bakalım şantiyesine bize bir iş çıkabilir'' dedi. '' girişi arka taraftan galiba '' diye ekledi.

    içimden ''arka taraf ne amk eski açık lan orası'' dedim. cevap olarak ise ''tabi müdürüm bir bakayım iş var mı yok mu'' dedim.

    duygusallık had safhada. 1 saate sami yendeyim. var mı lan böyle bir şey. oralarda biraz takılayım da öğle vaktine orjin'de bir köfte yiyeyim.
  • 1453
    1987 doğumluyum ve 2013 mayıs ayına kadar izmirde yaşadım.
    o nedenle yaşım yetmesine rağmen sadece 4 kere mabedimize gidebildim;

    (bkz: 23 nisan 2000 galatasaray denizlispor maçı)
    (bkz: 21 nisan 2002 galatasaray ankaragücü maçı)
    (bkz: 25 ekim 2006 galatasaray bursaspor maçı)
    (bkz: 28 mart 2010 galatasaray fenerbahçe maçı)

    istanbul dışında yaşayan her taraftarın içinde sami yen bir uktedir. çünkü ne kadar gitme şansı olursa olsun çokça gidememiştir.
    ben izmirde ise biraz daha şanslıydım, hatırlayanlar vardır, 90larda çoğunlukla altay 1.ligde olduğu için atatürk stadyumunda bir çok defa galatasaray oynadı o dönemlerde. sami yen'i göremesek de takımımızı her yıl en az bir kere izleme şansımız oldu.
    altay'ı 8-1, 5-1, 6-0 yendiğimiz bir çok maçı izleyebildim.

    en büyük hayalim ise 13 yaşına kadar mabedimize gidebilmekti, çok şükür deplasmandaki leeds maçı dönüşü ilk maçımız olan denizli maçı ile bunu gerçekleştirdim;

    (bkz: 23 nisan 2000 galatasaray denizlispor maçı)

    kazanamasak da o günkü atmosferi hayatım boyunca unutamam aklımda hala;

    avrupa'da destan yazar bizim aslanlar,
    rakipler duyunca adından korkar,
    göklerde yıldızdır gönüllerde ay,
    kupayı alacaksın galatasaray

    tezahüratı da yankılanır. annem ve babamla yeni açık altta izlemiştik.

    sonrasında ise 2.gidişim yine bir nisan ayına, 23 nisan tarihine denk gelir. babam o zamanlar istanbulda çalışıp, her haftasonu annemle benim yanıma izmire geliyordu. her uzun tatilde de biz babamın yanına gidiyorduk. iş yeri baya yeni açığın arka tarafındaydı, o zamanlar tatlıses lahmacunun hemen üzerindeki binadaydı. karaborsacılardan, maçtan 20 dk önce filan bilet bularak bizi maça sokmuştu. annem ve çok yakın bir arkadaşımla eski açıkta izlemiştik, eğer fener o gün trabzon'a kaybetse şampiyonluğu ilan edecektik;

    (bkz: 21 nisan 2002 galatasaray ankaragücü maçı)

    ondan sonra malesef, her yıl gene istanbula gelsem de maça gitme şansım olmadı. babam da yanımıza izmire dönmüş, liseden sonra üniversite için izmirde kalmaya karar vermiştim.4 yıllık ara sonrası bu sefer bir 29 ekimi fırsat bilerek, o zamanki adıyla fortis türkiye kupasında, bursa ile oynadığımız maça yeni açık üstte kuzenim, eniştem ve babamla gittim;

    (bkz: 25 ekim 2006 galatasaray bursaspor maçı)

    bu kadar zaman sonra tabii ki en büyük hayalim, bir derbi maçını izlemekti. malesef bu dileğim buna çok üzüldüğümüz bir maç ile oldu;

    (bkz: 28 mart 2010 galatasaray fenerbahçe maçı)

    gsbonus yeni yeni çıkmıştı ve öncelikli bilet satışı yeni yeni gelmişti, annemin karşıyaka çarşıda gittiği bir kuyumcusu vardı*, sürekli galatasaray muhabbeti yapıyorlarmış. maç biletleri biletix ile satılıyordu. o zamanlar, biletix saat 10:00'da sistemi açardı ama siteye girmek ne mümkün, ve d%r'larda sıraya giriyordu herkes bilet almak için, annem de çaycı abiden rica etmişti. (güvene bakın, adama kartı, üzerinde postit'le şifresini yazarak vermişti) biletlerin çıktığı anda ben internetten yüklendim olmadı, tabii ki moralim bozuldu. ama iyi haberi bu çaycı abi sayesinde aldım kendisi bir bilet alabildi ve bu sayede maça gidebilmiştim. annem de bari teyzenlerde kalırız hep beraber gidelim istanbula dedi, ne güzel güle oynaya gittik. planımıza göre maç çıkışı beni alacaklar ve arabayla direkt izmire dönecektik. öyle de oldu. ama tabii moraller bombok.
    bu arada anneme sorsanız o golü leo franco değil, ben yedim.
    hatta abartmıyorum selçuk değil, ben attım.
    bütün cenabetliği ve yenilmemizi bana bağladı.
    ama cidden yıkılmıştım, kahrolmuştum...
    o gün arabada annem bir daha ben gidemezsin maça dedi.

    zaten sonrasında 2010 aralıkta doğubayazıt'a kısa dönem askerliğim için gittim. 5 ay boyunca oradaydım. ve geçirdiğimiz en rezil sezon olan, 2010-2011'in 2.yarısı takımdan uzak kalmayı değil, kendimi düşündüm. tabii ki her hafta rezil oyunlarımızı izledim, kahroldum ama uzak olmak iyi geldi açıkçası.

    askerdeyken ben sami yen yıkıldı, ve arena'ya taşındık. bu arada da askerden döndükten sonra izmirde ilk işimi buldum, artık kendi paramı kazandığım için arena'ya meşhur süper final senesi adımımı attım;

    (bkz: 5 kasım 2011 galatasaray mersin idman yurdu maçı)

    yine galibiyet olmadı tabii , annemin bana senin yüzünden kazanamadık söylemlerini de çektim biraz. musleranın kurtardığı penaltı ve pegasus alt ile arena ile tanışmam gerçekleşti. açıkçası sami yen sonrası, arena bana güzel gelmeyen bir staddı. yani daha güzel ve iyi bir stad yapabilirdik diye düşünüyordum, ta ki stadı görene ve içine girene kadar..

    ve harikulade, rakiplerimize adeta vura vura top oynayarak müthiş bir sezon geçirdik.
    süper final geldi çattı. takım hocamızla ateş ediyor ve süper finalin ilk haftası inönü'de bjk galibiyeti sonrası şampiyonluğa bir adım yaklamış olarak fenerbahçe maçına şampi olmak için çıkıyorduk.
    ama tabii ki rahat durmadım, annemin olur onayını ve * izni aldım ve yine bir 23 nisan tatilini fırsat bilerek arena'daki ilk derbime gittim;

    (bkz: 22 nisan 2012 galatasaray fenerbahçe maç)

    fazla yoruma uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. olanları biliyorsunuz. hızlıca geçiyorum burayı.
    2 gün sonra döndüm izmire. kadının ağzını bıçak açmıyor, hoşgeldin bile demeden ilk lafı;
    "bir daha ben hayattayken galatasaray maçına gidersen sana analık sütümü helal etmem" oldu.

    aslında haklıydı, bu sefer stoch değil golü ben atmıştım. ne desem boştu kendi cenabetliğime inanmaya başladım.
    allahtan şampiyonluk geldi, sonraki sene çok güzel bir sinerji yakaladık.
    ve 2013 mayısta ise yeni işim için istanbula taşındım. ve bu kadar yıllık galatasaray aşkından sonra kombine almasam olmazdı.
    öncelikle durumu uzun uzadıya anlattım ve en sonunda başımda ekmek kırmaya ikna ettim, ve izniyle kombinemi aldım. o günden beri de tt arena’da doğu üstteyim. sami yen’i çok özlüyorum ama arena’yı da çok seviyorum.

    sami yen'den yola çıktık, arena'yla devam ettik hikayemize, konu nereler geldi. son bir ukte ile bitireyim
    belki merak etmişsiniz, annemin de arena ile tanışması aşağıdaki maç ile oldu ;

    (bkz: 22 ekim 2016 galatasaray trabzonspor maçı)

    arkadaşımın doğumgünü için sözüm vardı, kendi biletimi ona verdim, babama da bir bilet aldım. beraber gittiler. ve o sezonki cenabetliği ve başarısızlığı kendine bağlıyor :)
    şimdi de tutturdu bir daha maça gelmem diye, ama en yakın zamanda ikna edip götüreceğim onu!

    çok özlüyorum be sami yen'i....
  • 816
    bu akşam sokakta* buluşup içine son kez girmeye çalıştığımız mabedimiz.grupta elmyra ve nutella da vardı.elmyra girmeyi başaramadı.

    içeri adımımı attığım ilk anda dizlerimin bağı çözüldü.resmen evimize kazma-kürek sallıyorlardı arkadaşlar.resmen vardiyalı olarak evimizi yıkıyorlardı.ve elimden gelen tek şey ağlamaktı.
  • 1
    mecidiyeköy'de ölümsüz kurucumuzun adını ta$ıyan ve ilk olarak 1964 yılında türkiye - bulgaristan maçı ile açılan, bize göre cennet rakiplerimize göre ise cehennem. özelliklle avrupa'da cehennem namıyla ün salmı$tır. neredeyse tüm avrupa kulüblerinin oynamaktan çekindikleri bir yer olmu$tur. xamax'lara, manchester'lara, barça'lara, psg'lere, milan'lara, monaco'lara, madrid'lere ve avrupanın bir çok dev kulübüne mezar olmu$tur.

    en son olarak 2005 yılında eski açık'ın yıkılıp yeniden yapılmasyla restore edilen stadımız yakla$ık 25bin kapasitelidir.

    bir çok galatasaraylı'nin hayatlarındaki en güzel anlarını ya$adığı yer olan ali sami yen, aslantepe'de yapımı sürmekte olan yeni stadımız ali sami yen spor kompleksi'nin 2009-2010 sezonunda tamamlanmasınn ardından yıkılarak, milyonlarca galatasaraylı'nın anılarında yer almayı sürdürecektir.

    (bkz: welcome to hell)
  • 106
    oradayken nefesinizi tutarsınız. oradayken o gurur hissini iliklerinize kadar hissedersiniz. doğru yerde olduğunuzu bilirsiniz. dert, sıkıntı, keder, sevinç, mutluluk, memnuniyet, hüzün... dışarıda yaşanan hiçbir şeyin önemi kalmaz tribünde. tadını aldıktan sonra, bırakamazsınız. oradayken dış dünya yoktur. sadece siz ve galatasaray... atılan goller, kaçan goller, yapılan hatalar, güzel hareketler... hepsinin yaşattığı duygu farklıdır; ama o duyguları hep en üst seviyede yaşatır insana ali sami yen stadı.
  • 1618
    22 bin kapasiteli stattı. yıkılmadan önce birkaç kez maç izleme şansım oldu.

    34 bin m2 arazi üzerindeydi, bir mimarın o alandan 50-55 bin kişilik modern bir stat tasarlaması imkansızdı.

    stat çürük raporu aldığı için, düzenleme yapıp ek kapasite arttırımı imkansızdı.

    o dönem 2005-2010'lu yıllarda işin finansal kısmını çözdüğümüzü varsayalım bizim mecidiyeköy'de yeniden stat inşa etsek mimari imkanlar zorlanarak 30-35 binlik stat anca çıkardı.
  • 1412
    gençliğim orada geçti. hiç tanımadığın insanlarla sarmaş dolaş olurdun, birlikte sevinir, birlikte üzülürdün. aile ortamı vardı bildiğin.

    yeni stadyumda ise ofis ortamı var malesef. o eski sıcaklığı hissedemiyorsun. atmosfer olarak daha iyi belki ama ali sami yen'in merdivenlerini, tribünlerden gelen sesle birlikte yavaş yavaş sahayı görerek çıkma duygusunu bi daha hissedemeyecek olmak üzüyor insanı.
  • 1579
    --- alıntı ---

    adnan polat: "ali sami yen stadı'nın teknik incelemesini yaptırmıştım. bir an önce çıkmamız gerektiği söylendi. stadın yapımında çok büyük hatalar olduğunu söylediler. betonu çok kötüydü. yıkımını 4-6 ayda diye planladığımız stat, 10 günde yıkıldı. betonları un gibi dağılıyordu. teknik rapordan sonra her an bir şey olabilir diye korkuyordum. onun için stadı açmak için gayret gösterdik."

    --- alıntı ---
  • 1108
    bu bir hasret turkusudur. hasreti tanimlayacak sozcuklerimiz yok cebimizde.

    sami yen; sen benim cocuklugumdun boydan boya... once sokagimda buyudun kulaktan kulaga fisir fisir, mahallede cimbomlu abilerimiz vardi, kaskolu takip sana kosarlardi, arkalarindan bakardik bir gun sana kavusabilmenin hayaliyle. senden buyuk bir yer yoktu gozumuzde, dunyadaki en buyuk kaleydin, dokunamazlardi bize senin icinde. ve evet herkesi doverdik, zaten en guclu adamlar da hep bizim takimimizdaydi. kimse karisamazdi bize sen varken.

    sonra nasil oldu bilmem buyuduk birdenbire. gunleri sayar olduk sana kavusmak icin, her macina gelemezdik ama geldigimizde hep en erken biz otururduk toz toprak koltuklarina. kapilarini biz acardik, biz kapatirdik. sen bizim gunduzumuz, gecemizdin sami yen. senden sonra gunduz gozuyle hic bakamadim yesil sahaya.

    artik maca 15 dakika kala giriyorum, 15 dakika kala cikiyorum mactan. ne kadar degismisim degil mi?

    senden sonra bizi birazcik uzakta yeni bir stada tasidilar. yalan yok cok modern, koltuklari filan cok rahat. oturunca kalkasi gelmiyor insanin. istanbul hala soguk, ben hala deli gibi usuyorum, ama artik usumek yok, macta misal titreme gelince hoop atiyorum kendimi sicacik kafeteryalara. ne gam ne tasa. deli gibi ziplamaya, kol kola girmeye gerek yok. kimsenin de hali yok gibi zaten.

    ben en cok sende usudum sami yen, en cok sende islandim. usumeyi de sende biraktim, koca bir gencligi arkamda biraktigim gibi.

    istanbul hala soguk. ve her sogukta sen dusuyorsun aklima. seni ozlemenin haddi hesabi yok sami yen... ah be sami yen... ner`desin simdi sen?
  • 891
    süper baba dizisinin bir fenomen halini aldığı zamanlar. sanki sene 1995. güneşli bir istanbul akşam üstü. elimde simitim ayranım yeni açıkta maç saatini bekliyorum. sanırım samsunspor ile oynuyoruz. bir anda sesler yükselmeye başladı ortalık hareketlendi. o da ne? süper babanın oğlunu oynayan arkadaşımız da yeni açıkta. herkes birbirini ''süper babanın çocuğu gelmiş'' ''aaa bak süper babanın çocuğu'' mealinden uyarmakta.

    olayın çığrından çıktığını gören yaklaşık 140 kiloluk acar bir abimiz bu tantanaya dayanamayıp ayağa kalkarak senelerce düşündükçe gülmekten öldüğüm o efsane cümleyi sarfetti.

    ''yeter a*q* o süper babanın çocuğu da biz * çocuğu muyuz ? ''

    derin bir sessizlik ve sonra herkes simitine, ayranına, çekirdeğine geri döndü.

    tanım: gece gece durup dururken anlamsızca özlediğim statdır.
  • 1563
    2001 yılında db architects firması tarafından yenilenme projesi çizilen stad.

    firma bu projeyi gerçekleştiremese de yıllar sonra aynı çizimle göztepe gürsel aksel stadyumunu yapmış. ortaya çıkan sonucu görünce keşke o araziden hiç çıkmasaymışız diyorum.

    http://www.dbarchitects.com.tr/...10/06/03-800x560.jpg

    https://pbs.twimg.com/media/EPZVK9jXkAgYrPz.jpg

    http://www.dbarchitects.com.tr/...-alternatif-projesi/
  • 213
    hani insan sevgilisinin kendisinden önceki hayatını kıskanır ya. üzülmüştür, sevinmiştir o eski günlerde artık onun sevdiği insan, kendisinin olmadığı yıllarda. belki o yıllarda kendisi yanından hiç bir şey hissetmeden geçip gitmiştir, hep gözünün önündedir, ama seyirci kalmıştır farkına varmadan. sonunda kavuşmuştur ve hep daha önce farkına varmış olmayı diler hissettiği sevginin. buraya kadarını ben özel hayatımda da yaşadım. baş edilmeyecek bir şey değil. peki ya elinden alıyorlarsa onu? yenisi, güya daha iyisi yapılırken, herkes resimlerine gurur duyarak bakarken, sen yeniye kavuşmanın değil, ilkinden ayrılmanın acısını duyuyorsan, suçlulukla karışık? klüp için daha iyi diye "durun yapmayın" diyemiyorken, ama istesen de onu dört gözle bekleyemiyorken? hani sevgilinle olan aşkının bir sembolü olur ya illa. sana bir şey almıştır, sen bir anı saklamışsındır. elinde kombine, eski yıllardan alamadığın binlerce kombine aklında, biteceğini bile bile her maça gitmek en kötüsü değil midir? ben yılları kaçırdım o tribünde, o koltuklarda, tam kavuştum; seneye bu günler ayak bastığım yer, oturduğum koltuk, sevgiyle baktığım pankartlar, her çıkışta selam verdiğim alpaslan resmi olamayacak. ilk izlediğim maç, ilk golüm*, ezberlediğim ilk tezahurat*, hırsımdan veya sevincimden ağladığım 90+10'lar, havada uçuşan küfürler, hayatımda ilk kez tanıdığım evimde olma hissi de yıkılır mı? türk telekom arena ne yapar da yerini doldurur bu sevginin? eski, yıllanmış, yaşanmış olmayacak ki o. yıkmasalar, ben kucaklayıp olduğu gibi başka yere taşısam olmaz mı? hayat ali sami yen'siz olur mu? ne yazık ki iki sorunun da cevabı olmaz. ee ne olacak?
  • 1461
    ilk göz ağrımız, avrupadaki insanlar için "türk taraftarlar çok ateşli" gibi söylemlerin çıkış noktası olan eski stadımız.

    şimdi son model mercedes'e binipte, ilk aldığın murat 124'ün tadını unutamamak gibi bir şey bu yeni stad-eski stad muhabbeti. yaşadığın ilk heyecanı unutman mümkün mü? bugün 50 küsür bin kişilik stadlarda her taraftar için çok kolay hale geldi rakibi baskılamak falan. ama bunu 20.000 kişilik küçük bir stadda başarabilmek, italyan, ingiliz devlerini tribe sokabilmek, ayaklarını titretebilmek çok keyifliydi. ilk verdiğim örnekten devam edersek, yolda güçlü bir arabayı altında mercedes varken tokatlamak kolay, sıkıysa bunu murat 124'le yap bakalım(:
App Store'dan indirin Google Play'den alın